25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 2006 CUMARTESİ 6 HABERLER İlhan Selçuk’a Aydınlanma Onur Ödülü SEZER’E BAŞARI ÖDÜLÜ İstanbul Haber Servisi Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu (AvrupaADD) Başkanlar Kurulu’nun Cumhuriyet Tarihinin En Başarılı 3. Cumhurbaşkanı, Örnek ve Önder Atatürkçü Devlet Adamı ödülü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e layık görüldü. Cumhuriyetin temel değerlerini savunması ve bu yönde çalışmaları nedeniyle de Cumhuriyet gazetesi, İlhan Selçuk, Turgut Özakman, Yekta Güngör Özden, Dr. Mustafa Kemal Palaoğlu, CHP milletvekili Onur Öymen, Prof. Dr. Şerafettin Turan’a da Atatürkçü Düşünce İletişim Ödülü değer görüldü. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği’nin (YKKED) ‘‘2006 Aydınlanma Onur Ödülü’’nü alan Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk, laik Cumhuriyetin korunabilmesi ve Kemalist devrimin topluma yerleşebilmesi için ulusal bütünleşmeye gereksinim olduğunu söyledi. Selçuk, ‘‘Bugün var oluş kavgası içindeyiz. Geçmişte yaşananları, alttaki siyasi kavgaları bir yana bırakmalıyız’’ dedi. YKKED’nin 2003’te Vedat Günyol, 2004’te Dr. Engin Tonguç, geçen yıl da Server Tanilli’yi değer gördüğü onur ödülü bu yıl İlhan Selçuk’a verildi. Dr. Selahattin Akçiçek Merkezi’nde gerçekleştirilen törende, Selçuk ödülünü Dr. Engin Tonguç’un ve Köy Enstitülerinin kurucusu Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in torunu Güzel Yücel’in elinden aldı. İlhan Selçuk törende yaptığı konuşmada 1950’lerden başlayarak karşı devrim süreci yaşandığını anımsattı ve Köy Enstitüleri’nin Kemalist devrimin bir uzantısı olduğunu vurguladı. Selçuk, şunları söyledi: ‘‘Bir tarafta imam okulları var, bir yanda Köy Enstitüleri... Bugün dinci öğretimle laik öğretim arasında çatışma yaşanıyor. Aklın yerine inancı yerleştirmek istiyorlar. Oysa inanç yürekte olur. Ancak Köy Enstitüleri’nin toplumsal yapıyı değiştirmesine izin vermediler ve kapattılar.” CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU ‘Türkiye Türklüğü’nü Parçalamak (2)... Netameli bir konuda düşünce üretmeye çalışmak yerine susup oturmak mümkün. Böylece ne Kürt milliyetçilerinin, ne Türk milliyetçilerinin hedefi olur, ne ‘‘omurgasız’’ların öfke ve nefretini çekersiniz. Bundan başka, ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki egemenlik hesaplarını kurcalamaz, başınızı derde sokmamış olursunuz. Fakat ben böyle yapmayacak, geçen haftaki yazımın konusu üstüne düşünce üretmeyi sürdüreceğim. Çünkü söylediklerimin ve söyleyeceklerimin, bu ülkede sağduyunun, hangi etnik kökene ait olunursa olunsun sessiz ve büyük çoğunluğun sesi olduğuna inanıyorum. İnanmaktan da öte, bunun böyle olduğunu biliyorum. Halk insanlarının bulunduğu yerlerde konuşmalara kulak kabartın, onları suskunluklarını bozup konuşmaya yönlendirin, duyacağınız sözler farklı olmayacaktır. Bu ülkede büyük çoğunluk, etnik kökeni ne olursa olsun, kendini Türkiye Türkü olarak hissediyor. Bu kavram, geçen hafta da yazdığım gibi, dar bir etnikçiliği değil, kültürel, sosyal bir aidiyeti ifade ediyor. Türkiye Türklüğü Türkiye’deki ulusal sentezin adıdır. Tıpkı Fransa’da, Kuzey Amerika’daki sentezler gibi. Ve bence o ülkedekilerden daha güçlü, daha köklü olarak... ??? Fransa’da Fransızca duyduğum bir cümle hep aklımdadır. Türkçesi şöyle: ‘‘Ermeni asıllı Fransız’ım’’. Bunu söyleyen Ermeni asıllı Fransız, ‘‘Ermeni’’ sözüyle etnik aidiyetini dile getirmiş oluyordu. ‘‘Fransızlık’’ ise onun sosyal, kültürel, kısaca ulusal aidiyetinin adıdır. Bu cümledeki Fransızlık kavramı, yurttaşlık kavramına indirgenemez. Hem yurttaşlık kavramını, hem etnik aidiyet kavramını içeren daha geniş ve derin bir bağın, ulusal sentezin adıdır. Charles Aznavour’un anıları Türkçeye de çevrildi. Ben okumadım, fakat onun bir cümlesini Oral Çalışlar arkadaşımızın gazetemizdeki bir yazısından aynen aktarıyorum: ‘‘Ben Fransa’da doğduğuma göre Ermeni asıllı Fransız’ım. Annem Ermeni asıllı Türk’tür’’ Hürriyet gazetesi pazar ekinde bir süre önce kimlik konusunda bir soruşturma yapılmıştı. Ünlü ya da medyatik kişilerimize kendilerini ‘‘kim’’ olarak hissettikleri soruluyordu. Bu yazar, çizer, artistlerimizden kimileri ‘‘Türk’’ (ya da herhangi bir ulusal, siyasal, kültürel aidiyet) sözünden özenle kaçınarak ‘‘kedi severlik’’, “pul koleksiyonculuğu”, ‘‘mavi yolculuk tutkunluğu’’ vb. kimlik özelliklerini öne çıkarmaktalarken, ‘‘Türk asıllı’’olmayan büyük sanatçımız, fotoğraf sanatımızın en büyük adı Ara Güler, ‘‘Türküm’’ demekteydi... İspanyol asıllı Fransız ressam Picasso’nun ve onun Rus asıllı ilk eşinin torunu olan zat, Picasso sergisi nedeniyle İstanbul’a geldiğinde, bir gazetenin kimlik konusundaki sorusunu aklımda kaldığınca şöyle yanıtlamıştı: Dedem ve ninem İspanyol ve Rus asıllı. Ben Fransız, hatta Parisliyim... Fransa’nın Kanal 5’inde izlediğim bir açıkoturumda, Paris Belediye Başkanı ‘‘melezleşmiş kimlik’’ (identit´e m´etis´ee) diye, bence çok ilginç bir kavram kullandı. Bu kavramda ve onun böylece dile getirilebilmiş olmasında, Fransa’nın, Fransız kültürünün büyüklüğünün gizli olduğunu düşünüyorum... Benim ‘‘Türkiye Türklüğü’’ derken düşündüğüm de böyle bir şeydir... ??? Ve bu nedenle ‘‘Türk’’ ve ‘‘Kürt’’ sözcüklerini iki dar etnisitenin adı ve iki karşıt kavram gibi kullanan herkes (iki tarafın milliyetçileri, şovenleri, serüvencileri, hayalcileri, Pantürkçüler, Pankürtçüler ve her türden ‘‘omurgasız’’) bana öfke duyacaktır. ‘‘Türkiye Türklüğü’’ kavramı yerine ‘‘İslamcılığı’’ koymak isteyen ve bu alanda epeyce de yol alan Panislamcılar rahatsız olacaklardır. Ortadoğu’yu ve bu arada Türkiyeyi bölüp parçalamada ‘‘Kürt’’ kartını oynamakta olan ABD emperyalizmi, birleştirici, bütünleştirici, çağdaş (ve zaten sosyalkültüreltarihsel süreçlerin doğal sonucu) ‘‘Türkiye Türklüğü’’ kavramının altının çizilmesinden hoşlanmayacaktır... Tartışmaya ve (elbette belli düzeydeki eleştiriye açık olarak) bu konuda yüksek sesle düşünmeyi sürdüreceğim... ataol b?cumhuriyet.com.tr. Faks: (0212) 513 85 95 Öğretim üyesi, Kenan Evren’in Muğla Üniversitesi’nde ağırlanmasını protesto etmişti ‘Utanıyorum’a soruşturma ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA Muğla Üniversitesi’nde 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’i konuk eden bir TV programı çekiminin ardından odasının kapısına ‘‘utanıyorum’’ yazısı asan sosyoloji bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Dilek Hattatoğlu hakkında soruşturma açıldı. Üniversite Rektörü Prof. Dr. Şener Oktik, ‘‘Bildiğim kadarıyla böyle bir şey yok’’ derken soruşturmanın fen edebiyat fakültesi dekanlığınca yürütüldüğü öğrenildi. Hakkını aradı ödülü kazandı 9. Geleneksel Tüketici Hakları Ödül Töreni’nde, kola kapağından çıkan topu almak için verdiği mücadele nedeniyle ‘‘bilinçli tüketici’’ ödülü alan 9 yaşındaki Mehmet Karakaya, sevincini okulunda arkadaşlarıyla paylaştı. Kayseri’deki 60. Yıl İlköğretim Okulu’nda eğitim gören 4. sınıf öğrencisi Mehmet Karakaya, evlerine gelen misafirlerin getirdiği kolanın kapağından, futbol topu hediyesi çıktığını söyledi. Ertesi gün topu alabilmek için markete gittiğini ifade eden Karakaya, ‘‘Ancak market görevlileri topu vermedikleri gibi beni azarladılar. Bu duruma çok üzüldüğüm için Vali’ye mektup yazdım. Valilikte çalışan tanıdık bir amcaya mektubu verdim. O da mektubu Vali’ye ulaştırmış. Kısa süre sonra market görevlileri evimizden beni buldular. Bana 2 top ve bir de çikolata verdiler’’ dedi. Karakaya, herkesin hakkını araması gerektiğini söyledi. (AA) BELGE NASIL ULAŞTI? Hattatoğlu, soruşturma açıldığını doğrulayarak ‘‘Ben yurtdışındaydım, yeni geldim. Henüz soruşturma bana tebliğ edilmeden Vakit ve Zaman gazetelerinden aradılar. Bende olmayan soruşturma belgesi onlarda vardı. Şaşırdım. Gizli olması gereken bir belge, onlara nasıl ulaşmıştı anlayamadım. O nedenle bu konuda şimdilik konuşmak istemiyorum’’ dedi. Rektör Prof. Dr. Şener Oktik ise şunları söyledi: ‘‘Üniversitenin kapısına pankart astığı gerekçesiyle bir öğretim üyesine soruşturma açıldığı söylentilerini biz de duyduk, böyle bir durum yok. Dilek Hattatoğlu sosyoloji bölümünde öğretim üyemiz. Sayın Evren’in söyleşisinin ardından birkaç gün sonra odasının kapısına ‘utanıyorum’ yazısı asmış. Bunun neden yapıldığını anlayamadık. Eğer Sayın Evren gelmeden ya da geldiği gün bu yapılsa, anlamak mümkün olur. Ancak birkaç gün sonra olduğu için yazı herkeste merak uyandırdı. Hocamız üniversiteden mi, neden utanıyor anlayamadık. O nedenle o yazının nedeni kendisine sosyoloji bölümü dekanınca soruldu.’’ Orhan Birgit, bugün Suadiye DNR’de ? İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet yazarlarından Orhan Birgit, bugün Suadiye DNR’de şubat ayında 3. baskısını yapan ‘‘Evvel Zaman İçinde’’ kitabını okurlarına imzalayacak. Saat 16.00’da okurlarıyla buluşacak olan Birgit, okurlarının sorularını yanıtlayacak, söyleşi yapacak. Ataol Behramoğlu bildiri sundu ?Haber Merkezi Yazarımız Ataol Behramoğlu, Kırım’ın Yalta kentinde Ukrayna Bilimler Akademisi ve ‘‘Çehov Müze Evi’’ yönetimince düzenlenen Uluslararası Anton Çehov Konferansı’na katılarak ‘‘Çehov Tiyatrosunda Modernist Öğeler’’ başlıklı bildiri sundu. Behramoğlu daha sonra, Türkiye Ukrayna İşadamları Derneği’nin (TUİD) konuğu olarak Kiev’deki Taras Sevcenko Üniversitesi Türkoloji Bölümü öğretim üyeleri ve öğrencilerle görüştü. Engellilere işaret dili eğitimi verilecek ? ANKARA (AA) Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğe göre, işitme özürlü, dil ve konuşma bozukluğu olan bireylerin aile üyeleri ve/veya bakımını üstlenen kişiler ilgili bakanlığın açtığı resmi ve özel kurslardan işaret dili eğitimi alma hakkına sahip olacak. CUMHURİYET 06 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle