14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 KASIM 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr İflas ve küçülmelerin gündemde olduğu özel havacılıkta 2007, konsolidasyonlar yılı olacak 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Sabancı: ‘Para var, alacağız’ OLCAY BÜYÜKTAŞ Bütçe ile Giden Cumhuriyet’in ilk yıllarının gerçek değerlerinden biri de devlet bütçesinin gelirgider denkliğidir. Bu ilkeden, 1950’lerden sonra vazgeçilmesinin sonuçları, yalnız ekonomik değil, siyasal olarak da çok ağır olmuştur. Bu nedenle, işbaşındaki hükümetin, kendisinden önce başlayan ve esas olarak IMF kaynaklı olan bütçe disiplinine bağlı kalması doğrudur. Ancak, izlenen yol yanlıştır. Denklik, bütçeyi daraltarak değil, genişleterek sağlanmalıydı. Hükümet, denk bütçeye, devletin ekonomideki yerini küçülterek ulaşmak istiyor; bütçe gelirlerini artırmıyor ve giderlerini sınırlı tutuyor. Bir devletin ekonomideki yerinin göstergesi olarak, vergilerin yıllık toplam ulusal üretim değeri içindeki payı alınır. Vergi yükü de denilen bu pay, OECD verileriyle aşağıdaki Tablo’dan izlenebilir. Vergilerin doğrudandolaylı ayırımında yaşanan büyük adaletsizlik bir yana, Türkiye vergi toplamıyor. Oysa Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir ve ekonomide devletin yeri, yalnız kamu hizmetlerinin etkinliği açısından değil, temel altyapı ve araştırma geliştirme yatırımları açısından da çok daha büyük olmalıdır. ??? Bütçe yıl sonu ödeneklerinin katkılı ulusal üretim değeri içindeki payı, 2007 Bütçe Gerekçesi’nde yer alan verilere göre 2002’de yüzde 43. 8’e ulaşıyordu. Hükümet bu oranı hızla azaltarak, 2005’te 33.1’e düşürmüştür. Bütçe ödeneği ulusal üretim oranının, 2006’da yüzde 31.0 olacağını öngören gerekçesi, bu payın, 2007’de yüzde 30.5; olmasını istemekte; bunu izleyen 2008’de yüzde 28.6; 2009’da da yüzde 26.7 olmasını planlamaktadır (s. 65). Hükümetin tutumu bellidir: Bütçeyi tam bir kararlılıkla azaltmak. Denklik küçüklükte aranıyor. IMF destekli sıkıştırılmış bütçe ile, gerçekte, kamu hizmetlerinin çöküşü hızlandırılıyor. En temel kamu hizmetleri olan güvenlik ve adaletin içler acısı durumu ortadadır. Toplumsal yaşamın ana dokusunu oluşturan ‘‘can ve mal güvenliği’’ insanların sokağa çıkmasını olanaksız kılıyor. Geçen yılın ‘‘toplamı’’ ile kıyaslanırsa bu yılın ilk dokuz ayında, ‘‘günlük işlenen suçların artış oranı’’ yüzde 64’tür; tehdit, kapkaç, aile içi şiddet, kalpazanlık ve oto hırsızlığı gibi ‘‘ekonomik nedenli suçlar’’ başı çekiyor. Ulaşım ve iletişim altyapısı çok yetersizdir; büyük kentlerde başta raylı sistemler olmak üzere kamu ulaşımı içler acısıdır. Eğitimde ise çok daha kalıcı, uzun dönemli bir yıkımın altyapısı oluşturuluyor; bilimsel bilgi yerini ‘‘hurafelere’’ bırakıyor. Adalet, işlemiyor; sağlık hizmetlerinin yetersizliği büyüyor. Özetle, bu yıl da devlet bütçesi ile ‘‘giden’’, yeterli, etkin ve nitelikli kamu hizmetidir. Kimi AB Ülkelerinde ve Ülkemizde Vergilerin Yurtiçi Üretim İçindeki Payı, 2003 5Yüzde olarak. 2003 50.1 47.7 35.5 43.1 35.4 41.8 36.3 38.8 39.7 32.8 2004 50.4 48.8 34.7 43.4 36.0 41.1 35.0 38.8 39.7 31.3 2005 51.0 49.7 34.7 44.3 37.2 41.0 32.3 İsveç Danimarka Almanya Fransa İngiltere İtalya Yunanistan AB15 AB19* TÜRKİYE Sivil havacılığa üniversite desteği ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir’e 1 Kasım 2005’te tarifeli seferlere başlayan Pegasus Havayolları’nın orta ve uzun vadeli planları olduğunu belirten Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, bunun için daha fazla uçak ve binaya değil, kaliteli insana ihtiyaç olduğunu söyledi. Anadolu Üniversitesi’nde (AÜ) düzenlenen toplantıya katılan Sabancı, “Öğrenci arkadaşlardan bir ricam olacak. Yeri geldiğinde egonuzu arka cebinize koyun. Başarılı olduğunuz takdirde, kariyerinizi riske atacak daldan dala atlayan bir mantık izlemeyin” diye konuştu. AÜ Rektörü Prof. Dr. Fevzi Sürmeli ise “Sivil havacılık sektörüne 20 yıldır katkı sağlıyoruz. Sadece pilotaj konusunda değil, teknik ve hava trafik kontrolü olarak çalışan çok sayıda mezunumuz var’’ dedi. Toplantının ardından Ali Sabancı, AÜ Sivil Havacılık Yüksekokulu’nda öğrenim gören 14 pilot adayına burs sözleşmelerini vererek uçak rozeti hediye etti. Tarifeli seferlerde bir yılı geride bırakan Pegasus, rekabetin iyice sertleşeceği gelecek yıla damgasını vurmaya hazırlanıyor. Üç şirketin aktif olarak faaliyet gösterdiği özel havayolu sektöründe gelecek yılın konsolidasyon ve küçülme yılı olacağını söyleyen Pegasus Genel Müdürü Ali Sabancı, söz konusu konsolidasyonlarda rol alacaklarını söyledi. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Sabancı, havacılık işine baş koyduklarını belirterek geçmiş bir yılı değerlendirdi. Geleceğe ilişkin hedefleri de açıklayan Sabancı, havacılıkta kalıcı olmak için sermaye gerektiğine dikkat çekti. Sektörde, bir şirketin iflas ettiğini, birinin de küçülme kararında olduğunu hatırlatan Sabancı, “Burada kalıcı olmak için sermaye gerekir. Çünkü yazın uçaklar dolu, kışın boş. Biz bu işe baş koyduk. Para da var. Gelecek yıl sektörde konsolidasyon yılı olacak ve biz bu konsolidasyonlarda rol oynayacağız. Halen gizlilik anlaşması yaptığımız bir görüşme devam ediyor. 22 Kasım’da nasıl bir seyir izleyeceği belli olacak” dedi. Yabancıların da sektöre ilgisi olduğunu anlatan Sabancı, kendilerinin kapılarının sıkça çalındığını, ikisi fon, biri şirket olmak üzere üç teklif aldıklarını ancak şimdi ? Pegasus Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, 2007’nin havacılıkta konsolidasyon yılı olacağını ve kendilerinin de söz konusu konsolidasyonda rol oynayacaklarını söyledi. lik çok sıcak bakmadıklarını anlattı. 16 noktaya uçuluyor 1 Kasım 2005’te tarifeli uçuşlara başlayan Pegasus, bugün 16 noktaya tarifeli uçuş yapıyor. Bilet fiyatları 25 Geçen bir yıl içinde Sabancı’nın memnun olmadığı noktaların başında şirketin yurtdışına tarifeli uçuş sayısının daha fazla olmaması. Bedava şampanya yok Pegasus’un 15 yıl önce kurulmuş olmasına karşın bir yıldır aktif çalıştığını ha Uçaklarda satılan 16 çeşit üründen yolcuların yüzde 14.5’i satın alıyor. Ali Sabancı, Avrupa havayollarının yoluculara havada 8 Avro’luk satış yaptığını kendilerinin ortalama yalnız 3 Avro’luk satış yaptıklarını dile getirerek, daha fazla satış yapmak istediklerini, gelecek ay yolculara sigorta satmaya başlayacaklarını açıkladı. Görevlilerin, satışlardan yüzde 20 pay aldığını belirten Sabancı, görevlilerin başka satılabilecek ürünleri önerecekleri bir toplantı talep ettiklerini söyledi. YTL’den başlıyor. Ali Sabancı’ya göre, eğer iki ay öncesiden alırsan bu fiyata çok rahat bilet bulursun. Zaten web sayfası yenileniyor. Kısa bir süre sonra, ‘şu tarihlerde indirimli bilet bitmiş ancak şu gün var’ diye bilgi almak mümkün olacak. Bir yılda başarılanlar; güvenli ve zamanında uçuş. Geçen ay zamanında kalkış oranı yüzde 95.5. Tarifeli uçuşlarda bir uçak günde 78 kez, carter’larda 23 kez uçurulabiliyor. Almanya’ya seköz noktaya yolcu taşınıyor. Yurtdışında bu işler nasıl yapılıyor diye merak edildiğinden kabindekiler yurtdışından eğitim aldı. tırlatan Ali Sabancı, şirketin sektöre bir dizi yenilik getirdiğini anlattı. Sabancı’nın anlattıklarına göre yapılan araştırmalarda yolcu tericihi belirleyen en önemli faktör fiyat. Yani koltuk aralığı ya da ikram değil. Hele Türkiye gibi en uzun uçuşların 1.5 saat olduğu bölgelerde 4050 dakikalık uçuşlarda koltuk aralığı dar olsa ne olur olmasa ne olur. Bu nedenle ucuz fiyat politikası sürecek. Yolculara 28 Ekim’den itibaren yalnız çay, su ve kahve bedava olarak veriliyor. Sabancı’ya göre bedava şampanya içimek isteyen başka şirketleri tercih etsin. Uçağa reklam Kısa bir süre önce Avea ile bir anlaşma yaparak, Pegasus uçaklarını reklam mecrasına dönüştürdüklerini, ilk uygulamanın da Avea ile başladığını anlatan Sabancı, işbirliği çerçevesinde Pegasus’un Boeing 737/500 uçaklarından birinin ön bölümündeki 37 metrekarelik alan ile kuyruk bölümündeki 58 metrekarelik alan Avea’nın reklam karakterleri “gibigibiler” ile renklendiğini dile getirdi. Protokol kapsamında ayrıca, dış hat seferi yapan uçakların koltuk arkalarındaki masaların dış yüzeylerini yine Avea’nın reklam görselleri süsleyecek. Sıcak paranın tatlı serüveni! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) hazırladığı raporda, Türkiye’yi krizlere açık hale getiren sıcak paranın şu anki büyüklüğünün, ekonominin geleceğini önemli ölçüde tehdit ettiği belirtildi. ATO’nun hazırladığı “Sıcak Paranın Türkiye Serüveni’’ başlıklı raporda, kısa vadeli sermaye hareketlerinin serbest bırakıldığı 1989 yılından bu yana geçen 18 yılda Türkiye’nin sıcak para serüveni mercek altına alındı. Buna göre, sıcak para 18 yılda, Hazine iç borçlanma kâğıtlarında 19 kattan fazla, borsada ise 13 kattan fazla kazanç elde etti. Sıcak paranın, Türkiye’yi krizlere açık hale getirdiğine dikkat çekilen raporda, eylül ayı itibarıyla ‘’yabancı kaynaklı’’ sıcak para stokunun 57 milyar 92 milyon dolara ulaştığı kaydedildi. Bankalar zararı unuttu Ekonomi Servisi Son yıllarda yabancı ortaklıklarla rekabetin arttığı finans sektöründe bankalar, kârlılıklarını da yükseltme yarışına girdi. Yapı Kredi zarardan kâra geçen bankaların başında gelirken, hisselerinin yüzde 46’sı yunan National Bank of Greece’e satılan Finansbank, yüzde 157’lik artışla net kâr rakamını en çok artıran banka oldu. FransızBelçika sermayeli Dexia ile ortaklık yapan DenizBank, yılın ilk 9 ayında net kârını 258 milyon YTL’ye çıkardı.Yılın ilk 9 ayı itibarıyla sektörün en yüksek net kâr rakamını 1.4 milyar YTL ile Ziraat Bankası açıkladı. Özel bankalar arasında ise Akbank 1.2 milyar YTL’lik net kâr ile ilk sırada yer aldı. 2006’nın ilk 9 aylık döneminde Fortis’in vergi öncesi kârı 124 milyon YTL olurken, Yunan Alpha Bank ile ortaklık görüşmelerine başlayan Alternatifbank 30 milyon YTL, Konutta faiz seçime bağlı ANKARA (AA) Mayıs ve haziran aylarında finansal piyasalarda yaşanan dalgalanma sonrası konut kredilerinin yüzde 70’e varan oranda azaldığına dikkati çeken Bank Europa Genel Müdürü Cüneyt Genç, emlak sahiplerinin de ileriye yönelik beklentilerinin de işlem sayısının azalttığını söyledi. Konut kredisi faizlerinin mayıs öncesi seviyesi olan yüzde 1’lerin altını görmesi için ise genel seçimlerin yapılması gerekeceğini vurgulayan Genç, “Seçimlerden çıkacak sonuçların olumlu algılanması durumunda konut kredisi faizleri yeniden yüzde 1’in altını görebilir’’ dedi. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com nak vermeyi amaçlıyor. Japonya ABD ile balistik füzelere karşı ortak savunma sistemi kurma sürecine de hızla ilerliyor (Ass.Press. 16/11). Bu sırada Japonya’nın; eğitim müfredatını, tarih bilincini ve ulusal duyarlılıkları güçlendirecek yönde yeniden düzenlemeyi amaçlayan bir yasa geçirdiği de görülüyor (BBC 16/11). Yasakuni Türbesinin Ulusal Politiği başlıklı çalışmanın yazarı, Prof. Tetsuya Takahashi’ye göre önceki Başbakan Koizumi’nin, savaş suçlularının yattığı bu türbeyi, ısrarla her yıl ziyaret etmesi de, din ve devlet arasındaki ayırımı kaldırmayı, imparatorun iradesiyle halkın iradesinin aynı şey olduğunu, şehitlik kavramını vurgulamayı amaçlıyor. Avrupa içinde ve ABD karşısında, örneğin Irak savaşı konusunda, Rusya ile ilişkilerde, giderek daha bağımsız politikalar, hatta bir yeni Ostpolitik (Doğu politikası) izleyen Almanya’nın (The Economist, 16/11) gündemindeyse “Beyaz Kitap” adlı bir savunma reformu programı var. ABD ve Avrupalı müttefikleri tarafından desteklenen bu rapor ülke içinde tartışmalara neden oldu. Çünkü, hem Almanya’nın artık çıkarlarını salt ülke savunmasıyla sınırlamadığı, küreselleşme ve taşımacılık yollarının açık tutulması gibi tüm dünya yüzeyini kapsayacak biçimde yeniden tanımlamayı, hem ordunun sayısını gelecek 4 yıl içinde 250 binden 327 bine çıkarmayı, hem de gerekli olduğunda, örneğin bir terörist saldırı anında, ülke içinde görevlendirmeye olanak sağlamayı amaçlıyor (UPI, 26/10, Financial Times, 15/11). Ayrıca, “Beyaz Kitap” halen yaklaşık 9 bin askerini dünyanın çeşitli bölgelerinde konuşlandıran Almanya’nın ek olarak NATO’ya 15 bin, Avrupa Savaş Gücü’ne de 18 bin asker ayırmasını öngörüyor. Özetle Almanya ve Japonya’nın, büyük ekonomik güçlerine “uygun” bir askeri etkinliğe ulaşmak için atağa kalktıkları, söylenebilir. 15 AB ülkesi+Çek Cum. Macaristan, Polonya ve Slovakya. Veri Yok. Kaynak: Maliye Bakanlığı, Yıllık Ekonomik Rapor 2006, s.61. Türkiye Kalkınma Bankası 164 milyon YTL, Türkiye Sinai Kalkınma Bankası 74 milyon YTL net kâr açıkladı. LONDRA [email protected] D Ü N YA E K O N O M İ S İ N E B A K I Ş Son veriler Almanya’da ekonomik büyümenin beklentileri aştığını, Japonya’nın II. Dünya Savaşı sonrasının en uzun ekonomik toparlanma dönemini yaşadığını gösteriyor. Bir süredir tüm dikkatler Çin üzerinde yoğunlaştığından, bu iki ülkedeki gelişmeler yeterince ilgi çekmiyor. Halbuki ekonomik toparlanma göstergelerinin yanı sıra ikisi de, askeri açıdan da birer büyük güç olmayı amaçlayan adımlar atıyorlar. / ERGİN YILDIZOĞLU E KO N O M İ K İ TA P L I Ğ I Bu Sırada Almanya ve Japonya… oldukları da bir gerçek. Özetle, her ne kadar Çin çok büyük bir büyüme hızı sergiliyor olsa da geçen 10 yılda gelebildiği nokta en fazla işte yukarıda özetlediğim kadar. yüzde 4’e gerilemişti. Merryl Lynch’in hesaplamalarına göre artmaya devam eden ihracat da, Japonya’nın Yen’i revalüe etmeye zorlandığı1985 Plaza anlaşmasından bu yana ilk kez GSMH’nin yüzde 16’sına ulaşıyordu (Financial Times 14/11/06). Almanya’ya gelince, orada da ekonomik büyüme hızının, beklentileri aştığı görülüyor. Maliye Bakanı Peer Steinbrueck’e göre bu perforGenel üretkenlik sıralamasında da ABD altıncı, Japonya yedinci, Almanya sekizinci ve Çin elli dördüncü sırada yer alıyor (www.weforum.org). EL KADI’NIN TÜRKİYE MACERASI Gazeteci Nedim Şener’in, Birleşmiş Milletler’in “terör finansörleri” listesinde adı geçen ve Türkiye’de malvarlıkları dondurulan Yasin el Kadı etrafında dönen olayları işlediği kitabı “Hayırsever Terörist”, Güncel Yayıncılık’tan çıktı. Kitapta, Başbakan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu’nun Yasin el Kadı’nın hesabına para yatırdığını tespit eden müfettişlerin karşılaştığı engellemeler de yer alıyor. Ekonomik toparlanma 1980’lerde, “güçler dengesi” tartışmaları alanında esas hikâye Çin değil, Japonya ve Almanya’nın yükselmekte olmasıydı. 1990’larda Japonya’da mali piyasalardaki köpük patladı, uzun bir deflasyon dönemi başladı. Almanya ise birleşme sürecinin getirdiği yükleri, hazmetmekle uğraşmak zorunda kalacaktı. Bu sırada, hızlanan küresel mali genişleme ABD için önemli bir avantaj getiriyor, güçlü bir ekonomik toparlanmaya olanak sağlıyordu. 1990’ların sonunda jeopolitik geri gelirken gözler, bu kez Çin’in büyüme hızına, gittikçe artan uluslararası ilişkiler ağına dikildi. Bir dönemde, Almanya AB içinde değerlendiriliyordu. Japonya ise askeri olarak pasifti, ekonomik olarak zayıflamıştı. Şimdi bu görüntülerin belirgin bir biçimde değişmeye başladığı anlaşılıyor. Geçen hafta Japon hükümeti, III. üç aylık dönemde ekonomik büyümenin beklenenin de üzerinde gerçekleştiğini, böylece 2002’de başlayan ekonomik toparlanmanın 58. ayını tamamladığını açıkladı. Reel ücretlerdeki gerileme geçen yıl durmuş, işsizlik, 2005’te yüzde 5.5’ten Almanya ve Japonya askeri güç olmak istiyor ABD ile birlikte dünya üretiminin yüzde 48’ini gerçekleştiren Japonya ve Almanya, son yıllarda, bu ağırlıklarına uygun bir askeri yapıya ulaşma çabalarını hızlandırdılar. Bu bağlamda Japonya’nın gündeminde esas olarak iki konu var: Anayasayı, orduyu öz savunma gücü olmaktan çıkararak uluslararası alanda siyasi amaçla kullanabilecek yönde değiştirmek ve Başbakan Şinzo Abe’nin geçen hafta yaptığı bir söyleşide yeniden vurguladığı gibi (The Ashai Shimbun, 18/11), ABD ile daha yakın işbirliğine olanak verecek “bir ortaklaşa savunma konseptinin” benimsenmesi. İkincisi, Kuzey Kore’nin nükleer deneme yapmasından sonra hızlanan nükleer silahlar tartışmaları. Yakın zamana kadar nükleer silahlar konusunu ağzına alan bakanlar istifaya zorlanırken, şimdi savunma bakanının konuyu gündeme getirebilmesi, Çin’e yönelik bir mesaj olarak yorumlanıyor (Stratfor, 19/10). “Ortaklaşa savunma konseptiyse”, ABD’ye yönelik bir saldırı, örneğin bir balistik füze saldırısı durumunda, Japonya’nın devreye girebilmesine ola Japonya, Almanya ve Çin Dikkatle Çin üzerinde yoğunlaştı ama, onun ekonomik ve askeri ağırlığı hâlâ Almanya ve Japonya’nın gerisinde. Dünya gayri safi hasılası, yaklaşık 44.5 trilyon dolar. Genel sıralamaya bakınca, trilyon dolar olarak, ABD’nin 12.4’le birinci sırayı aldığı görülüyor. Arkasından 4.57’yle Japonya, 2.8’le Almanya geliyor. Çin 2.23 triyon dolarla üçüncü sırada. Çin’in kişi başına hasılasının ise, 6 bin 800 dolar ile diğer üç ülkenin çok gerisinde kaldığını görüyoruz: Kişi başına GSMH ABD, Japonya ve Almanya için sırasıyla, 41.600, 31.600 ve 30.000 dolar (IMF, (CIA, Fact Book2005). Konumuzla ilgili olarak savunma harcamalarına bakarsak, ABD 2005 itibarıyla 478 milyar dolarla başı çekiyor. Aynı yıl Japonya, Almanya ve Çin’de savunma harcamaları milyar dolar olarak, sırasıyla 42, 40 ve 41. Kişi başına savunma harcamalarında, ABD 1593 dolarla yine birinci sırada yer alıyor. Almanya 500 dolarla ikinci, Japonya ise 330 dolarla üçüncü sırada. Çin’in kişi başına savunma harcamasıysa yalnızca 31 dolar. Çin’in nükleer silahlarını anımsayarak bu verilerin efektif olarak başka türlü sıralanması gerektiği söylenebilir. Ancak Japonya ve Almanya için nükleer silah üretmenin yalnızca hukuki bir sorun olduğu, bu iki ülkenin karar verdikleri anda en fazla bir yıl içinde amaçlarına ulaşabilecek teknik düzeye sahip KRİZLERİN BELGESEL ROMANI Scala Yayıncılık’tan çıkan iktisatçı Yaşar Erdinç’in kaleme aldığı “Para HarekâtıKrizlerin Belgesel Romanı”, roman üslubuyla krizlerin nedenlerini, nasıl ortaya çıktığını sorgulayan bir çalışma. Kitabın kahramanı Hülya, 21 Şubat 2001 krizi sonrasında kaybettiği babasını mezara gönderen süreci anlamak ister. Başka hangi ülkelerde, ne tür krizler yaşandığı, krizlerin önlenip önlenemeyeceği kitap boyunca tartışılıyor. AB YOLUNDA BAZI SORULAR Türk Sanayici ve İşadamları Derneği ve Türkiye İşverenler Sendikası Avrupa Birliği (AB) Temsilcisi Dr. Bahadır Kaleağası’nın “Avrupa Galaksisinde Türkiye Yıldızı” adlı çalışması Doğan Kitap’tan çıktı. Kitapta, Türkiye’nin AB yolunda geçirdiği ve geçireceği aşamalar politik, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla irdeleniyor. mansın arkasında ihracatın ve iç piyasadaki talebin gücü var (Bloomberg, 17/11/06). İşsizlikte de 500 bin kişilik bir azalma söz konusu. Güçlü Avro ve yüksek enerji maliyetlerine rağmen eylül ayında ihracatın geçen dört yılın en yüksek düzeyine ulaşmış olması da Alman ekonomisinin rekabet gücünü kanıtlıyor. Gerçekten de World Economic Forum hesaplarına göre dünya “şirket üretkenliği” sıralamasında ABD birinci, Almanya ikinci, Japonya dokuzuncu, Çin ise atmış dördüncü sırada. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle