19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 EKİM 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Talabani’nin sınır ötesi operasyona karşı, kaçırılan askerleri kullanma çabasında olduğu öğrenildi 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Bağdat ile gizli pazarlık BAHADIR SELİM DİLEK Referandumun Kesin Sonuçları Yazının başlığını okuyup da, aldanmayın lütfen. Cumhurbaşkanı’nın görev süresini 5 yıla indiren, ama iki kez ve genel oyla seçilebileceğini karara bağlayan; o arada 22 Temmuz’da seçilmiş olan 23. dönem parlamentosunu oluşturan milletvekillerimizin yasama görevleri için de 4 yıllık bir süre belirleyen halkoylamasının kesin sonuçları hâlâ ilan edilemedi. Kesin sonuçlar ilan edilemediği için de “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması”nı öngören kanun, 21 Ekim’de gerçekleşen o halkoylamasına rağmen henüz yürürlüğe giremedi. Halkoylaması sonuçlarını rüzgâr hızıyla ilan edebilen teknolojiye sahip olduğu söylenilen Yüksek Seçim Kurulu, günlerden beri CHP ve DSP’li 110 milletvekilinin itiraz başvurusunu karara bağlayamadığı anlaşılıyor. Ana muhalefet partisinin, oylama gününden önce referandumun iptali için YSK’ye yaptığı başvurunun, 11 üyeli kurulda 6’ya 5 gibi kıldan ince denilebilecek bir sonuçla reddedilmesi üyelerin, 110 milletvekilinin başvurusu üstünde hararetli tartışmalar yaptığı anlamına gelir mi? Bunu bilmek elbete olası değil. Ama Yüksek Seçim Kurulu’nun da bir genel seçim için yapıldığı gibi binlerce sandık sonuçları üstünde değil, halkoylamasına gönderilen değişiklik yasasının 18 ve 19. maddelerinin metinden çıkartılmasının gümrük kapılarında oy kullanılmasından çok sonra ve 21 Ekim oylamasından sadece dört gün önce yapılmış olmasını önlerine getiren 110 milletvekiline hukuksal dayanağı olan bir gerekçeli yanıt bulmakta zorlandığı söylenilebilir. CHP ve DSP’li 110 milletvekili, bu düzenlemenin hem anayasanın 175. maddesinin vermediği bir yetkinin kullanılması, hem de bu yetkinin anayasanın 2 ve 6. maddelerindeki ilkelere aykırı olduğu için “yok sayılması”nı istemişlerdi. Yüksek yargı kurumlarımızın Anayasa Mahkemesi’nin son görev belirleme olayında izlediği karmaşık tutumdan sonra, halkoylamasının kesin sonuçlarını da etkileyecek “gecikmeli” hükmü elbette merakla beklenmelidir. ANKARA Hakkâri’de 12 askerin şehit olduğu çatışma sırasında terör örgütü tarafından kaçırılan 8 askere ilişkin olarak Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin, Ankara’nın onayı ile devreye girdiği öğrenildi. Ancak daha sonra Talabani’nin 8 askerin iadesine ilişkin olarak, “bir iyi niyet çabasından” ziyade, bu konuyu sınır ötesi operasyon karşısında pazarlık unsuru yapmaya niyetlendiği ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre terör örgütü tarafından kaçırılan sekiz askere ilişkin olarak geçen perşembe akşamından bu yana Ankara ile Bağdat arasında bir dizi gizli temas yaşandı. Askerlerin kaçırılmasından sonra ? Askerlerin kaçırılmasından sonra Talabani, gayri resmi yollarla AKP’ye mesaj gönderip, askerlerin kurtarılması için devreye girebileceği mesajını iletti. Ancak daha sonra kayıp askerleri, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonu yapmamasına ilişkin bir pazarlık unsuru haline getirme çabası içinde olduğu duyumları alındı. Irak Cumhurbaşkanı Talabani, gayri resmi yollarla AKP’ye mesaj gönderip, askerlerin kurtarılması için devreye girebileceği mesajını iletti. Bu görüş daha sonra Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’na da bildirildi. Ankara, Talabani’nin bu açılımına önce “evet” yanıtını verdi. Diplomasi kulislerine sızan bilgilere göre ise Talabani, askerlerin kurtarılması için önce Bağdat merkezli olan ve gerek terör örgütü gerekse Irak’ın kuzeyindeki Kürt gruplar ile iyi ilişkiler içinde bulunan bir sivil toplum örgütü ile insan hakları konusunda çalışmalar yapan bir kuruluşu görevlendirdi. ğu duyumları alındı. Bağdat’tan Ankara’ya gelen bu bilgi askeri kanat ile paylaşıldı. Daha sonra ise Talabani’nin kayıp askerlerin Türkiye’ye verilmesi durumunda sınır ötesi operasyon yapılmaması güvencesini istediği bilgisi Ankara’ya geldi. Bu gelişmeler yaşanırken geçen hafta sonu kulislere, kayıp askerlerin en kısa zamanda Türkiye’e teslim edileceği bilgisi yansıdı. Bunun üzerine bütün dikkatler, PKK nezdinde girişimde bulunması beklenen Kürt kökenli insan hakları kuruluşları ile sivil toplum Erbil’le irtibat Söz konusu kuruluşlar, Talabani’nin talimatı ile önce bölgedeki peşmerge güçleri ile, daha sonra da terör örgütünün Erbil’deki irtibat noktaları ile temasa geçti. Ancak bu sırada, Talabani’nin, kayıp askerler konusunu, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonu yapmamasına ilişkin bir pazarlık unsuru haline getirme çabası içinde oldu örgütlerine çevrildi. Talabani’nin de bu kuruluşlar aracılığı ile girişimde bulunduğunu bilen Kürt kaynaklar, bu yöndeki bilgileri Türk kamuoyuna sızdırıp, Türkiye’de beklentilerin üst noktaya çıkmasını amaçladılar. Ancak yapılan ilk değerlendirmede, böyle bir pazarlığın söz konusu olamayacağı ve Türkiye’nin terör örgütüne karşı sınır ötesi operasyon yapma hakkının saklı olduğu, kayıp askerler ile bu konunun ilişkilendirilemeyeceği görüşleri öne çıktı. Bunun üzerine Ankara, askerlerin serbest bırakılması için farklı formülleri gündeme getirme kararı aldı. Hafta sonunun ardından Türk askerlerinin serbest bırakılmadığı da anlaşılmış oldu. IKDP VE IKYB: PKK’nin yasal izni yok ERBİL (AA) Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) ve Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (IKYB) siyasi büro yetkilileri, olası sınır ötesi operasyon ile ilgili Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani başkanlığında toplantı yaptı. Erbil’e bağlı Selahaddin kasabasında yapılan toplantının ardından açıklanan bildiride, bölgede mevcut sorunların daha da artmasından yana olunmadığı belirtilerek sorunun çözüme kavuşması için gerekli adımların atılmasına hazır olunduğu savunuldu. Irak’ın güvenliğinin ABD güçlerinin sorumluluğu altında olduğu kaydedilen bildiride şöyle denildi: “Ne yazık ki PKK, herhangi bir yasal izin almadan merkezi Irak hükümeti veya Kürt bölge hükümeti ile bir siyasi mutabakat olmaksızın sınır bölgelerinde konuşlanmıştır. Biz bu örgütün bizim için de çeşitli sorunlar yarattığının farkındayız. PKK’ye destek vermiyoruz ve ona herhangi bir kolaylığın sağlanmasına da kesinlikle izin vermeyeceğiz. Komşularımızın güvenliğini tehlikeye sokan her türlü faaliyeti durdurmak için Irak merkezi hükümeti ve ABD güçleriyle beraber sınırda ortak önlemler almaya hazırız. Yerel Kürt bölge yönetimi, Federal Irak’ın bir parçası olarak bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazırdır.” DEMOKRATİK TOPLUM KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI RALSTON’DAN İTİRAF: Özel temsilcilik yürümedi ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON ABD’nin PKK ile mücadele için görevlendirdiği emekli General Joseph Ralston özel temsilcilik görevinin yürümediğini söyledi. Cumhuriyet’in kuruluşunun 84. yıldönümü nedeniyle Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde düzenlenen resepsiyona katılan Ralston, gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığı’na istifasını sunduğunu ancak kabul edilip edilmediğini hâlâ bilmediğini ifade etti. İstifa nedenini açık bir biçimde söylemekten kaçınan Ralston, “Bu bir yıllık bir görevdi ve artık bu görevi sürdürmem mümkün değil” şeklinde konuştu. Özel temsilcilik görevinin işe yarayıp yaramadığı sorusuna Ralston net bir şekilde “Hayır” yanıtını verdi. PKK ile mücadeleye yönelik tüm ülkelerin yapması gereken konular olduğunu ifade eden Ralston, “Tüm ülkelerin bir şekilde eksiklikleri bulunuyor. Üzgünüm ama ABD’nin daha fazlasını yapması gerekiyor” dedi. DTP’nin ‘Demokratik Toplum Kongresi’nin sonuç bildirisi ile ilgili olarak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı jet hızıyla soruşturma başlattı. O ‘Uğursuz Pazar’ günü Yeri gelmişken, 21 Ekim halkoylamasının, bizim politik tarihimizin en zayıf katılımlı referandumu olmasının yanı sıra, sandıklardan çıkan “evet” yüzdesinin de, başta Erdoğan olmak üzere AKP önde gelenlerini fazla sevindiremediğini söylemeliyim. 21 Ekimi, zaten 12 şehit verdiğimiz son Hakkâri baskını yüzünden ayrıca “uğursuz gün” olarak da isimlendirenler de var. Erdoğan, referandum sandıklarından çıkan “evet”lerin yüzdesini kamuoyu önünde, “alınabilecek makul bir sonuç” olarak açıklamakla, mesela bu sonucu AKP için bir başarı olarak yorumlayan Tarhan Erdem’e göre daha objektif davrandı bence. Halkoylamasının bilimsel analizini açıklamak için YSK’nin kesin sonuçları ilan etmesini bekleyen bir başka siyaset bilimciaraştırmacı Erol Tuncer’in “sandık başına gelmeyen seçmen sayısının, “hayır” oylarından (13.8708.738.794= )5.132.145 fazla olduğunu saptayan görüşleri elbette önem taşıyor. Tuncer, sandık başına gelmeyen seçmenlerle, “Hayır” oyu veren seçmenlerin toplamının (13.870.939+ 8.738.794=) 22.609.733 olduğuna işaret ederek “seçmenin yüzde 52.99’unu oluşturan bu sayı, ‘evet’ oylarından fazladır” sonucuna varıyor analizinde. AKP ve DTP güç birliğinin yanı sıra DP, Anavatan ve Büyük Birlik Partisi, ÖDP de halkoylamasına katılarak “evet” denilmesini savunan, toplam seçmen sayısının yüzde 45.48’inin sözcüsüydü bu halkoylamasında. Bu yüzden, oylama gününden kırk sekiz saat önce Yüksek Seçim Kurulu yetkililerinin, katılımın en düşük olduğu 2007 referandumu için mazeretsiz sandık başına gitmeyeceklere 100 YTL ceza verileceğini açıklaması da, benim gözümde kurulun tarafsızlığını gölgelemenin yanı sıra, sayın başkan ve üyeler için üstüne vazife olmayan işlerle de uğraşması anlamına gelen değerlendirmeler yapılmasına yol açmıştır. Öcalan’ı lider ilan ettiler DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Demokratik Toplum Partisi (DTP) tarafından Diyarbakır’da yapılan “Demokratik Toplum Kongresi”nin sonuç bildirgesinde “demokratik özerklik” istendi. DTP Genel Başkan Vekili Nurettin Demirtaş, “Bu yapı federalizmi ya da etnisiteye dayalı özerkliği ifade etmez, merkezi yönetimle iller arasında kademelendirilmiş demokratik bir yeni idari takviyedir’’ dedi. Demirtaş, “Kürt halk önderi” olarak nitelediği Abdullah Öcalan’ın da İmralı’dan başka bir yere nakledilerek halkla bağlantı kurmasını istedi. DTP’nin ‘Demokratik Toplum Kongresi’nin sonuç bildirisini okuyan Nurettin Demirtaş, yeni anayasada “Kürt halkının temel haklarının” anayasal güvence altına alındığı oranda Türkiye’nin bütünlüğü içerisinde Kürt sorununun demokratik ve barışçıl biçimde çözülebileceğini, kongrenin bu konuda Kürt halk iradesi beyanı olduğunu dile getirdi. AKP’nin Türkiye toplumunun demokratik gereksinimlerinden öte “Türk İslam sentezi” çizgisine dayanan “oligarşik, inkârcı ve çıkarcı bir anlayış”la yeni anayasayı ele aldığını belirten Demirtaş “Kongremiz inkâr, imha ve küresel sermayenin ihtiyaçlarını esas alan anayasal yaklaşımları reddeder” diye konuştu. Tezkere kararının Türk ve Kürt halklarının tarihsel kardeşlik bağlarını kopararak tehlikeli bir savaş sürecine yönelttiğini savunan Demirtaş, “Kongremiz tezkere ile başlayan Kürtlere ve kurumlarına yönelik linç girişimlerini, ülkemizdeki ve sınır ötesine yönelik operasyonları kabul edilemez bulur” dedi. Demirtaş, şöyle devam etti: “Kürt halkı adına çözüm yolunu demokrasiden, barıştan ve bir arada yaşamadan yana geliştiren Kürt Önderi Abdullah Öcalan’ın, İmralı’dan başka bir yere nakli ile sağlık sorularının giderilmesi için tedavi sürecinin başlatılmasının toplumsal barış için rolünü oynayabileceği şekilde, halkla bağ kurabileceği bir ortam yaratılmasının, Kürt halkı kadar Türkiye demokrasisi açısından da son derece yaşamsal olduğu sonucuna varılmıştır.” ABD BAŞKANI BUSH Barzani’den demeç Barzani ile bir röportaj yapan Fransız Le Monde gazetesi ise Kürt liderin Türkiye’den korkmadığını söylediğini belirtti. Gazeteye göre Barzani, “Türkiye’nin kullandığı tehdit ve şantaj söylemini kabul etmediğini” kaydetti. “Türkiye’nin işgali halinde kendilerini savunacaklarını” söyleyen Barzani, “Bu işgalin bir savaş eylemi olacağı” ifadesini kullandı. ‘Erdoğan’a itidal çağrısı yapacak’ WASHINGTON (Cumhuriyet) Beyaz Saray, ABD Baskanı George Bush’un Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile 5 Kasım’da Washington’da görüşeceğini resmen duyururken, Bush’un Erdoğan’a PKK’ye karşı yapılacak olası bir sınır ötesi harekât konusunda itidal çağrısı yapacağını açıkladı. Beyaz Saray sözcüsü Dana Perino günlük basın toplantısında Bush’un Erdoğan’la görüşmek için sabırsızlandığını belirterek “Türklerin kendi halkını koruma ve askerlerine saldırıların durmasını istemelerini anlıyoruz. Halen sekiz askerleri kayıp ve onları aramaya hakları var. Başkan onlara (Türklere) karşı itidalli yaklaşmaları çağrısı yapacak” dedi. Erdoğan ile Bush’un, “PKK’ye karşı mücadelede ortak çabaları” da ele alacağını kaydeden Perino, “PKK’nin ortadan kaldırılmasının, durdurulmasının sağlanması yönünde ortak bir isteğimiz, ortak bir ihtiyacımız var” dedi. ‘Bölge meclisleri kurulsun’ 84 yıldan bu yana Cumuhriyet’in demokratik bir niteliğe kavuşmadığını ileri süren Demirtaş, bölge meclislerinin kurularak bunların TBMM ile iller arasında işleri kolaylaştıran bir unsur olması gerektiğini savunarak, “Bu yapı federalizmi ya da etnisiteye dayalı özerkliği ifade etmez, merkezi yönetimle iller arasında kademelendirilmiş demokratik bir yeni idari takviyedir’’ dedi. Kendisi için özel anayasa değişikliği yapılan ilk.. 21 Ekim halkoylamasının akıbetiyle kendisi için özel anayasa değişikliği yapılan ilk cumhurbaşkanı unvanını da kazanmış olsan Sayın Abdullah Gül ne kadar ilgili bilemiyorum. Ama, 1945’ten bu yana yapılan tüm seçimlere, askerlik görevim dışında katılan ve oyunu kullanan ben, hukukun üstünlüğünü savunmuş bir yurttaş olarak merak ediyorum. Özellikle de Yüksek Seçim Kurulu’nun gerekçeli kararını. Bu referanduma gitmeyerek kökleşmiş yurttaşlık ödev geleneğini bozan birisi olarak. Baykal, hükümetin terör konusundaki kararlılığının kuşku yarattığını söyledi Tezkere askere geçmedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD gezisi öncesinde yeni bir üsluba yöneldiğine dikkat çekerek, “Başbakan’ın son konuşması maalesef Türkiye’nin müdahale etme kararlılığı konusunda kuşkular yaratıyor. Söz konusu olan Başbakan Erdoğan’ın itibarı değildir, Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarıdır. Gözler Türkiye’nin üzerindedir, Türkiye’nin gözleri iktidarın üzerindedir” dedi. Baykal, hükümetin RTÜK sansürünü durduran yargı kararına itiraz ettiğini aktarırken de, “Kendi halkından kaçarak teröristi kovalayamazsın” açıklamasını yaptı. CHP lideri Baykal, grup konuşmasının başında Cumhuriyetin 84. yıldönümü kutlamalarında “olağanüstü Cumhuriyet coşkusuna” dikkat çekerken “bunun Cumhuriyetin eskimediğini, değerini, önemini yitirmediğini gösterdiğini” vurguladı. Baykal, Cumhuriyeti kurmak için yola çıkanların etnik, ırk ayrımını reddeden bir anlayış içinde olduğunun altını çizerken, “1920’lerde yola çıkan insanlar, hep beraberiz, dedi. Biz insanları inançlarına göre ayırmayın, diyoruz. Ne iş verirken, ne ihale verirken, ne de cumhurbaşkanını seçerken” açıklamasını yaptı. “Sınır ötesi operasyon bize karşı yapılmıştır” diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “200 kişilik peşmerge ya da PKK’li Kuzey Irak’tan Türkiye’ye girmiştir. 12 askerimiz şehit olmuştur, 8 askerimiz kaçırılmıştır. Bu saldırının üzerinden 10 gün geçti. Tezkereyi çıkarmıştık. Tezkere hükümetin elinden daha askere geçmedi. ABD Dışişleri Bakanı Rice, böyle bir olaydan sonra durmak mümkün değildir, diye, düğmeye basmayın diye 72 saat süre istedi. Kaçıncı 72. saatin içindeyiz hesaplayın. Bugün bir gazetemizde sınırın fotoğrafı var, tedbirin ne olacağı o sınır fotoğrafındadır. Türkiye’nin sınırlarını savunmak için güney noktasında daha uygun bir hatta güvenlik koridoru oluşturması gerektiğini çok önceden söylemiştik. Türkiye kendisine yapılan ağır hakareti cevapsız bırakmama noktasına getirildi. Yaşananlara karşı aciz, etkisiz, sessiz kalırsak gelecekte bu güç coğrafyada huzur bulmamız zor. Başbakan’ın son konuşması maalesef Türkiye’nin müdahele etme kararlılığı konusunda kuşkular yaratıyor. 5 Kasım öncesinde Başbakan’ın yeni bir üsluba yönelmekte olduğunu üzüntüyle görüyorum. Söz konusu olan Başbakan Erdoğan’ın itibarı değildir,Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarıdır.” Baykal, iktidarın bugüne dek “terörü şımartacak” politikalar uyguladığını söylerken, “terör konusundaki gevşek tavırların barış ve kardeşlik ortamını zehirleyeceğini” kaydetti. Baykal, “Terörün dini, imanı, etnik kimliği, ırkı olmaz. Türk de, Arap da, Kürt de terör yapar. Kim yaparsa yanlış yapmış olur. Dini terör de var. Aynı dini paylaşıyoruz diye mazur mu görelim? İçimizden birileri, ‘terörü kınamıyoruz’ diyor. Terörü himaye eden anlayışın uzantısı anlayışlar dile getiriliyor. Irak , Suriye, İran, Türkiye parçalansın, o parçaları bir araya getirelim, ırk temelinde bir bütün olalım. Bundan hayır göreceğini mi sanıyorsun?” görüşünü dile getirdi. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net YAY I N YA S A Ğ I ABD’Lİ SENATÖRLERDEN PKK’yi kınayan karar tasarısı WASHINGTON (AA) ABD’de iki senatör, ülkeleriyle Türkiye’nin arasındaki dostluk ve işbirliğinin önemine işaret eden ve PKK’nin terörist saldırılarını kınayan bir karar tasarısını Amerikan Senatosu’na sundu. Demokrat Parti West Virginia Senatörü Robert Byrd ve Cumhuriyetçi Parti Oregon Senatörü Gordon Smith’in, ABD Kongresi’nin üst kanadı Senato’ya sundukları bağlayıcılığı olmayan karar tasarısında, ABD ile Türkiye’nin, 21’inci yüzyıl için ortak idealler ve açık bir vizyonu paylaştığı, özgürlük ve demokrasinin, barış, refah ve güvenliğin temelleri olduğu ifade edildi. Tasarıda, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Türkiye’de, “gerçek bir temsilci demokratik hükümet bulunduğu” ve Türkiye’nin ABD ile 50 yıldan fazla zamandır “stratejik ortaklığa” sahip olduğu kaydedildi. Danıştay kararına saygı 5 gün sürdü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakanlık, Hakkâri Dağlıca’daki terörist saldırılarla ilgili yayınların durdurulması kararını kaldıran Danıştay’a itiraz etti. Başbakanlık, Danıştay’ın yayın yasağı ile ilgili yürütmeyi durdurma kararına itiraz ederek Danıştay 13. Dairesi’nin kararının kaldırılmasını ve yürütmenin durdurulması isteminin reddini talep etti. Başbakanlığın itirazı önümüzdeki günlerde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda görüşülecek. Kararın açıklandığı 25 Ekim Perşembe günü TBMM’de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çiçek, “Yargı kararıdır... Yargı kararlarına uymak ve uygulamak mecburiyeti vardır. Danıştayımız karar vermiş, itirazımız yok. Biz de o günkü şartlarda böyle bir karar aldık, ama Danıştay’ın kararına da uyarız’’ demişti. Çiçek, 28 Ekim Pazar günü ise katıldığı bir televizyon programında, bu sözlerini unutarak “Danıştay, maalesef işin önünü sonunu hesap etmeden burada bu kararı verdi” demişti. (AA) Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim YALÇINDAĞ: ROMA Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Avrupa Komisyonu Türkiye Prodi acımızı anlıyor İlerleme Raporu öncesinde, İtalya’da yaptıkları temaslar hakkında, Roma’da Türk gazetecilere konuştu. Başbakan Romano Prodi tarafından da kabul edildiklerini belirten Yalçındağ, Prodi’nin terör saldırılarının ardından Başbakan Erdoğan’ı telefonla arayarak taziyelerini ilettiğini anlattığını belirtti. Yalçındağ, “Prodi, bize bu konuda başbakanımızı aradığını da belirterek acımızı ve öfkemizi çok iyi anladığını ifade etti” dedi. İtalyan kaynakları ise Prodi’nin, Türkiye’nin maruz kaldığı terör saldırılarını kınadığını ifade etmekle birlikte Kuzey Irak’a yapılacak olası bir askeri operasyon konusunda aceleci davranılmamasını istediğini bildirdi. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle