Katalog

SAYFA CUMHURİYET 12 MAYIS 2007 CUMARTESİ 16 KOBİ AB 6. Çerçeve Programı’na katılan birkaç KOBİ’den biri olan Yoğurt Teknolojileri’nin büyük ortağı Cemil Türün anlattı... YENİ... YENİ ‘İnovasyon ve Fikri Mülkiyet Yönetimi’ kitapçığı Destek Yayınları’ndan çıkan ‘İnovasyon ve Fikri Mülkiyet Yönetimi’ kitapçığı, inovasyon kavramının gittikçe daha fazla öne çıktığı günümüzde bu kavramın başta patent, marka ve tasarımlar olmak üzere fikri mülkiyet kavramıyla birlikte dikkate alınması amacını taşıyor. Destek Patent AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Demirkıran, inovasyon ve fikri mülkiyet yönetimi alanlarına gereken önemin verilmesi amacıyla hazırladığı kitapçıkta, fikri mülkiyetin tanımından inovasyonla ilişkisi ve stratejik olarak nasıl yönetilmesi gerektiğine kadar birçok bilgiyi dünyadan ve Türkiye’den örneklerle aktarıyor. Küçük ortaktık ancak deneyimimiz büyük oldu TÜ’nün teknoparkında kurulu, yalnızca 18 kişinin çalıştığı küçücük bir şirket: Yoğurt Teknolojileri. Hem dünyaya mal olmuş Türkçe kökenli bir isim olduğu hem de “teknolojinin de yoğurt gibi mayalanarak çoğaldığını” düşündükleri için şirketin sanatçı ve yazılım mühendislerinden oluşan 6 ortağı Yoğurt isminde karar kılmışlar. 1997’de kurulan şirketin büyük ortağı Cemil Türün ile Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programı’na katıldıkları projeyi ve kazanımlarını konuştuk. “3DTV adlı proje 3 boyutlu televizyon üzerine. Diğer deyişle masanın üzerinde oynayacak holografik bir TV. 4 yıl süresi ve 6 milyon Avro bütçesi olan 19 ortaklı devasa bir proje. Almanya’dan Berlin ve Hannover üniversiteleri, ayrıca Finlandiya, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, İngiltere ve Bulgaristan’dan ortaklarımız var. Türkiye’den ise zaten konsorsiyumun lideri olan Bilkent Üniversitesi ile Koç Üniversitesi, ODTÜ ve bizim gibi bir KOBİ olan Momentum AŞ bulunuyor” diyen Türün bu projenin AB içinde de örnek olarak gösterildiğini vurguluyor. Projenin Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Levent Onursal’ın kendi özgün projesi olması da Türkiye’de bu konuda artı puan kazandırıyor. Yoğurt Teknolojileri’nin bu projedeki rolü ise oyunlarda ve filmlerde kullanılan “hareket yakalama” sistemlerini geliştirmek. İ ‘YENİ PROGRAMA KATILMAYA KARARLIYIZ’ Bilgisayar grafiği konusunda öncü bir şirket olan Yoğurt Teknolojileri, aynı zamanda Türkiye’deki ilk 3 boyutlu bilgisayar oyunu olan Pusu’nun da yapımcısı. Yoğurt’ta 18 kişilik ekibin üçte biri sadece ArGe yapıyor. Diğer üçte ikisi ise şirketin ayakta kalması için müşterilere yazılım hizmetleri ve çeşitli internet işleri yapıyorlar. Şirketin yıllık cirosu 1 milyon YTL civarında. Yoğurt, 7. ÇP’ye de katılma konusunda kararlı. Türün, “6. Çerçeve içinde, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde bilgisayarların yaygınlaştırılabilmesi ve orta direğin evlerine girebilmesini sağlayacak bir proje vermiştik. Proje beğenilmiş ama yarım puan farkla reddedilmişti .Bize 7. Çerçeve’de tekrar başvurun, aranıza da büyük bir elektronik firmasını alın demişlerdi Demek istedikleri Philips, Alcatel gibi firmalar. Ama biz Vestel ya da Beko gibi bir Türk elektronik firmasının da bu projede olmasını çok istiyoruz” diyor. İTÜ Arı 1 Teknopark’ta 1997’den bu yana faaliyet gösteren Yoğurt Teknolojileri’nde toplam 18 kişi çalışıyor. ‘Dünya çapında oyuncu olmanın ne olduğunu öğrendik’ “Programa katılmak size ne kazandırdı” sorumuza Türün şu yanıtı verdi: “Biz bu projenin en küçük ve en deneyimsiz ortaklarından biriydik. En büyük kazanım tabii ki uluslararası ortaklarımızın çalışma biçimlerini yerinde görebilme, onlarla tanışma ve başka projelere beraber katılma olanağı oldu. Mesela bizi meşhur Fraunhofer Enstitüsü başka bir 6. Çerçeve projesine daha çağırdı. O proje kabul aşamasını geçemedi ama bizim varlığımız hakemler nezdinde yüksek puan almalarına neden oldu. Bilhassa yazmışlar: “Bir Türk KOBİ’sinin projede olması artı puandır” diye. Diğerleri hep dünya devleri olan şirketlerdi, Vodafone, Thomson, Nokia, Fraunhofer vb. ve aralarında biz, Yoğurt Teknolojileri! Dünya çapında teknoloji oyuncusu olmanın ne anlama geldiğini öğrendik diyebilirim. Karşılaştığımız en büyük güçlük, projenin beklediği yazılı çalışmaları yapmak ve dönemsel gerekliliklerin tamamını yerine getirmek oldu. Bu boyda, dev bir projede kaybolmamaya çalışıyoruz, ama sanırım kendi özelliklerimizi de ortaya koyabiliyoruz. Geçen sene de Amerika’da büyük bir fuara katılıp stand kurduk. Bunların hepsini yapabilmemiz, bu proje ve özellikle ortağımız Koç Üniversitesi’nin desteklemesi ile mümkün olabildi. Yani 3DTV projesi sayesinde dünya çapında satılabilecek bir ürün ortaya koymaktayız.” Yapılması gerekenler 7. Çerçeve Programı’ndan KOBİ’lerin yararlanması için öncelikli olarak doğru proje hazırlanması konusunda eğitim vermek gerekiyor. AB bünyesinde konuyla ilgili olarak “proje hazırlama destek programları’’ ve ayrılmış hibe fonları var. Ancak Türkiye’de proje konusunu sahiplenmiş bir kamu kurumu ne yazık ki yok. Uzmanlar bu konuda TÜBİTAK’ın görev üstlenebileceğini belirtiyorlar. Bu arada KOBİ’lerin de proje dışında bazı şartları yerine getirmiş olmaları gerekiyor. Bunlar: Çok iyi derecede İngilizce bilgisi, internet bilgisi, proje yazma yeteneğine sahip olmak, kayıtlı olmak, şeffaf olmak, resmi yükümlülüklerin tümünü yerine getirmiş olmak, SSK ve vergi borcu bulunmamak, proje ortağı bulabilmek için yeterli iletişim ağı içinde olmak, başka kurum ve kuruluşlarla birlikte çalışabilmek, sabırlı olmak ve kolay moral bozmamak... KOBİ’lere yeni fırsat: AB 7. Çerçeve Programı başlıyor vrupa Birliği’nin 1984 yılından beri uyguladığı çerçeve programlarının amacı hem ArGe konusunda Avrupa’da bir ortak pazar yaratmak hem de birliğin dünyanın en rekabetçi ekonomisi olmasının önünü açmak. Geçen dönemde 6. Çerçeve Programı’na “tam katılımı” tercih eden Türkiye 250 milyon Avro katkı payı ödemiş, buna karşılık 50 milyon Avro proje desteği alabilmişti. Ancak önemli bir deneyim de kazanılmıştı. Ocak 2007’de başlayan ve 2013 yılına kadar sürecek olan 7. Çerçeve Programı ise özellikle KOBİ’ler açısından önemli fırsatları da içeriyor. Zira bütçenin yüzde 15’i KOBİ’lere kullandırılacak. AB, program için 54.5 milyar Avro bütçe ayır Aydede’den yeni kitap: ‘Kurumsal Sosyal Sorumluluk’ Global Tanıtım’ın kurucusu Ceyda Aydede, yeni kitabı ‘Yükselen Trend: Kurumsal Sosyal Sorumluluk’ta sosyal sorumluluk kavramını şirketlere kattığı iş ve iletişim değeri boyutlarıyla ele alıyor. Etkili bir kurumsal sosyal sorumluluk projesine imza atarak fark yaratmak, sektörü ve ölçeği ne olursa olsun birçok firmanın ortak hedefi. İletişimin bu son trendi, doğru ve planlı kullanıldığında ‘etkili bir silah’. Ancak yanlış uygulamalar ile bu ‘silah’, şirketlere zarar verecek sonuçlar doğurabiliyor. MediaCat Yayınları’ndan çıkan kitap, konuyla ilgili bilgi sahibi olmak isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. A dı. 7. ÇP’nin 4 ana programda toplanması öngörülüyor. Bunlar işbirliği, fikirler, insan, yetiler olarak tanımlanmış. Programda 9 tematik öncelik belirlenmiş: Sağlık (8.3 milyar Avro), Gıda, tarım ve biyoteknoloji (2.5 milyar Avro), Bilgi ve iletişim teknolojileri (12.7 milyar Avro), Nanobilim, nanoteknoloji, malzeme ve yeni üretim teknolojileri (4.8 milyar euro), Enerji (2.9 milyar), Çevre ve iklim değişimi (2.5 milyar), Ulaşım ve aeronautics (5.9 milyar), Beşeri ve sosyoekonomik bilimler (0.8 milyar Avro). Türkiye’de bu fonun koordinasyonu TÜBİTAK’ta. KOBİ’lerin yapması gereken ise stratejik bir plan ve program içinde projeler hazırlamak. HİLMİ DEVELİ hilmideveli?hotmail.com Halkbank, Halka (mı) Satılıyor?.. Halk Bankası’nın varlığını reel sektör, KOBİ’ler ve esnafsanatkârlar açısından hep önemsedim. Kuruluşunda farklılığı Mustafa Kemal Atatürk’ün öngörüsüyle ortaya konulan, adı, işlevi, misyonu, esnaf ve sanatkârlarla, girişimcilerle, reel sektörle, KOBİ’lerle bütünleşen, özdeşleşen, onların yaşamında önemli bir varlık haline gelen Türkiye Halk Bankası’nın özerk olması gerektiğini, yabancılara satışının yanlış olacağını savunanlardanım. AKP iktidarı, kamuoyu baskısı sonucu bankanın blok satışından vazgeçerek yüzde yirmi beşinin halka arz modeli ile özelleştirilmesine karar verdi. Yaklaşık 11 bin çalışanı, 588 şubesi ve 34.4 milyar YTL’lik aktif toplamı ile Türkiye’nin en büyük bankalarından biri (bankacılık sektöründe altıncı sırada) olan Halkbank’ın hisse satışına hafta içinde başlanıldı. Halk Bankası’nın halka arzında 2006 yılının tamamına ilişkin bilanço esas alınmış. Bilançoya göre; Halkbank’ın aktif büyüklüğü 2006 yılında bir önceki yıla göre yüzde 28 artarak 34 milyar 475 milyon 554 bin YTL olmuş. Toplam mevduatı 27.1 milyar YTL olan bankanın 2006 yılı sonu itibarıyla kredi tutarı ise 11.6 milyar YTL olarak gerçekleşmiş. Net kârı da bir önceki yıla oranla yüzde 52.2 artarak 556 milyon 766 bin YTL’den 864 milyon 259 bin YTL’ye çıkmış. Bilançoya bakıldığında, kamu bankaları gerçekten iyi yönetildiğinde kâra geçebiliyor, başarıyla hizmet verilebiliyor. Halk Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın’ı ve bir kısım çalışma arkadaşını yakından tanıma olanağım oldu. Tanıyabildiğim kadarıyla hepsi iyi niyetli ve çalışkan kişiler, bankanın başarısındaki payları gerçekten çok büyük... Sadece onlar mı başarının mimarları, elbette hayır. Türkiye‘nin farklı illerinde katıldığım toplantılarda tanıdığım her kademedeki Halk Bankası çalışanlarının heyecanına ve bankalarına olan sevgi ve bağlılıklarına hep tanık oldum. Halka arz öncesi Halk Bankası’nın borsadaki piyasa değerinin 67.5 milyar dolar arasında olduğu hesaplanmıştı. Yapılacak ek satışlarla birlikte yaklaşık yüzde 25’i halka arz edilecek. Halka arzda fiyat, bir pay için 6.40 ile 8 YTL aralığında belirlenirken satışından yaklaşık 22.5 milyar YTL tutarında bir gelir hedeflenmişti.. Halkbank hisselerinin satışında yurtiçi bireysel yatırımcılar peşin fiyatına taksitli ödeme ya da taksitli ödeme seçeneğinden yararlanabilecek. Örneğin peşin ödemelerde yüzde 3 indirim yapılacak. Alıcılar, isterlerse hisselerin bedelini 5 taksitte ödeyebilecekler, peşin ödemede iskonto, peşin fiyatına taksitle satış ve kredi kartıyla ödeme yaparak talepte bulunmaya izin verilecek. Yurtiçi ve yurtdışından hisse senedi alacak kurumsal yatırımcılar için herhangi bir indirim uygulanmayacak ve peşin ödeme yapacaklar. Halka arz, İş Yatırım tarafından gerçekleştiriliyor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın açıklamasına göre, Halk Bankası’nın hisselerine yabancıların ilgisi bir hayli fazla; deyim yerindeyse iştahları kabarmış. Sayın Unakıtan bunu, Türk ekonomisine olan güvene bağlıyor. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve Halkbank yöneticilerinin katılımı ile gerçekleştirilen uluslararası roadshow’da 7 değişik ülkede 180 yatırımcı ile bire bir görüşerek taleplerin bu kadar yoğun olmasını sağlamışlar. Hisse taleplerine ilişkin verdiği bilgiler ise şöyle: Gelen taleplerin yüzde 89’u yurtdışından, yabancı yatırımcıların talebi 11.4 milyar dolar, bireysel yatırımcı ise kredi kartı üzerinden 3.4 milyon YTL’lik talepte bulunmuş, bu taleplerin yüzde 7’sinin kurumsal, yüzde 93’ünün de bireysel olarak yapıldığı, talep miktarının ise halka arz edilen büyüklüğün 8 katı olduğu bilgisi veriliyor. Halk Bankası’nın senetlerine en fazla talep yurtdışından gelmiş. Gelen taleplere bakıldığında, blok satıştan vazgeçerek yüzde yirmi beşlik kısmını gerçekten halka arz etme amacına ulaştığı söylenebilir mi?.. Bir başka ifadeyle, bu işlemler sonucu, Halk Bankası gerçekten halka satılıyor diyebilecek miyiz? Seçim kararı, gerek geri kalan hisselerin Türkiye’de kalması gerekse Halk Bankası’nın geleceği açısından ilaç gibi gelecek. Başarılı yönetimle kâra geçerek hedef kitlesine hizmet vermek varken satmanın anlamsız olduğuna inananlar bu kez mutlaka yönetime geleceklerdir. ZEYTİNBURNU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN DOSYA NO: 2007/169 DAVACI: İstanbul İl Özel İdaresi VEKİLİ: Av. Mehmet Bayraktar DAVALI: Bekir Bektaş DAVA: KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ VE TESCİL Davacı İstanbul İl Özel İdaresi vekili Av. Mehmet Bayraktar tarafından imar planında kreş alanında kalması nedeniyle 2942 sayılı kamulaştırma kanununun 6. maddesinin son fıkrası hükmü gereğince İl Encümeninin 29.03.2007 tarih 95/151 sayılı kararı ile İdarelerince kamulaştırmaya tabi tutulan dava konusu olan İstanbul, Z.Burnu, Beştelsiz Mah. 400 pafta, 1775 ada, 2 parsel sayılı 1026 m2 miktarlı Bekir Bektaş adına kayıtlı taşınmazın tamamı için üzerindeki mevcut bina ve muhtesatları ile birlikte 1.215.637,757 YTL. bedel takdir edilmiş ve istimlakine karar verilmiş olup taraflar arasında bedelde anlaşma sağlanamamış olması nedeni ile 2942 sayılı yasanın 10. maddesi gereğince kamulaştırma bedelinin mahkememizce tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili talep edilmiş olduğundan adı geçen yasa gereğince kamulaştırmanın gazetede ilanı gerektiğinden yasa gereği kamulaştırmanın ilanı ile mahkememizin 2007/169 esas sayılı dosyasında açılan davanın duruşması 23.05.2007 günü saat 10.30’a muallak olup ilgililerin kamulaştırmadan ve davadan haberdar olmaları hususu ilanen tebliğ olunur. 01.05.2007 (Basın: 24520) ADANA BEŞİNCİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNDEN Esas No: 1995/954 Davacı Milli Savunma Bakanlığı vekili tarafından davalılar Saide, Zöhre, Nezihe, Abdürrahim, Seyfeddin, Nurettin, Şefıka, Fehime ve Naime aleyhlerine açılan Tapuda Soyadı tashihi davasının yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara kararı uyarınca; Adana İli, Yüreğir İlçesi, İncirlik Köyü, Yedi aylık mevkii, cilt 3, sahife 265 ve 268 parsel sayılı taşınmazda soyadları yazılı bulunmayan davalıların soyadlarının eklenmesi davasında; davalılar adına ilanen tebligat yapılmasına tensip kılınmış olduğundan, Davalılar Saide, Zöhre, Nazire, Nezihe, Abdürrahim, Seyfeddin, Nurettin, Şefıka, Fehime ve Naime’nin duruşmanın bırakıldığı 22.05.2007 günü saat: 09:40’da mahkememiz duruşma salonunda hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, ettirmedikleri takdirde yokluklarında duruşmalara devam olunarak karar verileceği hususu aynı kimlik bilgilerini taşıyan Saide, İbrahim kızı Zöhre, İbrahim kızı Nezihe, Haydar oğlu Abdürrahim, Haydar oğlu Seyfeddin, Haydar oğlu Nurettin, Haydar kızı Şefıka, Haydar kızı Fehime ve İbrahim kızı Naime’ye ilanen tebligat olunur. (Basın: 24592) CUMHURİYET 16 K