11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 OCAK 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti, ‘Faizleri yüksek tutuyor’ şeklindeki eleştirileri yanıtladı 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK ‘Brezilya’ya bakın, öyle konuşun’ Ekonomi Servisi Görev süresi 13 Mart’ta sona erecek olan Merkez Bankası (MB) Başkanı Süreyya Serdengeçti, özellikle ihracatçılardan gelen ‘‘Reel faizi yüksek tutuyor ve TL ’nin aşırı değerlenmesine yol açarak ihracatın önünü tıkıyor’’ eleştirilerini, ‘‘Bunları söyleyenler Brezilya’nın durumunu yakından incelemeli’’ diye cevapladı. Serdengeçti, ‘‘Brezilya istikrar çalışmalarına bizden daha önce başlayan bir ülke. Brezilya’da enflasyon bizim altımızda. Kamu borcunun milli gelire oranı bizim altımızda. Brezilya’nın cari dengesinde fazla var. MB’nin faizleri bizim kat be kat üstümüzde. Bizim faizlerimizi yüksek bulanlardan şunu bekliyorum biraz da: Brezilya’ya bakıp onu incelesinler. Bu herkese açık’’ dedi. Serdengeçti, geçen hafta İstanbul’da düzenlenen ‘‘Uluslararası Enflasyon Hedeflemesi Konferansı’’ndan sonra gazetelerin ekonomi servisi yöneticileri ile düzenlediği sohbet toplantısında, çeşitli konularda yöneltilen soruları özetle şöyle yanıtladı: Sözleşmeniz yakında bitiyor. Durum nedir? Görev sürem 13 Mart Pazartesi günü bitiyor. Kafam son derece net: 5 yıllığına bu göreve gelinir, bağımsız bir şekilde ifa edilir. Sonunda Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı’nın imzasıyla ya uzatma olur ya da yeni bir ismin göreve getirilmesi. Yetki ve sorumluluk hükümette. Değiştirilmenizi isteyenler var? Ülkede yıllar sonra enflasyon tek haneye düşmüştür. Bundan dolayı görev uzatımına olumlu yaklaşanlar olacaktır. Hiç şüphesiz, bu olumlu gelişmeden çıkarları sarsılan gruplar, değişen ekonomiye uyum sağlayamayanlar da olacaktır. Bunların hepsi normal. Faizi çok ağır indiriyor, diyorlar. Sizden sonra gelenler faizi indirebilir mi? Faizlere Para Politikası Kurulu (PPK) ka ‘Regie’ Alışveriş ‘‘Regie’’, tekel demek. Fransızcadan Osmanlı zamanında dilimize girmiş. Osmanlı İmparatorluğu, borç alırken kural olarak devletin bir gelir kaynağını ‘‘karşılık’’ göstermek zorundaydı. Tütünden elde edilen gelir, bu tür gelirlerin başında geliyordu. Osmanlı’nın borçlarını ödeyemez duruma düşmesinin bir sonucu olarak 1881’de yayımlanan ünlü Muharrem Kararnamesi’nin 9. maddesi uyarınca 1882’de kurulan ‘‘Memaliki Osmaniye Duhanları Müşterekü’lMenfaa Reji Şirketi’’, Fransızcasıyla ‘‘la Regie Cointéressée des Tabacs de L’Empire Ottoman’’, yabancı sermayenin sahip olduğu bir tekeldi. Şirketin açtığı birkaç sigara fabrikasından biri de, 1897’de açılan Samsun sigara fabrikasıydı. Regie İdaresi, halkın üzerinde her bakımdan bir baskı kurdu; kaçakçılığı önlemek amacıyla oluşturulan kolcuları, diğer yaptıklarına tuz biber ekti. Bir taraftan düşük fiyat vererek ve ürün bedelini ödeme güçlükleri çıkararak tütün çiftçisini eziyor, bir taraftan da fabrikalarında ürettiği sigarayı, tekel yetkisini kullanarak yerli tüketiciye çok yüksek fiyatla satıyor; böylelikle halkı iki yoldan soyuyordu. Şirketin adında yer alan ‘‘ortak çıkar’’ yabancı üç büyük ortağın ortak çıkarına bırakılıyordu. Kurtuluş Savaşı’nı izleyen günlerde, İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresi’nde Çiftçi Grubu’nun isteklerinin ilk sırasında ‘‘Regie idare ve usulünün ilgası’’ yer alıyordu. Bu istek Kongre’ye katılan çiftçilerle birlikte tüccar, sanayici ve işçi temsilcilerinden oluşan 1100 dolayında delegenin oybirliğiyle onaylandı. Şirketin faaliyeti 1925’te sona erdirildi; sigara üretimi Tekel’e devredildi. Teknolojisi yenilenmeyen Regie’den kalma sigara fabrikasının faaliyetine yaklaşık 10 yıl önce son verildi. Yıllar süren çabalardan sonra Samsun’da, bugün özelleştirme kapsamında olan başka bir sigara fabrikası kuruldu. Son yıllarda, Tekel’e bağlı üretim birimleri birer birer özelleştiriliyor. Türkiye çiftçisi tütün üretiminden neredeyse tümüyle vazgeçmek zorunda kalıyor. Fabrikalar kapatılıyor. Yerli tütün ve sigara üretimi iyice azalıyor; sigara pazarı yabancı şirketlerin eline geçmiş bulunuyor. Türkiye, özelleştirmeyi, esas olarak, IMF’nin baskısıyla yaptı ve yapıyor. Gerçekte, niteliksel olarak Regie ile IMF’nin işlevleri aynıdır. Regie’den sağlanan gelirler, Osmanlı borçlarının bir bölümünü karşılıyordu; Türkiye’nin borç ödeme yeterliliğini güvence altında tutmakla görevli olan IMF de bunu her yıl bütçeden ayrılan faiz dışı fazla ile toptan yapıyor. ??? Samsun Belediyesi, kentin en güzel yerlerinden birinde, Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan eski sigara fabrikasının 8 bin metrekare kapalı alanındaki binalarını ve yaklaşık 10 bin metrekareyi bulan arazisini Maliye Bakanlığı’ndan 49 yıllığına kiralama yoluna gidiyor; fabrikanın yerinde, tarihsel yapıları koruyarak büyük bir alışveriş, eğlence ve yemeiçme alanları yapılıyor. Eski tütün ve sigara üreticilerinin torunları bu büyük alışveriş merkezinde, dünyanın dört bir tarafında üretilen, sigara dahil, her türlü ürünü satın alma olanağına kavuşuyor. Regie Alışveriş Merkezi, küreselleşme rüzgârının ülkemizdeki çok sayıdaki benzerinden yalnızca biridir. Ülke insanının üretimden uzaklaşması, tütün çiftçisinin ya da sanayi işçisinin işsiz kalması; büyük kentlerin en güzel noktalarının yabancı malların alışveriş alanı yapılması, ülkeyi yönetenlerin ‘‘derdi’’ değildir. Büyük mağazalar açılmasının küçük esnafın kepenk indirmesine neden olması da sorgulanmıyor. Bu tür uygulamaların doğuracağı toplumsal ve ekonomik sonuçlar tartışılamıyor; bilimsel araştırmalara konu olmuyor. Hükümet, sorunlarla hiç ilgili değildir; Samsun’daki üniversitenin şeriatçı kadroların eline geçmesini kendisi için çok daha yaşamsal buluyor. Hükümetin bilinci, ne reji idaresinden bu ülke halkının geçmişte neler çektiğini kavramaya, ne de bir yabancı sözcük yerine onun Türkçe karşılığını önermeye yetecek birikime sahiptir! Uğur Mumcu ve onun gibi düşünenler haince öldürülmeseydi, hükümetin de toplumun da bilinci, kuşkusuz, çok daha yükseklerde olurdu. [email protected] ? Mart ayında görev süresi dolacak olan Serdengeçti, ‘‘Merkez Bankası’nın başında ben de, bir başkası da olsa, faizler konusundaki karar, gelecek raporlara göre Para Politikası Kurulu’nda alınır. Türkiye’de reel faizler yüksek diyenler, borçları ve enflasyonu bizden düşük, cari fazlası olan Brezilya’ya baksınlar. Orada reel faizler bizden kat kat yüksek’’ dedi. rar veriyor. Görevde ben ya da başkası olsa, PPK’nin nisanda ne karar vereceğini bilemez. PPK önüne gelen veri ve raporları değerlendirerek karar veriyor. Rapor ortada olmadan faizlerin nasıl seyredeceğini bilmek mümkün değil. Mesela pazartesi günü ne karar çıkacak, şu anda bilmiyorum. Hükümetin siyasal yaklaşımının ya da IMF’nin kararda etkisi olabilir mi? Ona yorum yapmam mümkün değil. Bu sürede hiç kendinizi yalnız hissettiniz mi, hükümet desteği yeterli miydi? 26 yıldır Merkez Bankası’ndayım, dünyadaki merkez bankacılığını da bilirim. Merkez bankalarının başkanları, her yerde yalnız insanlardır. Ama Türkiye’de ya da dünyada, bir hükümetin verebileceği en büyük destek maliye politikasının istikrara yönelik uygulanmasıdır. Türkiye’de son dört yılda bu desteği aldığımızı düşünüyorum. Bizim için de önemli olan buydu. Onun haricinde değişik bakanların değişik zamanlarda birbirinden farklı görüşleri olabilir, Bunları da normal karşılamak lazım. ‘Çözümü para politikası dışında aramak gerekir’ Faizlerin yüksek tutulduğu şeklinde eleştiriler var... Bu görüşlere katiyen katılmıyorum. 2001’den bu yana piyasada fazla likite var. MB bu fazla likidi çekmek zorunda. Bunu da kendi faizleriyle yapacak. MB’nin kısa vadeli faizleri son 4 yılda neyi engelledi? Kurun yukarı gitmesi büyümeyi mi engelledi? Hayır, böyle bir şey yok. Bankaların kredi vermesini mi engelledi? Kredilerin milli gelire oranı yıllar sonra artmaya başladı. Hazine faizinin düşmesini mi engelledi? Hayır, engellemedi. 2005in Şubat ayından Eylül ayına kadar Hazine faizleri MB faizlerinin üzerinde seyretti. Ayrıca MB her faizi düşürdüğünde Türk parası değer kaybedeceğine değer kazandı. Fabrikaların kapanma nedenleri sayılırken, para politikası da konuşuluyor? Para politikası bütün ekonomiyi hedef alır. Türkiye son 4 yılda çok yüksek büyüme performansı sergiledi. Uyguladığımız para politikası, ülkenin yıllardır bulamadığı istikrarın gelmesinde önemli rol oynadı. Ülkenin en önemli gerçeği buydu. Sektörlere yönelik politikaların çerçevesi para politikasından geçmiyor. Peki çözüm nerede? Türkiye’de evvelden beri sanayici üzerinde önemli bir maliyet yükü var. Vergi oranları son dönemdeki ilerlemeye rağmen halen yüksek. Kayıt dışındaysanız hiç vergi ödemiyorsunuz. Maliye Bakanlığı’nın vergi reformu çabaları ilerledikçe asıl iyilik bütün sektörlere gelmeye başlayacaktır. Maliyetlerin düşmesi lazım ki, uluslararası ülkelerle rekabet şansı artsın. Sanko’nun, Gaziantep’te kurduğu ArGe merkezi mayısta faaliyete geçecek Üniversitede 2 milyon dolarlık fabrika TGSD 30. yaşını kutladı Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), 30. kuruluş yıldönümünü kutladı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in katıldığı kutlamada bir konuşma yapan TGSD Genel Başkanı Aynur Bektaş, derneğin Türkiye’nin en eski sivil toplum kuruluşlarından biri olduğunu kaydetti. Derneğin şimdiye kadarki 16 başkanı arasında ikinci kadın başkan olduğunu ifade eden Bektaş, ‘‘Bir yönetimimiz var, ama eski başkanlarımız yönetimin üzerindedir. 30 yılın sırrı bu...’’ diye konuştu. (Fotoğraf: AA) ? Sanko Holding Başkanı Konukoğlu, makineleri de hibe edeceklerini belirterek amaçlarının öğrencilerin iyi yetiştirilmesi olduğunu dile getirdi. GAZİANTEP (AA) Sanko Holding, Gaziantep Üniversitesi içinde 2 milyon dolarlık yatırımla bir tekstil ArGe fabrikası kuruyor. 1100 metrekarelik alanda inşa çalışmaları devam eden fabrika, mayıs ayına kadar tamamlanarak faaliyete geçecek. Üniversitede tekstil mühendisliği okuyan öğrencilerin derslerinde gördüklerini uygulama fırsatı bulacağı ve ArGe yapabileceği fabrikada, satış amaçlı üretim de yapılacak ve sanayide bulunan işletmelere ArGe hizmeti verilecek. Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, ‘‘Fabrikayı üniversiteye teslim edeceğiz. Fabrikanın içinde iplik, örgü, opinent makineleri olacak. Gayemiz, üniversitedeki talebelerin iyi bir tekstilci olarak yetişmesi.’’ dedi. Fabrikayı mayıs ayına kadar tamamlayacaklarını vurgulayan Konukoğlu, fabrikanın maliyetinin bina yatırımı ve makinelerle birlikte 1.52 milyon dolar olduğunu bildirdi. Atlasjet Yönetim Kurulu Başkanı Vural Öger, Bombardier Uluslararası Satış Başkanı James Dailly, Atlasjet CEO’su Tuncay Doğaner (soldan sağa). Atlasjet filosuna 5 yeni uçak Ekonomi Servisi Atlasjet, 3 adedi kesin, 2’si opsiyonlu olmak üzere 5 adet fabrika çıkışlı Kanada Bombardier CRJ900 tipi 90 kişi yolcu kapasiteli uçağı filosuna kattı. 107 milyon dolarlık bir yatırımla alım sürecini tamamlayan Atlasjet’in bölgesel ve çapraz uçuşlar için uçakları aldığı belirtildi. Alımla filosunu 26 uçağa çıkaran Atlasjet’in dün yapılan satın alma töreninde imzalar, Atlasjet CEO’su Tuncay Doğaner ve Bombardier Uluslararası Satış Başkanı James Dailly tarafından atıldı. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ İran nükleer bomba yapacakmış (510 yıl içinde...), İsrail’e, komşularına, dünya barışına büyük bir tehlike oluşturuyormuş, mutlaka engellenmesi gerekiyormuş... Bunlar, gerçekliğin ‘‘cambaza bak cambaza...’’ kısmına ait. Esas sorun şu: İran, ABD’nin imparatorluk projesini üçü nesnel biri de egemen söyleme ilişkin dört alanda tehdit ediyor. Üç nesnel tehdit, petrol, dolar ve Büyük Ortadoğu Projesi alanlarında. Dördüncü tehdit ise ancak, hem Batı’da hem de Ortadoğu’da akademik ve siyasi çevrelerde egemenlik kuran ‘‘uygarlıklar çatışması’’ paradigmasının içinden bakınca ortaya çıkıyor. / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy?tr.net yapan ülkeler, petrol alırken, dolar bulmaya çalışmak yerine, ellerindeki Avro rezervlerini kullanabilecekler. Böylece dolara talep geriler, doların uluslararası konumu zayıflar, ABD için petrol pahalılaşırken, Avro’nun uluslararası konumu güçlenecek, Avro alan ülkeler için petrolün fiyatı daha yavaş artacak... Avrupa, Rusya, Çin ve Asya ülkelerinin bu projeye sıcak baktığından hiç kuşkunuz olmasın. ABD ise bunu engellemek için elinden geleni yapacaktır. Avro’ya geçmeye kalkan petrol ihracatçısı ilk ülke, Irak’tı. Irak petrolü şimdi yine dolarla satılıyor. İran: Büyük Tehdit! Ama Kime? (I) mik ve siyasi tehlikelerle birlikte... lir. Çünkü, dünyada yalnızca günlük 1.5 milyon varil kapaPetrol doların en güçlü site fazlası var. Örneğin, 1978dayanağı 79, devrim yıllarında (henüz Irak tam kapasite ihracat yaparken) İran’ın petrol ihracatı ABD gibi parası uluslararası rezerv 1.1 milyon varil düşünce, dündöviz olan bir ülke, borçlarını, silahya petrol fiyatları hızla yüksellanma harcamalarını, enerji ithalatını di, ABD II. Dünya Savaşı sonpara basarak finanse etme olanağırasının en sert resesyonunu na sahiptir. Örneğin, 100 milyon doyaşadı, işsizlik oranı yüzde larlık petrol aldığında, ödemeyi, 100 10.8’e yükseldi, gelişmekte milyon doları matbaasında basarak, olan ülkelerde bir ‘‘borç krizi’’ yüz milyon dolar basma maliyetine patlak verdi. gerçekleştirebilir. Halbuki bir başka Bugün de dünya ekonomiülke önce 100 milyon doları kazansinin kırılganlığı, ekonomik ismak, ya da borç almak zorundadır. tikrarsızlık, siyasi belirsizlik giBuna karşılık ABD’nin basarak piyaderek artıyor. Geçen hafta basaya sürdüğü dolarların paçavraya şında Japonya ve Asya borsadönmemesi için, küresel piyasalarda larında, haftanın ikinci yarısınbu doları emecek güçte bir talep olda da New York, Londra borması gerekir. Bu talebin bir kısmını, ABD’den mal almak isteyenler ve salarında gördüğümüz gibi siABD’ye yatırım yapmak isteyenler nirler hızla bozuluyor, speküoluşturur. Bir kısmının ise, ABD ekolatörlerde sürü refleksi, dolanomisiyle bir ilişkisi yoktur. Onu da yısıyla bir mali kriz olasılığı petrol satın alanlar sağlar. Çünkü güçleniyor: Perşembe günü petrol satın almak isteyen herkes, petrolün varil fiyatı 68 dolara karşılığında dolar vermek, bu doları sıçradı, Dowe Jones indeksi da bir yerden bulmak zorundadır. cuma günü yüzde 2 değer Petrolün dolar cinsinden fiyatlanmakaybetti. sı, dolara yönelik uluslararası taleCumartesi günü İran üretimi bin, dolayısıyla rezerv para olmaya kısmaktan söz etmeye başladevam etmesinin en güçlü dayanadı (Financial Times, 22/01); etğıdır. Çünkü dünyada enerji talebi kisini bu hafta göreceğiz. Gersürekli artmaktadır ve bunun için de çek şu ki, bugün de piyasada petrole olan talep belirleyici durumİran’ın yaratacağı bir açığı dolİran’da uranyum zenginleştirme tesislerinin önünde yapılan eylemlerde dadır. duracak kapasite yok. Tüm hükümetin politikasına destek veriliyor. (AP) İran’ın mart sonunda açacağı petbunlar İran’ın parmağının, dünya ekonomisini resesyona, hatta mali kri tiriyor. Aksi takdirde, müttefikleri kendi başla rol borsası, bu dayanağı zaman içinde yıkabilir. ze itebilecek bir silahın tetiği üzerinde olduğu rının çaresine bakacaklar, piyasa dışı yöntem Çünkü, bu borsada petrol alışverişi dolar dışınnu gösteriyor. ABD’nin imparatorluk iddiaları, lere daha çok başvurulacak, petrol kapanın daki paralarla da yapılabilecek. Böylece Avrupa onun, bu tehlikeyi mutlaka gidermesini gerek elinde kalacak, bunun getireceği tüm ekono ülkeleri, ticaretlerinin büyük kısmını Avrupa ile BOP ortasında bir kaya... ABD’nin imparatorluk projesinin ilerleyebilmesi (enerji kaynaklarının ve yollarının denetimi, İsrail’in güvenliği, büyük çaplı mali sermaye ve ithalat emebilecek genç bir pazarın özellikle ABD sermayesine açılması, bu arada askeri sınaikompleksi oluşturan sermaye gruplarının tatlı kârlar yapması) açısından Büyük Ortadoğu Projesi’nin önemi malum. Saddam rejiminin yıkılması, İran’ın jeopolitik avantajlarını arttırdı, manevra alanını genişletti. ABD Irak’a saplandığı için ikinci bir işgal örgütleyecek, ABD halkının da midesi bunu kaldıracak durumda değil. Buna karşılık ABD’nin, Irak’taki varlığı, petrol kaynaklarının büyük çoğunluğunun üzerinde oturan Şii nüfusun pasif kalmasına indekslenmiş durumda. Kukla Irak rejiminin kaderi bile, İran’la çok yakın ilişkileri olan, hatta kimileri İranlı Şii siyasetçilerin elinde. İran’ın siyasi ve dini etkileri Afganistan’dan, Lübnan ve Suudi Arabistan’a (burada da Şiiler petrolü üzerinde oturuyorlar) kadar uzanıyor. İran BOP’nin ortasında, ağızları sulandıran ekonomik potansiyelleriyle birlikte, kocaman bir kaya gibi duruyor. ABD hem İran engelini aşmak istiyor hem de Irak’ta Şiilerin ayaklanmasını engellemek için onun desteğine gereksinim duyuyor. Böylece ABD’nin küresel imparatorluk projesiyle İran’ın bölgesel hegemonya hesapları çatışıyor. Çarşamba günü bu noktadan devam edeceğim. Petrol 100 dolara doğru ve ötesi... Petrol adeta mistik bir meta haline geldi. Giderek tükeniyor, küresel ısınmayı hızlandırıyor, çoğunlukla ‘‘istikrarsız’’, ‘‘sorunlu’’ bölgelerde bulunuyor. Ama esas neden, toplumsal fayda değil, salt kâr maksimizasyonu ilkesine dayanan bir üretim tarzının en temel maliyet unsurlarından biri olması. Petrolün fiyatı artar artmaz dünya ekonomisi, kapitalizmin en gelişmiş, en yoğun olduğu noktalarından itibaren, sarsılmaya başlıyor. Devletler sisteminde hiyerarşinin üst basamaklarında olanlar yerlerini korumak için bu enerji kaynağının fiyatını ve tedarik sürecini denetlemek istiyorlar; özellikle düşük emek maliyetlerine dayanarak rekabet edebilen, güçlü döviz rezervlerine sahip, bu yüzden de petrole daha yüksek fiyat ödeyebilir konumda olan Çin gibi, yüksek fiyatlardan yararlanan Rusya gibi yükselen güçlerin karşısında. Dünyanın üçüncü büyük petrol rezervlerine sahip ülkesi, OPEC’in ikinci büyük üreticisi olan İran, petrolün fiyatını belirleyebilen ender ülkelerden biri. İran günde 4.4 milyon varil ham petrol üretiyor, bunun 3 milyonunu ihraç ediyor. Bu koşullarda İran, ihracatında önemli bir kısıntı yaparsa (hatta bunun beklentisi bile...) petrol fiyatlarında büyük bir sıçrama yaratabi CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle