24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 KASIM 2007 CUMARTESİ 6 HABERLER AKP’nin anayasa taslağında öngörülen dokunulmazlık zırhı laik Cumhuriyete karşı suçları da kapsıyor AKP’den terör suçuna kalkan EMİNE KAPLAN CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Telekom Grevi Telekom’da grev ilk ayını doldurdu. İşin içine girdikçe olayların karmaşık ağı karşısında şaşkına dönüyorsunuz. Fakat sonuçta tek bir gerçek çıkıyor karşınıza: Ülkenin başına bir felâket gibi çöken AKP iktidarı, sadece hırsızlık ve yağma düzeninin kollayıcısı ve sürdürümcüsü değil, aynı zamanda da işçi ve emekçi düşmanıdır. Ama zaten bunda şaşılacak bir yan yok. Bu iki olgu birbirini tamamlıyor… ??? 15 Kasım tarihli Radikal gazetesinin ilk sayfasında Kemal Unakıtan’ın çocuklarının fotoğrafları vardı. “Kemal Abi’nin İş Bilir Çocukları” üst başlığı ile verilen haberin özeti şöyle: Baba Unakıtan’a bağlı özelleştirme kurumu, Mersin Limanı’nı özelleştirip satıyor… Türbanlı iki kız ve bir de oğuldan oluşan evlatların “iyi bir zamanlama” ile kurdukları “Telemobil” adlı şirket de, limanı satın alan AfkenSPA’ya 2 milyon dolarlık “işletim sistemi” satıyor… Gerçekten de “babalar gibi” bir satış ve ne güzel bir alışveriş, değil mi?... Aynı gazetenin 15. sayfasındaki bir küçük haberde ise Türkiye Haberİş Sendikası’nın, grevdeki Türk Telekom işçilerine yaklaşık 1000’er YTL ödemeye başlayacağı bildiriliyordu… ??? Telekom’da grev 16 Ekim’de başladı. Böylece ilk ayını doldurmuş oluyor. Cumhuriyet’in 15 Kasım tarihli sayısında, gazetenin bütün bir sayfası bu konuya ayrılmıştı… Buradan edindiğim bilgilerle konunun ayrıntılarına doğru bir internet araştırmasına giriştiğimde ise olayların karmaşık ağı karşısında gerçekten de şaşkına döndüm. Karşımızdaki tam bir AKP ve Türkiye fotoğrafıdır… İşçi ve emek düşmanlığının, özelleştirme ve yabancı sermaye dalkavukluğunun; yalan, şantaj ve şimdilik üstü ne de olsa az çok örtülü bir faşizmin, sermaye diktatörlüğünün tipik göstergesidir…. Bu örtüyü bir ucundan tutup kaldırdığınızda, arkasındaki ürkütücü gerçeklik dişlerini göstererek sırıtıyor… Bu sırıtışın ardındaki tehdidi görmek güç değil… ??? İnternet gezintisi sırasında karşıma çıkan, kravatlı, sinekkaydı tıraşlı kişinin yüzünde parıldayan tebessüme bakarak altındaki haberi okuyorum: “Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Paul Doany, grev kararı alan Haberİş Sendikası’nın bugün yeni bir ikramiye ödemesi teklifi getirdiğini, görüşmelerin sonunda grev kararı çıkmayacağına emin olduğunu belirtti…” Kim bu “beşuş” çehreli zat, sözüm ona “Türk” Telekom adına konuşan kişi? Paul Doany, British Telecom’da yöneticilik yapmış bir İngiliz… Şimdi ise Lübnanlı Oger Telecoms Ortak Girişim Grubu’nun 14 Kasım 2005’teki “ihale”de yüzde 55 hisse ile sahip olduğu “Türk” Telekom’un Genel Müdürü olarak ve işveren temsilcisi kimliği ile, Türkiye Haberİş Sendikası üyesi, grevdeki 26 bin Türk işçisi karşısında objektiflere sırıtmakta… AKP’nin yarattığı yeni Türkiye modeli budur… ??? Grevin daha ilk gününden başlayan ve şu anda da başta Diyarbakır’dakiler olmak üzere ülkenin birçok yöresinde grevdeki Telekom işçilerinin ve kimi yöneticilerinin gözaltına alınması ya da tutuklanmasına yol açan “fiberoptik kablolara sabotaj” iddiaları ne ölçüde gerçeği yansıtıyor, ne ölçüde yalan ve komplodur? Her şey, yoruma gerek bırakmayacak kadar gün gibi ortada… Ülkemizin değerlerini kendi yakınlarına, yandaşlarına ve aslan payını da kökeni kuşkulu yabancı sermayeye peşkeş çeken bir iktidarın “gayri ulusal” olduğu kadar işçi ve emekçi karşıtı yüzü gün geçtikçe daha açık seçik ortaya çıkmaktadır… İlk ayını dolduran Telekom’daki grevin süreçlerinde bu yüz bütün irkilticiliğiyle sırıtmakta… Asıl gücünü ve niyetini henüz tam olarak ortaya koyamıyor olsa da, siyasal literatürde adı “faşizm” olan ülke dışı destekli bir sermaye diktatörlüğü ile Türk emekçisi, bu grevde karşı karşıyadır… Telekom grevi sadece Türkiye Haberİş üyesi işçilerin değil, sadece işçi sınıfının değil, sadece emekçilerin de değil, bütün yurtseverlerin sınav alanıdır… Telekom grevi, gerici, emekçi karşıtı, yağmacı ve ulusal değerleri yağmalatıcı AKP iktidarının yenilgiye uğratılmasında örgütlü işçi sınıfı hareketinin öncü işlevini örneklemesi bakımından da anlamlıdır… ANKARA MHP’nin bölücülük suçlarında milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin önerisi tartışma yaratırken; AKP’nin akademisyenlere hazırlattığı anayasa taslağında, terör eylemleri ile laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmaya yönelik suçlara “dokunulmazlık zırhı” önerildiği ortaya çıktı. Mevcut uygulamada milletvekili seçilmeden önce bu suçlardan dolayı hakkında dava süreci devam edenler dokunulmazlık kapsamı dışında tutuluyor. Bu kapsamda DTP’li milletvekilleri Aysel Tuğluk ile Sebahat Tuncel’in yargılamaları sürüyor. Tas ? AKP’nin akademisyenlere hazırlattığı anayasa taslağında, milletvekili seçilmeden önce terör eylemleri ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmaya yönelik suçlardan dolayı hakkında dava süreci devam edenlerin dokunulmazlık kapsamı dışında tutulmasına ilişkin hüküm kaldırılıyor. Milletvekili dokunulmazlığı konusunda getirilen diğer öneride ise ‘terör eylemleri’ dışında milletvekilliğine engel suçlarda dokunulmazlığın kaldırılması öngörülüyor. lakta ayrıca milletvekilliğine engel suçlarda dokunulmazlığın kaldırılması öngörülürken yalnızca “terör eylemleri”ne dokunulmazlık zırhı öngörüldü. MHP’nin tartışma yaratan önerisine karşı Başbakan Tayyip Erdoğan, “Seçimle gelmiş olan milletvekillerini parlamento dışına atmak doğru olmaz. Parlamento dışı kalırlarsa onları da dağa gönderirsiniz. Siyasallaşma sürecine girmelerini özellikle teşvik etmemiz gerekiyor. Anayasal düzende siyaset yapsınlar” açıklamasını yaptı. Bu açıklama, AKP’nin akademisyenlere hazırlattığı anayasa taslağındaki dokunulmazlıkla ilgili düzenlemeyi yeniden gündeme getirdi. lık zırhı daraltılıyor gibi gözükmekle birlikte “terör eylemleri” sınırlamanın dışında tutuluyor. Anayasa taslağında, “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Milletvekili hakkında seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getiril mesi, milletvekilliği sıfatının sona ermesine bırakılır ve milletvekilliği süresince zamanaşımı işlemez. Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclis’in yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda suçüstü hali dokunulmazlık kapsamı dışındadır. Ancak bu halde yetkili makam durumu hemen Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bildirir” hükmü öneriliyor. TRT’DE SORUŞTURMA PKK yandaşı kavgası FIRAT KOZOK ANKARA TRT Teftiş Kurulu, Yayın Denetleme Kurulu Başkanı Latif Okul’un, kendisini PKK sempatizanlığıyla suçlayan Haber Dairesi Başkanı Tuğrul Utku hakkında inceleme başlatılması isteğini kabul etti. TRT Teftiş Kurulu, Utku hakkında soruşturma başlattı. Ankara Cumhuriyet Savcılığı da Utku’nun yargılanmasına karar verdi. Latif Okul, 22 Haziran’da TRT Genel Müdürlüğü’ne yazdığı dilekçede, Haber Dairesi Başkanı Tuğrul Utku’nun, kurum içi ve dışında çeşitli ortamlarda, gerçekdışı beyanlarla aile, şeref ve haysiyetine, kişilik haklarına telafisi mümkün olmayan, ağır hakaret ve ithamlarda bulunduğunu ifade etti. Okul, dilekçesinde “Bu haksız isnat ve iftiraların, makamınızca da incelettirilmesi hususunda gereğini bilgi ve takdirlerinize arz ederim” dedi. Okul, bundan yaklaşık 2 hafta sonra da, Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdu. Okul, başvurusunda Haber Dairesi Başkanı’nın, kendisini PKK yandaşlığı yapmakla suçladığını savundu. Başvurusunda kurumun çeşitli birimlerinde görevli 6 kişiyi de tanık gösteren Okul, Haber Dairesi Başkanı’nın, Türk Ceza Yasası’nın ilgili hükümleri uyarınca cezalandırılmasını istedi. İsim vermeden itham Tanıklardan Haber Dairesi Başkanlığı Müdür Yardımcısı İbrahim Gürkan Sarı ve Teleteks Yayınları Müdürü Süreyya Suzan Koçberber, tanık ifadelerinde, Tuğrul Utku’nun günlük haber toplantılarında haber programlarının denetimi konusunda isim vermeden Latif Okul’u suçladığını bildirdi. Sarı ve Koçberber, ifadelerinde, Utku’nun, Okul’u kastederek, “Biz o denetimleri yapanların PKK işbirlikçisi olduğunu da biliyoruz” yönünde cümleler kullandığını kaydetti. Sarı ve Koçberber, ifadelerinde şu görüşlere yer verdi: “TRT Haber Merkezi’nde Tuğrul Utku mahreçli olarak, Latif Okul’un PKK yandaşı, kızının da terör örgütünün dağ kadrosunda olduğu yönünde söylemler konuşulmaktadır. Bu söylemler ise zaman içerisinde gerçekmiş gibi algılanmaktadır.” Başvuruyu inceleyen Cumhuriyet Savcılığı ise hazırladığı iddianamede, Tuğrul Utku’nun suçlamaları konusunda tanık beyanlarının bulunduğuna işaret ederek Utku’nun yargılanmasını istedi. Savcılık kararının ardından TRT Teftiş Kurulu da, Latif Okul’un başvurusundan yaklaşık 4 ay sonra Tuğrul Utku hakkında soruşturma başlattı. Soruşturmanın önümüzdeki günlerde sonuçlanması bekleniyor. Mevcut anayasanın “yasama dokunulmazlığı” başlıklı 83. maddesinde ise “Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır” hükmü yer alıyordu. Anayasanın 14. maddesi ise “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler”i düzenliyor. Bu hüküm uyarınca, DTP milletvekilleri Aysel Tuğluk ve Sebahat Tuncel’in, seçimden önce haklarında bu suçlardan dolayı soruşturma başladığı için dokunulmazlıkları bulunmuyor ve yargılamaları sürüyor. Orgeneral Başbuğ,KKTC resepsiyonunda gazetecilerin sorularını yanıtlarken medyaya da önemli eleştiriler yöneltti. Anayasa taslağında, seçimden önce soruşturmasına başlanmış, anayasanın 14. maddesi kapsamına giren suçlara da dokunulmazlık zırhı getirilirken seçenekli olarak önerilen bir başka fıkrada milletvekilliğine enyaparsınız? Basın Konseyi’nden bu her şeyi çözer düşüncesi, yanlış bir ANKARA (Cumhuriyet Bürogel suçlarda dokunulmazkonuda bir şey bekliyorum. Bu kodüşünce. Teknolojik olanaklar, arazi su) Kara Kuvvetleri Komutanı Orlığın kaldırılması önerinuda bütün siyasi partilerin yönetiyapısından etkileniyor, hava şartlageneral İlker Başbuğ, önceki akliyor. Bu fıkrada “Ağır cilerinden bir şey bekliyorum. rından etkileniyor. Ayrıca 2003’ten şam düzenlenen KKTC resepsiyoceza mahkemesinin göberi Irak hava sahasının kontrolünün nunda herkese mesaj verdi. Başrevine giren suçlarda 'Propaganda'ya alet olmayın' Amerika Birleşik Devletleri’nde olbuğ’un konuşma metni dün de Kara suçüstü hali ile zimmet, Medya ile ilgili bir noktaya da duğunu da ayrıca bir yere not ediniz. Kuvvetleri Komutanlığı’nın internet irtikâp, rüşvet, hırsızdeğineyim. Bakın, terörle mücadeDolayısıyla bizim bölgedeki teknositesinde yayımlandı. Başbuğ’un lık, dolandırıcılık, sahlede teröristlerin ana silahı propalojik olanaklar açısından ciddi bir verdiği mesajlar ve yaptığı eleştiritecilik, inancı kötüye ganda. Medyanın görevi var. Nedir eksikliğimiz, yetersizliğimiz yoktur. ler şöyle: kullanma, hileli iflâs, görevi? Kamuoyunu doğru olarak Yorumculara: Sınır ötesi harekât Medyaya: Tezkere çıktı, artık bu, kaçakçılık, ihaleye fezamanında bilgilendirmek. Bakın ile ilgili olarak, her gün televizyontezkerenin bir uygulama süreci. Ne sat karıştırma ve edilarınızı açtığınızda, bugünlerde mutzaman, ne olur? Tabii elbette bu ayrı burada biz de sizlere yardımcı olmin ifasına fesat karışbir konu, ama ben diyorum ki bu sü malıyız, ama doğru haberi vermekle laka bir yorumcu ile karşılaşıyoruz, tırma suçlarından dobu bir gerçek. Ben onlara da bir şey reçte karar alıcıları özellikle medya propagandaya alet olmamak arasınlayı bir milletvekilinin da çok önemli bir çizgi var, bir dendemiyorum. Yalnız bu yorumlarını mız rahat bıraksın, serbest bıraksın sorguya çekilmesi ve ge var. İşte burada basınımız çok yaparken onlara biriki hususu tavsiki bu süreç sağlıklı olarak yürüsün. yargılanması için Mecdikkatli olmalı. Bu da nedir? Haber ye ediyorum. Birincisi, bu değerli Son günlerde büyük bir bilgi lis’in kararı aranmaz. yorumcular, sınır ötesi harekât ile ilkirliliği yaşanıyor. Hangi yanlışı dü lerin lütfen veriliş şekline ve süreleBu hallerde Yargıtay rine dikkat edin. Propagandaya alet gili yorumlarını yaparken iki şeyin zelteceksin, hangi soruya cevap veCumhuriyet Başsavcıolmayın. 19 Temmuz 2005’te ben altını çizsinler. Bir, nasıl bir sınır receksiniz? Zor bir durum içerisinsı, durumu hemen Türsize bir şey hatırlattım. Hatırlayaötesi harekât düşünüyorlar? Yani deyiz. Bilgi kirliliğinin nedenini kiye Büyük Millet Meccaksınız, dedim ki, yani haberlerin yorumladıkları sınır ötesi harekât araştırmalısınız. lisi’ne bildirir” hükmü veriliş şekliyle ilgili olarak dedim ki nedir? İki, bu harekâtın başarılı olup 13 Kasım tarihli bir gazetenin öngörülüyor. Söz konusu terörle ilgili haberleri verirken lütolmamasına yönelik kendi kriterleri (Star) manşetine bakın, manşetine. fıkrada, anayasanın 76. fen terörist görüntülerini kullanmane, kendi tespit ettikleri kriterler ne? Ne diyor manşette? İki subayın tumaddesinde milletvekilyın. Bugün kullanıyorsunuz bunları. Bu iki hususu söylemeden sınır ötetuklandığı, cezaevine konulduğu, liğine engel suçlar arasi harekâta ilişkin yapılan bütün yomahkemeye verildiği söyleniyor. Bu Yani bu propagandaya alet oluyorsında sayılan “terör eysunuz değerli arkadaşlarım. rumlar, açıkçası biraz havada yalan haber, yalan, yalan! Siz yalan lemleri” ise dokunulmazABD’ye: Teknolojik olanaklar kalıyor. habere dayalı olarak nasıl manşet lık kapsamı içinde bırakılıyor. Anayasa taslağında, dokunulmaz Terör sınırın dışında tutultu Tuğluk ve Sebahat’in durumu Kara Kuvvetleri Komutanı ‘Propagandaya alet olmayın’ dedi Başbuğ’dan medya eleştirisi Düz ovada cirit oynamak MEHMET FARAÇ ataol b?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 TROYKA TOPLANTISI Başbakan Erdoğan da tıpkı PKK’lileri düz ovada siyasete çağıran Mehmet Ağar gibi Güneydoğu sorunu konusunda havanda su dövmeye devam ediyor. DTP’yi, PKK’nin silahlı mücadelesini reddetmeye çağıran Erdoğan, bu kesimden daha önce yükselen, “O zaman kendimizi inkâr ederiz” sözlerini hangi mantıkla unutuyor? Siyaset ve yargı ikileminde çelişen yaklaşımlar ise DTP’yi radikalleşmeye itiyor, PKK’yi nemalandırıyor! Başbakan Prag’a giderken DTP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda “Parlamento dışı kalırlarsa onları da dağa gönderirsiniz” diyerek ilginç bir çıkış yapıyor. Bu söylem, DYP lideri Mehmet Ağar’ın 22 Temmuz seçimleri öncesi yaptığı ve kendi sonuna da katkı yapan “düz ovada siyaset” çağrısını anımsatıyor. Aslında demokratik bir yaklaşım gibi görünse de, Erdoğan bu sözlerle rakibinin en çok darbe aldığı yumuşak karnı üzerinde siyaset dansı yapıyor. Bu çıkış, yerel seçim hazırlığı uğruna Kürtlerin ağzına bir parmak bal anlamına da geliyor! Güneydoğu’daki sorun konusunda kafası ezelden beri karışık olan Erdoğan, bu sözde korumacı çıkışının ardından DTP üzerindeki kara bulutu yoğunlaştıracak bir cümle kullanmayı da ihmal etmiyor. Başbakan önce “Ya silahlı eylem ya da silahsız” diyerek DTP’nin seçimini yapmasını istiyor, sonra da “Bu çatı altında terör örgütü diyemiyorsan bizim hukukumuz olamaz” diyerek kapıyı gösteriyor! 24 saat sonra hukuk gerçekten devreye giriyor! Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı “devletin bölünmez bütünlüğüne” aykırı davrandığı gerekçesiyle DTP’nin kapatılması için Anayasa Mah kemesi’ne dava açıyor. PKK’ye kazanç kapısı!.. Kürt siyasal hareketinin merkezlerini kapatmanın çare olmadığını aklıselim her devlet yöneticisi ile siyasetçisinin artık görmesi gerekiyor. Bu hareket HEP, DEP, ÖZDEP, HADEP, DEHAP’ın ardından bir kez daha kıskaca alınırken aslında PKK’nin ekmeğine yağ sürülüyor! Uzun süredir özellikle Avrupa’da “Kürtlerin siyaset hakkı engelleniyor, bu yüzden dağa çıkıyorlar” şeklinde propaganda yürüterek destek bulan örgüt, son kapatma istemiyle birlikte yeni bir rant malzemesi için ellerini ovuşturuyor! Hem PKK’yi hem DTP’yi biraz olsun bilenlerin şu gerçeğin üzerinde iyi düşünmesi gerekiyor; DTP’liler tıpkı Sırrı Sakık’ın önceki gece bir televizyon programında itiraf ettiği gibi artık PKK’den etkilendiklerini gizlemiyor. Yani PKKDTP ilişkisi, kimi ke simlerin öne sürdüğü gibi etkileşimin çok ilerisinde bir boyutta bulunuyor. Parti yöneticilerinin kongrelerde “dişe diş mücadele çağrısı” yapması, Öcalan’dan açıkça “Kürt halk önderi” diye söz edilmesi, Meclis görüşmelerinde teröristlerin “gerilla” diye tanımlanması, deşifre olan hukuki ve örgütsel ilişkiler bile bunu kanıtlamaya yetiyor!.. PKK ile DTP aynı siyasal tabandan besleniyor, aynı kesime hitap ediyor. DTP’ye oy verenlerin en az yüzde 40’ı, son 20 yılda PKK propagandasıyla geliştirilen Kürtlük bilincinden etkileniyor, bu kaygıyla sandığa gidiyor. PKK’liler öteden beri feodaliteyi her ne kadar reddetse de, geriye kalan yüzde 60’lık oy oranı ise Kürtler arasında bozulmayan gelenekçi aşiret yapısından geliyor! Bu yüzden DTP’den PKK için “terörist” demesini beklemek fazla iyimser bir yaklaşım oluyor. DTP’yi siyaset ve yargı kıskacına almak, geçmişte açıkça “PKK’ye terörist dersek kendimizi inkâr ederiz” diyen bu politik kadroyu, “Bu saatten sonra ne kaybederiz” şeklinde pervasız bir yaklaşımın içerisine sürüklüyor! DTP giderek sertleşen söylemleri, kışkırtıcı çıkışları ve radikalleşen politik yapılanmasıyla beklentilerini artık daha rahat ifade edeceğini duyuruyor. Son iki günde hükümet ve yargının birbiriyle çelişen çıkışlarının, DTP’yi temsilcisi olduğu legal ve illegal oluşumlara giderek daha fazla yaklaştıracağının anlaşılması gerekiyor!.. Başbakan’ın “Terör örgütü silah bırakana kadar mücadele devam edecek” şeklindeki son uyarısına “Haklarımızı alana kadar silah bırakmayız” diyerek günler önce yanıt veren ve açıkça meydan okuyan PKK’yi bitirme konusunda daha akılcı, mantıklı ve cesur girişimler gerekiyor! Gerisi düz ovada cirit oynamaktan ileri gitmiyor! AB’ye PKK terörü anlatılacak MAHMUT GÜRER ANKARA AB ile Türkiye arasında 20 Kasım Salı günü Portekiz’de gerçekleştirilecek olan troyka toplantısının gündem maddesi İlerleme Raporu değil, PKK terörü olacak. Dışişleri Bakanı Ali Babacan, AB Dönem Başkanı Portekiz ile AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn’e, diğer üye ülke temsilcilerine de dağıtılması için 2’şer rapor sunacak. Raporlarda, PKK’nin Avrupa’daki uyuşturucu trafiği ile birlik üyesi ülkelerdeki terör örgütü üyeleri ve bunların etkinliklerinin yer alacağı belirtiliyor. Troyka toplantısında bunun yanı sıra İran, İsrailFilistin ve Irak konuları da gündeme getirilecek. Edinilen bilgilere göre Babacan, Portekiz Dışişleri Bakanı Luis Amado ile AB’nin Genişlemeden Sorumlu üyesi Olli Rehn’in hazır bulunacağı toplantıda, terör örgütünün Fransa’da yargılanan ve Avusturya üzerinden Kuzey Irak’a kaçan lideri Zübeyir Aydar’ın durumunu gündeme getirecek. Bunun yanı sıra Türk tarafı toplantıda İran, İsrailFilistin anlaşmazlığı ve Irak konularını da gündeme getirecek. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle