27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MAYIS 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Borusan’ın ana sponsoru olduğu İstanbul Müzik Festivali’nin yöneticisi Yeşim Gürel Oymak 15 GÜZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN Festival 35. yılında... İstanbul Müzik Festivali, 35 yıl önce, Nejat Eczacıbaşı, Vedat Nedim Tör, Cevat Memduh Altar, Bülent Tarcan ve Cemal Reşit Rey gibi müzik ve düşünce insanlarının öncülüğünde kurulmuş. Bugüne değin İKSV’nin diğer festivallerinin öncüsü olmuş. Böylesi bir tarihi oluşumun sorumluluğunu taşımak, onu yeni kuşaklara aktaracak zincirin halkası olarak görev yapmak hiç kolay değil. Bu yıl Müzik Festivali’nin yöneticiliğini Ahmet Erenli’den devralan Yeşim Gürel Oymak, yaratıcı ve bir o kadar da ekonomik programlarla festivale taze kan getirmekle yükümlü. Kendisine başarılar dileriz. Borusan’ın ana sponsorluğunu üstlendiği bu yılki programda doğal ki, daha önceden yapılan sözleşmelerle, Ahmet Erenli’nin hazırladığı etkinlikler de yer alıyor. İlk bakışta tarihi geçmişe sahip topluluklar ve iki çarpıcı solist adı görüyoruz: Solistlerden biri, onca yıllık ününe karşın Türkiye’de ilk kez çalacak olan büyük piyanist Mitsuko Uchida; diğeri ise son yılların en parlak sopranolarından Angela Gheorghiu. Zengin bir gala konseri ‘Savaşmadan Yenilmek’ Mustafa Yıldırım’ın son kitabının adı bu; yine Ulus Dağı Yayınları basmış. Can gözü kulağı açık bir Anadolu insanının, yurdumuz, bölgemiz, dünya üzerinde oynanan oyunlar karşısındaki bilinçli tepkilerini dile getiren yazılardan oluşuyor. Yine Ateş Yakılacak başlıklı yazıdan bir bölümü birlikte okuyalım: “Şu eski kumandanların yazdıklarını görünce, ‘Mustafa Kemâl yanlış yapmış demek ki’ demek geliyor içimden. Ekim 1918 sonunda şimdikiler gibi düşünseydi Mustafa Kemâl… İstanbul (o zaman bile şimdiki kadar Bizans değildi) yönetiminin emirlerini dinleseydi, İngilizlerin, İtalyanların, Almanların, Fransızların, Amerikalıların Yakındoğu’ya, Afrika’ya, Asya’ya medeniyet, istikrar, refah getireceğini anlasaydı Mustafa Kemâl… Amerikan devletine ve bütün Avrupa devletlerine inansa ve, ‘Petrolden, madenlerden yüzde 3’e razıyız; gerisi sizin bileceğiniz iş! Gelin ve bizi adam edin!’ deseydi. Anadolu’da Türk egemenliği yerine, ABD ve Avrupa denetiminde medenileşmeyi seçip federe bir devlet olmayı kabul etseydi, bugün okuryazar oranımız yüzde 99 olmaz mıydı? ??? Eski Yunan medeniyetini öğrenmiş Anatolialılar, Urartular, Mezopotamyalılar, İyonyalılar, Truvalılar birer kültürlü insan olurlardı. Şeyhler, dedeler, çelebiler, hocaefendiler Londra’da, Köln’de, Texas’ta, NewYork’ta, Virginia’da mekân tutacaklarına Konya’da, Bursa’da, Bizans İstanbulu’nda postlarına oturur da, ‘dialog’ içinde ‘dialog’ pişirirlerdi. Hem Doğu’nun, hem Güney’in medeniyetsizleri boş yere bağımsızlık hayalleri kurmaz, AngloAmerikan egemenliği altında modern zaman kölesi olarak karınlarını doyururlardı. Böylece ‘medeniyetler ittifakı’ diyerek yeni köleliği yutturmaya kalkışanlara da fırsat verilmemiş olurdu. ‘Kırmızı çizgi’ ilân edip sonra yutkunmaya bile gerek kalmazdı. Meğer bizi nasıl yıkmışsın Mustafa Kemâl! Sen olmasaydın çoktan Avrupalı olacaktık. Laikliğimiz de güvence altında olacaktı. Kursağımıza Ortadoğu’nun petrol ziftine bulanmış pastasından bir iki kırıntı girecekti. Gördün mü bak: İş yine olacağına vardı. Sevres’de Konya’yı vermişlerdi Türklere. Ya şimdi ne veriyorlar elimize? Sıra artık son 85 yılı yok saymaya geldi. Artık ne bahtiyarlıktır(!) ki, sıra Mustafa Kemâl’e geldi. Onu Rum tehcirinden, Ermeni soykırımından, Kürt soykırımından, Araplara karşı ayrımcılıktan, Müslümanlara yaptığı mezalimden, şeyhlere karşı acımasızlıktan, kısacası dünyayı yüzyıl geri bıraktırmaktan yargılamaya başlıyorlar. Ama tarih boyunca asla ‘çılgın’ olmamış, akıllı Türklerden bazıları hâlâ diyor ki: “O zaman da ihanet vardı, şimdi de var, Sonunda Ulus Dağı’na çıkılacak Ve yine bir ateş yakılacak Savaşmadan yenilmek yok!” Bu “akıllı”, “soylu”, ”sorumlu” Türklerin kaç kişi olduğunu 14 Nisan Ankara buluşması gösterdi insanlık düşmanlarının yerlisine de Yankisi’ne de! İstedikleri kadar küçümsesin, göz göre göre o ateşli yığınları silmeye, yok etmeye çalışsınlar; onları Ankara’ya temsilci gönderen asıl büyük birlikler, yurdun dört bir yanındaki Ulus Dağları’nda 24 saat, canları elde, nöbetteler! bertanonaran@hotmail.com Olgun ve genç sanatçılar kaynaşıyor Festival son birkaç yıldır müzik dünyamıza emek vermiş sanatçılarımıza ömür boyu başarı ödülleri sunmakta. Bu ödül bir değerbilirlik örneği. Ödül bu yıl da İdil Biret ve Ayla Erduran’a sunuluyor. Açılış konserinde onları parlak gençlerimizle birlikte dinlemek ayrı bir zevk olacak. Geleneksel yapıtlara yeni tatlar vermek için değişik aktarımlara son yıllarda sıkça raslanıyor. İşte bu festivalde de Misha Maisky gibi çellonun anıtsal yorumcularından biri, J. S. Bach’ın klavsen için yazdığı Goldberg Çeşitlemeleri’nin çello aktarımını sunacak. Festivalde bolca yerli sanatçımızın da yer aldığı gözleniyor. Yerli sanatçılarla yabancıları buluşturan oda müziği etkinlikleri arasında, çellist Julian Lloyd Webber’in Çellistanbul adlı çellistlerimizle; gitarcı Ricardo Moyano ile Efe Baltacıgil, Fora Baltacıgil ve Özgür Aydın’ın bir araya gelişleri dikkat çekici. Ayrıca Salzburg Mozarteum’un şef Stefan Vladar yönetimindeki konserine FerhanFerzan Önder piyano ikilisi solist oluyor. Borusan Oda Orkestrası’nın İngiliz şef Joseph Wolfe yönetimindeki konserinin solisti ise çellist Çağ Erçağ. Saygun’u anma konserinde Rengim Gökmen yönetimindeki CSO’ya Gülsin Onay ve Özcan Ulucan solist olacak. İdil Biret’in yanı sıra UfukBahar Dördüncü ikilisi de bir resital verecek. Saim Akçıl, Tekfen Oda Orkestrası’yla bir Rus bestecileri programı sunacak. Krallık Concertgebouw Orkestrası’nın Stravinsky’nin Bahar Ayini’ni çalacağı 30 Haziran konseri ile yine Stravinsky’nin Askerin Öyküsü’nün çalınacağı, kemancı Daniel Hope tasarısı olan “Özgürlüğün Peşinde” başlıklı 20 Haziran konserini de merakla bekliyorum. Angela Gheorghiu Mitsuko Uchida pıtlar ısmarlanmış. Bu bağlamda beni en çok etkileyen, çağımız müziğine yön veren büyük bestecilerden Sir John Tavener’in Allah’ın Güzel İsimleri başlıklı yapıtının Londra’daki ilk seslendirişinin hemen ardından, dünya ilk seslendirisinin burada yapılacak olması! BBC Senfoni Orkestrası ve Korosu’nun da 200 müzikçiyle buraya gelmesi övünülecek bir buluşma. Tavener, çağımızın köşebaşı bestecilerinden biri. Yeni müziği anlamıyorum diyenler de onu dinlediklerinde yapıtlarında yalnız yeni tınıların olmadığını, aslında çağların birikimini yansıttığını görecekler. Ünlü koreograf Maurice Béjart da, Ballet Lausanne ekibiyle hem kendi 80. yılı hem de Mevlana’nın 800. yılı kutlamaları kapsamında, ilk kez İstanbul için hazırladığı bir çalışmayı sergileyecek. Bence bu da tarihi bir tanıklık, izleyenler için. Ayrıca Jordi Savall ve Hesperion XXI, Monserrat Figueras’ın o güzelim sesiyle erken barok tınılarını duyuracaklar. 550 yıllık geçmişi olan King’s College Korosu ise şefleri Stephen Cleobury yönetiminde ilginç bir program sunuyor: Programda Brahms’ın Bir Alman Requiemi’ni bestecinin düzenlemesiyle ikipiyano eşliğinde seslendirecekler. www.evinilyasoglu.com Uchida, uzmanı olduğu Mozart yorumculuğunu, bestecinin 25. Piyano Konçertosu’yla sergileyecek. Kendisine, çağımızın tarihi değerdeki bir topluluğu, Krallık Concertgebouw Orkestrası, ünlü şef Marris Jansons yönetiminde eşlik edecek. Gheorghiu ise geçen yıl Mersin Festivali’nde Bilkent Orkestrası’nı yönetirken izlediğimiz şef Ion Marin yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın eşliğinde zengin bir gala konseri sunacak. İstanbul Festivali’nde bu yıl çok önemli bir dönemeç var: Bu festivale özgü buluşma lar yaratılmış, bu festivale özgü ya Yusuf Katipoğlu’nun bütün resimlerinde deniz, deniz de değil Karadeniz var; renkleriyle, ışıklarıyla, menevişleriyle, hatta derinliğiyle, korkunçluğuyla... Gemilerde büyüyen ressam EGEMEN BERKÖZ Yusuf Katipoğlu’nun Harmony Sanat Galerisi’ndeki sergisini gezenler, ressamın denizle özel bir ilgisi olduğunu düşüneceklerdir. Hatta bazı resimlerdeki takaları, kemençeleri görünce ressamın Karadenizli olduğunu da ileri sürebilirler. Yanılmış da olmazlar. Çünkü ressam Katipoğlu halis Trabzonludur. Babası Deniz Yolları’nda çalıştığı için, kendi deyişiyle, “gemilerde düş kurarak büyüyen” Katipoğlu’nun bütün resimlerinde geleneksel tiyatronun İbiş’inden Afrikalı Pigme’ye kadar deniz, deniz de değil Karadeniz var; renkleriyle, ışıklarıyla, menevişleriyle, hatta derinliğiyle, korkunçluğuyla... Bütün bunların olduğu yerde de yaşamın ve aşkın varlığı tartışılamaz. İşte, kapının hemen yanındaki dört ayaklı (!) sehpanın üzerine basılmış 1989 tarihli bir gravürü: İstanbul Boğazı’nda genç erkeğin düşlemi… İşte, duvarlarda dizili yağlıboya resimleri… Üstelik Katipoğlu sağ elinin iyice ustalaşıp onu dinlemediğini görünce sol eliyle çizmeye başladığını söylüyor. Sanırım, ancak böylece bilinmeyene ulaşabileceğine inanmakta. Yusuf Katipoğlu’nun resimlerini görmek gerek. Sergi bu hafta sonuna kadar açık. (0 216 553 21 67) Oğuz Atay Roman Ödülü ? Kültür Servisi Oğuz Atay’ı anmak, sanatını ve sanat anlayışını genç kuşaklara tanıtmak amacıyla Kastamonu Valiliği’nce “Oğuz Atay Roman Yarışması” düzenlendi. 1 Kasım 2006 ile 1 Kasım 2007 arasında yayımlanan tüm romanların seçici kurul tarafından değerlendirileceği yarışmanın sonuçları 4 Aralık 2007 günü açıklanacak. Sadece bir yapıtın ödüllendirileceği yarışmanın düzenleme kurulu Numan Karanlık, Betül Tarıman ve Ahmet Tüzün’den oluşuyor. Seçici Kurul ise Konur Ertop, Faruk Duman, Hasip Akgül, Nalan Barbarosoğlu ve Öner Ciravoğlu’ndan oluşuyor. (0 366 214 97 95) T.C. YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI’NDAN 1. Anne veya babası, işi veya görevi nedeniyle yurtdışında bulunduğu sırada, ortaöğrenimlerinin tamamını bu ülkelerin lise veya dengi meslek okullarında yapan öğrenciler için yükseköğretim kurumlarımızın Türk Dili ve Edebiyatı, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği, Tarih, Tarih Öğretmenliği, Coğrafya, Coğrafya Öğretmenliği, İlahiyat, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, İşitme Engelliler Öğretmenliği, Zihin Engelliler Öğretmenliği, Alman Dili ve Edebiyatı, Almanca Öğretmenliği, Fransız Dili ve Edebiyatı, Fransızca Öğretmenliği, İngiliz Dili ve Edebiyatı, İngilizce Öğretmenliği, Sınıf Öğretmenliği, Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik, Konaklama İşletmeciliği, Konaklama İşletmeciliği Öğretmenliği, Seyahat İşletmeciliği, Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği, Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği Öğretmenliği, Radyo, Sinema ve Televizyon, Gazetecilik, Halkla İlişkiler ve Tanıtım, Sosyoloji, İktisat, İşletme, Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler, Uluslararası Ticaret, Bankacılık ve Finans programlarında T.C. Yükseköğretim Kurulu’nca ayrılan 1000 kişilik kontenjana öğrenci seçmek amacıyla Yurtdışında Çalışanların Çocukları İçin Yükseköğretime Giriş Sınavı (YÇS) yapılacaktır. Bu sınava başvuru koşulları 2007 YÇS Kılavuzu’nda yer almaktadır. 2. Sınav, 1 Temmuz 2007 tarihinde Türkiye’de Ankara ve Almanya’da Köln şehirlerinde yapılacaktır. 3. Sınavla ilgili ayrıntılı bilgi içeren Kılavuz ile Başvurma Belgeleri 30 Nisan18Mayıs 2007 tarihlerinde (a) “ÖSYM Bilkent Ankara” adresinden, (b) Türkiye’nin yurtdışı temsilciliklerindeki eğitim ataşelikleri veya eğitim müşavirliklerinden veya (c) ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden sağlanabilecektir. İlgililere duyurulur. ÖSYM BAŞKANLIĞI Basın: 22181 CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle