17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2007 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B Y B PB PB PB PB Y 26 28 25 27 29 29 29 28 23 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y PB 25 23 23 23 24 26 26 24 26 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y PB PB PB PB PB PB B 30 28 30 32 31 30 25 25 22 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün bölgelerimiz parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, göller yöresi, Doğu Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve batısı gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı yurdun doğu kesimlerinde azalacak, diğer yerlerde biraz artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo PB 28 Helsinki PB 27 Stockholm Y 28 Londra Y 21 Amsterdam Y 27 Brüksel Y 28 Paris Y 25 Bonn Y 29 Münih Y 27 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B Y Y Y B B Y Y Y 30 30 32 28 29 25 25 26 25 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B B PB B PB Y PB B B 24 35 20 31 25 23 26 31 30 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada rör karşısında sabrı kalmadığını kanıtlıyor. Oysa hükümet başkanı RTE, adı sanı fazla işitilmemiş ama galiba Fethullahçı bir TV’de konuşuyor; “bu haberlerle ne yapılmak istenildiğini” soruyor. Bir haber ajansı, üstelik uluslararası üne sahip bir haber ajansının, bu tür haberleri dünyayı bilgilendirmek için yayımladığına bir türlü aklı basmıyor. AP haber ajansının Türk askerlerinin K. Irak’ta operasyona başladığını bildirmekle ne kazancı olabilir? Üstüne üstlük haberi askersel kaynaklar, Dışişleri Bakanı, Washington, Kürt aşiretleri yalanlamasına karşın… dün sabahki gazeteler yalanlamaları vermekle yetinmediler. Askerin operasyona giriştiğini yalanlamalardan daha büyük ölçüde yayımladılar. ??? Huylunun huyundan vazgeçmeyeceğine tipik, canlı bir örnek göstermek gerekirse hiç tereddüt etmeden işaret parmağınızı RTE’ye doğrultabilirsiniz. RTE, bir söylediğini üç hafta, bir ay, bir yıl sonra yalanlamıyor. Öyle bir huyu var ki; önce ortaya ulusal duyguları ayaklandıracak bir söz atıyor. Örneğin, ABD’nin telkini ile K.Irak’ta aşiret reislerinden Mesud Barzani ile görüşebileceğini duyurdu. Sonra?.. Önceki gece çıktığı TV ekranında hiç sıkıntı, sıkılma duymadan daha önceki söylediklerini tam tersi açıklamalar yaptı. “Bizim muhatabımız oradaki Kürt liderler değildir. Merkezi hükümettir. Ben (ikinci aşiret reisi şimdi) cumhurbaşkanı Talabani ve başbakanla görüştüm. Bunun dışındaki kabile reisiyle görüşmem” dedi. Fakat “kabile reisi” Barzani ile görüşme fikrini hükümet kafasından silip atmış değil. Başbakan böyle konuşurken… Dışişleri Sözcüsü “Kürt aşiretleriyle diyalog kurulabilmesi, görüşme yapılabilmesi için ‘kimi koşulların’ oluşmasından, PKK’ye karşı adım atmalarındaki zorunluluktan” söz ediyordu. Bu açıklama, Barzani PKK’ye karşı harekete geçerse… hükümetin Kürt aşiret reisi ile masaya oturacağını, peşmerge giysileriyle resmi ziyaretlerde bulunması için Ankara’da ağırlanacağını gösteriyor. Bu örnek RTE’nin bugün söylediğine fazla itibar etmemek gerektiğini ortaya koyuyor. Dün söylediğini bugün yalanlayan, bugün söylediğini yarın yalanlaması beklenen bir Başbakan’ın sözlerine inanılır mı? ??? Ve… şehit cenazeleri için yapılan törenlerde hükümete ağır saldırılar dikkat çekiyor. “ABD’den izin alamayan ve tabii K.Irak’a operasyon yapma kararını veremeyen” hükümete… şehitleri kelle diye andığı için RTE’ye yükleniyor yüreği yanan analar, babalar, kardeşler… Listelerden başını kaldıramadığı, gözü seçimden başka bir şey görmediği için 7 Mehmetçikten birinin cenaze törenine katılmayan RTE’nin bu tutumunu toplum eleştiriyor. RTE ucuz bir yol izliyor. Operasyonun “bir prosedürü var… gerekli olan zamanda adımı atarız” diyerek ulusal heyecanı yatıştırmanın olanaksızlığı ortada. Zira halkımız, yıllardır aynı filmi görüyor. Her gün şehit, şehitler… Duygular, tepkiler o denli kabardı ki, K. Irak’a yapılacak bir operasyonun Türkiye’ye ve askerimize kaça mal olacağını düşünmüyor, hesaplamıyor bile… Türkiye’yi bir baştan diğer başa saran tepki ülkenin yazgısında önemli bir dönüm noktası olan genel seçimi bile unutturdu. Hükümet Başkanı ne mi yapıyor? Liste ve seçim derdine düştü… ne terör, ne şehitler… unuttu! Büyükanıt, sınır ötesi operasyon için siyasi direktifin şart olduğunu yineledi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Kabadayı değiliz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türk askerinin “mahalle kabadayısı” olmadığını belirterek Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyon konusunda “siyasi direktife” ihtiyaçları olduğunu söyledi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt bir kez daha, sınır ötesi operasyon konusunda “siyasi karar” gerektiğini vurguladı. Büyükanıt, Finlandiya’nın savunma günü dolayısıyla Finlandiya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde düzenlenen resepsiyonda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ad vermeden Başbakan Tayyip Erdoğan’ın değerlendirmelerini yanıtlayan Büyükanıt, olası bir sınır ötesi operasyona ilişkin soru üzerine, “Türk askeri Erdoğan ‘Görüş ayrılığı yok’ demişti Başbakan Erdoğan ise önceki gece katıldığı bir televizyon programında, sınır ötesi operasyon konusunda hükümetle TSK arasında bir görüş ayrılığının olmadığını savunmuştu. Erdoğan, “Biz her zaman güvenlik güçlerimize şunu söyledik, şunu söylüyoruz: Nedir ihtiyaç? Bize düşen bu noktada ne varsa bunu söyleyin. Herhangi bir eksik var mı? Aldığımız cevap: Hayır” diye konuşmuştu. mahalle kabadayısı değil. Siyasi direktife ihtiyacımız var” dedi. la ilgili bir soru üzerine de Büyükanıt, mayıs ayından itibaren büyük kentlerde terör eylemleri olmasını zaten beklediklerini dile getirdi. Büyükanıt, şehit cenazelerinde yaşanan acının kendisini çok üzdüğünü belirterek “Altı buçuk aylık çocuğu görünce tüylerim diken diken oldu. Üzüntümüz tabii ki olacaktır ama terörle mücadele konusundaki kararlılığımız sürüyor” dedi. ‘AP’nin haberi kasıtlı’ Büyükanıt önceki gün AP Ajansı’nın “Türk ordusunun Irak’ın kuzeyine girdiği” yönündeki haberinin anımsatılması üzerine de bu haberin “kasıtlı” olduğunu düşündüklerini söyledi. Büyükanıt, haberi “gülerek” izlediklerini kaydetti. Terör saldırılarının artmasıy Genelkurmay Başkanlığı Teröre karşı ‘kitlesel tepki’ çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terör örgütünün saldırılarını artırmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı’ndan dün gece saatlerinde yapılan açıklamada, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin beklentisi, bu tür terör olaylarına karşı, yüce Türk milletinin kitlesel karşı koyma refleksini göstermesidir’’ denildi. Açıklamada, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında mayıs ayında terörün tırmanışa gececeği uyarısında bulunduğu anımsatılarak son günlerde artan terör olaylarıyla “bölücü ve ırkçı terör örgütünün gerçek niyetlerinin’’ ortaya çıktığı belirtildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: ? Her fırsatta, yurtiçinde ve yurtdışında barış, özgürlük ve demokrasi gibi insanlığın yüksek değerlerini, terör örgütüne paravan olarak kullanan kişi ve kuruluşların, bu olayların gerçek yüzlerini görme zamanı artık gelmiştir. ? Türkiye Cumhuriyeti, ulusal ve üniter yapısının çağdışı bir yapı olduğunu düşünen bir yaklaşım ile karşı karşıyadır. Ulusumuzun bu tehlikeli yaklaşımı fark etmek zorunluluğu vardır ve olmalıdır. ? Ortaya çıkan ve giderek artan terör eylemlerinin, bu tür düşüncelerin ve bunları dolaylı ve doğrudan destekleyenlerin çarpık düşüncelerinin çok açık bir göstergesi olduğu şüphesizdir. ? Türk Silahlı Kuvvetleri, terörle mücadele konusunda sarsılmaz bir kararlılığa sahiptir ve bu tür saldırılara gereken cevabı vereceği tartışılmaz bir gerçektir. ? Türk Silahlı Kuvvetleri’nin beklentisi, bu tür terör olaylarına karşı, yüce Türk milletinin kitlesel karşı koyma refleksini göstermesidir. 300’e yakın bilimsel makale ve bu makalelere yapılan 12 binden fazla atıfta bilimsel araştırmada eşine az rastlanır bir başarıyı temsil eden Prof. Dr. Aziz Sancar, ödülünü Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’un elinden aldı. Vehbi Koç ödülü Prof. Sancar’a İstanbul Haber Servisi 6. Vehbi Koç Ödülü, “üstün bilimsel nitelikleri ve insan sağlığına üst düzey katkıları’’ nedeniyle Prof. Dr. Aziz Sancar’a verildi. Koç ailesi ve dostlarının katıldığı törende, Prof. Dr. Sancar, ödülünü Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç’un elinden aldı. Bu yıl sağlık alanındaki ödülün sahibi olan Prof. Dr. Aziz Sancar, 1946 yılında Mardin’in Savur ilçesinde dünyaya geldi. Sancar, 1963 yılında girdiği İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1971 yılında bitirdi ve eğitim için ABD’ye gitti. 1997 yılından bugüne ABD North Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü’nde görev yapan Sancar, gerçekleştirmiş olduğu 300’e yakın bilimsel makale ve bu makalelere yapılan 12 binden fazla atıfla, bilimsel araştırmada eşine az rastlanır bir başarıyı temsil ediyor. “DNA Onarımının Moleküler Mekanizmalarının Aydınlatılması’’ ve “Biyolojik Saatin Düzenlenmesi’’ alanında dünya çapında çalışmaları bulunan Prof. Dr. Sancar, 2006 yılında Türkiye Bilimler Akademisi’ne asil üye olarak seçildi. Vehbi Koç Ödülü, geçen yıl eğitim alanındaki katkılarından ötürü dönemin Sakarya Valisi Nuri Okutan’a, 2005’te kültür alanında Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya, 2004’te sağlık alanındaki çalışmalarından dolayı Bilkent Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne, 2003’te eğitim alanında Anne Çocuk Eğitim Vakfı’na, 2002’de ise tarihi ve kültürel miras altbaşlığı altında Topkapı Sarayı Müzesi’ne verilmişti. Okurlar sert tepki gösterdi rincisiyiz. Bizden önceki 20 yılda toplam 8 milyar dolarlık özelleştirme yapılmış. Biz 18 milyar dolarlık yaptık. Hedefimiz ulaşımda, köprüde, enerjide özelleştirme yapmak.” AKP’nin son 4.5 yılda sattıkları arasında telefondan gübre fabrikasına, bankadan limana kadar ne ararsan var. Peki, bunların karşılığında Türkiye ne kazanmış? Daha çok istihdam mı? Rakamlar gösteriyor ki, hayır. Daha çok yatırım mı? Göstermelik açılışlar gösteriyor ki, hayır. Daha az borçlanma mı? İstatistikler gösteriyor ki, hayır. Bu durumda sormak gerekir: Bu özelleştirmeler niçin yapıldı? Bize göre yanıt şu: Çokuluslu şirketler ve onların gelişmiş ülkeler destekli örgütleri istediği için. AKP hükümeti, yıllarca elde ne varsa satıp, onların gelirini yabancı sermayenin Türkiye’ye girişi diye yutturdu, yutturmaya devam ediyor. ??? Millete ait satabildiği her şeyi satan, satamadıkları için de söz veren AKP, seçimlere şu söylemle giriyor: Biz milletin gerçek temsilcisiyiz; öteki partiler, devletin... Her şeyden önce böyle bir ayrıma girmek, milletle devleti karşı karşıya getirmek, aklı başında bir siyasetçinin girişeceği iş değil. Ama, AKP’lilere yakışıyor! AKP’nin devletmillet dengesine bakışının denklemi şu: Devlete ait ne varsa haraçmezat yabancılara ve yabancılarla işbirliği yapan yerlilere satıyor, millete de ekmekkömür gibi günlük gereksinimlerini karşılayacak erzak dağıtıyor. Sattıkları kimin? Devletin, özünde milletin... Millete verdiği erzağın bedelini kimden çıkarıyor? Yine milletten... Zira, dağıttıklarının bedelini cebinden değil, yine devletin kesesinden karşılıyor. Örneğin, dağıtılmakta olan kömürün bedelini, Hazine 2008 bütçesinden ödeyecek. Gelecek hükümete de borç takıyorlar! Herkes devletin kesesinden yesiniçsin, seçimim var benim! ??? Eğer AKP’nin elde ne varsa satıp savma ve Dünya Bankası verilerine göre özelleştirme şampiyonu olma politikası doğru ise ABD’ninki yanlış. ABD, özellikle Çin’in yükselişine karşı kendine göre değişik önlemler alıyor. Önceki ay, Çin’den gelecek mallara yeni vergiler koydu. Yine aynı dönemde, ABD ölçülerine göre çok da büyük olmayan bir petrol şirketinin satışı gerçekleşti. İki büyük alıcı çıktı; biri Çinli, öteki Amerikalı. Çinli 2 milyar dolar daha yüksek verdi, söz kesti. Ancak Amerikan kamuoyu öylesine sert tepki gösterdi ki, şirket 2 milyar dolar eksiğine ABD’de kaldı! Tayyip’in, Unakıtan’ın mantığına göre, Amerikalılar enayi. Hiç Çin’den gelen para kaçırılır mı! Demek ki, yerine göre ABD bile “Al paran senin olsun, şirketimi vermem” diyebiliyor! AKP’nin bu politikayı büyük başarı gibi yutturmaya girişmesine karşı, iktidara aday partileri usul usul harekete geçmeye çağırıyoruz. Seçmen, meydanları dolduran milyonlar, AKP döneminde hukuk dışılığı açıkça belli olan satışların iptalini istiyor. Tercihini, bu yönde inandırıcı söz verecek partilerden yana kullanacak. Bunun için öncelikle AKP’nin maskesinin indirilmesi gerekiyor: Yabancılara kulluk edip milyar dolarlık varlıklarımızı dağıt; milleti açlığa mahkum edip karnını doyuracak kadar ekmek dağıt! Bu politika yükseklik mi? Alçaklık mı? ankcum?cumhuriyet.com.tr Gülen’in ‘aracıları’ askerleri hedef aldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin terör konusunda oldukça hassas bir dönemden geçiyor olmasına karşın, Fethullah Gülen’in ABD’den “aracı gazeteciler” ile verdiği ve doğrudan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin subay kademesini hedef alan mesajı tepkilere neden oldu. Gülen’in, K. Irak’a operasyonun tartışıldığı bir dönemde kendisine “çok yakın” gazeteciler aracılığıyla TSK’nin subay kadrosuna yönelik çıkış yapması, asker karşısında AKP’ye destek olarak yorumlandı. Bugün gazetesi yazarlarından olan ve yazılarında Gülen’in mesajlarını aktarması ile bilinen Nuh Gönültaş’ın “Erlerimiz savaşıyor, subaylarımız nerede?” başlıklı yazısı tepkiye neden oldu. Önceki günkü yazısında, Tunceli’de 7 askerin şehit edilmesine ilişkin değerlendirme yapan Gönültaş, “Niye 30 yıldır bu bela engellenemiyor? Birinci sebep subay kadrosunun asıl görevi olan bu işlerden çok siyasetle uğraşması, gerçek görevine gerektiği gibi odaklanamamasıdır” görüşünü ortaya koymuş, “Askerin kafasındaki tehdit sıralaması yanlıştır. Bunun yanlış olduğunu 25 yıldır anlamamalarını anlamak mümkün değil. Bu arada PKK belasının 12 Eylül darbesinin ürünü olduğunu unutmamak lazım! PKK ile mücadelede başarısızlık PKK ile mücadelede kullanılan askerlerle de çok ilgili. Erler savaştırılıyor, yedek subaylar savaştırılıyor. PKK ile mücadelede subaylarımız nerede” diye sormuştu. Yazının gazetenin internet sayfasında yer almasından sonra ciddi bir okuyucu tepkisi ortaya çıktı. Yorumlar bölümünde, Cumhur Yıldız adlı okuyucu, “Türk ordusuna olan bu nefretinizin ardında yatan sebepler nelerdir? Çok şükür ki fazla değilsiniz” derken Hüseyin Garip ise “Babasını küçük yaşta kaybetmiş bir subay çocuğu olarak sizi kınıyorum. Türk halkı sizin gibi Ali Kemal müsveddelerine gereken dersi verecektir” diye yazdı. Kemal Ölmez adıyla yazan bir subay ise “ 6 yılım Güneydoğu’da geçti. Mayınla yaralandım ve böbreklerim artık beni taşımıyor. Eğer üzerinde hakkım varsa sen ve senin gibi düşünenlere haram olsun” sözleriyle tepkisini dile getirdi. AKP’nin gündemi ‘seçim’ Ankara’da terör sessizliği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Teröre verilen şehit sayısı her geçen gün artarken Terörle Mücadele Yüksek Kurulu (TMYK) ile Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) toplanmaması ve ABD ile halen sürdürülen Terörle Mücadele Koordinatörlüğü’nün etkinleştirilmemesi dikkat çekiyor. TMYK en son Ulus’taki bombalı saldırıların ardından toplanırken ABD’nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Joseph Ralston ile Türkiye’nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Rafet Akgünay şimdiye kadar yalnızca bir telefon görüşmesi yaptı. Hükümet, artan terör olaylarına karşı önlem almakta zorlanıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Güneydoğu ve Kuzey Irak’taki gelişmeler karşısında “sessiz” kalmayı tercih ediyor. Türkiye’de her gün şehit cenazeleri kaldırılırken hükümet üyeleri “genel seçim” ve “adaylıklarla” uğraşıyor. TMYK, 22 Mayıs’ta son toplantısını yaparken saldırılar ve şehitlerin artmasına karşın bir daha toplanma gereği duymadı. Bu kurulun başkanlığını Dışişleri Bakanı Abdullah Gül yapıyor. PKK ile mücadele için ABD ile karşılıklı oluşturulan koordinatörlük makamındaki tek temas ise ABD’li Ralston’un, göreve yeni atanan Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Akgünay’ı tebrik etmek için telefon açması oldu. 1 Haziran’da gerçekleştirilen görüşmede ise ikili arasında herhangi bir çalışma programı belirlenmediği belirtiliyor. MGK ise son toplantısını bundan yaklaşık 2 ay önce gerçekleştirdi. 10 Nisan’da gerçekleştirilen toplantının ardından yayımlanan bildiride terörle mücadeledeki kararlılık vurgulanmıştı. Bu tarihten sonra terör olaylarında artış yaşanmasına karşın kurul yeniden toplanmadı. ‘Yedek kuvvet olmayız’ ? Baştarafı 1. Sayfada Türkiye’nin bu kararını NATO’ya danışmadığı ve bildirmediği, NATO bünyesinde konunun tartışılmadığı öğrenildi. AB’ye iletilen kararda, Türkiye’nin AGSP’yi başından beri desteklediği, AB’nin temel hedefine katkıda bulunduğu, bunu yaparken ortaya çıkan bazı sıkıntıları ve beklentileri de dile getirmeyi sürdürdüğü anımsatıldı. Kararda, buna karşın Türkiye’nin AB temel hedefine yoğun katkılarının belgelerde sadece bir “ilave” olarak nitelendirilmesinin devam etmesinden kaynaklanan rahatsızlık dile getirildi. AGSP, Türkiye’ye Rumların vetosu nedeniyle yaklaşık 5 yıldan bu yana operasyonlarda kullanılacak asil listede değil, yedek tugaylar listesinde yer veriyordu. Buna karşın Türkiye acil bir durumda yaklaşık 10 bin askerle en fazla desteği verme taahhüdünde bulunuyordu. Projeye Almanya’nın 2 bin 500, Fransa’nın ise 3 bin asker göndermeyi taahhüt ederek katıldığı belirtiliyor. ‘Taahhütleri yerine getirmediler’ Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül de gazetecilerin konuyla ilgili soruları üzerine, Türkiye’nin AGSP Projeleri 2010 yılı Hedef Askeri Program ve Projesi’ne bir tugayla katılmayı taahhüt ettiğini belirtirken şunları söyledi: “AGSP projeleri dalında 2010 yılı Hedef Askeri Program ve Projesi’ne bir tugayla katılmayı taahhüt ettik. Ancak bu tugaya asıl askeri unsurlar arasında değil de yedek unsurlar arasında yer verdikleri için kendilerini ikaz ettik. ‘Biz yedek kuvvet olamayız. Çünkü bu tugay mücevher bir tugay, donanımlı bir tugay’ dedik. Bunu söyledik, ancak üye ülkeler taahhütlerini yerine getir mede geç kaldıkları için, ‘Onları ayrı bir kategoriye koyup iyi takip edebilmek bakımından üyelerle yedek üyeleri ayırdık’ dediler.Ama bu bizi tatmin etmedi. Biz kendilerine süre verdik. Bu süreye rağmen bizi asli listeye almadılar. Bu nedenle bu çok özel tugaya askeri unsurlar arasında değil de yedek unsurlar arasında yer verdikleri için, Brüksel’de yapılan Troyka toplantısında kuvvetlerimizi geri çektiğimizi resmen açıkladık.’’ ‘İlişkiler askıya alınmadı’ Gönül, bundan sonraki süreçle ilgili de Türkiye’nin taleplerinin karşılanması halinde Genelkurmay Başkanlığı’nın yeni bir planlama yapacağını belirtti. Yapılacak olan bu planın katılacağı ilk toplantıda ortaya konulacağını bildiren Gönül, Özel Harekât Tugayı’nın geriye çekilmesiyle AB ile güvenlik ilişkileri nin askıya alınmadığını söyledi. Gönül, şunları kaydetti: “2009 yılında Romanya, İtalya, Türkiye’nin teşkil edeceği muhabere gruplarımızdaki çalışmalarımız devam ediyor.Ayrıca Kosova’daki NATO AB müşterek çalışmaları, Bosna Hersek’teki çalışmalar devam ediyor. Kongo’da Avrupa Birliği misyonuna C130 ile belli bir mürettebatla katılmıştık. O bitti. Ama bizim asıl rezervimiz, hedef hazırlığında tahsis ettiğimiz tugayın arzu ettiğimiz, olması lazım gelen yerde bulunmayışına gösterdiğimiz bir reaksiyon.’’ Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’nın dışında ayrı bir yapı olarak Avrupa Ordusu da kurulması planlanıyor. Ancak Avrupa Ordusu sürekli ve müdahaleye hazır bir ordu olması nedeniyle AGSP’den ayrılıyor. AB, AGSP’nin BM’nin Barış Gücü gibi hareket etmesini öngörüyor. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle