20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2007 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y Y Y B Y Y 10 10 13 13 17 17 18 17 12 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y PB PB PB Y Y PB PB Y 15 15 17 18 14 12 12 7 18 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB S PB PB S B B S 18 19 4 15 14 12 3 3 5 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Batı Karadeniz ve Kuzey Ege ile akşam saatlerinden sonra Güney Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu’nun kuzeybatısı ile Orta Karadeniz yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı yurdun kuzeybatı kesimlerinde azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB PB Y K PB K K 3 4 6 7 8 4 4 4 1 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih K K PB K K Y B B K 2 3 10 2 2 10 12 18 3 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm PB PB B B B B B Y B 5 21 3 16 14 16 12 20 20 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCELCÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada nedir? Bu soruya yanıt arayana rastlanmadı. Oysa Hrant Dink cinayetinin işlendiği cadde üzerindeki bir özel işletmenin güvenlik TV’leri sanığı her açıdan saptamasaydı, bu görüntüleri TV’ler yayımlamasaydı, sanığın babası karakola ekrandaki kişinin oğlu olduğunu ihbar etmeseydi... Ogün Samast belki de günlerce, aylarca yakalanamayacaktı. Kısacası bir başarı varsa bu başarı hükümete değil, özel kuruluşun caddeyi tarayan TV’sine ve oğlunu ihbar eden baba Samast’a ait! ??? Hükümet günah keçisi aradığı izlenimi veriyor. Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürü’nü görevinden uzaklaştırdı. Başbakan’a bakılırsa “Bu adım Trabzon halkının huzuru için atıldı”. Daha sonra, merakları kışkırtan bir cümle kullandı: Bu adımın “farklı yerlere sıçrayabileceğini” söylüyor. Trabzon’u gündeme getiren olaylar 24 Ekim 2004’te başlıyor. O tarihte McDonald’s önünde bomba patlıyor. Olayı yapan 2007’de Dink cinayetini azmettiren Yasin Hayal tutuklanıyor. 2 Kasım 2004’te Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Hicasi Cındık vurularak öldürülüyor. 7 Ocak 2005. KTÜ öğretim üyesi Prof. Sadettin Güner ve oğlu vurularak öldürülüyor. 5 Nisan 2005. Bildiri dağıtmak isteyen TAYAD üyeleri linç edilmek isteniliyor. 19 Ocak 2006. Doğulu işçilerin gittiği çay ocağına molotofkokteyli atılıyor. 25 Ocak 2006. MHP İl Başkanlığı önüne bomba konuluyor. 29 Ocak 2006. Trabzonsporlu futbolcular Fatih Tekke ile Gökdeniz Karadeniz’in eşlerinin otomobilleri kurşunlanıyor... 5 Şubat 2006. Santa Maria Kilisesi’nin İtalyan rahibi Andrea Santoro, kilisesinde 16 yaşındaki O.A. tarafından vurularak öldürülüyor. 19 Ocak 2007. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i 17 yaşındaki Ogün Samast öldürüyor. ??? Sıradan bu tablo ve son olarak Trabzon, Dink cinayeti nedeniyle yeniden konuşulur hale gelince İçişleri Bakanlığımız harekete geçti. Trabzon’da 2004’ten beri olagelen olayların sorumlusu olduklarını duyumsatan bir kararla vali ve emniyet müdürünü görevlerinden uzaklaştırdı. Fakat bu karar Trabzon’da 2004’ten beri süregelen dizi olaylarda hükümetin sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor. Hükümet, bu kentimizi mercek altına almadı. Vali ve emniyet müdüründen süregelen olayların sosyal, ekonomik ve hatta siyasal içeriğini saptamalarını istediği duyulmadı. Vali ve emniyet müdüründen bu tür çalışmaların yapılıp yapılmadığını açıklamalarını bekleyebilir bakanlık ama.. bu ilde dikkat çekici olayların birbiri ardına gerçekleşmesi karşısında görevini bilen sorumlu bir bakanlığın sessiz kalmaması, yerel yöneticileri gereken titizliği göstermeleri için uyarması gerekmez mi? “Cumhuriyet savcılarımız ve güvenlik güçleri, bütün imkân ve kabiliyetlerini kullanarak bu cinayetin gerçek yönlerinin ortaya çıkarılması için her türlü çabayı göstermektedirler” diyerek olayları izleyen bir tavır sergilemek.. İçişleri’nin ve tabii hükümetin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. RTE, olayların kökenine inmek amacıyla Trabzon’a müfettişler gönderildiğini söyledi. Bu arada vali ve emniyet müdürünün görevlerinden alınmasındaki gerekçeyi şöyle açıkladı: Müfettişlerin çalışmalarını sağlıklı yürütebilmeleri için! Bu gerekçe bile, bu iktidar döneminde zaten bilinen devlet yönetimindeki anlayış noksanlığına tüy dikiyor. Maliye’de AKP dönemi ? Baştarafı 1. Sayfada yan bürokratlar tarafından vekâleten yönetiliyor. Teftiş Kurulu dışında Maliye Bakanlığı’ndaki üç üst düzey makam daha Cumhurbaşkanı’nın onayı olmadan vekâletle atanan bürokratlarla yürütülüyor. Bunlar Mali Suçları Araştırma Komisyonu Başkanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY olarak sıralanıyor. Bu birimlerden başka, Maliye Bakanlığı üst kademe yöneticileri arasında başkan yardımcısı, genel müdür yardımcısı veya daire başkanı seviyesinde 12 kamu yöneticisi daha görevlerini vekâletle sürdürüyor. Kaçar, Unakıtan’ın Albaraka’da bir süre dolaylı ortağı olduğu ve hakkında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Param kadar kefilim, kendim gibi inanıyorum” dediği, BM’nin terörü finanse edenler listesindeki Yasin el Kadı ile ilgili soruşturma yı sürdürmüş ve Unakıtan’ın engellemesiyle karşılaştığı ortaya çıkmıştı. Kaçar hafta içinde Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, Bakan Unakıtan’ın kendisini üç defa makamına çağırdığını belirterek, kendisine “Dindar insanlarla uğraşma” dediğini ve başka göreve atama tehdidinde bulunduğunu söylemişti. Unakıtan’ın 11 Ocak 2007 tarihli talimatıyla “Usulsüz Sorgulama Komisyonu” başkanlığına getirilerek Başmüfettiş Kaçar’ı görevden alan Teftiş Kurulu Başkanvekili Boyalı, AKP iktidarının hemen ertesinde Unakıtan tarafından Ankara Defterdarlığı’na atanmış, ancak bu atamayı Cumhurbaşkanı Sezer veto ettiği için görevini vekâleten sürdürmek zorunda kalmıştı. li olarak gündeme gelen Boyalı’nın defterdar vekiliyken bir çalışanı da intihar etmişti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Sezer’in iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğu yeni yasa gereği Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’na (Sezer’in onayı gerekmeden) atanmış, bu dönemde de vergi borcunu 3.4 milyon YTL’den 1 milyon YTL’ye indirdiği Gençlerbirliği Spor Kulübü’nden, başkanı olduğu Maliyespor’a 50 bin YTL’Lik “bağış” aldığı da ortaya çıkmıştı. İki görev birden yapıyor Maliye Bakanlığı’nda vekâleten yönetilen bir başka birim ise Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü. Genel Müdür Vekili Naci Ağbal, Maliye Bakanı Unakıtan’ın danışmanı olarak bir yıl kadar Kamu İhale Kurumu’nda (KİK) aktif olarak çalışmıştı. Ancak Ağbal’ın bu kurumun Yönetim sorunları Görev yaptığı dönemde de adı sık sık yönetim sorunlarıyla ilgi başına atanması mümkün olmayınca, KİK’in başına atanan eski Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü Hasan Gül’ün yerine vekâleten atanmıştı. Ağbal, AKP iktidarının vergi politikalarını hazırlayan Vergi Konseyi’nde de yer almış ve bu hükümet döneminde PETKİM ve TÜPRAŞ’a yönetim kurulu üyesi olarak atanmıştı. Ağbal, bir taraftan Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdür Vekili olarak çalışırken, diğer taraftan da Gelir İdaresi Başkanlığı’nda başkan yardımcısı olarak görev yapıyor. Unakıtan, Bakanlık için en hayati birimlerden biri olan vergi gelirleriyle ilgili Gelirler Genel Müdürlüğü’nün başına da Osman Arıoğlu’nu getirmek istedi. Gelirler Genel Müdürlüğü’ne asaleten atanması mümkün olmayınca bu görevi uzun süre vekâleten sürdüren Arıoğlu, yeni kurulan Gelir İdaresi Başkanlığı’na da vekâleten atandı. Arıoğlu’nun, Unakıtan’ın milletvekilliği ile ilgili başvurusu sırasında gerekli evrakları derleyip toplayarak Unakıtan’a yardımcı olduğu da biliniyor. Mali Suçları Araştırma Komisyonu Başkanlığı (MASAK) da vekâletle yönetiliyor. MASAK’ın başında başkan vekili olarak Genç Osman Yaraşlı bulunuyor. Diğer ‘vekil’ler Maliye Bakanlığı’nda görevlerini vekâletle sürdüren diğer kamu yöneticileri ise şunlar: Özel Kalem Müdür Vekili Adem Özden, MASAK Başkan Yardımcısı Vekili Ender Tosun ve Daire Başkanvekili Engin Özden, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdür Yardımcısı vekilleri Yüksel Akyol, Ayşe Berrin Dikmelik ve Abdülkadir Göktaş, Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanvekili Hasan Şahin, AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanvekili Halit Öcal, İdari ve Mali İşler Daire Başkanvekili Adem Kabadayı, Bilgi İşlem Daire Başkanvekili Mahmut Gençağa, Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı vekilleri Mehmet Atuğ ve Mehmet Kilci. EğitimSen İzmir 1 No’lu Şube İş Güvencesiz Öğretmenler Komisyonu, öğretmenlerin kadrosuz çalıştırılmasını protesto etti. EğitimSen 1 No’lu Şube Başkanı Mahir Ulus, Konak Meydanı’nda yaptığı basın açıklamasında, iki yıl önce sözleşmeli, ücretli ve usta öğretici adları altında öğretmen çalıştırılmaya başlandığını bildirdi. Bu uygulamadan vazgeçilerek çalışanların kadrolu hale getirilmesi gerektiğini ifade eden Ulus, “Öğretmenlik diploması olan herkes, sınavsız atanmalıdır’’ dedi. Öğretmenler, daha sonra topladıkları imzaları posta yoluyla MEB’e gönderdi. Eğitimcilerden eylem Başmüfettiş Kaçar’ın, Boyalı’nın emriyle otel görevlilerince toplantıdan atıldığı ortaya çıktı Otel antetli kâğıtla resmi tebligat İLHAN TAŞCI Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) Turabi Kayan ve Necat Erbil’in önderliğinde düzenlediği toplantıda ak saçlı gençlerin yanı sıra genç yaştan gençlerin de olması güzeldi. Konferans sonrasında söyleşirken bir işçinin sevecen bir yüzle fabrikada imece usulü Cumhuriyet okuduklarını anlatması yol boyu aklımdan çıkmadı. Aynı gün akşamüzeri Edirne’de ADD’nin Trakya Üniversitesi kampusunda düzenlediği toplantıda da kentin genel aydın dokusunu yansıtanların yanında gençleri görmek umut vericiydi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın bizden değil diye Edirne Belediyesi’ne yaptıkları ayrı bir yazı konusu. ADD’liler başta Hasan Tahsin Yılmaz olmak üzere akşam kalmam için de zorladılar ama, Çanakkale’ye yetişmek zorundaydım. Fırtına nedeniyle Çanakkale Boğazı’nda vapur seferlerinin iptal edilmesi kente ulaşmamızı geciktirdi. Saat 22.00 sıralarında başlayabildiğimiz toplantıyı ertesi gün 00.30’da bitirdik! CHP’nin düzenlediği toplantıda Türkiye’nin genel nabzı vardı. Ertesi sabah şiddetli rüzgâr eşliğinde Keşan’a geçip 13.45’te toplantıyı bitirdiğimizde toplam 24 saatlik bir zaman diliminde son sözümü de tutmuş oldum. Keşan ADD’yi çevre ilçeler de yalnız bırakmamış. Tabii bizi de... ??? Türkiye haritasını bir tablo gibi izlemek çok hoşuma gider. Haritada Trakya’yı Türkiye’nin kulpuna benzetirim. Kulp deyip geçmeyin, çok sağlam olmalı, güven vermeli... Trakya’daki toplantılarda bölge insanının çağdaş, laik, demokratik Türkiye’nin çok sağlam bir kulpu ve kalesi olduğunu bir kez daha gördüm. Trakya’nın derdi başından aşkın. Başta Ergene olmak üzere ırmaklar kirleniyor. Kirlilik hem günlük yaşamı hem tarımı vuruyor. Bu sorunlarını toplantılar arası dar zaman görüşmelerinde aktardılar. Ya toplantılarda? Neredeyse tüm sorular Türkiye’nin genel, güncel sorunlarına ilişkindi. Diyarbakır’da olup bitenleri, Ankara’nın ne yaptığını, bilinenler dışında perde gerisinde ne olduğunu, Petrol Yasası’nı kimin çıkarttırdığını soruyorlar. Sorunları masaya koymak yetmiyor, çözümü zorluyorlar. Her şey şu noktada düğümleniyor: AKP’nin karşısında iyi bir toplanma yeri! Katledilen aydınlarımızı anlatırken de ortak özelliklerinden birini şöyle vurguladım: Hem toplumla hem devletle barışıktılar! ??? Trakya’daki sözlerimi tuttum ama, 2 aydır içimde kalan bir özür var. Kocaeli Körfez ilçesine verdiğim iki sözü de yerine getiremedim. Biri Ecevit’in toprağa verildiği güne, öteki de Baykal’ın Lübnan gezisine davet ettiği güne rastlamıştı. Körfez’e üçüncü sözü vermeye korkuyorum, özür diliyorum! Yazıyı 24 Ocak gecesi Çanakkale Boğazı’nı geçişten küçük bir anıyla noktalayalım. 20.45’te Kilitbahir’de motor seferlerinin yapıldığı kıyıya vardığımızda 1015 kadar araç sabahı beklemek üzere parka çekilmişti. Artık sefer yok. Çanakkale CHP İl Başkanı Serdar Soydan toplantıya yetişebilmem için bir motorcudan özel sefer yapmasını rica etmiş. Motorun bekleyen araçları da alacağı kesinleşince herkes sevindi. Ben de işi CHP İl Başkanı’nın çözdüğünü söyledim. Trakya köftesiyle beslenmiş, sohbetimizde sağ partilere sempati duyduğunu söyleyen irice bir delikanlı bağırdı: ‘Arkadaşlar, oylar CHP’ye...’ ankcum?cumhuriyet.com.tr Fotoğraf: AA Araba vapuru rehin alındı ÇANAKKALE (AA) GeliboluLapseki arasında karşılıklı olarak sefer yapan Sultantepe adlı araba vapuru, kendini “Vatansever Türk Fedaileri’’ üyesi olarak tanıtan bir terörist tarafından rehin alındı. Gelibolu’dan araç ve yolcularıyla birlikte hareket eden Sultantepe adlı araba vapurunun kaptan köşküne çıkan silahlı bir terörist, kaptanı silahla tehdit edip, “Vapura bomba yerleştirdim’’ diyerek vapuru yolcularla birlikte rehin aldı. Eylem üzerine kaptan yarı yoldan dönerek vapuru Gelibolu iskelesine yanaştırdı. Eylemin duyulması üzerine güvenlik güçleri iskelede önlem alırken, kendini “Vatansever Türk Fedaileri’’ üyesi olarak tanıtan terörist, ulusal basında çalışan muhabirlerle görüşerek eyleme son vereceğini açıkladı. Güvenlik güçleriyle yapılan görüşme üzerine yolcular serbest bırakıldı. Daha sonra kaptan gazetecilerin vapura girmesi için anons yaptı. Bu sırada terörist polise teslim olarak eylemine son verdi. Eylemci polis tarafından vapurdan indirilirken, “eylemi vatan için yaptığını’’açıkladı. Eylemci gözaltına alındığı sırada çevredeki yurttaşlar tarafından yuhalandı. Teröristin eylemi Hrant Dink için düzenlenen cenaze töreninde atılan sloganlara tepki amacıyla yaptığı ileri sürüldü. UNAKITAN: KAÇAR’I TEHDİT ETMEDİM ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Başmüfettiş Hamza Kaçar’ı tehdit ettiği savının gerçeği yansıtmadığını iddia ederek, “Söz konusu kamu görevlisinin beyanlarının bir kamu görevlisine yakışır olması gerekmektedir’’ dedi. Başmüfettiş Kaçar ise, Unakıtan ile ne zaman nerede ve kaç kez görüştüğünü ve görüşmeler ile içeriğinden hangi makamları görüşme öncesi ve sonrasında bilgilendirdiğini almış olduğu devlet terbiyesi gereği açıklamasının söz konusu olmadığını kaydetti. Kemal Unakıtan’ın da katıldığı müfettişler toplantısında verildiği ortaya çıktı. Teftiş Kurulu’nun Ankara, İstanbul ve İzmir gruplarında görev yapan toplam 68 Maliye müfettişinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantının açış konuşması henüz yapılmamışken, Teftiş Kurulu Başkanvekili Cemal Boyalı ile Başmüfettiş Hamza Kaçar ve bazı müfettişler arasında gergin anlar yaşandı. Eski Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı ve Başmüfettiş Aydın Kocabeyoğlu, Hamza Kaçar ve toplantıya katılan müfettişler arasında en kıdemli olan Mete Gönenç tarafından imzalanan 30 Ekim 2006 tarihli tutanakta, toplantı sırasında yaşananlar ayrıntılı olarak yer aldı. Boyalı, toplantıya geçilmeden yakınındaki masada oturan Kaçar’a, “Hamza Bey siz dışarı çıkın, sizin bu toplantıda bulunmamanız gerekiyor” diyerek, müfettişten toplantıyı terk etmesini istedi. Kaçar ise kendisine bu yönde tebliğ gelmediğini söyledi. Maliye Başmüfettişi Ali İhsan Kara ANKARA Maliye’de usulsüz sorgulama yaptığı gerekçesiyle açığa alınan Maliye Başmüfettişi Hamza Kaçar’ın 4 ay önce Abant’ta yapılan müfettişler toplantısına alınmadığı, Teftiş Kurulu Başkanvekili Cemal Boyalı’nın “resmi” tebligatının da Büyük Abant Oteli antetli kâğıtla yapıldığı ortaya çıktı. Görevli olarak çağrıldığı müfettişler toplantısından “atılmak” istenen Kaçar’ın bunun resmi yazıyla kendisine bildirilmesini istemesi üzerine, toplantının yapıldığı Büyük Abant Oteli Genel Müdürü tarafından antetli kâğıtla, “Teftiş Kurulu tarafından alınan kararla toplantı grubundan çıkarılmış durumdasınız” bildirimi yapıldı. Maliye Bakanlığı’nda çok sayıda kişiye ilişkin usulsüz sorgulama yapıldığı iddiasının ilk sinyallerinin 4 ay önce Abant’ta gerçekleştirilen ve Maliye Bakanı oğlan söz alarak Kaçar’ın toplantıda bulunmama nedeninin açıklanması gerektiğine işaret etti. Tartışmaların sürmesi üzerine Boyalı’nın yanındaki Maliye memuru İsmet Keskin’den otelin güvenlik görevlilerini çağırmasını ve Kaçar’ın dışarı atılmasını istediği savlandı. Kocabeyoğlu, bir müfettişe bu şekilde davranılmasını doğru bulmadığını söyleyerek, Kaçar ile salondan çıktı. Kıdemli Maliye Başmüfettişi Mete Gönenç de salonu terk etti. Gerilimli günün ertesinde Kocabeyoğlu ile Kaçar’a otel antetli kâğıtla bir tebligat yapıldı. Otel genel müdürünün imzasını taşıyan yazıda, “Maliye Teftiş Kurulu tarafından alınan kararla toplantı grubundan çıkarılmış durumdasınız. Sizlere bugünden itibaren otelimizin misafiri olarak gecelik tam pansiyon 140 YTL uygulayabileceğimizi bilgilerinize sunarız” denildi. Bu durum Kaçar ve Kocabeyoğlu imzasıyla tutanak altına alındı. IŞIL ÖZGENTÜRK Ah güzel yurdum ? Baştarafı Arka Sayfa’da herkese eşit sosyal güvence!” Belki de mucize slogan bu. Öyle ki, oralarda devlet iş bulamadığı vatandaşına paralı yardım yapacağına söz veriyor ve yapıyor da! Demek ki oluyor! Peki, neden biz karşımızda bir lanet gibi duran Seçim Kanunu’nu değiştiremiyoruz? Yanıt çok kolay; Kürtler Meclis’e girmesin diye. Yurttaşına bu kadar güvenmeyen, onon beş Kürt milletvekilinin Meclis’e girmesiyle topraklarının bölüneceğini sanan bir devlet anlayışı olabilir mi? Kadim uygarlıklardan gelip bugünlere dayanmış bu ülkenin yurttaşları bu kadar mı basiretsiz? Yıllarca Güneydoğu’da aşiretler üzerinden siyaset yürütmek kolaydı, ama artık olmuyor, değiştirilmeyen bu seçim sistemi en çok Türkiye’yi vuruyor ve milyonlarca insanın seçim hakkı yok sayılıyor. Sonra biz neden kendimize Türk yerine Türkiyeli demiyoruz? Ne var bunda? Atatürk bu yurdun adı Türkiye Cumhuriyeti yerine Anadolu Cumhuriyeti ya da Anadolu Uygarlıkları Cumhuriyeti olmalı deseydi böyle bir tartışma içine girecek miydik? Suni ve işimize yaramayan, ama bizi önyargılı, başkasına karşı düşman yapan gündemlerle uğraştığımızdan, asıl yapılması gerekeni yapmadan günü dolduruyoruz. Düşünün ki bir ülkede çok önemli bir cinayet işleniyor, büyük bir cenaze yapılacak ve ülkenin bırakın Başbakanını, sosyal demokrat olduğunu iddia eden ana muhalefet partisi başkanı bile cenazeye katılmıyor. Oysa iktidarın korumadığı, 301’le hedef haline getirdiği aydınlara, bu ülkenin güzel insanlarına kol kanat germek, yanlarında olmak, en çok sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir partiye yakışırdı. O bile olmuyor. “Örgütsüz güç güç değildir” diye çok doğru bir söz var. Örgütsüz, umutsuz bir kalabalık, acı çekip duruyoruz, ara ara aklıma geliyor, acaba biz Latin ülkeleri kadar acı çekmedik mi, onlar kadar ölümüz olmadığı için mi bir türlü kendimizi ifade edecek bir güç haline gelemiyoruz? Belki de daha çok acı ve gözyaşı gerekecek, benim gördüğüm şimdilik bu. [email protected] Çalışanlar zan altında MURAT KIŞLALI ‘Evine hırsız girdi’iddiası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maliye’de “köstebek” savıyla başlatılan soruşturmayı yürüten komisyonun başkanı Maliye Teftiş Kurulu Başkanvekili Cemal Boyalı’nın evine hırsız girdiği iddia edildi. Devlet yöneticileri, siyasi parti yöneticileri ve gazetecilerin de olduğu birçok kişinin mali kayıtlarının usulsüz olarak sorgulandığı iddiasıyla başlatılan soruşturmayı yöneten Cemal Boyalı’nın Gölbaşı’ndaki evine hırsız girdiği ileri sürüldü. Cemal Boyalı’nın ayrıca polisten koruma talep ettiği bildirildi. Öte yandan soruşturmayı yürüten komisyon üyeleri, usulsüz sorgulama yaptığı ileri sürülen kamu görevlilerinin, başka kimler hakkında sorgulama yaptıklarını da araştırma kararı aldı. Söz konusu tarama sonucu ortaya çıkan ilk bulgularda, bazı büyük otomotiv firmalarının yanı sıra, büyük hipermarket zincirleri ve inşaat şirketleri için de sorgulama yapıldığı belirlendi. Soysal, ‘2007’yi’ değerlendirecek ? İstanbul Haber Servisi Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı Prof. Mümtaz Soysal, partisinin İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen konferansta “2007 Yılının İç ve Dış Politikaları Üzerine Değerlendirmeler’’ konulu bir konuşma yapacak. Kadıköy’deki Aden Otel’de bugün saat 11.00’de yapılacak olan konferansta Soysal, Türkiye ve dünyadaki son gelişmeleri değerlendirecek. ANKARA Büro Emekçileri Sendikası (BES) Başkanı Mustafa Çınar, Maliye Bakanlığı’nda sürdürülen “Usulsüz Sorgulama Soruşturması”nın vergi dairesi çalışanlarını töhmet altında bıraktığını belirterek “Soruşturma hızlı tamamlanmadığı ve sorumlular tespit edilmediği için kamu çalışanları zanlı pozisyonunda tutuluyor, potansiyel suçlu olarak gösteriliyor. Vergi da iresi çalışanları, şu anda mükelleflerin işlerini yapamaz duruma gelmişlerdir” dedi. BES Başkanı Mustafa Çınar, konuyla ilgili bugün bir açıklama yapacağını belirterek “Soruşturma vergi dairesi çalışanları arasında ciddi husursuzluğa yol açmış ve kamu çalışanlarını töhmet altında bırakmıştır. Sorumlular tespit edilmediği için, kamu çalışanları zanlı pozisyonunda tutulmakta, potansiyel suçlu gösterilmektedir.” diye konuştu. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle