23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 NİSAN 2007 PAZARTESİ 4 HABERLER ATO’nun siyasi durum anketine göre işyeri sahipleri seçimlerin yaratacağı sonuçtan endişeli 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Seçimler istikrarı bozacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Ticaret Odası’na (ATO) kayıtlı 2 bin 360 işyerinde yapılan ankete göre, iç piyasada, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinin ekonomik ve siyasi istikrarı, toplumsal huzuru bozacağı endişesinin hâkim olduğu ortaya çıktı. Tüccarların en çok hükümetin vergi politikalarını eleştirdiği ankete göre genel seçimlerden koalisyon hükümeti çıkacak. ATO’nun Akademetre Araştırma Şirketi’ne yaptırdığı “Ticaret Sektörü Ekonomik ve Siyasi Durum Analizi’’ anketinin, seçimler ve hükümetin ekonomi politikalarına ilişkin ikinci bölümü açıklandı. Ankete katılanların yüzde 43.6’sı Cumhurbaşkanlığı seçiminin ekonomik istikrarı olumsuz etkileyeceğini belirtti. Yüzde 4.2’si “çok olumsuz’’ etkiler derken, olumlu etkileyeceğini düşünenlerin oranı yüzde 10.3 oldu. “Cumhurbaşkanlığı seçiminin siyasi istikrarı nasıl etkileyeceği’’ so Cumhurbaşkanı Olmak... Çocuklar büyüyünce ne olmak isterler? İtfaiyenin sirenler çalarak geçen kırmızı büyük arabaları onları çeker. Hızlı yarış arabaları erkek çocuklarını hayran bırakır. Küçük kızlar bebeklerini süsler, annelik oynarlar. Yaşları büyüdükçe işlevler öne geçer. Doktorluk, öğretmenlik, veteriner hekimlik, avukatlık. Bilgisayar mühendisliği, televizyon sunuculuğu dikkat çeker. Ya cumhurbaşkanlığı? Ya da başbakanlık? Artık gençlerimizden böyle istekler duymuyoruz. Toplumsal rol modelleri çok değişti. Popüler kültürün etkileri amaçları da değiştiriyor. Günün amaçları ‘çekici görünmeksınıf atlamakpek çaba harcamadan lüks yaşamak’. Çekici görünmek; erkekler için genç, güçlü, karizmatik; kadınlar için ince, etkili, göz alıcı olmak. Sınıf atlamak; üst sınıflara geçmek, görünür, konuşulur olmak. Çaba harcamadan lüks yaşamak da ‘başkalarının bol parasıyla yaşamak’ demek. Bu amaçların ucundaki işler de ‘özlenen uğraşlar’ olacaktır. Erkekler için, ‘futbolcu olmak, popstar olmak, kolay kazanıp rahat harcamak’ açık görünen yollar. Kadınlar için, manken olmak, şarkıcı olmak, zengin biriyle olabilirse evlenmek, olamazsa ‘arkadaş olmak’. Özetle, paraya, üne, lüks yaşama kavuşmak. Çaba harcamadan elde etmek. Başkalarının beğenileriyle yaşamak. Yaşam araçlarını çevreden sağlamak. Popüler kültürün öğretileri bunlardır. Oysa ‘Cumhurbaşkanı’ olmak ülke çapında sorumluluk almaktır. Başbakan olmak, ülke yönetimini istemektir. Bu hedeflerde özgüven vardır, hırs vardır, yapılacak işler vardır. Gençlerin buralara gelmek istememesi ciddi bir tehlikedir. Bütün dünyada yaşanan ‘popüler kültürün niteliksizliği’, bizde daha da kötü bir gidişle yaşanmaktadır. Çünkü, bizim alt kültürümüz de çok sağlıklı değildir. Popüler kültür gençleri etkiliyor, çocukları yetiştiriyor. Çocuklarımızı yetiştiren artık anne babalardan çok televizyondur. Okullardan çok daha etkili olanlar, TV dizileridir, filmlerde görülenlerdir, internette öğrenilenlerdir. Beslenmede fastfood, giyimde markalar, cep telefonunda yenilikler, iPod çeşitleri artık çocuklarımızın, gençlerimizin özlemleridir. İnsan yetiştirme kültürümüz yerelden de çıkmış, ulusal çizgilerden de kaymış, uluslararası çerçevenin çizgilerine kaydırılmıştır. Bu çerçevenin çizgileri ise uluslararası şirketlerin belirlediği küresel tüketim köyünün değerleri tarafından çizilmektedir. Toplumumuzun ciddi uyarılara kesinlikle gereksinimi vardır. İnsan yetiştirme kültürümüzü belirleyen etkenler küresel tüketim toplumundan gelmektedir. Anneler babalar da, okullar ve öğretmenler de bu büyük saldırı karşısında çaresiz kalmışlardır. Temel konularına kayıtsızlaşan, büyük sorunlarına duyarsızlaşan toplumda en büyük tehlike bu tavır alma ve davranma zayıflığıdır. Cumhurbaşkanı seçiminde asıl tehlike kimin seçileceği değil, kimin neden seçilmesi ve seçilmemesi gerektiğine ilişkin bilinç körleşmesidir. Bu bilinç körleşmesini aşamadığımız sürece her işimiz zorda, her çıkışımız darda. Bilmemiz gereken temel sorunumuz budur. email:[email protected] [email protected] www.erdalatabek.com ? ATO’nun Akademetre Araştırma Şirketi’ne yaptırdığı anket sonuçlarına göre, hükümetin en başarılı bulunduğu özelleştirme ve para politikaları alanlarında bile iktidarı başarılı bulanların oranının yüzde 25’e ulaşmaması dikkati çekti. rusuna da ankete katılanların yüzde 43.4’ü siyasi istikrarın olumsuz etkileneceği yanıtını verirken, “çok olumsuz etkiler’’ diyenlerin sayısı da yüzde 4.8 oldu. Cumhurbaşkanlığı seçiminin toplumsal huzuru olumsuz etkileyeceğini düşünenlerin oranı 42.5 olurken “ne olumsuz ne olumlu etkiler’’ diyenlerin oranı da yüzde 33.5 oldu. para politikasına hâkim olunması konusunda ise deneklerin yüzde 21.6’sı hükümeti başarılı buldu. “Kredi faizlerinin düşürülmesi konusunda hükümet başarılı’’ diyenler, ankete katılanların yüzde 21.5’ini oluştururken bütçe açığının kontrol altına alınması konusunda başarı sağlandığını düşünenlerin oranı yüzde 21.4. Ankete katılanların yüzde 20.5’i ise mali disiplinin sağlandığı düşüncesinde. Ankete göre, hükümet en düşük notları vergi konusunda aldı. Ankete katılanların yüzde 53.5’i vergi adaletinin sağlanması, yüzde 53.3’ü de vergi maliyetlerinin azaltılması konusunda hükümeti başarısız buldu. Deneklerin yüzde 51.3’ü yolsuzlukların önlenmesi, yüzde 49.6’sı da rüşvetin önlenmesi konusunda hükümetin başarı sağlayamadığını düşünüyor. “Hükümet, haksız rekabeti önleyemedi’’ diyenlerin oranı da yüzde 50.4 olarak gerçekleşti. Yoksullukla mücadeleyi başarısız bulanların oranı yüzde 49.4 iken sosyal güvenlik yükünün azaltılması konusunda düşük not verenler, ankete katılanların yüzde 48.9’unu oluşturdu. Koalisyon beklentisi Ankete göre, esnaf ve tüccar, sandıktan koalisyon hükümetinin çıkmasını bekliyor. Ankete katılanların yüzde 60.6’sı milletvekili genel seçimleri sonucu ortaya çıkacak siyasi tablonun koalisyon hükümeti olacağını düşünüyor. Genel seçimlerden tek parti iktidarı çıkacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 38.9’da kaldı. Ankete göre esnaf ve tüccar AKP, CHP, DYP ve MHP’nin barajı aşaca Hükümetin karnesi düşük Ankette deneklere, hükümetin ekonomi politikaları da soruldu. Anket sonuçlarına göre, hükümetin en başarılı bulunduğu özelleştirme ve para politikaları alanlarında bile hükümeti başarılı bulanların oranının yüzde 25’e ulaşmaması dikkati çekti. Özelleştirme politikalarını başarılı bulanların oranı yüzde 22’de kalırken ğına inanıyor. AKP’nin ve CHP’nin barajı aşacağını söyleyenlerin oranı sırasıyla yüzde 90.9 ve yüzde 82.8. DYP’nin seçim barajını aşacağını düşünenlerin oranı yüzde 58.8 iken MHP için bu oran yüzde 55.8 oldu. Ankete katılanların yüzde 12.8’i ANAP’ın, yüzde 7.5’i DSP’nin, yüzde 3.2’si de Genç Parti’nin milletvekili genel seçimlerinde barajı aşacak kadar oy alacağını düşünüyor. ATO Başkanı Sinan Aygün de ankete ilişkin yaptığı değerlendirmede, piyasaların, Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazasız belasız atlatılmasını beklediğini belirtti. Aygün, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi: “Türkiye 6 ay arayla iki önemi seçim yaşayacak. Ekonomi zaten büyük bir durgunluk içinde. Tüccar, seçimler nedeniyle durgunluğun artmasından, istikrarın bozulmasından korkuyor. Bu uzun süreçte devletin çarklarının, hiç seçim olmayacakmış gibi dönmesini istiyoruz.’’ DOĞU’YA YÖNELİŞ TANLA’DAN TEPKİ ‘Dış’ta Davutoğlu etkisi ? Pakistan’da yayımlanan Dawn gazetesinde yer alan bir makalede, Türkiye’nin Doğu’ya dönmeye başlamasının nedeninin değişen ulusal ve dini kimliği olduğu öne sürüldü. WASHINGTON (ANKA) Türkiye’nin Doğu’ya yönelmeye başlamasında, Türkiye’nin dış politikasını yeniden gözden geçirmesindeki “kilit” ismin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Ahmet Davutoğlu olduğu öne sürüldü. Geçen hafta Sasakawa Barış Vakfı’nca Washington’da düzenlenen bir seminerde, Türkiye’nin dış politikasındaki Doğu’ya yönelişi tartışıldı. Seminerde konuşanlar, yazar ve dış politika uzmanı John Feffer tarafından yazılan bir makalede yansıtıldı. Pakistan’da yayımlanan Dawn gazetesinde yer alan makalede, Türkiye’nin Doğu’ya dönmeye başladığı savunulurken, bu dönüşün kısmen ticari ve jeopolitik faktörlerden kaynaklandığı ancak bunun en derin nedenlerini, “Türkiye’nin değişen ulusal ve dini kimliğinin” oluşturduğu öne sürüldü. Makalede, “Bu gözden geçirmede kilit rolü, 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından oluşturulan ılımlı İslami hükümetin başlıca dış politika danışmanı ve profesör olan Ahmet Davutoğlu oynadı” denildi. Makalede, Davutoğlu’nun, “Stratejik Derinlik” kitabında Türkiye’nin Osmanlı geçmişi ve Doğu’ya bakan bir dış politikayı ortaya koyduğu belirtildi. ‘AKP sonuca şaşıracak’ ? CHP İstanbul Milletvekili Bülent Tanla, AKP’nin yaptırdığı anketin gerçekleri yansıtmadığını söyledi. İstanbul Haber Servisi AKP Genel Merkezi’nin yaptırdığı ankette, kendi partilerinin oy oranını yüksek gösterirken CHP’nin alacağı oy oranının yüzde 11 olduğunu öne sürmesi CHP’lilerin tepkisine neden oldu. CHP İstanbul Milletvekili Bülent Tanla, günlük bir gazetede açıklanan anket sonuçlarına sert tepki gösterdi. Anket sonuçlarının Türkiye gerçeğini yansıtmadığını ifade eden Tanla, “AKP sandıktan çıkacak olan sonuca çok şaşıracak. Bu anket gerçeği değil. AKP’nin istediği sonucu yayımlıyor” dedi. Tanla, AKP’nin anketini “kamuoyu sonuçları yerine kamuoyunu karıştırmaya yönelik anket çalışması” olarak niteledi. Tanla, AKP hükümetinin kendisini tek parti olarak göstermeye çalıştığı anketlerle Türkiye’yi devrik Irak lideri Saddam Hüseyin yönetimindeki “Saddam demokrasisi”ne götürmek istediğini öne sürdü. AKP’nin bu tür anketlere inanarak yanlış yolda olduğunu vurgulayan Tanla, “AKP olağan durum yerine istediği siyasi sonucu yayımlayarak Türk seçmenini yanıltmaya çalışıyor. AKP, sandıktan çıkan sonucu gördüğü zaman çok büyük şok yaşayacak” diye konuştu.. AKP’nin yaptırdığı anket sonuçları, hedefledikleri yüzde 42’lik oy oranına ulaşamadığını gösteriyor. Ankette AKP’nin üç büyük ilde oy oranının düştüğü anlaşılıyor. AKP’nin 3 büyük ilde 1.5 milyon YTL’ye 200 bin denek üzerinde yaptırdığı anketin sonuçlarına göre, AKP yüzde 34.9 oy oranıyla birinci, CHP ise yüzde11.7 oyla ikinci parti olarak sıralanıyor. Ankete göre, diğer partiler ise barajı aşamıyor. AKP Ankara’da yüzde 33, İstanbul’da yüzde 30.2 ve İzmir’de yüzde 17 oy alıyor. CHP ise Ankara’da yüzde 17, İstanbul’da yüzde13.3 ve İzmir’de yüzde 19 oy alırken diğer partiler barajı geçemiyor. İnönü Zaferleri 25 CHP milletvekilinin de katıldığı Bozüyük’teki Metristepe Anıtı’nda törenle kutlandı. İnönü Zaferleri kutlandı bi, İnönü Zaferleri ile ters giden talihimiz yenilmiştir. Bu ülkeyi ESKİŞEHİR İnönü Zaferleharaçmezat satanların İnönü ri’nin 86. yıldönümü 25 CHP milZaferleri’ne ve şehitlerimize sayletvekilinin katıldığı törenlerle kut Vali katılmadı gı göstermedikleri bir kez görüllandı. Dün Eskişehir’de bulunmaEskişehir Vali Vekili Şefik Alp dü. Böyle bir başbakanın, cumsına karşın törenlere katılmayan tekin’in konuşmasının ardından Es hurbaşkanı olmasını düşünemiBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan kişehir Osmangazi Üniversitesi hal yorum” dedi. eleştirilerin hedefi oldu. İnönü Za koyunları ekibinin gösterisi ve geCevdet Selvi ve beraberindekiler ferleri’ni kutlamak amacıyla dün çit töreni gerçekleştirildi. Başba daha sonra partilerinin il örgütüne İnönü muharebelerinin yaşangeçerek kutlamaları değerlendirdığı Bozüyük’teki Metristepe diler. Erdoğan’ın dün kentte Anıtı’nda tören gerçekleştirilyaptığı açılışların sanal olduskişehir’de bulunmasına karşın ğunu ifade eden Selvi, “Açılan di. Buradaki törene CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevkuruluşlar yeniden açıldı. 20İnönü Zaferleri için Metristepe’de det Selvi’nin de aralarında bu25 kilometrelik bitirilememiş, düzenlenen törenlere katılmayan lunduğu 25 CHP milletvekiliyarım kalmış yolları hizmet diBaşbakan Erdoğan, eleştirilerin nin yanı sıra TBMM Grup Başye açıyorlar. Eskişehir’e elle hedefi oldu. kan Vekili Sadık Yakut, AKP tutulur hiçbir ciddi hizmetEskişehir milletvekilleri Faleri yoktur. İnsanları kandırhir Keskin ve Muharrem maya çalışıyorlar. Zaferlere Tozçöken, AKP Bilecik Milletve kan Erdoğan’ın programı için ha ve şehitlerimize de saygı gösterkili Fahrettin Poyraz, Eskişehir zırlık yapan Eskişehir Valisi Kadir miyorlar. Dileğimiz, isteğimiz ReGarnizon Komutanı Korgeneral Çalışıcı’nın hiçbir törene katılma cep Tayyip Erdoğan’ın cumhurBilgin Balanlı, Bilecik Valisi Mu ması dikkat çekti. İnönü ilçesi gi başkanı olmamasıdır. Tüm ülkesa Çolak, Eskişehir Vali Vekili Şe rişinde CHP’liler gençler tarafından yi kucaklayacak biri cumhurbaşfik Alptekin katıldı. Katılımcılar çiçeklerle karşılanırken, Selvi, Baş kanı olmalıdır. Cumhurbaşkanıdaha sonra Bilecik Valiliği’nce Bo bakan Erdoğan’ın Eskişehir’de ol nın dokunulmazlığı yok. Mahkezüyük ilçesine bağlı Akpınar köyü masına karşın İnönü Zaferleri’ni me mahkeme hesap veren bir yakınlarındaki Akpınar Şehitli kutlama törenlerine katılmamasını cumhurbaşkanı mı olmak istiği’nde düzenlenen törene katıldı. eleştirerek “Ata’mızın dediği gi yor” diye konuştu. CAN HACIOĞLU Törenler daha sonra Eskişehir’in İnönü ilçesinde Cumhuriyet Meydanı’nda devam etti. ‘301’e karşı 301 kez ses çıkar’ ? İstanbul Haber Servisi İHD İstanbul Şubesi Düşünceye Özgürlük Komisyonu üyeleri, dün Tünel Meydanı’ndan Galatasaray’a kadar “301’e karşı 301 kez ses çıkar” yürüyüşü yaparak düşünce özgürlüğü önündeki en büyük engelin Türk Ceza Yasası’nın “301. maddesi” olduğunu dile getirdi. Grup adına yapılan açıklamada, “Bu ülkede yaşayan insanları aşağılayan, uluslararası zeminde küçük düşüren özgür düşünce değil, 301 ve bunun gibi ceza maddelerini sürekli üreten zihniyetlerdir” denildi. E ‘Hayal savunması hayal’ ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İP İzmir İl Başkanı Halil Güleç, partilerine mensup bir avukatın, Yasin Hayal’i savunacağı yönündeki iddiaların gerçekdışı olduğunu söyledi. Avukat Fuat Turgut’un 9 Mart 2007’de üyelik başvurusunda bulunduğunu belirten Güleç, “Başvuru incelenmiş ve Turgut’un parti politikalarıyla uyuşmadığı için aday üyelik başvurusu reddedilmiştir” dedi. Andıçlar, sahte olduğu iddia edilen günlükler arasında yaşamımız geçip gidiyor. Olaya nasıl yaklaşacağımız ise, temel ilkelere göre değil tuttuğumuz tarafa göre şekilleniyor. Bugünlerde özel anlar yaşadığımız doğru. Bir yazar, bugünleri 27 Mayıs öncesi Demokrat Parti’nin son günlerine benzetiyor. Eğer diyor Erdoğan cumhurbaşkanı olmasa bile, karşı tarafın da kabul ettiği bir isim üzerine uzlaşılmazsa gerginlik devam eder. Hatta yazarımız daha da ötesine gidiyor ve diyor ki, Demokrat Parti 1957’de seçimleri kaybetmediği için darbe koşulları oluştu. Şimdi AKP mağdur görüntüsüyle önümüzdeki seçimleri kazanırsa Cumhurbaşkanlığı uzlaşması bile olsa gerginlik sürer, yani yazarımıza göre müdahale koşulları oluşur. ??? Cumhurbaşkanlığı seçiminde taraflar bir isim üzerinde uzlaşırlarsa ben bundan memnun olurum. Bu konuda Andıçlar Arasında Siyaset... uzlaşmadan yanayım. Türkiye’nin kamplaşmadan ne büyük zararlar gördüğünü biliyorum. Kamplaşmanın ürettiği askeri müdahaleler Türkiye’ye çok pahalıya mal oldu. Bu ülkenin büyük bir gelişme ve ilerleme dinamizmi bulunuyor. Gerginlikler aşılabilse, siyaset birbirinin önünü kesmeye değil, samimi bir rekabete dönüşse her şey daha iyi gidecek. Türkiye, dünyanın etkin ülkelerinden birisi haline dönüşecek. Ben bir sosyalist olarak Türkiye’de özgürlükçü sol bir hareketin güçlenmesi ve iktidara gelmesinden yanayım. Oyumu da hep bu yönde kullandım. Ancak sonuç olarak çözüm demokratik sistem içinde olacaktır. ??? Şimdiye kadarki deneyimlerimizden de biliyoruz ki, bugün seçim kazanan parti sabredilirse bir süre sonra seçimleri kaybediyor. Milletimizin hiçbir zaman bir partiye ve bir eğilime takılıp kaldığını görmedik. Halkımız defalarca değişik siyasi eğilimleri iktidara taşıdı, beğenmeyince de indirmesini bildi. İktidarları halk belirlemeli ve değiştirmelidir. Bunun dışındaki yollar, bu ülkeye yarar getirmedi. Yanı başımızdaki Yunanistan, uzaklardaki İspanya ve Portekiz, militarist müdahaleleri aşabildikleri için önemli başarılar kazandılar. Demokrasileri gelişti, adam başına yıllık gelirleri bizimle aynı durumdayken yirmi, yirmi beş yıl içinde bizi fersah fersah geçtiler. ??? Bir ülkenin doğru yönetilip yönetilmediği tamamen göreceli bir değerlendirme meselesidir. Birileri iyi yönetildiğini düşünürken, bir başkaları da kötü yönetildiğini düşünecektir. Bazen bir kesim, ülkenin uçuruma sürüklendiğine de inanacaktır. Örneğin bugünkü ABD yönetimi bu ülkeyi Irak’ta bir batağa saplamıştır. Bush ve adamları dünyayı kan ağlatırken Amerikalılara da bedeli çok ağır faturalar ödetmişlerdir. ABD halkı Bush’u desteklediğine şimdi çok pişmandır. Şimdi ABD halkı ne yapacak? Dışarıdan bir kuvveti çağırıp Bush yönetiminin darbeyle devrilmesini mi isteyecek? Kimsenin aklına ABD’de böyle bir şey gelmiyor. Önlerinde seçimler var... Bush’un partisini bu kez seçmeyerek tepkilerini gösterebilirler ve onlara gereken dersi vermiş olurlar. Görünen o ki öyle yapacaklar. ??? ABD’de Başkanlık seçimleri netamelidir. Kıran kırana bir mücadeleye sahne olur. Taraflar kazanmak için ellerindeki bütün kozları ortaya koyarlar. Dünyanın en güçlü devletinin yönetimini ele geçirme kavgasının arkasında ne dolaplar dönüyor anlamak bile çok güçtür. Sonuç olarak neticeyi sandık belirler. Türkiye’de Atatürk ve İnönü dışında bütün Cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışmalı olmuştur. Bu kez de öyle olacak. Gönül bu seçimin bir uzlaşmayla sonuçlanmasını istiyor. Ancak görünen o ki, gelişmeler bu yönde olmayacak. Peki ne yapmalı? Uzlaşma önermeli, bunu kabul edelim. Diyelim ki uzlaşma olmadı ve AKP kendi istediğini cumhurbaşkanı seçti? Eleştiri ve uyarılarımızı tabii ki sürdüreceğiz, ancak çözüm demokrasi içinde bulunacaktır. Şimdiye kadar bulunabilmiş en iyi yönetim biçimi, bütün aksaklıklarına rağmen demokratik sistemdir. Halk yanıla şaşa, iradesini sandığa yansıtıyor ve süreç böyle gidiyor. Doğru ve sağlıklı olanı da budur. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle