27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 MAYIS 2007 PERŞEMBE 6 HABERLER Seçimlere bağımsız girmeyi benimseyen DTP’de Zana, Dicle, Doğan ve Sadak’ın adaylıkları kesinleşti PERŞEMBE ORHAN BURSALI Tartışmalı isimler aday ? DTP, Diyarbakır’da yaptığı toplantıda ikisi eski DEP’li olmak üzere, Diyarbakır’dan 4 aday belirleyip diğer önemli isimlerin kendi bölgelerinden aday olmasını kararlaştırdı. Toplantıda Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’e de adaylık önerisinin götürülmesi gündeme geldi. MAHMUT ORAL Seçimler ve Sonrası İçin Seçimler kesinleştiğine göre, Yeni Meclis’i ve muhtemel iktidarı düşünmenin zamanıdır. AKP’yi Meclis’te azınlığa düşürmek, özellikle CHPDSP ittifakının Meclis’te büyük çoğunluğu sağlayacak bir sayıya ulaşması birinci öncelikli konu. Bu amaçla da, İttifak Aday Listesi önem taşıyor. Bu listenin, geçmişin hatırgönül, hizip vb. anlayışının değil, seçmenin hiç tartışmasız ve gözünü kırpmadan oy vereceği, Meclis’te parmak kaldırma görevinin çok ötesinde, mümkün olduğunca çalışmalara ciddi katkıları olacak kimselerden oluşmasına önem verilmeli. Aday listesi, bir parti listesinden çok “Ulusal Liste!” niteliği kazanmalı! Partilerin yapısını az çok biliyoruz, böyle bir anlayışın yüzde kaçı gerçekleştirilebilir, o bile tartışmalıdır! Ama bu vizyon gözetilirse, en azından mesafe alınabilir! AKP’ye karşı “ulusal başkaldırış”ın hepsinin, sandıkta CHPDSP’de beden bulması garanti değil. Listenin niteliği, bu başkaldırışın hemen hepsinin ana ırmağa yönelmesinde ana etken olabilir. ??? İkinci önemli nokta, kısa zamanda çok iyi bir seçim çalışması çıkarmaktır. Burada AKP’nin başarısızlıkları şüphesiz ki vitrinde olacak. Ama belki de en vitrinde olması gereken İktidar Programı’dır! AKP’nin “beğenilen” tek icraatı, IMF güdümünde, orta ve büyük patronları memnun eden ekonomi yönetimidir. Ancak, bu göreceli “iyi” ekonomi, aslında, eskiye hızla geri dönüş karakterini yoğun olarak bağrında taşıyor. Yapı çok kırılgan. Başlıca nedeni, tamamen dış konjonktüre bağımlılıktır. Merkez Bankası’nın 60 milyar dolarlık döviz rezervi bile, dış konjonktürün beklenen bozulması durumunda, ağır krizi zor önler. Patronların şirket değerleri yine büyük kayıplara uğrar. Aslında hepsi bunun bilincinde, ama nedense çoğu AKP kuyruğunda! Fakat bu kırılganlık şirketlerin değil, ülkemizin temel meselesidir! Dolayısıyla, iktidara gelecek partinin en önemli işi ekonomi olacak! Ekonomiyi 510 yıllık bir süreç içinde kırılganlıktan uzaklaştıracak “ulusal” önlemleri planlamak; ekonominin büyüme motorunu dış kaynaklara tam bağımlı olmaktan kurtaracak gerçek sanayi reformlarıyla, bilimsel, teknolojik teşvik ve desteklerle dış kriz etkilenmelerini azaltmak, birinci önceliği taşımalı. Şüphesiz teşvikler arasında, ulusal bilim ve teknoloji hedefleri koyarak stratejiler var. Böyle bir ekonomi programını ekonomi icraatının vizyonuna oturtmak, sanayicinin, yatırımcının da desteğini alır. Gelirler arasında uçurumları azaltacak ve dengeli kalkınmayı sağlayacak, uygulanabilecek programlarla seçmene güven verilmeli. ??? AKP karşıtlığı rüzgârını alarak, iktidar olmak kolay olabilir. Şüphesiz en zoru, iktidarda kalabilmektir! Ülkemizi esasta hep sağ partiler yönetti. Avrupa’nın yanı başında, Avrupa’nın en yoksul ülkeleri arasında bulunuyorsak sorumluluk sağ iktidarlarındır. Sosyal demokratların kısa süreli iktidarlarında, hangi önemli ve büyük başarıları gerçekleştirebildikleri sorulsa, hemen verilecek bir yanıt bulmak da zordur! Sağ ise bütün başarısızlıklarını, iktidarsız solun üzerine yıkmakta başarılıdır! Sanki iktidarda kendileri değilmişler gibi, ülkedeki bütün kötülüklerden; demokrasi, insan hakları, temel hak ve özgürlüklerdeki eksikliklerden, bütün rezillik ve rüsvalıklardan ortanın solunu sorumlu tutarlar. Müthiş ve alçakça bir yalan propaganda! Bu seçimler CHP+DSP’ye tarihi bir iktidar kapısı açarsa, o zaman en zor sınav başlayacak! Başarısızlıklar, her türlü sağı güçlendirecek, sol cenahı küçülterek yine muhalefete mahkum edecek. Buna ne ülkenin, ne milletin, ne solun tahammülü olabilir! Başarı ise, Türkiye’nin önünü hem de çok yönlü açacak, tıkanıklıklar aşılacaktır. Bu nedenle: 1) Milletvekili Aday Listesi çok önemli; 2) İnandırıcı, birleştirici bir iktidar programı çok önemli; 3) İktidarda başarılı olabilmek hepsinden çok önemli... Bütün bunlar için, 22 Temmuz’da oy kullanmak, seçimlerde oy kullanmayan birkaç kişiye oy kullandırmak ulusal bir görevdir! AKP sandığa gömülmeli! Hem de bir daha kafasını kaldırmamacasına! DİYARBAKIR Demokratik Toplum Partisi (DTP) Diyarbakır’da yaptığı üst düzey toplantıda, 22 Temmuz’daki seçimlere bağımsız girmeyi benimsedi. İkisi eski DEP’li olmak üzere, Diyarbakır’dan 4 aday belirleyecek olan partide diğer önemli isimlerin kendi bölgelerinden aday olması kararlaştırıldı. Toplantıda Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’e de adaylık önerisinin götürülmesi gündeme geldi. Diyarbakır’da düzenlenen toplantıya katılanların büyük bölümü, geçmiş seçimlerde yapılan ittifaklardan bir sonuç alınamadığına dikkat çekerek parti tabanının oylarının boşa gitmemesi için bağımsız adayların çıkarılmasını önerdi. Başkan Yardımcısı Sırrı Sakık’ın da Muş’tan aday olacağı öğrenildi. Leyla Zana Orhan Doğan Selim Sadak Hatip Dicle Öneri benimsenirken konu toplantının ardından gerçekleştirilen Parti Meclisi’nde de ele alındı. Toplantıda bağımsız adayların kim olacağı ve kimin nereden aday gösterileceği konusu da tartışıldı. Partide öne çıkan çok sayıda ismin olması, bu konuda sıkıntı yarattı. Bu sıkıntının aşılması için herkesin kendi kentinden aday olması görüşü ağırlık kazandı. Bu bağlamda eski DEP milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak’ın adaylıkları da kesinleşti. Buna göre Zana ve Dicle ile DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un Diyarbakır’dan aday gösterileceği ifade edildi. Böylelikle Diyarbakır’ın 10 milletvekilinden 4’nün DTP’li olmasının hedeflendiği belirtildi. Sadak ve Doğan’ın da kendi bölgeleri olan Şırnak’tan, Genel Diğer yandan Diyarbakır’daki toplantıda partinin tüm etnik kesimlere açık olduğunu göstermek ve çok renklilik imajı vermek için öldürülen Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’in de aday gösterilmesi önerildi. Ancak bu konuda parti organlarında kesin bir karara varılmadı. DTP’nin etkin olmadığı yerlerde ise yerel ittifakların yapılması gündeme geldi. Buna göre milletvekili çıkarmanın güç olduğu kentlerde, parti tabanı daha önceki seçimlerde ittifak yapılan partilerden birinin adayını desteklemeye yönlendirilecek. D İNK’İN EŞİNE TEKLİF Lagendijk, AKP hükümetinin Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili tutumuna tepki gösterdi Seçim süreci oyuna döndü ? Eşi sıkmabaşlı bir cumhurbaşkanının kendileri için sorun olmasa da Türkiye için sorun olduğunu belirten ABTürkiye Karma Parlamento Komisyonu Başkanı Lagendijk “Türkiye’de Gönül’ün adaylığı o nedenle kabul edilebilir nitelikteydi. Sıkmabaşı her iki taraf da gerdi” dedi. LEYLA TAVŞANOĞLU YASİN HAYAL BRÜKSEL “Türkiye’de cumhurbaşkanı adayının açıklanması süreci o kadar uzatıldı ki neredeyse oyuna döndü. Bu da uygun bir davranış olmadı.” Bu sözleri ABTürkiye Karma Parlamento Komisyonu Başkanı Joost Lagendijk söylüyor. Avrupa Komisyonu’nun ev sahipliğinde Avrupa Gazeteciler Merkezi’nin (European Journalism Center) düzenlediği bir programla bir grup Türk gazetecisi Brüksel’deyiz. Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Avrupalı parlamenterlerin Türkiye ve AB’nin geleceğiyle ilgili görüşlerini dinliyoruz. Sıradaki ilk isim Joost Lagendijk. Özellikle Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci ve ardından neredeyse siyasi krize dönüşen gelişmeleri açık yüreklilik ve net bir biçimde değerlendiriyor. Kısa süre önce bir Türkle evlenen Lagendijk sözlerini sürdürüyor: “Bülent Arınç’ın seçim sürecine müdahalesi de işleri karıştırdı. Abdullah Gül’ün aday gösterilmesi AKP’nin adayına zaten karşı çıkacakların ekmeğine yağ sürdü.” Lagendijk, AKP hükümetinin oldu bittiye getirip bu arada anayasa değişikliği yapma manevrasını hiç onaylamadığını şu sözlerle dile getirdi: “Son dakikada anayasada değişiklik yapma yoluna gitmeleri de bence uygunsuz oldu. Bunu daha önce yapabilirlerdi.” Andaç Muhtarı İzzettin Ediş, 225 korucunun tümünün silahları bıraktığını iddia ederek sorun devam ederse Kuzey Irak topraklarına geçebileceklerini söyledi. ‘Tuncel sürekli suikast filmleri izliyordu’ HİLAL KÖSE Şırnak’ta gerginlik Andaç köyünde görev yapan korucular baskı gördükleri ve yaylaya çıkmalarına izin verilmediği gerekçesiyle silah bıraktı MAHMUT ORAL Lagendijk yeniden Cumhurbaşkanlığı seçimi krizine şu sözlerle döndü: “Karısı sıkmabaşlı bir cumhurbaşkanı Türkiye için sorun. Ama bizim için değil. Türkiye’de Gönül’ün adaylığı o nedenle kabul edilebilir nitelikteydi. Sıkmabaşı her iki taraf da gerdi.” AKP hükümetinin gizli bir gündemi olup olmadığı sorusuna Lagendijk şu yanıtı veriyor: “AKP hükümetinin gizli bir gündemi olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’ye şeriat düzeni getirme yolunda çok ciddi atılımları olmadı. Ancak ülkede bir sıkıntı olduğu belli ki bu büyük mitingler yapıldı. Mitinglerin o kadar büyük kalabalıkları toplaması herkesi şaşırttı. İnsanlar kaygılarını demokratik bir biçimde ifade ettiler. Örneğin ‘Ne şeriat ne darbe’ sloganı çok iyiydi. Bu hem AKP’ye hem de generallere verilen bir mesajdı. Umarım AKP bunlardan bir ders çıkarır ve halkın kaygılarını gidermek için daha açık davranır.” ‘M İTİNGLER ŞAŞIRTTI’ DİYARBAKIR Kuzey Irak sınırındaki Şırnak’ın Andaç köyünde baskı gördükleri ve yaylaya çıkmalarına izin verilmediği gerekçesiyle korucular silah bıraktı. Yüzlerce köylü de yürüyerek Kuzey Irak’a geçmek istedi. Ancak askerler tarafından engellenen köylüler bugün de sınırı geçmek için girişimde bulunacaklarını söylediler. Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı 300 haneli Andaç köyünde görev yapan korucular, Gülyazı 4. Taktik Alay Komutanlığı’nın kendilerine aşırı iş yüklediği ve yaşamsal önemdeki yaylalarını kullanmalarının engellendiği gerekçesiyle silahlarını bıraktı. Köylüler ise sabah saatlerinde baskıları protesto etmek için eşyalarını katırlara yükleyerek Kuzey Irak’a geçmek istedi. Sınır kesiminde kordon oluşturan askerlerin izin vermemesi üzerine köylüler, Andaç’taki askeri birlik önünde top landı. Koruculardan bir kısmı burada silahlarını bıraktı. Gelişmeler üzerine köylülerin önde gelen isimleri, askeri yetkililerle görüşerek taleplerini dile getirdiler. Edinilen bilgiye göre, askeri yetkililer korucuların silah bırakmamasını isterken, köylüler de sorunları çözülmeden geri adım atmayacaklarını vurguladılar. Bu görüşmenin ardından köylüler bugün Kuzey Irak’a geçip geçmeme kararı almak üzere dağıldı. Andaç Muhtarı İzzettin Ediş, sayıları 3 bini bulan köylülerin hayvan otlatılan ve yazın yayla olarak kullanılan “Serin Mahallesi”ne girişlerinin yasaklandığını, bununla beraber koruculara aşırı iş yaptırıldığını söyledi. Şırnak Valisi Selahattin Aparı ise Ediş’in silah bırakma iddialarını yalanladı. Söz konusu bölgede 220 korucunun görev yaptığını belirten Aparı, bunlardan 60’ının PKK’nin etkisiyle silahlarını bıraktığını, diğerlerinin ise görevlerini sürdürdüğünü söyledi. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi, hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Yasin Hayal, soruşturmayı yürüten savcılara gönderdiği dilekçelerinde, Fenerbahçe’nin 100. yılında 100. yıl affı istedi. Hayal’in tutuklu bulunduğu cezaevinden soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarına çeşitli tarihlerde birçok dilekçe gönderdiği ortaya çıktı. McDonald’s’ı bombaladıktan sonra birkaç kez Trabzon Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne nezaket ziyaretine gittiğini belirten Hayal, “Polislerle konuşurken müdür beni çağırdı. ‘Suçlu insanlar gezerken masum insanları bombaladınız’ dedi. Anladığım kadarıyla bana bazı hususları açıklamaya çalışıyordu. Herhangi bir eylem için talimat vermedi” dedi. Dink’in öldürülmesi gündeme geldiği 2006 yılı başlarında Terörle Mücadele Şube Müdürü’nün kendisine “Bu bayrak düştü, ya Yasin kaldıracak, ya Erhan. Görev sizin” dediğini söyleyen Hayal, Tuncel’in sürekli olarak suikast filmleri seyrettiğini de ifade etti. AZKOPAT’ ‘L Tuncel’in en çok Çakal, Seven, Da Vinci’nin şifresi ve Pranga adlı filmleri izlediğini anlatan Hayal, şöyle devam etti: “Tuncel, Da Vinci’nin Şifresi’ndeki, kilisenin talimatları ile cinayetler işleyen psikopat genç ‘Silas’ adlı karakteri çok beğeniyordu. Bana sürekli bu teşkilatın ‘Alperenler Silas’ı da sensin’ diyordu.” Hayal, “Tuncel, ‘Getto Lazkopat’ isimli bir kitap yazıyordu. Bombalama olayındaki ruh halimle ilgili olarak sorular soruyor, cevaplarımı da kitabına yazıyordu” diye konuştu. Tuncel’in, Orhan Pamuk’u sık sık Avrupa’ya gittiği ve yeri sabit olmadığı için vuramayacaklarını söylediğini ifade eden Hayal, “Ama Dink’in yerinin sabit olduğunu söylüyordu” dedi. Tuncel’in Danıştay’a saldırı düzenleyen Alparslan Arslan’ın babasını BBP Elazığ’dan tanıdığını söylediğini de anlatan Hayal, “Helal olsun. Devleti tam kalbinden vurdu diyordu” dedi. Tuncel aracılığıyla tanıştığı insanlardan birinin de Terörle Mücadele Şubesi’nde ikinci müdür olarak görev yapan Malatyalı A. olduğunu anlatan Hayal, bu kişinin kendisinden gençlerin kötü alışkanlıklardan kurtarılması için teşkilatlanma çalışması yapılmasını istediğini belirtti. Hayal, dilekçede, “Devletimizin bu şekilde zor durumda kalacağını bilseydim bu hadiseye iştirak etmezdim” ifadesine yer verdi. Öte yandan muhbir Tuncel, dün cezaevinden Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Bir süre savcı Selim Berna Altay’la görüşen Tuncel”in “Mahkemede suçsuz olduğumu kanıtlayacağım” dediği öğrenildi. obursali?cumhuriyet.com.tr. AHMET BURHAN LİSESİ Hristofyas, AKP’yi desteklemek zorunda olduklarını söyledi Rumlardan destek geldi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak’ın Kürt kökenli Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin, seçim süreci içinde AKP hükümetinin güçlendirilmesi için çaba gösterilmesini istemesinin ardından, AKP’ye bir destek de Kıbrıslı Rumlardan geldi. Rum Meclis Başkanı ve AKEL Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas, AKP’yi desteklemek zorunda olduklarını söyledi. Kıbrıs Rum Radyosu’nun haberine göre Hristofyas geçen hafta içinde resmi temaslar için gittiği Atina’da Başbakan Kostas Karamanlis ve Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni ile bir araya gelerek Türkiye’deki seçim sürecini değerlendirdi. Görüşmenin ardından açıklama yapan Hristofyas, “komşu ülke” olarak tanımladığı Türkiye’de seçim sürecindeki gelişmeler nedeniyle durumun “kritik” olduğunu ileri sürdü. Açıklamasında Yunanistan ile Rum tarafının, Türkiye’deki gelişmeler konusunda nasıl bir ortak politika izleyeceğinin ele alındığını dile getiren Hristofyas, siyasette birçok paradoks olduğunu, Türkiye’de şu an ılımlı İslami değerler üzerine kurulu hükümeti desteklemek zorunda oldukları bir zamanda bulunduklarını söyledi. Rum Meclis Başkanı, Türkiye’de askerin egemen olması durumunda TürkYunan ilişkilerinde ve Kıbrıs sorununda kendileri açısından gerileme olacağını dile getirdi. Türkiye’de siyasiler ile askerler arasında bir uzlaşma gerçekleştirildiği takdirde, bunun Güney Kıbrıs aleyhine sonuçlanması endişesi duyduğunu da kaydeden Hristofyas, Rum tarafı olarak verecekleri olası tepkileri belirlemeleri açısından Türkiye’deki gelişmeleri derinlemesine incelemeleri gerektiğini dile getirdi. AKP’yi destekleme kararını bu yaklaşımla ortaya koyan Hristofyas, Atina ziyaretinin ardından döndüğü Kıbrıs’ta, ilkokul öğrencilerine Türk düşmanlığı aşılarken “Kıbrıs’ın haksızlıklara, insan haklarını çiğneyen her şeye tepki gösteren ve bu konuları gündeme getiren genç bilinçlere gereksinimi var” dedi. Hristofyas, Rum gençlerinin “işgal altındaki bölgelere” ilişkin yaşamsal deneyimlere sahip olmadığını, ancak bu konuda bilgi sahibi olmalarının gerekli olduğunu söyleyip gerekli istikrarlı zeminin yaratılması ve eksik olan yaşamsal deneyimlerin yerini tutması için mümkün olan şeyin bilgi olduğunu da dile getirdi. Mitinge kapılarını açtı soruşturma başlatıldı CİHAN ORUÇOĞLU AKP hükümetinin AB’yle ilişkilerinde bir durgunluk olup olmadığı sorusuna Lagendijk şu sözlerle karşılık verdi: “Doğru bir analiz. Başlangıçta AKP hükümeti reformlara hızlı girdi. Ama işler 2005’ten sonra yavaşladı. Gelecek parlamento seçimlerinden dileyelim ki reform yapmak isteyen, AB yanlısı bir hükümet çıksın.” Seçim barajının yüzde 5’e düşürülmesi gerektiğine dikkat çeken Lagendijk şunları ekledi: “Türkiye’de sağ ve soldaki partiler arasındaki birleşme ve ittifak çalışmaları son derece olumlu ve desteklenmeli.” ‘İTTİFAKLAR DESTEKLENMELİ’ Çağlayan’da düzenlenen “Cumhuriyet için birleşin, yarın çok geç olabilir” mitinginde kürsünün karşısında bulunan ve yurttaşların Türk bayraklarıyla mitinge destek verdiği Ahmet Burhan Lisesi’nin kapılarının izinsiz açılması ve kantinin işletilmesi nedeniyle okul yöneticileri ile kantin görevlisi hakkında İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından soruşturma açıldı. Soruşturma kararını büyük bir skandal olarak değerlendiren eğitimciler, “Miting günü okulun bahçesi, dinlenen, ellerinde Türk bayraklarıyla ve Atatürk posterleriyle etkinliğe destek veren yüzlerce insanla doldu. O insanlar ellerinde yeşil şeriat bayrakları açmadılar. Türk bayrakları açtılar. Soruşturma açılmasını anlamak mümkün değil” dediler. Eğitimciler, “Artık ‘ben cumhuriyetçiyim’ demek bile suç oldu. Okul bahçesinde oturmanın, kantinden yemek yemenin nesi suç olabilir?” diye konuştular. İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, okul yönetimine açılan soruşturmanın doğru olduğunu belirterek “Okulun eşyasına zarar verildiği, kantinin onaysız bir şekilde açıldığı ve çalıştırıldığı yönünde şikâyet aldık. Soruşturmanın mitingle bir ilgisi yok. Verilen zararın tespiti yönünde inceleme yapılacak” dedi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle