24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 KASIM 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 FİSKOBİRLİK’te örgütlü fındık üreticileri, dünyadaki fındık fiyatlarının Türkiye’de belirlenmesini istediler AKP’nin yıldızı kentle barışmadı KP’nin Trabzon’la Trabzonlularla uğraşması başka işlerde de sürdü. Bu kez ortaya yalnız Trabzon’u değil, tüm Doğu Karadeniz Bölgesini kapsayan daha büyük bir sorun çıktı: Fındık! FİSKOBİRLİK’in Başkanı Salih Erdem diyordu ki: “Madem Türkiye olarak dünya fındığının yüzde 80’ine yakınını biz üretiyoruz, dünyada fındık fiyatını da biz belirlemeliyiz. Üreticinin fındıktan daha çok para kazanmasına çalışmalıyız.” Fakat Cüneyd Zapsu’nun böyle bir derdi ve tavrı yoktu. O işbirliği içindeki yabancı firmaların ve ihracatçı birkaç yerli firmanın çıkarını önde tutuyordu. Bu çok açık gerçek karşısında Başbakan, danışmanı Cüneyd Zapsu’nun yanında, fındık üreticisinin ve onun başarılı temsilcisi FİSKOBİRLİK’in karşısında yer aldı. Zaten hükümet tarım politikalarında IMF’ye ve AB’ye teslim bir tavır içindeydi. Bu durum karşısında Trabzon’un, Giresun’un, Ordu’nun, Samsun’un, Sakarya’nın, Düzce’nin, Kocaeli’nin AKP’li milletvekilleri ne yaptı? Sus pus oldular, Başbakan ve danışmanının yanlış politikalarını kem küm ederek savundular. A Trabzon’un kapalı kutusu: KTÜ ürkiye’deki ilk 10 üniversiteden biri olan KTÜ de bilim ve üniversite çevrelerinde öyle büyük bir başarıya imza atmış değildir. Özellikle değerli insan rektör rahmetli Erdem Aksoy’dan sonra KTÜ farklı bir sürece girmiştir. Örneğin kendisinden sonra kurulmuş Eskişehir Üniversitesi’nin Türkiye’deki etkinliğine, başarısına ulaşamamış; içine kapalı, 1970’lerin sonuna doğru demokrat, aydın, ilerici öğretim üyelerinin kaçırtıldığı, bu kişilikte öğretim üyelerinin oraya gitmek için isteksiz davrandığı bir yer olup çıkmıştır. Ne TAYAT’lılara linç girişimi ne papaz Santoro cinayeti ne de Hrant Dink cinayeti konusunda KTÜ’den öğrencilerin protestosu ya da öğretim üyelerinin ses getirecek bir eylemi söz konusudur. En son 21 Mart’ta Nevruz kutlamaya kalkan birkaç öğrenciye jandarma sille tokat saldırmış, bir kız öğrenci dudağı patlayarak saldırıyı ucuz atlatmıştır! KTÜ’nün bugün Trabzon’a daha çok 3540 bin nüfusunun ekonomik alışveriş katkısı söz konusudur. Kentte yapılan sahil yolu, gecikmiş Tanjant yolu ve yeni yerleşim alanları gibi konularda üniversite oldukça etkisiz kalmış, tam tersine yapılan yanlışlara da kısmen yardımcı olmuştur! ELEDİYE DİYE DİYE YIKILANLAR YAPILANLAR... Yerel yönetimlerin bilinçsiz, popülist ve salt yararcılık gözeten girişim ve projelerine üniversite etkin bir biçimde karşı çıkamamış, sesini yükseltememiştir. En somut ve yalın örnek T B Trabzon’un meydanında iki park arasında Çin Seddi gibi yükselen Tanjant yolu bağlantısıdır. Dünyanın hiçbir tarihi kentinde böyle hilkat garibesi bir yol inşaatını görmek olanaksızdır. 1958’de Meydan Parkı’nın kıyısındaki ünlü opera ve sinema binasının (tarihi değerine karşın) yıkılması gibi, Kemerkaya ve Ganita arasındaki büyük Metropolitan Kilisesi’nin yıkılması (1948) gibi, bu olay da Trabzon tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Yerel yönetimler, Trabzon’un tarihi yapısı denince, birkaç eski evin restorasyonu ile kale surlarının bakımından ibaret bir anlayış içinde olmuş, kentin tarihi yapısı, silueti kaba ve barbar bir anlayışla bozulmuş, değiştirilmiştir. Trabzon Mimarlar Odası ve Türkiye Mimarlar Odası’nın, Trabzonlu aydın bilim adamlarının uyarıları, eleştirileri, projeleri hep hasıraltı edilmiş, kent bugün Karadeniz kıyı kenti özelliğini bile neredeyse yitirmiş bir konuma düşürülmüştür. Bugün Ganita’daki 50 metrelik eski kıyı dışında kent, doğudan batıya denizin 500 metre doldurulduğu her biri iki gidiş iki geliş iki ayrı yol şeridiyle kıskıvrak bağlanarak denizden koparılmıştır. Şimdi bu 2 yol arası denizden doldurulmuş bölge yeşil alan olacakmış. Böylece günah mı çıkarılacak? Kıyı kenti kara kenti olduktan sonra her yanını yeşille çevirseniz ne olur? Bütün bunlar 20. yüzyılın son yıllarında ve 21. yüzyılın ilk yıllarında Trabzon’da oldu! Trabzon’da yalnız ilerici, aydın insanlar, Rahip Santoro ve Hrant Dink katledilmedi, bizzat Trabzon kentinin tarihi, kültürü ve doğası da katledildi. Hem de açılışları övünçle, tantanayla yapılan törenlerle! FİSKOBİRLİK üretici için doğru fiyatın belirlenmesi sürecinde çok çaba harcadı ama... DİNK VE SANTORO CİNAYETLERİ Partizanlık üreticiyi yendi Erdem Bey hemşerilik bir yana, siz binlerce fındık üreticisinin haklarını, ürünlerinin gerçek değerini daha çok almasında emekten yana bir tavır gösterdiniz. Bu bile anlaşılmadı mı? Üreticinin büyük bir çoğunluğu anladı, bana destek verdiler. Ama kendi memleketimin yerel gazetelerinde politik yanlılık öne çıktığı için sanki ben haksız, hükümeti haklı gibi gösteren yazılar yazıldı. Hükümet (AKP) 1 milyon 625 bin lira ile yüzde 8’lik bir zam önerdi fındık fiyatına. Halbuki aynı hükümet çaya yüzde 40’lık zam veriyor. Enflasyon da yüzde 70. Biz buna itiraz ettik. “Fiyatı çay ve diğer ürünlere verdiğiniz zam oranıyla aynılaştırın.. o zaman 2 milyon 800 bin liraya denk geliyor, fiyat en az 2.5 milyon lira olmalı fındıkta” dedik. Karadeniz’e döndük. FİSKOBİRLİK yönetimini topladık. 2.5 milyon olarak fındık fiyatını onaylattım. Bunu açıklayınca çok tepkiler gördük. O yıl yine hükümetin fiyat açıklayacağını düşünenler bayağı zorlandılar: “Yazık olacak.. Türk fındığı elde kalacak, satılmayacak” dediler. Fakat öyle olmadı, fındık ihraç fiyatı iç fındıkta 2 dolardan 56 dolara kadar yükseldi. Kimler zorlandı? Acele satış yapanlar, yani fındık daha dalındayken Avrupa’ya satış yapıp önceden pay alanlar. Onlar fiyatı düşük tahmin ettiklerinden kendilerini düşük fiyatla önceden bağlamışlardı. Bu yüzden fındık fiyatı yüksek çıkınca, onların hiçbir kârı olamıyordu, fakat üreticinin eline yüksek fiyattan daha çok para geçiyordu. Şimdi biz FİSKOBİRLİK olarak elbette ki bu birkaç ihracatçıdan çok yüz binlerce üreticinin çıkarını düşüneceğiz. 5 TRİLYON KÂR FİSKOBİRLİK, birkaç ihracatçı zarar etmesin, kâr etsin diye kurulmadı. Bizim o yıl elimizde 2001 ve 2002’den kalan fındıklarımız vardı ve fiyatları yükselttik. 100 trilyon tutan depolardaki fındıklardan 2001 yılı ürününde 325 trilyon, 2002 yılı ürününde 90 trilyon kazandık. Sonuçta 15 trilyon kâr ettirmiş olduk. 2004’e geldiğimizde FİSKOBİRLİK olarak 7 trilyon paramız vardı. 2003’te kiloda 550 bin lira üreticiye kâr dağıttık. 2004 fiyatını 5 milyon 50 bin lira olarak açıkladık. Fiyatlar 7 milyon liraya kadar yükseldi. 20032004 yıllarında fondan para almıştık. Hükümet (AKP) “Sizin Hazine’ye önceki yıllardan 181 trilyon borcunuz var” deyip bizden faiziyle 54 trilyon aldı. Müfettişler gelip hesapları inceleyince bizden 54 trilyon fazla bir para aldıkları ortaya çıktı. Bunu bize geri verin dedik. Bize 2000 yılı öncesi borçlara mahsup edeceklerini söylediler. Biz de 2000 yılı öncesi borçların, önceki hükümetin çıkardığı kanunla zaten silinmiş olduğunu belirttik, o parayı istemede ısrar ettik. 2005 yılı için destekleme fonundan 200 trilyon talep ettik. 235 trilyon zaten geri ödemiştik. Diğer birlikler zaten borçlarını ödemedikleri için fondan yeni kredi alma haklarını yitirmişlerdi. Biz borçlarını faiziyle öde Salih Erdem, 1933 Trabzon Gizli örgütler kentteki mutsuzluğu değerlendiriyor Trabzon son yıllarda linç, Papaz Santoro cinayeti ve son olarak Hrant Dink cinayetiyle gündeme geldi. Bu olaylar sizce hangi nedenlerden kaynaklanıyor? Son olaylarda Trabzon’u etkileyen her şeyin katkısı var. Fındık para etmiyor. Fındık Karadeniz’in bacasız fabrikasıydı. Trabzonspor da öyle... İnsanların geçim derdi had safhada, işsizlik yaygın, bir moral buldukları Trabzonspor vardı, o da son yıllarda başarısız. Bütün bunlar işsiz gençleri etkiliyor. Onları çeşitli amaçlarla kullanmak isteyen yerliyabancı odaklar, gizli örgütler de fırsatı değerlendiriyorlar diye düşünüyorum. Örnek verecek olursam genç, üniversite bitiriyor, iş bulamıyor.. köyüne gidiyor, köyünde fındık yetiştiriyor. Bu kere fındık para etmiyor... Yani her şey ters gidiyor. O genç bunalıma düşmez mi? Son olaylarda gençliğin bu durumunun da büyük katkısı var bence. Herkesin bu sorunların çözümü için uğraşması gerekiyor diye düşünüyorum. 1 doğumlu. Evli 4 çocuk babası. Trabzon Ticaret Lisesi Kooperatifçilik Bölümü mezunu. 1957’de FİSKOBİRLİK’te memur olarak çalışmaya başladı. 196192 yılları arasında FİSKOBİRLİK Trabzon Bölge Müdürlüğü yaptı. 1994’te emekli olduktan sonra 2006’ya kadar FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu’nda yer aldı. 2002’de FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilerek bu görevi 2006’ya kadar sürdürdü. Trabzonspor kurulmadan önce Trabzon İdman Ocağı yöneticisiydi. 1967’de Trabzonspor’un 20 kurucusundan biri oldu. Trabzonspor’da 196773 yılları arasında yöneticilik görevinde bulundu. 1973’te Trabzonspor başkanlığına seçildi. Başkanlığı sırasında Trabzonspor 2. Lig şampiyonu oldu, 1. Lig’deki ilk yılında Kıbrıs Barış Kupası’nı aldı, 197475 sezonunda ise ilk Türkiye Ligi Şampiyonluğu’nu yaşadı. yen tek birlik olmamıza rağmen, hükümet yetkilileri bize “hayır” dedi. Burada açıkça FİSKOBİRLİK’e karşı husumet içinde olduklarını gösterdiler. Bizi susturmak için benim ve FİSKOBİRLİK’in hakkında 41 suç duyurusunda bulundular. Bunların hiçbirinden bir şey çıkaramadılar. Çünkü biz görevimizi çok şeffaf ve doğru bir biçimde sürdürmüştük. Herhangi bir açığımızı bulmuş olsalardı, bunu hemen duyurup bizi kamuoyu önünde mahkum etmek için ellerinden geleni yapacaklardı. Ben 2003’te FİSKOBİRLİK genel müdürlüğünü devraldığımda birliğin 7 trilyon lira nakit parası vardı. 2005 yılı başında bu parayı 140 trilyona ulaştırdık. pan Cüneyd Zapsu gibiler diyebilir miyiz? Cüneyt Zapsu ile de görüştük. Fındık fiyatının düşük tutulması yalnız bizde değil, İspanya’daki fındık üreticilerini bile galeyana getirdi. Hükümet cephesinde görüştüğümüz birçok yetkili içerisinde yalnız Nurettin Canikli’nin bize yapılan bu haksızlığa karşı çıkışı oldu. Üzüldüğüm, bölgenin AKP milletvekillerinin fındık üreticisinden, FİSKOBİRLİK’ten yana olacaklarına, AKP’nin yanlış politikasına partizanlık ilişkisi içinde boyun eğmeleridir. Ordu, Trabzon, Giresun AKP milletvekilleri oy aldıkları bölge halkının çıkarına davranmadılar. Nitekim Ordu’da Giresun’da halk onları protesto etti. Trabzon’da? Trabzon’da oradakiler kadar sert tepki görmediler. Ama sanıyorum eski sempatilerini de artık bir daha göremezler. Size karşı, bakan, milletvekili ve işadamlarının çeşitli baskı ve desteklerle her türlü kulis çalışmalarıyla gidilen FİSKOBİRLİK Genel Kurulu’nda az bir farkla seçimi kaybettiniz. Bu durum üreticiye neye mal oldu? Yanlışı hükümet yaptı, faturayı bize kestiler. Beni değil aslında fındık üreticilerini cezalandırdılar. Özetle hakkımız olup verilmeyen 100 trilyon liralık kredi, devletin ve fındık üreticisinin 1.5 katrilyon lira zararına mal oldu. Çarpık milliyetçilik N İSPANYOL ÜRETİCİNİN TEPKİSİ Bu durumda hükümetin başarılı olan yöneticilerden memnun olması gerekirken, onu harcamaya uğraşması gibi garip bir durum ortaya çıkıyor. Ne yazık ki partizanlık üreticinin, devletin çıkarlarının önüne geçiyor. Ya da fındıktan nemalanan birkaç kişi demek ki bu durumdan rahatsız ve hükümet üzerinde çok etkin. Örneğin Başbakan’a danışmanlık ya e yazık ki Trabzon’da, fındık konusundaki haksız politikasına karşı AKP’ye Ordulu üreticilerin gösterdiği tepki gösterilmedi! İşte Trabzon’un içine düşürüldüğü dini uyuşukluk ve çarpık milliyetçilik! Korunmasız rahip Santoro’ya ve Hrant Dink’e arkadan, 1518 yaşındaki iki gencin eline silah verip vurdurma alçaklığı ne yazık ki günümüzde “milliyetçilik” olarak yükselen değerler hazinemize katılmıştı. Toplumsal haksızlıklara ise sesini çıkarmayan çarpık bir toplum! Bir kere “milliyetçiyim” diyen Trabzonlu önce Trabzon’un haklarını savunabilmelidir. Trabzon’u sevmeyen, savunamayan Türkiye’yi hiç sevmez ve savunamaz! Bunu böyle görmeyenler olsa olsa Türkiye’yi savunayım derken ABD’nin ve başka emperyalistlerin tetikçisi olurlar! SÜRECEK CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle