25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 KASIM 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Seçimler, Kıbrıs, AB üyelik müzakere süreci Dünya Ekonomik Forumu’na damgasını vuran konular NOT DEFTERİ ZEKERİYA TEMİZEL 13 Gündem Türkiye’de riskler ? Başbakan Erdoğan’ın “seçim ekonomisi uygulanmayacağı” yönünde mesaj verdiği Dünya Ekonomik Forumu’nda uluslararası yatırım bankası Merill Lynch’in yatırımcılara dağıtılan Türkiye raporunda, “Üç bulut var, ama fırtına beklenmiyor’’ denildi. Ekonomi Servisi Dünya Ekonomik Forumu’nun İsviçre’nin Davos kenti dışında Avrupa’da düzenlediği tek toplantı İstanbul’da yapılıyor. Zirvede 40 ülkeden 400’e yakın katılımcı yer alırken zirvenin gündemine Türkiye’nin önündeki riskler damgasını vurdu. Bugün de devam edecek olan Dünya Ekonomik Forumu’nun Başkanı Claus Schwab, açılış konuşmasında, Türkiye’nin geleceğinden herkesin ümitli olduğunu söyledi. Buna karşılık uluslararası yatırım bankası Merill Lynch’in yatırımcılara dağıttığı raporda risklere dikkat çekildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “seçim ekonomisi uygulanmayacağına” dönük sözlerle rahatlatmaya çalıştı. Çırağan Oteli’nde düzenlenen basın toplantısıyla başlayan Dünya Ekonomik Forumu’nda basın toplantısı düzenleyen Başkan Schwab, hazırlanan Türkiye raporlarına dikkat çekerek her yönünün tartışılacağını aktardı. Türkiye’nin Brezilya, Rusya, Çin ve Hindistan gibi yatırım açısından cazip bir ülke olduğunu ifade eden Schwab, ayrıca Türkiye’nin büyük bir ekonomik ve siyasi potansiyele sahip olduğunu vurguladı. Söz konusu raporlarda da Avrupa’nın karşılaşabileceği risklerden petrol fiyatları şoku ve enerji kıtlığı, uluslararası terorizm, kitle imha silahlarının artışı ile devletler arası savaş ve iç savaş tehlikeleri karşısında Türkiye’nin risk azaltıcı rolünün “yüksek’’ olduğu vurgulandı. Türkiye’nin “sınırlı’’ rolü olabilecek risk faktörleri ise Avrupa’nın en önemli ticaret ortaklarından olan Çin’de meydana gelebilecek ani ekonomik durgunluk ve deprem gibi doğal afetler olarak sıralandı. Vergide Piyango Dönemi mi? Seçim yılına girilmesine, seçim öncesi vergi düzenlemesi yapmanın sonuçlarının da çok iyi bilinmesine karşın, vergi tartışmaları yeniden Türkiye’nin gündemine sokuluyor. Bu tartışmaların ülkenin gerçek gündemini değiştirmeye yönelik olduğu düşünülse de, tartışmalara kayıtsız kalınamıyor. Peki, nasıl oluyor da, önemli sorunlarla karşı karşıya olan bir toplumda, vergi her zaman gündemde kendine yer bulabiliyor? Bunun nedeni, ekonomik sorunlardan çoğunun vergi sorununun bir türevi olarak görülmesi, vergi aracılığı ile toplumsal bölüşüm ilişkilerine müdahale edilebilmesi, iktidarın yandaşlarına bu yolla gelir transferi yapabilmesi. Onun için ekonomik sorunlar ağırlaştıkça vergiye dönük beklentiler de artıyor. Düzenlemelerin sonucu bilinse de vergi toplum için her zaman bir umut yaratıyor. Yaygın, adil, haksız rekabet yaratmayan, yatırımlar için engel oluşturmayan, uygulanabilir, yaptırımlarıyla kaçakçıları caydıran, çağdaş bir vergi sistemi kurulmadığı sürece de bu umut tükenmiyor. Bu umutla oynamak isteyenler de köklü bir reform yapmak yerine, geniş kitleleri ilgilendirmekle birlikte, temelde işlevi olmayan düzenlemelerle toplumu oyalıyor. ??? Son vergi reformumuz(!) da ücretlilere vergi iadesini kaldırıyormuş. Oysa bu uygulama yürürlüğe konularak da reform yapılmıştı. Ücretlilere vergi iadesi kaldırılarak asgari geçim indirimi getirilecekmiş. Oysa vergide adaleti sağlamak için, sermaye ve emek gelirlerini farklı değerlendiren “ayırma kuramı” gereği uygulanan, ücretlilerin daha düşük oranlı bir tarife ile vergilendirilmesini de içeren uygulamaları yürürlükten kaldırarak en büyük reformlardan(!) biri yapılmamış mıydı? Şimdi de vatandaşların vergi iadesi kaldırıldıktan sonra da fiş almalarını özendirmek için, Çin’deki piyango uygulaması getirilecekmiş. Alınan fişlerle puan kazanılacak, fişler kazınarak ikramiye bulunacakmış. Peki Türkiye, bilgi teknolojilerinin sunduğu olanakları da kullanarak vergiyi doğuran her türlü ekonomik ve sosyal faaliyeti izleme olanağına sahipken, neden Zihni Sinir buluşlarına bile taş çıkartan ilkellikler peşinde koşuyor? Neden çağdaş vergi sistemlerinde yer bulamayan “iltizam usulü” (devletin vergileri birileri aracılığı ile toplaması ve vergiden onlara pay vermesi) benzeri usuller büyük bir buluşmuş gibi gündeme sokuluyor. ??? Aslında Türk vergi sisteminde iltizam usulünün kalıntıları her zaman yer buldu. Cumhuriyetin ilk yıllarında para veremeyenlerin bedenen çalışarak yerine getirdikleri “yol mükellefiyeti”nde bile, yaptıkları tahsilat üzerinden muhtar ve ihtiyar heyeti üyelerine pay veriliyordu. Ücretlilere vergi iadesi düzenlemesi de niteliği itibarıyla benzer bir düzenleme olarak görülebilmektedir. Belge toplayarak vergi kayıp ve kaçağının önlenmesine katkıda bulunanlara, topladıkları belge tutarının belirli bir oranında, pay verilmesi, yaygınlaştırılmış iltizam olarak tanımlanabilecek bir uygulamadır. Ancak bu uygulamanın başka sonuçları da oldu. Binlerce ücretli, vergi iadesini maaşlarının bir unsuru olarak algılayarak, toplamadıkları belgelerin de vergilerini almanın yollarını aradı. Vergi iadesinde sahte belge kullanımı yaygınlaştı. Böylece Cumhuriyet tarihinin en büyük kamu soygunlarından biri olan, ihracatta vergi iadesi yolsuzluğunu yapanlara suç ortağı yaratıldı. Üç beş kuruş için sahte belge ile iade alan ücretliler ile, sahte belgelerle trilyonlarca lira haksız vergi iadesi alarak yolsuzluk yapanlar aynı suçu işlemiş sayılıyorlar, suça itilenler, suça dönük mücadelede yer alamıyordu. Ücretlilere vergi iadesi, son yıllarda, vergiye bakışı belirleyen bir unsur oldu. Toplumun, az da olsa, bir kısmı, vergiye vergi kaçakçılarının, kara paracıların baktıkları pencereden bakar oldu. Şimdi getirilmesi düşünülen, belge almayı piyango bileti almak gibi algılatacak olan uygulama ise yurttaşlık bilinciyle alay etmektir. Umarız söylenti olarak kalır. Türkiye’de oluşturulacak vergi bilincinin temelinde “toplumsal yarar için bireysel sorumluluk” ilkesi yer almalıdır. Bireysel çıkar vaadiyle, şans oyunlarına çağrılarak yurttaşlık bilinci oluşturulamaz... ‘Öncelik partide değil, yatırımcıda’ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bizim için öncelik, ülkemiz ve ülkemizdeki yatırımcıların menfaatlarıdır, partimizin menfaatları değil. Kazanımlarımızı aynı kararlılıkla korumaya devam edeceğiz ve bundan asla taviz vermeyeceğiz” dedi. Türkiye’nin “fırsatlar ülkesi” olarak anıldığını kaydeden Erdoğan şunları söyledi: “Hem Cumhurbaşkanlığı seçimi hem de genel seçimlerin yapılacağı Türkiye’de 2007’de seçim bütçesi mi hazırlanacak, seçim politikalarına yönelik adımlar mı atılacak şeklinde spekülasyonlar yapılıyor. Açık ve net söylüyorum, bizim karakterimizde böyle bir anlayış yok. Bugüne kadar mali disiplinden nasıl taviz vermediysek bundan sonra da vermeyeceğiz.” Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Claus Schwab, Türkiye’nin geleceğinden herkesin ümitli olduğunu söyledi. İki gün sürecek olan Dünya Ekonomik Forumu Türkiye Zirvesi, Çırağan Oteli’nde düzenlenen basın toplantısıyla başladı. (AA) Merill Lynch: Yabancı endişeli Ekonomi Servisi Dünya Ekonomik Forumu’nda uluslararası yatırım bankası Merill Lynch’in Türkiye ile ilgili son raporu da katılımcılara dağıtıldı. Raporda, Türkiye’nin son dört yılda politik bakımdan beklenmeyecek şekilde sakin günler geçirdiği belirtildi. Bununla birlikte yatırımcılarda artık bu politik huzur ortamının devam etmeyeceği endişesinin başladığı kaydedildi. “Üç bulut var, ama fırtına beklenmiyor’’ denilen raporda, buluta benzetilen riskler Cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçimler ve Türkiye’nin AB üyelik müzakere sürecini canlı tutup tutamayacağı olarak gösterildi. Türk aktiflerindeki risk priminin bu üç gelişmeden kaynaklandığı anlatılan raporda, şu görüşlere yer verildi: “AKP ile laik kesimler arasında siyasi savaş çıkacağı kaygılarını yersiz buluyoruz. Hükümet, diyaloğa açık, pragmatist ve çatışmalardan uzak duruyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ekonomik dengeleri sarsmasına izin vermez. Temel senaryomuza göre AKP seçim kazanmakla birlikte, milletvekili sayısı azalacak. Kıbrıs nedeniyle AB’nin Aralık Zirvesi Türkiye için gürültülü geçecek, ama müzakere sürecinin bu yüzden sona ermesini beklemiyoruz. Belki gümrük birliği ile ilgili müzakere dondurulabilir, ama bu risk şimdiden fiyatlandırıldı.’’ Merkez Bankası’nın önümüzdeki 10 ay boyunca mevcut koşullarda faizleri sabit tutacağı öngörülen raporda, büyümedeki yavaşlamanın geçici olacağı, sürdürülebilir borçlanmanın artık sorun olmadığı belirtildi. Merill Lynch, TÜİK’in milli gelir rakamlarını revize etmesinin ardından milli gelirin üçte bir oranında yüksek çıkacağı tahminine raporda yer verdi. Sezer’den bizi örnek alın çağrısı Ekonomi Servisi Dünya üzerinde sınıraşan toplam sermaye akışının, 2004’te 6 trilyon dolara ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, “Yabancı sermaye için önemli bir çekim merkezi haline gelen Türkiye, tüm İslam Konferansı Örgütü üyesi ülkelerle bu konudaki tecrübe ve birikimlerini paylaşmaya hazırdır” dedi. İslam Konferansı Örgütü Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 22. Toplantısı’nda konuşan Sezer, üyeleri arasında ciddi gelişmişlik farkları bulunan İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) üyesi ülkelerin nüfusunun yüzde 30’a yakınının, en az gelişmiş ülkelerde yaşadığına dikkat çekerk, “Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı son yıllarda özellikle İKÖ üyesi ülkelere yönelik teknik yardımlarını önemli ölçüde arttırmıştır. İKÖ üyesi ülkeleri diğer üye ülkelere teknik yardımlarını arttırmaya davet ediyorum” dedi. İSEDAK Başkanlığı görevini de yürüten Sezer, olumlu gelişmelere karşın dış borç sarmalı, uluslararası gerginlikler, güvenlik sorunları, ani mali krizler ve gelişmiş ülkelerin dünya ticaretinde haksız rekabete yol açan uygulamalarının, gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkelerin ekonomi alanındaki çabalarına engel olduğunu dile getirdi. Toplantıda, 47 üye ülke ve 14 uluslararası kuruluştan toplam 260 dolayında delege ve temsilci yer alırken, 22 ülkeden de bakan düzeyinde katılım oldu. ‘Bir hayal gerçek oldu’ Ekonomi Servisi Dünya Ekonomik Forumu’nda verilen mesajlardan bazıları şöyle: Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı: Bu iki günlük toplantının ardından, Türkiye bir fırsatlar ülkesidir diyebiliriz. Ülkenin AB sürecindeki imajı çok önemli. Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk: Davos toplantılarını yıllar boyunca başka ülkelerde izleyen biri olarak bir hayalin Türkiye’de gerçekleştiğini görmek mutluluk verici. AB’nin Türkiye’ye yaklaşımı, hitap ediş tarzı bir şekilde ele alınmalı. Her iki tarafın birbirini daha iyi anlaması önemli. CocaCola Uluslararası Başkanı Muhtar Kent: Toplantı zamanlama açısından çok önemli. Türkiye’nin bulunduğu bölgede istikrarsızlık olmasına rağmen Türkiye daha güçlü ve istikrarlı bir ülke konumuna geldi. Doğan Gazetecilik AŞ İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan: Türkiye’de kamuoyunun Avrupa Birliği’ne desteği 6 yıl içinde yüzde 70’lerden yüzde 30’a düştü. Bunun en önemli nedeni Kıbrıs. AB’nin birtakım şeyleri anlatması lazım. Asıl mesele şu: AB nereye gitmek istiyor? İçe dönük bir istikrar adası mı olacak, yoksa dışa dönük bir küresel oyuncu mu olacak? G E R G İ N L İ Ğ İ N F A T U R A S I Y T L’ Y E Ç I K T I Hafta başından itibaren yaşanan yabancı çıkışı ve AB zirvesi öncesi tedirginlik nedeniyle her günü değer kaybıyla kapatan YTL’nin dolar ve Avro karşısındaki düşüşü dün de sürdü. Türkiye’ye özgü risklerden kaçınmak amacıyla yabancıların son iki gündür etkili olan çıkışlarıyla dolar, yaklaşık bir ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Bankalararası piyasada dolar kotasyonları gün içinde 1.4880 YTL ile 18 Ekim’den beri en yüksek seviyesini görürken serbest piyasada öğleden sonra gelen satışlarla dolar kuru 1.48 YTL’nin altına geriledi. Gösterge kurlara göre YTL’nin son bir yıldaki değer kaybı dolarda yüzde 8.7’yi, Avro’da ise yüzde 16.7’yi buldu. M A L İ Y E YA Ş A M I N D A N / 6 Ekim 2006 tarih ve 26311 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar”a göre gümrük muafiyetli ithalat, KDV istisnası ve kredilerde faiz desteği, yatırımlara sağlanacak destek unsuru olarak belirlenmiştir. Bugün faiz desteğini açıklamaya çalışacağız. 1 Faiz desteği nasıl uygulanacaktır? Hangi yatırımlara bu destek sağlanacaktır? ArGe yatırımları... Kalkınmada öncelikli yörelerde yapılan yatırımlar... Çevre konularında yapılacak yatırımlar... KOBİ yatırımları... 2 Faiz desteği sağlanacak krediler ve faiz destek puanı nedir? MUSTAFA PAMUKOĞLU tarafından yapılır. Bu değerlendirme; makro ekonomik politikalar, arztalep dengesi, sektörel analizleri içerir. KOBİ yatırımlarında (nelerin KOBİ yatırımı olacağı tebliğ ile belirlenecek) asgari 200 bin YTL, azami 2 milyon YTL sabit sermaye yatırımı... KOBİ kapsamına girmeyen işlemlerde yatırımlarda asgari 1 milyon YTL olması gerekir... Finansal kiralama şirketleri aracılığı ile yapılacak yatırımlarda, finansal kiralama şirketleri için aranacak asgari yatırım tutarı 200 bin azami faiz desteği tutarı (YTL) 300.000 300.000 200.000 1.000.000 Teşvikli Yatırımlara Faiz Desteği şartlar ne? Müsteşarlığın uygun görmesi... ArGe yatırımlarında müsteşarlıkça uygun görülen işletme mazlemelerinin alımında işletme kredisinin kullanılması... Yukarıdaki vade şartları... Kredinin ifta planına uygun ödenmesi. Birinci defa ödememe halinde faiz desteği durdurulur. Tekrarında destek sona erdirilir. Alınan kredinin teşvik belgesi kapsamındaki yatırımda kullanılması... Finansal kiralama şirketleri aracılığı ile yapılacak yatırımlarda faiz desteği sağlanmaz. Döviz destek %2 %2 Destek süresi ilk 4 yıl cı bankaya veya katılım bankasına verilir. Aynı yatırım için faiz desteği uygulanmasına yönelik olarak birden fazla aracı banka talepte bulunamaz. 4 Faiz desteği nereden karşılanacak ve azami sınırı var mı? Faiz desteği bütçe kaynaklarından karşılanacak Azami yatırım kredi faiz desteği aşağıdaki rakamları aşamaz. Yatırım türü ArGe Çevre KOBİ Kalkınmada öncelikli yöreler Kredinin Kredinin YTL cinsi vadesi destek Yatırım kredisi en az 1 yıl %5 ArGe işletme en az 7 en çok 12 ay % 5 (Bu rakamları ilgili bakan 1 katına arttırmaya veya yüzde 75 azaltmaya yetkilidir.) 3 Faiz desteği için Kullanılmış makine ve teçhizat için faiz desteği verilmez. Faiz desteği bir ara (Bu rakamları ilgili bakan 1 katına arttırmaya veya yüzde 75 azaltmaya yetkilidir) 5 Teşvik belgesine bağlanacak yatırım projesinin değerlendirmesi şartları nedir? Mali ve teknik değerlendirme müsteşarlık YTL olacaktır. Burada sabit yatırım tutarı 2 milyon YTL’yi aşıyorsa bu KOBİ yatırımı olarak addilmeyecektir. (Bu rakamları ilgili bakan 1 katına arttırmaya veya yüzde 75 azaltmaya yetkilidir.) pamukm?superonline.com CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle