Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2007 PAZARTESİ 4 HABERLER TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, ‘görevi kötüye kullanma’ davasından yeniden yargılanacak 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Karaman’a yargı yolu FIRAT KOZOK Toplum Sanatla İyileşir... Türkan Saylan salonu dolduran dinleyicilere sesleniyor: Müzik barış getirir, şiddeti ortadan kaldırır. İnsanların birbirine sevgisini yaratır. Bu evrensel çoksesli müzik birbirini anlamayı sağlar. Birbirimizi anlarız, birbirimizi severiz. Aramızdaki anlaşmazlıklar, aramızdaki engeller kalkar. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin bu simge başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nın çocuklar için verdiği ücretsiz konserde konuşuyor. Mersin’deyiz. Konserin verildiği kültür salonu çocuklarla, büyüklerle dolmuş. Bu büyük girişim birinci yılında tanınıyor, seviliyor, çoksesli evrensel müziği çocuklar aracılığıyla topluma yaymanın öncülüğünü yapıyor. Keşke herkesi müzikle uğraşır duruma getirebilsek diye düşünüyorum. Gelişmiş ülkelerin, çocuklarını küçük yaşlardan başlayarak bir müzik enstrümanını çalar duruma getirmek için uğraş vermesini iyi anlamak gerekiyor. Kuşkusuz herkesin müzisyen olması amaçlanmıyor. Ama müzik, çocuğun kendini denetlemesine yardımcı oluyor. Notaları tanımak, onlara uyarak ritmi öğrenmek, ezgileri tanımak, bir yapıtı seslendirmek zekânın her bölümünü geliştiriyor. Akademik zekâ da, duygusal zekâ da çeşitli açılardan gelişiyor. Algı zenginliği, dikkati toplama, beklemeyi öğrenme, acele etmeden hızlı olabilme, gerektiğinde yavaşlama gibi beceriler biz farkında olmadan bizi geliştiriyor. Kendini kontrol etme becerisi gelişiyor. Uzun vadeli plan yapabilme, yaptığı planı uygulayabilme özellikleri kazanılıyor. Müzik gibi resim de, yazı yazma da, drama da küçük yaşlardan başlayarak hem zihinsel gelişime hem duygusal gelişime olumlu katkılar yapıyor. Ortak sanat grupları dostlukları geliştiriyor, birlikte çalışmanın çok önemli sonuçlarına katılanları ortak ediyor. Birbirini anlama, birbiriyle uyum sağlama, birbirini tamamlama gibi çok önemli nitelikler kazandırıyor. Bugün en çok yakındığımız toplumsal şiddet, gençler arasında yayılan şiddet eğilimi; sanat çalışmalarının yaygınlaşmasıyla, kültür çalışmalarına katılımın artmasıyla önlenebilecektir. Sanatla uğraşma okul başarılarının engeli değil, en güçlü desteğidir. Ne yazık ki okulda başarı olarak kabul edilen bilgi dallarının yanında sanat uğraşları salt heves, merak sayılmakta, bir zaman geçirme aracı durumuna indirgenmektedir. Sanatı eğlence ile karıştıran çok tehlikeli yaklaşım bugün başta televizyon olmak üzere kitle iletişim araçlarına egemen olmuştur. Oysa gerçek sanat bir eğlencelik, avuncalık değil, tam tersine yaşama anlam katan çok önemli uygarlık yaratılarıdır. İnsanın en yaratıcı yönünü ıskalayıp onu bir iş robotuna indirgeyen anlayış, insan yaratıcılığını engelleyerek mutsuz yaşamlar üretmektedir. Köy Enstitüleri’nde hem evrensel müziğin, hem klasik kitapların, hem de toprağı işleyip marangozluk öğrenmenin ‘yapıcıyaratıcı insan’ modelini hedeflediğini bilmemiz gerekiyor. Kültürden, sanattan koparılmış eğitim gerçek bir eğitim değildir. Çocuklarımızı teste dayalı sınavların peşinde koşturarak meslek sahibi yapmaya çalışmak, gerçek eğitim hedeflerinin gözden çıkarılmasıdır. Gerçek eğitim, bilgi yüklemesi değil, çocuklarımızı olgunlaştıran, onlara doğru bir yaşama felsefesi kazandıran, kişiliklerini geliştiren, uygarlaştıran bir süreç olmalıdır. Sanatın iyileştirici gücü de bilinmelidir. Sanatla özdeğer kazanan, özsaygı kazanan, özgüven kazanan çocuk, sorunlarını daha iyi görecek, onlarla daha iyi başa çıkabilecektir. Sanata yapılan her katkı, bu ülkenin geleceğine yapılan katkıdır. Hepimizin sosyal sorumluluğu da bu katkıya bir yerinden katılmaktır. email:erdalatak@gmail.com erdalatak@superonline.com www.erdalatabek.com ANKARA Yargıtay, Malatya Bölge Müdürü Bekir Çanak hakkında verilen yargı kararını uygulamadığı gerekçesiyle yargılandığı davadan beraat eden TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’ın, yeniden hâkim karşısına çıkmasını istedi. Karaman ile birlikte zamanın TCDD Yönetim Kurulu üyeleri olan TCDD Genel Müdür yardımcıları Ali Kemal Ergüleç ve Şinasi Kazancıoğlu ile Yönetim Kurulu üyesi İsmet Salihoğlu’nun da hâkim karşısına çıkmasını sağlayan olay; Bekir Çanak’ın Malatya 5’inci Bölge Müdürlüğü görevinden Ankara’ya atanması nedeniyle başladı. 1997’de TCDD 5. Bölge ? TCDD Malatya Bölge Müdürü Bekir Çanak, yargı kararını uygulamadığı gerekçesiyle yargılandığı davadan beraat eden Karaman ile ilgili hukuk savaşımını kazandı. Karaman, Yargıtay’ın beraat kararını bozması üzerine yeniden hâkim karşısına çıkacak. Müdürlüğü’ne atanan Çanak, 1999’da proje müdürü unvanıyla Ankara’ya gönderildi. Çanak, Malatya Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurarak yürütmeyi durdurma kararı aldırdı ve görevine döndü. Ancak bu olayın ardından Çanak hakkında çeşitli disiplin cezaları verildi. Çanak, bu cezaları da idari yargı kararlarıyla iptal ettirdi. 2002’de, Bakanlar Kurulu kararıyla bölge müdürlükleri kapatıldı. Ancak Çanak’ın Danıştay’a açtığı dava sonucu Bakanlar Kurulu kararı iptal edildi ve 2003’te bölge müdürlükleri yeniden kurulduğu halde Çanak yeniden Ankara’ya proje müdürü olarak tayin edildi. Çanak, idare mahkemesinin kararlarına uyulmadığı gerekçesiyle TCDD yöneticileri hakkında yasal işlem talep etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na 14 Ekim 2003’te bir dilekçe ile başvuran Çanak, Karaman, Ergüleç, Kazancıoğlu ve Salihoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. ğı ön inceleme “soruşturma izni verilmemesi” kararı aldı. Başsavcılık bunun üzerine takipsizlik kararı verince, Çanak bu kez Danıştay’a itiraz etti. Danıştay 2. Dairesi “isnat edilen eylem nedeniyle hazırlık soruşturması yapılması gerektiğine” hükmetti. Danıştay’ın kararı üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yeniden takipsizlik kararı verdi. Bu karara da Çanak Sincan Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz etti, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi itirazı yerinde buldu ve bürokratlar hakkında kamu davası açılmasına karar verdi. Anka Hukuk mücadelesi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bürokratlar hakkında işlem yapmak için Ulaştırma Bakanlığı’ndan izin istedi. Ulaştırma Bakanlığı ise yaptırdı ra Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Türk Ceza Yasası’nın “Kanunun tayin ettiği durumdan başka suretle keyfi muamele yapılması’’ suçundan Karaman ve diğer bürokratlara 6’şar aydan 3’er yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Yargılama sonucu Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesi, bürokratların beraatına karar verdi. Hukuk mücadelesini sürdüren Çanak, Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin beraat kararını temyiz etti. Yargıtay 4. Ceza Dairesi esastan incelemenin ardından Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin beraat kararının bozulmasına karar verdi ve yeniden görüşülmek üzere dosyayı Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. KARA KUVVETLERİ ERDOĞAN’A SORU Lojistik yapıya güçlendirme ? Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın lojistik yapısını güçlendirecek savunma tedarik projesini hayata geçiriyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın mevcut lojistik yapısına güç kazandıracak bir savunma tedarik projesi için daha düğmeye bastı. 80 adet sistem ve 800 füze alımı için ihale açan SSM, uygun gördüğü firmalardan 30 Nisan’a kadar teklif alacak. Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), orta menzilli tanksavar silah sistemi (OMTAS) tedariki projesinde ihale sürecini başlattı. SSM’den yerli ve yabancı firmalara yönelik yapılan duyuru çerçevesinde çalışmaları başlatılan OMTAS, hazır alım yolu ile karşılanacak. Buna göre silah birimi, her bir silah birimi başına 10 adet tam atım füzesi (toplam 800 adet füze), tripodu, konteyneri ve donanımları dahil olmak üzere toplam 80 adet orta menzilli tanksavar silah sistemi, doğrudan üstlenici firma tarafından tedarik edilecek. Teklife çağrı dosyalarını yayımlayan SSM, orta menzilli tanksavar silah sistemi üreticisi istekli yabancı firmalara da “ihaleye katılın’’ çağrısında bulundu. SSM’nin silah sistemleri ihalesinde son teklif verme tarihi 30 Nisan 2007 olarak belirlendi. Bu tarihe kadar alınacak teklifler üzerinde yapılacak değerlendirme sonrasında şartname kriterlerine en uygun teklifi veren firma ile sistemlerin doğrudan alımına yönelik tedarik anlaşmaları imzalanacak. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın ilgili birimleri için alınacak olan orta menzilli tanksavar silah sistemleri için gerekli olan finansmanın Savunma Sanayi Fonu kaynaklarından karşılanması planlanıyor. ‘İnsanlar nereye gitsin? ? CHP Genel Başkan Yardımcısı Selvi, İstanbul’a vize uygulaması isteyen Erdoğan’a “Bu insanları nerelerde yerleştirmek istiyorsunuz? Bunlar nerelere gitsin” sorusunu yöneltti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, İstanbul’a vize uygulaması isteyen Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Bu insanları nerelerde yerleştirmek istiyorsunuz? Bunlar nerelere gitsin” sorusunu yöneltti. Selvi, Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergesinde, Erdoğan’ın İstanbul’a geleceklere vize uygulaması yapılması, gelenlerin İstanbul’da bir evinin ve işinin olup olmadığının araştırılmasını önerdiğini belirterek şu soruları yöneltti: Kırdan kente göç, uygulanan tarım politikaları ile doğrudan ilgilidir. İktidarınız döneminde kırsal kesimde yaşayanların refahını artıracak, gelirini düzeltecek, onları kentlere göç etmek zorunda bırakmayacak hangi tarım politikaları uygulanmıştır? Tarımda uygulanan IMF ve Dünya Bankası patentli politikaların, kente göçü engelleyeceğini düşünüyor musunuz? İktidarınız döneminde kaç kişi tarlasını, bahçesini, tarımsal üretimini terk edip kentlere göç etmiştir? İstanbul’a vize uygulanması önerinizle ilgili olarak, hükümetinizin bir yasa düzenlemesi çalışması var mıdır? Hükümetiniz tarafından uygulanan tarım politikaları sonucu köylerde geçimini sağlayamayıp kentlere gelmek isteyenleri siz kentlerde istemediğinize göre, bu insanları nerelerde yerleştirmek istiyorsunuz? Bunlar nerelere gitsin? NevvarSalih İşgören çiftinin eski Sümerbank arazisi üzerine yaptıracağı eğitim kampusu için dün tören düzenlendi. Kentteki tüm okullara gönderilen “zorunlu katılım” yazısı nedeniyle birçok öğretmen pazar günü olmasına karşın temel atma törenine katıldı. Tatil gününe İzmir’in alışkın olmadığı kar ve soğuk da eklenince, tören öğrenci ve öğretmenler için “işkenceye” dönüştü. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in katıldığı açılış töreninde, telekonferans yöntemiyle İzmir Kuzey Çevre Yolu’nun açılışını yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması katılımcılara dinletildi. Eşzamanlı olarak temeli atılacak eğitim kampusu için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da konuşmasının uzamasıyla, tören alanı yavaş yavaş boşalmaya başladı. Daha önce kendilerine yoklama alınacağı bildirilen öğretmenler, uygulamaya tepki göstererek 1.5 saat soğukta bekletilmelerinin anlaşılmaz olduğunu söylediler. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) Kar altında ‘zorunlu’ tören 301. madde görüşmeleri CHP İstanbul İl Örgütü DİSK, mutabakat metnini imzalamadı İstanbul Haber Servisi DİSK, Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinde yapılması öngörülen değişiklikler ile ilgili dün İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV) çağrısı ile düzenlenen toplantıyı terk etti. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, bir araya gelen örgütlerin uzlaştığı metnin sadece cezalarda indirimi öngördüğü, içeriğini değiştirmediği için mutabakat metnine imza atmadıklarını söyledi. İKV’nin çağrısı ile dün iş dünyası, sendika, meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri yetkilileri TCK’nin 301. maddesi hakkında görüşmek üzere İKV’nin merkezinde bir araya geldi. DİSK Başkanı Çelebi, mutabakat metninin hiçbir değişiklik içermemesi nedeniyle toplantıdan çekildiklerini söyledi. Çelebi, yine yorumlara açık bir düzenlemeden yana olmadıklarını ancak hazırlanan uzlaşma metninin yoruma açık olduğunu ifade etti. Çelebi, “Önerilen, sadece cezaların indirilmesi. Oysa bu sorunu çözmüyor. İçerik aynen korunuyor” dedi. ‘Seçmen listelerini kontrol edin’ çağrısı İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Milletvekili Bülent Tanla, genel seçimler öncesi yurttaşları seçmen listelerinde kayıtlı olup olmadıklarını kontrol etmeleri konusunda uyararak Cumhuriyetin kazanımlarının kaybedilmemesi için tüm yurttaşları oy hakkını kullanmaya çağırdı. CHP İstanbul İl Örgütü’nün düzenlediği toplantıda konuşan Tanla, “Yüzde 34 oyla iktidarı ele geçiren AKP’nin iktidar oluş biçimi, toplu bir azınlığın, parçalanmış bir çoğunluğa karşı dayatmasıdır. AKP yine aynı politikayı izlemektedir” diye konuştu. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen de seçimlerde İstanbul’un belirleyici olacağını ifade ederek “İstanbul’da alacağı mağlubiyet AKP’yi sarsacaktır” dedi. İstanbul’un talihsiz bir dönemden geçtiğini belirten Sevigen “İstanbul’un üç sacayağı da kırık. Valisi de Emniyet Müdürü ve Belediye Başkanı da başarısız. İnsanlar yoksulluk içinde. Gasp, kapkaç almış başını gidiyor” diye konuştu. KUZU: YSK KARAR VERİR Siyasette 25 yaş tartışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen ardından 3 Kasım beklenmeden genel seçime gidilmesi durumunda seçilme yaşını 25’e düşüren yasa değişikliğinin uygulanıp uygulanamayacağı tartışma konusu oldu. Seçilme yaşını 25’e düşüren anayasa ve yasa değişikliğinin olası bir erken seçimde uygulanıp uygulanamayacağı tartışılıyor. Anayasanın 67. maddesi, “Seçim yasalarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz” hükmünü içeriyor. 25 yaş ile ilgili düzenleme ise 28 Ekim 2006 tarihinde yürürlüğe girdi. Anayasanın ilgili maddesine göre, bu hükmün 28 Ekim’den önce yapılacak bir genel seçimde uygulanması olanaklı görünmüyor. Hrant Dink’i öldüren tetikçinin yakalanmasının hemen ardından İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, “Örgüt işi değil, milliyetçi duygularla işlenmiş bir cinayet” demişti. Cerrah’ın henüz soruşturmanın başında bunları söylemiş olması bir idari skandaldı. Skandal bununla sınırlı kalmadı. Daha sonra Hrant’ın ihbarlara rağmen korunmadığı da ortaya çıktı. Bu yazıda bu noktadan çok Cerrah’ın vurguladığı “milliyetçi”lik söylemi üzerinde durmak istiyorum. “Örgüt değil ama milliyetçi duygu”nun bu ülkenin bir Ermeni yurttaşını, bir gazetecisini öldürebileceği normal kabul ediliyor. Hrant’ı öldürse öldürse bir “milliyetçi” öldürebilir saptaması, çok doğal bir saptama. ??? Yarılma bu sözcükte başlıyor. Bizim öğrencilik yıllarımızda MHP’li ülkücüler seçimlere “Milliyetçi Toplumcular” olarak katılırlardı. Bunu Latinceye tercüme ettiğimizde Nasyonal Sosyalizm oluyordu. Türkiye’de neonazizm adı verilebilecek “milliyetçi hareket”in doğuşu ve yükselişi 1960’lı Milliyetçi Parçalanma... yıllarda başladı. Bu yükseliş, şiddeti, ırkçılığı, cinayeti gençler arasında yaygınlaştırdı. Devlet içindeki bazı güçler onları himaye ettiler. 12 Mart 1971 askeri darbesinde “milliyetçi gençler” askeri savcıların tanığı oldular. DevGenç, Uğur Mumcu davası ve daha birçok davada bu “milliyetçi gençler” ifade verip solcuların mahkum olmalarını sağlayacak yardımlarda bulundular. Türkiye, 12 Eylül 1980 askeri darbesine “sağsol çatışması” senaryosuyla yönlendirildi. “Milliyetçi gençler”, Abdi İpekçi, Cavit Orhan Tütengil, Kemal Türkler, Doğan Öz, Cevat Yurdakul, Bedri Karafakioğlu, Ümit Kaftancıoğlu, Bedrettin Cömert gibi birçok önde gelen aydını öldürerek darbecilerin yollarını açtılar. Toplumda bir korku ortamı yaratıldı, darbeciler amaçlarına ulaştılar. “Milliyetçilik” bu nedenle son 40 yıllık siyasi yaşamımızda ölümle ve darbeyle birlikte anılır hale geldi. Solla milliyetçilik arasına ciddi anlamda bir set çekildi. ??? 1980’lerin ortasından itibaren Türkiye yeni bir süreçle yüz yüze geldi. PKK’nin karakol basmasıyla başlayan yeni dönem ve 35 bin insanımızın ölümü, binlerce köyün boşaltılması, milyonlarca insanın bölgelerini terk ederek büyük şehirlere göçmesine yol açan kanlı bir süreci başlattı. İkinci önemli gelişme ise, 12 Eylül askeri darbesinin yarattığı ortamdan da güç alan İslamcı hareketin yükselişi oldu. İslamcılar önce hükümet ortağı oldu, daha sonra ise tek başına hükümet kurabilecek güce ulaştılar. ??? Bu iki gelişme Türkiye’de siyasi dengeleri yerinden oynatırken geçmiş siyasi saflaşmaları da değiştirici bir etki yaptı. PKK’nin eylemleri ve Güneydoğu’da Kürt kimliğini öne çıkaran yasal siyasi yapılanma, Türk milliyetçiliğini de geliştirdi. MHP 1999 seçimlerinde oy oranını yüzde 18’lerin üzerine çıkaracak kadar yaygınlık kazandı. Daha önce “ülkücü milliyetçilik”le düşman cephelerde olan bazı kesimlerin üslubu, yaklaşımı değişti. Çünkü belli konularda, benzer ve ortak tepkiler göstermeye başladılar. Türkiye’nin son yıllarda kamplaşmasına neden olan temel bazı konularda “ülkücü milliyetçiler”, “müttefik” olarak kabul edilir hale geldiler. Bu, yeni bir saflaşmaydı. Kürtler bir kutup, İslamcılar bir kutup, “ülkücü milliyetçiler” ise bir başka kutuptu. Ara güçler ve kendilerini solcu olarak tanımlayanlar bu üç kutup arasında çekiştirildiler; yalnızca demokrasiyi ve özgürlükleri savunmak zorlaştı. ??? Hrant Dink’in öldürülmesi, bu kamp laşmaları kıran bir etki yaptı. Ortada “milliyetçi” diye tanımlanan bir katil duruyordu. Bazı kesimler açısından “unutulmuş” olan bu gerçek yeniden önümüze dikilmişti. Bir süredir “rahip cinayeti”, “linç girişimleri”, “Gazi davasına saldırılar” şeklinde kendini gösteriyordu, ama yine görmezlikten gelinebilir bir durum vardı. Hrant Dink’in ölümüyle birlikte, “ülkücü milliyetçilik”i hayırhah gören kesimlerde derin bir yarılma yaşandı. Ülkücüler ne kadar değişti dense de eskiden bildiğimiz gibiydiler. Bunları çok görmüş, çok yaşamıştık. Yeniden ellerinde silahla karşımıza çıkıvermişlerdi. ??? Onlarla yan yana anılmak, onların yaptığı bu vahşeti onaylamak bazı kesimler açısından kabul edilemez bir durumdu. Hrant’ın ölümü onları da yüreklerinden vurmuştu. Şimdi bir parçalanma yaşanıyor. Bu parçalanma, çok çarpıcı ve öğretici, aynı zamanda olumlu bir parçalanma. Sonrası nasıl gelişecek, şimdiden kestirmek kolay değil. Kuzu: Seçim sonucunu etkilemez TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ise 25 yaş değişikliğinin yapılacak bir erken seçimde uygulanabileceğini savundu. Anayasa’da “seçime bir yıl kala seçim kanunlarında yapılacak değişikliğin, gerçekleştirilecek ilk seçimde uygulanmayacağına’’ ilişkin hüküm bulunduğunu belirten Kuzu, bunun, iktidarın seçim yasalarını sık sık değiştirmesinin önüne geçmek için yapıldığını söyledi. 25 yaş değişikliğinin seçim sonucunu etkileyecek ya da sistemini değiştirecek bir değişiklik olmadığını savunan Kuzu, “25 yaş, net bir düzenlemedir. Rakamla belirtilmiş ve tartışmasız bir konudur. Ayrıca ilgili yasada paralel düzenleme yapıldı. Bu nedenle tartışma konusu olacağını sanmıyorum’’ dedi. Burhan Kuzu, bir erken seçim kararı alınması durumunda konuya YSK’nin karar vereceğini söyledi. CUMHURİYET 04 K