20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Elektrik çarpması Elektrik Mühehdisleri Odası (EMO), “Enerjine sahip çık, geleceğini karartma” diyerek yola çıktı. Kampanyanın adı “Türkiye Karanlıkta Kalmasın”, karşı çıkılan hedef de elektrik özelleştirmeleri. Yatırımların özel sektörce gerçekleştirilmesi, devletin elindeki barajların, termik santralların satılması, elektrik dağıtım şebekelerinin de 21 bölge halinde işletme haklarının özel şirketlere devredilmesi ne mi getirecek? EMO, oluşacak katmerli döngüyü çok iyi anlaşılır hale getirmiş: “Farklı konumlarda, farklı koşullarda birçok şirket kendi başına istediği şekilde elektrik üretecek. Üretilen elektriği toptan satış şirketleri satın alacak, dağıtım şirketlerine satacak. Dağıtım şirketleri elektriği hatlarına getirebilmek için devletin elinde kalacak olan iletim hatlarını kullanacak. Evlerin kapısına kadar dağıtım şirketlerince getirilen elektriği perakende satış şirketleri alıp müşterisine satacak. Burada ‘serbest tüketici’ denilen yüksek miktarda elektrik kullananlara ayrıcalık tanınarak, istediği yerden istediği fiyatla elektrik satın alma olanağı sağlanacak. Ancak milyonlarca ev ve küçük işyeri pahalı tarife üzerinden elektrik satın almak zorunda kalacak.” Adeta bir saadet zinciri... EMO hesaplamış: Yakıt ve işletim giderleri 100 birim olan elektrik, zincir tamamlandığında 253 birim fiyata ulaşacakmış. Yani 100 birimlik elektrik 2.5 katına, üzerine vergi ve fon paylarını da eklerseniz 3 katına tüketiciye satılacakmış. Anlaşılan o ki, yüksek zamlı elektrik çarpmasına kapılmamız an meselesi... Yeni Yıl Halit Çelenk de Aynı Kanıda Hukukçu Halit Çelenk, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun, Cumhurbaşkanı seçimi için ilk turda TBMM üye tam sayısının üçte ikisinin, yani 367 üyenin hazır bulunması gerektiğine ilişkin yorumunun anayasaya ve Meclis İçtüzüğü’ne uygun düşüp düşmediğini anlamak için anayasa koyucunun iradesi, amacı ve bu ilkeyi koyarken düşündüğü gerekçelere bakmak gerektiği kanısında: “Anayasa koyucu, öteki yasa ve kararlar için salt çoğunluk, yani katılan üyelerin yarıdan bir fazlasının oylarını yeterli görürken, Cumhurbaşkanı seçiminde üçte iki çoğunluğu, yani 367 milletvekilinin olumlu oylarının gerçekleşmesini zorunlu görmüştür. Bunun nedeni, Cumhurbaşkanı adayının kişiliği, özgeçmişi, bilgi ve kültür düzeyi ve davranışlarıyla kamuoyunun çoğunluğunun itibarını kazanmış, her yönden sevilen ve sayılan bir kişi olması önkoşullarının aranmasıdır. Anayasa koyucu, kabul ettiği üçte iki çoğunluğun sağlanmasıyla bu amaca ulaşılabileceğini düşünmüştür.” Halit Çelenk, anayasa koyucunun bu amacı göz önüne alındığında “Cumhurbaşkanı seçimi için TBMM’nin üçte iki çoğunlukla, yani 367 milletvekilinin hazır bulunması ile açılabileceğine ve seçimin de ancak 367 oyla yapılabileceği” görüşüne katılıyor ve ekliyor: “Bu koşullar gerçekleşmeden yapılacak bir seçimin Anayasa Mahkemesi’nce iptal edileceğine inanıyoruz.” Takvim yapraklarını okur musunuz? Seçilmiş güzel sözleri, kırlangıç fırtınasını, kocakarı soğuğunu, yoğurtlu karnıbahar salatasını ya da su muhallebisini, Atatürk’ün Ankara’ya gelişini, Bursa’nın kurtuluşunu, günlerin uzamasını, gecelerin kısalmasını, cemreleri, bin bir çocuk adını, unutulmaması gereken iyi insanların toprağa karışışlarını, güneşin aslan burcuna girmesini, ay tutulmasını, okulların açılmasını, hasat zamanını, şubatın arpasını, martın sıpasını... Okurken hayatımızı şiirlerle, manilerle; doğumlarla, ölümlerle; coşkularla, hüzünlerle, takvim yaprağından bir koca sayfa daha düşürüverdik. Hepimizin ocağı yansın, bacası tütsün. Günlerimiz aydın, geri kalan yıllarımız kutlu da olsun, mutlu da... SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU ‘Vahşi Batı’ Adaleti... Global köyün TV ekranlarında bir “reality show” BBG üslubuyla sergilenen Saddam’ın idam sahnesi, bana köyün girişinde sallandırılan kovboy filmleri kahramanlarını hatırlattı. “Vahşi Batı” filmlerinde görmüşsünüzdür. Tahtalı köye gönderilen “kötü adamlar”, kasabanın en görünür meydanına asılır ve de dosta düşmana karşı darağacında çürüyene dek sallandırılır... Bush’un vizyonu “kovboy vizyonuyla” sınırlı. Teksas Valisi olduğu dönemlerde de zaten, bol keseden ölüm cezası uygulayan; hiçbir idam mahkumunu affetmeyen “şerif” kimliğiyle tanınmıştı... Buna Batı’nın “bon pour l’Orient” (“Doğu’ya bu kadarı yeter”) mantığını ekleyin... Önümüze çıkan tablo budur! İşçi Partisi’nden bir İngiliz kadın milletvekilinin BBC’de yaptığı yorum, tam bu tabloya denk düşüyordu. Saddam’ın “adil yargılanmadığını” eleştiren bir BBC ankırına kadın, gönül rahatlığıyla şu yanıtı verdi: “Saddam’ın yargılanma süreci, evet mükemmel olmadı. Bu doğru. Ama ben bazı oturumları bizzat izledim. Mahkeme salonundaki düzen ve tertip, şimdiye dek hiçbir Ortadoğu ülkesinde görülmemiş ölçüde düzenli ve saygındı. Bu, Ortadoğu’da kurulmuş en iyi mahkemedir!” Yani Ortadoğu için kullanılan “ölçütler” farklı! “Ortadoğu’yu siz, bizim Avrupa ölçülerimizle tartamazsınız...” diyor özetle kadın.. Saddam’ın, Miloşeviç gibi, “uluslararası standartlarla yargılanabileceği” bir uluslararası ceza mahkemesinin önüne çıkarılmamasının da nedeni bu... Bırakın böyle bir mahkemeye çıkarılmasını, konunun uzun boylu gündeme dahi getirilmemesi, Avrupa ülkeleri ve basınından böyle bir talep ve baskının gelmemesinin de nedeni bu: “Ortadoğu’ya bu kadarı yeter!” Tohumu dışarda Bir Tohumculuk Yasası çıkardılar ki, tam şirketlere şenlik... Yasanın ruhu besbelli. Üretim izni yetkilerinin yanı sıra; tohumluk ticareti, ithalatı ve ihracatı konusunda da tüm yetkiler sektöre egemen olan tekelci yabancı şirketlere devrediliyor. Yetmiyor, “denetim yetkisi” de yine o şirketlere bırakılıyor... CHP, yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu: “Bir hukuk devletinde, devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihai amacının ‘kamu yararı’ olması gerekir. Bu gereklilik, kamu yararını, yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir. Yasaların kamu yararına dayanması gereği, kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır. Ekonomik, dolayısıyla ulusal bağımsızlıkla bağdaşamayan böyle bir düzenlemenin yöneldiği hedefin ulusun genel yararları ve tarımın gelişme amaçları olmaması nedeniyle kamu yararına aykırı düşeceği açıktır. Kamu yararı amacına yönelmemiş olan bir düzenlemenin de, hukuk devleti ilkesine ve dolayısıyla anayasaya aykırı düşeceği de açıktır.” Görememek Sözde sosyal güvenlik reformunu ertelediler, her şey bitti mi? Biter mi hiç... SSK’nin sağlık hizmetleri, hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devri ne olacak? İşçiler, üstüne bir bardak soğuk su mu içecek? CHP’li İzzet Çetin, sendikacı kökenli. Az uğraşmadı bu “reform” denen şeyle: “SSK hastanelerini devrettiler. Giderek hastaneler piyasalaştırılacak ve sağlık alanında müthiş bir çöküntü yaşayacağız. Bundan en çok etkilenen kesim de, yoksullar ve işçiler olacak.” İşçi konfederasyonları ne yapıyor? İzzet Çetin gözlemini anlatıyor: “Konfederasyonların AKP’ye desteği, İş Yasası’nın çıkarılması sürecinde başladı. Yasadaki ödünç kiralık işçi çalıştırılabilmesi hükmünü bile görememişlerdi ya da görmek istememişlerdi. O körlük devam ediyor. Bile bile bir körlük bu.” Yeni uçurum... “Diktatörlere” bile kullanılan ölçüler farklı. “Avrupalı diktatörler”, Lahey’e gidiyor. ABD’nin arka bahçesi sayılan Güney Amerika’dan çıkanlar, Pinochet örneğinde gördüğümüz gibi, “kullanım tarihi” sona erdiğinde, taciz edilseler de, ecellerine terk ediliyor... Ortadoğulu diktatörün sonu; “boynuna geçirilen yağlı ilmikle”, global köy TV’lerinde teşhir ediliyor... Bir “bayram” günü hem de... Herhangi bir bayram günü de değil, bir “Kurban Bayramı” gününde... “Nasıl olsa siz, böyle özel günlerde hayvan boğazlamaya alışıksınız... Alın size bu da bizim kurbanımız olsun” dercesine... Aşağılamanın bu kadarı olur. “Aşağılama”, bununla da bitmiyor. Saddam’ı son ana dek gözetiminde tutan ABD; diktatörün boynuna “ilmiği geçirmek” noktasında, bu pis işi Iraklılara bırakıyor! İğrenç bir “vahşi Batı adaleti” görüntüsü bu. Saddam’ın gaddarlığı altında ezilen insanların, öyle uzun boylu düşünmeden; sokaklara dökülmesine, bayram etmesine bakmayın siz. Kullanılan “sözlerden” çok, “simgelerin anlamları” konusunda “antenleri” bilenmiş Ortadoğu halkları; “Saddam’ın idam sahnesi ve de zamanlamasıyla” verilen tüm bu mesajları teker teker algıladı. Bu, Batı ile Ortadoğu arasında açılan yeni bir “uçurum”dur. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Sosyal Güvenlik 2007: Yeni Yönetmelikler (2) 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Yasa Tasarısı’nın 30. maddesinde verilen bir önerge ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın yürürlük tarihi 1 Temmuz 2007’ye ertelendi. Böylece 2007 yılının ilk günlerinde yaşanması kaçınılmaz bir karmaşa, 6 ay ertelenmiş oldu. Kendine özgü kural ve koşulları olan en az 3 yasanın (1 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası, 2 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası, 3 1479 sayılı BağKur Yasası ve diğerleri) bir tek yasa altında ve içinden zor çıkılır bir yazılımla yürürlüğe çıkarılmasına sürekli karşı çıktık. Yasanın yürürlüğünün 6 ay ertelenmesi, yeniden gözden geçirilmesi ve çok daha özenli bir anlatımla yazılması ve özellikle bu 6 aylık süre içinde yasanın çıkarılmasını öngördüğü en az 34 (otuz dört) yönetmeliğin hazırlanması ve yürürlüğe girmesinin de sağlanması, olası karmaşa ve eleştirileri ortadan kaldırmasa bile en aza indirebilir. Bu altı aylık sürenin bu yönden iyi değerlendirilmesi gerektiği görüşündeyiz. 5510 sayılı Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın çıkarılmasını öngördüğü, yasanın uygulanmasına ilişkin aydınlatıcı ve yol gösterici kuralların Sosyal Güvelik Kurumu tarafından özgün ve anlaşılır bir anlatımla 1 Temmuz 2007’den önce çıkarılmasından yanayız. Geçen yazımızda, çıkarılması öngörülen en az 34 yönetmeliğin bir bölümünü yasa maddeleri ve madde başlıkları ile aktarmıştık (15 adet yönetmelik). Bu yazımızda da geri kalan yönetmelikleri, yine yasa maddeleri ve madde başlıklarına göre aktarıyoruz. Yönetmelik 16: Madde 59 (Kurumun denetleme ve kontrol yetkisi) Yönetmelik 17: Madde 61 (Genel Sağlık Sigortalılığının başlangıcı, bildirimi ve tescili) Yönetmelik 18: Madde 63 (Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi) Yönetmelik 19: Madde 64 (Kurumca sağlanmayacak sağlık hizmetleri) Yönetmelik 20: Madde 65 (Yol gideri, gündelik ve refakatçi giderleri) Yönetmelik 21: Madde 66 (Yurtdışında tedavi) “Kamu idarelerinde çalışan sigortalılar dışında 4’üncü maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların geçici veya sürekli görevlendirilmesine ilişkin usuller ve süreler ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar, ilgili bakanlıkların görüşü alınarak kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” Yönetmelik 22: Madde 67 (Sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları) Yönetmelik 23: Madde 68 (Katılım payı alınması) Yönetmelik 24: Madde 69 (Katılım payı alınmayacak haller, sağlık hizmetleri ve kişiler) “Bu kanunun uygulamasında acil hallerin ve acil sağlık hizmetlerinin neler olduğuna, hangi yöntem ve ölçütlerle tespit edileceğine ilişkin hususlar, Sağlık Bakanlığı’nın uygun görüşü üzerine kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelik 25: Madde 72 (Sağlık hizmetlerinin ödenecek bedellerinin belirlenmesi) “Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu’nun çalışmasına, görev ve yetkileri ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar, komisyon üyesi kurumların görüşleri alınarak kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” Yönetmelik 26: Madde 73 (Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi) “Sağlık hizmeti satın alma sözleşmelerinin hazırlanması ve akdedilmesi, sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar, kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” Yönetmelik 27: Madde 80 (Prime esas kazançlar) Yönetmelik 28: Madde 85 (Asgari işçilik uygulaması) Yönetmelik 28: Madde 86 (Prim belgeleri ve primlerin ödenmesi) “Kamu idarelerinde işyerinin özelliği nedeniyle prim belgelerinin farklı sürelerde verilme zamanını belirlemeye kurum yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile belgelerin içerik ve şekli kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” Yönetmelik 29: Madde 88 (Primlerin ödenmesi) Yönetmelik 30: Madde 90 (İlişiksizlik belgesinin aranması) Yönetmelik 31: Madde 94 (Kontrol muayenesi) “Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” Yönetmelik 32: Madde 95 (Sağlık raporlarının usul ve esaslarının belirlenmesi) “Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.” Yönetmelik 33: Madde 96 (Yersiz ödemelerin geri alınması) Yönetmelik 34: Madde 100 (Bilgi ve belge isteme hakkı, bilgi ve belgeler) Son olarak: 5510 sayılı yasanın çıkarılmasını öngördüğü yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar: “GEÇİCİ MADDE 3 Bu kanuna göre çıkarılması gereken yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar, mevcut tüzük ve yönetmeliklerin bu kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanmaya devam edilir.” Farklı iletişim devrimi yarattı Bush yönetimi, bu “uçurumu”, stratejik gerekçelerle, bile bile büyütmeyi hedeflediyse; maksat hasıl olmuştur. Ama yok; BBC ve CNN TV’lerinde sık sık yinelendiği üzere, “nasıl olsa bunlar daha iyisini bilmez, anlamaz!” mantığıyla bölgede “yeni bir sayfa” çevrilmek istendiyse sonuç; Washington adına hezimet olmuştur. Ortadoğu artık, İngiliz sömürgeciliğinin “bon pour l’Orient” mantığıyla gütmüş olduğu Ortadoğu değil, “uygarlıkla” eşanlama gelen “Batı standartlarına” henüz, kendi sentezleri içinden varamamış olsa dahi, Ortadoğu halkları bugün “Batı adaleti” ile “vahşi Batı adaleti” arasındaki ayrımı algılayacak konumda. İnternet ve global TV’ler, bu algılama farkında, köklü ve hızlı bir değişim yarattı. Ortadoğu coğrafyasına hâlâ 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı kodlarıyla bakan Batı, bu köklü değişimin ayırdında değil. Ayırdında olsa dahi, geçmişin şartlamaları nedeniyle, değişimi kayda geçmiş görünmüyor. “Vahşi Batı adaletinin” içine düştüğü en büyük gaflet budur. Saddam’ın idam edildiği günün sabahında “El Cezire” izleyicilerinin yorumlarına göz attım. “Have your say” “Görüşünüzü söyleyin!” sütunlarına yansıyan ortak nokta şuydu: “Klasik Batı ikiyüzlülüğü!” Bu ikiyüzlülük ve çifte standart... su yüzüne, hiçbir zaman bu denli açık vurmamıştı. “Batı” ile “Ortadoğu standartları” buluşana dek, bizi de içine alan bu bölgede taşlar yerine oturmayacak... 2007’yi karşılarken, tüm okurlarıma “cesaret” diliyorum. HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA 1 1/ Amasya’nın Taşova ilçesinde, 1 doğal güzelliğiy 2 le tanınmış bir göl. 2/ Afrika kö 3 kenli öldürücü 4 bir virüs... Asalak bir böcek. 3/ 5 Tibet sığırı... 6 İlenme, beddua... 7 İtalya’nın en uzun ırmağı. 4/ 8 Nohutla yapılan 9 bir yemek. 5/ Zihin ve bedence ortaya konan çaba... Deriden sızan tuzlu sıvı. 6/ Coşkun, esinle dolu... Doku teli. 7/ Rütbesiz asker... Tanrısal. 8/ Bir cismin hareketi nedeniyle kazandığı enerji. 9/ Atış taliminde hedef tahtasını bile vuramama. SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 2 3 4 5 6 7 8 9 HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Ocak www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 YUKARIDAN AŞAĞIYA: 9 1/ Antalya’da Demre ve Finike ilçeleri arasında yer alan kıyı gölü. 2/ Bölmeli göçebe çadırı... Olgunlaşmak üzere olan tahıl. 3/ İçi küflü bir peynir cinsi... Olumsuzluk belirten bir önek. 4/ Aldatma işi, hile... Tarihöncesi çağlarda Kuzey Hindistan’da yaşamış halk. 5/ Bertolt Brecht’in bir oyunu... Judo, karate gibi sporlarda, teknik bir gösteriyi oluşturan hareketler dizisi. 6/ İslam kültürlerinde, belirli kurallara uyarak güzel yazı yazma sanatı... AIDS’e neden olan virüs. 7/ İterbiyum elementinin simgesi... Daha çok Nil Irmağı’nda kullanılan yelkenli bir tekne. 8/ Kokusu hardala benzeyen zehirli bir savaş gazı. 9/ Halka biçiminde mercan adacığı... Uluslararası Futbol Federasyonu’nun simgesi. K A L E İ B İ Ş P A Y E A L H A N E I S K D İ N İ D AM V E Z N N D O T A K E O R T A T İ A E R İ T E L A N A E V R T E U B A K A T U H E R CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle