23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MART 2007 SALI 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Tiyatro dünyası kritik bir dönemden geçiyor AYNA ADNAN BİNYAZAR Ülkemizdeki Tiyatro Günü... Bugün, Dünya Tiyatro Günü. Bir yıl önceki evrensel bildiriyi sunan Meksikalı oyun yazarı Victor Hugo Rascian Banda’nın belirttiği gibi “geçen 20 yüzyıl boyunca dünyanın çeşitli yerlerinde ısrarla yanan tiyatro ateşi”, 27 Mart’ta bir kez daha körüklenir ki, küllenmesin. Bir gün yeterli mi bunun için? Tabii ki hayır. Ama, o gün, her şeye karşın, yine de umutlar tiyatro salonlarında dile getirilir. Dünya tiyatrolarında olduğu gibi, bizde de yıllardır aynı alışkanlık sürer. Uluslararası veya ulusal bildiriler okunur, tiyatroların kapıları seyirciye ücretsiz açılır vb. Ne var ki, 2007’ye gelindiğinde, Türk tiyatrosunun yüzleşmek zorunda bırakıldığı sorunlar iyimser bakışa şans tanımayan boyutlara ulaşmış durumda. Kritik bir dönemden geçiyor tiyatro dünyamız. Sanat çevreleri karamsar. Böylesi yaşamsal sorunların izleyiciyle paylaşılması gerektiğini düşünüyorum. İzleyici de bu paylaşımda etkin olmalıdır. Çünkü bir kenti kültürüyle, sanatıyla var etmek o kentte yaşayanların da sorumluluğudur. ATMAK, YIKMAK VE ÖTESİ Bugün, önemli sorunlardan biri, Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) yıkılmak istenmebaşlayan yapım süreci, bugün, yerini yıkım sürecine terk ediyor... Bu arada, unutulmaması gereken çok önemli bir olay da İstanbul 2010. Üç yıl içinde, İstanbul, Avrupa kültür başkenti olmaya hazırlanıyor. Her şey bir yana, 15 milyonluk İstanbul’da bugün tam donanımlı kaç kültür merkezi, kaç salon var? Ama iktidar partisi olanları da yıkmaya hazırlanıyor. Sadece bunlar mı? Tabii ki değil... Pek çok problemin temelinde yıllardır hayata geçirilemeyen Tiyatrolar Yasası yatıyor. Yönetmelikler, tüzüklerle ancak bu kadar yol alınabiliyor. Daha doğrusu, alınamıyor. İktidar partilerinin dünya görüşleri baskın çıkabiliyor. Özel Tiyatrolara Devlet Desteği aşağı yukarı bir yıllık bir aradan sonra, 15 Mart 2007 tarihli Resmi Gazete’de yeniden yürürlüğe girdi ama, beraberinde bir sürü soru işaretiyle birlikte... Bu yönetmeliğin diğerine oranla artı ve eksi değerleri kısa sürede ortaya kuşkusuz çıkacaktır. Öte yandan, Devlet ve Şehir Tiyatroları bünyesindeki yönetsel sorunlar, bu kurumlarda yaşanan huzursuzlukların göstergesidir. Bir tiyatroda, genel müdürlük konumuyla ilgili sıkıntılar, diğer tiyatroda sanatsal ve mali özerkliğe alelacele alınan bir kararla sekte vurulması olumsuz yansımalarıyla yaşamlarımızın bir parçası haline geldi. Muhsin Ertuğrul gibi ödün vermez bir tiyatro insanı bugün hayatta olsa acaba ne derdi? Ne yapardı? Bunlar, 27 Mart 2007’de, Dünya Tiyatro Günü’nde aysbergin su yüzündeki yansımalarından bir kesit... Bireylik Bilinci Belediyelerden birinin çağrılısı olarak katıldığım bir toplantıda Goethe’nin, “Herkes kapısının önünü süpürse kent tertemiz kalır” yolundaki sözünü aktarınca dinleyiciler arasında bulunan başkan, yerinden fırlayıp, “İşte benim, millete anlatmak istediğim bu!” dedi. Köşede bucakta biriken çöplere bakılırsa, başkan bu sözden büyük destek almıştı. ??? Sözün hangi koşullarda söylendiğini bilmiyoruz. Goethe, kentte biriken çöplerden dolayı belediye başkanını ya da benzetme yaparak sorumluluk kaçkını yöneticileri hedeflemiş olabilirdi... Bu olasılıklar bir yana, bireylik bilinci yönünden sözün önemi büyük. ??? Toplumun içine düştüğü dar günlerde coşkulu kitleler, ellerinde bayrak, ortaya çıkıverirler. Üstelik bunu bayrağın onurunu koruma adına yaparlar. Oysa bayrak ulusal bilincin simgesidir, kuru kalabalıkların elinde onur kazanmaz; tam tersine, değer yitirir. Ulusal bilincin göstergesi yurdu sevmektir. Yurt ise kadınerkek insanıyla, denizi ırmağı ile, dağı taşı ile, ağacı yaprağı ile.. korunarak, ona emek verilerek sevilir. Böyle alınırsa, yurdumuza karşı kara sözler edildiğinde coşkulara kapılıp bayrağa sığınmak yurtseverlik olmuyor. Bayrağımızı, yurdun her köşesinde siyasal, ekonomik, stratejik bağımsızlığımızın simgesi yapabiliyor muyuz; ona bakalım! Görkemli yapılara, doğal güzelliklerimize kapılıp, “Hangi ulusun ülkesi böyle güzeldir!” deyip coşkuya kapılmanın da yurt sevgisiyle ilgisi yoktur. Yurt sevgisinde ölçü, çevreyi güzelleştirmek, ülkeyi insanca yaşanacak bayındırlığa ulaştırmaktır. Elini kolunu bağlayıp birilerinden bir şeyler bekle, gelirse sevin, gelmezse ağla; sonra da yurt sevgisinden söz et!.. Bu tür sorumsuzluklar, yurdu kara sözler edilecek duruma düşürmekten başka işe yaramaz. ??? Yeni bir yere taşınmıştım. Yumruk kadar kalmış yaşlı bir kadın, iki büklüm, evin önündeki otların arasındaki çöpleri ayıklıyordu. Biraz ötede, süs bebeği iki kadınla, elinde tespih döndüren bağırtkan bir adam gülerek ona bakıyordu. Bakılacak duruma düşünce çocukları yanlarına aldılar kadını. Her güzellik insanla; o gidince, başıboş otların arasındaki çöplerin kimse farkında bile olmadı... ??? Kennedy göreve başladığında, “Amerika’nın size ne yapacağını beklemeyin, siz, ülkenize ne verebilirsiniz, onu düşünün!” demişti. Yeni başkan, toplumsal dengeyi sağlayacak önemli bir soruna değindiği bu çağrısıyla şu önemli gerçeği de vurgulamış oluyordu: Hep kendine bir şeyler yapılmasını isteyen kişi, yapılanların altında nasıl ezilirse, hep vermek durumunda olan devletin de bir süre sonra gücü tükenir. İnsanın varlık nedeni üretmek; ürettiğiyle yurdunu yurt kılmaktır. Bu da bilinçle, emekle olur; ötesi, boş lafla ömür tüketmektir. ??? Bu gerçeği kavrayan kişi, ülkesinin geleceğine ilişkin kararlarda, beyniyle yüreği arasında vicdan denen bir cevahirin var olduğunun bilincindedir. Onlar gizlese de, o, bu bilinçle, üçbeş sepet kömür, biriki torba erzak vererek göz boyayanlarla, yaşamı boyunca onu açlığa, yoksulluğa, çağdışı yaşamlara mahkum edenlerin yüzlerindeki aldatma maskesini fark eder. Görülüyor ki, kişinin, özüyle beslediği bireylik bilincinin altında, toplumsal bilincin oluşumu yatıyor. adnan@binyazar.com VE DİĞER SORUNLAR K ritik bir dönemden geçiyor tiyatro dünyamız. Sanat çevreleri karamsar. Gündemi oluşturan yaşamsal sorunlarsa aysbergin su yüzündeki yansımaları. konusu. Neden? ‘Kongre Vadisi’ projesi kapsamına alındığı için. İşin ilginç yanı, karar çoktan verilmiş! Geçen günlerde, Şehir Tiyatroları Yönetim Kurulu, projenin 5 Nisan’da ihaleye çıkacağını açıkladı. Şehir Tiyatroları çalışanları ne diyorlar bu oldubitti konusunda? Bu sorunun yanıtını, herhalde, en kısa zamanda yine onlar verecektir duruşlarıyla. 1931’de, “Darülbedayi” mecmuasında Muhsin Ertuğrul; “Bir tiyatro istiyoruz efendim, bir tiyatro” diye sesleniyordu. Ne yazık ki o günlerden, hatta çok daha öncelerden S sidir. Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi yetkililer AKM’yi bir kültür varlığından çok, üzerinde bulunduğu yer ve çevresi bakımından bir cazibe merkezi olarak görmektedirler. Eminim ki, böylesi bir olay çağdaş dünyanın herhangi bir kentinde yaşansa yer yerinden oynar, kentli sahip çıkardı kültür merkezine. Sanırım bizdeki sorun, kent kültürünün, kentlilik bilincinin zaman içinde eriyip gitmesinde yatıyor biraz da... İsteyen istediğini yapıyor. Kimse de sorgulamıyor. “Ne olacak AKM?” derken şimdi de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin yıkımı söz Çok sayıda tiyatro ve meslek kuruluşu temsilcisi yıkım kararlarını şiirlerle, şarkılarla protesto etti Behramoğlu: AKM değil AKP yıkılacak İstanbul Haber Servisi Dostlar Tiyatrosu, Ankara Sanat Tiyatrosu ve Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda tiyatro ve meslek kuruluşu temsilcisi, Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) ve Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin yıkım kararlarını şiirlerle, şarkılarla, dağıttıkları bildirilerle protesto ettiler. Taksim AKM’nin önünde toplanan sanatçı ve sanatseverler, “AKM yıkılmasın”, “Cumhuriyetin uygarlaşma hedefinin simgesi yıkılamaz” dövizlerini taşıdı. Eylem, trafik kazasında yaşamını yitiren Murat İlter için saygı duruşunun ardından opera sanatçılarının “Kimse Uyumuyor” aryasıyla başladı. Aryanın ardından konuşan tiyatro sanatçısı Orhan Aydın, ülkemizin kalkınması için eğitim ve sanata öncelik verilmesi gerektiğini belirterek “Tehlike çanları çalıyor. Tehlikenin farkındayız. Bu tehlikeye karşı seyirci kalamayız. Anayasanın verdiği hakları sonuna kadar kullanacağız” dedi. Aydın’ın okuduğu ortak bildiride, ülkemizde tiyatroya karşı savaş açmış bir iktidarın olmasına karşın perdelerin her zamankinden daha çok bağımsızlık, eşitlik ve özgürlük için açılacağı belirtildi. Müzisyen Orhan Çağlayan ile Hüsnü Şenlendirici’nin birlikte seslendirdiği “Ah İstanbul” şarkısının ardından gazetemiz yazarlarından şair Ataol Behramoğlu, AKP iktida rının üretmek yerine satmayı ve yıkmayı bildiğini vurgulayarak “Yakında Anıtkabir’i de yıkar, yerine Ortadoğu’nun en büyük camisini ve iş merkezini yaparlar. AKM değil AKP yıkılacak” dedi. Behramoğlu’ndan sonra tiyatro sanatçıları Metin Coşkun ile Levent Ülgen, Nâzım Hikmet’in “Yaşamaya Dair” şiirini okudular. Şehir Ti yatroları Derneği adına konuşan tiyatro sanatçısı Haşmet Zeybek, bütün dünyanın sahne olduğunu ve iktidarın bütün dünyayı süpermarket yapamayacağını söyledi. Plastik Sanatçılar Derneği adına konuşan ressam Bedri Baykam da, AKP iktidarının Cumhuriyetin belleğini silmek için uğraştığını vurgulayarak “AKM’den daha güzeli yapılmak isteniyorsa başka yerde yapılsın. Gerekirse bedenlerimizi AKM’nin yıkılmaması için siper edeceğiz” diye konuştu. Eylem, müzisyen Hüsnü Şenlendirici, Orhan Çağlayan ve Cahit Berkay’ın “Selvi Boylum Al Yazmalım” şarkısını seslendirmesinin ardından Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının gösterisiyle sona erdi. EDAK S.S. İZMİR ECZACILAR ÜRETİM TEMİN DAĞITIM KOOPERATİFİ GENEL KURUL DUYURUSU KOOPERATİFİMİZ 28. OLAĞAN GENEL KURULU AŞAĞIDAKİ GÜNDEM GEREĞİ 29 NİSAN 2007 PAZAR GÜNÜ, HİLTON OTELİ – Balo Salonu / İZMİR ADRESİNDE SAAT 11.00’de TOPLANACAKTIR. Ana Sözleşmenin öngördüğü çoğunluk sağlanamazsa toplantı 6 MAYIS 2007 Pazar günü saat 11.00’de Kooperatif Merkezinde yapılacaktır. Saygılarımızla, YÖNETİM KURULU GÜNDEM: 1 Açılış, 2 Başkanlık Divanı seçimi, (1 Başkan, 1 Başkan Yardımcısı, 2 Yazman Üye) oluşturulan B aşkanlık Divanına toplantı tutanaklarını imza yetkisi verilmesi, 3 Saygı Duruşu, 4 Genel Konuşmalar, 5 Yönetim Kurulu çalışma raporu, Denetim Kurulu raporunun okunması, 6 2006 yılı bilançosu ile gelir gider farkı hesapları ve 2007 yılı taslak bütçenin sunulması, 7 Raporlar, Bilanço, Gelir Gider farkı hesapları ve taslak bütçe üzerinde görüşmeler, 8 2006 yılı Bilanço ve Gelir Gider farkı hesaplarının onaylanması, 9 Yönetim ve Denetim Kurullarının ayrı ayrı aklanması, 10 2007 yılı Taslak Bütçenin onaylanması, 11 2006 yılı risturnları hakkında karar alınması, 12 Kooperatife yeni katılacak üyelerin giriş koşullarının ve tüm üyelerin genel çalışma şartlarının belirlenmesi, 13 Kooperatiften çıkan ve çıkarılan üyelerle ilgili karar alınması, 14 Kooperatif amaçlarını gerçekleştirmek üzere, şubeler açmaya ve faaliyet konusu ile ilgili tarif edilmiş görevlerde; kurulmuş ve kurulacak şirketlere iştirak etmek hususunda Yönetim Kuruluna yetki verilmesi, 15 Kooperatifin bir taşınmaz satın alması konusunda, satın alma usulü, alınacak taşınmazın yeri, niteliği ile azami fiyatının kararlaştırılması ve arsa alınması ya da hazır alınan binaya tadilat gereği halinde inşaat işlerinin yaptırılma yöntemi ve inşaat bütçesinin kararlaştırılarak Yönetim Kuruluna bu konuda verilecek yetkinin belirlenmesi, 16 Kooperatifimize ait 411 Sokak No:3 Pınarbaşı / İZMİR adresindeki, İzmirBornova –Pınarbaşı KöyüKırbağlar Mevkiinin 30M4A Pafta, 405 ada ve 7 parselinde kayıtlı kargir işyeri vasıflı gayrimenkulün satışı konusunda, satış usulü ve asgari fiyatın kararlaştırılarak Yönetim Kuruluna bu konuda verilecek yetkinin belirlenmesi, 17 Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerinin alacakları huzur haklarının saptanması, 18 Dilekler, 19 Kapanış. 2003/641 Davacı Tasfiye Halinde Türkiye Emlak Bankası AŞ tarafından davalılar Mesut Erkovan, davacı bankadan dava dışı Söğüt Seramik AŞ’ye kullandırılan kredi ile ilgili olarak yapılan soruşturma raporuna göre adı geçen firma ile kredi ilişkisi devam ederken kredi artırım talebi üzerine kredi artırımı yapıldığı, şirket hakkında daha önce yapılan istihbaratta mali açık verdiğini, banka kredilerinin cirosunun üzerinde olduğu saptanmasına rağmen işlem yapıldığı, f irmanın kredileri geri ödemediği, davalıların davacı bankanın şube müdürü, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdür yardımcısı sıfatı ile oluşan zarardan davalıların sorumlu olduğunu, bu nedenle 6.632,59 YTL, 1.896.440 USD ve 5.702.265 DEM nakdi ve 328.674 DEM gayri nakdi kredi alacaklarının davalılardan müşterek ve müteselsine tahsilen karar verilmesi istemli dava sonu verilen “davanın mevsimsiz açılmış olması nedeniyle reddine. Yapılan yargılama masraflarının davacı taraf üzerinde bırakılmasına, 450,00 YTL ücreti vekâletin davacıdan alınıp davalılar vekillerine verilmesine” ilişkin 15/12/2006 tarih, 2003/641 esas, 2006/777 karar sayılı mahkeme ilamının T.K. 31 mad. uyarınca yasal süre içinde temyiz etmediği takdirde kendi yönünden kesinleşeceği, Davacı bankanın 15/03/2007 tarihli temyiz dilekçesi, davalı Mesut Erkovan’a çağrı yerine geçmek üzere ilanen tebliği olunur. 16/03/2007 Basın: 15629 34 TA 0994 Plaka nolu 20052006 Yıllarına ait Taşıt pullarımı kaybettim. Hükümsüzdür. T.C. İLAN İSTANBUL ONUNCU ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NDAN ÖMER ÇELİKTEPE Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ZEYNEP BURCU TEKİN CUMHURİYET 14 K Fotoğraflar: VEDAT ARIK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle