Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 2007 ÇARŞAMBA 4 HABERLER 2008 bütçesinin görüşmeleri Plan ve Bütçe Komisyonu’nda başladı. Toplantıda operasyon tartışması yaşandı GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Kemer sıkma bütçesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler sırasında olası bir sınır ötesi operasyon tartışması yaşandı. DTP’li Hasip Kaplan, Kuzey Irak’a olası bir operasyonun bütçede değişiklik anlamına geleceğini belirterek, barış ve diyalog çözümünün tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ise “Sınır ötesi operasyon olursa bütçede sınır yok” dedi. Unakıtan, elektirik zammı konusunda “Zam yapıldığı zaman, zam olmuş olur” demekle yetindi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, dün bütçe maratonu başladı, 2008 yılı merkezi bütçe yasa tasarısının tümü üzerinde görüşmeler yapıldı. DTP’li Kaplan, K. Irak’a olası bir operasyonun, bütçede değişiklik yapılacağı anlamına geldiğini söyledi. Bu Sırada Avrupa’da...(II) Pazartesi günü, Avrupa Birliği sürecinin, Lizbon anlaşmasıyla, Polonya seçimlerini AB yanlısı bir liderin kazanmasıyla önemli tıkanıklıkları aşmaya başladığını, uluslararası alanda daha etkin davranabilmesine yardımcı olabilmesi için bir de Avrupa Dış İlişkileri Konseyi (ECFR) kurulduğunu aktarmıştım. Bu anlamda AB sürecinde yeniden bir iyimserliğin oluştuğu söylenebilir. AB’nin dünya ekonomisi içindeki göreli konumuna ilişkin son veriler de bu iyimserliği destekliyor. ? DTP’li Hasip Kaplan, Kuzey Irak’a olası bir operasyonun bütçede değişiklik anlamına geleceğini belirterek, barış ve diyalog çözümünün tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ise “Sınır ötesi operasyon olursa bütçede sınır yok. Vatan mevzubahis ise gerisi teferruattır. Biz kitabımızı, ölçümüzü biliriz” dedi. CHP’li Mustafa Özyürek de Cumhurbaşkanlığı bütçesinin yüzde 68 oranında artırılmasını eleştirdi. Kaplan, Türkiye’de 84 yıldır askere havale edilen çözümün dışında, bir başka çözümün barış ve diyalog olduğunu belirterek bu çözümün de “böyle bir serüvenden koruyacağını, birlik, beraberlik ve barışa katkı sağlayacağını’’ kaydetti. AKP’li Alaattin Büyükkaya ise barışı bozanın Türk ordusu olmadığını vurguladı. Büyükkaya, “Barışın bozulmasına meydan vermemek, hepimizin görevi’’ dedi. başkanlığı bütçesinin yüzde 68 oranında artırılmasını eleştirerek “Yakıt bulamayan, boyasını badanasını yaptıramayan okullar var. Türkiye, görkemli yaşamlara, şaşaalara alıştırılmamalı’’ dedi. AKP’li Büyükkaya ise “19 milyon YTL’lik tadilat yaptığınız cumhurbaşkanı konutu ve müştemilatı, gecekondu konumunda mıydı?” diye soran Özyürek’e, “Çok kötü durumdaydı” yanıtını verdi. DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak, “Bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmayı mı, yoksa yeni savaş senaryolarıyla bölgeye yatırım yapmayı düşünen özel sektörün yatırımlarını önlemeyi mi düşünüyorsunuz?’’ dedi. layan Unakıtan, “Bu konuda bütçede bir sınır yok. Vatan mevzubahis ise gerisi teferruattır. Biz kitabımızı, ölçümüzü biliriz. Ama vatan denildiği zaman gerisi teferruat olur” diye konuştu. ECFR amaç deklarasyonu ECFR’nin internet sitesinde imzaya açtığı amaç deklarasyonunda (www.onevoiceforeurope.eu) “Avrupa ülkeleri, günümüzün büyük güçler ve geleceği yükselen devleri karşısında, tek tek yaklaştıklarında, dünyayı yeterince etkileyemediklerini görüyorlar. Ancak eğer tek bir sesle konuşabilirsek Avrupa Birliği dünyayı şekillendirmemize yardımcı olabilir” saptaması yapıldıktan sonra, AB ülkelerinin birlikte hareket etmeleri durumunda, iklim değişikliklerinden yoksulluğu azaltmaya, insan haklarını tanımlamaktan soykırımları engellemeye, ölümcül silahların yayılmasını önlemekten “şiddete dayalı aşırı düşüncelerin” nedenlerine eğilmeye kadar ortak çıkarlarını etkin bir biçimde savunabileceklerine işaret ediliyor. ECFR’ye göre bu amaca yönelik olarak “AB dış politikasının Avrupa’nın tüm ekonomik, siyasi, kültürel ve nihayet askeri gücüyle desteklenmesi gerekiyor”. ECFR deklarasyonunda “Güçlü ve etkili çok taraflı kurumlara (multilateralE.Y) bağlılığımız, AB’nin onlar içindeki etkinliğinin artırılmasıyla birlikte ilerlemelidir” saptaması yapılıyor. Böylece ECFR, çok kutuplu (ABD hegemonyasına dayanmayan) bir dünyadan yana olduğunu, hegemonyanın, esas olarak “yumuşak gücüyle” tanımlanan ekonomik, siyasi, kültürel modelinin diğer ülkeler tarafından benimsenmesine dayanan bir liderlikle kurulmasını amaçladığını açıklamış oluyor. Bu hegemonya formülünün bileşenlerine baktığımızda, ECFR Başkanı Mark Leonard’ın AB modeline benzeyen ilişkilerin, Çin, Hindistan, Rusya gibi ülkelerin çıkarlarına da uygun olduğuna, bu nedenle yaygınlaşacağına ilişkin görüşlerinden hareketle, AB’nin kültürel ve siyasi çekim unsurlarına sahip olduğunu düşünsek bile genel geçer kanının, ekonomik modeli söz konusu olduğunda olumsuz olduğunu biliyoruz. Esasen ABD hegemonyasının bir etkisi olarak şekillenmiş olan bu kanı, AB’nin ekonomik modelinin, neoliberalizmi benimsemediği için üretkenlik, yeni iş yaratma, ekonomik büyüme, uluslararası rekabet gücü, yabancı sermaye çekme kapasitesi vb. gibi ölçütlerle yaklaşıldığında ABD modeline göre çok yetersiz, hatta “hasta” olduğu yönünde. Ancak son veriler çok ilginç bir biçimde, başka bir şey söylüyor. ‘Bakanların arasında sorun yok’ Cumhurbaşkanlığı bütçesi CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek, 2008 yılında Cumhur CHP’DE İÇ ÇEKİŞME İĞNELİ FIRÇA Muhaliflerin ‘olağanüstü PM’ ısrarı ? Geçen hafta CHP Parti Meclisi’nin olağanüstü toplanmasını başaramayan muhalefet, bu hafta tekrar toplantı çağrısı yaptı. Genel Merkez’in geçen hafta olduğu gibi bu hafta da katılımı önleyerek muhalefete geçit vermemesi bekleniyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’li 18 muhalif üyenin başvurusu üzerine Parti Meclisi (PM) yarın yeniden olağanüstü toplantıya çağrıldı. Genel merkez yönetiminin yeterli çoğunluğu bulundurmayarak bu toplantıyı da engellemesi bekleniyor. CHP’li muhaliflerin geçen hafta PM’yi olağanüstü toplama girişimi sonuçsuz kalmıştı. Genel merkez yönetimi yeterli çoğunluğa ulaşılmasını engellediğinden toplantı gerçekleştirilemedi. CHP lideri Deniz Baykal, 18 PM üyesinin aynı gün yeniden yaptığı başvuru üzerine PM’yi 1 Kasım günü saat 11.00’de yeniden olağanüstü toplantıya çağırdı. PM ve MYK Çalışma Yönetmeliği’ne göre yeterli imzayla başvuru yapıldığı zaman bir hafta içinde toplantı çağrısı yapılması gerekiyor. Muhalifler bu toplantıda “PM’nin 26 Ekim 2007 tarihindeki olağanüstü toplantısının yapılamamış olmasında Merkez Yönetim Kurulu’nun (MYK) sorumluluğu olup olmadığı hususunun görüşülmesini” istiyor. Muhalifler ayrıca “genel seçim sonuçlarının değerlendirilmesi ile ilgili araştırma komisyonu kurulması, il ve belediye başkanları toplantısına PM üyelerinin çağrılmaması, tüzüğe aykırı üye yazımları, görevden alınan il ve ilçe yönetim kurulları ile ilgili mahkeme kararlarının uygulanması ve görevden almalara itirazların” da değerlendirilmesini istiyor. Tekin yargıya gidiyor SAMSUN (Cumhuriyet) “Atatürk mezarından çıksa Deniz Baykal’ı döverdi” şeklindeki açıklamasından sonra CHP’den ihraç edilen Samsun Kutlukent Belediye Başkanı Hayati Tekin, kararı yargıya taşıyacağını açıkladı. CHP’nin başarılı olmasını istediğini ifade eden Tekin şunları söyledi: “Bu nedenle başarısız olduğuna inandığım Deniz Baykal’ı eleştiriyorum. CHP’de ihraç edilmemesi gerekenler ihraç ediliyor, edilmesi gerekenlerse partide kalıyor.” Mali disiplinin ve yapısal reformların önemine dikkat çeken Unakıtan, “Yoksa IMF’nin kapısına gider ‘para verin’ diye yalvarırsınız. Geç‘Biz ölçümüzü biliriz’ mişte böyle oldu. Ne niyet mektupEleştirilere yanıt veren Maliye Ba ları var” diye konuştu. Sağlıklı verkanı Unakıtan, en fazla harcamayı gi gelirlerinin çok önemli olduğunu KÖYDES projesiyle Diyarbakır’a anlatan Unakıtan, “Dolaylı ya da doyaptıklarını belirterek, diğer kalem laysız vergileri toplayacağız arkalerde de Doğu ve Güneydoğu illeri daş. Dolaylı diye şikâyet etmeyin. ne yapılan yatırımların ilk sıralarda Arabayı alan vergisini ödesin, akaryer aldığını söyledi. Olası bir sınır yakıtı kullanan vergisini ödesin. ötesi operasyonun bütçeyi etkileyip et Adamın 5 tane arabası var, onun kilemeyeceğinin sorulduğunu vurgu kullandığı akaryakıtın vergisini ben arabası olmayan Şırnak’taki bir vatanZAFER TEMOÇİN daşa niye yansıtayım?” görüşünü dile getirdi. Milletvekillerinin Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in ek vergi ve SSK primlerindeki indirimle ilgili açıklamalarını anımsatmaları üzerine Unakıtan, “Ben Mehmet Şimşek değilim, Kemal Unakıtan’ım. Mehmet Şimşek de gelecek buraya, ona sorarsınız. Bakanlar arasında hiçbir sıkıntı yok. O onu söylemiş, bu bunu demiş diye de bir derdimiz yok” dedi. Elektriğe zam yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorular üzerine Unakıtan, “İleride yapılırsa zam yapılmış olur. Devlet iradesi öyle olmaz, gereği varsa yaparsın, o kadar” dedi. Bazı kesimlerin yabancıların Türkiye’ye gelmesinden rahatsız olduğunu dile getiren Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, “İngiltere büyükelçisi emekli oldu, Bodrum’da ev aldı. Ne var emekli maaşını Bodrum’da çıtır çıtır yese, sebze elma namikzafer@yahoo.com alsa, kötü bir şey mi?” diye konuştu. AB gerçekten hasta mı? Örneğin IMF, World Economic Outlook içindeki kişi başına gayri safi milli hasıla yıllık ortalama büyüme oranları kesin verileri, geçen 10 yıl içinde AB’nin yüzde 1.8 ile ABD’nin (yüzde 1.6) önünde geldiğini gösteriyor. Neoliberalizmden uzak olduğu var sayılan Almanya için bile bu oran yüzde 1.5. (www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2007/02/pdf/tblPartB.pdf) Washington Post’ta, Steven Hill imzalı bir yazı da AB’nin hasta olduğuna ilişkin genel kanının gerçek olmadığını gösteriyordu (07/10/07). Hill’e göre AB bugün, dünya ekonomisinin yüzde 30’una ulaşan, 16 trilyon dolarlık ekonomisiyle, payı yüzde 27’ye gerileyen ABD’yi geçmiş durumda. Japonya ve Çin’in payları sırasıyla yüzde 9 ve yüzde 6. AB ekonomileri, 2006’dan bu yana ABD’den daha hızlı yeni iş yaratıyor, daha yüksek üretkenlik oranları sergiliyorlar, bütçe dengeleri de daha iyi. İkincisi, dünyanın toplam sabit sermaye yatırımlarının yüzde 50’si AB’ye gidiyor. AB’de yatırım yapan ABD şirketleri diğer bölgelere göre (ABD dahil) daha büyük kârlar yapabiliyorlar. AB’de işsizlik, son 25 yılın en düşük düzeyinde, ama hâlâ ABD’ninkinden yüksek. Ancak, AB’deki işçilerin sosyal hakları, ortalama ücretleri, sigortaları ABD işçilerininkinden çok daha iyi. “Refah devleti” iş yaşamını sekteye uğratmak bir yana, sosyal barışı, üretkenliği, hatta reformlarla yeni iş olanaklarını destekliyor. World Economic Forum dünya rekabet gücü endeksinde, ilk dört sırayı, ilk 10’un yedisini AB ülkelerinin işgal ettiğini, ABD’nin 6., Çin’in 54. sırada geldiğini görüyoruz. AB’nin enerji alanında Rusya’ya ve Ortadoğu’ya bağımlı olduğu da tam doğru değil. Rusya’nın da AB’ye ekonomik ve siyasi olarak büyük gereksinimi var. Bu dengeli bir pazarlık için zemin sağlarken AB dünyanın hiçbir yerinde olmadığı hızla enerji verimliliğini artırıyor, yenilenebilirlere yönelerek hidrokarbon bağımlılığını azaltıyor. AB’nin “ekolojik ayak izi” (olumsuz etkisi) ABD’ninkinin yarısı büyüklüğünde. Yine iyimser bir notla bitirmek için ECFR liderliğinin Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediklerine işaret edelim. erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com YSK: İptal yetkimiz yok Halkoylamasına ilişkin kararın gerekçesini açıklayan YSK, ‘Seçmenin iradesi fesada uğramamıştır’ derken, karara karşıoy kullananlar seçmenin yanıltıldığına dikkat çekti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 21 Ekim’de yapılan halkoylamasının ertelenmemesine ilişkin kararının gerekçesi belli oldu. Kararda, gümrüklerde oy kullananların 11. Cumhurbaşkanı’nın seçildiğini bilerek oy kullanması nedeniyle seçmen iradesinin “fesada” uğradığından söz edilemeyeceği belirtildi. YSK Başkanı Muammer Aydın ve 4 üye ise karşıoylarında, seçmenin yanıltıldığına dikkat çektiler. YSK’nin gerekçeli kararında, “Kanunun tümüyle halkoylamasına sunulması hükmü karşısında YSK’nin, gerek TBMM gerekse Cumhurbaşkanlığı’nın iradelerini yok sayarak halkoylamasını iptal etme yetkisi bulunmamaktadır” denildi. Kararda, “Yasanın tümüyle oylamaya sunulduğu, madde madde oylamanın söz konusu olmadığı, oy verenlerin de kanunun tümüne ‘evet’ ya da ‘hayır’ oyu kullanacakları ve 28 Ağustos 2007 tarihinde yürürlükteki mevzuata göre Cumhurbaşkanı’nın seçilmiş olduğu, daha sonra gümrüklerde oy kullanan vatandaşlarımızın da bu durumu bilerek oylarını kullanmış olmaları nedeniyle iradelerinin fesada uğradığından söz edilemez” değerlendirmesi yapıldı. Gerekçede, halkoylamasının ertelenmesi halinde bugüne kadar kullanılmış bulunan oyların geçersiz sayılması sonucunu doğuracak bir kararın, seçim hukuku ilkeleriyle bağdaşmayacağı belirtilerek, bu gerekçelerle yeniden halkoylaması takvimi belirlenmesine gerek görülmediği anlatıldı. ması günü olan 21 Ekim’de farklı yasa metinlerine göre oy kullanmak durumunda kaldığı vurgulandı. “Başka bir anlatımla, oy kullanma süreci başladıktan sonra oylamaya konu olan anayasa değişiklik metni değiştirilmiş ve yeni metin 17 Ekim 2007 gününden itibaren oylanmaya başlanmıştır” denilen karşıoy yazısında, şunlara işaret edildi: “Bu durum, anayasanın 67. maddesi ile demokratik yaşamımızın temel koşulu olan seçim iradesinin sağlıklı olarak gerçekleşmesi ilkelerine uygun olmadığı gibi seçmenin iradesinin de yanıltılması sonucunu doğurmuştur.” ‘Seçmen iradesi yanıltıldı’ Çoğunluk görüşüne katılmayan ve aralarında YSK Başkanı Aydın’ın da bulunduğu 5 üyenin karşıoy yazısında ise seçmenlerin, anayasa değişikliğine ilişkin yasada yapılan değişikliğin kabul edildiği 17 Ekim’den öncesiyle halkoyla İSTANBUL ’DAN ÜCRETSİZ ULAŞIM 29 Ekim törenleri büyük bir coşkuyla kutlandı. İstanbul’da gece yapılan gösterileri, bir evin terasından izledim. Keyif vericiydi. Yine de yanımdaki Hollandalı gazeteciye, havai fişek gösterilerinden hoşlanmadığımı, doğayı kirlettiği gibi, anlamsız masraflara da neden olduğunu söyledim. Havai fişekler atılırken martılar korku içinde kaçışıyorlar, kediler acı acı bağırıyorlardı. Bengi’nin minik kızı Deniz de bir saate yakın ağladı. Bu işe itirazım var. Cumhuriyeti hepimiz seviyoruz. Duygularımızı da dile getirmek en doğal hakkımız. Ancak önceki gece, havai fişek gösterisi yapacağız diye İstanbul Büyükşehir Belediyesi deniz trafiğini birkaç saatliğine tamamen durdurmuştu. Buna da itiraz ediyorum. Abartıldığını düşünüyorum. ??? Cumhuriyetin 84. yılını kutladık. Kuzey Irak’a operasyon tartışmalarının yapıldığı, PKK eylemlerinin devam ettiği bir Bu Cumhuriyet Hepimizin... ortamda Cumhuriyet konusu daha da öne çıktı. Belli çevrelerde ve toplumun bir kesiminde Cumhuriyetin tehdit altında olduğu anlayışı çok yaygın. Kendi çevremde de görüyorum, son yıllarda AKP’nin iktidara gelmesiyle Türkiye’de şeriatçı bir yönetimin kurulacağı endişesi yaşanıyor. Aynı kesimler PKK eylemleriyle büyüyen çatışma ortamı içinde Türkiye’nin bölüneceği korkusunu da dile getiriyorlar. “Bölücülük, terör” ve “irtica” son dönemin en önemli iki tehdidi olarak algılanıyor. Bu iki tehdidin arkasında ise Batılı devletlerin bulunduğu inancı çok yaygın. ??? Son olarak ABD’nin Irak’ı işgali ve Kuzey Irak’ta özerk Kürt yönetiminin oluşumu bu yöndeki düşünceleri daha da kuvvetlendirdi. Cumhuriyetin tehdit altında olduğu inancı, insanları endişelendirmekle kalmıyor; aynı zamanda belli çevrelere karşı düşmanlık eğilimini de güçlendiriyor. Son dönemde PKK’nin vahşi eylemleri, toplumdaki duyarlıkları güçlendirirken belli çevrelerin tahrik olanaklarını da artırdı. İşte bu durum, toplumdaki bölünmeyi kışkırtıyor ve tehlikeli bir gerginliğe neden oluyor. ??? Toplum içinde, dini, etnik, siyasi düşüncelere ilişkin farklılıklar hep olacaktır. “Farklı düşüncelerin olmadığı toplumlarda gerçek bir kamuoyu yoktur” anlayışı önemli bir demokrasi ölçütü sayılabilir. Bu farklılıklar eğer gerginlikler döneminde istismar edilirse bölünmelere hızla yol açabilir. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Sıkışan ve öfkelenen toplumlar, belli tahriklerle en yakınındaki komşusunu, meslektaşını, sırf farklı kimliği nedeniyle düşman olarak görebilir. Sırf inancı, düşüncesi, etnik kökeni farklı olduğu için saldırıya uğramış o kadar çok insan örneği vardır ki! Özellikle faşizmin ve ırkçılığın yükseldiği dönemlerde, bu farklılıklar kışkırtmaya çok açık hale gelir. Son günlerde bunun örneklerini ne yazık ki yaşamaya başladık. Belli gösterilerin giderek etnik kimliği farklı insanlara yönelmesi, çok tehlikeli bir gidişin izi olarak görülmeli. Asıl bölücülük budur. Bir insanı kimliği nedeniyle düşman görürseniz bölünmeyi de baştan kabul ettiğiniz anlamına gelir. ??? 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, değişik kimlik ve inançların bir arada yaşama iradesinin de ifadesiydi. Yeni bir ulus devlet inşa edilirken Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler ve değişik kökenlerden gelen Anadolu’nun değişik kimlikleri Milli Mücadele’ye birlikte katılmışlar, bu Cumhuriyetin kurulmasının harcını birlikte karmışlardı. Türkiye yeni bir dönemeçten geçiyor. Demokratik bir gelişmenin sonucu olarak Cumhuriyetin kuruluşunda birlikte hareket eden değişik kimlikler ve inançlar, kendilerini daha özgür bir şekilde dile getirmek istiyorlar. Bu farklılıkları, karşılıklı düşmanlıkları artırmak için de kullanabiliriz, dostluğu ve birliği geliştirmek şeklinde de… Cumhuriyet bütün bu ülkenin, değişik inançlardan, kimliklerden oluşan hepimizin ortak şemsiyesidir. Birliğe dikkat edelim… Özgür, Demokratik ve Eşit Türkiye Mitingi İstanbul Haber Servisi “Özgür, Demokratik ve Eşit Türkiye Mitingi”ne İstanbul’dan kitlesel katılım sağlanacak. KESK, TMMOB ve TTB 3 Kasım’daki miting için 2 Kasım Cuma akşamı katılacak yurttaşlara ücretsiz otobüs ve tren seferlerinde destek olacak. Türkiye Komünist Partisi (TKP) de mitinge katılma kararı aldığını açıkladı. 3 Kasım’da Ankara’da gerçekleştirilecek mitinge katılacak yurttaşlar, “AKP gericiliğine, ABD emperyalizmine ve onun bölücü politikalarına, sınır ötesi operasyona ve Irak’ta sürmekte olan işgale karşı” sesini yükseltecek. Küresel Eylem Grubu’ndan Avi Haligua mitinge katılmak isteyenlerin 0 532 396 25 07 numaralı telefondan kendilerine ulaşmalarını ve TMMOB’a bildirmek üzere isimlerini yazdırmaları gerektiğini bildirdi. CUMHURİYET 04 K