25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2006 CUMA 6 HABERLER CHP, Lübnan kıyılarını petrole bulayan tabakanın Türkiye’de yaratacağı çevre felaketini sordu BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Kara leke Meclis’e geldi ? CHP’li Canan Arıtman, Lübnan ve Suriye kıyılarını vuran ve 10 günden kısa bir sürede Türkiye’ye ulaşacağı açıklanan çevre felaketine karşı alınan önlemleri Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin açıklamasını istedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, İsrail tarafından bombalanan Lübnan’daki petrol tesislerinden denize sızan 15 bin tona yakın petrolün yaratabileceği çevre felaketi ile ilgili kaygıları TBMM gündemine taşıdı. Arıtman, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde ‘‘Kıyılarımızı da tehdit etmesi olasılığı çok yüksek olan bu çevre felaketi karşısında ne gibi önlemler alınacaktır’’ sorusuna yanıt verilmesini istedi. CHP’li Arıtman, İsrail tarafından bombalanan Lübnan’daki petrol tesislerinden denize sızan petrolün Doğu Akdeniz’de eşi görülmemiş bir çevre felaketine yol açabileceği uyarılarına dikkat çekti. Arıtman, ‘‘Lübnan Çevre Bakanı’nın İsrail’in Ciye Elektrik Santralı’nda bulunan ve denize 25 metre mesafedeki akaryakıt tanklarını vurması sonucu ‘Akdeniz’de görülmemiş bir boyutlarda bir çevre felaketi Sadun Hoca’nın Anlattıkları... Sadun Hoca’yı genç kuşak pek bilmez. Ama bir yarım yüzyıldan bu yana geçen zamanın farkında olanlar, özellikle 19501960 yıllarında, Mülkiye’de, hele hele ‘‘devrimci’’ iktisat derslerini izleyen öğrenciler, anlışanlı Sadun Hoca’yı, Profesör Sadun Aren’i bilirler. Sonra, 1960 yılından başlayarak 1980’lere kadar, politikası altüst edilmiş bir ülkede, doğruların altını çizen seçkin politikacılar arasında Sadun Hoca’yı daha da hatırlarlar. Yine o yıllarda, birkaç yılın hapishanelerini ‘‘Sadun Hoca’’ ile bölüşmüş olanlar ise, o tutuklu yaşamını hiç unutmamışlardır. Şu son yıllarda, Sadun Hoca’nın yaşamının öyküsünü de bekliyorduk: İmge Kitabevi’nden çıkan çiçeği burnunda Puslu Camın Arkasından adlı kitap, onurlu bir yaşamın dökümünü veriyor. Bu öykü bilgi, deneyim ve mesajla yoğrulmuş. Onlara kulak kabartacaklar ise, genç kuşak olacak, olmalı... ? Kitapta, ilginç sayfalar önce Demokrat Parti’nin (DP) üstüne. DP’nin bugün de meddahları çoktur; ciddi bir eleştirinin uzağında, bir övgüye boğar, konuyu tanınmaz duruma getirirler. Sadun Hoca’da ise nesnel bir değerlendirmeyi görüyoruz. Gerçekten, DP iktidarı (19501960), ‘‘gerçekten memleketi sarsmış, topluma bir sıçrama yaptırmıştır’’. Nüfusumuzun çok büyük bir bölümü köylerde yaşıyordu; köylünün cebine para girip malı para edince, daha çok satın almaya, daha iyi yaşamaya başlamıştır. Ama bu arada, köylere traktör de girmiştir; 19531954 arasında, traktör sayısı elli bin olurken, 50’lerin sonlarına doğru iki yüz bine çıkmıştır. Bu gelişme, büyük toprak sahipleri yanında ortakçı ya da ırgat olarak çalışan köylüleri kente itmiştir: Yani traktör içeri girmiş, işgücü dışarı çıkmıştır; yarım işsizleri tam işsiz yapmıştır. 1955’ten sonra bu gelişmenin hızı kesilmiştir. Plansız bir kalkınmanın ilk dramıdır bu! İlginçtir, bize yüz binlerce traktör satmışlar, ama traktör fabrikası montaj sanayisi biçiminde bilekurdurtmazlar. Marshall Planı’nın içyüzü de pek araştırılmadı. Sadun Hoca silkeliyor... Öte yandan, neydi Truman Doktrini? Türkiye ile Yunanistan’ı Sovyetler’e karşı tahkim etme planıydı. Ya demokrasi? Başta aydın düşmanlığı! Onun yanı sıra, muhalefet tahammülsüzlüğü; DP, ‘‘Daha çok despotik baskılardan ve dine verilen tavizlerden ötürü’’ yıkıldı. O tavizler mirasını daha sonra yaşadık, yaşıyoruz. 27 Mayıs’ın bir yeniliği 1961 Anayasası ise, bir ötekisi, Türkiye İşçi Partisi’dir (TİP): 1961’de kurulan parti, 1965 seçimlerinde de 15 temsilcisiyle parlamentoya girer. O temsilcilerden biri olarak Sadun Hoca’nın parlamento yaşamından anlattığı ilginç olaylar okuyoruz: Bir keresinde Çetin Altan, Nâzım’dan bahsederek, ‘‘Türkiye’nin en büyük şairi’’ der, büyük kıyametler kopar; ve dönemin İçişleri Bakanı Faruk Sükan haykırır, ‘‘Bunlar Nâzım’ı methederler’’ der, ardından, Çetin Altan ile arkadaşları öldürülesiye dövülürler. Öyle de olsa, Sadun Hoca, TİP’in, Meclis’in ‘‘kendilerine çekidüzen vermelerine sebep olmuş, hem de seviyeyi yükseltmiştir’’ (s.133) diyor. Etkilememesi mümkün değildi. TİP’in bıraktığı miras üstünde de pek durulmadı. Bu arada DİSK’in kuruluşu (1967), daha sonra 12 Mart darbesi, tutuklanma ve TİP’in kapatılışı, hapishane yılları ve 12 Eylül! Yurdumuzun yazgısının yazıldığı yıllar ve olaylar... Sadun Hoca, 12 Mart ile 12 Eylül’ü karşılaştırıyor ve şöyle diyor: ‘‘Ben her iki darbeyi de yaşadım. İkisini de askerler yaptığı halde 1980 darbesi çok daha serttir, daha ideolojiktir. Ötekisi de öyle olabilir, ama özellikle 1980 darbesi Amerika tarafından güdülmüştü’’ (s. 298); ‘‘özetleyecek olursak 12 Eylül 1980 darbesi ve onu izleyen dönem Türkiye’nin yakın tarihinde hakikaten bir dönüm noktasıdır’’, ‘‘bugün baktığımız zaman birçok olumsuzluğun menşeinde 12 Eylül’ü görebiliriz’’ (s. 300301). Ya gelecek? Sadun Hoca, ‘‘gelecek sosyalizmindir’’ diyor; ancak, ‘‘yeni bir yolu’’ yürüyecektir (s. 319337). Dileyelim, hepimiz de görelim o yürüyüşü, yaşayalım! TEHLİKE YAKLAŞIYOR yaşandığını’ söylediği ve Akdeniz’de kuzeye doğru yayılan kara leke nedeni ile tehdit altında bulunan ülkelerden birisinin de Türkiye olduğu yazılı ve görsel medyada yer almaktadır. Bu konuda çalışan akademik çevrelerle sivil toplum kuruluşarının uyarıları da Türkiye’nin, kıyılarımızın, denizlerimizin büyük bir çevre kirliliği tehditi altında olduğu doğrultusundadır’’ dedi. Arıtman, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’ye şu soruları yöneltti: ‘‘Bu konuda bilimsel çevrelerle bir görüş alışverişinde bulundunuz mu? Petrol sızıntısının ülkemiz sularına ulaşmasını engellemek adına bakanlığınızın diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla ortak bir eylem planı var mıdır? Bakanlık olarak uluslararası boyutta bir girişimde bulundunuz mu? Bakanlığımızın ülkemiz dışından kaynaklanan ancak ülkemizin de etkilendiği çevre sorunları konusunda ne gibi politikaları vardır? Uluslararası anlaşmalardan doğan haklar çerçevesinde İsrail’den tazminat talebinde bulunacak mısınız?’’ YURTSEVER CEPHE ‘Gelecek satılık değil’ ESRA YAZDIÇ ‘Golf turizmi daha kârlı’ İstanbul Haber Servisi Türkiye Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu, golf turizminin Türkiye için daha kârlı olduğunu savunarak ‘‘20 Avro’luk turist evini kapatıp Türkiye’de yaşamaya başlıyor. 24 milyon bu nitelikte turist geleceğine 45 milyon golf oynayacak turist gelmesi kârlılık açısından daha yerinde olur’’ dedi. Türkiye Golf Federasyonu’nun ‘‘Golf ve Çevre’’ konferansında konuşan Ağaoğlu, golf sahalarının çevreye zarar vermeden düzenlenmesini istediklerini belirterek ‘‘Belediyeler golf sahası yapmaktan çekiniyorlar. ‘Sular kirletiliyor, çevreye zarar verir’ gibi düşünceler nedeniyle uzak duruyorlar” dedi. Türkiye’de az paraya çok kalacak biçimde ‘‘kitle turizmi’’ yapıldığına dikkat çeken Ağaoğlu, ‘‘Kültür turizmi için gelen turistlerin yüzde 80’i zaten golf oynuyor. O nedenle golf sahalarını yapmak zorundayız’’ dedi. ANKARA Yurtsever Cephe’nin 15 Temmuz’da başlattığı ‘‘İncirlik’ten Dolmabahçe’ye Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Defol Bu Memleket Bizim’’ yürüyüşü devam ediyor. Yürüyüş lideri emekli Yüzbaşı Murat Papuç, ‘‘Biz, bu ülkenin gerçek sahipleri olan yurtsever emekçiler, emperyalistlere verilecek bir karış bile toprağımızın olmadığını göstermek için yürüyoruz’’ dedi. Yürüyüş kolu, yarın Ankara merkezde olacak. Saat 12. 00’de Dikmen’deki Nâzım Hikmet Parkı’nda karşılanacak olan yürüyüş kolu, saat 14.00’te Sokullu’da Ahmet Arif Parkı’nda bir etkinliğe katılacak. Yürüyüş kolu, 18.00’de Sakarya Meydanı’nında Okan Murat Öztürk ve Renan Bilek’in katılacağı müzik ve şiir dinletileri ile sinevizyon gösteriminin de yer alacağı etkinliklerde bulunacak. Etkinlikler sırasında ‘‘Başbakanlık ve Genelkurmay Başkanlığı’ndan açıklama talep ediyoruz’’ başlıklı bir metin için de imza toplanması planlanıyor. Metinde, ABD, İsrail ya da başka devletlerin İran’a dönük herhangi bir saldırısına Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir biçimde katılmayacağı, asker yollamayacağı konusunda Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’ndan kamuoyuna kesin teminat veren bir açıklama yapması talep edilecek. Yurtsever Cephe üyeleri, ‘‘ABD ve Türk Dışişleri Bakanları ‘Ortak Vizyon Belgesi’ açıklarken biz emperyalistlere ve işbilikçilerine, bu ülkeyi Conilerin eline düşürmeyeceğimizi anlatmak istiyoruz. Bu umutsuz bir yürüyüş ya da bir direniş değil, bu açık açık bir meydan okumadır. Nasıl bu ülkeyi kanımızla kurduysak, nasıl emeğimizle yaşatıyorsak, aynı şekilde ona sahip çıkacağız. Kaderimizin Brüksel’de, Berlin’de, Paris’te ya da Londra’da tayin edilmesine izin vermeyeceğiz. Emperyalistlerin çıkarları için öldürmeye ve ölmeye göndereceğimiz tek bir gencimiz yok bizim. Geleceğimiz satılık değil, geleceğimiz sahipsiz değil’’ diye konuştu. Yürüyüş, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Dolmabahçe’de sona erecek. Platform üyeleriyle Bakanlık Müsteşarı İsen arasında sert tartışma yaşandı Konferansta Sorgun gerginliği İstanbul Haber Servisi Türkiye Golf Federasyonu tarafından düzenlenen Golf ve Çevre Konferansı’nda, Antalya Sorgun’daki orman alanının golf sahası olarak tahsisine karşı çıkan Sorgun Platformu üyeleri ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa İsen arasında tartışma çıktı. Sorgun Platformu Koordinatörü Işıl Eteş ‘‘Buralara on yıl sonra villalar yapılmayacağını kimse garanti edemez’’ dedi. Türkiye Golf Federasyonu tarafından Swiss Otel’de önceki gün yapılan Golf ve Çevre Konferansı’na son anda davet edilen Sorgun Platformu üyeleri ile katılımcılar arasında sert tartışmalar yaşandı. Antalya Sorgun’daki orman alanını korumak amacıyla oluşturulan platformun koordinatörü Işıl Eteş ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa İsen arasında tartışma çıktı. Eteş toplantıda ‘‘Orman Bakanı’nın söz vermesine karşın, orman alanları turizme açılıyor. Golf sahası yapmak için çok kolay tahsis veriliyor, ancak buralara on yıl sonra villalar yapılmayacağını kimse garanti edemez. Golf sahalarının yapılması Türkiye gerçeğine aykırı’’ diye konuştu. Müsteşar Prof. Dr. İsen’in ‘‘Her şey hukuka uygundur’’ sözlerine karşılık Eteş, uluslararası sözleşmelerde ‘‘Bölgede tehlike olan bitki ve hayvan türü varsa dokunulamaz’’ kurallarının bulunduğunu anımsattı. Türkiye’de bitki türlerinin tespitinin yapılabilecek durumda olunmadığına dikkat çeken Eteş’e karşılık Müsteşar Prof. Dr. İsen, bu tespitin kendi görevleri olmadığını ifade etti. eMYO ve MBA 1 EYLÜL’DE BİTECEK Maltepe’de uzaktan eğitim Haber Merkezi Maltepe Üniversitesi ‘‘uzaktan eğitim’’ modelini uygulamaya koydu. Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Razbonyalı, uygulama ile internet üzerinden ‘‘Zaman ve Mekândan Bağımsız Eğitim’’ olanağı sunacaklarını açıkladı. Uzun zamandır üzerinde çalıştıkları ‘‘Uzaktan Eğitim Projesi’’ni Learnmate’in Türkiye Temsilcisi Element Eğitim Teknolojileri ile işbirliği yaparak yaşama geçirdiklerini söyledi. Prof. Razbonyalı, ‘‘Eğitim programına kayıt yaptıran öğrenciler, Türkiye’nin neresinde olurlarsa olsunlar, dersleri takip edebilecek ve ders veren öğretim üyeleriyle belirlenen ortak zaman diliminde chat yolu ile iletişim sağlayacaklardır’’ dedi. Maltepe Üniversitesi’nin sunduğu Uzaktan Eğitim programının eMeslek Yüksek Okulu (eMYO) kapsamında, İşletme, Muhasebe, Bilgisayar Teknolojileri ve Programlama bölümlerinin ÖSS’ye girerek tercih yapma olanağı kazanan öğrenciler için alternatif olacağı belirtildi. Proje kapsamından ayrıca İşletme Yüksek Lisansı (eMBA) yapmak isteyen öğrenciler de yararlanabilecek. ÜMRANİYE’DE OPERASYON Fırtına Deresi’nde rafting heyecanı Rize’nin Ardeşen ilçesinde, Türkiye rafting şampiyonasına da ev sahipliği yapan Fırtına Deresi, 150’den fazla çağlayanı ve 23 kilometrelik parkuruyla, rafting yaparken alınan zevki doruğa çıkarıyor. Fırtına Deresi’nde rafting yaptıran özel kulübün pazarlama ve satış sorumlusu Muhammet Ofluoğlu, Doğu Karadeniz’e gelen turistlerin raftinge olan ilgisinin her geçen gün arttığını belirterek, raftingin, yöreye gelen turiste sundukları en iyi turizm aktivitilerinden biri haline geldiğini söyledi. Ofluoğul, Türkiye Rafting Şampiyonası’na da ev sahipliği yapan Fırtına Deresi’nin, dünyanın en berrak nehirlerinden biri olduğunu belirtti. (Fotoğraf: AA) 68 bin şişe kaçak içki ele geçirildi İstanbul Haber Servisi Ümraniye’de sahte veya kaçak olarak 68 bin 550 şişe içkiyi piyasaya sürmeye çalışan bir kişi yakalandı. Jandarma ekipleri, bir ihbar üzerine Alemdağ Çatalçeşme Mahallesi Sultansuyu 2. Sokak’taki bir evin bodrum katındaki depoya operasyon düzenledi. Eğlence merkezlerine satılmak üzere hazırlanan, sahte veya kaçak olduğu düşünülen 2 bin 500 şişe viski, 1000 şişe şampanya, 50 şişe rakı, 35 bin şişe votka ve 30 bin şişe şarap ile 155 adet içki etiketine el konuldu. Gözaltına alınan depo sahibi Cem S. (39), faturalarının bulunduğunu ve yasal üretim yaptığını öne sürdü. Adliyeye sevk edilen Cem S. savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Olayla ilgili 2 kişinin daha yakalanmasına çalışıldığı bildirildi. Avukat Noyan Özkan’dan yargı kararının il genel meclisinde oylanmasına büyük tepki Bergama’da bitmeyen hukuk sorunu HAKAN DİRİK İZMİR Koza Altın şirketi tarafından işletilen Bergama’daki altın madeni, kuruluş aşamasından bu yana hukuksal tartışma yaratıyor. Madene ilişkin son ‘‘hukuk problemi’’, idare erkinin yargı kararına uyup uymayacağını oylaması oldu. Madenin çalışmasına olanak sağlayan nâzım ve mevzi imar planlarını iptal eden İzmir 4. İdare Mahkemesi kararı, önceki gün İzmir İl Genel Meclisi gündemine geldi. Bununla birlikte de tartışma başladı. Meclis üyelerinin çoğunluğu, yargı kararları üzerinde herhangi bir tasarrufları olamayacağını vurgulayarak komisyonların raporlarını geri çekerek, konunun İzmir Valisi Oğuz Kağan Köksal’a geri gönderilmesini istedi. Bir grup üyenin, oylamada diretmesi üzerine tartışma yaşandı. Ancak sonuçta, İzmir İl Genel Meclisi, komisyonlardan gelen raporu oyçokluğuyla aynen kabul etti. Hukukçular yargı kararına ‘‘uyulup uyulmayacağı’’ yönündeki görüşmenin ‘‘kuvvetler ayrılığı’’ prensibine de aykırı olduğunu vurguladı. Oylamanın olumsuz da sonuçlanabileceğine dikkat çeken hukukçular, asıl skandalın meclisten ‘‘ret’’ çıkması durumunda yaşanacağına dikkat çektiler. Bergama’yla ilgili gelişmelerde baştan beri aktif olarak görev alan Avukat Noyan Özkan, Vali Köksal’ın asıl görevinin, mahkeme kararını tartışmaya açmak ya da çeşitli kurumlardan bu karara ilişkin görüş istemek yerine, kararı uygulamak olduğunu vurguladı. Özkan, mahkeme kararı üzerinden yaklaşık 50 gün geçmesine karşın madenin kapatılmasının ‘‘oyalamalarla’’ geciktirildiğini kaydetti. Kazada 22.5 yıl hapis istemi İstanbul Haber Servisi Kadıköy Ataşehir’de kullandığı otomobille ‘‘aşırı hız nedeniyle kontrolü kaybederek’’ Cengiz Göçen’in ölümüne, eşi Derya ile oğlu Bora Baran Göçen’in yaralanmasına neden olan Kasım Gökhan Mengüç hakkında 22.5 yıl hapis istendi. Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın dünkü duruşmasında okunan bilirkişi raporunda, Mengüç’ün ‘‘tam kusurlu’’ olduğu belirtildi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle