15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 2007 PERŞEMBE 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y Y Y Y Y Y 13 11 12 12 13 12 12 10 10 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB 9 PB 7 PB 5 PB 6 PB 6 K 5 PB 5 PB 2 Y 14 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB 11 PB 12 PB 1 PB 6 PB 4 PB 1 PB 4 PB 2 PB 5 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, akşam ve gece saatlerinden itibaren Marmara, Ege, Batı Akdeniz, Batı Karadeniz’in batısı ve Eskişehir çevreleri yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Sıcaklık 2 ila 4 derece artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B 1 PB 1 PB 2 PB 11 PB 11 PB 8 PB 9 Y 9 K 4 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB Y PB Y Y Y Y PB B 8 9 12 7 8 10 15 16 6 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB PB K K PB PB PB B PB 9 14 7 7 6 19 5 17 10 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada naklandığını araştırıyorlarmış da.. (tabii AKP iktidara gelinceye kadar) üzerine “gidemediğimiz için millet olarak ağır bedel” ödemiş de.. sonra? Bizimki, “gelenek haline gelen” derin devletin “kurumlar içindeki çeteleşme, bu tür bir yapı” olduğunu keşfetmiş! Dink cinayetinin azmettiricisi, katili Trabzon’dan çıktı. Olayın aslını faslını bir türlü sökemeyen RTE; Trabzon’u, kurumlar içindeki çeteleşmenin, derin devleti yakalamanın “ilk adımı” olduğunu ilan etti. Öne sürdüğü bu tanımlamalar Addis Ababa’da camiye girerken “selamünaleyküm” diyerek İslam yanını, çıkarken “thank you” diyerek laik olduğunu göstermeye çalışan Batılı yanını sergilemeye benziyor. Oysa derin devleti sökmek o kadar kolay, kurumlar içinde çeteleşmeden ibaret olsaydı, içyüzü, içeriği çoktaaan ortaya çıkarılırdı. Yüksek perdeden atmaların son örneği “derin devletin varlığını kabul ve ‘minimize’ etmekten, yok etmekten” söz açması. RTE’nin Trabzon kaynaklı olayları ve cinayetleri gerekçe göstererek derin devletle bağlantı kurması.. yoksa, yoksa… Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça şimdilik suskun görünen “meçhul” bir korkudan mı kaynaklanıyor? ??? Ciddi, yarı ciddi, gayrı ciddi olan gazetelerimiz, böyyük mü böyyük irili ufaklı yazarlarımız Dink’in sokak ortasında öldürülmesi olayında hükümetin bir numaralı sorumlu olduğunu nedense ne yazabildiler, ne de TV’lerdeki açık oturumlarda söyleyebildiler. Güncel’de de yazdık, Politika Durağı’nda da Dink’in öldürülmesinde bir numaralı sorumlunun hükümet olduğunu söyledik. Zira Hrant Dink öldürüleceğini yazıyor. Öldürülme tehdidi altında olduğunu devlet, devletin istihbarat organları biliyordu. Dink’in İstanbul Valiliği’ne davet edilerek bir istihbarat elemanı tarafından uyarılması ve buna karşın Dink’e istemediği için koruma verilmediğinin öne sürülmesi ve fakat öldürülme olasılığı yüksek olan kişiyi “istemese de” devletin korumaya zorunlu olduğunu saptayan Terörle Mücadele Yasası ve Danıştay kararları gereği uzak yakın korumaya alınmaması.. hükümetin sorumlu olduğunu göstermiyor mu? Trabzon Emniyeti’nden İstanbul Emniyeti’ne hatta Emniyet Genel Müdürlüğü’ne geçen yılın şubat ayında gönderilen ihbar içerikli (nedir, ne değildir araştırılması gereken) ihbar yazıları bu hükümeti sorumlu tutan görüşü destekliyor. Hükümet Emniyet örgütünün içinde “çeteleşen derin devlet” senaryosunu piyasaya sürerek Dink cinayetindeki sorumluluktan sıyrılamaz. Ya da olayı emniyet mensuplarını “derin devlet markalı” çeteleşmekle suçlayarak da sorumluluktan kurtulamaz. Ne var ki RTE’nin son açıklamaları bu olasılığı akla getiriyor. Ortaöğretim başarı puanı hesaplanırken 100’lük sistem dikkate alınacak GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ÖSS’de yeni uygulama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan, bu yıl Öğrenci Seçme Sınavı’nda ortaöğretim başarı puanı hesaplanırken 100’lük not sisteminin dikkate alınacağını bildirdi. Ortaöğretime getirilen 100’lük not sistemi, üniversiteye girişte kullanılan Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOÖBP) hesaplanmasına da esas olacak. Erdoğan, öğrenci 100 üzerinden kaç puan almışsa karnesine aldığı puanın aynen yansıyacağını, 2007ÖSS ile birlikte ÖSYM’nin de ortaöğretim başarı puanını 100’lük sisteme göre verilen puanlar üzerinden hesaplayacağını kaydetti. Yeni notlandırma sisteminin getirdiği en büyük yeniliğin, mezuniyet notu yerine mezuniyet puanının esas alınması olduğuna dikkati çeken Erdoğan, yıl sonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasıyla mezuniyet puanının hesaplanacağını bildirdi. Erdoğan, 5’lik sisteme göre hesaplanmış yıl sonu notlarının, 100’lük sisteme dönüştürülmesi konusunda sıkıntı yaşanmayacağını dile getirdi. TTK Başkanı, öğrencilerin 5’lik sisteme göre belirlenen başarı sıralamasındaki yerlerin korunacağını belirtti. OKS’DE TEK SEFERDE 20 TERCİH ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı, Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nda (OKS) bir dizi değişikliğe gitti. Söz konusu yeniliklerin en önemlisinin, yeni tercih ve yerleştirme sistemiyle ilköğretim diploma notunun ortaöğretime geçişte sınav puanına etkilendirilmesi olduğu kaydedildi. Bazı değişiklikler şöyle: ? Adaylar bir defaya mahsus olmak üzere 20 tercih yapacak. Birinci yerleştirme işlemleri yapılacak ve buna göre kayıtlar gerçekleştirilecek. ? Öğrencilerin İlköğretim Başarı Puanı (İBP) sınav puanına eklenerek yerleştirme puanı oluşturulacak. Bu amaçla öğrencilerin diploma notlarından İBP hesaplanacak. ? Okuldaki en yüksek diploma notuna tam puan verilecek. Okul birincileri aynı çizgiye geÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan ile görüştüğünü söyleyen Erdoğan, eski mezunların notlarıyla ilgili dönüştürme işlemlerinin kimseyi mağdur etmeden kolaylıkla yürütülebileceği konusunda mutabakata vardıklarını kaydetti. Erdoğan, 5’lik ve 100’lük sisteme göre AOÖBP’lere yansıyan farka, diploma notları 5 olan iki öğrenciyi örnek vererek açıklık getirdi. Bu öğrencilerin AOÖP’sinin 80 olduğunu belirten Erdoğan, modeli şöyle anlattı: “100’lük sistemde bitirilerek daha alt diploma notuna sahip öğrencilerin İBP puanları belirlenecek. ? Hangi sınavı seçerse seçsin adayların OKS’ye girdiği kabul edilerek 2 tür puan hesaplanacak. OKS MF puanıyla öğrenci alan okullar dışındaki tüm okullara yerleştirmede, 8. Sınıf Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı, Polis Koleji Aday Tespit sınavları ile özel okullarda OKS TM puanı kullanılacak. Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Yerleştirme işlemlerinde, Fen Liseleri ve Sağlık Meslek Liseleri yerleştirmesinde ise OKS MF puanı dikkate alınacak. ? Engelli adaylara talep etmeleri halinde sınavda 30 dakika ek süre verilecek. ? Yeni sisteme ilişkin açıklamalar ve hesap yöntemleri “www.meb.gov.tr’’ adresinde yayımlanacak ebaşvuru kılavuzunda yer alacak. puana kadar çıkmaktadır.’’ Öğrencinin yıl sonu başarısının belirlenmesinde ise eski yöntemin korunacağını söyleyen Erdoğan, “Öğrencinin notu 24.50 24.99 olduğunda 25 olarak değerlendiriliyordu ve not olarak bir veriliyordu. Bu hesaplamada bir değişiklik olmadı. Bu öğrencinin dönem notu yine birdir.Ancak dönem puanında bir değişiklik yapılmaz. Öğrencinin dönem puanı 24.50 ise yine 24.50; 24.99 ise yine 24.99 olarak kalacaktır’’ dedi. rinci öğrencinin diploma puanı 100, ikinci öğrencinin ise 85 olduğunu varsayarsak, birinci öğrencinin AOÖBP’si 80; ikinci öğrencininki ise 76.591 olarak hesaplanacak.Aynı şekilde 5’lik sistemde diploma notları 2 olan öğrencilerin AOÖBP’leri 51.087 oluyordu. 100’lük sistemde ise diploma puanı 54.99 olan öğrencinin, AOÖBP’si 56.694; diploma notu 45 olan öğrencinin AOÖBP’si ise 51.087 olarak hesaplanmaktadır. Görüldüğü gibi fark 45 Petersburg’da satılmak istenen eser, beceriksizlik nedeniyle Türkiye’ye getirilememişti Altın haç Rusya’da bulundu ÖZGEN ACAR RALSTON’UN TEMASLARI PKK ile mücadele Barzani’ye kaldı (!) MAHMUT GÜRER ANKARA Kuzey Irak’ta PKK’ye yönelik olası askeri operasyonlar, Kürt bölgesinde bulunan ve peşmergelerden oluşan Irak ordusuna kaldı. ABD’nin PKK ile Mücadele Özel Temsilcisi Joseph Ralston’un KDP lideri Mesud Barzani ile yaptığı görüşmede, konuyu gündeme getirdiği bildirildi. Bu kapsamda Kürtlerin de PKK ile mücadele süreci içerisinde yer almasının sağlanmaya çalışıldığı öğrenildi. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, ABD Irak’ta PKK’ye karşı mücadeleyi Kürt tarafına bırakmaya çalışıyor. Bu konunun Ralston’un bölgeye gerçekleştirdiği ziyarette de gündeme geldiği ifade ediliyor. Ancak Barzani’nin bu yönde bir askeri müdahaleye yanaşmadığı dile getiriliyor. Barzani’nin askeri değil, genel af ve diyalog yönünde bir çözüm önerdiği bildirildi. Ralston’un Ankara temaslarında da bu konunun gündeme geldiği belirtilirken, Ankara’nın konuya soğuk baktığı vurgulanıyor. Diplomatik kaynaklar Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede sürecin Kürt yönetiminin eline bırakılması durumunda, PKK ile mücadelenin çıkmaza gireceğini peşmerge güçleri ile PKK’lilerin ise birbirinden ayrılmasının zor olduğunu kaydediyorlar. Kürt temsilci için Ankara’ya baskı Öte yandan ABD’nin Irak’ın PKK ile Mücadele Özel Temsilciliği’ne bir Kürt temsilcinin atanması konusunda Ankara’ya baskı yaptığı öğrenilirken, konunun Barzani ile yapılan görüşmede de gündeme geldiği belirtiliyor. Irak tarafı daha önce, PKK ile Mücadele Özel Temsilcisi Vaili’nin yardımcılığına Kürt İçişleri Bakanı Kerim Sincari’yi getirmeye çalışmıştı. Ancak Dışişleri Bakanlığı, Irak makamlarına resmi nota vererek atamayı engellemişti. ANKARA Rusya’nın Petersburg kentinde dünyaca ünlü Ermitaj Müzesi’ne satılmak istenen Bizans altın haçının 1963’te Antalya’nın Kumluca ilçesinden kaçırılan “Noel Baba Hazinesi’nin” önemli bir parçası olduğu anlaşıldı. Rusya Kültür Eserleri Koruma Kurumu (Rosokhrankultura) Başkanı Boris Boyarskov, Ermitaj Müzesi’nin yıllık eser alım komisyonuna başvuran bir yabancının Türkiye’den 44 yıl önce kaçırılmış bir altın haçı satmak istediğini açıkladı. Boyarskov, UNESCO’nun Moskova’da düzenlediği bir toplantıda yaptığı konuşmada, haçın Antalya çıkışlı olduğunun belirlendiğini, Türkiye’nin gerekli bilgileri sağlaması durumunda geri verileceğini, eseri satmak isteyen kişi hakkında da soruşturma başlatılabileceğini söyledi. 1963 yılında Antalya’nın Kumluca ilçesindeki antik Koridalla kentinde bir çoban kadının otlattığı keçilerden birinin ayağının çukura saplanması ve hayvanını kurtarması sonrasında İ.S. 6. yy’a ait Bizans kilise eşyası gün ışığına çıkmıştı. Köylülerin yağmaladığı hazinenin bir bölümüne jandarma el koyarak Antalya Müzesi’ne teslim etmiş, ancak önemli bölümü yurtdışına kaçı Hazine, Bizans İmparatoru Jüstinyen döneminde, Noel Baba’nın kurduğu Sion Manastırı’nın başarısını kutlamak üzere hediye olarak gönderilmiş, tümü gümüşten, önemli bölümü altın kaplama tepsiler, haçlar, kandillerden oluşmaktaydı. dışarıya çıkarılmış kültürel varlıklarının alınmamasını, alınmışların da sahipleri biliniyorsa geri verilmesini kararlaştırmıştı. Üniversite, müze müdürü Giles Constable’ı Türkiye’ye göndermiş, Antalya Müzesi’ndeki eserler ile birleştirilerek bir bütün halinde belirli bir süre Vaşington’da sergilendikten sonra Türkiye’ye geri verilmesini önermişti. Üniversite, hazinenin parçalanan bazı bölümlerinin yarısı Dumberton Oaks; öteki yarısı da Antalya Müzesi’nde olduğu için bunların onarılarak birleştirilmeleri işini de yüklenecekti. Ne var ki Vaşington’daki Türk büyükelçilerinin çeşitli girişimlerine karşın Türkiye’deki Anıtlar ve Müzeler genel müdürlerinin beceriksizlikleri nedeniyle bu hazine Türkiye’ye geri getirilememişti. rası kaçakçısı Yorgo Zakos, ABD’nin başkentinde emekli büyükelçi Robert ve eşi Mildred Bliss’e hazineyi aynı yıl 1 milyon dolara satmıştı. (O yıllarda OECD’de kurulan Türkiye’ye Yardım Konsorsiyumu, Lüksemburg’dan 100 bin dolar borç almıştı!) Hazine daha sonra çiftin kurduğu Dumberton Oaks Müzesi’nde sergilenmişti. Ancak müzenin bağlı olduğu Harvard Üniversitesi Mütevelli Heyeti, bu olaydan on yıl sonra aldığı bir kararla, yasadışı yollardan ülkelerin açılıyordu. Bundan böyle bu tür olaylar “çete suçu” kapsamında değerlendirilecek. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Konya’da kurulu Endüstri Holding’in eski Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ertekin ve dört yönetici hakkında yerel mahkemenin verdiği beraat kararını bozduktan sonra gerekçeli kararında şu noktaların altını çizdi: “Holding, yurtdışında çalışan bir kısım yurttaşları dolandırmıştır. Sanıklar, suç işlemek için bir örgüt kurmuştur. Bunun kanıtlanmasına karşın beraat kararının verilmesi yerinde görülmemiştir.” Bugüne kadar açılan davalar yukarıda aktardığımız gibi ağır hapis cezasını gerektirmeyecek suçlamaları konu ediyordu. Yeni Türk Ceza Yasası’nda 3 yıldan az olan hapis cezalarının büyük bir dilimi hafifletici nedenlerle cezaevine girmeyi gerektirmeyecek şekilde infaz edildiği için bu suçu işleyenler ciddi bir yargılanma korkusu içinde olmuyordu. Şimdi 6 yıla kadar ağır hapis gündemde. ??? Yargıtay’ın son kararı yerel mahkemelerin halen önlerinde olan ya da önümüzdeki dönem açılacak davalar için de yol gösterici olacak. Yerel mahkemeler ne yazık ki bu tür davalarda yerel kamuoyundan ister istemez etkileniyorlar. Düşünsenize; yargılanan kişiler iktidar partisinin il başkanı, onun kardeşi, il başkanının iş ortağı ve sülalesi... Böyle bir durumda nasıl karar verirsiniz? En azından suçlamayı en hafif cezayı gerektiren maddeden yaparsınız... Bundan böyle yerelgenel bütün hukukçular Yargıtay’ın kararını dikkate almak durumunda kalacak. Burada bir tehlike daha var: Zamanaşımı! Türkiye’de her birkaç iktidarda bir af yasası çıkıyor. Rahşan affının etkilerini hâlâ konuşuyoruz... Ne yazık ki bu tür aflardan daha etkili olanı zamanaşımı! Bir başka deyimle, zamanaşımı fiili af olarak yaşama geçiyor. Yargıtay kararı uyarınca deyim yerindeyse “yeşil çete” adını verebileceğimiz bu tür suçlarda, zamanaşımı tehlikesi de azalacak. Zira çete suçlarında zamanaşımı sıradan dolandırıcılığın iki katı. ??? Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladığım ilk yıllardan aklımda kalan manşet haberlerimin başında hayali ihracat olayları geliyor. Ege’nin pek çok kıyı kasabasındaki hayali ihracat patlaması turizm patlamasını katlamıştı. O dönemde mahkemeler devletin milyonlarca dolar zarara uğramasına neden olan hayali ihracat olaylarında “vergi kaçakçılığından” dava açarlardı. Bunun suçu da 45 bin liraya kadar para cezasını gerektiriyordu. Elbette hiçbir caydırıcılığı yok... Zamanla savcılaryargıçlar kafa kafaya verdiler, buna bir çare bulmak gerektiğini düşündüler. Çünkü dönemin ANAP hükümeti, değil hayali ihracatla mücadele etmek, yerine göre teşvik etmek için bile özel kararnameler çıkarıyordu. Sonunda davaların vergi kaçakçılığından değil, “teşekkül halinde kaçakçılıktan” açılmasına karar verildi. 45 bin liralık cezalar çıktı 10 yıl ağır hapse! Aradan 20 yılı aşkın zaman geçti... Hayali ihracatın yerini başka hayali kazançlar aldı. Hükümetler yine önlem almakta geç kaldı. Yargı bir çare geliştirdi... Biz çetelerin çetelesini tutmaktan bıktık... Çeteler yeni reçeteler üretmekten bıkmadı! Dileriz, Yargıtay’ın kararı, acı çeken binlerce kandırılmış gurbetçimizin yarasına merhem olur... Çeteler yeni bir yöntem geliştirene dek! ankcum?cumhuriyet.com.tr SOMO’DAN ANKARA’YA YAZI rılmıştı. Hazine, Bizans’ın en görkemli dönemi olan 6. yy’da İmparator Jüstinyen’in iktidarında Antalya’da Noel Baba’nın kurduğu Sion Manastırı’nın başarısını kutlamak üzere hediye olarak gönderilmiş, tümü gümüşten, önemli bölümü altın kaplama tepsiler, haçlar, kandillerden oluşmaktaydı. Hazine Türkiye’de bulunduğu yerden dolayı “Kumluca”, yurtdışında ise kullandığı yer nedeniyle “Sion” hazinesi olarak biliniyor. Kapalıçarşı’nın ünlü uluslara ‘Girişimler yapılacak’ Hazinenin en önemli parçası olarak Petersburg’da ortaya çıkan altın haçı kışları İsviçre’de yazları Yunanistan’da yaşayan Yorgo Zakos’un İstanbullu eşi Janet BenbasetZakos’un satmak istediği sanılıyor. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün, “Olayı incelemeye aldık, gerekli bilgiler tamamlandıktan sonra Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla haçın geri alınması için girişim yapılacaktır” dedi. Irak’la yaşanan petrol krizi çözüldü TRABLUS (AA) Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Irak’a petrol ürünleri sevkıyatında yaşanan sorunların çözüldüğünü bildirdi. Tüzmen, Irak milli petrol şirketi SOMO’dan, “Eski hükümlerle petrol ürünleri taşımacılığına devam edileceğine’’ dair Ankara’ya resmi yazı yazıldığını kaydetti. Resmi temaslarda bulunmak üzere Libya’nın Trablus kentinde bulunan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Petrol Bakanlığı’na vekâlet eden Enerji Bakanı Kerim Vahid tarafından iki kere arandığını söyledi ve Vahid’in, “hükümet adına kendisiyle görüştüğünü, Türk tarafıyla işbirliği yapmak istediklerini ve herhangi bir anlaşmazlığa sebep vermek istemediklerini’’ dile getirdiğini vurguladı. 2002’den itibaren ataması yapılanların yol harcırahları, faizleriyle birlikte ödenecek Eğitimcilerin hukuk zaferi SALİM HALİMOĞLU ‘Anlaşmaya uygun davranılacak’ SOMO’dan da Ankara’ya resmi yazı yazıldığını kaydeden Tüzmen, yazıda eski anlaşmalara uygun şekilde çalışmaya devam edilmek istendiğinin ifade edildiğini söyledi. Tüzmen, şöyle devam etti: “Sayın Bakan Vekili, SOMO’nun yazılarının tamamen düzeltildiğini, SOMO’nun eski anlaşmalara uygun olarak tekrar bütün Türk firmalarıyla anlaşmak istediğini ve eski anlaşma hükümlerine tamamen sadık kalacaklarını belirtti. Ben de bu çerçevede kendisiyle yapmış olduğumuz görüşmede, Irak anlaşmaya sadık kaldığı sürece Türkiye’nin herhangi bir şekilde güçlük çıkarmadığını söyledim. ‘Muhatabınız yalnızca biziz, hükümet biziz, sizinle aynı şartlar altında çalışmaya devam edeceğiz’ dedi ve acilen bizim bu konuda harekete geçmemizi istirham ettiler. Biz de dediğimiz gibi ‘Siz anlaşmalara uyduğunuz sürece biz de anlaşmamıza uygun hareket ederiz’ dedik.’’ PKK ile Kerkük’ü karıştırmayın Ralston’un dün Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt ile yaptığı görüşmede ise Mahmur Kampı’nın kapatılması konusunun öncelikli olarak gündeme geldiği ifade ediliyor. ABD kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Ralston önceki gün Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmede olduğu gibi, Mahmur Kampı’nın silah ve PKK unsurlarından temizlendiğini dile getirirken, TSK, kampın mutlaka boşaltılması gerektiğini, listeleri Irak makamlarına teslim edilen 150 PKK’linin de bir an önce iade edilmesini istedi. Bunun yanı sıra görüşmelerde, PKK konusu ile Kerkük konusunun birbirine karıştırılmaması gerektiği konusunda uyarı yapıldığı bildiriliyor. Eğitim emekçileri, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından ilk defa ve naklen atanan öğretmenlere yol, yerleşme gibi masraflarının karşılanması için ödenen, ancak 2002 yılında kaldırılan “yolluk’’ uygulamasına ilişkin başlattıkları hukuk mücadelesini kazandı. Eğitimcilerin “hak mücadelesi’’ 20022003 Eğitim Öğretim Yılı’nda ilk defa ve naklen atanan eğitimcilere Bütçe Yasası’yla “6245 Sayılı Harcırah Yasası’nın hükmü uygulanmaz, yolluk ödenmez’’ kararı ile başladı. Açılan dava sonucu Anayasa Mahkemesi 22 Temmuz 2003 tarihinde bu kararı iptal etti. Ancak 4639 sayılı yeni yasayla “Kendi talepleri doğrultusunda tayin olunanlar haricinde atananlara yolluk ödenir’’ ibaresi getirildi. Bu ibare ilk defa atananlara da yolluk ödenmeyeceği yönünde yorumlanarak yine hiçbir öğretmene yolluk verilmedi. Bunun üzerine İstanbul, Gaziantep, Ankara, Erzurum, Adana ve İzmir olmak üzere 6 ilde, ibarenin anayasanın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle idare mahkemelerine açılan davalar sonucunda Anayasa Mahkemesi 4 Mayıs 2005’te bu ibarenin kaldırılmasına karar verdi. Anayasa Mahkemesi’nin 26 Kasım 2005 tarihli “Memur güvencesinin kaldırıldığı’’na ilişkin gerekçeli kararı da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasal faizleriyle birlikte ödenecek Bu karar üzerine yolluklarını almak için okul müdürlüklerine başvuru yapan öğretmenlerin talebi, “Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının geriye işlemeyeceği’’ gerekçe gösterilerek geri çevrildi. AKP hükümeti, dava açıldıktan sonra, 5538 sayılı yasayla sadece ilk ve naklen atananların yolluk alabileceği hükmünü yürürlüğe koydu. Bunun üzerine harekete geçen EğitimSen avukatları, kaymakamlıklar ve ilçe milli eğitim müdürlükleri düzeyinde dava açarak 2002 yılından itibaren ataması yapılan eğitimcilerin yol harcırahlarının yasal faiziyle birlikte ödenmesini talep etti. Yaklaşık 5000 öğretmenin açtığı dava İstanbul 2. ve 5. idare mahkemelerinde görüşülerek, harcırahların yasal faizleriyle birlikte ödenmesi karara bağlandı. EğitimSen avukatlarından Metin İriz, “Konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne sıçramadan Anayasa Mahkemesi’nce kökünden halledilmiştir” diye konuştu. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle