18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 2007 CUMA 6 HABERLER Dernekler, Alevilerle satanistleri bir tutan AKP’li Mustafa Özbayrak’a ‘istifa’ çağrısı yaptı BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ ‘Cahilce bir konuşma’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AleviBektaşi dernekleri, Alevilerle satanistleri bir tutan AKP Kırıkkale Milletvekili Mustafa Özbayrak’a tepki gösterdiler. Özbayrak önceki gün Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, “Alevilere bir tahsisat yapılırsa, Aleviliğin diğer kolları da bize de tahsisat yapın derse ne olacak? Mecusiler, satanistler gibi gruplar da benzer taleplerle gelebilirler” demişti. Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı Emel Sungur, Özbayrak hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Daha önce AKP’li bir zihniyetin cemevlerini “cümbüşevleri”ne benzettiğini anımsatan Sungur, “AKP’ye böyle konuşan bir milletvekili yakışır” dedi. Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Özbayrak’ın konuşmasını “saygısızlık” olarak nitelendirdi. “Biz o milletvekilinden para istemiyoruz” diyen Geçmez, Özbayrak’ın bu söylemlerinin altında “cahillik” yattığını söyledi. TÜYAP’tan Haberler... 26. TÜYAP Kitap Fuarı, İstanbul’da, geçen cumartesi, sade ve vakur bir açılışla başladı. Gitgide gelişen bir fuar gerçeği ile karşı karşıyayız. TÜYAP, ülkemizde önde koşan bir kurumumuz. Kitap Fuarı’nın bu yılki teması da çarpıcı: “Akdeniz’de edebiyat ve edebiyatta Akdeniz.” Onuruna çıkarılan Dokuz Kollu Bir Oyunbaz Metin And, onur konuğumuzun çapını da belli ediyor. Fuarın Cumhuriyetin 84. yılına rastgelmesi, ayrı bir canlılık getirdi. Geçen yıllardan daha fazla bir ilgi göstermiştir okurlar fuara. Gerçek bir kültür şölenini yaşıyoruz... ? Gürer Yayınları, Alpay Kabacalı’nın kaleminden ilginç bir “Portreler” dizisi başlatmış durumunda. İlk portre de, Aydınlanma Bilgesi İlhan Selçuk. “Aydınlanma Bilgesi” nitelemesi en çok ona yaraşır. Okurlar, gecikmeden okumalı bu kitabı... ? Cumhuriyet Kitapları, dolgun bir liste ile önümüzde: Ataol Behramoğlu, Dünya Halk Masalları; Sevgi Özel, Dilleri Uzun; Zeynep Oral, O Güzel İnsanlar; Muhsine Helimoğlu Yavuz, Diyarbakır Efsaneleri; Ali Sirmen, Sevgiliye Mektuplar; Deniz Som, Hey İstanbul I; Mehmet Faraç, Söyleyin Anama Ağlamasın; Ümit Zileli, Aydın İhaneti, Vurgun Demokrasisi; H. V. Ditfurth, Bilinç Gökten Düşmedi. ? Nesin Yayınevi’nden: Aziz Nesin’in Aşk Şiirleri. İlginç kitaba, Ali Nesin’in kaleminden çıkmış desenler, apayrı bir özellik katıyor... ? Yalın Ses Yayınları, çok önemli bir girişimde bulunmuş: Büyük öykücümüz Ümit Kaftancıoğlu’nu yeniden aramıza katıyor. Önce, çeşitli kalemlerden Ümit Kaftancıoğlu, “Yaşama Sevincine Bin Selam.” Sonra da, ölümsüz öykücünün eserleri: Dönemeç, Tüfekliler, Çoban Geçmez, Kekeme Tavşan, Öykü Ödülleri. Bütün bunları önümüze seren Öztürk Tatar’ın kendisi de şair. İşte şiir kitabı: Seni Sonbaharlar Öpmesin. Alevi Bektaşi kültürünün büyük kalemi İrene Mèlikoff’un önemli eseri Kırkların Cemi’nde, Demos Yayınlar’da, yeniden okurların önünde... ? İsmet Zeki Eyüboğlu, aynı zamanda şair bir kalemdi. Pencere Yayınevi, onun fikrî hazinesinden üç önemli kitabını okurlara ulaştırdı: İran Edebiyatı ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türk Kadını. Bir de şiirleri: Atatürk Anadoludur. Okumadan edemeyeceğimiz eserler... ? Turgut Gürer’in, Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer adlı eseri, pek önemli bir kaynak. Amiral Çetinkaya Apatay’dan şu iki ilginç eser: Ege’de Olup Bitenler ile Atlantik’te Olup Bitenler. Ahmet Aziz’in Triumvira’sı, gerçekçi ve çarpıcı romanı, tarihe de aydınlık getiriyor (Yalçın Yayınlar). Faik Kurtulan’ın Paranın Baronları (Günizi Yayınlar), “şimdiye kadar kâh yanlış, kâh eksik anlatılan”, kimi konularda dikkat çekici. Sunay Akın’ın, Çınar Yayınlar’da çıkan Tuncay Terzihanesi, bütün yazdıkları gibi ilginç ve sıcak... Gözde Dedeoğlu’nun, Günizi Yayıncılık’tan çıkan Tomurcuklar Açarken adlı eseri, gezi/anlatı türünden örnek bir ürün. ? Öner Yağcı, her zaman öğretici olmuştur: İleri Yayınlar’dan çıkan Edebiyat Aşkıyla’da, edebiyata aydınlık getirirken, edebiyatımızı ve sorunlarını da sergiliyor. Savaş ve Edebiyat da ilginç; Beyler Bu Vatana Nasıl Kıydınız? Mutlaka okunmalı... ? Orhan Tüleylioğlu’nun “Neden Öldürüldüler?” dizisinin ikinci kitabı da um:ag’da çıktı: “Bu Kan Kurumaz”da, kanımızı donduruyor anlattığı cinayetlerle... ? Konya, bugün sergilediği dinci, gerici, İslamcı çehresiyle hep mi var oldu? Hiç değişmemiş mi? Meltem Çiçekli’nin, Dipnot Yayınlar’da çıkan, Konya. Bir Şehrin İki Hikâyesi’ni okumalısınız, ama mutlaka! ? Hulki Cevizoğlu’nun, Ceviz Kabuğu Yayınları’nda çıkan İşgal ve Direniş. 1919 ve Bugün adlı eserini okumakta geç kalmış olmamalısınız. “1919 ruhu”na sahip çıkmak, ödevimizdir! ? Son olarak, Deniz Kavukçuoğlu’nun, ışıltılı kaleminden iki eser; Literatür Yayınlar’dan, Tarih Her Sabah Yeniden Yazılır ile İnsan Suretleri. Bir sabah aydınlık, özgür, bağımsız bir Türkiye’ye uyanmak umudunu hiç yitirmeyin. Unutmayınız: “Tarih her sabah yeniden yazılır; sonu yoktur tarihin, insanlık yaşadıkça da gelmeyecektir” diyor bir filozof. ? Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, “Alevilere bir tahsisat yapılırsa, Aleviliğin diğer kolları da bize de tahsisat yapın derse ne olacak? Mecusiler, satanistler gibi gruplar da benzer taleplerle gelebilirler” diyen Mustafa Özbayrak’a tepki gösteren AleviBektaşi dernekleri ‘saygısızlık’ olarak nitelendirdikleri konuşma için suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kazım Genç, AKP’li milletvekillerinin Alevilik hakkında konuşmadan önce Aleviliğin ne olduğunu anlamaya çalışmaları gerektiğinin altını çizdi. AleviBektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Turan Eser de Özbayrak’a istifa çağrısında bulundu. 90 bin camiye karşılık 67 bin okulun bulunduğu bir ülkede yapılan “Alevilere verirseniz yarın satanistler de ister” açıklamasının tam anlamıyla bir “densizlik” olduğunu dile getiren Eser, “Siyasal iktidarına inançsal olarak Sünni üniforma giydirenlerin bu türden ideolojik yaklaşımları giderek artıyor. Özbayrak, şu an partisi olan AKP’nin tek başına iktidar avantajını kullanarak ayrımcı ve inkârcı beyanlarda bulunmuştur. Bu, onun ve savunduğu zihniyetin Alevilere karşı iç dünyasında, aklında ve ideolojisinde olanı dışa vurmasıdır. Özbayrak, fikri ve zikri arasındaki uyumu göstermiştir” dedi. Alevilere yönelik bu tür açıklamaların bir tesadüf olmadığının altını çizen Eser, “Alevi köylerine benim zamanımda 100 tane cami yaptırdık” diyen AKP’lilerin asimilasyonculuğunu itiraf ettiklerini belirtti. AKP hükümetinin, Alevilere hakaret eden, aşağılayan ve ayrımcılık fikri aşılayan kitapları Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla önerdiğini söyleyen Eser, şöyle konuştu: “Farklı kültürlerin ve inançların ayrımcılık uygulamalarına maruz kalmalarını önlemek için Türkiye’de çerçeve bir yasa eksiktir. Ayrımcılık ve aşağılamaya dönük yaptırım gücü oluşturulmazsa, Özbayrak gibi, bu ülkenin farklı kimliklerine tahammül göstermeyen insanların art niyetleri daha çok yaygınlaşacak. Asırlardır süren bu ayrımcılık karşısında ‘hukuk devleti’ sınıfta kaldı.” Eser ayrıca Türkiye’de siyasi “merkez”i temsil edenlerin, devletin SünniHanefi üniformasını çıkarmayan, kendi ekonomik ve siyasi ayrıcalıklarını korumak için gerilim yaratmaya devam eden zihniyet sahibi olduklarını vurguladı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Kazım Genç de AKP’li milletvekillerinin Alevilik hakkında konuşmadan önce Aleviliğin ne olduğunu anlamaya çalışmaları gerektiğinin altını çizdi. Genç, “Gerek devletin gerekse devletin kademelerinden birinde görev yapan yetkili lerin, herhangi bir inançla ilgili tanımlama yapmaya hakkı yok. Özbayrak’ın bu konuşması, devlet dediğimiz organizmayı yönetme ve şekillendirme noktasında parlamentoda görev yapanların, inançlara karşı ne kadar sübjektif yaklaştığını gösteriyor” dedi. Alevi ve Bektaşilerin, yıllardan beri devletin din işlerinden elini çekmesi gerektiğini dile getirdiklerine dikkat çeken Genç, AKP’nin Alevi örgütlerini muhatap kabul etmek istemediğine vurgu yaptı. Genç şunları söyledi: “AKP, Alevi örgütlerini muhatap kabul etmek istemiyor. Aleviliği bir inanç olarak görmüyor. İnanç olarak görmediği için de saygı göstermiyor. Sadece seçim dönemlerinde şirin gözükmek için Alevi inancına sahip bazı kişilerle görüşme yapıyor. Gerek bir önceki dönemde gerekse 22 Temmuz seçimlerinden sonra çok açık ve net gözüken bir şey var ki o da AKP’nin politikalarından birinin Aleviliği ve Alevi inancını yok saymasıdır.” İ NSAN HAKLARI KOMİSYONU AKP’li Üskül: İnlerde asker arayamayız ? Dağlıca’da kaçırılan askerlerin yakınlarının TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na yaptığı başvuruyu değerlendiren Zafer Üskül, komisyonun “Dağa çıkıp inlerde esir alınmış veya kaçırılmış askerleri arayamayacağını” söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Hakkâri Dağlıca’daki çatışma sonrasında PKK tarafından kaçırılan askerlerin ailelerinden gelen “devreye girin” istemini “Görev alanımıza girmiyor” diyerek, Dilekçe Komisyonu’na havale etti. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun dünkü toplantısında Beytüşşebap’ta incelemelerde bulunan alt komisyonun raporu görüşüldü. DTP’li Akın Birdal, katliamın terör örgütünce yapıldığı yönündeki ifadeye karşı çıktı. MHP’li Gürcan Dağdaş, Birdal’ın katliamı, “kimin yaptığını değil, kimin yapmadığını” kanıtlamaya çalıştığını savundu. Komisyon, Beytüşşebap’ın Beşağaç Köyü’nde 12 sivil yurttaşın “terör örgütü tarafından katledildiği kanaatinin” yer verildiği alt komisyon raporunu kabul etti. Komisyon Başkanı Üskül daha sonra, PKK tarafından kaçırılan askerlerden Mehmet Şenkul’un babası Ali Şenkul’un, çocuklarının serbest bırakılmasını sağlama konusunda komisyonun devreye girmesini isteyen dilekçesini okudu. Konunun gündeme alınması CHP, DTP ve 2 AKP’li üyenin karşı oyuna rağmen AKP ve MHP oylarıyla önce reddedildi. Ancak daha sonra CHP’liler, rehin asker olayının İnsan Hakları Komisyonu’nda konuşulmamasının “skandal” olacağını belirterek tekriri müzakere istedi. Yeniden açılan görüşmede AKP ve MHP’li üyelerin oylarıyla dilekçenin TBMM Dilekçe Komisyonu’na sevk edilmesi kararlaştırıldı. Toplantı sonrasında açıklama yapan Üskül, gazetecilerin “askerlerin kaçırılması insan hakkı ihlali değil mi” sorusu üzerine şunları söyledi: “Askerlerin kaçırılmasının bir insan hakkı ihlali olduğu açık. Ama bu konuyu komisyon olarak araştırma yetkisi yok. Komisyon bize teröristlerin elinde bulundurulan askerlerin oradan kurtarılması görevi vermediği gibi bunu yapacak araçlarımız da yok. Oluşturulacak bir alt komisyonun dağa çıkıp inlerde esir alınmış veya kaçırılmış askerleri arayamayacağını takdir edersiniz.” Okan’da akademik yıl açılışı TBMM Başkanı Köksal Toptan, önceki gün Okan Üniversitesi’nin 20072008 akademik yılının açılış törenine katıldı. Üniversitenin Akfırat Yerleşkesi’nde düzenlenen törende Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan, günün anısına TBMM Başkanı Toptan’a bir plaket sundu. Toptan, daha sonra Bekir Okan, Rektör Prof. Dr. Sadık Kırbaş ve Akfırat Belde Belediye Başkanı Hilmi Yıldız ile birlikte Mehmet Okan Yurdu’nun açılışını gerçekleştirdi. Londra’daki konferansı Türkiye basınında çıkan yazılarla protesto etmişlerdi Türk derneklerine Gülen davası BERİV AN TAPAN Emekli vaiz Fethullah Gülen tarikatının, ABD ve Avrupa’daki teşkilatı Dialogue Society’nin Londra’da düzenlediği “İslam Dünyasındaki Değişime Gülen Hareketinin Katkısı” konferanslarını protesto etmek amacıyla basına ve konferans katılımcılarına Gülen aleyhinde Türkiye’de yayımlanan yazıları aktaran yurtdışındaki 10 Türk derneğine, Gülen’in avukatları dava açmaya hazırlanıyor. Fethullah Gülen konferanslarının ardından Dialogue Society’nin avukatlarından Türk derneklerine gönderilen yazıda, davanın gerekçesi, “söz konusu dernekler tarafından Gülen konferansları öncesinde basına ve konferans katılımcılarına gönderdiği İngilizce ve Türkçe eposta mesaj ? Fethullah Gülen cemaati tarafından Londra’da düzenlenen “İslam Dünyasındaki Değişime Gülen Hareketinin Katkısı” konferansları organizatörü Dialogue Society, aralarında İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği’nin de bulunduğu 10 derneğe dava açmaya hazırlanıyor. larında Fethullah Gülen aleyhinde Türkiye basınında çıkan yazılar aktarılarak konferansların protesto edilmesi” gösterildi. Ayrıca yazıda, iddiaların 29 Ekim tarihine kadar kanıtlanmaması durumunda yargıya başvurarak hakaret davası açılacağı belirtildi. İngiltere’deki 10 dernek adına gönderilen mesajlarda, Türkiye’deki bazı faili meçhul cinayetlerde de Fethullah cemaati adres olarak gösteriliyordu. İngiltere’deki 16 derneği bünyesinde toplayan İngiltere Kıbrıs Türk Örgütleri Konseyi’nin yanı sıra Gülen konferanslarına tepki gösteren dernekler şunlar: İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi, Anadolu Kültür Merkezi, İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği, Britanya Türk Kadınları Derneği, Mustafa Kemal Derneği, Pekünlüler Derneği, Reform 2000 Partisi, Türk Öğretmenler Derneği, Türk Yaşlılar Derneği. İngiltere’deki Türk basını tarafından konunun çarpıtılmak istendiğini belirten İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Nilgün Atalay, Gülen cemaati ile ilgili iddiaların kaynaklarda yazılı bilgiler olduğunu söyledi. Atalay, konu ile ilgili 10 dernek olarak bir basın açıklaması yapacaklarını söyledi. 1999 yılında kurulan Dialogue Society, 2000 yılında İngiltere’de örgütlendi ve Lordlar Kamarası’nın desteği ve koruması ile gelişti. Teşkilat daha sonra Lordlar Kamarası’nın ilk Müslüman üyesi olan Lord Ahmed’in ev sahipliğinde, Lordlar Kamarası’nın Cholmondeley Odası’nda, Fatih Üniversitesi’nden Oxford’a gelen ve aynı zamanda Zaman gazetesi yazarı olan Dr. İhsan Yılmaz ve Dr. Ali Bayram tarafından lordlara, kontlara ve düşeslere tanıtıldı. İhsan Yılmaz konuşmalarında, “Gülen hareketinin uluslararası ilişkilerinde İngiltere’nin bir beşik olacağını” belirtiyor, LondraBethnal Green Baronesi ise Gülen hareketinin İngiltere’de kurumsallaşması için gayretlerini esirgemeyeceklerini söylüyordu. TERÖRE HEDEF GÖSTERME DAVASI Geçen yıl toplanan Ermeni konferansıyla ilgili bir haberle başlamak istiyorum Erdal İnönü’yü anmaya: “Erdal İnönü, Bilgi Üniversitesi’ndeki Ermeni konferansını izledikten sonra ayrılırken ülkücülerin yumurtalı saldırısına uğradı. Bir grup ülkücünün sözlü sataşmasıyla karşılaşan İnönü, polislerin taksiye binme teklifini kabul etmeyerek Taksim’e doğru tek başına yürüyüşe geçti. Bu sırada bir grup ülkücünün sözlü tacizine uğrayan İnönü’ye domates ve yumurta atıldı. Yumurtalardan birisi İnönü’nün sırtına isabet etti. İnönü, polislerin taksiye binme teklifine ‘Burası Türkiye, beni korumayın. Taksiye binmeyeceğim. Tek başıma Taksim’e kadar yürüyeceğim. Yumurta atarsalar atsınlar, bir şey olmaz’ dedi. Taksim’e doğru bir süre, 10 kişilik Çevik Kuvvet grubunun çemberinde yürüyen İnönü, daha sonra tek başına yoluna devam etti. İnönü, yürürken aynı grubun sözlü saldırılarına hedef oldu. Prof. Dr. İnönü, toplantıya girerken de bir grup Zor Zamanların Zarif Şövalyesi... tarafından yuhalandı. İnönü, `Fikirleri tartışmaktan hiçbir şey çıkmaz. Korkmamalı’ dedi.” Erdal İnönü özetle bu haberdeki insandı. Bundan tam 36 yıl önce, 4 Mart 1971 tarihinde Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektörü’yken “Deniz Gezmiş üniversitede saklanıyor” gerekçesiyle üniversitenin jandarma tarafından basılmasına karşı çıkan, üniversitenin mütevelli heyetinin baskılarına direnen ve üniversitenin basılmasından sonra, gençlerin başına bir şey gelmemesi için sonuna kadar çaba sarf eden de Erdal İnönü’ydü. 68 Kuşağı ondan hep sevgiyle söz eder. ??? Erdal İnönü, sakin kişiliğiyle hep zor zamanların insanıydı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra siyasete girmişti. Çünkü o gün ortaya çıkmak ve demokrasiyi savunmak gerekiyordu. Kendisine görev düştüğüne inandığı için siyaset sahnesine çıkmıştı. Erdal İnönü, zor zamanda siyasete girmiş, görevini tamamladığına inandığı an da aktif siyaseti terk edip bilimsel dünyaya dönmesini bilmişti. Koltuğa yapışanlara inat, birçok insanın şaşkın bakışları arasında koltuğu bırakıp gitmişti. Bazıları siyasetten kendisine bir şeyler katıp iktidarını sürdürmeye çalışırken İnönü siyasete zekâsını, esprilerini ve sempatikliğini eklemişti. Kendisini omuzlara almak isteyenlere karşı yere yatması ve başından bu insanlar gidene kadar olduğu yerden kalkmaması değişik bir siyasetçi kimliğinin göstergesiydi. ??? Erdal İnönü’yü birkaç yıl önce Anadoluhisarı’ndaki evinde ziyaret etmiştim. Eşi Sevinç İnönü’nün de katıldığı baş başa uzun bir sohbet yapmıştık. Bu buluşma benim için yaşamımın hoş anlarından birisidir. Solda birliği konuştuk. Kendisinin aktif olarak bu sürece katılıp katılmayacağını sordum. Pek niyetli değildi, birlik için elinden gelen desteği verebileceğini ancak aktif siyasete artık dönmek istemediğini söylüyordu. Bu sohbetimiz sırasında kendisine “Sıvas Katliamı”nı da sordum. Çünkü o dönemde hükümette Başbakan Yardımcısı’ydı. Katliamın gelişmesinde yeterince etkin davranmadığı için hep eleştirilmişti. Önce yanlış bilinen bir noktayı düzeltti: Söylendiği gibi o zaman Başbakan Vekili değildi. İkinci olarak bütün gün telefonla elinden geldiği kadar olaylara müdahil olmaya çalıştı, Aziz Nesin dahil kuşatma altında Madımak Oteli’nde bulunanlarla temas kurdu ve destek verdi. Bu konuda kendisine haksızlık yapıldığını düşünüyordu. Sıvas katliamını devletin seyrettiği ve gelişmeleri kendi haline bıraktığı şeklindeki yorumuma ilginç bir cevap vermişti: “Bir MİT yetkilisine ben de neden geç kalındı sorusunu sordum. Bana, ‘bazen bazı kuvvetlerin gazını almak için olayların gelişmesi kendi haline bırakılır’ şeklinde bir cevap vermişti.” ??? Erdal İnönü, siyasette zarafetin, sükunetin, aklın, demokrasinin, özgürlüklerin ve uzlaşmanın sembolüydü. Avrupa Birliği, Kürt sorunu, Ermeni sorunu gibi konuların özgür bir ortamda tartışılmasını isterdi. Destek verirdi. Bilim dünyasında ise alçakgönüllülüğün ve çalışkanlığın sembolüydü. Zor zamanların, zarif şövalyesiydi… Onu çok arayacağız. Hep sevgiyle anacağız… Anadolu’da Vakit’e ön ödeme emri İstanbul Haber Servisi Anadolu’da Vakit Gazetesi sahibi Nuri Aykon ile Sorumlu Yazı işleri Müdürü Harun Aksoy’un “Danıştay üyelerini terör örgütlerine hedef gösterdikleri” iddiasıyla yargılanmalarına devam edildi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanıklar katılmadı. Mahkeme heyeti, gazetenin sahibi Nuri Aykon’a 20 bin YTL ön ödeme emri çıkararak duruşmayı erteledi. Harun Aksoy’a ise önceki oturumda 12 bin 102 YTL ön ödemeli para cezası verilmişti. Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, sanıklar Aykon ve Aksoy’un hakkında açılan dava, Terörle Mücadele Kanunu’nun 9. maddesindeki değişiklik kapsamında, “görevsizlik kararı” ile özel yetkili ağır ceza mahkemesine gönderilmişti. İddianamede sanıkların “basın yoluyla görevli memura hakaret” ve “devletin yargı organlarını aşağılamak” suçlarından 4.5 ile 10’ar yıl arasında hapis cezasına, “kamu görevlilerini terör örgütlerine hedef göstermek” suçundan da para cezasına çarptırılmaları talep ediliyordu. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle