19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 TEMMUZ 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Bekar Müberra Şimşek: “Bekâra karı boşamak kolay diyen RTE, geçen seçimde dokunulmazlıkları kaldıracağını söylemişti. Acaba kendileri o zaman bekâr mıydı?” Ya ğ m u r E k i m RTE’nin damadı da ihale peşindeymiş... “Kayı(ra)n pederi sağ olsun!” SİYASETE girdiniz, sosyal demokrat bir partiden aday oldunuz. Bakın başınıza neler gelir: Radyodan halka sesinizi duyurmak için program başına belli bir para ödemeniz gerekebilir. Televizyon programlarına çıkmak için ödeyeceğiniz parayı artık siz hesaplayın. Gazetelerde arkadaşlarınız, dostlarınız olsa bile sayfalarda adınızın geçmesi, görüşlerinizin okurlara aktarılması sandığınız kadar kolay değildir. Bu durumda sosyal demokrat bir aydın olarak dürüst siyaset yapmanızın tek yolu kalıyor; o da aynı dünya görüşünü paylaştığınız sosyal demokrat çevrelerden küçük katkılar sağlayarak seçim masraflarını karşılayacak parayı bulmak. Ama bir bakıyorsunuz ki kimsenin eli cebine gitmiyor; galiba onlarda da para yok. O zaman şunu anlıyorsunuz: Paran varsa siyasete gireceksin, paran yoksa sırtını parası BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Hilton otelleri satılmış. Birkaçını cezaevi olarak ayırsınlar! Yol Şevket Çorbacıoğlu: “RTE’ye yol vermeyen sürücüye dava açılmış. Davaya ne gerek; 22 Temmuz’da zaten seçmen yol verecek!” olanlara dayayıp seçildikten sonra gerekli ödünleri vereceksin. Sonra şöyle diyorsunuz: “Bu toplum, aydın kişilerin aktif politikaya girmesini istiyor mu? İstiyorsa, bu kişilerin başarısının koşulu olan seçimi kazanmak için gerekli kampanyanın faturasını ortaklaşa ödemeye hazır mı? Yoksa, var olan sistemin aydını, politikanın dışına itmesine ya da kirletmesine razı mı? Bir kısırdöngünün içine gömülmüş gibiyiz. Bu kısırdöngüyü bir yerlerinden kırmak gerekiyor. Ben kendimi seçimi kazanacak kadar anlatma olanağı bulamasam da kimseye teslim olmayacağım ve kimsenin adımı kirletmesine izin vermeyeceğim. Kendimi yeterince anlatabildiğim zaman seçimi kazanacağımdan da Zafer hiç kuşkum yok. Bunu başarmak için de güvendiğim, parası olmasa da insanlarla tek tek ilişki kurarak beni anlatmaya çalışan çok sayıda dostumun benim yanımda olması.” Bu görüşler bendenize ait değil. 27 Mart 1994’teki yerel seçimlere bir hafta kala, Sosyaldemokrat Halkçı Parti’nin İstanbul Bakırköy’deki belediye başkan adayı sosyal demokrat aydınlarımızdan Prof. Dr. Zafer Üskül’e ait. Bendenize, seçim çalışmalarında yaşadıklarını yana yakıla anlatmış; ben de Vaziyet’te 13 yıl önce “Bir aydının izlenimleri” başlığıyla bunları yazmışım. Zafer Üskül, şimdi İslamcı partinin milletvekili adayı. Kısırdöngüyü bir yerlerinden kırmış; televizyonların en çok izlenen programları, gazetelerin en çok okunan sayfaları ona açık; kendini ve yeni partisini gönlünce anlatıyor. Anlat Zafer, heyecanlı oluyor! Mirasyedi Kültürü... Cumhuriyetin bütün birimleri satılıyor. Özelleştirme humması, yağmaya dönüştü. Doğu Avrupa ülkeleri sosyalizm sonrası AB’nin hocalığında özelleştirme yaptı. Çok da başarılı sonuçlar elde etti. Sattıkları her sanayi tesisine, basit iki şart koştu: 1 Teknoloji yenilenecek, 2 Her yıl istihdam yüzde 10 artacak. Ucuza verildi. Ancak şimdi ülkenin sanayisi bu özelleştirmeler üzerinden kalkındı. Üretime girmek kaydıyla yabancı sermaye kabul edildi. Bir yanı üretime ve sanayiye girmeyen sermayeye bankacılık izni verilmedi. Bankacılık yapmak için devletin gösterdiği birisiyle ortaklık şartı kondu. Küçük yerli ortak yönetiminde ortak paydaş kabul edildi. Yerli ortağın kararı olmadan büyük operasyon yapılamaz şartı getirildi. Dolayısıyla spekülasyonlar önlenmiş oldu. Biz tümüyle ekonomiyi, başta bankacılık olmak üzere yabancılara teslim ettik. Sanayi tesislerinin çoğu hurdaya çıkarıldı. Hurdasından verdikleri parayı aldılar. Tesisin arazisi de imara açılarak hem alıcıya rant sağlandı hem de büyük kentlerde (İstanbul başta olmak üzere) şehre yeni kamburlar eklendi. İmar verilirken ilgili belediyenin insafına terk edildi. 5 emsal, 6 emsal inşaat çıkarılarak şehri ezen, trafiğini tıkayan anormal urlaşmalar meydana getirildi. Rantiye, kapkaççı ekonomi ve tefecilik aldı başını gitti. ??? Emsal şu demektir: 1000 metrekare yere 1000 metrekare inşaat yapılırsa bir emsaldir. 1000 metrekare yere 2500 metrekare inşaat yapılırsa iki buçuk emsal denir. İstanbul’un zemin şartları, trafik şartları gereği bir buçuk emsali aşmaması gerekirken, kantarın topuzunu kaçıran belediyeler, üç buçuk gibi gösterip beş, beş buçukta duran olmadı. Önce Akmerkez yol kesti, arkasından bu yol olunca Cevahirler Avrupa’nın ve hatta Asya’nın en büyük iş merkezini kurarak Şişli’nin Deli Dumrul’u oldular. Suç ortağı da İstanbul Büyükşehir Belediyesi oldu. Yerindelik, uygunluk hak getire... Yeter ki bizimki en büyüğü olsun. Sanki madalya takacaklar. Türkiye özelleştirmeyi en çok Telekom satışı söz konusu olunca tartıştı. Posta memurunu jurnalci olarak kullanmış Abdülhamit’in torunları, Telekom özelleştirmesine bu gözlükten bakarak önünü tıkadılar. Devlete tek kuruş ödemeden devleşen Turkcell ve Telsim gibi kuruluşlar büyüdü. Telekom batma noktasına gelince, özelleştirmeye önceden 1995’te 30 milyar dolar teklif verilen Telekom, sonradan 6 milyar 550 milyon dolara satıldı. Yüzde 20 faizle borç para kullanan ülkemizde, 1995’te satılsaydı bugün 100 milyar borç olmayacaktı. O günkü borçlar kapatılabiliyordu. Şimdi neredesiniz ey ulusalcılar? Ne oldu şimdi? Yabancılar bizi dinlemeye almıyorlar mı? Nerede bizim askeri ve devlet sırlarımız? Telekom tesisleri sökülüp hurdaya çıkarken bazı yerlerde CIA’nın dinleme tesisleri çıktı. Hani ulusaldı Telekom? ??? Ne yaptığımızı, niye yaptığımızı bilen biri varsa beri gelsin. Son PETKİM satıldı. Sorular garip. 1 Kaynağı belli olmayan sermaye almış! 2 O tesislerde ne yapacakları belli değil! Eee... Şartsız şurtsuz satarsan, kapanın elinde kalınca ne yapacağı belli olur mu? PETKİM’i alanlar, hurdasını satıp yerine de eski İzmit’e uygun yalı daireler yapsalar. Ya da turistik otel yapsalar derya ortasına. Bizi de petrokimyadan uzaklaştırıp dışarı bağımlı kılsalar ne diyecek bizim özelleştirmeci babalar? Ben şahsen özelleştirmeye karşı değilim. Ancak şartsız şurtsuz yağmalamaya, talan edilmeye karşıyım. 400 milyara dayanan borç sarmalı ülkede miras ne varsa, mirasyedi kafasıyla satışa zorladı. Bu yağmacı, talancı kafalar, şehirlerde park, bahçe bırakmadılar, satıyorlar. Gelsin paralar, çalsın sazlar, oynasın kızlar... Ha bir de son PETKİM olayında yerli işbirlikçi sermayelere dikkat edin, hepsi aynı kafanın yandaşları... Sevgili Başbakan “Yola devam!” [email protected]/Faks: 0212 672 71 71 SESSİZ SEDASIZ (!) Susurluk Belediye Başkanı işletmesi KAMYON çarpması ile ünlü Susurluk’u bilirsiniz... Ege’ye doğru yolculuklarda ayran molası verilir, yanına bir de tost eklenir. Bir zamanların yol üstündeki küçük büfeleri, şimdi kocaman “tesis” olmuşlar. Bu tesislerden biri de ünlü bir otobüs şirketinin adını taşıyor. Alışveriş merkezi gibi bir tesis. Bir okur telefon etti; “Duvarlarda bir sürü resim var, ama bir Atatürk fotoğrafı göremedim” dedi. Otobüs firmasının adından yola çıkarak “Unutmuşlardır” falan derken bir başka okurdan elektronik posta geldi: “Susurluk Belediyesi’nin resmi internet sayfasına girin, Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Hedef Ahmet Önen: “AKP’ye takıyyeci diyerek hakkını yiyorlar. Baksanıza ‘Durmak yok, yola devam’ diyorlar!” Alımlı Gülhan Elmas: “Sosyete hanımları arasında umreye gitmek moda olmuş. Ilımlı İslamdan sonra, alımlı İslam...” ‘Susurluk tarihi’ bölümüne bakın; İstanbul, Bursa, Balıkesir, İzmir yolu üzerinde çok güzel dinlenme tesisleri bulunduğu bunlardan bir tanesinin ‘... Dinlenme Tesisleri’ olduğu yazıyor ve ‘buradan tost yiyip ayran içmeyi ihmal etmeyin’ diyor. Sayısız dinlenme tesisi arasından belediyenin resmi sitesinde adresi verilen bu tesisi Susurluk Belediye Başkanı işletiyor.” Susurluk Belediye Başkanı İsmail Güneş tabii ki ampul partisinden, mesleği hanesinde “işletmeci” yazıyor. Genel Başkanı ülkeyi pazarlarken, o da ancak kendisini pazarlayabiliyor garibim! Dağlarına yangın gelmiş memleketimin... Siyasette Bir Felsefeci MERİÇ VELİDEDEOĞLU 22 Temmuz seçimlerinde ilahiyat kökenli M. Aydın dışında felsefe eğitimi almış ve felsefe öğretimi görevinde bulunmuş tek aday Prof. Dr. Necla Arat. Arat, kırk yılı aşan bir süreyle, üniversitedeki göreviyle birlikte, “insan için, yaşam için felsefe” odaklı felsefe çalışmalarını da kesintisiz sürdürmüştür. Bir bakıma felsefeyi yaşam içine çeken, yaşamla alışveriş içinde olmasını sağlayan bu görüş doğrultusundaki çalışmalarına, ülkemizin sancılı kadın sorununu da kattığı bilinir. Böylece kadın sorununun bu bağlamda ele alınması, konuya ayakları yere basan bir bakış açısı getirmeliydi. Nitekim Arat, evrensel kadın sorunları alanından uzaklaşmadan Türkiye’ye özgü sorunların ele alındığı, bunlara yine ülkemiz gerçeklerine ters düşmeyen çözümlerin arandığı feminizmi, “her şeyden çok siyasal düzele bağlantılı” gördüğünü ortaya koymakta gecikmedi. Ardından kadın hareketini “siyasal bir akım” olarak algıladığını, çözümün ancak “siyasal bir platform içindeki bir savaşımla gerçekleşebileceğinin” altını çizdi. Ne var ki bu görüşüne karşın, üniversitedeki görevi süresince kimi siyasi liderlerden gelen önerilere sıcak bakmadı. Öğretim görevinin noktalandığı bu yıl, seçim ortamına girildiğinde Arat’a da CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dan adaylık için öneri geldi. Bu öneriyi kabul eden Arat, bugün CHP’nin İstanbul ikinci bölge milletvekili adayı. Kesin aday listelerinin açıklanmasından sonra başlayan seçim çalışmalarını o da grubundaki adaylardan M. Koray Yücel ve Hüseyin Şahin ile birlikte sürdürüyor; bölgelerini karış karış dolaşıp seçmenlerle tanışıyorlar. Bilindiği gibi yıllardır toplum karşısında usta konuşma yeteneğiyle, dolgun doyurucu ses tonuyla, Türkiye’nin can alıcı temel sorunlarına yetkinlikle parmak basması, Arat’ı, dikkatle dinlenen, aranan konuşmacılardan biri yapmıştı; o konuştukça insanlar adeta içlerini boşaltıyorlar, onu candan onaylıyorlardı. Ama şimdi yapılan bu ziyaretlerde, o “parmak basılan”ları bütün boyutlarıyla yaşayanlarla da karşı karşıya geliniyordu; bu insanlar konuşmak, anİstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık bölümünden aldığım diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. (Diploma No:366854033) ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com latmak, seslerini duyurmak istiyorlardı; kendilerini bu denli ilgiyle, içtenlikle dinleyen birini bulma fırsatından sonuna dek yararlanmak istiyorlardı. Bir seçim belgeseli yapmak için Arat’la birlikte dolaşan Alman ZDF televizyonu, böyle görüntüleri hiç kaçırmıyor, anında saptıyordu, tıpkı geçen cumartesi günü koyu AKP’li Bayrampaşa ilçesinin ziyaretinde olduğu gibi. İlçenin büyük bir mahallesindeki çarşı esnafının ziyaret edileceği bu dolaşmada CHP’nin ilçe örgütüyle birlikte topluca yola çıkıldı. Çarşının yer aldığı uzun caddenin üstü AKP’nin bayraklarıyla öyle yoğun bir biçimde örtülmüştü ki, gök görülmüyordu; insan kendisini ağır bir baskı altındaymış gibi duyumsayıp adeta soluk almakta zorlanıyordu. İşyerlerine girildiğinde iş sahipleri veya çalışanları Arat’ı görünce kimisi ayağa kalkıp, kimisi biraz toparlanıp selamlaştılar; ardından hatırları sorulunca, hemen hepsi uzun süredir işlerin çok durgunlaştığını, çok sıkıntıda olduklarını dile getirdiler. Arat’ın bu seçimlerde yeni bir iktidar seçeneğini birlikte denemeyi, bunun için de kendilerine destek olmalarını, içtenlikli ve güven verici bir anlatımla istemesini genelde yadsımadan sessizce dinlediler; sanki bir karar arifesindeymiş gibiydiler. Dükkânlar bomboş buna karşılık bütün kahveler tıklım tıklım dolu; genci, orta yaşlısı, ihtiyarı masa başına çökmüş kâğıt oynuyorlar; yanlarına yaklaştığımızda Arat’ı görünce ayağa fırladılar; onun kısa konuşmasını bitirmesiyle, “İşsiziz, iş istiyoruz!” diye boşalıverdiler. Koyu bir bıkkınlığın sardığı bu insanların, seçimde yine AKP’ye oy vermesi durumunda, bunun nedenini Arat’ın felsefe ve siyasetin ortak noktası, malzemelerinin “insan olması” saptamasından yola çıkarak mı aramalı? Peki, “bilinçlenme” bizim insanımız için söz konusu değil mi? Yine de ziyaret boyunca gerek kadınların Arat’a gösterdikleri sıcak ilgi, gerekse işyerlerinde AKP’nin onca baskısına karşın coşkuyla “Oylarımız CHP’ye!” diyenlerin çıkması hepimizi umutlandırdı. Prof. Dr. Necla Arat ve öteki adaylara başarılar; oyum onlara! HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 13 Temmuz www.mumtazarikan.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN DATÇA CUMOK ÇAĞRISI 15 Temmuz Pazar Günü saat 18.00’de, 0Reşadiye Mahallesi Mehmet’in Kahvesinde, Cumhuriyet Gazetesi Marmaris muhabiri ve Çağdaş Marmaris Gazetesi sahibi Mehmet Emin Berber ile gündem konularında söyleşiyoruz. Sen gelmezsen bir eksiğiz! İletişim: 0532 365 10 92 ve 0543 875 24 80 www.cumok.org İLAN BOZOV A ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDEN Esas NO: 2006/194 Davacı Emin FIRAT tarafından, Davalılar hazine ve Kesmetaş köyü muhtarlığı aleyhine mahkememize açılan TESCİL davasının, mahkememizde yapılan açık duruşmalar sırasında verilen ara kararı gereğince, Dava konusu edilen, Şanlıurfa ili, Bozova ilçesi, Kesmetaş köyü, köy merkezi dışında bulunan, tescil harici 2 parçalı bir arazi olup, arazinin ortasında yol, yolun GÜNEY tarafında boş tarla, KUZEYİNDE, yine süre başka bir arazi ve kısmen’de bağ omcaları bulunan, tapulama harici olan yerde, hak iddia eden kişilerin, Bozova Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam eden ve duruşması 23.07.2007 günü saat 09.45’e bırakılan davaya müdahil olarak katılmaları, ilanen tebliğ olunur. 17.05.2007 (Basın: 38024) KÜÇÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ İLAN ESAS NO: 2007/449 Davacı Abdulkadir Kıvrak tarafından açılan Gaip davası nedeni ile, 30.12.1996 tarihinden beri kendisinden haber alınamayan ve Manisa ili, Salihli ilçesi, Kirveli mahallesi, cilt no: 0010, aile sıra no: 00014, sıra no: 40 sayılı yerde nüfusa kayıtlı Ekrem ile Sevgül’den olma, 25.12.1970 d.lu, AHMET KIVRAK’ın Hayat ve Mematlarından bilgileri olanların, işbu ilan tarihinden itibaren, bir sene içerisinde, mahkememizin 2007/449 es sayılı dava dosyasına bildirmeleri, M.K.nun 32. maddesi gereğince İLAN OLUNUR. 05.07.2007 (Basın: 38309) Cumhuriyet Mahallesi ÇantaköySilivri Yazkış oturmaya hazır sıfır lüks villa Tel: 0532 277 84 76 FATİH AZİZAĞAOĞLU 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Argoda karşılıksız el 1 de edilen çı 2 kara verilen 3 ad. 2/ Batman’ın Ha 4 sankeyf ilçe 5 sini sular al 6 tında bıraka7 cak olan baraj... En kalın 8 erkek sesi. 3/ 9 Duyarlı. 4/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Yayla ya da bahçe 1 D A L B A S T I kulübesi... Asaf T Halet Çelebi’nin 2 E Ğ İ R D İ R 3 V A L A M A K İ bir şiir kitabı... Kuzu A S T İ K A sesi. 5/ “Oğuz ”.: 4 E E R İ N İ Yazarımız... Kafiye. 5 G A S T O K 6/ Balkanlar’da ya 6 Ö M Ü R L A şayan Müslüman bir 7 Z O L O T A halk. 7/ Afrika’da 8 Ü R E A R T AM yaşayan, bacakları 9 A Ş İ Y A N E beyaz çizgili bir hayvan... İşve, cilve. 8/ Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka imi... Kuran’da bir sure. 9/ “Işıncılık” da denilen soyut resim akımı. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Argoda pis, kötü ve kaba adam. 2/ Bir renk... Toplu ya da turistik geziler için yapılmış büyük otobüs. 3/ Karadeniz yöresine özgü, mısır unu, peynir ve tereyağıyla yapılan bir yemek. 4/ Bir peygamber... Suni. 5/ “ ile yola gelmeyeni etmeli tekdir / Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” (Ziya Paşa)... Önüne getirildiği birimi binle çarpan yabancı önek. 6/ Bir Asya ülkesinin başkenti... En kısa zaman süresi. 7/ Bölmeli göçebe çadırı... ABD halkından olan kimse. 8/ Eritre’nin başkenti. 9/ Duman lekesi... İlave... “Çok sarhoş” anlamında argo sözcük. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle