18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Özelleştirmelerdeki iptal kararlarının sonucu tartışılırken Limanİş, İzmir Limanı’nın iptali için yargıya gitti 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK ‘Yanlış satış’ Danıştay’dan dönüyor MURAT KIŞLALI ‘Ondokuz Mayıs’ AKP’nin ısrarlı çabalarıyla kurulan Samsun ‘‘Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde Keyfi Yönetim, Kamu Kaynaklarının Amaç Dışı Kullanımı ve Kadrolaşma İddialarının Araştırılması’’ ile ilgili Komisyon, çalışmalarını tamamladı. Anayasa’nın 98/3. maddesi, Meclis Araştırması’nı ‘‘belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir’’ diye tanımlıyor. Kuruluşundaki ‘‘adlandırılmasından’’ da anlaşılacağı gibi, Komisyon’un çalışmaları, ‘‘bilgi edinilmesi’’ ile sınırlı kalmadı. Başta Rektör Prof. Dr. Ferit Bernay olmak üzere Üniversitenin şimdiki yöneticileri sorgulandı ve suçlanmak istendi. O kadar ki, bir fakültenin dekanına ‘‘Gürcü olup olmadığı’’, üstelik ‘‘ısrarla’’ soruldu; bir başka öğretim üyesinin, erkek olmasına karşın neden bir kadın doktorundan rapor aldığı sorgulandı. Komisyon’un uzman ve danışmanları, büyük ölçüde taraflı seçilmişti; bunlardan biri, Üniversite ile mahkemelik olmuştu. Komisyon çalışmalarının üçüncü ayının sonuna yaklaşıldığı bir sırada ve ilginçtir CHP’li üyelerin hiçbirinin bulunmadığı bir toplantıda, Üniversite ile ilgili 25 konuda ve 20012005 dönemini kapsayacak biçimde Sayıştay’ın yeni bir inceleme yapması istendi. Oysa Sayıştay, yıllık olağan denetimlerini yapmıştı ve iki denetçisi de o sırada Komisyon ile birlikte çalışmaktaydı. Sonuçta, gerek Komisyon’un incelemeleri, gerekse bu çerçevede yapılan Sayıştay denetimleri, Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde, kayda değer bir yasadışılık saptayamadı. Yöneticileri, üniversitenin, özellikle tıp, ziraat, eğitim gibi alanlarda, yalnız Samsun’un değil, bölgenin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmesine yaptığı önemli katkıları da anlattı. Bilimsel gelişmelere değindi. Örneğin, uluslararası sıralamalarda taranan, bilimsel yayın sayısı ‘‘yayın sayısı/öğretim üyesi sayısı’’ oranı olarak, 2000 yılında 0.21’den 2005’te 0.52’ye yükselmiştir. Fizik bölümü, ülkemizdeki benzerleri içinde ilk sıralara çıkmıştır; öğrencilerin öncülük ettiği kuş gözlemevi uluslararası bir konum yakalamıştır. Ancak bu olumlu adımlar, Komisyon raporunda göz ardı edilebilmiştir. ??? Ondokuz Mayıs, hükümetin üniversite karşıtı tutumunun yalnızca bir örneğidir. Hükümet, devlet üniversitelerini, özellikle akademik kadro vermeyerek baskı altında tutmaktadır. İlginçtir, belediyelerin burs verme yetkileri vardır; ancak devlet üniversiteleri burs veremez. Üniversitelerin döner sermaye ve öğrenci harçları, devlet bütçesi kapsamına alınmıştır. Buna karşın, özellikle tıp fakültelerinin verdikleri hizmetin karşılığında, SSK, BağKur, Emekli Sandığı gibi kamu kuruluşlarından alacakları, uzun bir süre ödenmemektedir. Devlet üniversitelerinin yıkıma sürüklenmesinin ve tıp fakülteleri hastanelerinin felç edilmesinin kimlerin çıkarına olduğu ise çok açıktır. Ondokuz Mayıs Üniversitesi’yle ilgili ‘‘araştırma’’, hükümetin, genel olarak üniversiteye ve bilime olumsuz, daha doğrusu yanlış ve yanlı bakışının yeni ve somut bir göstergesidir. Siyasetin bilim kurumlarına saldırması, saldırıların, kalıcı etkileri en derin, bu nedenle de en yıkıcı olanıdır. [email protected] ANKARA Limanİş Sendikası, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından 4 Ocak 2006’da ihalesine çıkılan İzmir Limanı özelleştirmesinin iptali istemiyle Danıştay’a başvurdu. Liman İş’in gerekçeleri arasında, 6 Ocak 2005’te Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) kararında ‘‘Özelleştirme işlemlerinin 12 ay içerisinde gerçekleştirilmesi’’ gerekmesine karşın, İzmir Limanı’nın bu süre içinde özelleştirilmemiş olması gösterildi. Sendikanın bir başka gerekçesini de özelleştirme uygulamaları açı ? Türk Telekom’un satışında, EMO’nun yaptığı itirazın sonucu bekleniyor. ? Elektrik dağıtımları özelleştirmesine imkân veren hüküm mahkemelik. ? BOTAŞ’ın kontrat devirlerinin altında usulsüz imza yargıya gidiyor. ? TİGEM Dalaman İşletmesi’nin tarım alanı, turizme açılınca yargıya gidiyor. sından bağlayıcı olan Rekabet Kurulu’nun, 6 Mayıs 2005 tarihli, İzmir Limanı’nın ‘‘iki ayrı teşebbüsün hizmet verebilmesine imkân tanıyacak şekilde ikiye ayrılarak özelleştirilmesi’’ yönündeki kararının ÖİB tarafından dikkate alınmaması oluşturdu. Özelleştirme sürecindeki usulsüzlükler ve yasaya aykırılıklar nedeniyle iptali istenen özelleştirme uygulamalarından bazıları şöyle: Türk Telekom: Danıştay’ın son olarak şirketin satışının iptaline yönelik üç başvuruyu reddetmesine karşın, burada sonucu beklenen en önemli dava, Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO), Türk Telekom’un Oger Telecom’a devrine ilişkin imtiyaz sözleşmesine Oger’in şerh koymasının iptali için yaptığı başvuru. Elektrik dağıtımları: Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmekte olan elektrik dağıtımları özelleştirmesine yönelik tasarıya, dağıtım süresi sonunda Hazine mülkiyetindeki taşınmazların özel sektöre devredilmesine olanak tanıyacak bir hüküm eklendi. Dağıtım işi kamu hizmeti olduğu için anayasa ve yasalara göre süre sonunda taşınmazların kamuya iadesi gerekiyor. BOTAŞ’ın kontrat devirleri: BOTAŞ’ın 2.8 milyar dolar kâr edeceği Rus Gazprom ile yaptığı kontratların sadece Gazprom’un izin verdiği, aralarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yakın kişilerin bulunduğu firmalara verilen ihale. İhale kararının altında o dönemde BO TAŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanvekili olmaması gereken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Salih Paşaoğlu olduğu için yargıya götürülüyor. TİGEM Dalaman İşletmesi: Kültür ve Turizm Bakanlığı, bir bakanlar kurulu kararıyla, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne ait Dalaman İşletmesi’nin birinci sınıf tarım alanı olan 36 bin dönümlük arazisini turizme açmaya karar verdi. Bakanlığın, bölgeye GolfKent, yaşlılar evi gibi turistik tesisler yaptırmayı planlarken Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, yasalara aykırı karar nedeniyle yargıya gideceklerini bildirdi. KESK RAPORU 520 sendikalı sürgün edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) hazırladığı raporda, geçen yıl yaklaşık 520 sendika üyesi kamu emekçisinin sürgün edildiği belirtildi. Raporda, sendikalara üye olma ya da sendika kurma hakkı tanınmayan yaklaşık 500 bin kamu emekçisinin örgütlenme hakkından mahrum bırakıldığı kaydedildi. KESK, ‘‘Türkiye’de Sendikal Hak ve Özgürlükler Sorunu’’ başlıklı bir rapor hazırladı. Sendikal hakların ve özgürlüklerin kullanımına yönelik kısıtlama ve yasakların hâlâ varlığını sürdürdüğü belirtilen raporda şöyle denildi: ‘‘1980 askeri darbesi ile birlikte örgütsüzleştirilmiş bir toplum modeli öngörülmüş ve sendikalar ciddi saldırılara maruz kalmıştır. Bugüne kadar Türkiye, sendikal haklar konusunda yaşanan sınırlamalara ve yasaklara ilişkin olarak uluslararası platformda ILO tarafından ciddi eleştiriler almıştır. Bununla birlikte, sendikal hakların korunması ve özgürlüklerin sağlanması konusunda AB normları çerçevesinde kısmi düzenlemeler gündeme gelmiş, ancak bu düzenlemeler uygulama alanı bulmamıştır.’’ Raporda, toplu görüşme sisteminin ILO sözleşmeleri ile Avrupa Sosyal Şartı hükümlerine aykırı olduğuna da dikkat çekildi. Devlere kumaş satıyor Adana’da kurulu Mensa bu yıl 75 milyon dolar kumaş, 13 milyon dolar hazır giyim satışı yapmayı hedefliyor. Mensa AŞ İdari Genel Müdürü Faik Ulutaş, ‘‘32 ülkedeki temsilcilerimiz aracılığıyla, IKEA, GAP, Liz Claiborn, Calvin Klein, DKNY, Tommy Hilfiger, H&M, Zara, Otto’s, Mexx, Finlover gibi dünyaca tanınmış hazır giyim gruplarına kumaş sağlıyoruz. Ürün geliştirme çalışmaları için yılda yaklaşık 2 milyon dolar harcıyor ve ortalama 300 yeni ürün tasarlıyoruz’’ dedi. (AA) Tapu ve Kadastro’nun genelgesine göre sınır aşılırsa kalan kısım tasfiye edilecek Yabancıya 2.5 hektar sınırı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün, yabancılara mülk satışı ile ilgili genelgesine göre, yabancıların Türkiye’de taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinimleri 2.5 hektarı geçemeyecek. Bu sınır aşılırsa, kalan kısmın tasfiye edileceğine ilişkin, yabancılardan yazılı taahhüt alınacak. Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Necdet Poyraz, bu yıl başında Tapu Yasası’nda yabancıların mülk edinmesi hakkında yapılan yasal düzenlemeye ilişkin genelge yayımladı. Genel müdürlük ayrıca, Dışişleri Bakanlığı ile yapılan yazışmalar sonucunda, taşınmaz mal edinimi konusunda Türkiye ile arasında tam karşılıklılık bulunan ve bulunmayan ülkelerin listelerini de ? Yabancı uyruklu gerçek kişilerin Türkiye’de taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinimleri 2.5 hektarla sınırlı tutulduğundan, Bakanlar Kurulu arttırma yetkisini kullanmadığı sürece bu limitin üzerinde gelen talepler kabul edilmeyecek. hazırlayarak, tapu sicil müdürlüklerine gönderdi. Tapu sicil müdürlükleri, yabancıların taşınmaz mülkiyeti ve sınırlı ayni hak edinme taleplerini, bu listeleri esas alarak değerlendirecek. Genelgeye göre, karşılıklılık bulunan ülkelerin yurttaşları, işyeri ya da mesken olarak kullanmak üzere, uygulama imar planı ya da mevzii imar planı içinde bu amaçlarla ayrılıp tescil edilen taşınmazları satın alabilecek, bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hak edinebilecek. Müdürlükler, karşılıklılık bulunmayan ülkelerin vatandaşlarının taşınmaz edimi taleplerini ise doğrudan reddedecek. Karşılıklılık bulunan ve bulunmayan ülkelerin listelerinde adı geçmeyen ülkelerin yurttaşları hakkında da genel müdürlüğe başvurulacak ve buradan gelecek talimata göre hareket edilecek. Ayrıca Milli Savunma Bakanlığı’nın askeri yasak bölge ve güvenlik bölgeleriyle ilgili listesi hazırlanıncaya kadar da satışlar sı Güvence yok Raporda, KESK’e bağlı sendikalara üye çok sayıda kamu emekçisi ile sendika temsilcisinin sendika üyelikleri nedeniyle görev yerlerinin değiştirildiği ya da cezai yaptırımlara maruz kaldıkları bildirildi. Raporda, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası’nın 130 belediyede yaptığı ‘‘toplusözleşmelerin’’ uygulanmaması konusunda belediyelere baskı yapıldığı da savunuldu. rasında askeri makamlardan görüş istenecek. Bu arada, mevzuat uyarınca, Milli Savunma Bakanlığı’nın, yasa yürürlüğe girdiği tarihte mevcut olan askeri yasak bölgeler, askeri ve özel güvenlik bölgeleri ile stratejik bölgelere ilişkin kararlara ait harita ve koordinat değerlerinin tümünü en geç 3 ay içinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün bağlı olduğu bakanlığa bildirmesi gerekiyor. Genelgeye göre, tapu sicil müdürlükleri, yabancılar ile yabancı ticaret şirketleri dışındaki vakıf, dernek, kooperatif, cemiyet, topluluk ve cemaatlerin, taşınmaz edinme taleplerini reddedecek. Lehlerine sınırlı ayni hak tesis etmeyecek. Dış ticaretin lokomotifi İstanbul Türkiye’de geçen yıl yapılan ihracatın yaklaşık yüzde 56.6’sı, ithalatın ise yaklaşık yüzde 60.2’si İstanbul’dan gerçekleştirildi. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 1 milyar doların üzerinde dış ticaret hacmi olan 14 il olduğunu belirterek, İstanbul’un dış ticaret hacminin 110 milyar do Kürşad Tüzmen ları aştığını bildirdi. Türkiye’nin artık ihracatı öğrendiğini kaydeden Tüzmen, bundan sonra asıl görevlerinin ‘‘ihracatçılara dünya rekabetinde destek’’ olduğunu söyledi. erginy?tr.net sizdir, aksine, İslam dünyasında mali ve ideolojik etkisiyle merkezi konuma yükselmiş olan Suudi rejiminin adeta bir VatikanII gibi davranıp İslamı denetlemesi sağlanmalıdır. 3) Demokratikleşme için kadın haklarını, gençliği öne çıkartmak işe yaramıyor. Ortadoğu ülkelerinin özellikleri göz önüne alınarak, orduya, dini liderlere ve medyaya önem vermek, dönüşüme buradan, özellikle silahlı kuvvetlerin seçkinlerini ve dini liderleri ikna ederek başlamak gerekir. 5) Silahlı kuvvetlerle siyaset ilişkisi söz konusu olunca, bölge koşullarına, ABD modeli değil Türkiye modeli çok daha uygundur. Corn’un bu önerilerinin, ABD yönetimince ne derece benimsendiğini kestirmek zor. Ancak hem Corn, State Department’de görevli, hem de Policy Review çok etkili bir dergi. Üstelik, QDR2005’te, Corn’unkileri anımsatan saptamalar da var. Örneğin, QDR2001’de üç yerde rastlanan ‘‘rejim değişikliği’’ kavramının, QDR2005’te hiç kullanılmıyor olmasını, demokratikleştirme, sivil toplum örgütleri yerine, yerel siyasi liderliklerle işbirliğine öncelik verilmesi eğilimi olarak yorumlanabilir. QDR2005, sf.14’teki, dile ve kültürel becerilere yapılan vurgu, sf.21 ve 24’teki, medyayla ilgili saptamalar da Corn’unkilerle paralellik taşıyor. Yerel silahlı kuvvetlerin liderlikleriyle (sf.17) kurulan kişisel ilişkilere (sf.44) yapılan vurgu, ‘‘uluslararası ortaklarının savunma sistemleriyle, ileride ayrılmalarını (taraf değiştirmeleriniE.Y) olanaksız kılacak biçimde entegre olma’’ (sf.42) amacı, askeri liderliklerle birlikte çalışmaya özellikle önem verileceğini gösteriyor. Zaten sf.17’de yabancı hükümetlerin kendi bölgelerini ve nüfuslarını denetleme, yönetme kapasitelerine katkıda bulunmaktan söz ediliyor. Bu özelliğiyle QDR2005, ABD’nin bölgede demokratikleştirme fantezisinden vazgeçerek geleneksel politikalarına geri döndüğünü de düşündürüyor. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ Geçen hafta Pentagon’un Dört Yıllık Savunma Gözden Geçirme Raporu’na (QDR 2005), ABD dış politikasında, neoconların etkisi azalırken Dışişleri Bakanı Rice’ın temsil ettiği ‘‘neorealist’’ çizginin güçlenmesine bağlı olarak şekillenen bir değişim bağlamında değinmiştim. Şimdi, QDR2005’e biraz daha yakından bakmak istiyorum. / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA QDR 2005 rizme karşı savaş’’, bilinmeyen düşmanın olası kapasitelerine göre önlem almak, ‘‘önleyici vuruş’’, tüm coğrafyaların ABD ordusuna açık olacağı varsayımı, dinamik ve değişken ittifaklar vb... QDR2005, ek olarak kitle imha silahlarına, haydut devletlere, doğal felaketlere özellikle vurgu yapıyor; iki büyük savaşı aynı anda sürdürebilme kapasitesinin yanı sıra, düzinelerle ülkede (sf.44), çok sayıda özel harekâtı sürdürebilmeyi, aynı anda, kendi ülkesinde, doğal nedenlerle, ya da terörist saldırı sonucunda oluşmuş büyük bir felaketin sonuçlarıyla da baş edebilecek bir kapasite oluşturmayı amaçlıyor. QDR2005’te bir paradigma değişikliği olduğunu düşündüren yenilikler de var. Bunların başında, ABD’nin küresel çapta bir ‘‘Uzun Savaş’’ içinde olduğuna ilişkin saptama geliyor. Bu saptama, bizi ister istemez, bir Dünya Savaşı kavramına götürüyor. Burada da ‘‘Soğuk Savaşı’’ andıran bir modelle karşılaşmaya başlıyoruz. Nitekim QDR, ‘‘terorizme karşı’’ kavramının yerine ‘‘terörü yöntem olarak seçmiş’’ ‘‘aşırı uçlar’’ (extremists) kavramını koyarak (Sf:V), savaşın kapsamını, hem kendisine hem de müttefiklerine, dolayısıyla Batı merkezli, sisteme karşı yönelik tüm tehditleri (‘‘teröristler küreselleşmeye karşıdır’’ sf:21), kapsayacak bir biçimde genişletiyor. Özel kuvvetlere yapılan vurguyla (Sf:17, sf:43), asimetrik tehdit (sf 19) ve ‘‘aşırı uçlar’’ saptamasını birleştirdiğimizde de QDR2005’te, her türlü mücadele yönteminin mubah sayıldığı, Cerejim değişiklikleri amaçlıyordu. Geçen dört yılın deneyleriyle ilgili tartışmalar, Suudi Arabistan’a yönelik eleştirilerdeki azalma, neocon kesim içinde bile, örneğin Weekly Standard, Policy Review, National Review gibi dergilerdeki kimi yorumlar, bu rejim değişikliğidemokratikleştirme taktiğinin bir dönüşüm geçirmeye başladığını gösteriyor. Bu dönüşümün izlerini QDR2005’te de görmek olanaklı. Bir ‘‘neocon’’ kalesi sayılabilecek Hoover Institute’ün yayını Policy Review dergisinin Web sitesine ocak ayında konan Tony Corn imzalı, ‘‘World War IV as Fourth generation Warfare’’ (IV. Kuşak savaş olarak IV. Dünya Savaşı) başlıklı çalışmada, bu tartışmalara ilişkin ilginç ipuçları var. ABD’nin Bükreş, Paris, Moskova büyükelçiliklerinde siyasi analist, AB ve NATO misyonlarında ‘‘kamu diplomasisi’’ uzmanı olarak görev almış şimdi de US Foreign Services Institute’de bölüm başkanı olarak bulunan Tony Corn’un, sol hareketin tarihini, teorisini, akımları arasındaki nüansları çok iyi bildiği anlaşılıyor. Corn bu bilgisini de kullanarak siyasal İslamı ve cihat hareketini analiz ediyor ve buradan oldukça çarpıcı kimi sonuçlar çıkarıyor: 1) Sosyal demokrasi/ Avrupa komünizmi, devrimci komünizme alternatifti, ama ılımlı İslam, radikal İslam’a alternatif değil, aksine onun ideolojik hegemonyasına hizmet eden bir araçtır. 2) İslamda reform yapmaya, bir Luther bulmaya çalışmak gerek QDR 2001QDR 2005 QDR2001, dünyada genel olarak ve uzun süre ilgi çekmemiş, birçok yorumcu tarafından atlanmıştı. Bu kez, QDR, hazırlanmaya başlandığından bu yana, medya tarafından yakından izleniyor. QDR2001, her ne kadar görünüşte 11 Eylül’ün ardından, onun etkisiyle, biraz da aceleyle hazırlanmış gibi sunulduysa da, New American Century adlı ‘neocon’ kurumun, 2000 yılında hazırladığı bir rapora dayanıyordu, esas olarak teorik bir belgeydi. QDR2005, hem QDR2001’e, hem de dört yıllık siyasi, askeri, diplomatik deneylerden çıkarılan derslere dayanıyor. The Economist’in aktardığına göre arkasında yaklaşık 500 kişilik bir uzmanlar, bürokratlar ordusu varmış. Hazırlanmaya başladığından bu yana, 10 ay boyunca yoğun bir biçimde tartışılan QDR2005’in üzerinde bir anlaşmaya varılmaya çalışılmış, çok daha fazla siyasi, pratiğe dayalı ve yönelik bir belge olduğu söylenebilir. QDR2001, bir imparatorluk iddiası manifestosuna benziyordu. QDR2005 çok daha somut, adeta bir çalışma tarzı prensipleri el kitabına benziyor. ‘‘Ortaklık’’ (partnership) sözcüğü, 2001’de yalnızca 13 kez geçerken, 2005’te 113 kez geçmesi de anlamlı. NATO sözcüğü 2001’de hiç yer almazken, 2005’te 22 kez geçiyor. QDR2005 birçok açıdan QDR2001’in devamı. Bu bağlamda, Prof. Barnett’in (Pentagon’s New Map, 2004) Web sitesinde vurguladığı gibi hâlâ ‘neoconların’ damgasını taşıyor. Örneğin, ‘‘tero nevre Anlaşması kurallarının rafa kalktığı, IV. Kuşak Savaşlar paradigmasının benimsenmiş olduğunu söyleyebiliriz. QDR2001’de Çin sözcüğü geçmezken, QDR2005’in ‘‘stratejik yol ayrımında’’ bir ülke olarak tanımladığı (sf: 40) Çin’le ilgili etraflı saptamalar yapması da anlamlı. Üç M: ‘Molla, Media, Military’ QDR2001, Terorizme (radikal İslama karşı) savaşın başarılı olması için, büyük Ortadoğu çapında, gerekirse şiddet kullanarak (sert), gerekirse, rejim karşıtı demokratik güçleri destekleyerek, sivil toplum örgütlerini kullanarak (yumuşak) CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle