25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MART 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Van Savcısı, Şemdinli olaylarında astsubaydan Büyükanıt’a kadar emirkomuta zincirini suçladı Gündemi sarsan iddianame ‘KOMPLO KURDULAR’ İDDİASI Altındağ’ın ‘intikam’ ifadesi ? Hizbullah’ın avukatlığını yapan AKP’li Cavit Torun’un önerisiyle komisyonun bilgisine başvurduğu, Hizbullah ve PKK davasından yargılanan, Diyarbakır Söz gazetesinin sahibi Mehmet Ali Altındağ, askerleri ve bazı devlet görevlilerini ‘rüşvet karşılığında’ halka gözdağı vermekle suçladı. AYŞE SAYIN ANKARA Van Cumhuriyet Başsavcısı Ferhat Sarıkaya’nın Şemdinli olaylarıyla ilgili hazırladığı iddianamede, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’la ilgili suçlamaların dayanağı olarak gösterilen Diyarbakır Söz gazetesi ve televizyonunun sahibi Mehmet Ali Altındağ, TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu’nda, başta Büyükanıt olmak üzere askerler ve diğer resmi görevlilere yönelik ağır suçlamalarda bulunmuştu. Altındağ, Şemdinli olaylarının sanığı Jandarma Astsubay Ali Kaya’nın ‘‘maşa’’ olduğunu ileri sürerken Büyükanıt ve dönemin Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Nihat Çakar’ı ‘‘yüzkarası insanlar’’ olarak nitelendirdi. TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu 25 Ocak’ta TBMM Araştırma Komisyonu’na bilgi verdi. Altındağ’ı komisyona ise Hizbullah davasında avukatlığını üstlenen AKP Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun, ‘‘tavsiye etti.’ Komisyona yaptığı açıklamalarda, 1993’e kadar askerle ve devletle hiç problemi olmadığını, bazı resmi kurum ihalelerini aldığını belirten Altındağ, daha sonra kendisine PKK’li ve Hizbullahçı damgası vurulduğunu söyledi. Altındağ, bundan da kendisine ‘‘komplo’’ kurduklarını ileri sürdüğü askerleri sorumlu tuttu. Orgeneral Büyükanıt’ı ‘‘Ali Kaya ile şirket kurup villa yaptırmak’’, askerleri rüşvet karşılığı ‘‘halka gözdağı vermek’’, dönemin Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı’nı ‘‘7 milyar lira rüşvet almakla’’ suçlayan Altındağ’ın komisyon tutanaklarına yansıyan ifadelerindeki önemli bölümler şöyle: ? (Komisyon üyelerinin parayı kimin aldığı sorusu üzerine) İşte bunlar alıyor, bu devletin adamları. Bu feodal yapıdan para alıyor ve üzerimize yöneltiyor. Şimdi bakın ‘‘ulusal ihanet’’ isimli internette bir şey var, bir numara var. Siz onu gördünüz mü? ‘‘Ulusal ihanet’’ adlı inM. A. Altındağ ternette... Burada, ben de var, vereyim isterseniz. Şimdi bu ulusalcılar Yaşar Büyükanıt Paşa, Ali Kaya ve o yanında beraber yatan astsubayın, bölgede bu Akdeniz Bölgesi’nde bir ilde, beraber, köşk yapıyorlar, villa yapıyorlar. (...) Ali ve Yaşar Paşa ve... Hepsinde var. Bunlar bu şekilde şirket kurmuşlar. Boşuna demiyor ‘‘Ali Kaya iyi bir insandır, suç işlemez...’’ ? Ali Kaya boş bir insan değildir ve tek başına da değildir. Bu organize, çok büyük para var işin içinde. Hem onun (Ali Kaya), hem Yaşar Paşa’nın. Yaşar Paşa’nın kızının düğünü oluyor, bölge valisi Aydın Aslan’la ondan sonra rektörlerle Diyarbakır’daki birçok ben dahil olmak üzere Harbiye şeyine götürüyor, orada düğününü yaptırıyor ve Çevik Bir’le beraber. Bu değirmenin suyu nereden geliyor? (Komisyon üyelerinin ‘‘Yani orada düğün yaptıramaz mı’’ diye tepki göstermesi üzerine): Yapar da niye belirli işadamları çağrılıyor düğüne. Hep altın bilezik falan versinler... ? Eğer bugün, Nihat Çakar, hâlâ eğer o insan savcılık yapıyorsa, eğer Orgeneral Yaşar Büyükanıt hâlâ da Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nı yapabiliyorsa, eğer Milli İstihbarat ve o günkü Bölge Başkanı C. U. eğer hâlâ da Müsteşar Yardımcısı ise yuh halimize! Bunlar, tarihin, ülkenin, memleketimizin ve Türk demokrasisinin birer yüzkarası insanlardır. ? (...) Bu başsavcı (Nihat Çakar) bütün foyaları ortaya çıkıyor. Devleti kullanmışlar, sahte belge tanzim etmişler. Hatta Gaffar Okkan’ı dahi, onu da kullanmaya çalıştılar. Okkan’da çok gizli bilgiler vardı. Bilgileri verecek diye onu da öldürttüler ve Hizbullah’a mal ettiler. ? 100 sayfalık iddianamesinde Şemdinli’deki bombalama eylemini gerçekleştiren görevlilerin üstlerinden habersiz böyle bir işe girişemeyeceklerinden hareketle amirlerinden başlayarak hepsinin bağlı olduğu Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt’ı suçlayan Savcı Ferhat Sarıkaya, en ağır iddiasını Hakkari İl Jandarma Komutanı Erhan Kubat’a yöneltti. ? Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, Kubat’ın göreve gelmesinden sonra Hakkâri il ve ilçe merkezlerinde patlama olaylarının sayısını arttığını belirtirken, kimi zaman devletin, kimi zaman da uluslararası güçlere hizmet ettiğini öne sürdüğü bu tür yapılanmaların deşifre edilmesinin zorunlu olduğunu savundu. İLHAN TAŞCI ANKARA Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın düzenlediği ve tartışmaların odağına oturan 100 sayfalık iddianamede, kamu görevlilerince terör örgütleri gibi eylem yapıldığı öne sürüldü. İddianamede, devlet içinde ‘‘çete’’ oluşturulduğu ve bu yapılanmanın perde arkasındaki isimlerin gizli tutulmaya çalışıldığı savlandı. Şemdinli olayını Susurluk’a benzeten savcı, ‘‘Gerçekte ne olup bittiğini bilen, sesi çok çıkan bu grup medyanın da etkisiyle kamuoyunda ‘kahramanlar’ olarak algılanırken; aşağıda ise bunların tetikçiliğini yapan birtakım kişiler devletin bekasına hizmet ettikleri düşüncesindedirler’’ değerlendirmesini yaptı. Sosyolojiden ekonomiye, siyasetten tarihe kadar birçok alanda analiz yapılan iddianamede, başta Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt olmak üzere çok sayıda generali suçlayan işadamı Mehmet Ali Altındağ’ın ifadesi ve TBMM Araştırma Komisyonu’ndaki beyanlarına 20 sayfa ayrılması dikkat çekti. Savcı Sarıkaya’nın Şemdinli olayına ilişkin hazırladığı iddianamedeki ilginç belirleme ve değerlendirmeler şöyle: ? Emasya direktifi gereğince Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı, Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı’na bağlı olarak faaliyet yürütmektedir. Bu kapsamda Hakkâri İl Jandarma Komutanlığı’nın yapmış olduğu bir faaliyetin, operasyonun ve çalışmanın olumlu veya olumsuz sonuçlarından doğrudan doğruya Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı sorumludur. Emasya direktifi gereğince bu sorumluluk zincirinin bağlantıları takip edildiğinde sorumluluğun Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na kadar uzandığı görülecektir. ? Şemdinli olayları sırasında ilçe merkezinde görevli olduğu öne süren jandarma personelinin üstlerinden emir almış olduklarını öne sürseler dahi emri verenin kanunlara aykırı davrandığı ortaya çıkmaktadır. Elde edilen delil ve ifadelerden mülki amirini görevin mahiyeti ve şekli hakkında bilgilendirildiğine ilişkin bir sonuç elde edilememiştir. Hakkâri İl Jandarma Komutanı Albay Erhan Kubat’ın sıralı amirleri Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanı Erdal Öztürk ve Van Asayiş Kolordu Komutanı Selahattin Uğurlu’dur. Askeri hiyerarşinin yapısı gereği astın üstten habersizce, onun bilgisi, izni veya emri olmadıkça herhangi bir iş ve işlem yapamacağı genel bir kural olduğu düşünülürse halen Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanı Erdal Öztürkile Van Asayiş Kolordu Komutanı olarak görev yapan Selahattin Uğurlu’nun bu tür yasaya aykırı yapılan istihbarat çalışmalarından bilgisinin olmadığı düşünülemez. ? Şemdinli’deki patlamaya gelinceye dek 2005 yılı içerisinde halen Hakkâri İl Jandarma Komutanı olarak görev yapan Erhan Kubat’ın göreve gelmesinden sonra Hakkâri il ve ilçe merkezlerinde patlama olaylarının sayısının arttığı görülmektedir. ? Mehmet Ali Altındağ’ın savcılığımızda ve TBMM Araştırma Komisyonu’nda vermiş olduğu ifadeler karşısında halen Genelkurmay Başkanlığı’nda Kara Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptığı bilinen Yaşar Büyükanıt ile o dönemde komutası altında çalışan bir kısım askeri yetkililer hakkında ‘suç işlemek için örgüt kurmak, görevi kötüye kullanmak ve sahte belge düzenlemek’ suçlarından yine 9 Kasım 2005 günü Şemdinli’deki patlamadan sonra Büyükanıt’ın, olayın faillerinden Ali Kaya’ya yönelik açıklamaları nedeniyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan soruşturma evrakı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na gönderilmek üzere tefrik edilerek soruşturma defterimize kaydı yapılmıştır. ? Kan ve gözyaşı üzerine politika üreten ve menfaatleri için devletin bütün mekanizmasını kullanmaktan çekinmeyen güçlerin, birtakım üst makamlara gelmesi halinde ise devletin bekası için son derece tehlikeli bir durum ortaya çıkabilir. Gerçekte ne olup bittiğini bilen, sesi çok çıkan bu grup, medyanın da etkisiyle kamuoyunda ‘kahramanlar’ olarak algılanırken; aşağıda ise bunların tetikçiliğini yapan birtakım kişiler devletin bekasına hizmet ettikleri düşüncesindedirler. Uluslararası güçler, ülkedeki bu zihniyet ve aşağıdaki gruplar arasında irtibatı sağlayan bağlar ise akla gelmeyecek binlerce karmaşık labirentten ve irtibat mekanizmasından geçtiği için aşağı gruptan biri deşifre olsa dahi gerçek oyuncuların ortaya çıkartılması mümkün değildir. Hemen diğeri sahneye sürülür. Şemdinli bir Susurluk ? Türkiye geçmişten beri çokça sözü edilen ve bir dönem Susurluk, bugün ise Şemdinli olayları ile yeniden üzerine konuşulan bir gizli yapılanmanın varlığını tartışmaktadır. Hatta kimi yorumlarda bu yapının 3. Selim’den beri devlet mekanizması içerisinde faaliyette olduğundan ve kimi zaman devletin emrinde, kimi zaman ise uluslararası grupların emrinde olduğundan söz edilmektedir. İçerisindekilerin kendilerini devletin gerçek sahipleri olarak gördükleri bu çevrelergeçmişte olduğu gibi bugün de menfaatlerinin uzlaştığı noktalarda işbirliği içerisinde olmuşlardır. Günümüzde olduğu gibi menfaatlerin çatışmaya düştüğü dönemlerde ise farklı grupların kendilerine has üslupla birtakım operasyonlar gerçekleştirdikleri ve birbirlerini tasfiye etmeye uğraştıkları görülmektedir. ALBAYLA EYLEM... Perde arkası gizleniyor ? Olayların gelişimine ve olup bitenlere bakıldığında iç içe halkalardan oluşan bir zincirleme reaksiyon mekanizmasının yasadışı yapılanmanın medyada ifade ediliş şekliyle çetenin kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu tür yapılanmalarda her zaman için operasyonun arkasındaki isimlerin gizli tutulmaya çalışıldığı, kendilerine ulaşılamadığı, bu durumun dönemin yargı ve devlet otoritelerinin, çoğu zaman bu tür yapılanma ve oluşumlar hakkında etkin bir soruşturma yapamadığı, bu durumun yakınmalara sebep olduğu, içte ve dışta var ise bu tür yapılanmaların ortaya çıkarılması ve hukuk devleti gereklerinin tesisi beklentilerinin yoğunlaştığı, bu nedenle halkanın ilk zincirinde olanlar, yani astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile eski PKK’li Veysel Ateş’in yanı sıra yapılanmanın perde arkasındakilerin de deşifre edilmesi ve bu yönü niyetlerin akamete (başarısızlığa) uğratılması, devletin bekası ve siyasi istikrar için elzemdir. BÜYÜKANIT YORUMU KARA KUVVETLERİ’NE UZANIYOR Çete oldular... ? Ali Kaya ve Özcan İldeniz’in terörle mücadele adı altında yola çıkıp bir süre sonra yasaların kendilerine verdiği yetkileri tam bir sorumsuzluk içinde yasadışılığı meşru sayıp amaçlarına ulaşmak için her yöntemi uygun yöntem olarak benimseyerek yanlarında kamu görevlisi olmayan eski bir PKK üyesi şüpheli Veysel Ateş’i de yanlarına alarak tam bir dayanışma ve işbirliği içerisinde hareket edip Seferi Yılmaz isimli şahsa zarar vermek veya bu şahsı öldürmek amacıyla olayı gerçekleştirdikleri... Terörle mücadele adı altında da olsa hukuk dışı bir yapılanma ve anlaşma ile devletin meşru güçleri gibi güç kullanarak yürürlükteki yasalar yerine kendi güç ve kuralları ile devletin sözde yasalar oluşturmanın devleti hukuk devleti olmaktan çıkaracağı, bu koşullardan da güçlünün sözünün geçtiği, nerede başlayıp nerede sona ereceği belli olmayan her türlü yasadışılığın egemen olduğu bir sistem oluşacağı... Şemdinli’de ortaya çıkan olayda terör eylemi kullanılmıştır. TETİKÇİ VAR EMRİ ÜSTLER VERDİ RÜŞVET SUÇLAMASI Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın düzenlediği iddianamede, sosyolojiden ekonomiye, siyasetten tarihe kadar birçok alanda analiz yapılıyor. (Fotoğraf: AA) Çözüm önerisi! ? Bölgede yaşanmakta olan terör olaylarının ancak bölgenin siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel yapısının ıslah edilmesi ile birlikte olacağı düşünülmektedir. Yüzyıllardır akrabalık ilişkileri içerisinde harmanlanan Suriye, İran ve Irak’taki yapılar büyük ölçüde Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu ile benzerlik taşımaktadır ve etkileşim içerisindedir. Dolayısıyla bölgeye yönelik çözümlerin buraları da içine alacak bütüncül projeler üretmeksizin mümkün olamayacağı düşünülmektedir. Erdoğan’ı görmedi Büyükanıt’ın sözlerini ‘yargıyı etkiliyor’ diye değerlendiren Savcı Sarıkaya, Yücel Aşkın soruşturmasında Başbakan’ın açıklamalarını görmezden gelmişti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Van Savcısı Ferhat Sarıkaya, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın sözlerini ‘‘adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’’ olarak değerlendirirken yine kendisinin yürüttüğü Prof. Dr. Yücel Aşkın soruşturmasına ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamasını görmezden gelmişti. Erdoğan’ın çıkışı üzerine işadamı Mustafa Koç ve rektörler hakkında yargıyı etkileme suçlamasıyla soruşturma başlatılmıştı. Van DGM’ye 2004 yılında atanan ve DGM’lerin kapatılmasının ardından geniş yetkili ağır ceza mahkemesi başsavcıvekilliğine getirilen Ferhat Sarıkaya tarafından hazırlanan iddianamedeki değerlendirmelere ilişkin tartışmalar sürerken ‘‘yargıyı etkileme’’ suçlaması geçmişte yaşanan olayları gündeme getirdi. Savcı Sarıkaya, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Büyükanıt’ın Şemdinli’deki patlamalar nedeniyle gözaltına alınan astsubaya ilişkin, ‘‘Tanırım, iyi çocuktur. Ancak suç işleva görülen muameleyi ve uzun gözaltı süresini tasvip etmenin mümkün olmadığını söylemeliyim’’ sözlerine tepki göstermişti. Erdoğan, ‘‘Van’daki yargılama sürecine anayasayı çiğnemek suretiyle müdahale ederseniz bu yanlış olur. Bunu söylemeye TÜSİAD YİK Başkanı’nın hakkı yok. Ana muhalefet partisi de, başka kuruluşlar da aynı suçu işledi. Bunun hakkında da devreye girilmesi lazım’’ açıklamasını yaptı. Erdoğan’ın bu sözlerinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Mustafa Koç, Deniz Baykal ve üniversite rektörleri hakkında ‘‘yargıyı etkiledikleri’’ gerekçesiyle soruşturma başlattı. Van Savcısı Sarıkaya, Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkındaki soruşturmayı da yürütmüş ve dava açmıştı. Sarıkaya’nın, Orgeneral Büyükanıt’ın açıklamasının bir bölümünden hareketle ‘‘yargıyı etkilemek’’ suçlamasında bulunurken Başbakan’ın yargıya talimat niteliğindeki açıklamaları hakkında işlem yapmaması dikkat çekti. AVUKAT ÜLÜK ‘KIZINA ALTIN BİLEZİK TAKTIK’ ‘Görevden el çektirin’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Barosu avukatlarından Tarcan Ülük, TSK’ye hakaret ettiği ve görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın görevinden el çektirilmesi istemiyle Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Ülük, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla yaptığı başvurusunun dilekçesinde, Savcı Sarıkaya’nın Şemdinli olaylarıyla ilgili hazırladığı iddianamede ‘‘kastı aştığını’’ vurguladı. İddianamenin kasıtlı ve provokasyon yaratmak amacıyla sızdırıldığını, bu konuda savcının ihmalinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirten Ülük, dilekçesine şu görüşlere yer verdi: ‘‘Bu iddianame hukuksal sonuç doğurmaktan ziyade Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve milletinin göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı kamusal bir tepkiyi doğuracak ifadelerle doludur.’’ ‘YUH HALİMİZE’ Başbakan, TOBB’deki toplantıda Aşkın olayına ilişkin Mustafa Koç’un “Aşkın’a reva görülen muameleyi tasvip etmenin mümkün olmadığını söylemeliyim” sözlerine tepki göstermişti. Ardından başsavcılık soruşturma başlatmıştı. mişse cezasını da çeker’’ açıklamasını ‘‘yargıyı etkileme’’ olarak değerlendirdi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkındaki soruşturmayı da yürüten ve iddianameyi hazırlayan Savcı Sarıkaya’nın bu dosyaya ilişkin Başbakan Erdoğan’ın ‘‘yargıyı etkileme’’ olarak nitelendirilen sözlerini görmezden gelmesi ise dikkat çekti. Başbakan Erdoğan, TOBB’deki bir toplantıda Aşkın olayına ilişkin olarak Mustafa Koç’un ‘‘Aşkın’a re GAFFAR OKKAN’ın ÖLDÜRÜLMESİ ‘YARGIYI ETKİLEME’ CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle