23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 OCAK 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr S&P Türkiye Analisti Soussa: Yabancı yatırımcı Cumhurbaşkanlığı’na, yabancı kuruluşlar ise genel seçime kilitlendi 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Geldikleri gibi gidebilirler ? Yaklaşan seçimler nedeniyle yabancılar, Türkiye ile ilgili olarak “Anayasa değişir mi? Başörtüsü sorunu yaşanır mı? Askeri darbe olur mu” sorularını sormaya başladı. NECDET ÇALIŞKAN Um outro mundo é possivel “Başka bir dünya mümkündür” sloganı altında 7. Dünya Sosyal Forumu (DSF) 2007 Ocak ayının 20’si ile 25’i arasında NairobiKenya’da toplanıyor. DSF’nin bu yılki Nairobi buluşmasında gerçekleştirilecek olan 1000’i aşkın çalışma atölyesi, konferans ve görsel etkinliğe dünyanın dört bir yanından 150 bin delegenin katılımı bekleniyor. DSF’nin Nairobi toplantısına Türkiye’den genç meslektaşlarımız ve Türkiye Sosyal Forumu’ndan (http://www.sosyalforum.org/) dostlarımız ile birlikte katılıyor olacağız. Neoliberal düşüngünün savunduğu ve meşruluk kazandırmaya çabaladığı şirketlerküreselleşmesine karşı başka türlü bir küreselleşme sürecinin mümkün olduğunu savunan Dünya Sosyal Forumu ilk kez Brezilya’nın Porto Alegre şehrinde 2001 yılında toplanmış idi. DSF o tarihten bu yana, gezegenimizi alınıp satılabilen bir ticari mal olarak gören neoliberalizme ve “küreselleşme kaçınılmazdır” öyküleriyle sürdürülen yeniemperyalist saldırıya karşı olan bütün örgütlere görüşlerini sunabileceği bir açık forum olanağı sunmaktadır. Özetle, 2001 yılından bu yana DSF, neoliberal küreselleşmeye karşı başka bir dünyanın inşası için demokratik fikir tartışması ve ortak etkinliklerin kurgulanmasına olanak sağlamak amacıyla bağlantılar kurmak üzere sıradan insanların açık bir buluşma yeri olagelmektedir. DSF süreci, küreselleşme kavramının aslında iddia edildiği gibi nesnel bir gerçeklik değil, bilakis, dünya kapitalizminin öncü aktörleri olan çokuluslu şirketlerin ve uluslararası finans kuruluşlarının öznel ve iradi bir ideolojik projesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu anlamda günümüz küreselleşmesi her şeyden önce bir teknolojik çağdaşlık öyküsü değil, bir şirketler küreselleşmesi olarak dünya kaynaklarının uluslararası kapitalist işbölümü içinde paylaşımını öngören ideolojik bir söylem içermektedir. Bu ideolojik söylemin gerçek adı ise daha net olarak “emperyalizm” kavramı ile nitelendirilmelidir. DSF’nin 2007 Nairobi buluşması da “Halkların mücadelesihalkların alternatifleri Başka bir dünya mümkün” sloganı üzerinde barış ve çatışma; kamu mallarının özelleştirilmesi; kadın sorunları; gençlik; borçlanma; HIVAIDS gibi konuları da kapsayan on iki temada gerçekleştirilecektir. Dünya Sosyal Forumu üzerine daha geniş bilgi www.worldsocialforum.org adresinden sağlanabilir. ??? Danıştay 13. Dairesi 12 Ocak tarihinde, Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin TÜPRAŞ’ın yüzde 14.76’lık hissesinin İMKB Toptan Satışlar Pazarı’nda satışını öngören Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) kararını iptal eden kararını onadı. Bu kararla, Petrolİş Sendikası’nın 2 Mart 2005 tarihli başvurusuyla açılan davayla birlikte Global Menkul Kıymetler AŞ’nin aracılık ettiği şaibeli satış işleminin iptali kesinlik kazanmıştır. Danıştay 13. Dairesi’nin ilgili kararında “Satışa dayanak gösterilen 7.1.2005 tarih ve 2005/2 sayılı ÖYK kararının kamuoyuna duyurulmaması nedeniyle aleniyet ilkesinin ihlal edildiği; aleniyetin ihlali ve başka aracı kurumlardan teklif alınmaksızın gerçekleştirilen satışın rekabetin sağlanmasına engel olduğu; ve rekabet ortamı sağlanmadan oluşan fiyata dayalı yapılan satış işleminin kamu yararına aykırılık doğurduğu tespit edilmiştir” görüşü dile getirilmiştir. Danıştay 13. Dairesi’nin vermiş olduğu söz konusu karar, Türkiye’de 20 yıllık özelleştirme serüveninde yaşanan en büyük skandallardan birinin daha yargı tarafından tespit edilerek kesinleşmesi anlamına gelmektedir. Haddim olmadığını bilerek de olsa, Türkiye’nin emekten ve ulusal bağımsızlıktan yana olan tüm yurtseverleri adına, Petrolİş Sendikası’na bu “inatçı” mücadelesinden dolayı teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. ‘Mayıs ve kasımda dalgalanma olabilir’ B u yıl yapılacak iki seçim nedeniyle yabancı yatırımcıların kaygılarının giderek arttığına dikkat çeken Farouk Soussa, “Yatırımcılar, Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle yatırım ortamının bozulmasından endişeli. ‘Anayasal değişiklikler yapılır mı, başörtüsü sorunu yaşanır mı, askeri müdahele olur mu?’ kaygılarını taşıyorlar” dedi. Kredi derecelendirme kuruluşları açısından ise kasımdaki genel seçimlerin daha önemli olduğunu belirten Soussa, mayıs ve kasım ayındaki seçimlerin öncesinde dalgalanmaların olabileceğine dikkat çekti. 1990’ların başında Türkiye’nin kredi notunun şu anki B () seviyesinden daha yüksek olduğunun altını çizen Soussa, “Türkiye’nin devamlı borç alması nedeniyle kredi notu bu seviyeye kadar geriledi. Zaten 2001’deki kriz de bu borçlar yüzünden oldu. Son 34 yıldır ekonomide ciddi gelişmeler kaydedildi. Ancak borcun getirdiği riskler, Türkiye’nin kredi notunu aşağıya çekiyor” diye konuştu. Bu yılki yüzde 4’lük enflasyon hedefinin çok iddialı olduğunu belirten Soussa, “Hedefe ulaşılabileceğini sanmıyorum. Yıl sonu gerçekleşme yüzde 67 civarında olur” dedi. Özelleştirme gelirlerinin ve doğrudan yabancı sermaye girişinin bu yıl 2006’ya göre yavaşlayacağını kaydeden S&P Analisti Soussa, 30 milyar doların üzerindeki cari açığın yüksek olduğunu, açığın sürdürülebilir olması için 25 milyar doları geçmemesi gerektiğinin altını çizdi. ürkiye’de geçen yıl mayıs ayınT da yaşanan dalgalanmanın, döviz rezevrlerinin yeterli olamayacağını ortaya koyduğunu söyleyen Standart & Poor’s (S&P) Türkiye Analisti Farouk Soussa, “2005’ten bu yana yabancı yatırımlarda çok büyük bir artış var. Ancak Türkiye’deki yabancı yatırımcılar hâlâ hassas. Bu yabancı portföyü geldikleri gibi gidebilen yatırımlar. Geçen yıl hazirandaki dalgalanmada sadece 1 ayda Türkiye’den çıkan yabancı sermaye 3 milyar doları buldu. Bu nedenle de Türk Lirası’nın değeri yüzde 25 düştü. Bu da büyümeyi olumsuz etkiledi” diye konuştu. S&P tarafından düzenlenen “Türkiye’de Kredi Riski Yönetimi’’ seminerinde konuşan Soussa, cari açığın Türkiye’nin kredi notundaki en büyük sıkıntı olduğunu vurgulayarak ‘’Uluslararası sermaye akışları devam edecek ama dalgalanma olabilir” dedi. Standart&Poor’s Avrupa Başekonomisti Jean Micheal Six Türkiye’de enflasyon sorununun henüz çözümlenemediğini, ayrıca 2003’ten bu yana aşırı değerli olan Türk Lirası’nın Türkiye’nin rekabet gücünü düşürdüğüne dikkat çekti. Standard & Poor’s Mali Kurumlar Grubu Direktör Yardımcısı Magar Kouyoumdjian, bankacılık sektörünün finansal açıdan çok daha güçlü olduğunu, ancak enflasyon baskısı ve şoklara karşı hâlâ hassas olduğunu bildirdi. Toplantıya katılan Devlet Bakanı Ali Babacan ise Halkbank’ın satışının yaz aylarında tamamlanacağını söyledi. Önümüzdeki günlerde bankanın ilana çıkacağını belirten Babacan, “Seçimlerden önce süreç tamamlanmış olacak” dedi. Farouk Soussa Dövizde önümüzdeki 18 aya dikkat kez Bankaları değil, gelişmekte olan ülkeler var. Artık 1980’ler ve 1990’lardaki ABD ekonomisi gibi tek lokomotif yok. ? Gelişmekte olan ülkelerin ABD ekonomisine bağımlılığı giderek azalıyor. Gelişmiş ülkelerin ikincil duruma gerilemesiyle iki ülke grubu ekonomide belirleyici olmaya başladı: Birincisi Çin, Rusya ve OPEC ülkeleri gibi çok büyük ticaret fazlası veren ülkeler; ikincisi ise Türkiye, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ticaret açığı olan fakat yabancı sermayeyi yüksek faizlerle cezbeden ülkeler. ? 2001’den bu yana petrol fiyatlarındaki artışlara karşın, dünyada ortalama enflasyon rakamları yüzde 3’leri geçmedi. Bunun nedeni ise özellikle gelişmiş ülkelerde ücretlerin çok düşük düzeyde bulunmasına, şirket kârlarının ve işsizliğin artmasına bağlı. ? Avrupa’da bu yılın ilk yarısında büyüme oranlarında düşüş görülebilir. Ancak bu yavaşlama geçici. 2008’den itibaren Almanya başta olmak üzere Avro bölgesi tam tersi bir sürece girecek. ? Çin kendi para birimi Yuan’ı dalgalanmaya bırakacak olan son ülke. ABD’nin baskısını üzerinde hissettikçe Çin, para biriminin dalgalanmasına izin vermeyecektir. PETROLİŞ GENEL BAŞKANI: Başkanvekili Erdoğan Bayraktar,100 bin ailenin yararlanacağını belirtti TÜPRAŞ’taki skandalı yargı da tespit etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, “Danıştay 13. Dairesi’nin TÜPRAŞ’la ilgili verdiği kararla, Türkiye’de 20 yıllık özelleştirme serüveninde yaşanan en büyük skandallardan birinin yargı tarafından da tespit edilerek kesinleştiğini’’ söyledi. Mustafa Öztaşkın, yaptığı yazılı açıklamada, Danıştay 13. Dairesi’nin, Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin TÜPRAŞ’ın yüzde 14.76’lık hissesinin İMKB Toptan Satışlar Pazarı’nda satışını öngören Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) kararının iptali yönündeki kararını onadığını belirtti. Öztaşkın, “Bu kararla birlikte Global Menkul Kıymetler AŞ’nin aracılık ettiği şaibeli satış işleminin iptali kesinlik kazanmıştır. Danıştay 13. Dairesi’nin vermiş olduğu karar, Türkiye’de 20 yıllık özelleştirme serüveninde yaşanan en büyük skandallardan birinin yargı tarafından da tespit edilerek kesinleşmesi anlamına gelmektedir’’ dedi. Öztaşkın şunları kaydetti: “Petrolİş Sendikası konuyla ilgili hukuki sürecin takipçisi olacak. Teknik olarak mümkün olan hisselerin geri alınma işlemi gerçekleştirilmediği takdirde, konunun muhatabı Global Menkul Kıymetler AŞ ve ÖİB yetkilileri hakkında yeni suç duyuruları yapılması dahil hukuki tüm yollara başvurulacaktır.’’ TOKİ’den taksitte indirim Ekonomi Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yüksek bulması üzerine zamda indirime giden TOKİ, taksit artış oranını yüzde 8.38’den yüzde 4.88 oranına indirdi. Toplu Konut İdaresi Başkanvekili Erdoğan Bayraktar, memur maaşına endeksli konut satışlarındaki taksit indiriminden en az 100 bin ailenin yararlanacağını söyledi. Bayraktar, bu yılın ilk yarısı için geçen yılın ikinci yarısında memur maaşlarına yapılan zammı dikkate alarak yüzde 8.38 taksit artış oranı belirlediklerini hatırlattı. Söz konusu artış rakamını belirlerken, Maliye Bakanlığı’ndan da görüş aldıklarını vurgulayan Bayraktar, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün gece kendisini arayarak bu artış oranını çok yüksek bulduğunu anlattı. Başbakanın yüzde 8.38’lik maaş artışından, bütün çalışanların yararlanmadığına dikkat çektiğini, artış oranını, memur maaşlarında genel artış oranı olan yüzde 4.88’e indirilmesini istediğini belirtti. Bunun üzerine yeni bir yazı hazırlayarak bankalara ilettiklerini belirten Bayraktar, “Bizim dönemimizde 150 bin civarında konut satıldı. Bu indirimden en az 100 bin aile, aile bireyleri ile birlikte toplamda 400 bin kişi yararlanacak’’ dedi. Taksit artış oranının düşürülmesi nedeni ile TOKİ’nin önemli gelir kaybına uğrayacağını kaydeden TOKİ Başkanvekili Bayraktar, ‘’Sosyal devlet olmanın gereği bu, gelir kaybını sineye çekeceğiz’’ diye konuştu. Erdoğan Bayraktar Jean Micheal Six tandart & Poor’s Avrupa Başekonomisti Jean Micheal Six, “Dünya ekonomisinde şu anda benzersiz bir kredi akışı yaşanıyor. Küresel pazarda dolaşan finansal varlıklar 2005’te 140 trilyon doları da aştı. Dünyanın toplam GSMH’sinin 3 katına ulaştı. Döviz piyasasında önümüzdeki 18 ay çok iyi izlenmeli. Çünkü sorun burada çıkabilir. Türkiye’de bu süreçte dikkatli olmalı” uyarısında bulundu. “Bir taraftan deflasyon içindeyiz, diğer taraftan da hızlı bir ekonomik büyüme süreci yaşıyoruz” diyen Jean Micheal Six, dünya ekonomisinin geleceğine ilişkin tespitler yaptı: ? Dünya ekonomisinin sürücü koltuğunda artık gelişmiş ülkelerin Mer S Aydede’den iddialı kitap Ekonomi Servisi Global Tanıtım Kurucu Başkanı Ceyda Aydede’nin “Sanal Ortam Günlükleriyle Blog Çağı” adlı kitabı, Hayat Yayınları tarafından yayımlandı. Kitapla ilgili açıklamada, “2000’li yıllarda başlangıçta cılız da olsa iletişimin alanına giren Digital Medya, bugün tüm alanlarda önemli bir güç. Bir başka deyişle iletişimde artık oyunun kuralı değişiyor” denildi. Aydede’nin kitabı, blogların ithal bir kavram, geçici bir pazarlama modası olmadığını gösteriyor. Deneyim Paylaşımı konferansı Çağdaş konut üretiminde kamuözel sektör işbirliğinin ilk büyük uygulaması olan “gelir paylaşımı modeli”, yarın İstanbulSwissotel’de düzenlenecek tartışmadeğerlendirme forumunda tüm yönleriyle ele alınacak. TOKİ Başkanvekili Erdoğan Bayraktar’ın konuşmasıyla açılacak konferansta, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş her iki metropoldeki uygulamaları ele alacak. Emlak Konut Genel Müdürü Dr. Feyzullah Yetgin de modelin özelliklerini ve sonuçlarını irdeleyen bir sunum yapacak. Avea 1.5 milyar dolarlık sendikasyon alacak Ekonomi Servisi Avea Genel Müdürü Cüneyt Türktan, yakında yurtdışı odaklı yaklaşık 1.5 milyar dolarlık sendikasyon kredisi alacaklarını, bu para ile şirket borçlarının uzun döneme çevrileceğini ve kalanın yatırımlara yönlendirileceğini söyledi. Türktan, yeni distribütörlük sisteminin tanıtımında yaptığı konuşmada, alacakları sendikasyon kredisi ile borçlarını uzun döneme çevireceklerini kaydederek “Kalanı yatırımlara yönlendirilecek. 1.2 milyar dolar civarındaki borçlar Aycell ve Aria’dan gelen borçlar. Bir yıllık borçlar, 79 yıl gibi uzun dönemli borca çevrilecek. 2007’de de 200250 milyon dolarlık yatırım yapmayı planlıyoruz’’ diye konuştu. Türk GSM operatörlerinin yurtdışı faaliyetlerde geç kaldığını dile getiren Türktan, “Türk Telekom ile yurtdışında sinerji yaratabileceğimiz ülkelere bakacağız. Suudi Arabistan olabilir. Bir yerlere yayılmamız lazım’’ dedi. Bu arada Avea, satış ve dağıtım stratejisini yeniden yapılandırarak geniş kapsamlı distribütörlük dönemini başlattı. Avea, yeni distribütörlük zincirini oluşturan Protel, Techcell ve Vegatel ile pazardaki büyümesini sürdürmeyi amaçlıyor. B İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Ülkelerin gelecek vizyonları ve bu öngörüleri oluşturmada ne denli başarılı olup olmadıkları sık sık gündeme gelen bir tartışma konusu. Türkiye, günü kurtarma politikalarından sıyrılıp uzun vadeli stratejiler üzerinde kafa yormadığı için dünyada bu alandaki gelişmeler de öyle satır aralarında kaybolup gidiyor. François Mitterrand’ın eski danışmanı ünlü Fransız aydını Jacques Attali’nin gelecek öngörüleri üzerine yaptığı araştırma ve tespitleri hayli ilginç. “Geleceğe atılım yapma beceriksizliği dinsel ve milliyetçi öğelerin ön plana çıktığı totalitarizmi güçlendiriyor...” diyen Attali, “Günümüzün demokrasileri ciddi bir gelecek sınavından geçiyorlar” diye vurgu yapıyor. Yazara göre, “Şirketler, özellikle de aile şirketleri ayakta kalabilmek için hiç durmadan değişmelerinin şart olduğunu anladılar. Ne yazık ki bu bağlamda devletler ile şirketler arasında ilginç bir çelişki söz konusu. Doğal olarak, şirketlere kıyasla çok daha uzun süre varlıklarını sürdürecekleri varsayılan uluslarda ise liderler başkanlık için oldukları yerde büzüşüp duruyor ve değişimi reddediyorlar. Aslında geleceği düşünme beceriksizliği ya da başarısızlığın değişimi yönetmeyi reddetmekten kaynaklanıyor.” İşin ilginci, Attali günümüzün Batı toplumlarının kısa dönemli bir vizyona sahip olduklarına da dikkat çekiyor. Le Monde Küreselleşmeyi Doğru Okumak... gazetesinde yayımlanan bir röportajında ünlü yazara “Tarihsel süreç içinde geleceği öngörebilmenin itici güçleri neydi” sorusu yöneltilmiş. Attali bunu, “İki etmen söz konusu. Biri, tarihin ileri safhalarında geride bir iz bırakmak isteyen bir liderin, bir yöneticinin megalomanik vizyonu: Bu o lideri sürekli olarak uzun vadeli düşünmeye yöneltir. İkincisi ise korku: Korku, toplumları yönetenleri uzun vadeli kararlar almaya, stratejiler geliştirmeye si geleceği düşünme konusunda daha iyi silahlarla donatılmış halde” sorusuna verdiği yanıt da şöyle: “Kesinlikle Asyalılar. Hem korkudan hem de megalomani yüzünden, hem Hintliler hem de Çinliler geleceğe ilişkin öngörülerde bulunup ona göre politika belirlemede çok başarılılar. ABD bu konuda Avrupa’dan daha ileride çünkü hem daha kalabalık bir kitle gelecek konusunda düşünüyor, hem de orada think tank Ülkeleri yönetenlerin geleceği öngörme ve bu doğrultuda atılım yapma beceriksizliği, dinci ve milliyetçi öğelerin ön plana çıktığı totalitarizmi güçlendiriyor... zorlar. Örneğin Avrupa’nın yapılanmasını ele alalım. Yapılanma 19471948’de soğuk savaş ile başladı ve 1989 yılında Berlin duvarının yıkılması ile sona erdi. 4 temel korkunun üzerine kurulmuştu: Alman faşizminin yeniden hortlaması; Fransız tembelliğinin geri gelmesi; Sovyetler’in gücü ve Amerikan ordusunun çekilmesi. Bugün bu dört korku da ortadan yok olmuş durumda, dolayısıyla Avrupa’nın yapılanması da arızalandı” diye yanıtlıyor. “Avrupa, ABD ve Asya arasında hangikuruluşları daha saygın ve daha destekleniyor.” Attali küçük devletlerin gelecek stratejileri geliştirme konusunda daha şanslı olduklarını, çünkü gelecek denklemlerin daha kolay olduğunu belirtiyor. 2 milyon nüfuslu Singapur’u örnek olarak veren Attali, “Singapur kendisini en güçlü kılacak yöntemin yüksek teknolojiye yatırım yapmak ve dünyanın seçkinlerine yönelmek olduğunu anladı” diyor. İsrail için durum biraz daha farklı. İsra illiler için geleceği öngörmek bir ölüm kalım meselesi. Bu da onları savaşın doğası ile bağlantılı, gizli, yüksek teknolojiye dayalı uzun vadeli hedefler belirlemeye yöneltiyor. Yalnızca 4 milyon nüfuslu Norveç’in geleceğe yaptığı en büyük yatırım; daha şimdiden 200 milyar doların üzerinde bir fon rezervi oluşturarak dünyanın tek petrol gücü haline gelmiş olması. Norveç böylece hem gelecekte yaşlı ve emekli nüfusunun beslenmesini, hem de dünyada petrol sıkıntısı çekileceği dönem için kendi ülkesini garanti altına almış oluyor. Can alıcı soru ise şu: “Demokrasiler için çıkış yolu ne?” En güncel yanıtlardan biri “siyasi sınıfların gençleştirilmesi”. Kendi gelecekleri için kaygı duyan ve ileriye yönelik sürekli olarak projeler üretebilen bir gençliğe politik yaşamın kapılarının daha fazla açılması... Ancak yazara göre demokrasilerin gelecek stratejileri oluşturacak şekilde kendilerini yenileyebilmesi şu anda fazla mümkün gözükmüyor. Diktatörlüğe geri dönüş ise her zaman olası. Yeni teknolojiler, gözetleme, izleme teknikleri daha şimdiden bireylerin özgürlüklerinin önünde ciddi bir duvar. Dolayısıyla 21. yüzyılın 20. yüzyıldan çok daha iyi geçmesini beklemek ne kadar doğru olabilir... Attali’nin görüşlerinden Türkiye için çıkarılacak çeşitli dersler var. Özellikle yaklaşan seçimler öncesinde... YKB 100 milyon Avro kredi sağladı Ekonomi Servisi Yapı Kredi Bankası (YKB) beş yıl vadeli ve 100 milyon Avro tutarında kredi için anlaşma imzaladı. İMKB’ye yapılan açıklamaya göre, kredi İtalyan Dış Ticaret Sigorta Kurumu Sace Garantisi ile sağlandı. Buna göre, Türkiye’de ilk defa Yapı Kredi tarafından sağlanan bu kredi ile özellikle İtalya ve Türkiye arasındaki ticaretin geliştirilmesi ve müşterilere daha avantajlı koşulların sağlanması amaçlanıyor. Deutsche Bank’ın aracılık yaptığı kredinin bankanın hesaplarına ocak sonunda yansıması bekleniyor. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle