14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 KASIM 2006 SALI 4 HABERLER Bakan Tüzmen’in ‘kaçakçılığa yardım’la suçlanan Müsteşar Vekili Şahin hakkındaki kararına itiraz DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN AB ile Kritik Dönem AB’nin dönem başkanı Finlandiya’nın Başbakanı Matti Vanhanen, Helsinki’de düzenlenen ulusal parlamentoların AB Komisyonları (COSAC) toplantısı sırasında, Türkiye’nin Kıbrıs ile ilgili yükümlülüklerine bağlı kalmaması durumunda, AB’nin katılım müzakerelerini etkileyecek çıkarımları düşünmek zorunda kalacaklarını belirtmiş. Finlandiya Başbakanı’nın Türkiye’nin Kıbrıs Rum kesimine limanlarını ve havaalanlarını açması için 6 Aralık tarihine kadar süre tanıyan önerisi Olli Rehn tarafından da desteklenmiştir. Kısacası, Türkiye’den istenen, limanlarını ve havaalanlarını Kıbrıs Rum kesimine açarak, Papadopulos’un tek başına Kıbrıs’ın tümünü temsil ettiğinin kabulü yolunda bir adım daha atılmasıdır. Buna karşılık AB’nin, KKTC’nin içinde bulunduğu izolasyonu kaldırmak değilse bile, hafifletmek yolunda herhangi bir girişimi olmayacağı da ortaya çıkmış durumdadır. Vanhanen’in açıklamaları, Türkiye AB ilişkilerinde, kritik bir döneme girildiğini göstermektedir. Hemen belirtmek gerekir ki, gelişme sürpriz değildir ve birçok kişi müzakere sürecinin liman ve havaalanlarının Kıbrıs Rum kesimine açılması sorunuyla kesintiye uğramasını beklemekteydi. ??? Türkiye’den bu ödün ne karşılığında istenmektedir? Başka bir deyişle, Türkiye limanlarını da açsa, öbür istekleri de kabul etse AB’ye tam üye olma yolunda mesafe alacak mıdır? Hayır. Bu “hayır” yanıtı daha önce de burada belirtildiği gibi, bundan iki yıl kadar önce 17 Aralık 2004’te, dangalak olmayanların kolayca anlayacakları kadar açık biçimde belirtilmiştir. Bu durum AKP’yi çok rahatsız etmemektedir. Çünkü 17 Aralık 2004 metnini kabul eden Tayyip Erdoğan’ın amacı Türkiye’yi AB’ye taşımak değil, müzakere sürecini devam ettirirken, ülkedeki dengeleri değiştirmektir, bu oyunu da AB’nin de desteğiyle bugüne kadar başarı ile yürütmüştür. AKP’nin kendi mantığı bu durumda da istenen ödünü vererek, yola devam etmek olurdu; üstelik müzakerelerin kesilmesi halinde ortaya çıkacağı ileri sürülen, sıcak paradaki kaçış hareketi de böylelikle önlenirdi. Ne var ki bir zamanlar büyük çoğunluğu ile “ne pahasına olursa olsun” AB diyen Türk kamuoyu, artık büyük çoğunluğu ile AB macerasına kuşkuyla yaklaşmakta, hatta açıkça olumsuz tavır belirtmektedir. Üstelik de Türkiye artık seçim havasına girmiş bulunmaktadır ve bu ortamda, bir hiç karşılığında, sırf müzakereleri devam ettirmek için Kıbrıs’ın verilmesi yolunda yeni bir adım olan böyle bir ödünün ağır bedeli olacaktır. ??? Türkiye’de kamuoyu, Kıbrıs’ta istenenler verilince, önümüze yeni istekler çıkarılacağını, “Ermeni soykırımı” savının pek yakında yine gündeme geleceğini gayet iyi bilmektedir. Bu ve benzeri bıktırıcı talepler birbirlerini izleyecektir. Aslında bunların hiçbirine gerek yok. AB şu anda genişleme yorgunu ve ne yapacağını bilemez durumda. Bu koşullar altında Türkiye’yi bünyesine kabul edip sindirmesi mümkün değil. Bu durum karşısında Türkiye’nin yapması gereken ise son derecede basittir. Daha önce, öbür aday ülkelerden talep edilenler çerçevesinde kalacak olan isteklere olumlu yaklaşım, uyumun gerektirdiklerini yapmak, bu şekilde de müzakerelerin sürmesi ve ilerde belki daha olumlu bir konjonktürde, üyeliğe, veya üyeliğe benzer bir statüye doğru yol alınması. Ama, bir hiç karşılığında, bu çerçeve dışında kalan taleplerin hiç tereddüt etmeden geri çevrilmesi şarttır. Türkiye’nin bu tavrının hemen müzakerelerin kesilmesine yol açacağını da sanmıyoruz. Çünkü sonu üyeliğe varmayacak olan bu müzakere sürecinin devamından, Avrupa’nın Türkiye’den daha çok çıkarı vardır. Bütün mesele, biraz yüreklilik gösterip kaçınılmaz riski göze almaktadır. Zaten sonucu üyeliğe varmayacak müzakere sürecinin kesilmesinin fazla bir önemi de yoktur. Başsavcılık: Soruşturma şart İLHAN TAŞCI ANKARA Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in ‘‘kaçakçılığa yardım’’ ve ‘‘rüşvet almakla’’ suçlanan Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet Şahin’in soruşturulmasına izin vermemesine ilişkin kararına itiraz ederek, kaldırılması istemiyle Danıştay’a başvurdu. Başsavcılığın itirazında, Tüzmen’in ön incelemesiyle ‘‘maddi gerçeğe yönelik kuşkuların giderilemediği, sağlıklı olarak değerlendirme yapılabilecek açıklığın kazandırılmadığı’’ vurgulanarak Şahin’in olaydaki rolüne ilişkin delillerin var olduğu hususunun hiç dikkate alınmadığına işaret edildi. Şahin hakkındaki iddialara ilişkin gerçeğe ulaşmak için soruşturma yapılmasının zorunlu olduğu kaydedildi. Şahin hakkında akaryakıt kaçakçılığına yardım ettiği iddiasıyla gümrük müfettişlerince rapor düzenlenmiş, ancak Tüzmen yap ? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazında, akaryakıt kaçakçılığına yardım ettiği iddiasıyla hakkında düzenlenen rapora karşın Tüzmen’in “suçsuz” olduğu sonucuna vardığı Gümrük Müsteşar Vekili Şahin hakkında yapılan işlemlerin maddi gerçeğe yönelik kuşkuları gidermediği vurgulandı. Danıştay, itirazı yerinde görürse başsavcılık, Şahin hakkında ‘‘kaçakçılığa yardım’’ ve ‘‘rüşvet’’ iddiasıyla hazırlık soruşturması yapacak. tığı ön inceleme sonucunda Şahin’in ‘‘suçsuz’’ olduğu sonucuna vararak soruşturulmasına yer olmadığına karar vermişti. Yargıtay Başsavcılığı’nın soruşturma istemine de Tüzmen olumsuz yanıt vererek, Şahin hakkındaki soruşturmanın yapılmasına engel olmuştu. İddialara ilişkin bilgi ve belgeleri bakanlıktan isteyen başsavcılık, yaptığı incelemenin ardından Şahin hakkındaki soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararın kaldırılması istemiyle dün Danıştay’a başvurdu. sının maddi gerçeğin araştırılması ve ortaya çıkarılması için yapıldığına işaret edildi. Başsavcılığın başvurusunda, Şahin hakkındaki iddialara ilişkin yapılan işlemlerin ‘‘Maddi gerçeğe yönelik kuşkuları gideremediği, sağlıklı olarak değerlendirme yapabilecek açıklığın kazandırılmadığını’’ gösterdiği vurgulandı. Konuya ilişkin Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan hazırlık soruşturmasında Şahin’in olaydaki rolüyle ilgili ne gibi delillerin var olduğu konusunun hiç dikkate alınmamasının eleştirildiği başvuruda, ‘‘Kaldı ki müfettişlik raporunda dahi araştırılması gereken yönler bulunmaktadır. Bu dosyadaki ithaline teşebbüs edilen madde ile ilgili raporlar, ihbarlar, basına yapılan açıklama, gümrük muhafaza memurunun ifadesi başlı başına hazırlık soruşturması yapılmasını zorunlu kılmaktadır’’ değerlendirmesi yapıldı. BORÇLAR ERTELENECEK AKP’den sel mağdurları için gecikmeli paket ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet, önce Güneydoğu’da çeşitli bölgeleri, daha sonra da Hatay’ın İskenderun ilçesini vuran sel felaketleriyle ilgili paketi dün nihayet açıkladı. Selden zarar gören bölgelerde, çiftçi ve esnafın borçları faizsiz ertelenecek, TOKİ, konutu hasar görenlere uygun şartlarda yeni ev yapacak. Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, 15 Eylül’den bugüne kadar, ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşanan sel felaketine ilişkin alınan kararları açıkladı. Çiçek, ürün, hayvan ve seraları en az yüzde 20 oranında zarar gören esnaf ve çifçile? Ürün, hayvan rin Ziraat Bankası ve seraları en az ve Tarım Kredi Koyüzde 20 oranında operatifleri’ne olan zarar gören esnaf borçlarının 1 Arave çiftçilerin Ziralık’tan itibaren 1 yıl at Bankası ve Tasüreyle faizsiz olarım Kredi Kooperak ertelendiği bilratifleri’ne olan dirdi. Çiçek, afet bölgelerinde ağır ve borçları faizsiz erorta hasarlı oturulatelenecek. Oturumaz konutların yerilamaz konutların ne de TOKİ tarafınyerine de TOKİ dan uygun şartlarda tarafından konutkonutlar yaptırılacalar yaptırılacak. ğını bildirdi. Çiçek, toplantıda geçmiş ekonomik krizlerden olumsuz etkilenen küçük ve orta ölçekli işletmelerin borçlarının yeniden yapılandırılmasını öngören tasarı ile Gelir Vergisi Yasası’nda değişiklik öngören tasarısının da imzaya açıldığını kaydetti. ‘Rüşvet’ de araştırılacak CHP’li Kemal Anadol’un bir ihbar mektubuna atıf yaparak, Şahin’in 300 bin dolar rüşvet aldığı iddiasını gündeme getirdiği anımsatılarak ‘‘Bu iddianın da hazırlık soruşturmasıyla açıklığa kavuşturulabileceğine’’ dikkat çekildi. Danıştay, itirazı yerinde görürse, Başsavcılık, Şahin hakkında hem ‘‘kaçakçılığa yardım’’ hem de ‘‘rüşvet’’ iddiasıyla hazırlık soruşturması yapacak. Rolü dikkate alınmadı Olayın gelişimi ve değerlendirmesini yapan başsavcılık ön soruşturma ve hazırlık soruşturma İktisat Bankası davası İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Aksoy’a 2.5 yıl hapis cezası İstanbul Haber Servisi Erol Aksoy, İktisat Bankası kayıtlarında gerçeğe aykırılık iddiasıyla yargılandığı davada 2 yıl 6 ay hapis ve 250 bin YTL para cezasına çarptırıldı. İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada mahkeme heyeti, davanın zamanaşımına girmesine bir aylık sürenin kaldığını, bu nedenle son bir ay içinde 4 duruşma gerçekleştirerek karar verdiklerini açıkladı. Aksoy’un avukatı Turgut Kazan, savunma için yeterli sürenin verilmediğini belirterek, esasa ilişkin savunma yapmayacağını söyledi. Mahkeme, Aksoy’un bankanın yönetim kurulu üyesi ve başkanvekili olduğu sırada, sanıklar genel müdür Roy Arto Gevrekyan ve genel müdür yardımcısı Fikret Güler ile birlikte “işlemlerin kayıt dışı bırakılması suretiyle gerçek mahiyetlerine uygun düşmeyen muhasebeleştirme” suçunu işlediklerinin ortaya çıktığını kaydetti. Mahkeme heyeti, Aksoy’un yanı sıra Gevrekyan’a 2 yıl 1 ay hapis ve 104 bin 150 YTL para cezası, Güler’e ise 1 yıl 8 ay hapis ve 37 bin 500 YTL para cezası verdi. Güler’e verilen hapis cezası ertelendi. ‘Öcalan’ın özlemiyle örtüşüyor’ Çiçek, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ın F tipi cezaevine nakledilmesi yönündeki sözlerinin anımsatılması üzerine, bu konuyla ilgili açıklamaların sağlıklı bilgilere dayanmadığını söyledi. Çiçek, ‘‘Sayın genel başkanın söylemiyle, terörist başının özlemi örtüşüyor. O da orada kalmaktan rahatsız ve oradan bir an evvel başka cezaevlerine nakledilmesi taleplerinde bulunuyor. O taleple kongredeki söylem örtüşmüş oluyor’’ diye konuştu. ö[email protected] asirmen?cumhuriyet.com.tr PEKİN Binlerce insan sabahın erken saatlerinde Pekin’in ünlü Tien An Men meydanındaki Mao Zedung’un mozolesi önünde kuyruğa girmişlerdi. Çinliler, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu Mao Zedung’u mezarında görebilmek amacıyla ülkenin değişik yörelerinden kalkıp Pekin’e gelmişlerdi. 30 yıl önce Çin Komünist Partisi’nin davetlisi olarak bir heyetle burada bulunduğumuz yıllarda bambaşka bir Çin vardı. Mao Zedung hayattaydı, Kültür Devrimi etkisini sürdürüyordu. Aradan 30 sene geçtikten sonra “büyük bir değişim yaşayan Çin”de gerçekten neler değişmişti, gözlerimle görmek istiyordum. Değişik duygular içindeydim. Çinlilerin de benzer bir ruh hali içinde olduklarını fark ettim. ??? Mao Zedung’u yattığı yerde görebilmek için gelen Çinlilerin yüzlerine baktım. Kılık kıyafetlerini anlamaya çalıştım. Çoğunluğunun kıyafetlerinden köylerden geldikleri anlaşılıyordu. Pekin’i aile grupları halinde ziyaret ediyorlardı. Üç kuşağın bir arada olması ilgi çekiciydi. Dedeler ve nineler, şehirlik el ‘Başkan Mao’nun Mozolesinde biselerini giymişlerdi. Torunlarının ellerinden tutmuşlardı. Kuyruğa girince, “Elinizdeki her şeyi bırakın, fotoğraf makinesi yasaktır” uyarılarıyla karşılaştık. Binler hızla sıralar halinde Çin’in Anıt Kabir’ine doğru yürüyordu. Türkiye’den gelen heyetin üyeleri olarak biz de kalabalığın arasına karıştık. Çinliler çok sevimli insanlar. Bizim yabancı olduğumuzu anladıkları için gülümsüyorlar, sıcak bir duyguyla bir şeyler söylüyorlardı. Kuyruk hızla ilerlerken, ben geçmiş yıllara gidiyor, çevremdeki insanları anlamaya çalışıyordum. Bahçeden içeriye girdiğimizde, bir küçük baraka gözümüze çarptı. Üç Yuen’e sarı kasımpatılar satılıyordu. Bir tane aldım. Yoksul Çinliler için kıymetli bir para sayılabilirdi üç Yuen. Çiçek almaya gelen Çinlilere baktım.. daha çok köylülerdi. Kıyafetlerinden öyle anlaşılıyordu. ??? Büyük kalabalıkla sessizlik içinde içeri girdik. Mao Zedung’un beyaz mermerden yapılmış, gülümseyen bir heykeliyle karşılaştık. Ayak ayak üstüne atmış oturuyordu, tipik pozlarından biriydi. Çinlilerle birlikte sarı kasımpatıyı heykelin ayağının dibine bıraktım. Birkaç adım sonra başka bir bölüme geçtik. Mao’nun mumyalanmış bedeni orada yatıyordu. Yüzünü ışıklandırmışlardı. Çevresini çiçeklerle süslemişlerdi. Yıllar sonra onu görebilmiştim. Duygulandım, derin düşüncelere daldım. Geçmiş yıllarım gözümün önünde bir film şeridi gibi canlandı. Onun ölüm haberini, Tire’de parti faaliyeti yapmaya gittiğimde öğrenmiştim. Ne çok üzülmüştüm. Dünyanın dengesinin değişeceğine inanmıştım. Çok şeyler değişmişti. 30 yıl sonra değişik duygular içindeydim. Çevremdeki insanlara baktım. Ne düşündüklerini anlamam çok zordu. ??? Mozolenin son bölümü, satış reyonlarından oluşuyordu. Heykeller, rozetler, bayraklar satılıyordu. Birden Çin’in yeni yüzüyle karşılaştım. Ekonomi ve para her şey haline gelmişti. Değişen Çin’i anlamak kolay mıydı? Milyonlarca insan her gün Mao Zedung’un mozolesine koşuyordu. Ona saygı duydukları kesindi. Seviyorlar mıydı? Çinli dostlarımın cevabı ilginçti: Gençler onu ne seviyorlar, ne de nefret ediyorlardı. Onu bir gerçek, bir tarih olarak kabul ediyorlardı. Köylüler, genç ihtiyar onu seviyorlardı. Kırlık bölgeler henüz hızla zenginleşmenin, ekonomik büyümenin nimetlerinden yararlanmıyordu, ya da çok az yararlanıyordu. Eski olanaklarını kaybetme korkusu onları Mao’ya bağlıyordu. ??? Yaşlılar ve orta yaşlı şehirliler de Mao’yu seviyorlardı. Hızlı değişen Çin onlara sempatik gelmiyordu. Alışamamışlardı. Her şeyin parayla be lirlendiği yeni dünya onlara ait değildi. Mao Zedung, şu anda Çin’i yönetenler için ne anlam ifade ediyordu? Bunu anlamak hepsinden zordu. Mao Zedung’un Pekin’de görünür yerde bir tek fotoğrafı kalmıştı. Tien An Men Meydanı’nda, “Yasak Şehir”in kapısında Mao’nun büyük bir resmi asılıydı. Mao’nun “Kızıl Kitap”ı bir turistik malzemeye dönüşmüştü, sokaklarda, eskicilerde satılıyordu. ??? Mao’nun mozolesinden çıktım. Köyden geldikleri belli olan bir aile toplu fotoğraf çektiriyordu. Yaşlıları ortalarına aldılar. Ben de onların yüzlerine baktım. Çin, iç savaşı 1949’da tamamlamış ve Mao Zedung Kızılordu’nun başında Pekin’e girmişti. Aradan 57 yıl geçmişti. Birçok şey gibi Mao da artık tarih olmuştu. Çin’in geçmişiyle ve kendi geçmişimi iç içe katarak dolaşıyorum Pekin’i. Duygularımı, izlenimlerimi sizlerle paylaşmayı sürdüreceğim. Günümüz Çin’ini nasıl anladığımı sizlere aktarmaya çalışacağım. ‘Ö ĞRETMENLER AŞAĞILANIYOR’ Türk EğitimSen Ankara’ya yürüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk EğitimSen Genel Başkanı Şuayip Özcan, kamuoyunun dikkatini eğitimde yaşanan sorunlara çekmek amacıyla bugünden itibaren 108 şube başkanı ve il temsilcisiyle Ankara’ya yürüyeceklerini bildirdi. Özcan, ‘‘24 Kasım Öğretmenler Günü’’ dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmenleri el üstünde tuttuğunu ve öğretmenlik mesleğinin kutsallığını her fırsatta dile getirdiğini belirtti. Özcan, günümüzde ise öğretmenlerin ‘‘aşağılandığını, horlandığını, kötü muameleye maruz bırakıldığını’’ kaydetti. Özcan, ‘‘Yaşanan problemleri ve çözüm taleplerini ilgililere bizzat iletmek amacıyla Türk EğitimSen, bugünden itibaren 108 şube başkanı ve il temsilcisiyle Ankara’ya yürüyüş yapacaktır’’ dedi. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle