18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
adına İLHAN SELÇUK GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada deleriyle ilgili. Bir cumhurbaşkanında olması gereken özellikleri, hatta koşulları sıralayan maddesinden adeta habersiz. Sivil toplum örgütleriyle görüşmeler yaparken görüşüne başvurduğu Türkİş bile, “101. maddede yazılı nitelikler ve tarafsızlık ilkesine uygun bir cumhurbaşkanı seçilmeli” diyor. RTE’nin yanıtı evlere şenlik; tecahülü arifaneden (bilmezlikten) gelen bir yanıt: “Bu süreçte anayasanın dışında bir şey yapmıyoruz”. Kafa o kafa. Kel başa şimşir tarak bir kafa! Karşıtı olan, Cumhurbaşkanlığı’na her açıdan, bilgi, görgü, geçmişiyle yetersizliği kanıtlanan ve layık olmadığını öne süren görüşler mi? Beyefendi indinde kriz çıkarmaya yönelik çöp sepetine atılacak girişimler! ??? Sağduyu ve mantık; anayasa ile zıtlaşan, toplumun bütün değerleriyle çatışan birinin Çankaya’ya çıkmaması gerektiğini söylüyor. Oysa RTE, örneğin Fethullah ağzı ile konuşan ve yayın yapanların ortaya saldığı darbe söylentileri için savcılara talimat veriyor. Savcılara soruşturma talimatı verirken, anayasanın “ …hiçbir organ, makam, merci ve kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz…” diye koyduğu kurala bile kayıtsız. Talimatı üzerine İstanbul’un iki savcısının darbe savlarını yazan dergi hakkında soruşturma açtığı açıklanıyor. Ne yazık ki, bu gelişme savcıların hükümetin mi yoksa Cumhuriyet yasalarının mı buyruğunda oldukları kuşkusunu canlandırıyor. ??? Cumhurbaşkanlığı’na karşı çıkılmaması için son olarak “…Kavgalarla, polemiklerle uğraşmayı bırakmalı, şer kapılarını kapatıp yeni hayır kapıları açmalıyız” buyurdular. “Şer kapıları” cibiliyetsiz diye tanımladığı ana muhalefetle, birkaç gazeteci ile bir iki yayın organı olmalı. Hayır kapısı ise… yeşil sermayeden yeşil yasalara, yeşil anayasaya uzanan çizgide özlediği Türkiye!.. “Üç cumhurbaşkanı Özal, Demirel ve Sezer seçildi, uzlaşma aranmadı” diyor. Ama ve lâkin bu vurgulama yine bilgi yetersizliğine kurban. (Nakşibendi) Özal’ın din tarafı ağır basmasına, “damarlarımda Kürt kanı dolaşıyor” diyerek Kürtçülüğe kapıyı aralamasına karşın… laik Cumhuriyet için senin kadar tehlikeli ne bir geçmişi vardı, ne de tek başına iktidarda iken laik Cumhuriyetin altını oymaya girişti. Demirel ise, Meclis’te çoğunluğu temsil eden iki parti; DYP ile SHP “uzlaştıktan” sonra seçildi. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’e gelince; Meclis’te temsil edilen partilerin isim üzerinde anlaşmalarının sonucu; hatta bugün AKP kadrolarının da içinde bulunduğu Fazilet Partisi milletvekillerinin oylarıyla Çankaya’ya çıktı. ??? Toplumun büyük bölümünün, yargıdan eğitime kadar hemen her kesimin “istenmeyen adam” diye nitelediği RTE; giderek yoğunlaşan “karşı duruşu” görmek istemiyor. On Cumhurbaşkanı geldi geçti. Ama hiçbiri RTE kadar tepki çekmedi. Ya açık ya da üstü örtülü ifadelerle Cumhurbaşkanlığı’na layık olmadığı söylenmedi, yazılmadı. Rektörler Komitesi’nin ittifakla aldığı kararlar tarafsız bir cumhurbaşkanı istiyor. Bu makama aday olacak kişilerin (RTE gibi) sorumluluk doğurabilecek bir suçlandırma veya şaibe altında olmalarının büyük önem taşıdığını ifade ediyor. Uzlaşmanın gerçekleşmesini kaçınılmaz görüyor. RTE kendini yükseklerde, adaylığına karşı çıkılmaz, hatta vazgeçilmez biri olarak gördüğü için… YÖK Başkanı Teziç’in açıkladığı Rektörler Komitesi bildirisini örneğin Türkİş’le yaptığı görüşmede“gerginlik ve kriz yaratmanın bir parçası” gibi görüp gösteriyor ve: Açıklanan görüşlerden ders çıkaracağı yerde; “Rektörler taraf oluyor, bundan rahatsızım” diye karşılıyor. Cumhurbaşkanı şöyle olmalı, böyle olmalı… Hiçbiri umurunda değil. O ancak amacına dalkavukluk edecek anketler, örgütler, görüşler, açıklamalar istiyor ve bekliyor. Şaşıracaksınız belki ama; kendinden başkasını Çankaya’ya layık görmeyen RTE; cumhurbaşkanlığına karşı giderek yoğunlaşan tepkilerin bir süre sonra geçeceğine inanıyor ve tabii aldanıyor! C İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI Genel Yayın Yönetmeni: İbrahimYıldız ? Yazıişleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) ? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara İstihbarat: Cengiz Yıldırım ? Ekonomi: Hasan Eriş ? Dış Haberler: Özgür Ulusoy ? Kültür: Egemen Berköz ? Spor: Abdülkadir Yücelman ? Makaleler: Sami Karaören ? Düzeltme: Abdullah Yazıcı ? BilgiBelge: Edibe Buğra ? Yurt Haberleri: Mehmet Faraç Yayın Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Başkan Yardımcısı), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Atatürk Bulvarı No: 125, Kat:4, Bakanlıklar Tel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 ? İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4418745 ? Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Meydanı Yıldız Apartmanı B Blok No: 80/5 Tel: 0242 2480057 Faks: 0242 2430509 ? İdare Müdürü: Hüseyin Gürer ? Mali İşler: Bülent Yener ? Satış: Fazilet Kuza ? Cumhuriyet Reklam: ? Genel Müdür: Özlem Ayden ? Genel MüdürYardımcısı: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 75 /251 98 81 82 Faks: (0212) 251 98 68 Rezervasyon: (212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 İmsak: 5.01 Güneş: 6.32 Öğle: 13.14 İkindi: 16.49 Akşam: 19.43 Yatsı: 21.06 Yayımlayan ve Yönetim yeri: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 Yaygın süreli yayın Baskı: Merkez Gazete Dergi BasımYayıncılık San. ve Tic. AŞ Fatih Mah. Hasan Basri Cad. Samandıra Kartal/İstanbul Dağıtım: Merkez Dağıtım Pazarlama San. ve Tic. A.Ş. www.cumhuriyet.com.tr 7 NİSAN 2007 Sayın Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin sona ermesiyle boşalacak Cumhurbaşkanlığı makamı için yapılacak seçime ilişkin ortam her gün biraz daha kızışıyor. Rektörler Komitesi’nin seçilecek cumhurbaşkanının nitelikleri ve seçimin ilk turunda aranacak milletvekili sayısının 367 olduğuna ilişkin açıklaması, anlaşılıyor ki Ankara’da bomba etkisi yapmış. Rektörler Komitesi’nin, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç tarafından kamuoyuna iletilen görüşü doğal olarak büyük önem taşıyor. Çünkü oybirliği ile saptanan görüşün hazırlayıcılarından biri de Prof. Dr. Teziç. Kendisinin Türkiye’nin önde gelen anayasa hukukçularından biri oluşu, açıklamanın doğruluğu konusunda da bir güvence oluşturuyor. Seçim için açılacak oturumda 367 milletvekilinin bulunması gerektiği görüşü, ilk kez açıklanan bir görüş değil. İlk açıklamayı Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu yapmıştı. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Ülkesel Isınma... Anayasa hukukunun seçkin uzmanlarından Anayasa Mahkemesi emekli üyelerinden Prof. Dr. Fazıl Sağlam da Cumhuriyet’te yayımlanan makalesinde aynı görüşü bilimsel dayanakları ile aktarmıştı. Ana muhalefet partisi de bu görüşlerden yola çıkarak, belirtilen nitelikleri taşımayan seçim sonucunu Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğini açıklamıştı. Bu açıklama da AKP’lileri kızdırmaya yetmiş, Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir yetkisi olmadığı görüşünün savunulmasına yol açmıştı. Oysa seçim, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 121’inci maddesini değiştiren bir sonuç doğuracağı için yüksek mahkemenin yargı alanına giriyordu. ??? Tartışmanın yeni boyutu ve ileri sürülen görüşler kafaları daha da karıştırıyor. Kurtarıcı gibi sarılmaya çalışılan iki örnek sürekli ortaya atılıyor. Bunlardan ilki, aynı koşulun Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde aranmamış oluşu. Biraz çaba gösterilip Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğü’nün hazırladığı kitapçığa göz atsalar, içtüzüğün 16 Mayıs 1996 günü 424 numaralı Meclis kararı ile değiştiğini anımsayacaklar. Bu değişikliğin ayrıntılarında da, 121’inci maddenin bu değişiklikle eklenmiş maddeler arasında yer aldığını görecekler. Bu nedenle Özal örneği havada kalıyor. Demirel örneği de dayanaksız. Çünkü Demirel’in seçimine ilişkin tutanak da Anayasa Mahkemesi’ne götürülmüş ve reddedilmiş değil ki. İtiraz ederek başvuran olmamış. Mahkemelerin, kurallara uygun olarak önlerine getirilmemiş konularda karar veremeyeceği de zaten hukukun genel kurallarından biri. Bu nedenle mal bulmuş Mağribi gibi sıralanan iki örnek, hiç de kıymeti harbiyesi olmayan iddialar olarak kalmaya mahkum. ??? Şimdi Ankara’da yapılacak iki eylem merakla bekleniyor. Birincisi Demokratik Sol Parti’nin yarın yapacağı miting. İkincisi de 14 Nisan’da, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) öncülüğünde düzenlenecek. Pek çok kişinin bu mitinge katılmak için Ankara’ya nasıl gidebileceğini araştırdığının yakın tanığıyım. Küresel ısınmadan önce ülkesel ısınma günleri geliyor. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY oerinc?cumhuriyet.com.tr ‘Özal örneği geçersiz’ Kanadoğlu 1989’da TBMM İçtüzüğü’nde Cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen bir hüküm yer almadığına, bu hükmün 1996 yılında getirildiğine dikkat çekti TÜREY KÖSE ANKARA Rektörler Komitesi, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimi için oturum açıldığında 367 üyenin içeride olması zorunluluğuna ilişkin görüşüne destek verirken “Turgut Özal seçilirken 367 aranmadı” tezinin geçersiz olduğu kaydedildi. Özal’ın seçildiği dönemde TBMM İçtüzüğü’nde Cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen bir hüküm yer almadığına, bu hükmün 1996 yılında getirildiğine dikkat çekildi. Sabih Kanadoğlu’nun TBMM’de Cumhurbaşkanlığı seçiminde oylamalara başlanabilmesi için ilk turda en az 367 kişilik çoğunluğun hazır bulunmasının zorunlu olduğu, ilk turda TBMM Genel Kurulu’nda en az 367 kişi bulunmazsa diğer turlara geçilemeyeceğine ilişkin görüşü, Rektörler Komitesi’nin açıklamasından sonra yeniden tartışılmaya başlandı. Bu görüşe karşı çıkanlar, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın seçilmesi sırasında Meclis’te üçte iki çoğunluk bulunmadığını vurguluyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da mevcut anayasa ile bugüne kadar 3 cumhurbaşkanı seçildiğine işaret ediyor. Anayasa Mahkemesi’ne başvurma yolu açılır Özal’ın seçildiği oylamaya 450 milletvekilinden sadece 285’i katıldı ve Özal bu oyların 263’ünü alarak cumhurbaşkanı seçildi. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 431 üyenin katıldığı seçimlerde 244 oyla seçildi. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ise 550 üyeli parlamentoda 533 üyenin katıldığı oylamada 330 oyla seçildi. AKP’liler, Özal’ın Cumhurbaşkanlığı’na seçildiği dönemdeki katılım oranının Kanadoğlu’nun savunduğu üçte iki çoğunluğa (367) denk gelmediğini vurguluyor. Kanadoğlu ise bu eleştirilere, “Özal 1989’da seçildi. O seçim yapıldığında TBMM İçtüzüğü’nde Cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen bir hüküm yoktu. Bunu düzenleyen hüküm 16 Mayıs 1996 günlü ve 424 sayılı içtüzük değişikliği ile eklendi. Şimdi yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde 3’te 2 nisabına uymazsanız bu içtüzük ihdası (eylemli içtüzük değişikliği) anlamına gelir ve iptal edilir” karşılığını verdi. İçtüzükte bir düzenleme bulunması nedeniyle meclis kararları aleyhine Anayasa Mahkemesi’ne başvurma yolunun açıldığına dikkat çekiliyor. ‘Cambazlık yapmasınlar’ AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, Rektörler Komitesi’nin açıklamalarına tepki gösterirken “rektörlerin CHP’nin siyasi müttefiki gibi davrandığını” öne sürdü. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, “Cambazlık yapmasınlar. Özal zamanında 367 aranmadı diyorlar. O zaman içtüzükte hüküm yoktu” açıklamasını yaptı. Erdoğan için etten duvar Çeşitli inceleme, açılışlar için Kırklareli’de bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, temasları öncesi Nur Camisi’nde cuma namazını kılmasının ardından, Cumhuriyet Meydanı’nda yurttaşlara seslendi. CHP’ye yüklenen Erdoğan’ın konuşması sırasında, güvenlik güçleri yurttaşlarla arasına etten duvar ördü. Erdoğan burada yaptığı konuşmada “CHP’nin” halkçılığının tabela ile sınırlı kaldığını, halkla arasının olmadığını’’ ileri sürdü. Güvenlik güçleri Erdoğan’ın otobüsü çevresinde de geniş güvenlik önlemleri aldı. ( AA) sı ve çok önemli görüşler ortaya koymuşlar gibi bir havanın yaratılması. 2. Bu görüşmeler dışında AKP’den beslenen kesimlerin açıklamalar yapıp “Köşk’e en çok Tayyip Bey yakışır, başka birini hayal dahi edemiyorum” demeçleri vermesinin sağlanması. 3. AKP’ye karşı çıkan her kişinin, her kurumun “antidemokratik” tutum içinde olduğunun ilan edilmesi. Bu anlamda demokrasi eşittir AKP iktidarının sürmesi ilkesinin tüm tartışmaların dışında tutulması. 4. Dış desteklerin harekete geçirilerek “Türkiye’de istikrar ancak AKP ile sürebilir, başka türlü olmaz” rüzgârlarının estirilmesi. 5. AKP politikalarıyla gelirlerini 5 yılda 10’a katlayan kesimlerden ekonominin iyiye gittiğini gösterecek adımlar atmasının istenmesi. Örneğin geçici de olsa borsaya para yatırmalarının sağlanarak “Borsa Tayyip’in Cumhurbaşkanlığı’nı satın alıyor, o olmazsa borsa düşer” ikliminin yerleştirilmesi. ??? Yukarıdaki takvimi yeri geldikçe yenileyecek, yeni eklenen maddeleri aktaracağız... Erdoğan, önceki akşam partisinin milletvekillerini kabul etmeye başladı. Sanki padişah büyük bir sefere hazırlanıyor, yeni bir fetih yapacak, bu çok önemli adımın koşulları, önüarkası, getireceklerigötürecekleri konuşuluyor. 5 yıllık iktidarı boyunca Erdoğan, kararların hemen hiçbirini milletvekillerine sorarak almadı. Başbakan’ın önceki akşam görüş sorduğu milletvekilleri kim? Kendisinin listeye yazdığı kişiler. Yeni bir seçim olursa onları listeye koyacak kim? Kendisi ya da kendisinin ardılı olacak kişi... Milletvekilleri, Erdoğan’ın etrafında dönerken daha çok önümüzdeki seçimlerde listeye girme olasılıklarının ne olduğunu düşünüyordur, desek abartmış olmayız. Ortada büyük bir ortaoyunu var! Bugün için AKP içinde ve etrafında yaşanan her şeyin, ama her şeyin sanal olduğunu söyleyebiliriz... Tonlarca senaryodan hangisinin gerçek olduğunu bulma oyunu oynanıyor. Belki de Erdoğan, alacağı kararın sorumluluğunu tek başına üstlenecek özgüvende ve cesarette değil. Belki de olası bir krizi tabana yaymaya çalışıyor. Demokrasiyi tabana yayamadık, hiç değilse krizlerini yayalım diye düşünüyor. Ortaya çıkarılan belirsizlik karşısında o kadar çok “belki” var ki! ??? Erdoğan’ın 5 yıllık icraatı kendisini ve partisini ister istemez tartışmalı hale getirdi. Toplumdaki en mülayim kişiler bile “Seçilecek cumhurbaşkanı tarafsızlığını koruyabilecek bir kişi olmalı” deyince, ilk şu yorum yapılıyor: “Demek ki bu kişi Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasını istemiyor...” Bu yorumu AKP’liler de kabul ettiği için hemen o kişiye karşı saldırıya geçiyorlar! Üniversite rektörleri önceki gün ortak bir açıklama yaparak 4 temel uyarıda bulundular: 1. Seçilecek kişinin hiçbir şaibesinin bulunmaması, Cumhuriyetin nitelikleriyle sorununun olmaması. 2. Tarafsızlığını koruyabilmesi. 3. Uzlaşmayla seçilmesi. 4. Anayasada yer alan “Cumhurbaşkanı 367 milletvekili ile seçilir” ilkesine bağlı oylama yapılması. Rektörlerin bu uyarısına AKP’den anında yanıt geldi... Görünümün özeti şu: AKP’nin bugün sergilediği mantık ve anlayışta bir kişi Köşk’e çıktığı gün... Türkiye’de rejim değişmiş demektir! ankcum?cumhuriyet.com.tr AKP’DE KÖŞK İÇİN NABIZ TURU Vekiller ‘Erdoğan ya da Gül’dedi EMİNE KAPLAN Hukukçulardan rektörlere destek FIRAT KOZOK ANKARA Anayasa Profesörü Necmi Yüzbaşıoğlu, cumhurbaşkanı seçimi için TBMM Başkanı oturumu açtığında 367 milletvekilinin genel kurulda hazır bulunması gerektiğini bildiren Rektörler Komitesi’ne destek vererek “Yüzde 27 temsil oranı ile cumhur temsil edilemez. Cumhuru temsil etmeyenler de cumhurbaşkanı seçemez” dedi. Yüzbaşıoğlu, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in seçildiği dönemde, siyasi partilerin uzlaşarak gösterdiği ve özgeçmişiyle uygun bir aday olduğunu anımsattı. Sezer’in seçiminde 4 tur oylamada da 3’te 2’nin çok üstünde bir katılım olduğuna işaret eden Yüzbaşıoğlu, üçüncü tur oylamaya Meclis’in 550 milletvekilinden 533’ünün katıldığını, Sezer’in de bunların 330’unun oyunu aldığını kaydetti. Ceza hukuku profesörü Feridun Yenisey, ceza hukuku açısından bakıldığında, bir mahkemenin karar verebilmesi için, karar verecek kadar hâkimin toplanması gerektiğine işaret etti. Yenisey, “Yani kararı verecek kaç kişiyse onların hepsi bir araya gelmedikçe duruşma başlayamaz. Bir de düz mantık yürütelim, farz edelim ki çok ağır mermer masa var, sadece dört kişi kaldırabiliyor. Sadece dört kişi kaldırıyor, bunlar bir araya gelmedikçe masayı kaldırmaya teşebbüs etmek mümkün değil” dedi. İktisat profesörü Burhan Şenatalar da Rektörler Komitesi’nin bildirisine katıldığını belirterek, “Erdoğan, cumhurbaşkanı adayı olmamalıdır. Bir adım daha giderek şunu söylüyorum, Milli Görüş kökenli birisi de olmamalıdır” dedi. Sivil toplum örgütleri temsilcilerine göre Köşk’e çıkacak isim tartışmalı olmamalı Toplum uzlaşma istiyor MURAT KIŞLALI ANKARA Sivil toplum örgütleri temsilcileri de cumhurbaşkanının uzlaşıyla seçilmesini istiyor. Cumhuriyet’in, “Cumhurbaşkanı uzlaşma ile mi Meclis çoğunluğuyla mı seçilmeli” sorusuna çeşitli oda başkanlarının verdiği yanıtlar şöyle: Ümit Özgümüş (Adana Sanayi Odası Başkanı): Uzlaşmayla seçilmelidir. Cumhurbaşkanlığı bu Meclis yapısıyla, yani yüzde 25 oyla üçte iki çoğunluğu oluşturmuş bir Meclis’ten seçilirse, kanuni olur, meşru olmaz. Kamuoyu vicdanını rahatlatmaz. Onun için de görev süresi boyunca tartışmalı olur. Köşk siyaset üstü kalmalı ve tartışılmamalıdır. Sinan Aygün (Ankara Ticaret Odası Başkanı): Gönlümün istediği uzlaşma ile seçilmesi. Cumhurbaşakanı makamı her şeyin üstünde, her insanı kucaklayabilecek, kendinden olmayana farklı bakmayacak bir makamdır. Ama bu parlemento tarafından seçilirse de bunun olmayacağını görüyorum. Öbür yandan da yasalara, anayasaya bağlı, her zaman bunlara dayanmış bir başkan ola rak, yasalar Meclis çoğunluğu yeter diyorsa ve anayasaya da uygun olacaksa buna da karşı çıkamıyorum. Böyle bir çelişki içindeyim. Önemli olan seçimin anayasaya aykırı olmaması. AKP, Meclis’te çoğunluğa sahip olabilir, ama halk çoğunluğuna sahip değildir. “Meclis çoğunluğu yeter” sözü dayatmacıdır. Toplumda herkesin benimseyeceği bir kişi cumhurbaşkanı olmalıdır. ‘İstikrar için önemli’ Kemal Ulusaler (Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı): Kararı verecek Meclis’tir. Bir panelde görüştüğümüz AKP temsilcileri haklı olarak “Erdoğan olmasın demek de dayatmadır, dayatmayla uzlaşma olmaz” diyorlar. Ne Meclis’in içinde ne de dışında uzlaşmayla bir çözüm gözükmüyor. Davut Tezcan (Bitlis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı): Türkiye’nin aydın kesimi, belli sivil toplum örgütlerinin bile konuşmadığı bir dönemden geçiyoruz. Cumhurbaşkanlığı çok önemli bir makam. Üniter yapımızı da bozmaması için uzlaşma ile seçilmesi en doğru yoldur. İbrahim Yetkin (Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı): Uzlaşmayla seçilmeli. Seçimin uzlaşıyla oluşması toplumun istikrarı ve geleceği açısından olmazsa olmaz ön koşuludur. Cumhurbaşkanlığı makamı, Meclis tarafından seçilmekle birlikte, devleti temsil eden, tüm kesimleri kapsayıcı uzlaşıcı kucaklayan bir makamdır. Türk toplumu Cumhurbaşkanı’nı mutabakata vardığı bir süreçle seçmelidir. Çünkü hepimizin cumhurbaşkanı olacaktır, bir hükümet, belli bir kesimi temsil edecek bir yürütme erki değildir. Mete Topgüden (Petrol Mühendisleri Odası): Uzlaşma ile olması lazım. Sonuçta Meclis çoğunluğuna dayanacak ama bugünkü Meclis’in yapısında uzlaşma ile olmasında fayda var. Yaser Gündüz (Şehir Plancıları Odası Başkanı): Tabii ki uzlaşma ile çözüm olmasını isterim. Bu Meclis çoğunluğunun toplumsal uzlaşmayı yansıttığını düşünmüyorum. Dağılımın da toplumsal bir uzlaşmanın göstergesi olmadığını düşündüğüm için, bu Meclis’in seçeceği bir cumhurbaşkanının da uzlaşmayı temsil etmeyeceğini düşünüyorum. ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili olarak milletvekilleri ile nabız turlarına başladı. Erdoğan’ın önceki gece görüştüğü 30 milletvekilinin büyük bölümü, “Çankaya Köşkü’ne siz aday olun, sizin dışınızda Abdullah Gül olabilir” dediler. Milletvekilleri, “Düşük profilli birini aday gösterirseniz Meclis’ten çıkmayabilir, sıkıntı olur” uyarısı yaparak Erdoğan ve Gül dışında bir isme sıcak bakmadıkları mesajını da verdiler. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili olarak milletvekilleri ile gruplar halinde görüşmelerine önceki gece başladı. Başbakanlık Konutu’nda 2530 kadar milletvekilini kabul eden Erdoğan, milletvekillerine anket formu dağıttı. Anket formunda, “Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını olumlu buluyor musunuz?”, “Ahmet Necdet Sezer’den sonra Çankaya Köşkü’nde kimi görmek istersiniz” soruları yöneltilirken, “Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç dı şında hangi ismin cumhurbaşkanı olmasına sıcak bakarsınız” sorusuna seçenek olarak Başbakan yardımcıları Mehmet Ali Şahin ve Abdüllatif Şener, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Devlet bakanları Mehmet Aydın ve Beşir Atalay, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan’ın adları sunuldu. Milletvekillerinin tek tek görüşünü soran Erdoğan, aldığı öneriler karşısında herhangi bir yorum yapmadı. Bazı milletvekilleri, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması durumunda partinin oy kaybedeceği, hatta dağılabileceği yönündeki yorumlara katılmadıklarını dile getirerek, “Bizim partimiz kurumsallaşmış bir partidir. Özal ve Demirel örneğindeki gibi olaylar bizim partimizde yaşanmaz. Eğer siz Çankaya Köşkü’ne çıkarsanız,Abdullah Bey de partiyi götürür” dediler. Az sayıda milletvekili ise, “Partinin başında kalmanız daha iyi olur, aday olarak Gül’ü gösterin.” mesajı verdi. Erdoğan, kararını 18 Nisan’da yapılacak MKYK toplantısı sonrasında vereceğini açıkladı. CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle