18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 2007 PERŞEMBE 6 HABERLER Televizyondaki Sırlar Dünyası adlı programda genç kızlar ‘Nur yurdu’na götürülerek kötü yoldan kurtarılıyor PERŞEMBE ORHAN BURSALI Samanyolu’nda ince çizgi! Sezer’den ‘yardım’ yanıtı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in özellikle dinci gazetelerde çıkan, Atatürkçü Düşünce Derneği’ne (ADD) yüklü miktarda para yardımı yaptığı yönündeki iddialara yanıt verildi. Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Sezer bu yıl Türkiye Güçsüzler ve Kimsesizlere Yardım Vakfı’na 30 bin YTL, Kadıköy Sağlık Eğitim Merkezi Vakfı’na ise 20 bin YTL yardımda bulundu. MEHMET FARAÇ Devlet Darbe Anayasa Cumhurbaşkanlığı: Erdoğan, adaylığını açıklayamıyor. Haklıdır. Problemi ta başından gördü. İlk kez büyük çoğunluğun karşı çıktığı bir politikacı, parmak hesabıyla Köşk’e çıkacak. Şüphesiz seçim Meclis’in yetkisinde. Ama geri planda, o AKP’lilerin ve AKP’leşenlerin çok sevdiği lafla “Cumhur”un olumsuz bakışı var. Cumhurbaşkanlığı bir denge ve ahenk yeridir. Bu özelliğiyle kuvvetler ayrılığına dayanan rejimin ruhuna uygundur. Ancak rejimi tekleştirici (“demokratik” diktatörlük?) siyasaldinci ideolojiler “işlerin iyi yürümesi” gibi bahaneler ileri sürerek (Arınç gibi), her şeyin tek elden yürütülmesinin erdemlerinden bahseder. Erdoğan, şimdilik “kuvvetler birliği”nin adıdır. Sorun da buradadır. Erdoğan, “her şeye rağmen”, o koltuğa oturmanın sakıncalarını hissediyor. Çünkü orası “Başbakanlık koltuğu” değil! Ülke birliğinin de adı! Çıkarsın, sonra kaçmanın yollarını arayabilirsin veya birkaç yıl içinde inmek zorunda kalabilirsin. Ülkeyi gerdiğin yerden, Cumhurbaşkanlığı kopar. Ben “antidemokratik” baskılarla, Erdoğan’ın engellenmesinden yana değilim. En sonunda, Erdoğan çıktı diye ne Cumhuriyet yıkılacak ne de ülke Güney veya Kuzey kutuplarına kayacak. Sosyolojik ve siyasal süreçler ciddi çözümler üretecektir. Erdoğan ve çevresindeki yeminli köktendinci çevre “evrimci darbe”ye güvenmesin. İnanmadıkları evrimin, Türkiye’de gerçekleşmeyeceğini görürler. “J Eğrisi”nde yazdığım gibi, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na geçmesi tercih bile edilebilir. Anayasa Mahkemesi: Eğer Meclis’te seçim oturumu 367 sayısı ile başlamazsa, Anayasa Mahkemesi çalışmaya başlayacak. Mahkeme, hazırlığını yapıyor. Üyeler aylardır tartışmaları izliyor. Arınç, Kuzu ve benzerlerinin “Bundan önceki seçimlerde 367 toplantı sayısı gündeme gelmedi” gerekçelerinin hiçbir hukuki ve mantıki tutarlılığı yok. Gelmemesi, bu konuda bir sorun olmadığı anlamına gelmez. Ya kimse sorunu görmedi ya da bir uzlaşma vardı. Bu arada Teziç’in de yıllar önce bu seçim için 367 milletvekili toplantı gerek sayısını öngördüğü yazıldı. Peki Anayasa Mahkemesi ne yapacak? Arınç gibiler, “parlak” bir karar bekliyor. Şüphesiz öncelikle hukuki bir karar beklemeliyiz. Mahkemenin kararı bir tartışmayı sonlandıracak. Eğer 367 toplantı sayısı gerekliliğine karar verirse, anayasanın, Cumhurbaşkanlığı ile ilgili maddelerin ruhunda var olan, Meclis’i bir aday üzerinde uzlaştırma çabasına destek vermiş olacak. Böyle bir karar, bir hukuksal temele sahipse, demokrasinin uzun solukluluğuna, kuvvetler ayrılığına, toplumsal dengelere hizmet edecek. Ordu ve Darbe: Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle özellikle Fethullahçılık güdümlü bazı gazeteci ve “akademisyen” takımından pompalanan “darbe” haberleri, Genelkurmay Başkanlığı’nı epey rahatsız etmiş durumda. Bunların bir kısmı, şüphesiz, İlhan Selçuk’un vurguladığı gibi “sivil darbe”yi gözden saklama amacını taşıyor. Bir kısmı, durumu analiz etmek yeteneğinin sıfırlandığı gerçek bir korkuya dayanıyor. Bir kısmı da, fırsat bu fırsat, Ordu’ya saldırmak için vesile sayıyor. Ordu içinde “acilci” birilerinin var olması beklenir. Ancak, idamlarla iyice gölgelenen 27 Mayıs’ın dışında, sonraki müdahaleleri, özellikle de 12 Mart ve 12 Eylül, Türkiye’yi batırmıştır. Bugünkü durumu hazırlayan, Ordu’nun bu iki müdahalesidir! Emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen, Paşa’nın “günlüklerimden tamamlamışlar” dediği, 20032004 yıllarıyla ilgili söylentilerde doğruluk payı varsa, Türkiye Hilmi Özkök’e teşekkür borçludur. Türkiye siyaseti, zor koşulların üstesinden gelmeyi öğrenemezse, bu ülkeden hayır yok demektir! Bu açıdan 14 Nisan sivil mitingi önemlidir. Ancak bazı anlı şanlı kurum ve kuruluşların bu miting üzerine gölge düşürme çabalarını da ilgiyle izliyoruz! O zaman kendileri boy göstersinler meydanlarda! Yeri gelmişken: ADD ve benzeri sivil kuruluşlar da kendilerini yönetmeyi öğrenmeliler! Başlarına mutlaka bir emekli paşanın gelmesi gerekmiyor. RTÜK iddialar için bilgi istedi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) RTÜK, Kanaltürk’e CHP yetkilileri tarafından prodüksiyon hizmeti ve reklam yayını karşılığında 3 milyon dolar ödenmesine ilişkin iddialar üzerine, Kanaltürk ve Maliye Bakanlığı’ndan bilgi istedi. CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç Kanaltürk ile 3 yıllık anlaşma yaptıklarını belirterek “Açıktan bir hibe yoktur. ‘Var’ diyen, belgesini ortaya koysun’’ diye konuştu. Koç, kendilerini suçlayan AKP’nin geçen yıl medya ve tanıtım için 9 milyon YTL harcadığını söyledi. Kadercilik anlayışını yerleştirmeye çabalayan dinci televizyonlar, dizi filmlerle genç kızları tarikat yurtlarına yönlendirmeye de çalışıyor. Samanyolu TV’de yayımlanan “Sırlar Dünyası” adlı programda, Anadolu’dan büyük kente okumaya gelen bir genç kız, “Nur” adlı bir öğrenci yurduna yerleştirilerek sözde kötü yola düşmekten kurtarılıyor! “İnce Çizgi” adlı bölümde, aslında gizlice tarikat evleri ve yurtlarının reklamı yapılıyor, ilginç bir takıyye sergileniyor. Samanyolu ve Kanal 7 gibi dinci televizyonlarda yaygınlaşan ve özellikle çocuklar arasında intiharlara yola açtığı için tepki çeken Sırlar Dünyası, Sır Kapısı, Kalp Gözü, Beşinci Boyut gibi yerli dizilerde, “Eden bulur”, “etme bulma dünyası”, “ölüm korkusu”, “hayır ? Samanyolu TV’de yayımlanan ve Reha Yeprem’in sunduğu Sırlar Dünyası adlı program, dayatma ve yönlendirmelerin yapıldığı dizilerin başında geliyor. Programda, büyük kente okumaya gelen bir genç kız, “Nur” adlı bir öğrenci yurduna yerleştirilerek sözde kötü yola düşmekten kurtarılıyor. “İnce Çizgi” adlı bölümde, aslında gizlice tarikat evleri ve yurtlarının reklamı yapılıyor, ilginç bir takıyye sergileniyor. Reha Yeprem. ve şer” temaları işleniyor. Veciz konuşmalara yer verilen dizilerde, gizlice şeriat propagandası yapılıyor, kötülüklerden uzak tutma adı altında insanların sosyal yaşamdan çekilmesi hedefleniyor. İyi ve kötü, yanlış ile doğru ikileminde çelişkiler yaratılarak izleyenleri cemaat yaşamına çekmeye çalışan dizilerde, uhrevi dünyadan geldiği ileri sürülen kurtarıcılar, zor duruma düşmüş insanlara sözde yol gösteriyor ve muhafazakârlığın tek kurtuluş yolu olduğu dayatılıyor. Samanyolu TV’de yayımlanan ve Reha Yeprem’in sunduğu Sırlar Dünyası adlı program, bu tür dayatma ve yönlendirmelerin yapıldığı dizilerin başında geliyor. sı”nı okul giderleri için aileye veriyor. Genç kız büyük kente gidiyor ancak kiralardaki astronomik rakamlar yüzünden barınma güçlüğü çekiyor. Ayşe sonunda fakültenin duyuru tahtasında ev arkadaşı arayan iki genç kızın yanına sığınmak zorunda kalıyor. Ancak babasız olan Ayşe, ev kirasını ve giderleri ödeyemiyor. Filmin ortalarında ekonomik sıkıntı çeken bazı kızların “cadde”ye çıkarak sorunu aştığına özellikle vurgu yapılıyor. Ayşe ‘nur’la kurtuldu! Sırlar Dünyası’nda önceki akşam yayımlanan “İnce Çizgi” adlı bölümde şu öykü anlatılıyor: Anadolu’nun bir köyünde annesiyle yoksul bir yaşam süren Ayşe, üniversiteyi kazanmasına karşın ekonomik sıkıntı çekiyor ve okuluna başlayamıyor. Tam bu sırada devreye hasta ve yaşlı komşu kadın giriyor ve kendisine kış aylarında bakmaları karşılığında “kefen para Takıyyenin ‘ince çizgi’si! Ayşe, açlık sınırındaki anne SAMANYOLU TV ‘Türban oyununa’ uyarı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) RTÜK, türbanı nedeniyle tedavi edilmeyen ve hastane kapısında yaşamını yitiren bir kadını konu alan “Yağmurdan Sonra” adlı dizi nedeniyle Samanyolu Televizyonu’nu (STV) uyardı. STV’nin hurafe içerikli programlarını çoğu kez görmezden gelen RTÜK, sonunda harekete geçti. RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi’in raporuna göre, cezaya konu olan dizinin bir bölümünde acil olarak hastaneye getirilen bir kadına türbanlı olduğu için müdahale edilmiyor. Tedavi için türbanını çıkarması şartı getiriliyor. Hastanın babasının türbanı çıkarmasının ardından kız sedye üzerinde ölüyor. Raporda, yayında, insanların inançlarından ötürü farklı muamelelere tabi tutulduğunun vurgulandığına işaret edildi. RTÜK, STV’ye bu yayınından ötürü uyarı cezası verdi. sinden de yardım göremeyince köy muhtarının yönlendirmesiyle bir markette temizlik işleri yaparak az da olsa para kazanmaya çalışıyor. Ancak genç kız, bir süre sonra geçinemediğini söyleyince market sahibinin tacizine uğruyor. Dizinin bundan sonrasında yansıtılanlar, aslında çaresiz kızları tarikat yurtlarına yönlendirmekten başka bir amaç taşımıyor. Aç karnına okula giden, ayağında giyecek ayakkabısı olmayan Ayşe, marketten ayrıldıktan sonra geceleri “caddeye işe çıkan” arkadaşı tarafından evden atılmakla tehdit ediliyor. Ve sonunda çaresiz kalan Ayşe de giyinip süslenip arkadaşıyla birlikte caddede müşteri bekliyor. Ekrana bu sırada cebindeki iki lirayı, sokakta kalmış bir çocuğa veren ve kızının başına kötü bir şey gelmemesi için çocuklarla birlikte dua eden annenin görüntüsü yansıyor. Programda bundan sonraki sahne ise bu tür dizilerdeki gizli propagandayı dışa vurmaya yetiyor. ‘Görevli adam’ Kaldırımda müşteri bekleyen Ayşe’nin yanına beyazlar giymiş bir adamın kullandığı Mercedes yanaşıyor. “Görevlendirildiğini” (!) söyleyen adam, “geç kaldım” diyerek genç kızı arabasına alıyor. Müşteriye gittiğini düşünen genç kız “Ayşe olarak kalmak istiyorum” diye sızlanınca, adam da “Söyle bakalım, Ayşe olarak kalman için ne yapmalıyız” diye soruyor! Seyirci daha sonra adamı ve Ayşe’yi üzerinde, “Nur Öğrenci Yurdu” yazan bir binaya girerken görüyor. Nur Yurdu’nda kurtuluşa eren Ayşe, filmin sonunda Atatürk büstü önünde okul ikincisi olarak diplomasını alırken görülüyor. Ekrana yansıyan mesaj, salt iyi kızkötü kız, caddeye çıkançıkmayan, süslenensüslenmeyen kız ayrımıyla kalmıyor. Yoksulluk ve çaresizlik kullanılarak hem Nurculuk propagandası yapılıyor hem de Fethullahçılara atfedilen “Işık Evi” benzeri öğrenci evi ve yurtlarına dikkat çekiliyor. Samanyolu’ndan yükselen propaganda, takıyyedeki ince çizgiyi dışa vurmaya yetiyor. ‘1 Mayıs’ta Taksim’deyiz’ ? İstanbul Haber Servisi Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC) üyeleri, Taksim tramvay durağı önünde yaptıkları basın açıklamasında 1 Mayıs’ı emekçilerin, yoksulların, devrimcidemokratların, öğrencilerin ve aydınların umutla beklediği bir gün olduğunu belirterek “1 Mayıs sabahı Taksim’deyiz” dedi. İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada ise başta DİSK olmak üzere çeşitli sendika, siyasi parti ve oluşumlarca 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama çağrısı “kanunsuz eylem çağrısı” olarak nitelendirildi. Kuran öğrencilerinin yüzde 95’i kadın Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Şevki Aydın, Kuran kurslarındaki öğrencilerin yaklaşık yüzde 95’ini kız ve kadınların oluşturduğunu belirterek “Bu durum hem Kuran kursu, hem de eğitim kurumlarının tarihinde hiç görülmemiş bir gerçekliktir’’ dedi. Şevki Aydın, Diyanet Aylık Dergisi’nin nisan sayısında yayımlanan “Kuran Kursu ve Kadın’’ konulu makalesinde, öğrenci profilinin değişmesinin öğreticilerin değişmesine de yol açtığını ifade etti. Kız çocuklarına karşı ayrımcılığın okula gönderilmeyerek yapıldığını ve bu durumun özelde kadın, genelde de aile ile ilgili pek çok soruna neden olduğunu vurgulayan Aydın, bu sorunlarla mücadele edilmesi gerektiğini kaydetti. Kız ve kadınlardan Kuran kurslarına olan yoğun talebin, kadın ve aile sorunlarının çözümüne katkı sağlayacağını savunan Aydın, kursların kadınların sosyalleşmesini de sağlayabileceğini ifade etti. PETROL VE DOĞALGAZ REZERVİNE DİKKAT ÇEKİLİYOR BARIŞ’I VE ADALETİ ÇOK ÖZLÜYORUZ Türkiye Karadeniz’de seyirci HAKAN DİRİK 205 kilo eroin ele geçirildi ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Eminönü, Kadıköy, Küçükçekmece ve Şişli’de düzenlenen 5 ayrı operasyonda toplam 205 kilogram eroin ve 12 bin 960 litre asit anhidrit ele geçirildiğini söyledi. Cerrah, bu miktarda asit anhidrit ile 6 tona yakın eroin imal edilebileceğini dile getirdi. Operasyonlarda 23 kişinin gözaltına alındığını belirten Cerrah, bu kişilerden 14’ünün tutuklandığını ifade etti. Çok sevdiğin ve dilinden düşürmediğin dizelerdeki gibi ...Asıl en kötüsü Bilerek bilmeyerek hapishaneyi İnsanın içinde taşıması Senin yaşamını elinden alanlar ve adaleti engellemeye çalışanlar aslında hapishaneyi kendi içlerinde kurdular, korkularıyla birlikte yaşamaya mahkum ettiler kendilerini... Ama inanıyoruz ki; tüm engellenme çabalarına rağmen, adalet yerini bulacaktır… Tesellimiz de, şiddetin toplumsal yaşamımızdan çıkacağına olan inancımızdır. Seni seviyoruz canımız Barış’ımız. Barış kültürünü gölgeleyen, vahşeti simgeleyen şu iki tarihi unutmuyoruz: Cinayetin işlendiği gün: 10.04.2004 ve seni yitirdiğimiz gün: 12.04.2004 Bugün seni saat 12.00’de yine ziyarete geleceğiz sevgili Barış’ımız. İZMİR Uluslararası petrol şirketleri Karadeniz’de cirit atarken Türkiye’nin gelişmelere seyirci kaldığı belirtiliyor. Kendilerini “Karadeniz Görev Grubu” olarak adlandıran ekip adına konuşan Salih Ertan, özellikle Sovyet bilim insanlarının 1970’li yıllarda yaptığı çalışmalarla Karadeniz’in petrol, doğalgaz ve gaz hidratı rezervleri bakımından son derece zengin olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Ertan, bu kaynakların önemli bölümünün Türkiye’nin ekonomik alanında yer aldığını, ancak yapılan çalışmaların yetersiz olduğunu kaydetti. Karadeniz’in Akçakoca ve Kozlu açıklarını kapsayan Sakarya deltası, Yeşilırmak ve Kızılırmak deltaları arasında ka lan SinopSamsun havzası ile Giresun ve Rize açıklarını kapsayan doğu bölümü olarak üç bölümde ele alındığını dile getiren Ertan, Batı Karadeniz’de Medison Oil, doğuda da BP’nin petrol arama ve çıkarma imtiyazını eline geçirdiğini, Orta Karadeniz’in ise henüz ruhsatlandırılmadığını belirtti. Ertan Hamburg Üniversitesi’yle Dokuz Eylül Üniversitesi’nin 1984’te batıda yürüttüğü çalışmaların arkasından Medison Oil’in çıktığını, Bremen Üniversitesi’nden Gerhard Bormann’ın ekip liderliğini yaptığı AkçakocaKozlu bölgesindeki araştırma çalışmalarının Alman hükümetince yılda 15 milyon Avro bütçeyle desteklendiğini, ancak Türkiye’nin Karadeniz’de olup bitenleri “gözlemci” olarak seyretmekle yetindiğini vurguladı. obursali?cumhuriyet.com.tr EĞİTİMİŞ ŞUBE BAŞKANI TUTOĞLU: 23 Nisan ile Kutlu Doğum çakıştırıldı CEMİL CİĞERİM İSKİ ‘YIKIM’ İSTEDİ, AKP’Lİ BELEDİYE 6 AYDIR BEKLİYOR Su havzasında benzin istasyonu SELİN GÖRGÜNER Köprüde işçi eylemi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YapıYol Sen üyeleri, sorunlarının çözülmesi talebiyle bugün İstanbul, İzmir Tahtalıçay, Aydın Otoyolu, Pozantı, Adana, Mersin, Gaziantep, Kandıra gişeleri başta olmak üzere birçok yerde iş yavaşlatacak. Ailen ve Dostların İstanbul’a içme suyu sağlayan su havzalarındaki kaçak yapılaşmanın örneklerine bir yenisi daha eklendi. Kartal’da bir benzin istasyonunun Ömerli su havzasında faaliyet gösterdiği ortaya çıktı. AKP’li Samandıra Belediyesi ise İSKİ’nin bu istasyonun yıkılması talebini 6 aydır hayata geçirmedi. Samandıra’da Golden Akaryıt Ticaret AŞ’ye ait bir benzin istasyonu, İçme Su Havzaları Koruma Yönetmeliği’nde yer alan “Mutlak koruma alanlarında mevcut bütün sanayi, depolama, hayvancılık vb. tesislerin faaliyetlerine derhal son verilir” hükmüne karşın Ömerli Baraj Gölü’nün Uzun Mesafeli Koruma Alanı’nda ve koruma altındaki Bakkal köy Deresi’nin mutlak koruma alanında kalmasına karşın faaliyetlerini sürdürüyor. İSKİ’nin, 19 Ekim 2006’da Samandıra Belediyesi’ne bir yazı göndererek firmanın faaliyetlerinin süresiz olarak ivedilikle durdurulması veya istimlak edilerek yıkılmasının istemesine karşın aradan geçen yaklaşık 6 ayda Samandıra Belediyesi hiçbir işlem yapmadı. Belediye yetkilileri ise benzin istasyonu ruhsatlarını ilçe belediyelerinin değil büyükşehirin verdiğini bildirdi. İBB Meclisi CHP Tuzla İlçe Üyesi Hatice Bayram, su havzalarının korunması için yeterli önlemlerin alınmamasını eleştirerek “İstanbul’un su sorunu yaşayacağı gündemde. Mevcut su havzalarımız korunamazsa ciddi su problemi yaşanmasına neden olur” dedi. SAMSUN Eğitimİş Samsun Şube Başkanı İsmail Tutoğlu, Çarşamba Müftülüğü’nün Kutlu Doğum Haftası’nı 920 Nisan olarak açıklamasına karşın İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün etkinlikleri 2027 Nisan tarihleri arasına taşıdığına dikkat çekerek “Böylelikle Ulusal Egemenlik Haftası ortadan kaldırılmak isteniyor” dedi. Tutoğlu, Çarşamba İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce 2027 Nisan tarihleri arasında ilköğretim okullarında “Hazreti Peygamberde Çocuk Sevgisi”, lise ve dengi okullarda ise “İslam’da İnsan Sevgisinin Toplumsal Boyutları” konulu kompozisyon yarışma sı düzenleneceğini belirtti. Yarışmanın kasıtlı olarak Ulusal Egemenlik Haftası’nda gerçekleştirileceğini savunan Tutoğlu, “Sanki iki etkinlik birbirinin alternatifiymiş gibi gösteriliyor” diye konuştu. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlandığı günlerde okullarda Atatürk ilke ve devrimlerinin anlatılacağını vurgulayan Tutoğlu “Bu hareketin eğitimin dinselleştirilmesi, dinin ve eğitimin siyasallaştırılmasına neden olacak bir tehlikedir. Hem Kutlu Doğum Haftası hem de Ulusal Egemenlik Haftası sorgulanıyor. Sanki bunlar birbirlerinin alternatifiymiş gibi bir yaklaşım sergileniyor” dedi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle