21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE 6 HABERLER Selçuk Üniversitesi Rektörü Okudan, kalıplaşmış tavırların birden sökülüp atılamayacağını ileri sürdü PERŞEMBE ORHAN BURSALI Üniversite de Konya da değişti ki yıl önce rektörlük görevine başlayan Prof. Dr. Süleyman Okudan’la birlikte Selçuk Üniversitesi büyük bir dönüşüm yaşıyor. Üniversitedeki olumlu değişim ister istemez Konya’ya da yansıyor. Zira Selçuk Üniversitesi nicelik açısından Türkiye’nin en büyük üniversitelerinden biri. Bazı Değinmeler ve Kokmuş Tuz Kokar mı? 1) Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği giderek en uzaklara kayıyor. İki yeni gelişme dikkatinizi çekmiştir: Birincisi, eski Almanya Dışişleri Bakanı ve Yeşiller Partisi başkanlığından istifa eden Joschka Fischer’in, sivil kılığıyla yaptığı özgür saptama: Türkiye AB’ye XXL geliyor! ‘‘Sonbaharda sıkıntılı dönem, geriye dönüşler olabilir, sıkı durun, fevri olmayın!..’’ Sorunlar belli. Bence de, Türkiye rayda kalmalı, ama haklı olduğu temel konulara sıkıca tutunarak. Avrupalı liberallerimiz, her konuda taviz vermemiz gerektiği, yoksa ekonominin batacağı, Ortadoğu ülkesi olacağımız, faşizm geleceği, demokrasinin biteceği konusunda yakında yaygaraya başlar. AB’de ikinci gelişme, ‘‘AB’nin hazmetme kapasitesi’’nin, bir tür Kopenhag kriterine dönüşme süreci. Bu maddenin açıkça ve öncelikle Türkiye’yi anımsattığı bir gerçek. Bu da, haklı taleplerimizde sıkı durmamızı gerektiren bir başka nokta... ??? 2) Hasan Cemal’e yine geldiler: Türkiye asla bölünmez ve şeriat iktidar olmaz, diyor.. (Cemal’in bugün konduğu Amerikancı yeni liberalizm ve AKP’ci dallara baktıkça, vaktiyle Cumhuriyet’in ne büyük bir tehlike atlattığı daha iyi anlaşılıyor!). Cemal’e göre, ‘‘bölünme ve irtica paranoyası’’nı savunanlar demokrasi düşmanlarıymış ve amaçları Türkiye’nin AB yolunu kesmekmiş! Bir yazar nasıl bilimsel ve düşünsel temeli olmayan iddialar ortaya atar, üstelik bunlara inanır ve gerçeklerden kopar! Burada işte bir kasıt arıyorum! Cemal, Türkiye’nin AB yolunu kimin kestiğini, yukarıdaki olgularda irdeleyebilir. ‘‘Ülke bölünmez ve şeriat gelmez’’ görüşlerine, ‘‘Hasan Cemal darbeci!’’ diye bir yazı çıkmıştı bu köşede.. Herhalde en büyük güvencesi Türk Ordusu! 3) Bir şeriatçı yazara bakıyorum: AKP’nin tek alternatifi ‘‘faşizm’’ imiş.. AKP’ye karşı tek iktidar olasılığının niteliği bu olabilirmiş. Bu görüşüne de Murat Belge’den esaslı destek alıyor! Nitelemeleri de ‘‘Kızılelma Koalisyonu’’.. kendilerine karşı herkesi bu koalisyonun içine atıyorlar. Türkiye’yi gerçekten kızılelmacı yapıp çıkacaklar! Şeriatçılar, sapına kadar küresel yeni liberalci.. Çünkü dinci ideolojilerini ve iktidarlarını gerçekleştirmenin tek yolu bu. İntihalci müsteşarları da 1995 bildirisinde bu durumu vurgulamıştı. ??? 4) Türkiye’de her türlü, liberal, yeni liberal; Kıbrıs’ı, Ege’yi verelimci, şeriat ve bölünme tehlikesi görenler paranoyak, demokrasi düşmanı ve faşist; IMF ve Dünya Bankası’nın dayattığı her şey güzel, reformcu ve uyulması gerekir; Kürtlere ayrılma hakkı; Türkiye soykırım yapmıştır.. düşüncelerini savunmak özgürlüktür, demokratikliktir ve çağdaşlıktır! Bir kısım aydın, şeiratçılar vs.’ye göre böyle.. Türkiye’nin ekonomik çıkarları başta, geride kalan her türlü görüş tukaka.. Kızılelmacı, çağdışı, faşist... Onları denize mi dökmeli? Kendilerine alabildiğine siyaset yapma özgürlüğü... Ama mesela emekli ordu mensuplarına siyaset yasağı! (Doğu Silahçıoğlu’nun Danıştay’a saldıran ‘‘çetenin’’ arka plandaki lideri olduğu suçlamasının, ‘‘Ayetullah Fethullah’’ başlıklı etkili yazısının arkasından gelmesi, bir rastlantı olmasa gerek! Fethullahçışeriatçı örgütlenme, ülkede siyasi terör estirmenin güçlü işaretini vermiş oluyor böylece, haydi hayırlısı!) ??? 5) Veee AKP’nin içinden: Tuz kokmaya başladı!.. AKP Hatay Milletvekili Fuat Geçen: ‘‘Parti, yolsuzlukla mücadele etmek yerine, yolsuzlukla mücadele edenlerle mücadele eder hale geldi. Maalesef tuz kokmaya başladı!’’ Tuz, İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde koktu! Davalar, ikitdarın gücüyle de bir yerlerde kaldı. O zamanki 1 milyar dolar kasada haberleri, ülkede kokmuş siyasi yapıya, aynı kokmuşlukta üstelik şeriatçı bir yapının eklemlenmekte olduğunun en güçlü işaretiydi... Kokmuş tuz yeniden kokmaz! İ ektör Okudan, üniversitede belli grupların baskısının ortadan kalktığını, öğretim üyesi alımlarında ideolojilerine ve inançlarına bakılmadığını, dekanların artık her fakültenin kendi alanında uzmanlaşmış öğretim üyelerinden seçildiğini söylüyor. R niversitelerinin Türkiye’de birinci olduğunu söyleyen Rektör Süleyman Okudan,“Neredeyse bir şehrin nüfusu kadar. Çalışanı ile beraber 8090 bin kişilik bir kitleyiz. Bu büyüklükte bir kitleyi yönetmek kolay değil, ama aynı zamanda da zevkli” diyor. Ü MİYASE İLKNUR Konya denince akla taassubun egemen olduğu, İslami holdinglerin bataklığı haline gelmiş bir kent; Selçuk Üniversitesi deyince da akla belli grupların üniversite yönetimi üzerinde tahakküm kurduğu, öğretim üyelerinin liyakata göre değil, mensup olduğu ideolojik gruba ve bağlı bulunduğu cemaate bakılarak alındığı, fakülte dekanlarının çoğunu veterinerlerin oluşturduğu, açık öğretim mezunu öğretim üyelerinin tercih edildiği bir üniversite akla gelirdi. Ancak iki yıl önce rektörlük görevine başlayan Prof. Dr. Süleyman Okudan’la birlikte Selçuk Üniversitesi büyük bir dönüşüm yaşıyor. Üniversitedeki olumlu değişim ister istemez Konya’ya da yansıyor. Zira Selçuk Üniversitesi nicelik açısından Türkiye’nin en büyük üniversitelerinden biri. Gerek kentteki gerekse üniversitedeki değişimi, eskiyi ve yeniyi Rektör Okudan’a sorduk. Konya denince akla Mevlana ve onun hoşgörüsü gelirdi ama artık Konya denince akla taassup geliyor, siyasal İslam ve hormonlu holdingler geliyor... OKUDAN Konya çok değişti. Hem üniversite değişiyor hem de Konya değişiyor. Konya’yı dolaştığınızda bir tane kara çarşaflı göremezsiniz. Selçuk Üniversitesi’nin kampusunu gezin bir tane türbanlıya rastlamazsınız. Rektör Süleyman Okudan üniversitenin güvenliğine çok önem verdiğini belirtti. Bu nedenle kampusta güvenliği sağlamak için üç adet motosiklet aldıklarını söyledi. Okudan, yeni alınan motosikletleri önce kendi kontrol etti. Bu yıl düzenlenen Bahar Şenliği tüm öğrencilerin katılımıyla coşku içinde kutlandı. DEĞİŞİM DURDURULAMAZ Eskiden bir öğrenci Konya Selçuk, Erzurum Atatürk ve Urfa Harran Üniversitesi’ne başlayacağı zaman çevresinden ‘eyvah’ diye tepkiler yükselirdi... Ben o ‘eyvahh!’ların Selçuk Üniversitesi’nde bittiğini düşünüyorum. Bazı kalıplaşmış tavırları birden söküp atamazsınız. Ama değişim başladığı zaman kimse durduramaz. Öğrenciler için 60 kulübü faaliyete geçirdik. Her öğrenci grubu forumlar, paneller, söyleşiler, dinletiler yapıyor. Kimse kimseye karışmıyor. Ben hiçbir siyasete karşı değilim. Sadece isteğimiz yasaların koyduğu üniversite kurallarına uyulması. Uymayanla kavga ediyorum. Benim için ölüm fermanı falan veriyorlar. Ülkü Ocakları Başkanı’nı üniversiteden attım. Benim MHP’yle, ülkücü camiayla ideolojik bir kavgam yok. Eğer öğretim üyesinin odasını basan ve onu dövmeye kalkan CHP’li de olsa, bir cemaat mensubu da olsa atardım. Ama onlar yaptığı için onları attım. Geç miş dönemde bu üniversitede hocalar dövülüyordu. Ama ben hocaya el kaldıranı anında atarım. Öğretim üyesi alımlarında Selçuk Üniversitesi şaibe altındaydı. İnançlarına ve ideolojilerine göre öğretim üyeleri seçiliyordu. Bu durum düzeldi mi? Bence düzeldi. Her şeyden önce liyakata bakıyoruz. Önemli olan bu üniversiteye ne vereceği? Liyakat dışında aradığımız tek koşul laik cumhuriyete bağlı olması. Ben cumhuriyet düşmanı olduğundan emin olduğum birini üniversiteme almam. Ama cumhuriyetine bağlı, ama dindar öğretim üyesine de bir şey demem. Benim üniversiteme bir şey verecekse ben onu transfer ederim. Ama eş dost aradı, şu makamdaki kişi aradı, kalitesi olmayan bir insanı, kim ararsa arasın alamam. Sizden önce Selçuk Üniversitesi’nde garip şeyler oluyordu. Örneğin Veterinerlik Fakültesi diğer fakültelere dekan ihraç eden bir fakülte haline gelmişti. Hukuk Fakültenizin dekanı bile veterinerdi. Bizim zamanımızda her fakülte kendi alanında bir dekana emanet ediliyor. Kim neden anlıyorsa o olmalı. Konservatuvar da iki üç dönem veteriner dekanlarla yönetildi ama şimdi bir piyano profesörü hanımefendi dekanlık yapıyor. Yıllardan beri ilk kez Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin dekanı bir bayan oldu. Çok şeyi değiştirmeye çalışıyoruz. Bayan yöneticilerin çoğalmasını istiyorum bu üniversitede. Artık Selçuk Üniversitesi’nde Açık Öğretim Fakültesi mezunları öğretim üyesi yapılmıyor öyle mi? Hayır. Kaliteli olmadığı müddetçe kimseyi almam. Bu üniversiteyi değiştireceksek, sadece öğrenci sayısı nedeniyle büyük bir üniversite değil yaptığı işlerle de büyük üniversite yapma görevimiz var. Sadece çok öğrenciye sahip diye bir üniversite büyük olmaz. Önemli olan niteliktir, nicelik değil. Selçuk Üniversitesi’nde 75 bin öğrenci var. Kaçıncı büyük üniverste oluyor? BİRÇOK ÖDÜL ALDIK Bence bu sene birinci. Neredeyse bir şehrin nüfusu kadar. Çalışanı ile beraber 8090 bin kişilik bir kitleyiz. Bu büyüklükte bir kitleyi yönetmek kolay değil ama aynı zamanda da zevkli. İletişim Fakültesi olarak yılların duayeni sayılan Eskişehir’deki fakülteden daha çok ödül aldık. Yılmaz Büyükerşen hocanın Eskişehir’e büyük katkıları var. Toplumu yönlendirme konusunda Anadolu Üniversitesi’ni örnek aldım. Akreditasyonda da örnek aldığım üniversite Uludağ Üniversitesi. Mustafa Yurtkuran’ın yaptığı şeyler bilimsel anlamda çok önemli. Hastane yönetiminde Hacettepe’nin şeklini örnek aldık. Benim Dişhekimliği Fakültem bu sene dış yayında birinci sırada. Bunu iddia ediyorum.. YÖK indeksine girin, dış yayında bir numaraya oturdu. Güzel Sanatlar Fakültemiz, Konservatuvarımız da bu yıl Türkiye çapında ödüller aldılar. Bunların hepsi kurumsallaşmanın ürünüdür. Öğrencilerin sınavla girebildiği bir özel ilköğretim okulumuz var. Bu okulu göreve geldiğim gün eğitim profesörlerinden birine teslim ettim. Benden önce Vakıf Müdürü, istediği müdürü atardı. Orası Türkiye’de ilköğretim anlamında ilk yüzünün 5’ini verdi. Üniversite olarak 5 yıldızlı otel açmaya da niyetlenmişsiniz galiba... Onu Antalya’da açacağız. Encümenden geçmeden onu çok duyurmuyorum. Çünkü başka istekliler de var. Ulusal ve uluslararası kongerelere çok önem veriyoruz. İstiyorum ki, insanlar gelsin, tanısın Selçuk Üniversitesi’ni. Ekstra bir şey istemiyoruz. Olanı gerçeği ile görsünler. Birkaç isimsiz mektupla, birkaç karalamayla, ordan leke at, izi kalsın mantığıyla çalışanlar var. İddialar nedeniyle YÖK Başkanı’na; benim hakkımda inceleme başlat, neyse ortaya çıksın da ben de rahatlayayım diye baş vuruda bulundum. Tabii ki denetleneceğim. Maliye denetledi, raporunu yazdı, şurda şu var, dedi. Ben herkesin başında duramam, hatası olana cezasını veriyorum. Benim hatam varsa da yukarısı versin. Basında çıkan yazılarda, bana savunmam bile sorulmadı bugüne kadar. KİMSEYE TAVİZ VERMEDİM Sizin mürteci ve çift eşli olduğunuz da yazılmıştı. Niye itiraz ediyorsunuz, Konyalılar belki sizi daha çok sever, fena mı? Seçimden önce hakkımdaki iddialar, ‘‘Bu solcu, ateist, namaz kılmaz’’ yönündeydi. Seçimden sonra da tersi iddialar söylendi. Ben dün nasıl bir hayat yaşıyorsam bugün de aynı şekilde yaşıyorum. Benim bir özelim var, bugüne kadar kimseye taviz vermedim. Bundan sonra da vermem. Bir özelliğim var; yasal çerçeveyi aşmadığı sürece kimsenin özeline de karışmam. Ben flört ederek evlenirim, buradaki bir ailenin çocuğu görücü usulüyle evlenir. Ben akşamları rakımı içiyorum. Alkolik değilim. Rakıyı hoşlandığım için içiyorum. Ama bir başkası içmiyorsa, rakı içmediği için ona kötü demem. O, onun hayatı çünkü. Öğrenci de ayrım yapmıyorsa, uç organizasyonların içinde yer almıyorsa bana ne onun yaşamından. obursali?cumhuriyet.com.tr Sezer’in 15 maddesini geri gönderdiği Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası TBMM’den aynen geçti AKP’nin ‘mezarda emeklilik’ ısrarı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 15 maddesini TBMM’ye geri gönderdiği Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası TBMM Genel Kurulu’nda aynen kabul edildi. AKP iktidarının yasayı ‘‘temel yasa’’ kapsamında 6 bölüm halinde görüştürerek muhalefetin söz hakkını kısmasını protesto eden ana muhalefet partisi CHP, görüşmelere katılmadı. TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 15 maddesini geri gönderdiği yasa üzerindeki görüşmelere başlandı. Sezer, bu maddeleri ‘‘Ülkemizde ortalama yaşama süresinin 66 yıl olduğu gözetildiğinde, yasa ile tüm sigortalılar yönünden emekli aylığı bağlama yaş sınırının zaman içinde de olsa 65’e yükseltilmesi; sürekli çalışma olanağı işverenin inisiyatifinde olan sigortalılar yönünden de prim ödeme gün sayısının 9 bine çıkarılmasının gelecek kuşakların emeklilik hakkına kavuşmasını olanaksız kılacağı, bu niteliği ile adil, makul ve ölçülü olmadığı açıktır’’ gerekçesiyle geri göndermişti. CHP, YÜKSEK MAHKEMEYE GİDİYOR Yasanın tümü üzerinde söz alan CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’nin ‘‘temel yasa’’ acelesini hükümetin ‘‘IMF korkusuna’’ bağladı. AKP’nin 122 maddelik yasayı, ‘‘Ancak 5 ayda Meclis’ten geçer’’ gerekçesiyle ‘‘temel yasa’’ olarak görüştürdüğünü anımsatan Kılıçdaroğlu, şimdi 15 madde için de aynı yöntemin izlenmesinin ‘‘tipik bir iki yüzlü politika’’ olduğunu söyledi. AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz’un, ‘‘Bu bir hesap işi’’ diye laf atması üzerine Kılıçdaroğlu, ‘‘Hesap işi değil, halka hesap vermekten korkma işidir’’ karşılığını verdi. CHP, yasanın tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasından sonra genel kurulu terk etti ve dünkü görüşmelere de katılmadı. CHP’liler salonu terk ederken, AKP’liler bu protestoya alkışlarla karşılık verdi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında hükümetin tutumunu eleş tirirken yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götüreceklerini bildirdi. BAŞESGİOĞLU: İKİ KEZ GAP BİTER Görüşmeler sırasında Anavatan Partisi ve DYP sözcüleri iktidarı eleştirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu ise eleştirileri yanıtlarken ‘‘Sosyal güvenlik reformu, geleceğe karşı duyduğumuz sorumluluğun göstergesidir. Yeni sistemle önümüzdeki 10 yılda 100 milyar dolar tasarruf yaparsak GAP’ı iki kez bitirmiş oluruz. Böylece işsizliğe çözüm bulmuş oluruz’’ dedi. Görüşmeler sonunda Çankaya’dan geri dönen düzenleme aynen kabul edildi. Sinan Cemgil anıldı 68 kuşağının önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) kurucularından Sinan Cemgil, katledilişinin 35. yılında Karacaahmet’teki mezarı başında düzenlenen törenle anıldı. Törende Cemgil’le birlikte 31 Mayıs 1971’de Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde güvenlik güçleriyle çatışma sonucu yaşamlarını yitiren Kadir Manga ve Alparslan Özdoğan da anıldı. Aynı operasyondan ağır yaralı olarak kurtulan Mustafa Yalçıner yaptığı konuşmada, Cemgil’in birleştirici özelliğini vurguladı. Vedat Sakman’ın kısa bir dinleti sunduğu anma törenine Gülay Özdeş, Hasan Ataol, Tuncer Sümer, Nuran Ağırnaslı, Metin Eşrefoğlu’nun da aralarında bulunduğu bir topluluk katıldı. (SİBEL BAHÇETEPE) Tombul: Yasa meşru değil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, hükümeti eleştirerek ‘‘Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’ nın TBMM gündemine geldiği dönemde yasaya karşı alanlarda yaşananlar, bir kez daha yasanın meşru olmadığını göstermiştir’’ dedi. Tombul, düzenlediği basın toplantısında, hükümetin, 70 milyonu ilgilendiren bu yasayı, halka ve emekçilerin tepkisine rağmen ısrarlı bir şekilde çıkardığını söyledi. KESK’in, yasaya karşı mücadelesine devam edeceğini de belirten Tombul, yasayı protesto etmek amacıyla önceki gün yaptıkları eylem hakkında bilgi verdi. Polisin müdahalesi nedeniyle bazı kişilerin yaralandığını belirten Tombul, şunları kaydetti: ‘‘Bazı üyelerimizin vücudunun çeşitli yerlerinde darp izleri ve morarmalar var. Bunlar güvenlik güçlerinin demokratik tepkilerimizi şiddetle engellemeye çalışmalarının belgesi ve görüntüsüdür. Savcıları göreve çağırıyoruz.’’ ‘SAĞLIK PARAYLA SATIN ALINAMAZ’ Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şişli Şubesi üyeleri, Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Sigortalar Yasası’nın değişiklik yapılmadan Meclis Genel Kurulu’na yeniden getirilmesini protesto etti. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde toplanan SES üyeleri, ‘‘Kölelik yasaları geri çekilsin’’, ‘‘Hastaneler halkındır satılamaz’’ dövizleri taşıyarak ‘‘Sağlık haktır satılamaz’’, ‘‘Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek’’, ‘‘Bu ülke bu halk satılık değil’’ sloganları attılar. (Fotoğraf: EMEL KILIÇ) Kızılay’da GSS protestosu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Halkevleri üyesi bir grup, vücutlarını harf olarak kullanarak Genel Sağlık Sigortası (GSS) Yasası’nı protesto etti. Kızılay Konur Sokak’ta toplanarak GSS ve hükümet aleyhine slogan atan grup, vücutları ile yere ‘‘GSS’ye HayırHE’’ yazdılar. Yapılan basın açıklamasında da Genel Sağlık Sigortası Yasası ile halkın ölüme terk edildiği vurgulanarak yasanın bir an önce iptal edilmesi istendi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle