18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 2007 PAZAR 8 Türk mühendisler kaçırıldı ? Dış Haberler Servisi Nijerya’da petrol bölgesi Niger deltasındaki Port Harcourt’ta İtalyan petrol şirketi ENI’nin ortağı Merpa’da çalışan Türk mühendisler İlker İzci ve Murat Orhan silahlı kişilerce kaçırıldı. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, mühendislerin kaçırılmasından “iki dakikadan itibaren haberdar’’ olduklarını belirterek çalışma başlattıklarını söyledi. Dışişleri Bakanlığı’nın da mühendislerin kurtarılması için devreye girdiği öğrenildi. Nijerya’da petrol firmalarından fidye almak için yabancılara sık sık bu tür saldırılar düzenleniyor. HABERLER Açılış törenine katılmak isteyen yurttaşların ceplerindeki fındık ve yumurtalara güvenlik gerekçesiyle el konuldu. Karadeniz Sahil Y olu açıldı ? Yapımına 1987 yılında başlanan yol için “20 yıllık hayal gerçek oldu” diyen Başbakan Erdoğan, bir sonraki hedefinin Karadeniz Sahil Yolu’nu İstanbul’un üçüncü köprüsüyle birleştirmek olduğunu açıkladı. ERDOĞAN ERİŞEN YOLSUZLUKLAR YOLU ‘İçinizdeki hayvanı öldürün’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Hayvan Hakları Aktif Güç Birliği Platformu’’ (HAYTAP) çatısı altında bir araya gelen hayvanseverler, Tandoğan Meydanı’nda düzenledikleri mitingde sokak hayvanlarının itlaf edilmesini protesto etti. Hayvanseverler ellerinde “Katil Kim?’’, “Sokaktaki Vicdanınıza Sahip Çıkın’’, “Bizi Değil, İçinizdeki Hayvanı Öldürün’’ yazılı dövizler taşıdı. Arınç, YÖK’e yanıt verecek ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in açıklamalarıyla ilgili olarak “gümbür gümbür” bir açıklama yapacağını kaydetti. TBMM Başkanı Arınç, mayıs ayında gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis’te toplantı yeter sayısının 367 olması gerektiği yönündeki görüşleri nasıl değerlendirdiği soruldu. Soruları yanıtsız bırakan Arınç, “12 Nisan’da gümbür gümbür bir açıklama yapacağım” dedi. Arınç’ın 12 Nisan’da yapacağı açıklamada Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve YÖK Başkanı Teziç’in açıklamalarını ele alacağı belirtildi. ORDU Büyük oranda deniz dolgusu ile gerçekleştirilmesi nedeniyle kıyı ve çevre tahribatı yaptığı, insandeniz ilişkisini kopardığı gerekçesiyle eleştirilen ve birçok dava konusu olan Karadeniz Sahil Yolu dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle açıldı. Yapımına 1987 yılında başlanan yol için “20 yıllık hayal gerçek oldu” diyen Erdoğan, bir sonraki hedefinin Karadeniz Sahil Yolu’nu İstanbul’un üçüncü köprüsüyle birleştirmek olduğunu açıkladı. Erdoğan’ın konuşma yaptığı alana girmek isteyenlerin ceplerindeki fındıklara ve alışveriş torbalarındaki yumurtalara “güvenlik gerekçesiyle” el konuldu. Fındık üreticilerinin olası bir protestosuna karşılık Başbakan’ı, yol boyunca ve tören alanlarında, aralarında Tokat’tan gelen özel timlerin de bulunduğu 1500 polis ile bin jandarma korudu. Yol boyunca olabilecek protestolara karşı bugüne kadarkilerin aksine otobüsün son sürat seyretmesi dikkat çekti. Ordu’ya girişinde tüm ana caddeler ve giriş noktaları sabahın erken saatlerinden itibaren trafiğe kapatıldı. Ünye’de Başbakanlık otobüsünün üzerine çıkarak halka seslenen Erdoğan, “20 yıllık bir hayal gerçek oldu. 1987’de başlayan Karadeniz Sahil Yolu, 542 kilometrelik bir yol. Sadece Ünye geçişi var. Onun da mayısta temelini atıyoruz” dedi. Başbakan Erdoğan daha sonra Ordu’nun Bolaman mevkiindeki Nefise Akçelik Tüneli’nde düzenlenen törene katıldı. Başbakan Erdoğan tarafından davet edilen eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın törene katılmaması dikkat çekti. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, bundan sonraki hedefinin Karadeniz Sahil Yolu’nu İstanbul’un üçüncü köprüsüyle birleştirmek olduğunu açıkladı. Erdoğan, “Onunla da kalmayacak, Avrupa ile buluşacak. Bunu şu anda farklı görenler olabilir. Ama bu bir hedeftir. İnşallah bunun adımını da evelallah bundan sonraki dönemde kazmasını vuracak ve böylece bu yolculuğumuzla birlikte dünyanın en uzun sahil yoluna Türkiye kavuşacaktır’’ diye konuştu. Tarihi değerleri ‘SİT’ ilan edenler görevden alınmıştı OKTAY EKİNCİ Karadeniz Sahil Yolu’nun açılışı için Ordu’ya gelen Başbakan’ı, fındık üreticilerinin olası bir protestosu için 1500 polis korudu. Ordu’daki tünelin açılışı sırasında kimi yurttaşlar Erdoğan’a destek verirken kimileri de protestoda bulundu. doğan, şöyle devam etti: “Müteahhit arkadaşlara ‘Artık yeni bir dönem başladı. Ben sizden şunu rica ediyorum: Önce devlet para verecek, sonra müteahhit çalışacak. Bu devir kapandı. Bu devir artık yok. Şimdi yeni bir dönem başlatacağız. Önce siz harcayacaksınız, sonra biz ödeyeceğiz’ dedik. ‘Bu projenin adı da Karadeniz modeli olsun’ dedim. Sağ olsun müteahhit arkadaşlarımız da paralı, parasız icabında borçlandılar, şunu yaptılar, bunu yaptılar, ama verilen sözü aynen yerine getirdiler. Şimdi biz onlara borçlanıyoruz. Ve biz bir yıl sonra, takip eden yılda paralarını ödüyoruz. Şimdi bu dönem başladı.” Konuşmaların ardından Başbakan Erdoğan ‘’Ya Allah, bismillah’’ diyerek açılışı yaptı. Açılış sırasında havai fişek gösterisi yapılarak yüzlerce balon havaya uçuruldu. Erdoğan daha sonra Ordu’da Cumhuriyet Meydanı’nda Toplu Konut İdaresi tarafından yapılan konutların anahtar teslimi, ilköğretim okulu, kütüphane, ticaret merkezi, sağlık ocağı ve caminin bulunduğu 22 tesisin toplu açılışını gerçekleştirdi. TMO’yu bu işle görevlendirdik. Fındık almaya devam edecek. Dün fındık alanlar parasını ödemediler. Biz onun için TMO’yu devreye soktuk, fındık aldı, almaya da devam edecek” dedi. Ordu Valiliği tarafından tahsis edilen Vali Kemal Yazıcıoğlu Spor Salonu’nda bir gün önceden AKP İl Başkanı Fatih Han Ünal tarafından slogan atma ve coşturma dersi verilen partili gençler, etkinlik boyunca alanda toplanan kalabalığı coşturmaya çalıştı. Törenin ardından Giresun’a hareket eden Başbakan Erdoğan’ın yolu, son 3 yılda 3 kez kapanan ve 8 aydır da maaş alamayan Sağra işçileri tarafından kesildi. Bu eylemi haber alan polisin olağanüstü güvenlik önlemleri aldığı Sağra önünde otobüsü durduran Başbakan, “Merak etmeyin, sorunu çözeceğiz” dedikten sonra işçi temsilcileriyle görüşüp ayrıldı. Yumurtalara el konuldu Alana şemsiye bile sokulmazken, iki yurttaşın elinde bulunan alışveriş poşetindeki yumurtalara el konuldu. Miting alanına girmek isteyen 13 kişinin cebinde bulunan çerezlik fındıkların da “güvenlik gerekçesiyle” polislerce alınması dikkat çekti. Miting alanının tam karşısındaki MHP İl Örgütü’ne asılan “Fındık üreticisi kararını ver. Ya Devlet başa, ya kuzgun leşe” yazılı pankart, AKP il yöneticileri tarafından kiralanan iki adet vince asılan büyük bir Türk bayrağı ile kapatıldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada, fındık konusunda “Biz 34 hükümet değişti Erdoğan, Karadeniz Sahil Yolu’nun yapımından bugüne kadar 34 hükümet değiştiğini anımsatarak “Toplam açılan yol şu anda 535.5 kilometre. Sadece devam eden şu anda bir Araklı geçişimiz var. İnebolu var. Bir de şurada 900 metrelik yolumuz var. Bunun dışında tamamıyla bitmiş durumda. Ünye geçişi 13.5 kilometrelik bir yol. Mayısta temelini atacağız ve o yolu da inşallah kısa sürede bitireceğiz’’ dedi. Tüneller bölgesinde sadece ilgili müteahhitlere haber vererek 4 kez inceleme yaptığını anlatan Er Sadece “yolsuzluk” dosyalarıyla değil, “doğa ve kültür katliamı”na dönüşen “kıyı dolgusu” uygulamalarıyla da yıllardır ülkenin “hukuk ve çevre gündemi”nde bulunan Karadeniz Sahil Yolu, bu kez de “açılış törenleri”yle manşetlerde… Ne var ki başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, inşaatı “plansız ve projesiz” gerçekleşen yolun yarattığı çevre tahribatını vaktiyle “eleştirerek” siyaset yapan bugünkü yetkililer, şimdi övgüler yağdırıyorlar. O kadar ki, yaklaşık 20 yıldır süren bu “tahribat”ın sadece son 2 yılını yöneten Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Özak bile yakın geçmişteki “Trabzonlu” kimliğiyle dile getirdiği kaygılarını unutarak şunları söylüyor; “Aynı zamanda bölgenin arazi yapısı ve yol yapım maliyetlerinin elverdiği ölçüde doğal ve tarihi dokunun da korunmasına özen gösterilmiştir…” Oysa bugün aynı yol katliamından kurtarılabilen ne kadar çevre ve kültür zenginliği varsa, hemen tümü “Bakanlık çabası”yla değil; yöre halkının ve duyarlı kuruluşların özverili mücadelesiyle gerçekleşebildi. Örneğin, hiç değilse kimi tarihi yerleşme dokularının ve kıyı kültürüyle bütünleşmiş doğal alanların elde kalabilmesi için alınan “SİT kararları”na da aynı Bakanlık iptal davası bile açmış; hatta bu kararları alan Trabzon Koruma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cengiz Eruzun görevinden uzaklaştırılmıştı. Aynı siyasal tutum, yüzlerce km’lik kıyı dolgusunun yapılabilmesi için ünlü Fırtına Deresi dahil çok sayıdaki Karadeniz vadisini paramparça eden “taş ocakları”na karşı direnen bürokratlara da gösterildi. Kıyı yolu bir yandan deniz kenarlarını yok edip, bir yandan da malzeme uğruna “vadilerin yeşili”ni gözden çıkartırken, buna engel olmak isteyen kimi kamu görevlileri ülkenin başka bölgelerine sürüldüler… Bu direnişi toplumsal bir muhalefete dönüştüren ve kıyı yolu tahribatını kendi bölgelerinde önlemek için örnek bir kentli duyarlılığı sergileyen Ordu ili ve diğer bazı kasabalar ise yararlanmaları gereken devlet yatırımları askıya alınarak adeta cezalandırıldılar… Şimdi Bakan Özak’ın, bütün bunları unutarak, “koruduk” diyebildiği tarih ve doğanın “gerçek savunucular”ını da açılış törenine çağırıp “teşekkür” etmesi gerekmiyor mu?.. İşte, hukuka, çevre hakkına ve Karadeniz’in doğasıyla kültürüne böylesine saygısızca gerçekleştirilen; bilim çevrelerinin yıllardır açıkladıkları “alternatif ulaşım projeleri”nin dikkate bile alınmadığı; çünkü kıyı dolgusu şeklindeki “denetlenemeyen inşaat türü”nün yarattığı “ölçüsüz kazanç” sağlama uğruna yapımında inat edilen; böylece başlangıçta 800 milyon dolar hesaplanan yapım bedelinin 4.200 milyar dolara tırmandığı ve bu paraya ait birçok ödemenin de yine mahkemelik dosyalarla gerçekleştiği; çok yönlü bir “yolsuzluklar yolu”, artık Karadenizlilerin hizmetinde… Hayırlı olsun… BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ‘Sınıfsız millet yaratacağız’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, partisine katılımlar dolayısıyla Sürmeli Otel’de düzenlenen törende, “sınıfsız” Türk milleti inşa edeceklerini söyledi. Katılımcılara rozetlerini takan Yazıcıoğlu, hem iktidarı hem de ana muhalefeti eleştirerek AKP’nin sadece gerilim oluşturduğunu, CHP’nin üslubunun da AKP’nin işine yaradığını savundu. Yazıcıoğlu, BBP’nin doğubatı, kuzeygüney, mezhep, aşiret ayırmadan büyük birlik çatısı ve ay yıldızlı bayrak altında “sınıfsız ve kaynaşmış bir Türk milleti” inşa edeceğini söyledi. Baştan söyleyeyim, bir yurttaş olarak Tayyip Erdoğan’ın yerine AKP’lilerin dışındaki çoğunluğun (herkesin değil, zaten mümkün de değil) da onaylayacağı bir ismin cumhurbaşkanı olmasını tercih ederim. Bu benim tercihim. Ancak benim böyle tercih etmem bir şeyi değiştirmez. Sonuç olarak ben milletvekili değilim ve cumhurbaşkanını seçecek konumda bulunmuyorum. Cumhurbaşkanı seçiminin Türkiye’de bir gerginlik konusu olacağı uzun zamandan beri biliniyordu. Andıçlar, tarihte kalmış darbe heveslisi günlükler ve 14 Nisan’da düzenlenecek miting tartışmaları arasında adayın belli olacağı günlere yaklaşıyoruz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da adaylığını test etmek amacıyla bir dizi görüşme yapıyor. ??? Cumhurbaşkanlığı seçimleri neden bu kadar gerildi? Sanırım Demokrat Parti döneminden beri ilk kez Meclis çoğunluğuna sahip bir par Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Bilek Güreşi... ti cumhurbaşkanını belirleme şansını eline geçirmiş bulunuyor. Turgut Özal ve Süleyman Demirel başbakanlıktan cumhurbaşkanlığına geçtiklerinde partilerinin iktidar gücü büyük ölçüde zaafa uğramıştı. Tayyip Erdoğan eğer Cumhurbaşkanlığı’na aday olursa seçilebilecek oya sahip. Bu nedenle Meclis çoğunluğu ve Cumhurbaşkanlığı makamı aynı partinin eline geçmiş olacak. Ayrıca kamuoyu yoklamaları da olağanüstü bir değişiklik olmazsa AKP’nin önümüzdeki seçimlerin de galibi olacağını gösteriyor. ??? İşte bu tablo, tartışmaları, iktidar hesaplarını şiddetlendiriyor. Yine bu tablo cumhurbaşkanı seçimini bir bilek güreşine dönüştürecek ölçüde gerginleştiriyor. Önceki gün YÖK Rektörler Kurulu’nun bildirisi, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasını istemeyen kuvvetlerin önemli bir çıkışıydı. Ülkenin bütün üniversitelerinin rektörleri Erdoğan’a bir anlamda rest çektiler. Ulema bir bakıma açıktan tavır aldı. Yargı kurumlarının da büyük ölçüde benzer bir eğilim içinde olduğu biliniyor. Askeriye bu konuda çok açıktan tutum almasa da Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını istediği söylenemez. Ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Deniz Baykal, Tayyip Erdoğan’ın adaylığına karşı “Sakın ha!!!” şeklinde imalı uyarılar yapıyor. ??? Türkiye cumhurbaşkanı seçiminde tam anlamıyla cepheleşmiş durumda. Aslında son yıllarda pek alışık olduğumuz bir cepheleşme de sayılabilir bu. Şimdi yeniden geçmiş günlere bakarak bu cepheleşmedeki durumun ne olduğunu değerlendirebiliriz. 28 Şubat döneminde REFAHYOL hükümetinin düşürülmesi sırasında rol oynayan sivil toplum örgütleri (TÜSİAD, Türkİş, DİSK, TOBB ve TİSK) gibi örgütler bu kez, radikal bir karşı duruş sergilemiyorlar. Hatta bu konudaki radikal çıkışların yanında olmadıklarını ifade ediyorlar. Medyanın önemli bir ağırlığı da radikal karşı duruşun yanında görünmüyor. Uluslararası alanda da bir karşı çıkıştan söz edilemez. ??? Tayyip Erdoğan eğer aday olacaksa, onu cesaretlendiren nedenlerden birisi de “ekonominin iyi yolda” olduğu saptamasıdır. Açıklanan rakamlara göre Türkiye’nin ekonomik büyümesinin sürmesi, borsanın iyi durumda olması, dış ticaret hacminin rekor seviyelere ulaşması AKP’liler açısından pozitif bir durum olarak değerlendiriliyor. Tabii, bu kadar büyük dış borç ve giderek artan ticaret açığı üzerinde kimse durmu yor. Daha doğrusu AKP’liler bu ekonominin bu yanını görmek ve göstermek istemiyorlar. Türkiye’de yoksul ve zengin arasındaki büyük uçurum varlığını sürdürüyor. Artan adam başına yıllık gelir, artan işsizlik sayılarına engel olamıyor. ??? Zaman daralıyor ve gerginlik tırmanıyor. Türkiye’nin gerçeği bu. Biz iç iktidar kavgalarının sarmalından öyle kolay kurtulamayacağız. Kurtulamadıkça da Türkiye’nin huzur bulması, ekonomisini düze çıkarması o kadar kolay olmayacak. Cumhurbaşkanı seçiminde Türkiye’nin ortaya çıkan gerçeği aslında yeni bir şey de değil. Hemen her temel konu bir anda toplumumuzu orta yerinden ikiye ayırıyor. Dişler bileniyor, öfkeler yükseliyor ve bir “ölümkalım” kavgası havasına giriliyor. Şimdi yine böyle bir dönemeçteyiz… Bilek güreşinde son gösteriler sahneye konuyor… Dink anısına sempozyum İstanbul Haber Servisi Silahlı saldırıda katledilen Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink anısına düzenlenen “Türkiye’de Dünden Bugüne Bir Siyaset Yapma Biçimi Olarak Milliyetçilikler” konulu sempozyumda Dink’in toplumun tüm kesimlerinin sorunlarına karşı duyarlı, barışçı söyleminin, günümüzde milliyetçi politikalara alternatif olabileceğine dikkat çekildi. Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu’nda dün başlayan ve 2 gün sürecek olan sempozyumun ilk gününde milliyetçilik, ötekileştirme, kitle kültürü ve resmi ideoloji gibi konular tartışıldı. Dink’in yaşamöyküsünün anlatıldığı bir sinevizyon gösterisi ile başlayan sempozyum, Cahit Koytak’ın Dink için yazdığı, ‘Hepimiz Hrant Dink’iz bence ne demektir’ adlı şiiri okumasıyla devam etti. Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner, açılış konuşmasında, son dönemde milliyetçiliğin sadece Türkiye’de değil tüm dünyada yükselen bir ideoloji olduğunu belirtti. Agos gazetesi yazarı Aydın Engin’de “Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeniyiz” sloganına karşı söylenen “Hepimiz Ogün’üz” sloganını eleştirerek, “Bu ne demektir, hepimiz katiliz diye bağırıyorsunuz o zaman” dedi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle