14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 KASIM 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr 11 Birlik, Türkiye’yi ne hükümet ve devlet başkanları ne de dışişleri bakanları zirvesine çağırdı BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI AB’den Ankara’ya davet yok MAHMUT GÜRER Papa, Paparazzi ve Papazı Bulanlar... Batı’nın dev tekelleri gelip pazarımızı işgal edecek de Papa yerinde mi duracak? Tabii ki o da gelip galipleri kutsayacak, hep yaptıkları gibi... Hükümet Avrupa’ya ve Amerika’ya tüm sevgisini ve sadakatini gösterecek de karşılıksız mı kalacak? Papa gelip onları onurlandıracak... Avrupa Parlamentosu 1994’ten beri Türkiye’ye söylemediğini bırakmayacak; koskoca Papa bunun altında mı kalacak? Haçlı Seferi’ni ilan eden gezisini nasıl yapmaz? Üstüne düşeni o da yapacak. Türkiye’de yeni bir “İslamcı sınıf” yerleştirmeye çalışanlara Avrupa adına ondan başka kim destek verebilir? Hıristiyan Avrupa adına yeni İslamcı kadroları kutsayacak: Dinlerarası diyalog başka türlü nasıl olur ki? Üstelik Lozan’ın bir kenara ittiği Fener Patrikhanesi şimdilerde hükümetin, kimi sermaye çevrelerinin ve tabii Amerika’nın gözdeleri arasında. Dinlerarası diyaloğa vazgeçilmez olarak Fener de Ermeni papazları da katılacaklar. Aynen AB’nin belgelerinde yazdığı gibi. Papa’nın gelişi AB sürecinin ayrılmaz bir parçası. Türkiye yeniden sömürgeleştirilirken Vatikan’ın burada bulunmaması büyük haksızlık olurdu. ANKARA AB, Türkiye konusunda ikili ilişkileri etkileyecek kararlar almaya hazırlanırken Ankara’nın 1415 Aralık tarihinde düzenlenecek olan Hükümet ve Devlet Başkanları Zirvesi’ne davet edilmediği ortaya çıktı. Bunun yanı sıra Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün de 11 Aralık’ta gerçekleştirilecek AB Dışişleri Bakanları Zirvesi’ne çağrılmadığı belirtildi. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ise, “Diğer aday ülkelerin de toplantılara çağrılmadığını ve bu nedenle sorun olmadığını” ileri sürüyorlar. AB, 11 Aralık’ta dışişleri bakanla ? Ankara’ya “6 Aralık’a kadar limanlarını aç” ültimatomu veren AB’nin, Türkiye’yi gündemi kendisiyle ilgili olan 2 zirveye çağırmamasının ikili ilişkilerde sıkıntı yaratacağı belirtiliyor. Türk kaynakları ise “Önemli değil. Diğer aday ülkeler de çağrılmadı” değerlendirmesi yapıyorlar. rı, 1415 Aralık’ta ise hükümet ve devlet başkanları zirvesini toplayacak. Dışişleri bakanları toplantısının, Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki tutumu en önemli gündem maddesi olacak. 1415 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek hükümet ve devlet başkanları doruk toplantısında ise Ankara ile hangi fasıllarda fiili müzakerelere başlanacağı ve her ülkenin taraması biten fasıllara ilişkin “Değerlendirme Raporları” yayımlanacak, bu kapsamda Türkiye, AB’nin açtığı başlıkta “fiili müzakerelere” başlayacak. tabileceği belirtiliyor. Dışişleri Bakanlığı kaynakları ise, toplantıya Türkiye’nin katılmamasının AB’nin kendi tercihi olduğunu söylediler. Kaynaklar, bu durumun sadece Ankara’ya bağlanamayacağını belirtirken “Bu toplantılara çağrılmayan tek aday ülke biz değiliz. Diğer ülkeler de çağrılmadı. Zaten bu tür toplantılara gitseniz bile toplantı sırasında AB üyesi ülkeler ara ‘Çağrılmayan sadece biz değiliz’ Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre ise, Ankara’ya “6 Aralık’a kadar limanları aç” ültimatomu” veren AB, Türkiye’yi kendisiyle ilgili yapılan toplantılara çağırmadı. Bu durumun ikili ilişkilerde sıkıntı yara sında bulunamazsınız” değerlendirmesini yapıyorlar. Öte yandan Dışişleri Bakanlığı’ndan bir heyetin önceki günlerde Finlandiya’ya giderek istişarelere hız kazandırdığı öğrenildi. Ancak bu heyetin Yunanistan ve Rum Kesimi ile değil sadece Finlandiya Dışişleri Bakanlığı’ndaki heyet ile görüştüğü belirtiliyor. Bu heyetin diğer ülkeler ile bir araya gelmesinin söz konusu olamayacağını vurgulayan kaynaklar, “Sayın Bakan buraya gelerek çeşitli görüşmelerde bulunacak. O bölgeye giden heyet tamamen Türkiye’nin tezlerini ve yaklaşımlarını anlatmalı” değerlendirmesini yaptılar. SP SANDALYE SAYISINI ÜÇ KAT ARTIRDI Sosyalistlerin ve aşırı sağın zaferi HALUK BAKIR Dinlerarası ve sermayelerarası diyalog... Bu köşede hep yazdım; Batı kapitalizmi siyasi, iktisadi, askeri ve kültürel (dini) güç olanaklarını eşgüdümlü bir biçimde kullanarak başarısını (ve emperyalizmini) yürütegelmiştir. İçinde yaşadığımız yıllarda ABD ve AB, Türkiye ve bölge üzerinde yeni planlarını (ve haritalarını) yürütüyorlar. Türkiye’de önce siyasetsermaye ittifakı kuruldu. Washington Uzlaşması’nın (1978), 24 Ocak 1980’de Türkiye’de uygulanması; arkasından 12 Eylül’de kimi generallerin “Amerikan darbesi” ile İslamcılığı da işin içine katması. (*) Sosyal devletin ve Cumhuriyet’in değerlerinin yavaş yavaş, soğuk savaş biterken altının oyulması. 3 Kasım 2002’den başlayarak postmodern Özalcılıkla Türkiye’nin iktisadi, siyasi ve dini kapılarının Batı emperyalizmine tamamen açılması. İslamcı yapılanmanın, “serbest piyasa, özelleştirme, dışa açılma” araçları ile her koldan desteklenmesi. Dinlerarası diyalog ve sermayelerarası diyalog birbirlerinin ayrılmaz parçalarıdır. Çünkü her ikisi de postmodern emperyalizminin en etkin silahları olarak kullanılıyorlar. Türkiye’nin iç piyasası şirketlersermayebankalararası diyalog adı altında işgale açık hale getirilmişse işgalin son ayağı da oluşmalıdır. Coşkun Çörüz tisi 9, Yeşil Sol 7, Hıristiyan Birlik 6, Demokratlar 66 3, radikal dinci SGP AMSTERDAM Hollanda’da önceki 2 ve Hayvan Çıkarları Partisi PVDD gün yapılan erken genel seçimlerden ise 2 milletvekilliği elde etti. Yeni kuJan Marijnissen ve Sosyalist Parti (SP) rulan PVDD, kendisini tarihte ilk kez zaferle çıkarken, Müslümanlığı ülkeye hayvanların çıkarlarını önde tutan partehdit olarak gören Geert Wilders’in Öz ti olarak tanımlıyor. Yabancı kökenlilegürlük Partisi’nin beklenmedik yükse rin katılımının yüksek olduğu ve bu lişi başta azınlıklar olmak üzere geniş ke seçmenlerin PvdA, SP ve Yeşil Sol gisimlerde rahatsızlık uyandırdı. bi sol partilere oy verdikleri belirlendi. Başbakan Jan Peter Balkanende’nin Milletvekili sayısını 9’dan 26’ya yükHıristiyan Demokrat CDA’sı selterek seçimin kesin galien büyük parti olma özellibi sayılan Sosyalist Parti liğini korudu, İşçi Partisi Marijnissen Hollanarti liderleri, deri PvdA ve liberal VVD pardalıların daha insancıl ve Wilders’in tileri ise umduklarını bulasosyal bir Hollanda istedikkatılacağı bir madı. Yeni seçilen meclislerini belirtti. SP’nin beklente PvdA ve SP listelerinden koalisyonda yer medik başarısı, enerji, kamu 3 Türk asıllı milletvekilialmayacaklarını taşımacılığı ve sağlık seknin yer alması kesinleşti. törlerinde uygulanan özelbildirdiler. Pim Fortuyn cinayetileştirmelerle gelen hayat panin gölgesinde yapılan 2002 halılığından bunalan kesimseçimlerinin ardından 2. kez erken se lerin, giderek merkeze kayan PvdA’dan çimlere giden Hollanda’da siyasi karma soğumalarına bağlanıyor. şa sürüyor. Sonuçlar sol partilerin topPvdA’nın ikinci ismi Nebahat Allam milletvekili sayısının arttığını gös bayrak da, uğradıkları oy kaybının neterirken, sandalye dağılımı, sol veya sağ denini Cumhuriyet’e, “Demek daha bir koalisyon oluşumuna zemin sağla sosyal bir toplum için yapılması gemıyor. Hükümet oluşturma sürecinin rekenleri SP bizden daha iyi anlattı, bundan ders çıkarmamız gerekir” diuzun ve sancılı geçmesi bekleniyor. Geçici sonuçlara göre CDA 41, İşçi ye yanıtladı. Parti liderleri, Wilders’in Partisi 32, Sosyalist Parti 26, Liberal katılacağı bir koalisyonda yer almayaVVD 22, yabancı karşıtı Özgürlük Par caklarını bildirdiler. Nebahat Albayrak P Sosyalist Parti lideri Jan Marijnissen seçimin kesin galibi sayılıyor. (Fotoğraf: AFP) Saadet Karabulut Soykırım baskısı geri tepti YUSUF ÖZKAN Haçlı Seferi Vatikan’ın patronu, Türkiye’ye bunun için gelmektedir. Soros’lar, dev Batı tekelleri, dev petrol şirketleri Türkiye’yi işgale başlamışlarsa Papa da işgalcileri kutsamakla görevlidir. Amerika Kore’ye, Vietnam’a, Irak’a askerlerini sokarken papazlar da yanlarındadır, hiç ayrılmazlar. Bugün Güney Kore’nin yarısı Hıristiyan yapıldı. Bizdeki biraz farklı; tanksız, topsuz bir işgal. Şirketler, Soros’lar, bankalar işgal etmiş. AB ve IMF gibi kurumlardan da “işgal belgeleri” ve “ipotek senetleri” almışlar. Bu Papa işgali kutsamaya gelmektedir. Sonunu getirmek için. Kendisi kayıtlı bir Nazi’dir. Bugüne kadar Türklere ve Müslümanlara söylemediğini bırakmadı, hepsi belgelendi. O buraya Batı kapitalizminin ve işgalinin bir temsilcisi olarak geliyor. Adına sermayelerarası diyalog, dinlerarası diyalog; hatta siyasetçilerarası diyalog da diyebiliriz. İşgalde, İstanbul’u işgal eden Batılı ordular ile futbol maçları düzenleyip adına, “dostluk turnuvası” dedikleri gibi. Papa Türkiye’ye AB’nin ve ABD’nin Türkiye politikalarının bir parçası olarak gelmektedir. Bu politika, Lozan’ı Sevr’e taşımak isteyen bir projedir. Bu gerçeği görmek istemeyenler Batı’nın misyonunun bir parçası haline düşeceklerdir. Her şey o kadar ortada, o kadar açık ki... (*) Hayatım Avrupa, İkinci Kitap, Truva Yay., 2006. www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali AMSTERDAM Ermenilerin soykırım iddialarını tanımadıkları gerekçesiyle 3 Türk kökenli adayı liste dışı bırakan Hıristiyan Demokrat Parti ve İşçi Partisi’nden 2 Türk kökenli isim milletvekili seçildi. CDA’dan Coşkun Çörüz 19. sıradan, PvdA’dan Nebahat Albayrak 2. sıradan seçildi. Sosyalist Parti’nin 14. sıradan aday gösterdiği Saadet Karabulut da meclise girmeyi ba şardı. Türk asıllı diğer adaylardan Türk seçmenlerin tercihli oylarıyla meclise girme şansı en yüksek olanı D66 partisi milletvekili Fatma KoşerKaya görülüyor. D66, geçen ay yaşanan “Ermeni soykırımını tanıma” tartışmalarında diğer partileri, adaylarını sınavdan geçirerek ayrımcılık yapmakla suçlamış, bunun üzerine bazı Türk kuruluşları KoşerKaya için tercihli oy kampanyası başlatmışlardı. Tercihli oyların sayı mı, gelecek salı günü belli olacak. PvdA’da, sonuçların alınmasından sonra “şok” yaşandı. Türk kökenli adaylara “Ermenilerin soykırım iddialarını tanıma baskısı” yapması nedeniyle Türk seçmeni küstüren PvdA, “tutarsız” çizgisi nedeniyle dar gelirlilerin ve diğer yabancı kökenli seçmenlerin de güvenini yitirdi. Dar gelirli seçmenlerle, başta Türkler olmak üzere yabancı kökenlilerin Sosyalist Parti’yi benimsediği ortaya çıktı. Kadın hakları raporu AP’nin türban ilgisi ELÇİN POYRAZLAR BRÜKSEL Avrupa Parlamentosu (AP) Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Hakları Komisyonu’nun Türkiye raporunda, türbanlı kadınların resmi işgücü piyasasında ayrımcılığa maruz kalıp kalmadığının saptanması istendi. Daha önce Türkiye raportörü Camiel Eurlings’in hazırladığı raporda ilk kez yer verilen türban konusu, bu defa kadın hakları raportörü Sosyalist Parti’den Hollandalı üye Emine Bozkurt’un raporunda ele alındı. “Türkiye’de Kadınların Sosyal, Ekonomik ve Politik Yaşamda Rolü” başlıklı raporun “işgücüne katılım” bölümünde, “Cinsiyete dayalı ayrımcılık riskinin olup olmadığını saptamak için Türk hükümetinden türbanlı kadınların katılımları da dahil olmak üzere, kadınların işgücü piyasasına erişimlerinde karşılaştıkları ayrımcılıkla ilgili sağlıklı veriler sağlanması talep edilir” ifadeleri yer aldı. Türkiye’deki kadın haklarına yönelik ağır eleştirilerin yer aldığı raporda, bu konudaki yasaların geriye döndürülme çabalarının endişeyle izlendiği ifade edildi. Raporda kadına şiddeti suç sayan yasanın gözden geçirilmesi çabalarından AKP milletvekili Halil Ürün’ün eşine şiddet uygulamasıyla vazgeçilmiş olmasına dikkat çekildi. Hükümete ve AB Komisyonu’na namus cinayetlerini bir öncelik olarak ele alma çağrısının yapıldığı belgede, güvenli sığınma evleri yapılması, kadın odaklı ekonomik gelişmeye teşvik sağlanması ve namus cinayetlerini cezalandıran yasaların uygulanması istendi. CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle