23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 OCAK 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 Irak için Meclis’te gizli oturum yapılacakmış... “Söz meclisten içeri!” DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Örnek Asil Gümüşdal: “Bir önerim var: Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraki genel seçimde, İznik’in Müşküle ve Çorum’un Akören köylülerini örnek alalım.” Yağmur Ekim Bush: “Irak’ta bir dizi hata yaptık.” Kaç bir dizi? Apron Anıl Öçal: “Apronda deve, apronda namaz: Apronda medeniyetsizlik buluşması!” İSTANBUL Barosu Genel Sekreteri avukat Hüseyin Özbek, “Abdi Ağa”dan söz ediyor. Abdi Ağa; Yaşar Kemal’in İnce Memed romanındaki sömürü düzeninin simgesi: “Çukurova’da topraklarına el koyup adeta köleleştirdiği köylülerin Abdi Ağa’ya ırgat, yarıcı, maraba olmak dışında bir seçenekleri yoktur. Abdi Ağa’nın yarıcılarından biri de İnce Memed’dir. Gelişen olaylar sonucu silaha sarılıp Toroslar’a çıkan İnce Memed çukurdaki yoksulların umudu, Abdi Ağa’nın korkusu olur. Romanın sonunda İnce Memed Abdi Ağa’yı cezalandırır, topraklarını da yoksul köylülere dağıtır. İnce Memed, Türkiye’de solun yükseliş sürecinde roman sayfalarından çıkarak ezilenlerin destansı simgesine dönüşür. İnce Memed tiplemesi ezilen emekçinin, ağa kapısındaki yoksul köylünün direnişinin, Abdi Ağa ise sömürünün sembolüdür artık. Çukurova’dan, Toroslar’dan, giderek Türkiye’den daha geniş bir coğrafyaya, dünyaya baktığımızda Abdi Ağa olarak tanımlanabilecek devletlerle, ezilenler olarak tanımlanabilecek halkları topluca görebiliriz. Abdi Ağa yoksul köylülerin topraklarına el koymuş, onları kapısına bağlamıştı. Küreselleşme çağının ağaları ‘ABDi’ ve ‘ABdi’ ağaların ise Çukurova’nın bir bölümüyle yetinmeleri söz konusu bile olamaz! Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’yle 22 ulus devleti dağıtacağını, doğal kaynaklarına el koyup halklarını sürüleştireceğini ilan eden ‘ABDi’ Ağa’nın yanaşmaları kimler dersiniz? Roman kahramanlarının sanal Abdi Ağa dünyasında İnce Memed’e alkış tutup, Abdi Ağa’ya lanet okumak çok kolay. ‘ABDi’ Ağa’nın racon kestiği gerçek dünyada İnce Memed yandaşlığı, yoksulların omuzdaşlığı zor olsa gerek! Bazı fonlu aydınlarımız, seçkinlerimiz ‘ABDi’ Ağa yanaşmalığına soyunmayı çıkarlarına daha uygun bulmuş olacaklar. ‘ABDi’nin petrol kuyularının başına nöbetçi dikip yanaşmalık görevi verdiği peşmergelere methiyeler düzmek, ulus devlete karşı emperyalist arkalamalı demokratlığa soyunup, bölücü terörü kutsamak aslında bizleri şaşırtmamalı. Yaş kemale erdikten sonra gördürülen Nobel rüyaları, uyandırılan ödül hülyaları dengeleri bozmuş olmalı. Kâmil olunacak kemal yaşlarında İnce Memed yandaşlığından ‘ABDi’ ve ‘ABdi’ yanaşmalığına soyunmanın bu açıdan aslında şaşılacak hiçbir yanı yok!” Beklediğim O Rüzgâr!.. O aslında hep yalnızdı... Arkasında halkının desteği olmasına karşın hep yalnız yaşadı. Hemen yanı başındaki emperyalist devin bitmek tükenmek bilmez saldırılarına karşı koyarken de, bilinen 11 suikastı birer birer atlatırken de koyu bir yalnızlığın içindeydi... En yakın devrimci arkadaşının, Che Guevara’nın Bolivya dağlarında yeni bir devrim için savaş verirken öldüğünü öğrendiğinde büyük bir keder duyduğu, hıçkırarak ağladığı anlatılır.. Dile kolay, tam 48 yıl... Yarım asır... Fidel Castro... Sosyalist dünyanın yıkılmayan, emperyalizme her koşulda kafa tutan efsane devrimcisi, şimdi ölüm döşeğinde... Ama artık yalnız değil!.. Çünkü Latin Amerika artık ABD’nin arka bahçesi değil!.. Fidel Castro’nun Küba’da iktidarı ele geçirdiği 1959’dan bu yana en büyük düşü Latin ülkelerinin ABD pençesinden kurtulup özgürleşmesi, sosyalizmin tüm Latin Amerika’da inşa edilmesiydi. Fidel, neredeyse yarım asır sonra, hasta yatağında büyük bir mutlulukla düşlerinin gerçeğe dönüşmesini izliyor... Bugün Latin Amerika haritasında Küba’ya tam 11 ülke eşlik ediyor... Venezüella’da Hugo Chavez ezici çoğunlukla ikinci kez başkan seçildi ve 2021 yılına kadar ülkeyi sosyalizme taşıyacağını ilan etti... Nikaragua’da Sandinist devriminin lideri Daniel Ortega, 16 yıl önce ABD’nin bastırmasıyla uzaklaştırıldığı cumhurbaşkanlığı koltuğuna yeniden oturdu, başını Venezüella’nın çektiği Latin Amerika için Bolivarcı Alternatif projesine (ALBA) katılacağını ilan etti. Brezilya’nın solcu başkanı Lula da Silva bir kez daha seçildi. Yoksul halkın büyük desteğiyle iktidara gelen Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales geçen hafta yoksullara toprak dağıtımını başlattı. Morales yabancılar ve işbirlikçilerinin elinde bulunan doğalgaz ve hidrokarbonların kamulaştırmasını ise hızla sürdürüyor. Madenleri de bu yıl kamulaştıracağını açıkladı. Ekvador’un yeni devlet başkanı Rafael Correa ise tıpkı Venezüella ve Bolivya’da olduğu gibi bir dizi reformu hayata geçirmeye çalışıyor... Arjantin, büyük bunalımın ardından rest çekip dış borçlarını halletti, Nestor Kirchner’in başkanlığında emin adımlarla yürüyor.. Şili’de kadın devlet başkanı Michelle Bachalet, Uruguay’da devlet başkanı Tabare Vasquez aynı yolda atılımlar yapıyor. Panama ve Kostarika heyecanla yeni oluşumu izliyor.. Yani, Latin Amerika’da dünyanın tüm ezilen, sömürülen, birbirine kırdırılan ülkeleri ve insanları için büyük umutlara kapı açan, heyecan verici ve de tatlı bir rüzgâr esiyor!.. Ve ben, acımasızca parçalanmaya, yok edilmeye çalışılan bir ülkenin yurttaşı olarak, bu rüzgârı içime çekmek için sabırsızlanıyorum... Yani, Fidel Castro, gözü arkada gitmiyor... Yani, Havana’daki Atatürk heykeli gülümsüyor... SESSİZ SEDASIZ (!) Çankaya ve bir ekip işi olarak irtica! CUMHURBAŞKANLIĞI seçimine ilişkin tartışmalar, RTE’nin adı üzerinde yoğunlaşırken Aysel Ergüney “Kamuoyunda öyle bir beklenti oluşuyor ki, sanki AKP, RTE dışında bir ismi Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterirse sorun bitecek” diyor ve devam ediyor: “Bu bir seçenek olsa da kesinlikle çözüm olamaz. Örneğin Abdullah Gül; Tansu Çiller başkanlığındaki RPDYP koalisyon hükümetinin bakanıydı, ABD’de katıldığı resmi resepsiyondaki kadın davetlilerle tokalaşmayarak ismini duyurmuştu! Şimdilerde ise; üniversitelerdeki türban yasağı nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti’ni Avrupa’ya şikâyet eden tesettürlü eşi ile katıldığı salon toplantılarındaki haremselamlık oturma düzenlerinin yatay değil, dikey olmasını istiyor! Önemli olan Ahmet Necdet Sezer’den sonraki cumhurbaşkanının ismi mi yoksa dünya görüşü mü? Atatürk Cumhuriyeti’ne uygun birisini AKP içinde aramak ne kadar gerçekçi? Ayrıca; ‘Sorun cumhurbaşkanının eşinin türbanı değil. Önemli olan cumhurbaşkanının sahip olduğu dünya görüşü’ demek de yanlış. Bunların tümü bir bütünün parçaları değil mi? Sonuç: Tek tek ağaçlarla değil, ormanın bütünü ile ilgilenmek gerekiyor. İrtica bir ekip işi, takım çalışmasıdır. Sadece takım ruhuna sahip olanlar orada kalabilirler. Öyle ise?” Zihniyet Gülhan Elmas: “15 yıldır İstanbul’u yöneten zihniyet vize uygulamak, plakaları dondurmak istiyor: Kurban olam rantına, plakana!” Bahçe Akif Kökçe: “Irak’ta idamlar devam ediyor. Irak bu gidişle Babil’in Asma Bahçeleri’yle değil ‘Bush’un asma bahçeleri’yle anılacak!” Cumhuriyeti Yaşatacak Bizleriz Prof. Dr. MÜNİR BÜKE “Atatürk”; bağrından çıktığı ve içinde yaşadığı Türk ulusunun gerçeklerinden hareket ederek kendi adını taşıyan devrimlerini ve düşünce dizisini olayların içerisinde geliştirerek bütünleştiren bir devrimcidir. Bu devrimlerin adı “Kemalizm”dir. Bu devrimlerin diğerlerinden en büyük farkı, bir düşün ve eylem bütünü olmasıdır!.. Atatürk, söyledikleri ve yaptıkları ile dünya tarihinin büyük lideri olmuş; Kemalizm ve Atatürkçülüğün, düşünceleri ve eylemleri ile birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu göstermiştir!.. Kemalizm ve Atatürkçülük, Türk ulusunun özgür irade ve tam bağımsızlığına dayalı, aklın ve bilimin öncülüğünde çağdaşlaşmayı (Batılılaşmayıtaklitçiliği değil) amaç edinmiş, toplumun refah ve mutluluğunu en üst düzeyde tutmaya yönelik; halk egemenliğine dayalı, demokratik, laik, çağdaş, cumhuriyet ilkelerinden ödün vermeden bir yönetim biçimini öngören dinamik yapısı ile bir düşün ve eylem bütünüdür. Atatürk ilkeleri; “özgürlük ve bağımsızlık”, “Yurtta barış, dünyada barış”, “Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir” temeline dayalı ve insan sevgisi ile insanlık idealinin ve insanlık tarihinin büyük atılımlarından ve başyapıtlarındandır. Ne acıdır ki bugün, “Atatürk ilke ve devrimlerini”, “yakın tarihimizi”, “Ulusal Kurtuluş Savaşımızı” bilmeyenlerin, okumayanların sayısının giderek arttığı bir dönemi yaşıyoruz. Yakın zamanda Atatürkümüzden “O adam” diye bahsedebilen bir üniversite öğretim üyesinden, Kemalizmin bir gericilik olduğunu hayret ve dehşetle duyduğumuz günleri yaşıyoruz. Üstelik bu eylemin ifade özgürlüğü olduğu şeklinde üzüntü verici değerlendirmelere de tanık olmaktayız. Emperyalizmin karşısında engel olarak gördükleri Büyük Atatürkümüzün iç ve dış emperyalist güçlerle unutturulmaya çalışıldığı bir süreçten geçmekteyiz. Bu nedenle Kemalizm ve Atatürkçülüğün ne olduğunu yeniden hatırlamamız gerekmektedir… Günümüzün koşullarında gerçek Atatürkçülük nedir? Bu soruya yanıt bulmak ve yanıt vermek, öğrenmek, öğretmek zorundayız… Emperyalizmin ve kapitalizmin ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel çok boyutlu sömürgeleştirme baskılarına “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyerek karşı koyabiliyor muyuz?.. Bu baskıların yarattığı sorunları çözebiliyor muyuz? Onların etkilerini ortadan kaldırabiliyor muyuz? Bu sorulara verdiğimiz yanıt “evet” ise Kemalist düşünceye sahip, gerçek bir Atatürkçü olduğumuzu söyleyebiliriz. ??? Dünyayı zapt etme, kendi aralarında paylaşma, zayıf ulusları her yönden egemenlik altına alma, enerji kaynaklarını ele geçirip insanlarını köleleştirme gibi emperyalist düşünce ve davranışların günümüzün dünyasında değişik şiddet ve boyutta ekonomik, siyasal, kültürel ve toprak işgallerini de içine alarak kendini göstermekte olduğunu bilmek ve anlamak durumundayız. Atatürk’ün önderliğinde Türk ulusu; yakın tarihimizde yayılmacı güçlere karşı büyük başarı kazanarak emperyalizmi dünyada ilk kez yenilgiye uğratmış büyük bir ulustur. Atatürk devrimleri; Türk ulusu ve insanlığın özgür düşünce, bağımsızlık temelinde refah ve mutluluğunu ilke edinmiş, aklın ve bilimin önderliğinde çağdaşlaşmaya yönelik dinamik yapısı ve bir düşün ve eylem bütünü olması nedeniyle sonsuza dek yaşayacak ve emperyalizmin karşısında büyük bir engel olarak kalacaktır. Türk ulusu, Cumhuriyetimizin kuruluşundan başlayarak Atatürk’ün önderliğinde 15 yıllık sürede, onun ilke ve devrimlerinden şaşmadan diğer ulusların uzun evrede sağladığı gelişmeyi kısa evrede başarmıştır. Yakın tarihimizde Türkiye, Atatürk ilkelerinden verdiği ödün oranında giderek artan sorunlarla karşılaşmış; ulusal birliğimiz, yönetim sistemimiz ve yaşamımız için birincil tehlike haline gelen “bölücü hareketler”, “gerici örgütlenmeler”, “ırkçı çeteleşmeler”, “faili meçhul cinayetler” hep, emperyalist devletlerin dolaylı dolaysız destekleriyle ortaya çıkmıştır. Bu tehlikeler bugün de aynı destekle beslenmekte ve karşımızda durmaktadır. Onlara karşı mücadele etmek, biz Türk aydınlarının ve bu vatan topraklarında yaşayan herkesin en başta gelen görevidir!.. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Kemal Abi ve biz ‘ahmaklar!..’ O ikisi, 1 Mart 2005 sabaha karşı Ankara’ya özel uçakla geldiler. Camları kapkara bir arabayla doğruca Maliye Bakanlığı’na götürüldüler.. Kemal Unakıtan’la sabaha kadar görüştüler. Sonra?.. Kemal Abi telefonu açtı, talimatı verdi ve iş bağlandı!.. O ikisinden biri İsrailli işadamı Sami Ofer’in oğlu Eyal, diğeri ise yerli ortağı Mehmet Kutman’dı. Peki, bağlanan iş neydi?. TÜPRAŞ’ın yüzde 14.76’lık bölümü!. Bu “Oferleme” sonucu Sami Ofer 6 ay içinde tam 800 milyon doları cebe indirdi.. Başka kimler bu “Oferlemeden” nasiplendi bilemiyoruz tabii!.. Durum ortaya çıkınca Kemal Abi ne demişti, hatırlatalım: Burada aktif pazarlama yapıyoruz... Potansiyel alıcılara malı pazarlıyoruz... Kimse fabrikaları sırtlanmış götürmüyor... Ahmaklık yapmayın... Doğruydu tabii, kimse fabrikaları sırtlanmış götürmüyordu, dolarları götürüyordu!.. Bize de Kemal Abi tarafından ahmaklık payesi veriliyordu!.. Ve geçen hafta Danıştay bu satış işlemini iptal etti!.. Ne olacak şimdi?.. Sevgili Necati Doğru’nun Vatan gazetesindeki önerisine katılıyorum; Ofer ödemezse “Babalar gibi sattım” diyen Kemal Abi ve ona destek çıkan Tayyip Bey villalarını satıp bankadaki hesaplarını kullanıp ödemeli.. Biz “ahmakların” önerisi budur!.. eposta: umitzileli?gmail.com ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Ocak www.mumtazarikan.com KAYSERİ 1. İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ’NDEN 2005/1061 DURUŞMA GÜNÜ: 12.04.2007 Davacı SSK Genel Müdürlüğü vekili tarafından davalı Seyit Halil BÜYÜKYILDIZ hakkında açılan alacak davasının yapılan duruşmasında verilen ara kararı uyarınca, Davalılardan Seyit Halil BÜYÜKYILDIZ’ın adresi yaptırılan tüm aramalara rağmen bulunamadığından, dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, davalıların duruşmanın bırakıldığı 12.04.2007 gününden önce, kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, duruşmaya gelmediğiniz veya kendinizi bir vekille temsil ettirmediğiniz takdirde yokluğunuzda karar verileceği tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 2.8.2006 (Basın: 1598) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Tevfik Fik1 ret’in, çocuklar için yazıl 2 mış şiirlerini 3 içeren yapı 4 tı... Eski dilde 5 su. 2/ Yunan abecesinde 6 bir harf... 7 Vurmalı bir 8 çalgı. 3/ Do 9 kubilim. 4/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 “Dedim tane tane olmuş benlerin / Dedi 1 K U R Ş U N L U R E A Y A zülfün değdi ya 2 U R A L U T rasıdır” (Âşık 3 R A M P A P E N S Ş Ömer)... Nikel ele 4 Ş 5 U R A N A Ş U R mentinin simgesi. 5/ S A B I K A Ayak bileğinde bu 6 N E Ş I K F lunan küçük ke 7 L A L A Y mik... Taş dibek. 6/ 8 U Y U Ş U K A T R A F Y A Anma, söyleme, sö 9 zünü etme. 7/ Halk dilinde ayrana verilen ad... Kokmuş hayvan ölüsü... Kenar süsü. 8/ Bir zekâ oyunu... Acınma, yerinme. 9/ Bir soru sözü... İçinde bulaşık yıkanan musluk teknesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ RimskiKorsakov’un ünlü bale müziği. 2/ Hitit... Briçte, oyunculardan birinin elinde bir renkten hiç kâğıt olmaması. 3/ Kaşları boyamakta kullanılan siyah boya... Kuzu sesi. 4/ Özellikle Meksika’da yaygın sert bir içki. 5/ Çok sevilen kimse ya da şey... Bir nota. 6/ “ sesleri sönüyor perde perde / Atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde” (Nâzım Hikmet)... İnişli yer, bayır. 7/ Kolyos, uskumru, sardalye gibi balıkların ufağı... Bir nota. 8/ Rus köylüsü... Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde bir kaplıca. 9/ Yüce, yüksek... Osmanlılarda kapıkulu askerlerine ve kimi görevlilere üç ayda bir verilen ücret. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle