19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2007 CUMA 8 BÜYÜKANIT’IN KONUŞMASININ TAM METNİ Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, sınır ötesi harekât için siyasi karar çıkması gerektiğini söyledi ‘Operasyon yapılmalı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, seçilecek cumhurbaşkanının aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) de başkomutanı olduğunu belirterek “Hem vatandaş hem TSK’nin bir personeli olarak Cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil özde bağlı olan bir kişinin cumhurbaşkanı seçilecek olmasını umut ediyoruz’’ dedi. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, Genelkurmay Karargâhı’nda, kuvvet komutanlarının da hazır bulunduğu bir basın bilgilendirme toplantısı düzenledi. Göreve başlamasının üstünden yaklaşık 8 ay geçtiğini ve bu süre içinde bir basın bilgilendirme toplantısı düzenlemediğini anımsatan Orgeneral Büyükanıt, bu sürede kamuoyu ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) ilgilendiren birçok olay meydana geldiğini söyledi. Bu süre içinde maalesef arzu edilmeyen şeyler olduğunu, ancak soğukkanlı olmayı yeğlediklerini kaydeden Büyükanıt, gelinen noktada bazı konuların kamuoyuyla paylaşılması gerektiğine inandıklarını ve bu nedenle bu basın toplantısını düzenlediğini belirtti. “Bu toplantının neden 12 Nisan 2007’de düzenlendiğini sorabilirsiniz. Bu tarihin özel bir anlamı yoktur’’ diyen Orgeneral Büyükanıt, toplantıyı nisan ayı başında yapmayı düşündüklerini, ancak yoğun faaliyetleri, programları nedeniyle bunun gerçekleşemediğini söyledi. Büyükanıt, toplantıda yapacağı açıklamaların 5 başlık altında toplanabileceğini kaydederek şunları söyledi: BARZANİ’Yİ KİM ŞIMARTIYOR ÇOK İYİ BİLİNİYOR Bugün Süleymaniye hava meydanına indiğiniz zaman, ziyarete gidiyorlar, onu sadece Kürt bayrakları karşılar. Irak bayrağı yoktur. Karşılama töreninde de Kürt milli marşı çalar. Irak’ın marşı yoktur. Şu anda Kuzey Irak’ta durum budur. Federal bir yapıda bazı şeyler merkezi olur. Kuzey Irak’ta merkez bankası kuruldu. Bunun anlamı her yönüyle diğerlerinden ayrı müstakil bir yapı oluştu. Merkez bankası para basıyor. Kendi parasını kullanıyor. Böyle bir yapı var. Bu bağlamda ortaya çıkan durumda Kürt gruplarından birinin sözde liderinin Türkiye ve TSK hakkında söylediklerini hepimiz biliyoruz, bazı yetkililer buna cevap da verdi. Asker olarak olaya baktığımız zaman, o söylediklerini kabul etmemiz mümkün değildir. Şu soruyu bana sorabilirsiniz: “Peki Kuzey Irak’a bir operasyon yapılmalı mı?” Yapılmalı. “En başta terör olayı. Kuzey Irak’taki durum ve son gelişmeler, TSK’yi yıpratmaya yönelik faaliyetler, Türkiye’de azınlık yaratma çabaları, bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bir dergide yayımlanan eski bir kuvvet komutanımıza ait günlük ve basındaki akreditasyon uygulamalarıyla ilgili bazı düşüncelerimizi sizlerle paylaşacağım.’’ Orgeneral Büyükanıt, bir konuyu özellikle vurgulamak istediğini belirterek “Yapacağım açıklamalar Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünü ve geleceğine ilişkin güvenlik sorunlarıyla ilgilidir. Bizim asli faaliyet alanıOlayın iki boyutu var. Birincisi sadece asker olarak baktığım zaman, evet yapılmalı. Fayda sağlar mı? Evet, sağlar. Olayın ikinci boyutu, siyasi olaydır. Bir hudut ötesi operasyon yapılması için bir siyasi kararın ortaya çıkması lazım. TSK, yasal zeminde görev verildiğinde bu operasyonları yapma gücüne fazlasıyla sahiptir. Bu tür söylemler güvenlik unsuru olan bizleri üzdüğü gibi Türk insanını da rencide etmektedir. Tabii bu sözlerin arkasında onları bu duruma getiren, tabirimi mazur görün, şımartan, kimler olduğunu sizler benden daha iyi biliyorsunuz. Onlar bu noktaya getirmiştir. TSK mensupları, bütün komutanları, terörle mücadelede artan bir azimle mücadeleye devam ediyor, edeceğiz. Türkiye’nin başındaki bu belayı def etmek zorundayız. Çocuklarımıza bırakacağımız Türkiye’de bu terör belası olmamalıdır. Türkiye verdiği halde Türkiye suçlanmıştır ve o yığılan insanlar “Burada bir Kürt sorunu var” diye dünya kamuoyuna mal olmuştur. İkinci aşama, bu insanları koruma amacıyla 36. paralelin kuzeyi Saddam’a yasaklanmıştır. Bu kuzeydeki insanları korumakla birlikte aynı bölgede PKK’ye korunma bölgesi oluşturulmuştur. Hâlâ da bu durum artarak devam etmektedir. Biraz önce zayiatları açıklarken işte dönüm noktası burasıdır. O karakolların basılması, kitle halinde zayiat verdiği dönemler hep bu döneme rastlar. Maalesef üçüncü aşama yine bir Körfez Savaşı sonrası olmuştur. İkinci Körfez Savaşı’ndan sonra Tür mız’’ dedi. Büyükanıt, basın toplantısında şu saptamalarda bulundu: Taksilerle gidiyorlar: Konuşmamın bu bölümünde Kuzey Irak ve güvenlik boyutuna değinmek istiyorum. Bu bölüm bir kısmıyla belki de bir özeleştiri olarak da kabul edilebilir. Terör sorununun üç dönemeç noktası vardır. Birinci dönüm noktası birinci Körfez Savaşı... Bu savaşta Türkiye Cumhuriyeti koalisyon güçlerine destek vermiştir. Ancak sonucunda Türkiye zarar görmüştür. Savaş sonunda Saddam’ın Kuzey bölgeye saldırısı sonucunda 100 binlerce insan hudutlarımıza yığılmış, bunlara en büyük desteği kiye yine iki nedenle zararlı çıkmıştır. Bir; coğrafyasına hapsolmuştur. İki; PKK çok büyük bir serbestlik kazanmıştır ve çok miktarda silah ve malzeme, dağılan Irak ordusundan ele geçirilmiştir. Daha önceleri PKK ile mücadele içinde olan Kuzey Irak’taki Kürt gruplarından bir tanesi ki bir zamanlar KYB, PKK ile birlikte o Kürt grubuna saldırıyordu, şimdi doğal bir müttefik haline gelmiştir ve Kuzey Irak’ta çok büyük bir hareket serbestisine sahiptir. Eskiden katırlarla gittikleri yere şimdi taksilerle gidiyorlar. Buna ait görüntüler elimizde. Bu da ikinci Körfez harekâtının Türkiye açısından olumsuz bir sonucu olmuştur. Yine Kuzey Irak’a baktığımız zaman şöyle bir durum ortaya çıkıyor; hazırlanmış olan bir taslak anayasa var. Bu iyi incelendiğinde şu görülmektedir: Kâğıt üzerinde federal bir yapı oluşturuluyor. Güney Şii bölgesi, Sünni bölgesi ve Kürt bölgesi diye üç bölge. Ama anayasanın içindeki hükümleri iyi incelediğinizde, bunun değil federasyon, konfederasyon bile olmadığı, gevşek bir konfederasyon yani kopmaya hazır bir konfederasyon şeklinde olduğu görülmektedir. Zaten tarihe de baktığımızda konfederasyonların uzun süreli yaşamadıklarını görüyoruz. Ya kopmuşlardır ayrı devletçikler kurmuşlardır ya da üniter bir yapıya kavuşmuşlardır. Bunların örnekleri var. Başka bu anayasadan kaynaklanan, uygulamalarından kaynaklanan ne durum var? PKK’nin varlığı orada kök salmıştır. Çünkü Kuzey Irak’ta, Irak güvenlik kuvvetlerinden bir tane silahlı insan dahi bulunmamaktadır. SİYASİ VE ASKERİ KARARLILIK ZORUNLU Irkçılık tartışmalarına yanıt Terörist saldırı yoğunlaşacak etkisiz hale getirmektir. Bu nedenle de Unutulmamalıdır ki, terör çok boyut bir çok sayıda temas sağlanmaya başlanmışsorundur. Terör, sadece silahlı mücadele tır. Terörle mücadelede en zor şey temasorunu değildir. Terörün, sadece askeri ve sı sağlamaktır. Çünkü terörist ufak grupgüvenlik boyutu yoktur. Ekonomik, soslar halinde kendini saklama imkânına sayal, siyasal ve toplumsal boyutları vardır. hip. Yapacağı eylemin yerini, zamanını, Bu boyutların tümünde gerekenler yapılşeklini kendi inisiyitafiyle seçer. Nokta ismazsa terörle mücadele başarılı olma şantihbaratı almadığımız zaman daha büyük sı düşük olacaktır. Bu nedenle terörün tüm kuvvetlerle araziye çıkıp kendimizi sakboyutlarıyla aynı zamanda mücadele edillama imkânımız da yoktur. Onları arayıp mesi kaçınılmaz bir sorumluluktur. TSK, bulmaya çalışırız. İşte bu şeylerde arzu edilbugün tüm gücüyle terörle mücadeleye meyen sonuçlar da bazen oluyor. devam ediyor. Bu konuda kararlılığı Terör zirvekesindir. Üzülerek TERÖRİSTE EMEKLİLİK ye çıktı: Teröifade ediyorum, bu HAKKI KABUL EDİLEMEZ rün nereden nereye mücadelenin tabigeldiğini görmek atında olan acılarıiçin biraz geriye TBMM ile teröristlerin hâlâ irtinı da çekiyoruz. Bin bakmamız gerekibatı var dediğimde yanlış anlaşıldı teröristi etkisiz kılyor. 1991 Körfez bu. Oysa konuşma metninin dipnosak ve karşılığında harekâtından sonra, tunda kimi kastettiğim vardı. Devbir şehit versek biz Kuzey Irak’taki 36. letin maalesef bazı terör örgütü menüzülürüz ve ıstırap paralelin kuzeyinsuplarına; bazısı Avrupa siyasi soçekeriz. Son günde bırakılan bölgerumlusu, şu anda bunların bir kıslerde 10 şehit verde, bitme noktasımı emekli milletvekili maaşı alıyor, dik, karşısında 29 na gelen terör örgübir kısmı temsil tazminatı alıyor, bir teröristi etkisiz hatü PKK orada güç kısmı ikisini de alıyor. Biz o sözü le getirdik. Bu bikazanmaya başlasöylediğimizde bazı kişiler “Ne yazim için bir teselli mıştır ve 1992’den palım? Bunlar kazanılmış hak” değildir. Ancak müitibaren terörün bodediler. Teröristin emeklilik hakkı cadelemiz devam yutu zirveye çıktı. olabileceğini kabul edemiyorum. edecektir ve maaleBir iki rakam verHem de teröriste, Türkiye Cumhusef terörle mücademek istiyorum; riyeti Devleti’nin milletiyle bölünlede bu acıyı çek1992 yılında zayimez bütünlüğünü korumak için bu mek bu mücadeleatımız 496 şehit, teröristlerle mücadele ederken sakat nin tabiatında vardır. 955 yaralı, toplam kalanlara veya şehit ailelerine ödenen Dünyada hiç zaiyat 1451, 93 yılına bakmiktarın birkaç kat maddi hak sağvermeden terörle tığımız zaman 538 lanmasını da hiç kabul edemiyorum. mücadele eden bir şehit, 996 yaralı, ülke olmamıştır. Örgütü destekleyen toplam 1534, 1994 Maalesef son yıllarda ülparti: yılına baktığımız Operasyonke içinde ve dışında ortaya çıkan bazaman 867 şehit, lar sürüyor: zı oluşumlar terör örgütünün ümit206 yaralı, toplam Elde ettiğimiz istihlenmesine yol açmıştır. Bir yerde bin 73, bu yaralıbarata göre, mayıs terör örgütü, “tamam bu iş herlardan bir kısmı teayından itibaren tehalde oluyor” noktasına getirildavi edilmek surerör örgütünün faalimiştir. Bu ümidin mutlaka kırılması tiyle tekrar hayata yetlerini yoğunlaşlazım. Bu ümit kuvvetlendikçe ördöndü. 1995 yılıntıracağına dair eligütün pervasızlığı artar. Bu örgütü da 615 şehit, 1342 mizde bilgiler var. destekleyen organizasyonların, paryaralı, 1957 zayiat O nedenle havalatilerin hatta partinin pervasız tutum var. Bu rakamlar rın normale dönmeve davranışlarını hepimiz görüyor gerçekten çok ürsiyle birlikte gerek ve yaşıyoruz. Bu terörle mücadele perticiydi. Son iki Kara Kuvvetleri için olabilecek en kötü atmosferdir. yıla baktığımız zaKomutanlığı, gerek man 2005 yılında Jandarma Genel 92 şehit, 2006 yıKomutanlığı bölgelında 87 şehit, 2007 yılı yaklaşık 4 aylık deki faaliyetlerine ağırlık vermiştir. Birsüre içinde 13 şehit verdik. Bu 13 şehiçok bölgede şu anda büyük çaplı operasdin 10 tanesi nisan ayının ilk haftası içinyonlar yapılmaktadır. Çok hassas bölgede oldu. Tabii ki rakamın düşük olması, lerin hepsinde operasyonlar yapılmakta. içimizdeki acıyı azaltmaz. Hain bölücü Belki şu anda dahi o büyük operasyon yaterör örgütüne karşı yaptığımız mücadepılan bölgelerin birinde çatışma devam lede bunlarla maalesef karşı karşıya kalediyor olabilir. Amacımız baharla birlikma durumu vardır. Yoksa hiçbir şey yapte daha fazla bölgelere kök salmasını önmamamız lazım. leyip, onların tertip ve düzenlerini bozmak, Milliyetçiliğimiz vatanseverlik Bugün Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan bir tanesi terör sorunlarıdır. Ancak, acaba terör dediğimiz zaman o kelimeden hepimiz aynı anlamı çıkarabiliyor muyuz, yoksa onun içeriği açısından farklı algılamalar var mı? Bunun üzerinde durmak istiyorum. Bu nedenle kendi kendimize sormamız gereken üç soru; PKK terörü nedir, bunu cevaplandırmamız lazım. Bu bağlamda da tekrar soracağımız diğer bir soru da “Etnik yapı nedir” sorusu. Etnik yapı bilindiği gibi insanın iradesi içinde olmayan, doğal ve sosyolojik bir olgudur. Siyasi bir yönü yoktur. Bir ülkede yaşayan değişik etnik yapılarda insanlar olabilir. İkinci soruya geldiğimizde şunu sorabiliriz; etnik bir yapı, etnik bir milliyetçiliğe nasıl dönüşür? Bunun cevabı çok basit. Etnik bir yapının üzerine siyasi amaçlı bir söylem yüklerseniz, bu etnik bir milliyetçilik oluşturur. Esasen, bu etnik milliyetçilik, teröre giden yolun da başlangıcıdır. Bunu ifade edebiliriz. Üçüncü soru, etnik milliyetçilik, nasıl bölücü bir terör örgütüne dönüşür? Bu sorunun cevabı çok açıktır. Siyasal amaçlı etnik milliyetçiliğin üzerine belirli bir amacı, şiddete dayalı, silaha dayalı bir yolla gerçekleştirmek isterseniz etnik milliyetçiliğe dayalı bölücü bir hareket ortaya çıkar. Başka bir ifadeyle ırkçı bir terör örgütü ortaya çıkar. Bugün, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorun budur. Etnik milliyetçiliğe dayalı, şiddete dayalı bir terör olayıdır, ırkçı bir harekettir. Bu ırkçı, çağdışı, şiddete yönelik bir terörle karşı karşıya olduğumuzu ifade ediyorum. Ancak, bugün Türkiye’de tam tersine bir anlayış etkin kılınmaya çalışılmaktadır. Bu da bir gerçektir. Ülkemizde halen gerçek anlamda bir ırkçı terör örgütü varken ki PKK. Atatürk’ü anlamıyorlar: Türk toplumunun ulusal değerlerine sahip çıkacak şekilde gösterilen en ufak bir tepkisine bile “Türkiye’de milliyetçilik yükseliyor” şeklindeki yorumlar ve açıklamalar yapılması ulusal güvenliğimize çok ciddi zarar verir. “Türkiye’de milliyetçilik yükseliyor” endişeleri Atatürk’ü tanımamanın, Atatürk’ü anlamamanın bir itirafıdır. Bizim milliyetçiliğimiz, Atatürk milliyetçiliğidir. Bu da hiçbir zaman etnik temele dayalı bir milliyetçilik anlayışı olmamıştır. Bizim milliyetçiliğimiz kendi insanımızı, devletimizi, vatanımızı, bayrağımızı sevmek demektir. Yani bizim milliyetçiliğimiz, vatanseverliktir. Bunda endişe duyulacak hiçbir şey yoktur. Tam aksine bu milliyetçilik, gurur duyulacak, ifade edildikçe mutlu olunacak bir milliyetçiliktir. Atatürk’ün söylediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka “Türk denir” demiştir. Hiçbir etnik ayrım yapmamıştır. Zaten anayasamız da bu anlayıştadır. Türkiye Cumhuriyeti anayasası, hiçbir zaman soydaşlık esasına dayalı bir anayasa değildir, yurttaşlık esasına dayalı bir anayasadır. Bu coğrafyada yaşayan bütün insanların hepsini birden kapsar, bir etnik ayrımcılık yoktur. Tabii Türkiye’de bizim anladığımız milliyetçilik anlayışıyla Avrupa olaya farklı bakar. Bugün İngiltere’de milliyetçilik dediğiniz zaman, nasyonal ırkçılık algılanır, yabancı düşmanlığı olarak algılanabilir. Bakın, birçok ülkede siyahi futbolcular sahaya bile çıkamıyor, yuhalanıyorlar. Ama Türkiye’de hiçbir zaman böyle bir şey olmamıştır. Bundan sonra da olmaz. Irkçılığa dayalı bir yaklaşım, Türk milletinin yapısına da terstir. Bu genel yaklaşımdan sonra terörün bugün geldiği noktadaki genel değerlendirmelerimiz i özetle ifade etmek istiyorum. Büyükanıt, terör, Kuzey Irak’taki durum, TSK’yi yıpratmaya yönelik faaliyetler, Türkiye’de azınlık yaratma çabaları, andıç ve günlük tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) PKK 3 alanda faaliyette Terörle mücadelenin ve başarının bazı parametreleri vardır. Bunların göz ardı edilmemesi lazım. Ben bu parametreleri 6 grupta topluyorum. Birincisi, başarılı olmak için siyasi ve askeri kararlılık. İkincisi, milis güçlerinin veya işbirlikçilerin etkisiz hale getirilmesi. Bu da çok önemli bir noktadır. Teröristi dağda tutan bu işbirlikçilerdir. İhtiyacını karşılar, yardım götürür, haberleşme yapar, patlayıcı döşenecekse patlayıcı döşenecek yerleri hazırlar, önceden terörist gelsin rahat bulsun diye. Milis güçlerinin, barındıkları yerler, şehirler, kasabalar, halkın içindeler. Yani Silahlı Kuvvetler’in etki planı dışındadır. Bunların mutlaka etkisiz hale gelmesi lazım. Üçüncüsü, psikolojik harekât. Dördüncüsü, dış desteğin kesilmesi. Dış destek derken yalnız maddi destek olarak ifade etmiyoruz. Hem siyasi hem maddi boyutunu etkisiz hale getirmek lazım. Bugün, PKK 3 alanda faaliyet göstermektedir. Birinci alan Kuzey Irak. Burası PKK için yaşama, eğitim ve lojistik destek alanıdır. İkinci alan, Türkiye, bu alan PKK için mücadele alanıdır. Üçüncü alan, Avrupa, burası da PKK’nin siyasi alanıdır. Dış desteğin kesilmesi derken bunların hepsini kapsayacak şekilde ifade etmenin doğru olduğu kanaatini taşıyorum. Beşincisi, terörist örgütün ümidinin kırılmasıdır. Başarılı olmanın en önemli parametrelerinden bir tanesi terör örgütünün başarılı olması ümidinin ortadan kaldırılmasıdır. Terörle mücadele yasalarına eleştiri: Altıncı husus da güvenlik güçlerinin yasal yetkileri... Tabii yasaların zamana bağlı olarak yenilenmesi değiştirilmesi çok doğaldır. Yasalar yaşayan olgulardır. Bir yasa yapıldıysa o yasayla yaşamak mümkün olmayabilir. Fakat, bazı olgular var terörle mücadelemizi olumsuz olarak etkilemektedir. Bir örnek vereyim, bir yerde operasyon yapılıyor. Çok sert bir arazi. Bir terörist örgütten kaçıyor ve teslim oluyor. Orada operasyon yürüten komutan arkadaşımıza diyor ki “ben yuvalandıkları yeri biliyorum” diyor. Alıyorlar bu teröristi gidiyorlar. Üstlendikleri bölgeleri görüyorlar. Oraya doğru operasyon yapılacak. O sırada teröristlerin atışı başlıyor. İlk açılan ateşte yeri gösteren terörist hayatını kaybediyor. Şu andaki yasalara baktığımızda böyle bir olay vuku bulursa o operasyonu yapan komutan mahkemeye gider. Çünkü yer gösterme diye bir şey yok. Neden yok? Yakaladığınız teröristi savcıya teslim edeceksiniz. Ama dağın başındasınız. Dağdan aşağıya indireceksiniz hemen savcıya göstereceksiniz. Yer göstermesini istiyorsanız savcıdan izin isteyeceksiniz. Bunu şunun için söylüyorum; Böyle bir şekilde terörle mücadele etmek, kabul edersiniz ki çok zor. Biz mevcut yasaları da ihlal etmeden yasal çerçevede kalarak bu mücadelemizi sürdürmek istiyoruz. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle