27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2007 PAZAR 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Anayasa Komisyonu, Çankaya’dan dönen anayasa değişikliğini görüştü, ilk tur oylama yarın Attila Demircioğlu ve Moustaki’l Şarkılar Sevgili, Ancak genç ölmekle mümkündür yaşlanmamak. Öylesi daha mi iyi olur, bilmiyorum. Genç ölmüş olsaydım, yaşlanmayı yaşamayacak, şu anda da olmayacaktım ki bir kıyaslama yapabileyim. Makul bir süre yaşayanlar (Yaşamda makul süre nedir acaba?), kaçınılmaz biçimde yaşlanırlar, ama çoğu bir türlü kabullenemez bu durumu. Hâlâ yaşamda bir işlevim var, dolu dolu yaşıyorum, kendimi çoğu zaman yaşlanmamış hissediyorum. Ama anıların birbiri ardından üşüştüğü dönemde, kimi zaman öylesine acılar oturuyor ki içime, anlatamam... Attila Demircioğlu’nun “Moustaki’l Şarkılar”ını dinlerken de öyle oldu. Onu, yani genç Galatasaraylı kardeşim, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde argümantasyon dersleri veren Yardımcı Doç. Dr. Attila Demircioğlu’nu yıllar önce ilk kez, gitar çalıp şarkı söylediği İzmir’de Mola Oteli’nde tanıdığım geceyi hiç unutamıyorum. Uğur Mumcu da vardı. Bize, biraz önce başından geçen öyküyü anlattı Attila; “Le Deseteur” (Asker Kaçağı) şarkısını çalıp söyledikten sonra, dinleyicilerden biri, kendisini hararetle kutlamış, Ben bu şarkıyı ilk kez Brüksel’de dinleyip çok sevmiştim, demiş. Attila ülkemizde az bilinen bu aykırı şarkıyı seven kişinin kim olduğunu öğrenmek isteyince ‘’Dördüncü Ordu Komutanı’’ yanıtını almış. Anlatırken hâlâ olayın etkisi altındaydı. Uğur ile katıla katıla güldüğümüzü anımsadım ve Attila’nın “Moustaki’l Şarkılar”ını dinlerken Uğur’u çok özlediğimi anımsadım. Bir acı saplandı içime... Gençliğimin Paris yıllarının genç şarkıcısı, İskenderiye doğumlu, Yunan asıllı Yahudi dünya vatandaşı Georges Moustaki’yi, Rumelihisarı’nda konser vermek için İstanbul’a geldiğinde tanımıştım. Önce bir röportaj yaptım onunla Cumhuriyet için. Sonra konserine gittim. Ardından, Beykoz’da Kâmil’de, denizin ayaklarımızı şıpır şıpır yaladığı kıyıda unutulmaz bir gece geçirdik. Sonra da, o sırada Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi ünlü gazeteci dostum Eric Rouleau’nun davetiyle Fransız Sarayı’nda hiç aklımdan çıkmayan bir yemek yedik. Orada, Kahire doğumlu Eric ile İskenderiye doğumlu Georges Moustaki’nin birbirlerine takılmalarından anladım, bizdeki İstanbulAnkara çekişmesinin ve İstanbulluların başkentlileri, hiç de haklı olmadıkları halde, küçümsemeye çalışan züppeliklerinin benzerinin Mısır’ın kozmopolit İskenderiyelileri ile başkent Kahirelileri arasında da var olduğunu. O gece yemekten sonra, Moustaki piyanonun başına geçti. Ben çalayım, siz dans edersiniz, dedi. Mine Sirmen ile ben, Erim ile Mine Gözen dans ettik, Moustaki’nin müziğiyle... Dün İznik’te Erim ile Mine’nin evine birkaç yüz metre uzaklıkta, her ikisini de yitirdiğimiz dostlarım geldi aklıma, bir acı düştü içime... ??? Artık eminim, nasıl yaşarsam yaşayayım, yaşlandım ben. Kimi zaman arada sırada, kimi zaman sık sık, yoklukların acısı sarıyor içimi. Yitirdiğim yalnızca gençliğim olsa, belki biraz daha kolay, ama onun dışında da o kadar çok değerli şeyi yitirdim ki... Yaşlılık meğer, en büyük keyifte bile hüznün sana refakat ettiği dönemmiş. Attila Demircioğlu’ndan Moustaki şarkılarını dinlerken bir kez daha anladım bunu. Müzik prodüksiyonunu Eser Taşkıran’ın yaptığı bu çok hoş CD’den, Attila Demircioğlu’nun enfes çevirisiyle sana, özgün bir Moustaki şarkısının şu dizelerini ithaf ediyorum: “...Seni çılgınca severken, sen bir tek benimken Aşkımız uçtu gitti. Çok geç artık. Ne kadar da güzeldin. Şimdiyse yalnızım ben Zaman durmak bilmiyor, çok az kaldı, çok az artık Oysa yaşıyorum bugün, oysa sevişiyorum da ben Şarkılar bile söylerim gitarımla ben. Bazen çocukluğum için, bazen de çocuğum için Zaman durmak bilmiyor, çok az kaldı, çok az artık. Ben şarkılar söylerken, seni çılgınca severken Düşlerimden düşler kurarken, erkendi henüz erken.” AKP anayasa paketinde ısrarlı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in TBMM’ye geri gönderdiği anayasa değişiklikleri konusunda ısrarlı olurken, yasa dün Anayasa Komisyonu’nda ele alındı. Görüşmeler sırasında AKP Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın CHP’lilere “Cumhurbaşkanı sizin memurunuz” diye bağırması tartışmalara yol açtı. CHP’lilerin “Anayasa değişikliklerinin referanduma götürülmesi durumunda kaos yaşanacağı” uyarıları üzerine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, “Bence referanduma gitmez. Sayın Cumhurbaşkanı, 375376 oyla kabul edilen bir yasayı onaylar diye düşünüyorum” dedi. Paketin TBMM Genel Kurulu’ndaki ilk tur görüşmelerinin yarın, ikinci tur görüşmelerinin de 31 Mayıs Perşembe günü yapılması bekleniyor. AKP Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın CHP’lilere “Cumhurbaşkanı sizin memurunuz” diye bağırması tartışmalara yol açtı. CHP’li Muharrem Kılıç, Göktaş’a “Sözlerine dikkat et, Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı” diyerek tepki gösterdi. (AA) nın yapıldığı saatlerde Cumhurbaşkanı Sezer’in iade gerekçesi TBMM’nin bilgisine sunulmadığından içtüzük ihlali ve yeni bir içtüzük ihdasının söz konusu olduğunu” söyleyerek itiraz etti. AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin, usule aykırı bir durum olmadığını söyledi. Ergin Cumhurbaşkanı Sezer’in iade gerekçelerine saygılı olduklarını, ancak katılmadıklarını belirtti. parlamenter sistemin geleneklerine aykırı olduğunu, bu konunun yeni Meclis’e bırakılması gerektiğini” söyledi. AKP’li Ayhan Sefer Üstün, Cumhurbaşkanı Sezer’in iade gerekçesinde “mevcut parlamentonun temsil yeterliliğini sorguladığını” vurgularken “Cumhurbaşkanını seçen partiler nerede şimdi? DSP yüzde 1 oy aldı, ANAP kapanmak üzere, MHP barajın altında kaldı. Temsil sorunu varsa Sayın Cumhurbaşkanı’nın sorunudur. Camdan Köşk’te oturuyorsan, başkasının bahçesine taş atma. Görev süresi 16 Mayıs’ta dolan bir cumhurbaşkanı, sürem bitmiştir, veto edemem, diyebilir mi?” görüşünü dile getirdi. Cumhurbaşkanı Sezer’in gerekçede “gelecekle ilgili kehanette bulunduğunu” öne süren Üstün, “Gerekçede hem ‘ulusu temsil ediyorum’ diyor, hem ulusun seçmesinden korkuyor, karşı çıkıyor. O zaman sen kimi temsil ediyorsun? Bürokrasiyi mi, milleti mi, yoksa başka yerleri mi?’’ sözleriyle de Çankaya’yı hedef aldı. CHP Antalya Milletvekili Atila Emek, “Parlamentoda kaygı verici bir çatışma yaşanıyor. Cumhurbaşkanlığı makamı, adeta top atışıyla yapılan saldırıyla karşı karşıya’’ diyerek AKP’lilere tepki gösterdi. Akgün: İade hukuki değil, siyasi CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, “Cumhurbaşkanının gerekçesinden bu değişikliği büyük bir olasılıkla halkoyuna götüreceği anlaşılıyor” sözleri üzerine AKP Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş, “Cumhurbaşkanı sizin memurunuz’’ diye laf attı. CHP Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç, “Sözlerine dikkat et, terbiyesizlik yapma... Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’’ diye bağırırken Göktaş, “Bizim cumhurbaşkanımız değil, sizin cumhurbaşkanınız, sizin memurunuz. Sen terbiyesizlik yapma” karşılığını verdi. AKP’li Mevlüt Akgün, iade gerekçelerinin “hukuki değil, siyasi olduğunu” savunurken “Cumhurbaşkanı’nın son zamanlardaki eylem ve işlemleriyle tarafsız olmadığını gösterdiğini” öne sürdü. AKP’li Mehmet Ali Bulut “Cumhurbaşkanı Sezer’in atamalarında hep sol duyuyla haraket ettiğini” söylerken “Hiç sağduyu yok mu” diye sordu. Komisyonda usul tartışması TBMM Genel Kurulu’nda dün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderdiği ve içinde “seçimlerin 4 yılda bir yapılması, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi”ni öngören düzenlemelerin yer aldığı anayasa değişikliğiyle ilgili yasanın iade gerekçesi okundu. Genel Kurul’da, AKP grup başkanvekillerinin bu paketin 48 saat geçmeden Anayasa Komisyonu’nda ele alınması için verdiği grup önerisine geçilmeden, usul tartışmaları yaşandı. CHP’liler, “Danışma Kurulu toplantısı AKP’liler yine Sezer’i hedef aldı Usul tartışmalarından sonra TBMM Anayasa Komisyonu dün öğleden sonra toplanarak paketi görüştü. CHP Ankara Milletvekili Oya Araslı, “Seçim kararı almış veya derhal seçime gitmesi gereken bir parlamentonun sistemi değiştirecek bir değişikliğe gitmesinin, 20 yaşındaki İHL’liyi başkan yapmadılar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM yönetimi, geçen yıl 21 yaşında imam hatip liseli (İHL) bir öğrencinin başkanlık etmesi nedeniyle sert eleştirilere hedef olan Türkiye Öğrenci Meclisi’nde bu yıl “temkinli” davranarak geri adım attı. Öğrenci meclisinin geçici başkanlık divanı milletvekillerinden oluşturularak 20 yaşındaki İHL öğrencisi Muhammed Döngel’in “en yaşlı üye” sıfatıyla başkanlık koltuğuna oturması engellendi. Milli Egemenlik Haftası’nda yapılması gereken, ancak Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde 20 yaşında İHL öğrencisi Muhammed Döngel’in kürsüye çıkmasıyla yaşanacak tartışmaları engellemek için ertelenen Türkiye Öğrenci Meclisi’nin özel oturumu dün TBMM’de yapıldı. Toplantının TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın yurtdışında bulunduğu bir günde gerçekleştirilmesi, TBMM Genel Kurulu’nun çalıştığı güne denk getirilerek toplantı yerinin genel kurul salonundan senato salonuna kaydırılması ve birleşimin sadece açılışının TBMM TV’den yayımlanması dikkati çekti. Arınç’ın yerine oturumu yöneten TBMM Başkan Vekili İsmail Alptekin, içtüzükten kaynaklanan yetkisini kullanarak geçici başkanlık divanını öğrenci meclisi üyeleri yerine TBMM Başkanlık Divanı’nda görev yapan milletvekillerinden oluşturdu. Böylece 20 yaşındaki Zonguldak Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi Muhammed Döngel “en yaşlı üye” sıfatıyla geçici başkanlık koltuğuna oturtulmadı. Üçü kız öğrencilerden olmak üzere dört listenin yarıştığı seçimde 18 yaşındaki Eskişehir temsilcisi Hakan Karahan, 25 oyla başkanlığa seçildi. Aday Listelerinde Kadınlar… Bir gazetecilik buluşması için geldiğimiz Antalya’da kaldığımız otelde sabah gazeteleri karıştırıyordum. Bir gazetenin Akdeniz ilavesindeki kadınlara ilişkin haber dikkatimi çekti. Kadınların siyasete ilişkin talepleri Antalya’da da etkisini göstermişti. Haberin başlığı, “Kadınlara Pozitif Ayrım”dı. Haberi sizlerle paylaşmak istiyorum: “Antalyalı kadınlar, genel seçimlerde kadınların, seçilebilecekleri yerlerden aday gösterilmesini istedi. Kent Konseyi Kadın Meclisi, kadın adaylara pozitif ayrımcılık yapılmasını talep etti. Kadına Yönelik Şiddet Grubu Sözcü Yardımcısı Serap Erdinç ‘Kadınların siyasi alanda var olması kaçınılmaz’ dedi. Seçimde kadın adayların seçilebilecekleri sıralarda yer almasını isteyen Erdinç, ‘Kadına siyasi kararlarda yer açan pozitif ayrımcılık ve fermuar sistemi Türkiye için olmazsa olmazdır’ dedi.” Antalya’da kadınlar harekete geçmişlerdi. ??? Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği’nin (KADER) uzunca bir süredir yürüttüğü kampanya geçen günlerde ikinci aşamasına geldi. “Milletvekili olmak için bıyık şart mı” sloganıyla başlayan kampanyanın ilk aşaması farkındalık yaratmaktı, büyük ölçüde amacına ulaştı. Şimdi acil olan, kapalı kapılar arkasında hazırlanan aday listelerinde, mümkün olduğu kadar çok kadının partilerin listelerinde seçilebilecek yerlerde kendilerine yer bulabilmesidir. Demokratik olmayan Siyasi Partiler Kanunu, bütün seçme yetkisini genel merkezlerin eline vermiş durumda. Parti genel merkezleri de zaten erkeklerin elinde. Bu yüzden kadınların işi çok zor. Geçen Meclis’te kadınların oranı yüzde 4.4’tü. Toplumun yarısını oluşturan kadınların bu kadar yüksek oranda Meclis dışında bırakılması her şeyden önce demokrasinin önemli bir zaafıdır. Temsil krizinin kadınlar açısından yaşandığı alanlardan birisi de parlamentodur. ??? Türkiye, yine bir kritik seçim atmosferi içine girdi. Birinci aşama milletvekili aday listelerinin açıklanması. Bu nedenle 4 Haziran’da açıklanacak listeler, partilerin seçimdeki niyetleri ve başarıları için ilk gösterge olacaktır. Yine belki de ilk kez kadınlar bu seçimlerde adaletli bir temsil istiyorlar, parti listelerinde seçilecek yerlerde kadınların isimlerini görmeyi talep ediyorlar. Seslerini yükseltiyorlar. Bu ülkemizin geleceği için yeni ve olumlu bir durumu ifade ediyor. Tabii onların bunu talep etmesi yetmiyor, bu konuda ciddi bir kamuoyu baskısının da oluşması gerekiyor. Ülkede demokrasi ve eşitlik isteyen erkeklerin de onlarla birlikte olması çok önemli. Ne yazık ki Türkiye’nin aniden erken seçime gitmesi, bu konuda yeteri kadar olgun bir çalışma olanağına imkân vermedi. Birkaç gün kaldı. Hep birlikte bu konudaki duyarlığı ve baskıyı artıralım. Erkek egemen Meclis’i kadınların da adil ölçüde temsil edildiği demokratik bir mekân haline dönüştürelim. Türkiye’de kadınların siyasete katılması konusunda bilinç daha yeni oluşuyor. KADER’in on yıldır sürdürdüğü mücadele henüz yeni yeni etkisini gösteriyor. Antalya’daki kadınların kendiliğinden harekete geçmeleri, bu bilincin yaygınlaştığını da gözler önüne seriyor. Türkiye’nin dört bir yanında benzer bir duyarlık oluştuğunu da biliyorum. Bunların hepsi olumlu sinyaller… ??? Kadınların siyaset sahnesindeki ağırlığı, önümüzdeki dönemi olumlu yönde etkileyecek önemli unsurlardan birisi olacaktır. Bu yalnızca cinsiyet alanındaki eşitsizliğin ortadan kaldırılmasının çok ötesinde bir anlam taşıyacaktır. Türkiye, gelişmiş uygar bir ülke mi olacaktır, yoksa erkek egemen feodal bir anlayışın egemen olduğu bir ülke mi? Listeler biraz da eğilimi ortaya koyacaktır. Umuyor ve bekliyoruz ki, partilerin listelerinde geçmişten daha fazla kadın olsun. Kadınları listelerin üst sıralarına koyan partiler, demokrasi, laiklik gibi konularda daha samimi bir görüntü vereceklerdir… Evet, bugün kadınlar eskisinden daha duyarlılar ve aday listelerine bu açıdan daha dikkatle bakacaklar. Siyasi partileri bu açıdan da denetleyecekler. Laiklik konusunda en büyük duyarlığı kadınlar gösterdiler. Bu nedenle onların güçlü ve etkili olduğu bir Meclis daha güven verici olacaktır. Listeleri dikkatle izleyeceğiz… Hakan Karahan. asirmen?cumhuriyet.com.tr DTP SOL İŞBİRLİĞİ Adaylar belirlendi İstanbul Haber Servisi 22 Temmuz genel seçimlerinde TBMM’ye sosyalist bir milletvekilinin girebilmesi için oluşturulan “Sol’da Bağımsız Ortak Adaylar İçin İstanbul Forumu”nun ikincisi dün İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirildi. Sosyalist solun temsilcilerinin Meclis’e girmesi ve emeğin sesinin Meclis’te temsil edilmesi gerektiği vurgulanan toplantıda, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Baskın Oran’ın İstanbul’dan bağımsız adaylığı konusunda fikir birliğine varıldı. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, HaberSen Genel Sekreteri Mehmet Demir, SDP Parti Meclisi Üyesi Cem Özatalar’ın da bulunduğu yaklaşık 200 kişinin katıldığı toplantıda, sosyalist solun ortak adaylarının 4 Haziran’a kadar belirlenmesi, İstanbul’dan en az 34 kişinin aday gösterilmesi düşüncesi ön plana çıktı. Ortak adaylar için ortak bir kampanya yapılması gerektiği dile getirilen toplantıda, DTP’nin Kocaeli, Ankara, İzmir, Konya, Denizli, Manisa’da ortak adayları destekleyeceği açıklandı. ÖDP ise ortak adayları destekleme konusundaki kararını bugün yapacağı toplantıda netleştirecek. Sol’da Bağımsız Ortak Adaylar İçin İstanbul Forumu Komisyon Üyesi Çiğdem Özbaş, şu ana kadar netleşen tek ismin Baskın Oran olduğunu belirterek diğer isimlerin 4 Haziran’a kadar belirleneceğini ifade etti. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle