18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 2007 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Eskişehir İl Genel Meclisi’nin AKP’li üyeleri Özel İdare’nin 160 bin YTL ’sini TİSVA’ya aktardı 10 Kasım 2007 Bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 69. yıldönümünde, O’nu yine törenlerle anacağız. Ben 10 Kasım törenlerinden çok sıkılıyorum. İçimi hüzünle karışık bir öfke kaplıyor. Dört yıl önce bu sütunda yayımlanan “10 Kasım’da Sıkılıyorum” başlıklı yazıda bu isyan dolu duygularımı şöyle dile getirmişim: “...Çocukluğumun, daha doğrusu öğrenciliğimin 10 Kasımları bende Atatürk resmi ya da büstü, kasımpatı, siyah fon, kırmızı bayrak, matem müziği, boş nutuklar, çocuksunun da ötesinde naif şiirler, ‘ölmedin’ edebiyatı,’izindeyiz’ martavalı ve yeterince gözyaşı dökememekten doğan suçluluk duygusu çağrıştırır hâlâ... ...Kısacası yapay yaslardan ve anmalardan sıkılıyorum. Kuşkusuz kimilerinin sevgisinin ardında, Mustafa Kemal’i bir toplumun olağanüstü başarılı sıçramasının simgesi olarak görmesi ve onda bütün bir ulusun kimliğini algılaması yatıyor. Onlar O’nu yüceltirken bütün bir ulusu kutsuyorlar. Ama kuşkunuz olmasın ki, o bilincin sahipleri azınlıktadırlar. Diyebilirsiniz ki, ‘O bilinci soldurup, o eseri yıkmak isteyenler de azınlıktalar’. Doğrudur. Çoğunlukta olan duyarsızlıktır. Öyle olmasaydı eğer, Cumhuriyetin sekseninci yılında bulunduğumuz durum bu mu olurdu?” ??? 10 Kasım 2003 tarihli yazı şöyle bitiyordu: “...Bugün bulunduğumuz noktada Time’ın ya da Mime’ın Atatürk’ü geçen yüzyılın en büyük adamları arasında gösterip göstermemesi ile uğraşmak yerine, ciddi biçimde düşünmek ve şu acı soruları sormak zorundayız: Acaba Mustafa Kemal Atatürk tarihimizde gelip geçici bir olay mıydı? Bu gidişle kısa bir süre sonra laik Cumhuriyetten geriye bir karikatür dışında ne kalacak? Evet 10 Kasımlarda çok sıkılıyorum ve bu sıkıntı içinde yukarıdaki iki soruyu kafamın içinde evirip çeviriyorum.” Bizim yıllardır sormaya cesaret edemediğimiz bu soruyu, Atatürk hakkında 750 sayfalık dev bir eser yazan Andrew Mango kendi yapıtının sonunda şüpheci bir biçemle, şöyle dile getiriyor: “Atatürk’ün verdiği mesaj, Doğu ile Batı’nın evrensel laik değerler ve karşılıklı saygı temelinde bir araya gelebileceği, milliyetçilikle barışın uyumlu olabileceği, insan aklının yaşamdaki tek gerçek rehber olduğudur. BU İYİMSER BİR MESAJDIR VE GEÇERLİLİĞİ HER ZAMAN KUŞKULU OLACAKTIR. AMA SAYGI DUYULMASI GEREKEN BİR İLKEDİR.” ??? Mango bu satırları, AKP’nin değil iktidara gelmek, kuruluşunun bile gerçekleşmediği 1999 yılında, yani 20. yüzyılın son aylarında kaleme almıştı. Yukarıda alıntılar yaptığım “10 Kasım’da Sıkılıyorum” başlıklı yazı ise Cumhuriyetin 80. yılında, daha Çankaya Tepesi düşmeden önce, laik demokratik Cumhuriyetin kimi başka kurumlarının dorukları Özal – Erdoğan taifesinin sultasına geçmeden çok evvel yazılmıştı. O zamanlardan bu yana köprülerin altından çok sular aktı. Artık çağdaş, laik demokratik bir Türkiye’den yana olanlar yalnız “Neden böyle oldu?”yu değil, aynı zamanda “Ne yapmalı?”yı da ciddi bir biçimde düşünmek ve bu yönde harekete geçmek üzere örgütlenmek ya da var olan, ama canlılığını, işlevini yitirmiş, toplumdan kopmuş, kendi içine kapanarak, tek adam partisi haline dönüşmüş örgütleri, eğer hâlâ mümkünse yeniden canlandırmak, yeniden düzenlemek zorundadırlar. Boş nutuklar, kof şiirler, estetikten yoksun heykeller önünde demeçler dönemi geçmiştir artık. Bütün bunları yapmaz isek, bundan sonraki 10 Kasımlarda ve bu durumda tabii ki, 29 Ekimlerde de kaçan büyük fırsata ve kendi hali pürmelalimize bol bol gözyaşı dökmekle yetiniriz. Yaşamı ve dünyayı gözyaşları ve kof nutuklar değiştirmiyor ama... Kamu parası AKP emrinde CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR DSP Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli’nin “Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın yerel seçimler için Eskişehir’e 5 milyon YTL gönderdiği” iddiasını gündeme getirmesinin ardından AKP’li İl Genel Meclisi üyeleri İl Özel İdaresi’nin 160 bin YTL ’sini AKP milletvekilleri Aziz Akgül ve Nedim Öztürk’ün kurucusu olduğu Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’na (TİSVA) aktardı. İl Genel Meclisi toplantısında AKP’li üyelerden oluşan Plan ve Bütçe Komisyonu, merkezi Ankara’da bulunan AKP Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül, eşi Almıla Akgül, annesi Hasine Akgül ve AKP Eskişehir Milletvekili Nedim Öztürk tarafından kurulan TİSVA’ya 2007 yılı için 60 bin YTL, 2008 yılı için de 100 bin YTL bütçeden para aktarılmasını önerdi. AKP’li Komisyon Başkanı Hüseyin Çoban, raporunda İl Özel İdaresi’nin görevleri arasında yoksullara mikrokredi verilmesinin de bulunduğunu belirterek bu hizmetin TİSVA ile ortaklaşa hazırlanacak bir projeyle yürütülmesini istedi. Öneri AKP’li üyeler tarafından kabul edilirken muhalefet tepki gösterdi. DSP’li üye Fuat Gürcüoğlu, ne iş yaptığı bilinmeyen bir kuruluşa para aktarıldığını belirterek “2008 bütçesinden para aktarılması meclis üyelerinin kararlarını şimdiden etkilemek, görüşleri ipotek altına almak anlamına gelir. Konunun yeniden meclis gündeminde görüşülmesini istiyorum” dedi. İl Genel Meclisi Başkanı Mustafa Pekak ise mikrokrediler için önceden 500 bin YTL kaynak aktarıldığını ve bu önerinin 2008 bütçesiyle ilgisi olmadığını söyledi. Gürcüoğlu’nun önerisinin reddedilmesinin ardından TİSVA’ya toplam 160 bin YTL ’lik kaynak aktarılmış oldu. Fuat Gürcüoğlu, konunun siyasi olduğunu belirterek “İl Özel İdaresi’nin kaynakları AKP’liler tarafından kurulmuş vakfa aktarılıyor” diye konuştu. PARTİLER MİLLİYETÇİLİĞİ TARTIŞTI ‘DTP’yi çağırmaya içim elvermedi’ GÜRSU KUNT ANTALYA Akdeniz Üniversitesi’nce düzenlenen panelde, siyasi partilerin milliyetçilik anlayışları tartışıldı. CHP, MHP, İP ve SP’nin katıldığı panele, sözlü ve resmi yazılı davete karşın AKP’nin katılmadığını belirten Akdeniz Üniversitesi Rektörlük Danışmanı Prof. Çetin Yetkin, “Demek ki milliyetçilik konusunda bizimle paylaşacak görüşleri yokmuş” dedi. Yetkin, DTP’yi çağırmaya da içinin elvermediğini ifade etti. Panelin açılışını yapan AÜ Rektörü Prof. Mustafa Akaydın, Türkiye’nin 10 Kasım 1938’den bu yana hiç iyi yönetilmediğini vurguladı. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da “Cemaat ve tarikat yapılanmalarına dayalı bir siyasi parti, vasıfsız kadrolarıyla kamu yönetimine egemen oluyorsa, onların yönetiminde Dilara’lar ölüyor, mühendisler vinç altında kalıyorsa milliyetçilik anlayışlarından söz edilemez” dedi. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan ise parti olarak Atatürk milliyetçiliğini benimsediklerini söyledi. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise Avrupa Birliği’ne girme çabalarına tepki gösterdi. asirmen?cumhuriyet.com.tr Son günlerde beklenmedik açılımlara, açıklamalara tanık oluyoruz. Emekli komutanların Kürt sorununa ilişkin değerlendirmeleri de kendi dönemlerine ilişkin özeleştirileri de dikkat çekici. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un geçen haftalarda yaptığı geçmişe yönelik eleştirilerin de benzer bir yaklaşımı yansıtması önemliydi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Kuzey Irak’a ilişkin değerlendirmeleri de bu sürecin devam edeceğini gösteriyor. İnsan ister istemez ülkemizde yeni bir “akıl” oluştuğu izlenimine kapılıyor. Deniz Baykal, daha sonra etraflı olarak açıklayacaklarını söylediği program konusunda alışılmadık, çarpıcı değerlendirmelerde bulunuyor, demokratik açılımlarla kamuoyunun önüne çıkıyor. ??? Ne diyor Baykal: “Kuzey Irak’la ilişki sadece terör bağlamında ele alınamaz. Artık sorun sade Baykal’ın Olumlu Açılımları… ce sınır ötesi bağlamında görülemez. Kuzey Irak’la Suriye’yi bir görmemek gerekir. Suriye’deki durum mekân sağlamakla ilgiliydi. Burada ise uluslararası destek, orada otonom bir hükümet, aynı etnik kökenden nüfus var. O zaman ne yapmalı? Kuzey Irak’la ilişkiyi terör bağlamı dışında da görmeli. Bunları günübirlik de değil, 10, 20, 30 yıl sonrasına yönelik planlama içinde yapmalı… Ortaköy kapısını hemen aç, niye açmıyorsun? Habur da kalsın. Ekonomik karşılıklı bağımlılık artsın. Bu komşular arası iyi bir olaydır. Sadece kapı ile değil, yollar birbirine bağlansın, barajlar yapılsın, yatırımlar artsın. İlişki çeşitlensin… Eğer bölgede yanlış kararlar sonucu bir dışlanmışlık duygusu varsa, bu insanlar da görüyor ki, bölgenin dışına çıkıldığında böyle bir şey yok. Evleniyoruz, komşu oluyoruz, iş yapıyoruz… Ama bunlara rağmen bölücü terör olacaktır. Bununla beraber yaşayacağız..” Baykal, “Eve Dönüş Yasası”nın da iyi hazırlanmadığı için sonuç vermediğini söyleyerek “daha kapsamlı yaklaşım”dan söz ediyor. Kürtçe ve Arapça TV yayınlarını öneriyor, Kuzey Iraklı Kürt ve Arap çocuklara Türkiye’de burs verilmesi fikrini ortaya atıyor. ??? Bu ülkeye ilişkin umudun bittiği yerde, yeniden umut üretecek bir çıkış her zaman oluyor. Emekli komutanlarla başlayan süreç Baykal’ın yaklaşımıyla daha ileri bir noktaya taşınmış oldu. Şunu görelim, bu sorun siyasi ve toplumsal bir sorun. Terör ve şiddet onun türevi. Bir sorunu demokrasi içinde, barış içinde siyaset alanında çözemezseniz, birileri de bunu bu alanlardan çıkarıp şiddet alanına çeker. ??? DTP Kongresi’nde belli ki bir ikilem yaşanıyor. Türkiye’deki şahinlere Kürt şahinleri selam yolluyorlar. Bu sorunu şiddet alanında tutmak her iki tarafın şahinlerinin işine geliyor. Ancak artık Kürtler içinde şiddet yanlısı eğilim güç kaybediyor. Eğer Türkiye’ye egemen olan mantık, sorunu siyaset alanında tutmayı başarırsa, Kürtler içindeki sağduyu da güç kazanacaktır. PKK terörü nedeniyle toplum içinde artan öfkenin yol açtığı saldırgan ve ırkçı ortam Kürtler arasında da bağnazlığı kışkırtıyor, çatışma eğilimini güçlendiriyor. ??? Baykal’ın çıkışı bu koşullarda çok önem kazanıyor. Umarım bu çıkışının arkasında durur ve ülkemizin kaderini değiştirecek yeni atılımların itici gücü haline gelir. Baykal’ın sağduyulu çıkışı çözüm arayan toplumun desteğini alacaktır. Nitekim yaptığı açıklamanın ardından, kendisine en çok muhalefet eden kesimlerden ve isimlerden destek geldi. ??? Deniz Baykal’ın açılımları, eğer bu şekilde sürerse ve bu çizgi CHP’ye egemen olursa, bu açılımlar Türkiye’de çok önemli değişimler için önemli bir başlangıç haline gelebilir. Hepimizin görmesi gereken nokta şu: Bu sorun artık başka bir boyut kazandı. Şimdi aklıselimin hâkim olması gereken bir noktadayız. PKK terörünü de akılla değerlendirmek, şiddet belasından kurtulmak için sağduyuyla hareket etmek zorundayız. ??? CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, çok kritik bir aşamada çok önemli açılımlarda bulunuyor. Toplumun bunun değerini bileceğinden, ona göre değerlendireceğinden hiç şüphem yok. Kendisini ilgiyle izlemeyi sürdüreceğiz… CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle