22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MART 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Fransız, İtalyan, Yunan... faturaları tahsil edilir ? Avrupa’da 2008’de yürürlüğe girmesi hedeflenen “Tek Avro Ödeme Alanı” konusunda maliye bakanları uzlaşmaya vardı. Ekonomi Servisi Avrupa Birliği (AB) maliye bakanları, AB vatandaşlarına tek banka hesabı kullanarak faturalarını 27 üye ülkenin herhangi birinde ve herhangi bir yerden kredi kartıyla ödeme kolaylığı getiren kurallar üzerinde anlaşmaya vardılar. 2008’de yürürlüğe girmesi beklenen uygulama çerçevesinde, AB vatandaşları faturalarını AB içinde herhangi bir yerden ödeyebilecek. 2008’le birlikte AB üyesi ülkeler, bankacılık işlemlerinden perakende tüketime, fatura ödemelerinden maaş transferlerine kadar tüm parasal işlemlerini aynı standartlara tabi olarak yapabilecek. Maliye bakanlarının bu konudaki uzlaşmasını değerlendiren AB dönem başkanı olan Almanya’nın maliye bakanı Peer Steinbrück, “Bu, Avrupa’nın mali entegrasyonuna giden yolda pratik bir ilerlemedir” dedi. Tek Avro Ödeme Alanı (SEPA) adı verilen uygulamanın amacı, finans sektöründe rekabeti artırmak ve tüketici için maliyeti düşürürken seçenekleri çoğaltmak olarak sıralanıyor. Avro’nun AB içinde tek geçerli para birimi olmasını öngören SEPA, elektronik ve çipli ödeme sistemlerinin standardizasyonunu içeriyor. SEPA ayrıca, özellikle kredi kartı sahteciliğine tüm AB çapında çeşitli önlemler ve standartlar getirilmesini öngörüyor. Visa ve Mastercard başta olmak üzere uluslararası ödeme sistemleri ve AB’deki finans ve bankacılık kesimi de son yıllarda geliştirdikleri hizmet ve uygulamaların SEPA ile uyumlu olmasına önem veriyor. Bütçe Dengelerinde Bozulma Merkezi Yönetim Bütçesi şubat ayı rakamları kamu kesiminde gelirharcama dengelerinin hızla bozulmakta olduğunu ortaya koyuyor. Yılın ilk iki ayında merkezi yönetim toplam gelirleri 25.6 milyar YTL düzeyinde kalmış ve geçen senenin eşdeğer dönemine görece 0.8 milyar YTL’lik bir gerileme göstermiştir. Toplam harcamalar da geçen senenin eşdeğer dönemine görece 7 milyar YTL daha hızla artarak toplam 33.8 milyar YTL’ye ulaşmıştır. Dolayısıyla şubat ayı itibarıyla bütçe açığı 8.2 milyar YTL’ye ulaşmıştır. Söz konusu rakam 2007 yılı toplam hedefinin yarısına yakındır. Geçen sene aynı dönemde bütçe açığı toplamı ise 0.5 milyar YTL idi. Bütün bu teknik rakamlar neyi göstermektedir? Kısaca sıralayalım: • Öncelikle belirtelim ki, AKP’nin 2006 yılı bütçe uygulaması bir defaya mahsus özelleştirme gelirleri ve sosyal güvenlik prim affından kaynaklanan toplam 12 milyar YTL’lik geçici gelir artışlarıyla yamalanmış bir bütçeydi. Aslında bütçe idaresi kavramı içinde anılmaması gereken bu kaynak sayesinde, 2006 yılı bütçesi yanıltıcı olarak “denk” görünümdeydi. • Bütçe dengesindeki söz konusu bozulmanın kaynakları iki aşamada değerlendirilebilir: Faiz dışı harcamalar ve faiz harcamaları. Aşağıdaki tabloda özetlendiği üzere faiz dışı harcamalar geçen seneye görece 4 milyar YTL daha fazla olup, yıl sonu ödeneğinin yüzde 14.3’üne denk düşmektedir. Faiz harcamaları ise geçen senenin 3 milyar YTL üstünde olup, yıl sonu hedefinin yüzde 22.6’sına ulaşmaktadır. • Dolayısıyla harcama kalemlerinde geçen seneye göre gözlenen toplam artışın yüzde 40’ı faiz harcamalarından kaynaklanmaktadır. Buna karşın, “piyasa uzmanları” değerlendirmelerinde genellikle bütçenin sadece faiz dışı harcamalarını söz konusu etmekte ve bütçedeki faiz yükünü neredeyse hiç sorgulamamaktadır. Bütçe dengesinin analizi sadece ve sadece “faiz dışı fazla” yaratma fetişine indirgenmiş durumdadır. • Bu noktada “Neden böyle” diye sormanın gereksiz olduğunu geçen haftaki Ekonomi Politik’te hatırlatmıştık. Bir kez daha vurgulayalım: Uluslararası finans sermayesi şebekesi, Türkiye gibi “yeni yükselen piyasalar”da reel faizlerin yüksek olmasından büyük bir rant elde etmekte ve bu ülkelerin sunduğu spekülatif finansal arbitrajı kaybetmemek için piyasa dahili veya harici her türlü şantaja başvurarak faiz getirisini yüksek kılmaktadır. (...) Yüksek reel faiz sunarak uluslararası spekülasyon oyunu içerisinde “ayrıcalıklı” bir konum kapma uğraşı aslında 2001 krizi sonrasında Türkiye’ye bizzat IMF tarafından telkin edilmiştir. IMF’nin Türkiye için hazırlamış olduğu makroekonomik model, bir yandan enflasyonu 2006’ya değin yüzde 5’e çekmeyi hedeflerken, bir yandan da Türkiye’nin sabit ve yüksek reel faiz sunan bir ekonomi olarak süregelmesine özen göstermektedir. • Dolayısıyla, Türkiye ekonomisinin genel dengeleri bir ikilem içine sıkışmıştır: Büyümenin sürdürülmesi yurtdışından spekülatif finans akımlarına bağlı hale getirildiğinden, yüksek reel faiz sunma gerekliliği süregelmektedir. Ancak, yüksek reel faizler kamunun borç yükünü ağırlaştırmakta ve bütçe dengelerini de bozmaktadır. Söz konusu ikilem IMF programının temel açmazını sergilemektedir. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’na göre, enflasyondaki bekleyişler ile hizmet fiyatları düşüşü engelliyor Enflasyonun direnci yüksek ? Kurulun, dün açıklanan 15 Mart’taki toplantısına ilişkin değerlendirme özetinde, orta vadeli enflasyon görünümüne ilişkin temel riskin, “enflasyonun aşağı inme konusunda beklenenden daha güçlü bir direnç göstermesi olasılığı’’ olduğu belirtildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Merkez Bankası Para Politikası Kurulu “yıllık enflasyonun mart ayında geçici olarak yükselebileceğini, ancak yılın ikinci çeyreği ile birlikte kademeli bir düşüş eğilimine gireceğini” belirtti. Kurul, bu süreçte “bazı risklere” dikkat çekti. Kurulun, dün açıklanan 15 Mart’taki toplantısına ilişkin değerlendirme özetinde, orta vadeli enflasyon görünümüne ilişkin temel riskin “enflasyonun aşağı inme konusunda beklenenden daha güçlü bir direnç göstermesi olasılığı’’ olduğu belirtildi. Değerlendirmede özetle şu görüşlere yer verildi: Hizmet fiyatlarına ilişkin riskler de önemini koruyor. Orta vadede enflasyon hedeflerine ulaşılması için hizmet fiyat enflasyonunun mevcut düzeyinden daha aşağılara inmesi gerekir. Para politikasının toplam talep üzerine gecikmeli etkilerine ilişkin belirsizlikler hâlâ bir risk unsuru. Son dönemde kamu harcamalarında gözlenen artışlar ile küresel risk iştahındaki değişimler veya uluslararası likiditede yaşanabilecek dalgalanmalar da enflasyonda risk unsuru oluşturmaya devam ediyor. Yıllık enflasyon bu ay geçici olarak yükselebilir, ama yılın ikinci çeyreği ile birlikte kademeli bir düşüş başlar. Hizmet sektöründe istihdamın artış hızı 2006’nın ikinci yarısından beri yavaşlıyor. Son veriler bunun devam ettiğini gösteriyor. Bu eğilim, ekonomik faaliyette görülen ölçülü yavaşlamayı destekliyor. Sanayi üretimindeki güçlü seyre rağmen sanayi istihdamındaki artışta 2007 yılıyla beraber belirgin bir yavaşlama var. Bu, verimlilik artışlarının sürdüğüne işaret ediyor. Diğer maliyetlerdeki gelişmeler ise genel olarak olumsuz. Orta vadeli enflasyon beklentileri halen hedefin belirgin olarak üzerinde seyrediyor. Enflasyon düştükçe bekleyişler de hedefe doğru yaklaşır. Kuşbakışı bakıldığında bilgisayar sabit diski şeklinde bir mimarisi olan üretim tesisinde saatte 600, bir günde 5 bin ve bir ayda 100 bin adet bilgisayar üretim kapasitesinin bulunduğu belirtildi. Casper’dan bilgisayar üssü 40 milyon dolarlık yatırımla Avrupa’nın en büyük tesisini yaptı ve üretim kapasitesini 1 milyon adede çıkardı Ekonomi Servisi Casper Yönetim Kurulu Başkanı Altan Aras Fakılı, yeni üretim tesisinin de devreye girmesiyle 2007 yılında yeni satış hedeflerini bir önceki yıla göre yüzde 70 artışla 250 bin adede çıkardıklarını bildirdi. Resmi açılışı 31 Mart’ta yapılacak olan Casper’in yeni üretim tesisi ve hedefleriyle ilgili Casper Plaza’da düzenlenen toplantıda konuşan Fakılı, 1991 yılında 40 metrekare üzerine kurulan şirketin, ArGe’ye yaptığı yıllık 2 milyon dolarlık yatırımla bilgisayar markaları arasında marka bilinirliği alanında 1. sıraya yükseldik ? İstanbul Ümraniye’deki 34 bin 500 metrekarelik yeni üretim üssünü devreye sokan şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Fakılı, “Bu tesisle Casper adını tüm dünyada duyurmak istiyoruz” diye konuştu. lerini ifade etti. Geçen yıl 149 bin bilgisayar satışı gerçekleştirdiklerini ve 134 milyon dolar ciro elde ettiklerini üretim tesisini hayata geçirdiklerini söyledi. “Bu üretim tesisiyle Türkiye’de ve dünyada Casper’in adını duyurmak istiyoruz” diyen Fakılı, üretimden kaynaklanan arıza oranını en aza indirmeye odaklandıklarını kaydederek teknik serviste de tamir süresini, yasal süre 30 gün iken 2.4 güne kadar indirdiklerini söyledi. Yalçın Yıldırım A.Aras Fakılı ‘Tüm ilçelerde varız’ Bu yılın son çeyreğinde yurtdışına açılmayı planladıklarını söyleyen Fakılı, 2011 yılında 700 bin adet, 2013 yılında ise 8 ülkede 1 milyon adet satış gerçekleştirmeyi hedeflediklerini dile getirdi. 2006’da yılında yüzde 7.5 olan masaüstü ve dizüstü bilgisayar pazar payını 250 bin adetle yüzde 10’a çıkarmayı hedeflediklerini belirten Fakılı, Gürcistan’da bu yılın başında showroom açıldığını, Suriye, Irak ve Bulgaristan’a ihracat yaptıklarını anlattı. Casper Genel Koordinatörü Yalçın Yıldırım ise sadece büyük illerde değil Anadolu’da da büyümeyi hedeflediklerine dikkat çekerek “Ülkenin en batısından en doğusuna kadar, nüfusu 5 bini aşan hemen hemen tüm ilçelerde varız” dedi. belirten Fakılı, 40 milyon dolarlık yatırımla yıllık üretim kapasitesi 1 milyon adet olan 34 bin 500 metrekarelik kapalı alana sahip OTI 550 BİN TURİST HEDEFLİYOR Ekonomi Servisi Geçen yıl Türkiye’de tatil yapan 18 milyon turistin 396 binini organize eden OTI Group, bu yıl Orta Asya ülkelerine girerek kapasitesini yüzde 35 oranında artırdı. OTI Group Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Bektaş, düzenlediği toplantıda bu yıl 550 binden fazla turisti Türkiye’ye getirmeyi hedeflediklerini belirterek 21 ülkeden acentelerin katılacağı “Sun Partners Antalya Turizm Festivali” düzenleyeceklerini söyledi. Bektaş, Rusya’nın başını çektiği bölge ülkelerinin, Türkiye’nin turizmde Almanya’dan sonra ikinci büyük pazarını oluşturduğunu vurgulayarak, Rusya’dan Türkiye’ye en çok turist getiren firmalardan biri olduklarını söyledi. Ayhan Bektaş, OTI Group’un 2006’da toplam cirosunu 400 milyon dolara, Türkiye’ye getirilen döviz miktarını ise 250 milyon dolara çıkardığını açıkladı. Merkezi Yönetim Bütçesi OcakŞubat (milyar YTL) 2006 2007 OcakŞubat OcakŞubat 2007 Hedef 2007 Hedefine Oran Olarak /%) Gelirler Vergi Gelirleri Vergi Dışı Gelirler Harcamalar Faiz Harcamaları FaizDışı Harcamalar Bütçe Dengesi 26.4 21.3 5.1 26.9 9.0 17.9 0.5 25.4 22.6 3.0 33.8 11.9 21.8 8.2 188.2 158.2 30.0 204.9 52.9 152.0 16.8 13.6 14.3 10.0 16.5 22.6 14.3 48.6 Kaynak: Maliye Bakanlığı Dağlar da özel sektöre açılıyor Vestel buluşunu nisanda açıklıyor TABA Amerikalılara mektup yağdırdı Türkiye’de ilk kez bir dağ yapişletdevret modeli ile özel sektöre açıldı. Isparta’nın Davraz Dağı’na talip olan Fransız Comag firması Isparta Valiliği ile anlaşmaya vardı. Davraz Dağı’nı 49 yıllığına kiralayan firma 50 milyon Avro’luk bir yatırım yapacak. Referans gazetesinin haberine göre Türkiye’de bir ilke imza atılarak yapişletdevret modeli ile satışa çıkarılan Davraz Dağı’nın 49 yıllığına Fransız Comag’a kiralanması için ön anlaşma imzalandı. Tek zirveli Davraz Dağı, 42 bin dönümlük bir alana sahip. Dağda bir aya yakın incelemeler yapan firma, Fransa’dan getirttiği kayakçıları helikopter ile zirvede bırakarak pist testi yaptı. Dağın zirvesine teleferik kurma sözü de veren Comag’ın hedefi ise kayak sezonunda 500 bin turist ağırlamak. 2000’de ilk kez kayak turizmine açılan Davraz’a valilik bugüne kadar 10 milyon YTL’ye yakın altyapı harcaması yaparak 5 kilometrelik telesiye ve kayak pisti kurdu. Vestel İcra Kurulu Başkanı Ömer Yüngül, alternatif enerjiler konusunda yaptıkları çalışmaları nisan ayının ikinci yarısında kamuoyuna açıklayacaklarını belirtti. Bor, hidrojen, güneş ve rüzgâr gibi alternatif enerji kaynaklarının kullanımı amacıyla yaklaşık 4 yıldır ArGe faaliyeti sürdürdüklerini ifade eden Yüngül, bu alanda ilk ürünleri çıkarmaya başlayacaklarını dile getirdi. ArGe konusunda özellikle savunma ve sağlık gibi yeni sektörlerde büyüyeceklerine dikkati çeken Yüngül, Vestel Savunma Sanayi firmasının 15 milyon dolarlık ihracata ulaştığını kaydetti. Firmanın geliştirdiği insansız uçakları ihraç etmeye başladığını kaydeden Yüngül, firmanın çeşitli uçak markaları için kablolama işlemine başladığını aktardı. TürkAmerikan İşadamları Derneği (TABAAmCham), Amerikalıları mektup yağmuruna tuttu. Önümüzdeki günlerde Amerikan Temsilciler Meclisi’nde görüşülmesi beklenen sözde Ermeni soykırımını kabul eden yasa tasarısına karşı, yoğun bir şekilde lobi faaliyeti başlatan dernek, Amerika’da siyasetten iş dünyasına, sivil toplum kuruluşlarından bürokrasiye kadar önde gelen 960 kişiye mektup gönderdi. TABAAmCham’ın mektup yazdığı isimler arasında Boeing, General Electric, Citibank gibi dev şirketlerin üst düzey yetkilileri de bulunuyor. ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr den dolayı heyecan içindeler. Konferansa gerek izleyici gerekse konuşmacı olarak katılanlar arasında moleküler biyoloji, genetik araştırmalar, nanoteknoloji, nükleer tıp, biyomühendislik gibi alanlarda çalışan birçok insan var. Bunların bir kısmı, özellikle de gençler kendilerine ciddi teklifler yapılması halinde Türkiye’de çalışmalarını sürdürmeye sıcak da bakıyorlar. TASSA’nın oluşturduğu ağ meyvelerini vermeye başlamış olmalı ki, Türkiye’den de kimi üniversiteler “buluşma arenası” diye tanımlayacağım bu konferansa katılıyor, oradaki bilim insanları ile konuşuyor, hatta kendileri ile çalışma teklifi yapıyorlar. ODTÜ Rektörü Ural Akbulut, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Ayşe Soysal bizzat gelerek görüşmeler yapanlar arasında. Önümüzdeki aylarda kurulacak olan Özyeğin Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Hacettepe ve İTÜ’den yönetici ve akademisyenler de Yale Üniversitesi’ndeki konferansa katılıp işbirliğine açık olduklarının mesajını veriyorlar. Burada amaç illa bu insanları Türkiye’ye çekmek değil. Asıl amaç beyin gücünden yararlanmak, ortak çalışmalar yapmak, dönem dönem bu insanların Türkiye’ye belli projeler için gelmelerini sağlamak. TASSA Başkanı Süleyman Gökoğlu aynı zamanda NASA’da araştırmalar yapan bir bilim insanı. “Türkiye’de ABD’ye bile parmak ısırtacak kadar değerli bir insan kaynağı var. Ancak ne yazık ki hükümet tarafından hâlâ somut bir hedef saptanmış değil. Ümitsiz konuşmak istemiyorum. Çünkü belli bir eğitim ve kafa yapısına sahip genç neslin bu konuya sahip çıkacağını görüyorum” diyor. Türkiye’ye sıçrama yaptıracak bir iki alan belirleyip bunun için finans kaynağı yaratmak gerekiyor. Eskisi gibi zor değil bu, söz konusu kaynakları farklı çevrelerden elde etmek mümkün. Yenilikçi fikirlere kaynak aktaran çok ciddi fonlar var. Ayrıca AB 7. Çerçeve Programı bu kez ABD’yi de işin içine kattı. Türk ve ABD üniversitelerinden araştırmacıların ortak projelerine kaynak sağlamak mümkün. Bugüne kadar yapılmaya çalışılanlar, bireysel ya da kurumsal çabalar. Tabii ki çok güzel ve heveslendirici. Ancak AKP hükümetinin diasporadaki beyin gücünden nasıl yararlanılacağı konusunda somut bir eylem planı ortaya koymadığı da aşikâr. TELSİM TARİH OLUYOR Ekonomi Servisi Telsim, 30 Mart 2007’den itibaren Vodafone adıyla hizmet vermeye başlayacak. Türkiye’nin ikinci büyük GSM operatörü olan Telsim’in, 1994 yılının Mayıs ayında başlayan yolculuğu 30 Mart’ta sona eriyor. 25 Mayıs 2006’da resmi olarak Vodafone’a devredilen Telsim, bugüne kadar TelsimVodafone olarak anıldı. 30 Mart’tan itibaren ise yalnızca “Vodafone” ismini taşıyacak. Vodafone Üst Yöneticisi (CEO) Attila Vitai, 30 Mart 2007’de İstanbul’da düzenleyeceği basın toplantısında, tek logoya geçiş dönemi ve ileriye dönük yatırım hedeflerini açıklayacak. Ömer Yüngül B İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK Bu artık tüm dünyada bilinen bir olgu: Küreselleşmenin geldiği noktada ülkeler açısından kalkınmada en büyük anahtar, nitelikli insan gücü. Yaratıcı, yenilikçi fikirlere sahip beyinler ve bu beyinlerin doğru bir ortamda çalışıp üretmesine olanak verecek ortamlar... Bugüne kadar bu parlak beyinleri çekme ve onların ürettiklerini ticarileştirme konusunda en başarılı ülke ABD oldu. Her yıl diğer ülkelerden yüz binlerce genç ABD’ye üniversite öğrenimi görmek ve araştırma yapmak için akın akın gitti. Bunların önemli bir kısmı da yaşantılarını ve çalışmalarını ABD’de sürdürmeye karar verip bunu gerçekleştirdiler. Günümüzde ise nitelikli insan kaynağının önemini bilen ülkeler dışarıya giden beyin gücünü yeniden ülkelerine kazandırmak ya da söz konusu beyin gücünden yararlanmak için ciddi çabalar sarf ediyorlar. Gerçekleştirdikleri atılımla küresel ekonomiyi yeniden şekillendireceklerine kesin gözüyle bakılan Çin ve onu takip eden Hindistan, oluşturdukları politikalarla ve yeniden yarattıkları elverişli ortamlarla beyin gücünü kazanma konusunda önemli çalışmalar yapıyorlar. Ke za önümüzde yaşanmış bir örnek de bulunuyor: İrlanda. Avrupa’nın bu en yoksul ülkesi beyin gücünü kullanarak gelişmiş ülkeler arasında ilk sıralara kendini yerleştirmeyi başardı... Peki, Türkiye beyin göçünü tersine çevirmek ya da en azından diyasporadaki beyin gücünden yararlanmak konusunda bugüne kadar ne yaptı? Ya da soruyu şöyle sormak belki daha doğru: Türkiye beyin gücünün öneminin ne kadar farkında ve bu farkındalığın ne kadarı ciddi bir atılım gerçekleştirme hedefiyle bir hükümet politikası haline geldi? Hafta sonunda ABD’de Yale Üniversitesi’nde katıldığım bir toplantı, bu konuda kafamdakileri daha bir netleştirme fırsatı verdi bana. Ama önce toplantıyı düzenleyen kuruluş hakkında bilgi vermek daha doğru. Bundan 3 yıl önce ABD’deki farklı üniversitelerde çalışan, araştırma yapan Türk akademisyenler, bilim insanları bir araya gelerek bir ağ oluşturmaya karar verirler. Böylece TASSA (Türk Amerikan Bilim İnsanları ve Akademisyenleri Derneği) doğar. Amaç kendi aralarında oluşturdukları bu network ile kimin ne tür çalışmalar yaptığı konusunda bil Beyin Göçü Beyin Gücü gi sahibi olmak, bu çalışmaları Türkiye’deki meslektaşları ile paylaşmak ve Türkiye ile Amerika arasında ortak bilim köprüleri kurmaktır. Hafta sonunda Yale Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 3. TASSA Konferansı’na katıldığımda Amerika’nın dört bir yanındaki üniversitelerde çalışan, önemli araştırmalarda imzaları bulunan, doktora ve doktora sonrası eğitimlerini sürdüren birçok Türk bilim insanı ile tanışma fırsatı buldum. Bugün ABD’de bulunan Türk bilim insanlarının sayısının 15 bin gibi ciddi bir rakama ulaştığını da söylemekte yarar var. Harvard Medical BioMicroElektroMechanical Systems (BioMems) Bölümü Başkanı Mehmet Toner, ABD Gıda ve İlaç Kurumu’nda (FDA) üst düzey yönetici olarak görev yapan Mustafa Akkoyunlu, ilaç devi Merck’in Boston’daki merkezinde ArGe çalışmaları yapan Cem Elbi ile uzun uzun sohbet ettik. Hepsi de TASSA’nın yaşama geçmiş olmasından ve Türkiye’nin beyin gücünden yaralanmasına katkıda bulunma projesin LASSA’DAN RALLİ LASTİĞİ Lassa, dünya çapında marka olma yolundaki ihracat ve üretim hedeflerine farklı bir kulvarda yenisini ekledi. Tamamen Türk mühendislerinin eseri olan Lassa markalı yeni nesil ralli lastikleri ve bu sezon ilk defa çıkış alacak Lassa Rally Team de tanıtıldı. Brisa Genel Müdürü Bülent Savaş, 30 yıldır üretimi devam eden Türkiye’nin ilk yerli lastik markası Lassa için 2007 yılının sıçrama yılı anlamına geldiğini dile getirdi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle