17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE 10 Litvanya’da siyasi kriz ? Dış Haberler Servisi Litvanya’da İşçi Partisi’nin üçlü koalisyon hükümetinden ayrılması, hükümet krizine yol açtı. Krizin önüne geçemeyen Başbakan Algirdas Brazauskas da istifasını açıkladı. Litvanya, Devlet Başkanı Valdas Adamkus’un hükümetteki iki bakana güvenmediğini açıklaması ve İşçi Partisi’nin üçlü koalisyon hükümetinden ayrılması üzerine siyasi krize sürüklenmişti. Rus kökenli milyarder Viktor Uspaskichas önderliğindeki İşçi Partisi’nin, 14 bakandan oluşan hükümette 5 bakanı bulunuyordu. DIŞ HABERLER on 30 yılın en büyük öğrenci eylemlerine katılanların talepleri arasında üniversiteye giriş sınavlarının ücretsiz yapılması, daha fazla öğretmen atanması ve okul binalarının iyileştirilmesi de yer alıyor. Öğrenciler Santiago’da polisle çatıştı. (Fotoğraf: AFP) dishab?cumhuriyet.com.tr S İNGİLTERE’DE TÜRKLER Belçika’ya karşı Kongo girişimi MUSTAFA KEMAL ERDEMOL 500 bin kişi özel ve devlet okulları arasındaki eşitsizliğin giderilmesi için yürüdü ‘Ben sola kaymadım’ ? ANKARA (AA) Eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, Amerikan yönetimine şimdiye dek yaptığı en keskin çıkışta, Bush yönetimini, ‘‘dönek bir aşırı sağcı çeteye’’ benzetti. ABD’de 2000 güzünde yapılan seçimlerde Başkan George Bush karşısında seçimleri kaybeden Gore, İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesine verdiği demeçte, bugün daha solda bulunduğu iddialarını yalanladı. Al Gore ‘‘Hayır, daha solda değilim. Ancak iktidarda bir dönek aşırı sağcı çete bulununca, her şey daha sağa gidiyor. Ben hareket etmedim. Hep bulunduğum yerdeyim’’ dedi. Şilili öğrenciler ayaklandı Dış Haberler Servisi Şili’de eğitim yasasında reform yapılmasını isteyen yaklaşık 500 bin öğrenci önceki gün başta başkent Santiago olmak üzere ülkenin çeşitli bölgelerinde protesto gösterileri yaptı. Polisin göstericileri dağıtmak için göz yaşartıcı bomba ve tazyikli su kullandığı olaylarda, 14 kişi yaralandı, 700’ün üzerinde kişi gözaltına alındı. Şili, önceki gün ülkede son 30 yılın en büyük katılımlı öğrenci gösterilerine sahne oldu. Ülke genelinde ortaokul ve lise öğrencileri yaklaşık 2 haftadır hükümetin özel ve devlet okulları arasındaki eğitim eşitsizliğinin çözümünü de kapsayan kapsamlı bir reform paketini hayata geçirmesi amacıyla gösteriler düzenliyordu. Üniversite öğrencilerinin ve öğretmenlerin de destek verdiği eylemlerin en büyüğü önceki gün başkent Santiago’da gerçekleşti. Göstericilerle polis arasında çatışmalar çıktı. Polisin, göstericileri dağıtmak için göz yaşartıcı bomba ve tazyikli su kullandığı olaylarda 600’den fazla kişi gözaltına alındı. Okulları işgal ettiler Ülke genelinde bazı öğrencilerin okulları işgal ettiği protestolar çerçevesinde aralarında 2 polis, 3 gazetecinin de bulundu ğu 14 kişi yaralandı, gözaltına alınanların sayısı 700’ü geçti. Olayların büyümesi üzerine Şili Eğitim Bakanı Martin Ziliç, önceki gün öğrenci liderleriyle bir araya geldi ancak taraflar arasında anlaşma sağlanamadı. Öğrenciler hükümetin reform paketini yaşama geçirmeyi kabul etmesine kadar protestolarını sürdürmekte kararlı olduklarını kaydettiler. Şili’de öğrenciler hükümet ten, özel ve devlet okulları arasındaki eşitsizliği gidermesini, ulaşım, üniversiteye giriş sınavlarını ücretsiz yapmasını, daha fazla öğretmen atamasını ve okul binalarını iyileştirmesini istiyor. Gösteriler, iki hafta önce başkentteki öğrencilerin bazı okulları işgal etmesiyle başlamıştı. Öğrencilerin eylemleri ülkenin yeni Devlet Başkanı Michelle Bachalet için ilk büyük sınav olarak değerlendiriliyor. LONDRA İngiltere Türk Diyalog Komitesi (İTDK) Belçika’da önümüzdeki günlerde ele alınması beklenen ve Ermeni soykırımı iddiasını reddedenlerin 1 yıl hapis ve para cezasıyla cezalandırılmasını öneren tasarıya karşılık olarak İngiltere parlamentosunda girişimlerde bulundu. Komitenin nisan ayı içerisinde başlattığı görüşmeler sonucu, Belçika’nın 1885 ile 1908 yılları arasında Kongo’da gerçekleştirdiği soykırımın tanınması için İngiliz parlamentosuna bir tasarı sunulması ve 13 milletvekilinin bu tasarıya desteğinin alınması sağlandı. İşçi Partisi milletvekili Andrew Dismore’un 24 Mayıs 2006 tarihinde İngiltere parlamentosuna sunduğu tasarıda, Belçika hükümeti kayıtlarına göre Kongo nüfusunun yarısını oluşturan milyonlarca insanın 1885 ile 1908 yılları arasında Belçika sömürge yönetimi tarafından öldürüldüğü ve bu gerçeğin İngiliz, İsveç ve Amerikan gözlemcilerce ‘‘onaylandığı’’ belirtiliyor. 13 milletvekili imzaladı Tasarıda ‘‘Belçika’ya konuyla ilgili tüm gerçekleri ve delilleri artık açıklaması ve Kongo halkına Belçika’nın gerçekleştirdiği soykırım nedeniyle özür dilemesi’’ çağrısı yapılıyor. Tasarıya şu ana kadar 13 İngiliz milletvekili imza atmış durumda. Belçika, Türkiye aleyhindeki Ermeni soykırım iddiasını 1998 yılında resmi olarak kabul etmişti. İran da reddetti ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara ‘‘Ahmedinecad krizi’’nin ardından İran ile ikinci diplomatik krizi yaşadı. İran Dışişleri Bakanlığı, Ankara’ya, Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki’nin 19 Mayıs’ta Türkiye’ye gelmek istediğini, büyükelçiliği aracılığıyla iletti. Ancak Ankara’nın, yapılan durum değerlendirmesinin ardından 19 Mayıs’ın Gençlik ve Spor Bayramı olması nedeniyle resmi tatil olduğunu, bunun yanı sıra bakanın programının da çok yoğun olduğunu ilettiği öğrenildi. Kısa bir süre sonra ise bu kez Ankara, Bakan Mutteki’nin Türkiye’ye gelmesi için başka bir tarih önerdi. Ancak bu teklif de İran’dan geri döndü. Mutteki, 19 Mayıs’ta Suriye’ye gitti. T Zebari ve Salih geliyor ÜRKİYE DAVET ETTİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ve Ekonomiden Sorumlu Bakanı Behram Salih’in çok yakın bir zaman içinde Türkiye’ye gelmesinin beklendiğini bildirdi. Tan, haftalık basın toplantısında bir soru üzerine, Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Oğuz Çelikkol’un temaslarını değerlendirdi. Çelikkol’un Irak Başbakanı Nuri El Maliki, Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile Başbakan Yardımcısı ve Ekonomiden Sorumlu Bakan Behram Salih’i Türkiye’ye davet ettiği kaydedildi. Tan, Türkiye’nin bu davetlerinin prensipte kabul edildiğini belirtti. Zebari ve Salih’in haziran ayı içinde gelmesinin planlandığı öğrenildi. Büyükelçi Çelikkol’un Irak’a bir ABD uçağı ile gittiği yolunda çıkan haberlere de değinen Tan, ‘‘Bu haberde yer alan hususlar gerçeği yansıtmamaktadır. Çelikkol Bağdat’a Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı özel bir uçakla gidip gelmiştir’’ dedi. Bağdat havaalanı ile görüşmelerin yapıldığı yeşil bölge arasındaki ulaşımın yerel imkânlarla sağlanması gerektiğini belirten Tan, ‘‘Bu iki bölge arasındaki ulaşım bir Amerikan helikopteri ile gerçekleştirilmiştir. Güvenlik koşulları dikkate alındığında Çelikkol’un bu bölgeye bir helikopterle gitmesi gayet doğaldır’’ diye konuştu. P Hadisa katliamı soruşturması sürerken ABD askerleri, kadın doğum hastanesine giderken kontrol noktasında durmayan araca ateş açtı. Irak’taki saldırılar da sürüyor. Ülkede önceki gün ve dün düzenlenen saldırılarda çok sayıda kişi öldü. (Fotoğraf: AP) ARİS BANLİYÖLERİ Muhittin Altun gözaltına alındı Dış Haberler Servisi Fransa’nın başkenti Paris’in kuzeyindeki Montfermeil ve ClichysousBois banliyölerinde yeniden baş gösteren şiddet olaylarında 4 polis yaralandı, 10 kadar araç yakıldı ve 5 kişi gözaltına alındı. Yetkililer, önceki gece bir grup gencin bir karakola taşlarla saldırdığını, bazı polis araçlarını ateşe verdiğini açıkladı. ClichysousBois’da gözaltına alınanlar arasında geçen yılki şiddet olaylarının başlangıcında arkadaşlarıyla polisten kaçarken sığındıkları elektrik trafosunda akıma kapılarak ağır yaralanan Türk genci Muhittin Altun’un da bulunduğu bildirildi. Altun’un dün sabah serbest bırakıldığı öğrenildi. Polis, Urfalı Altun’un (18) bir polis aracına taş atarken yakalandığını belirtti. Altun’un avukatı ise bu iddiayı yalanlayarak müvekkilinin evinin önünde gözaltına alındığını savundu. Avukat, ‘‘Altun, geçen ekimde meydana gelen olaylarla ilgili olarak bugün (dün) ifade verecekti. Böyle önemli bir görüşmeden önce Altun’un gözaltına alınması, adeta mucizevi bir rastlantı’’ dedi. Altun, geçen yılki olaylarda hayatını kaybeden iki gencin ailesiyle birlikte güvenlik güçleri aleyhine dava açmıştı. Sosyalist Parti, İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy’yi, yaptığı açıklamalarla sorunlu banliyölerdeki gençleri ‘‘tahrik etmekle’’ suçladı. ABD askerleri hamile kadını öldürdü Dış Haberler Servisi Irak’ta Amerikan askerleri biri hamile iki kadını kontrol noktasında vurdu. Hastaneye giden kadınlar, içinde bulundukları araç denetleme noktasında duramadığı için askerlerin açtığı ateşte öldü. Irak polisi, hamile kadın ile kuzeninin Bağdat’ın 95 kilometre kuzeyindeki Sünnilerin çoğunlukta olduğu Samarra kentinde, araçla kadın doğum hastanesine giderken ABD askerleri tarafından vurularak öldürüldüğünü bildirdi. ABD ordusu adına yapılan açıklamada da ‘‘kontrol noktasında durmayan bir araca koalisyon güçleri tarafından ateş açılması sonucu 2 Iraklı kadının öldüğü’’ kaydedildi. Amerikan ordusunun açıklamasında, ‘‘can kaybından dolayı üzüntü duyulduğu ve olayın soruşturulduğu’’ ifade edildi. Hadisa kentinde geçen yıl 24 sivilin Amerikan deniz piyadeleri tarafından öldürülmesiyle ilgili soruşturma sürerken bu olayın meydana gelmesi ABD’yi zor durumda bırakacak. Irak Başbakanı Nuri el Maliki, dünkü konuşmasında Hadisa’da yaşananlara atfen ‘‘Yanlışların artmasından endişe duyuyoruz’’ dedi. Irak’ta son günlerde sporcuları hedef alan saldırılar ise yoğunlaştı. Irak devlet televizyonu Irakiye’de spor spikeri olan Ali Cafer, dün evinden ayrıldıktan sonra silahlı kişilerce öldürüldü. Musul’da dün bir polis devriyesinin geçişi sırasında bomba yüklü aracın infilak etmesi sonucu 5 polis öldü. Muktediye Belediye Başkanı, bürosunun yanında patlayan bir bomba sonucu öldü. Halidiye ve Tikrit’te iki polis uğradıkları saldırıda öldü. Bağdat’ın çeşitli bölgelerinde başından vurulmuş ve işkence izleri bulunan en az 40 ceset bulundu. Avrasya Pazarı vrasyalı olmak ne demek? Ekonomiden kültüre kadar Avrasyalılar arası ilişkiler neler kazandırabilir? Türkiye’de her birkaç ayda bir bu sorular üzerine ciddi bir konferans gündeme geliyor. Önceki gün de İstanbul’da DEİK ve Okan Üniversitesi tarafından düzenlenen bir konferansta konu ele alındı. Türkiye ve Rusya hem Asyalı, hem Avrupalı. Her ikisi de kendi doğusuna açıldığında ‘‘biraz da Avrupalı’’ edasında. Ama yüzlerini Batı’ya döndüğünde, muhatapları onlara ‘‘Sen Doğulusun, Asyalısın’’ diye tepeden bakıyor. Türkiye, Avrupa’yla kenetlenmek için 40 yıldır ter döküyor. Rusya ise mağrur ve aldırmaz görünüyor: ‘‘Ben zaten Urallar’a kadar uzanan topraklarımla, nüfusumla, kültürümle Avrupa’nın parçasıyım. AB’yle ilişkimiz gelişsin isterim, ama yalvarmam. İstiyorsa o gelsin, benim kapımı çalsın!’’ diyor. Batı ile ilişkilerdeki zikzaklar bir yana, dünya GSMH’sinin yüzde 50’sinin sahibi Avrasya ülkeleri, son zamanlarda kendi arasındaki ticareti ve yatırımları hızla güçlendiriyorlar. Türkiye’de Avrasyacılık kavramının ayaklarının ekonomik olarak sağlam zemine basmasında öncü rol oynayan kişilerden biri olan TürkAvrasya İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Tuğrul Erkin, öteki Avrasya ülkeleriyle ticaretimizin bugün 22 milyar dolara ulaştığını (15 milyarı Rusya’yla), bunun 2010’da 50 milyar doları bulacağını söylüyor. PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY ush İkinci Dünya Savaşı B sonrası gelişmeleri hatırlatarak ‘‘Türkiye’yi komünizmden biz kurtardık’’ buyurmuş. Ne diyelim, Bush’tur, söyler... İyi ki kurtarmışlar! Ya bir de kurtaramasaydılar!.. Kurtarılmasaydık ne olurdu dersiniz? Stalin savaş boyunca ‘‘nötralite politikası’’ izleyen Türkiye’nin, aslında el altından Almanya’ya destek verdiğinden yakınıyordu. Ve savaş biterken İnönü’yü sembolik olarak da olsa Almanya’ya savaş ilan etmeye zorlayarak tepkisini göstermişti. O zamanlar SSCB bir bahaneyle Türkiye’yi işgal etseydi... Sovyet tanklarının ezdiği Anadolu topraklarına muhabir gönderen Pravda gazetesi, ilk haberinde ‘‘Türkiye Halk Cumhuriyeti’nde emekçilerin yeni iktidarı selamladığını’’ yazacaktı. Yeni Türk hükümeti ile ‘‘sosyalist ve kardeş ülkeler arasında’’ birçok anlaşma yapılacaktı. Ekonomik yardımlaşma örgütü Komekon’da Türkiye’nin önemli bir yeri olacaktı. Türk ordusunun şanlı gelenekleri Varşova Paktı’na güç katacaktı... Moskova; Seydişehir, Ereğli, İskenderun ve başka yerlerde tesisler kuracak, Türkiye’nin sanayileşmesini sağlayacaktı. Boğazlar’dan geçen gemilerden rahatlıkla görülebilecek bir yerde Türk ve Sovyet bayrakları dalgalanacak, bayrak direklerinin dibinde, mesela, bir Türk Sovyet Dostluk Evi bulunacaktı. İncirlik’te Sovyet üssü kurulacaktı. Beş yıllık planların hazırlanmasında Sovyet uzmanların görüşleri kilit rol oynayacaktı. Devlet ekonomiyi eline alacak, kapitalizmin önünü alacak önlemleri yürürlüğe sokacaktı. İyi ve kötü çalışanların ücretleri aynı olacak, ama ülkede iş[email protected] A Türkiye Komünist Olsaydı... İnsanın ünü, gölgesine yür, benzer; yükseldikçe bü . lür çü kü e düştükç lleyrand Charles Maurice de Ta lerinde onyıllar boyunca istikrarla devam edecekti. Doğu Bloku’nun dağılma sürecine bağlı olarak Türkiye’de Batı yanlısı, sağcı ve dinci muhalefet örgütleri ortaya çıkacaktı. Bunlar Soros vakıfları ve Fethullah cemaati tarafından el altından desteklenecekti. Sonuçta ilk seçimleri, mesela, Erdoğan liderliğindeki ‘‘renkli (yeşil diyelim) devrim güçleri’’ kazanacaktı. Türkiye, Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu’yu etkisi altına almaya çalışan ABD’nin en etkili müttefiklerinden biri olacaktı. Nâzım ders kitaplarından çıkarılacaktı. Gazeteler, işsizlikten, IMF’den, pahalı sağlık ve eğitim hizmetlerinden ve hızlı özelleştirmelerden söz edecekti. Eski komünistlerin yolsuzluklarının yerini, yeni iktidarın marifetleri alacaktı. Sağ ve sol muhalefet Erdoğan iktidarını şiddetle eleştirirken yoksul halk, özellikle de kıraathanelerde tavla yerine satranç oynayan yaşlı insanlar, ‘‘Sosyalizm zamanında demokrasi yoktu, ama hayatımız daha istikrarlıydı’’ diye sohbet edecekti... Kıyamet Soruları iyelim ki ‘‘kıyamet günü’’ dedikleri an geldi çattı. Sözgelimi, uzayda varlığı daha önceden bilinmeyen dev bir göktaşı birkaç gün sonra dünyamıza çarparak onu yok edecek. Yani artık ‘‘günlerimiz sayılı’’... Acaba son anlarımızda ne yapardık?.. Savaşlar ve çatışmalar sürer miydi? Bush İran operasyonundan vazgeçer miydi? Yoksa ‘‘giderayak’’ Tahran’a bomba yağdırmayı mı denerdi? Hücum emri alan askerler eskisi gibi koşar mıydı ölmeye ve öldürmeye? AB’ye, Dünya Ticaret Örgütü’ne girmek için sıra bekleyen ülkelerin liderleri, ‘‘saygıdeğer partnerleri’’ne okkalı bir küfür sallamaz mıydı? Putin Kremlin’de en yakın yardımcılarından biri tarafından öldürülmez miydi? Yağcılar yağcılığa devam eder miydi son günlerinde de? Parlamentolarda kavga gürültü çıkmaz mıydı? Me D lik kalmayacaktı. Sağlık hizmetleri bedava olacaktı. Ücretsiz veya çok ucuz tatil koşulları yaratılacaktı. Okuma yazma sorunu kısa sürede çözülecek, ülkede şimdiki gibi en az 7 milyon cahil kalmayacaktı. Hemen herkes Rusça öğrenecekti. Ders kitaplarında Tolstoy ve Nâzım yan yana yer alacaktı. Tek partili düzen, iktidardaki sosyalist partiyle iyi geçinerek yumuşak muhalefet edecek sol partilerin kurulmasıyla, göstermelik bir parlamenter demokrasiye dönüşecekti. Belki de asla iktidara gelmek istemeyen bu yeni partilerden birinin başına Baykal geçecekti. Ülke yönetimi, mesela, Demirel Yoldaş’ın emin el Aradaki Fark Rusya ve ABD yurttaşları arasındaki fark nedir? Amerikalı, ülkesine ve halkına son derece bağlı ve hayrandır. Ve ABD’yi eleştiren yabancılara büyük tepki duyar. Rus, ülkesini ve halkını durmadan yerden yere vurur. Ama Rusya’yı eleştiren yabancılara büyük tepki duyar. sela, bizde ‘‘türban’’, ‘‘orduya saygı’’ gibi konularda ilginç itiraflar haykırılmaz mıydı? Tecavüzler artar mıydı son günlerini yaşadığını bilen insanlar arasında? Cinayetler, saldırılar, hakaretler yoğunlaşır mıydı? Ömür boyu para biriktiren cimriler kalpten gider miydi? Kılıbık koca sonunda karısına ‘‘Aslında seni hiçbir zaman sevmemiştim!’’ diye bağırır mıydı? Karısı da geçen yaz onu aldattığını itiraf eder miydi? Sevenler, aşklarının sıcak soluğunu hissederek birbirlerinin kollarında mı beklerlerdi ölümü? Kızlık zarı son günlerde de korur muydu otoritesini? Yıllardır dile getirilmemiş sevgi sözleri ve zamanında dilenmemiş özürler daha kolay telaffuz edilmez miydi? Ben güncemle vedalaşırken onun son satırlarına ‘‘Keşke her günümü son günüm gibi yaşayabilseydim!’’ diye yazmaz mıydım? CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle