14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 2007 PERŞEMBE 6 HABERLER ASO toplantısına katılan Bakan Çiçek: Konunun ceza hukukçuları tarafından tartışılması gerektiğini söyledi PERŞEMBE ORHAN BURSALI ‘301 AB üyelerinde de var’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Cemil Çiçek, TCK’nin 301. maddesinin “Türkiye’nin ayıbı” diye nitelendirildiğini belirterek “Bu Türkiye’nin ayıbı ise bu ayıbı taşıyan pek çok ülke var. Özellikle de Avrupa Birliği üyesi ülke var” dedi. Bakan Çiçek, Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) ocak ayı meclis toplantısına katılarak oda üyelerine TCK’nin 301. maddesi hakkında bilgi verdi. 301. maddenin ceza kanununda yer alan bir madde olduğunu belirten Çiçek, konunun ceza hukukçuları tarafından tartışılması gerektiğini söyledi. Çiçek, “Hukuki bir konuyu, konuyla alakası olmayan ya da yeteri kadar bilgisi olmayan insanlar şurasından burasından tartışmaya Birbirini Yiyenler Biraz nefes alalım ve günlük hayata başka açılardan bakalım. Aslında yapmaya çalıştığım genellikle budur. Fakat biz insanlar günlük yaşamın, “O An”ın esirleriyiz! “Gelecek vizyonu” olsa ülkenin bir çıkış yolu ufukta gözükür! Ama siyasette ve “kanaat önderlerinde” buna inanan yok. Ama bu köşe inanıyor! New York Post’un yazısı: “Türkiye kendini yok etme eğiliminde”... Yazar Ralp Peters, AKP’nin ülkeyi İslamlaştırma ve Araplaştırma politikasına veryansın ediyor. Yazının vizyonu büyük değil aslında, ama içerideki durumu/kargaşayı “kendini yok etme eğilimi” olarak saptamasına bir nokta koyalım! Yine önceki gün Güngör Uras (Milliyet), birkaç ay önceki Forumİstanbul’da “21. yüzyılın barış ve refahının anahtarı: Birlikte yaşama (cohabitance)” konferansında yapılan iki konuşmaya gönderme yaptı. Bu konuşmalar gözümden kaçmış. Aslında burada yıllardır savunulan görüşleri çeşitli açılardan dile getirmesi bakımından önemli. Birincisi, Coca Cola’nın tepesindeki Muhtar Kent’ten. Demiş ki: “İnsanların birlikte yaşamaları ekonomik büyümeye ve sosyal gelişmeye bağlı.. Büyüyen, zenginleşen ülkelerde farklı din, dil ve ırktaki insanlar arasındaki azınlıklar ile çoğunluklar arasındaki çatışmalar sona erer.. ülkeler uzun vadeli bir ‘vizyon/rüya’ hedef belirlemeden bir yere gidemezler...” ??? Bu saptamalar bağlamında Türkiye’yi düşünün! Birbirimizi yememizin, bir ülke insanları gibi değil de, birbirine ezeli ve ebedi düşman topluluklara, kamplara bölünmenin, hem de bu derece, arka planında ne var? (Lütfen emperyalistler.. demeyin, yıllarımız bu masalı dinlemekle geçti! Artık aynaya bakacağız!) Hrant Dink’in öldürülmesi karşısında, yüz binlerin tepkisini “Biz de Ermeniyiz..” biçimindeki naif, derinden saf bir insani duyguyla dile getirmesi karşısında bile ırki ayranımız kabarıyor ve aşırı ve anlamsız milliyetçi tepkiler Ağrı Dağı’na tırmanabiliyor. Neden? Almanların, Türkler yakıldığında “Biz de Türküz” diye yürümelerine ses çıkarmayanlar, şimdi oturup susmalı... Tepkilerin boyutu, hemen her konuda, neredeyse tsunamiler olup çevreyi yakıp yıkacak gibi! Dur durak bilmiyor! Muhtar Kent’in seslendirdiği ekonomiktoplumsal görüş tamamen haklıdır: Türkiye’de bölüşülecek pastanın küçüklüğü, işsizlik vb. gibi sosyoekonomik sorunlardan 50 yıldır bir türlü nefes alamayan bir ülke halkı, doğallıkla bugünkü manzarayı veriyor. Ekonomi “tıkırında” olsaydı, durmadan refah, zenginlik üretebilseydi, acaba dincilik, aşırı milliyetçilik.. bu kadar büyük “ayrılık rüzgârları” eser miydi ülkemizde? Cesur olalım: Hayır! Tamam kabul, Muhtar Kent aşırı gidip “çatışmalar sona erer” diyor.. Tabii ki ermez, ama hepsi “yönetilebilir” konumda kalırdı, kanlı bıçaklı değil çok daha “uygarca düzlemde” sürerdi! Bir de tabii ki “vizyon/rüya”, yani gelecek projeleri olmayan ve bu projeler etrafından kenetlenmeyen ülkelerin neye benzediklerini görmek için: Kendimize bakalım! ??? Aynı toplantıda konuşan Ali Koç’u da alkışlıyorum: “Bizim hedefimiz nedir? Bizim hedefimizi kim belirleyecek? Hedef sadece ülkelerin belli başarıya ulaşmaları için gerekmiyor. Ortak hedefler, insanların birlikte yaşamalarının da altyapısını oluşturuyor.” Güngör Uras doğallıkla soruyor: “Şu anda Türkiye’nin vizyonu/rüyası nedir? Bizi birleştiren ortak bir vizyon/rüya var mı? Ortak bir hedef belirleyen ve toplumu bu ortak hedef etrafında toplayarak hedefe doğru koşturan var mı? Elli yıl sonra nasıl bir Türkiye düşünüyoruz? Yüz milyonlara ulaşacak nüfus bu ülkede nasıl birlikte yaşayacak? Ne yiyecek, ne içecek? Ne iş yapacak?” Bu sorular çok önemli! Bu soruları çoğalarak sormak zorundayız! Bunları tartışmayan, “bu an”ın esiri bir ülke insanları olmamalıyız! AKP iktidarı bu milleti birbirine yediriyor! Kamplaşmaları artırıyor ve kışkırtıyor. Kendisinin dışındakileri ötekileştiriyor. IMF programlarına ülkeyi teslim etmiş, dışarıdan gelecek paraya bel bağlamış... Ülkenin rüyasıvizyonu yok! Ülke umutsuz, geleceksiz ve bölünmüş... Nereye gidiyoruz? ? Adalet Bakanı Cemil Çiçek, “301. madde Türkiye’nin ayıbı ise bu ayıbı taşıyan pek çok ülke var. Özellikle de Avrupa Birliği üyesi ülke var. Üstelik Avrupa Birliği’nin birinci liginde olan, Avrupa Birliği’nin kurucu ülkelerinde var” dedi. başladığında o hukuki olmaktan çıkıyor, siyasi tartışmaya, ideolojik tartışmaya dönüşüyor” dedi. Hukukta ve sosyal bilimlerde mutlak doğrunun olmadığını, olsa olsa kişisel kanaatlerin bulunduğunu belirten Çiçek, “301. madde Türkiye’nin ayıbı ise bu ayıbı taşıyan pek çok ülke var. Özellikle de Avrupa Birliği üyesi ülke var. Çünkü aynı madde ya aynen ya da ifadeleri değişik olarak, cezaları da değişik olarak, üstelik Avrupa Birliği’nin birinci liginde olan, Avrupa Birliği’nin kurucu ülkelerinde var. Halbuki bunu bir ayıp bağlamında, ayıp ifadesi ile tartışmak yerine bunun özünü tartışarak daha uygun bir madde düzenlemesi yapılsa diye bu çerçevede değerlendirmek uygun olacakken, hemen Türkiye bir maddeden dolayı bütün dünyada ayıplı hale geldi” dedi. konu hakkında konuştu. ‘Yüzde 10 barajı demokrasi için bir ayıptır’ denildi. Şimdi İnsan Hakları Mahkemesi kararından sonra neticeyi tartışmak yerine en azından bu üslubun Türkiye için ne kadar yanlış olduğunu herkesin oturup düşünmesi lazım. Niye yüzde 10 barajı Türkiye’nin ayıbı olsun? Her ülkede baraj var. Halbuki bunlara bir ayıp, ülkenin çok büyük bir noksanı demek yerine daha yumuşak bir üslup içerisinde söylenebilirken maalesef bıçağımızın her tarafı herkesi kesiyor, her tarafa kesiyor. Bu mahkeme kararını her ‘HER ÜLKEDE VAR’ “Ayıp” ifadesinin seçimlerdeki yüzde 10 barajı için de kullanıldığını ifade eden Çiçek, şöyle konuştu: “Yüzde 10 barajı hakkında sayısız rapor hazırlandı, pek çok makam, mevki, imkân sahibi insan kesin bir defa daha yeni baştan okumasında ve bundan sonra konuları tartışırken bunlara dikkat etmesinde fayda var.” Çiçek, Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlıklarının hak ve özgürlüklerinin çiğnendiğini, ancak bu sorunun yeterince gündeme gelmediğini söyledi. Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlıklarının müftülerinin Yunan hükümeti tarafından belirlendiğine işaret eden Çiçek, “Eğer 301 hak ve özgürlüklerle ilgili bir maddeyse Batı Trakya’da senelerden beri hak ve özgürlüklerin h’si de ö’sü de yok. Neticede uzun bir uğraşı sonucu İnsan Hakları Mahkemesi oradaki azınlıkların dini liderlerinin seçimi usulünün bir hak ihlali olduğuna karar verdi” dedi. DTP’Lİ SIRRI SAKIK: IRAK İŞGALİ AİHM’nin kararı adil değil ? DTP Eşbaşkan Yardımcısı Sakık, yüzde 10 seçim barajının tümden kaldırılarak her siyasal görüş ve eğilimin parlamentoda temsil olanağı bulması gerektiğini bildirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkan Yardımcısı Sırrı Sakık, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yüzde 10 seçim barajıyla ilgili kararının adil olmadığını belirterek barajın tümden kaldırılarak her siyasal görüş ve eğilimin parlamentoda temsil olanağı bulması gerektiğini bildirdi. Sakık, “Eğer baraj mutlaka korunmak isteniyorsa temsilde adaleti de sağlayacak şekilde AB ülkeleri düzeyine indirilmelidir” dedi. AİHM’ye başvuruyu yapan eski DEHAP’ın milletvekili adayları Mehmet Yumak ve Resul Sadak, büyük daireye itirazda bulunacaklarını açıkladılar. DTP, AİHM’nin yüzde 10’luk seçim barajının insan hakları ihlali olmadığı yönündeki kararına tepki gösterdi. DTP Eşbaşkan Yardımcısı Sırrı Sakık, yaptığı yazılı açıklamada, kararın AİHM’nin yüzde 10 seçim barajını kabul ettiği, meşru gördüğü anlamına gelmediğini söyledi. AİHM’nin kararında yüzde 10 seçim barajının oldukça yüksek olduğu, Avrupa standardı ile uyuşmadığı, demokratik toplum gerekleriyle bağdaşmadığının altının çizildiğini anlatan Sakık, mahkemenin seçim sistemi konusunda hükümete ve ulusal makamlara geniş bir takdir marjı tanıdığı için dar anlamda yorumlayıp ihlal bulunmadığı sonucuna vardığını kaydetti. Karara muhalif kalan yargıçların sözleşme ek 1 No’lu protokolün ihlal edildiğini, adil temsil yönünden mahkemenin şekli teknik dar yorumlamaya gidemeyeceğini belirttiklerine dikkat çeken Sakık şu görüşleri dile getirdi: emitingli protesto ? Irak’ın işgalinin 4. yıldönümü dolayısıyla 20 Şubat20 Mart 2007 tarihleri arasında bir dizi etkinlik gerçekleştirilecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DİSK, KESK ve meslek odaları, Irak’ın işgalinin 4. yıldönümü dolayısıyla 20 Şubat20 Mart 2007 tarihleri arasında aralarında “internette miting”in de bulunduğu bir dizi etkinlik gerçekleştirecek. ABD’nin Irak’ı bombalamaya başladığı 20 Mart’ta saat 20.00’de ışıklar 10 dakika kapatılacak. Hazırlıkları devam eden kampanya, nümüzdeki günlerde demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilere duyurularak son program birlikte oluşturulacak. Kampanyanın hedefleri, “Irak işgalini protesto”, “ABD’nin Orta Doğu politikalarını protesto”, “AKP’nin ABD yanlısı politikalarını teşhir” ve “Barış için mücadelenin yükseltilmesi” olarak belirlendi. Ayrıca kampanya için bir logo belirlenecek, duvar gazetesi, afiş, bildiri, broşür ve stiker’lar hazırlanarak basın kuruluşları için bilgi notları ve reklam spotları oluşturulacak. Kampanyada, alışılmış protesto gösterilerinin dışında “emiting” yöntemine başvurulacak. Oluşturulacak “20M20” isimli internet sitesinde emiting düzenlenecek. Miting, internet kullanıcılarının siteye girerek belli bir süre burada kalmasını veya Irak işgaline karşı elektronik ortamın sağladığı olanakları kullanarak görüş belirtmesini içeriyor. Soğuk havaya karşın çok sayıda yurttaş, ölümünün 17. yılında Aksoy’un mezarı başında toplandı. Muammer Aksoy anıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bahçelievler’deki evine giderken uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren gazetemiz yazarı ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Kurucu Genel Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy, ölümünün 17. yılında gömütü başında anıldı. Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki anma törenine, CHP Genel Sekreteri Önder Sav, CHP Ankara il ve ilçe teşkilatları ile gençlik kollarının yanı sıra, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, ADD Genel Başkan Yardımcısı Ali Ercan ve ADD üyeleri, Türk Hukuk Kurumu temsilcileri, öğretim üyeleri, siyasiler, Cumhuriyet okurları ile çok sayıda yurttaş katıldı. Aksoy’un eşi Ülkü Aksoy ile oğlu Arın Aksoy ve diğer aile üyeleri de törende hazır bulundu. ‘ONU ARIYORUZ’ Saygı duruşu ile başlayan anma programında konuşan Önder Sav, Aksoy’u her geçen gün daha büyük bir özlemle arayıp, derin bir sevgi ve saygıyla andıklarını söyledi. Sav, Aksoy’un durmadan, usanmadan yazıp, konuşup, mücadele ettiğine dikkat çekerek, ölümünün de “yiğitçe” olduğunu söy ledi. Sav, “Aksoy, insanlara, topluma, kendisine inanan ve güvenen herkese lekesiz bir şöhret bıraktı” diye konuştu. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, Aksoy’u “yiğit bir ulusalcı” olarak nitelendirdi. Konuşmaların ardından, Muammer Aksoy’un eşi Ülkü Aksoy ile törene katılanlar, Muammer Aksoy’un mezarına karanfiller ve yaktıkları mumları bıraktı. Muammer Aksoy’un anısına daha sonra, Adalet ve Demokrasi Haftası etkinlikleri çerçevesinde “Laiklik” konulu bir panel düzenlendi. PKK’lileri kastederek ‘ Güneydoğu’nun da şehitleri var’ dediği şeklindeki haberleri yalanladı Canan: Sözlerim çarpıtıldı ? ABD elçiliğindeki yemeğe katılanlardan CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen, Esat Canan’dan “böyle bir sözü duymadığını” bildirdi. CHP lideri Baykal da “Milletvekili haberi tekzip etmiştir, Ortada kanıt varsa değerlendiririz” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Hakkâri Milletvekili Esat Canan, ABD elçiliğindeki bir yemekte PKK’lileri kastederek “Güneydoğu’nun da şehitleri var” dediği şeklindeki haberleri yalanlarken “Sözlerim çarpıtıldı, siyasi linç kampanyası başlatıldı” dedi. CHP lideri Deniz Baykal da, “Bu haberi milletvekili tekzip etmiştir. Ortada kanıt varsa değerlendiririz” dedi. ABD’nin PKK ile mücadelede özel temsilcisi Joseph Ralston’un 4 milletvekiline verdiği yemekte CHP Hakkâri Milletvekili Esat Canan’a atfen basına yansıyan “Güneydoğu şehitleri var” dediği ve bir soru üzerine bundan PKK’lileri kastettiğini onayladığı haberi tartışma yarattı. obursali?cumhuriyet.com.tr. BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SÜREÇ BİTMEDİ “AİHM’deki yargılama süreci henüz bitmemiştir. Bu durumda çoğunlukla verilen karara karşı başvuru sahiplerinin üç ay içinde 17 yargıçtan oluşan büyük daireye başvurmaları ve başvurunun dikkate alınması büyük ihtimal olup bu konuda yeni bir içtihat yaratılması olasılığı güçlüdür. Bilindiği gibi daha önce DEP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması DEP’in kapanması sonucu üyeliklerinin düşmesi nedeniyle AİHM’ye yapılan bir başvuruda Türkiye hür seçimleri ihlal ettiği gerekçesiyle mahkum olmuştur.” Sakık, AİHM’nin bu konuda adil bir karar vermediğini, AB üyesi ülkelerin hiçbirinde görünmeyen, başta Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve birçok devlet yöneticisinin adaletsiz bulduğu yüzde 10 barajına istikrarın gerekçe gösterilmesinin kabul edilemeyeceğini kaydetti. ‘YAZANLAR İSPATLAMALI’ Yemeğe katılanlardan CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen, “böyle bir sözü duymadığını” bildirdi. Esat Canan da, sözlerinin çarpıtıldı ğını bildirdi. CHP lideri Deniz Baykal da dün MYK toplantısından sonra bu konudaki soruları yanıtlarken “Adı geçen milletvekili haberi tekzip etmiştir. Doğru olmadığını açık bir biçimde ifade ediyor. Ortada kanıt varsa değerlendiririz. Ortada bir haber var, milletvekili de, ‘Söylemedim’ diyor. Yazanlar ispat etmelidir. Bizim bu konularda duyarlılığımız çok iyi biliniyor. İddianın teyit edilmeye ihtiyacı vardır” diye konuştu. AKP’liler Eskişehir için müfettiş istediler CAN HACIOĞLU Çapan’dan ‘bana sahip çıkın’ çağrısı KARS (Cumhuriyet) Eski Esenyurt Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan, Türkiye’nin sol bir iktidarla yönetilmeye ihtiyacı olduğunu belirterek “Kars’tan aday olursam, Karslıların bana sahip çıkmalarını isterim” dedi. Gürbüz Çapan, önümüzdeki genel seçimlerde Kars’tan aday olup olmayacağı ve gündemdeki siyasi gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de Kars’ı temsil etmek için seçilenlerin mevcut partilerin genel başkanlarının adayları olduğunu ifade eden Gürbüz Çapan, “Kars’ta anket yapıp en yakınları içerisinde tercih göreni adaylaştırmak gerekiyor. Oysa bizde mevcut partilerde genel başkanların adayları var. Kıblegâhı halk olan bir oluşum kurmak lazım. Demokrasi bu. Bizde ise kıblegâh terse dönmüş, liderler ön plana çıkmış. Mebusların ve siyasilerin kıblegâhı parti liderleri olmuş. Türkiye’nin sorunu bu. Kars bu sorunu çözebilir” dedi. Türkiye’nin “soldan yönetilmeye ihtiyacı olduğunu” vurgulayan Çapan, özetle şunları söyledi: “Esas problemimiz solda dağılmış olmamız. Sosyal demokrasinin ana kalesi CHP’yi Baykal ele geçirince, bizler kenarda ufak partiler yaptık, ama tutmadı. Benim esas gönlümden geçen, Türk solunun toparlanmasıdır. Yani Türkiye’nin soldan yönetilmeye ihtiyacı var.” ESKİŞEHİR AKP’liler, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin Sayıştay denetiminden geçmiş projeleri için İçişleri Bakanlığı’ndan müfettiş istediler. DSP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, AKP’lilerin Eskişehir’deki başarısızlıklarını kabul edemediklerini belirterek, “Bu siyasetin çirkin yüzüdür ve kokuşmuş bir taktik aracıdır” dedi. Yerel seçimler öncesinde dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı olan Eskişehir Milletvekili Murat Mercan, 6 ay boyunca Eskişehir’de kent içi ulaşımda tramvayın işletmeye açılmasını engelledi. Mercan’ın şikâyeti üzerine kentte inceleme yapan müfettişler çalışmalarda hiçbir usulsüzlük bulunmadığını belirledi. Yerel seçimlerden sonra parti örgütleri ve belediyelerde AKP’li meclis üyeleri Büyükerşen’in projelerini engellemeye çalıştı. Son olarak da Murat Mercan, Büyükşehir Belediyesi’nin 2005’te Sayıştay denetiminden geçmiş projeleriyle ilgili müfettiş incelemesi istedi. İddialarla ilgili açıklama yapan Yılmaz Büyükerşen, “Bu tür şikâyetler, siyasetin çirkin yüzüdür ve kokuşmuş bir taktik aracıdır” dedi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle