24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 ARALIK 2007 PAZAR 6 HABERLER Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, dini baskı gören 4 Alevi kız öğrenci için rapor hazırladı PAZAR ORHAN BURSALI Dosya AİHM’ye gidiyor ? Öğrencilerin ve ailelerinin baskı altında olduğu ifade edilirken kızlardan Ş.D.’nin babası Cafer D., “Türbanlı öğrenci kürsüden indirilince Başbakan 24 saat geçmeden kendisini aradı. O kızcağız sadece kürsüden indirildi.. ama bizim kızlarımızın hayatı karardı” dedi. MEHMET MENEKŞE Fazıl Say Fazıl Say, heyecanla dinlediğim bir evrensel sanatçımız. Onun hakkında dünya basınında yayımlanan eleştiriler, dünya müzik çevrelerinin Say çevresinde oluşturduğu müthiş renkli atmosfer ve ilgi, tırmandığı zirvenin tamamen, tartışmasız ve kesinlikle hak edilmiş olduğunun da kanıtlarıdır. Yarattığı ve aldığı evrensel “impakt faktörü”, onu, bir bilimcinin en yüksek noktasına taşıyacak ölçüde ve değerdedir... Kendi web sitesinden öğreniyorum ki, “Musik im Blut/ Symphony in Red” çalışması “London International Awards”ta, kasım ayında kendisine “Animation Computer” ve “Original Music Scoring” dallarında gümüş madayla kazandırmış. Müziğini yaptığı bir film de yine Londra’da “Eurobest Award” yarışmasında “Entertainment and Leisure” dalında altın madalya almış. Fazıl Say sadece “olağanüstü çalan müthiş duyarlı” bir piyanist değil, özgün yaratıcı yeteneğe de sahip. Müziğini, sanatın çok farklı dallarıyla da bütünleştirerek sürekli başka zirveler, tatlar, duygular arıyor. Yunus Emre Oratoryosu, evrensel müziğini, ülkemiz kültürüyle ve sanatıyla yoğurmasının da etkileyici bir ürünüdür. Orada da mükemmellik ve etkileyici bir atmosfer yaratmıştı. Say, ülkemizin, kültürümüzün, Cumhuriyetin yarattıklarının ve kazanımlarının insanı. Bu ülkesiz yapması zor. Ülkesi, hiç şüphe etmiyorum, sanatının itici gücü! Dünya klasiklerini çalarken piyanodan uzaya yaydığı etkileyici ses ve nefesin arka planında ve dinamiğinde, bu ülke kültürünün yattığına eminim. Yorumuyla dünyayı büyülemesinin arka planında, bu gücü de duyumsamasının önemli etkisi olduğunu düşlüyorum. ??? Say, olağanüstü bir çıkış yaptı Süddeutsche Zeitung’a verdiği demeçle! Ben, demecin “alıp başımı giderim” yönüyle ilgilenmiyorum. “Türkiye’de kaybettik, düşlerimizi yitirdik” şeklindeki değerlendirmesiyle de... Dünya basınına yaptığı bu açıklama çok önemlidir. Bir evrensel değerimiz, dünyanın dikkatlerini Türkiye’deki yönetime, siyaset anlayışına, uygulamalarına çekiyor! Onları bir başka açıdan ülkeye bakmaya çağırıyor! Bu çarpıcı açıklamasıyla, AKP’nin toplumu, hukuk, eğitim ve toplumsal yaşamı, kenarından köşesinden ama düzenli bir çabayla tepeden dinselleştirme çabasını, dünya entelektüel yaşamının gündemine çekmesi iyidir! Hükümet yanlısı basına bakıyorum, şaşırtıcı bir tepki yok: “Çekip istediği yere gitsin” histerik çığlıkları, kadınları türbanlama konusundaki obsessiv tavır ve düşüncelerinden farksız! “Çekip gidebilir” düşüncesi, AKP’nin ikinci adamı koltuğunda oturan kişinin beyin hücrelerine de yayılmış! Bu sözleriyle düşünce ve kültür ortalaması konusunda epey bir fikir yayan kişi, ülkemizdeki kültürel ve siyasal yarılmanın en tepeden nasıl yönetildiğine de sağlam bir kanıt sunuyor! En komik olan da, Fazıl Say’ın bu demeciyle “topluma ne kadar yabancı” kaldığının söylenmesi, yazılıp çizilmesi! AKP’nin “toplum mühendisliğine” (neredesiniz ey toplum mühendisliğinin anlı şanlı ve ünlü eleştirmenleri?!) uygun davranmamız gerektiğini anlıyoruz buradan. Yani Fazıl Say (ve bizler!) topluma uyum sağlamalıyız... Biraz türbanlaşmalıyız; biraz veya yarım veya tam AKP’leşmeliyiz; birçoklarının büyük doğal uyumu gibi! ??? Sevgili Say, teşekkürler bu demeç için... büyük Alman yazar Grass da çekip Hindistan’a gitmişti! Ama bizler buradayız! AKP fikriyatı bu topraklarda derin kök salamaz. Ya Türkiye’nin kökleriyle uzlaşacak ya da devrilip gidecektir! O yüzde 70 değil, oy sandığında bile yüzde 47’dir ve bu oyların yarısı da kendisine ait değildir!... Burada kalacağız, mücadeleyi her ortamda sürdüreceğiz ve Türkiye’yi, çağdaşlığı, evrenselliği, bilimi, toplumu, aklı ve geleceği savunacağız... ÖĞRETMENİN ALEVİ ÖĞRENCİYİ “KÖTÜ” DİYE ÇAĞIRMASININ YANKILARI SÜRÜYOR Okul müdürü ve Türk bizden özür diledi GÜRSU KUNT AMASYA Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, dini baskı gördükleri için Anadolu Kız Meslek Lisesi’ni bırakıp beldelerindeki bir liseye geçen dört Alevi kız öğrencinin durumunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımaya hazırlanıyor. Vakfın Suluova Şube Başkanı İlyas Şahin, söz konusu olayla ilgili bir rapor hazırlayarak genel merkeze göndereceklerini, iç hukuk yollarının tıkanması halinde de konuyu uluslararası mahkemeye taşıyacaklarını söyledi. Şahin, dini baskı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalan kız öğrencilerin merkeze bağlı Böke köyünde oturan aileleriyle görüştüğünü belirterek, konuyla ilgili bir rapor hazırlayacaklarını açıkladı. Raporları vakfın genel merkezine göndereceklerini anlatan Şahin, “Olayı Avrupa İnsan Hakla Cafer D. ANTALYA Antalya’daki Altınova İlköğretim Okulu’nda, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Sadi Türk’ün, Alevi öğrencisi B.K’yi “Kötü” diye çağırması öğrencileri aptes alıp, ezan okumaya zorladığı, yapmayanları zayıf notla tehdit ettiği yönündeki veli açıklamalarına karşın okul yöneticileri “böyle bir olay olmadığı” iddialarını sürdürüyor ailenin şikâyette bulunmaması ise gerekçe olarak öne sürüyor. Ancak Baba İsmail K. ise kızının psikolojisini düşünerek şu ana kadar şikâyette bulunmadığını söylüyor. Baba K., “Benim kızım derslerinde oldukça başarılı. Bu olaydan fazlasıyla etkilendi. Onun psikolojisini daha fazla bozmak istemediğim için bir şikâyette bulunmadım. Ancak böylesi davranışlar devam ederse bundan sonrası için resmi bir şikâyetim olmayacağı anlamına gelmez” diye konuştu. Baba K. “Eğer sı nıfta söz konusu olaylar yaşanmadıysa, niye okul müdürü ve öğretmen evime gelip, benden ve 12 yaşındaki çocuğumdan özür diledi. Bunları da sormak gerekir” dedi. EğitimSen Antalya Şube Başkanı Kadir Zeybek konuyla ilgili olarak “Son zamanlarda eğitim kurumlarında, Alevi öğrencilere yönelik yaklaşımlar, son derece önemli ve her geçen gün de artıyor. Toplum olarak uyanık olmalıyız. Ayrıca eğitimciler bu konuda duyarlı olmalı” dedi. soran. Biz demokrat insanız. Bizim için önce insan olmak gerekiyor. AleviSünni ayrımı yapmayız. Ama herkesin de böyle düşünmesini isteriz” diye konuştu. Kimliği meçhul kişiler tarafından arandıklarını belirten baba D., “Bu kişiler gazetecileri mahkemeye vermemezi istiyorlar. ‘Eğer verirseniz sizlere her türlü kolaylıkları sağlarız’ diyor. Ama biz gazetecilere teşekkür ediyoruz. Bizlerin sesini duyurdular. Yoksa bizi arayıp soran bile olmazdı” dedi. rı Mahkemesi’ne taşıyacağız” dedi. Öğrencilerin ve ailelerinin baskı altında olduğuna dikkat çeken Şahin, “Köyde bir korku hâkim. Bir şekilde bir şeyler yapılmış, insanlar kabuğuna çekilmiş ve sinmiş. Kime nasıl güveneceğini bilmiyorlar” diye konuştu. Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez de şunları söyledi: “AKP, vurkaç taktiği kullanarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bizi deneyerek bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Alevileri sahipsiz sanıyorlar. Buradaki niyet de bizim için son derece önemli. Niyet, var olan Cumhuriyet devrimlerine karşı bir rövanştır. Biz bu rövanşın öyle kolay olmayacağını bunlara göstermek istiyoruz.” Bizim de Başbakanımız ama... Tüm bu tartışmalar sürerken basının da ilgi odağı olan kızların aileleri durumdan rahatsız. Kızlardan Ş.D.’nin babası Cafer D., basına bilgi vermemeleri için baskı gördüklerini vurgulayarak, “Şimdi de ‘Basına verdiniz de ne oldu. Kimseyle konuşmayın’ deniyor” dedi. Ama asıl Başbakan Erdoğan’ın tavrına üzüldüğünü anlatan Cafer D. “Adana’da türbanlı bir öğrenci kürsüden indirilince Başbakan 24 saat geçmeden kendisini aradı. Ama o benim de Başbakanım. O kızcağız sadece kürsüden indirildi.. ama bizim kızlarımızın hayatı karardı. Ne arayan var ne de Unakıtan’ın çocuklarıyla eşine ait şirket tarafından Karacabey’e tesis kurulmasıyla ilgili tartışmalar Meclis’e taşındı ÇED raporu kireçlendi mi? ? MHP Bursa Milletvekili Hamit Homriş, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, tesis için ÇED raporu aranmamasının nedenlerini sordu. BURSA (Cumhuriyet) Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın çocuklarıyla eşine ait AB Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından Karacabey’in Kıranlar köyü yakınlarında “kireç işleme tesisi” kurulmasıyla ilgili tartışmalar Meclis’e taşındı. MHP Bursa Milletvekili Hamit Homriş, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, tesis için ÇED raporu aranmamasının nedenlerini sordu. MHP’li Homriş, önergede Unakıtanların kireç tesisinin, her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği, zeytin ağaçlarının bulunduğu 1. sınıf tarım topraklarına sahip Karacabey Ovası’nı yok edeceğini vurguladı. Böyle bir tesis için neden ÇED raporu aranmadığını soran Homriş, Bakan Eroğlu’na şu soruları yöneltti: Tesisleri kuracak olan şirketin sahibinin Maliye Bakanı’nın oğlu olduğu doğru mudur? Bölgede bulunan 20 köy ve 53 sivil toplum kuruluşunun karşı olduğu, tarım arazilerinin yok olmasına neden olacak bu tesislerin kurulmaması için bakanlığınızın düşünceleri nelerdir? Tartışmaların büyümesi üzerine AKP Karacabey İlçe Örgütü’nün de konuyla ilgili araştırma yaptığı öğrenildi. AKP Milletvekili Ali Koyuncu’nun Karacabey’deki sivil toplum örgütlerinin tepki dilekçesini istettiği, bunun üzerine dilekçenin Karacabey Ticaret Odası’nca Koyuncu’ya fakslandığı belirtildi. DİSK İş bırakma eylemi önerisi İstanbul Haber Servisi DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası’nın 17. Genel Kurulu dün Bostancı’daki Greenpark Otel’de başladı. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, AKP iktidarının hazırlattığı Anayasa taslağının “özelleştirme” amaçlı yapıldığını belirterek, “Biz, meslek örgütleriyle birlikte hazırladığımız anayasa taslağıyla AKP’ye hodri meydan diyoruz” dedi. Çelebi, AKP’nin antidemokratik tutumuna karşı “1 saatlik iş bırakma” eylemi yapılması önerisinde bulundu. DİSK eski başkanlarından Rıdvan Budak, solu yeniden başarılı kılmak için demokrasi değerlerini benimsemiş bir sol partinin siyasetin içinde yer alması gerekiğini belirtti. Budak, “Ya CHP demokratik bir işleyişi sağlayacak, ya da yeni bir siyasi oluşum yakında kurulacaktır” diye konuştu. “Forum 2007” toplantısında AKP’nin Anayasa çalışmaları eleştirildi. ( Fotoğraf: DENİZ TATARER) ‘Dinsel diktatörlüğe gidiş’ İstanbul Haber Servisi Galatasaray Topluluğu İşbirliği Kurulu tarafından düzenlenen “Forum 2007” adlı toplantıda konuşan Prof. Dr. Mümtaz Soysal, AKP hükümeti tarafından gerçekleştirilmek istenen anayasa değişikliğinin getireceği en büyük tehlikenin ulus devletin yıkılması olacağını belirterek “Gidiş ulus devletin yıkılışıdır. Ardından gelecek olan ise din temelli bir diktatörlüktür” dedi. Ortaköy’deki Galatasaray Üniversitesi Kampüsü’nde dün gerçekleştirilen forumun “Nasıl Bir Anayasa” adlı toplantısında, anayasa değişikliği ile ilgili konular masaya yatırıldı. Bu yıl 16’ncısı düzenlenen toplantıda konuşan Eski Dışişleri Bakanı ve gazetemiz yazarlarından Prof. Dr. Mümtaz Soysal, AKP hükümetinin renksiz, sade bir anayasa hazırlama çalışmasının “Ilımlı İslam Devleti” yaratılmak için bir ön hazırlık niteliğinde olduğuna dikkati çekerek, Cumhuriyet’in tüm anayasal geleneğini ortadan kaldırıp, dinsel diktatörlüğe gidişin yolunu açmak istenildiğini kaydetti. AKP hükümetinin anayasa taslağı üzerine teknik bir değerlendirme yapan Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, Bertil Emrah Oder ise, Anayasa’nın sadeleştirilmek adına karmaşık bir metin haline getirildiğini belirtti. obursali?cumhuriyet.com.tr CUMHURİYET 06 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle