Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎYLÜL 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIŞ BASIN
rak Anayasası hazırlanırken, seçmen görüşlerinin de hesaba katıldığı Nikaragua ve Güney Afrika örnek alınmalıydı
Halka söz hakkı tanımadılar• Iraklılar 15 Ekim'de, kabul
/eya ret oyu vermek üzere sandık
Daşına gittiklerinde anayasaya
ilişkin sürece dahil olduklan
tıissine sahip olmayacaklar.
Çünkü onlar bu sürece dahil
olmaya çağnlmadılar. Başka
insanüann çıkarlan için ne
yapılması gerektiğini anlamalan
istenmedi. Ve, bu nedenle de
bütün iş fiyaskoyla
sonuçlandığında bu onlann değil
başkasmın sorumluluğu olacak.
GEORGE MONBIOT
G
erçekle düşünce arasına işgalin gölge-
si düşüyor. Iraklı parlamenterler duru-
mu kurtarmak içın ne yaparlarsa yap-
sınlar sarf ettıklen çabalar güç ve yetkılerini baş-
kalannın silahlannın namlusundan sağladıkla-
n için boşa gidiyor. ABD Başkanı George W.
Bush geçen hafta son kez telefona sanlarak
anayasanın onaylanmasım ıstediğinde Iraklıla-
ra parlamentodaki temsilcilerinin -seçimle o
sandaryelere oturmuş da olsalar- kendi ülkesi-
nin himayesindeki bir devletin yönetıcıleri ol-
mayı sürdürdüklerini anımsattı.
ABD ve îngilız güçleri Irak'taki varlığını sür-
dürdükçe hiçbir hükümet buradaki geçerliliğinin,
yasallığuıın tartışmasız olabileceğini sa\ıınamaz.
Bizim ordulannuz Irak'ı terk etmeden o ülkede
hiçbir sorun çözülemez. Tabıi bu. Irak'ta anaya-
sa taslağuu kaleme alanlann karşı karşıya oldu-
ğu tek sorun değil. Şii ve Kürtlerin, Sünnilen, ço-
ğunlukta olduklan bölgelerdeki petrol kazançla-
nndan yoksun bırakacak olan federalleşme ko-
nusunda geri adım atmaya yanaşmamalan Sün-
nilere 15 Ekım'de düzenlenecek referandumda
"hayır" demekten başka şans bırakmıyoT. So-
nuç sivil savaş olabilir.
Bır şeyler yapılabilir mi? Bunun için çok geç
olabihr. Ancak bana geçici meclisin son bir zar
atışı şansı daha var gibi geliyor. O da bu anaya-
sayı \e Bush'un beluiediği takvimı kenara bıra-
kıp başta, farklı bir demokratik sürece başlamak.
Anayasa hazırlanırken karşılaşılan sorun, dün-
yanın hemen hemen tüm demokratik süreçlerin-
de karşılaşılan bir sorundur. Anayasakomıtesiüye-
leri kendılerini bir odaya kilitleyip vırgülüne nok-
Dogru. Once,
anayasa
sonra da srvtl
savaf.
tasvna kadar karar veriyor ve metni kamuoyuna
sunuyor. (Ingilizce çevırisi 25 sayfa.) Sonra da
ınsanlann "hayır" ya da "evet" demesini isti-
yorlar. Sorular da yanıtlar da anlamsız.
Siyasi anlamda belırli bir bilinci olan ve siya-
sette mükemmeliyetin olanaksız olduğunu bilen
herkes. böyle komplike bir metni okuduğunda ba-
zı açılardan iyi, bazı açılardan kötü bir metüı ol-
duğunu düşünecektir. Bazı maddelerin kendile-
ri için kötü olduğunu, ancak toplumun tümü dü-
şünüldüğünde iyi olduğunu, bazılannın herkes için
iyi ya da kötü olduğunu düşünebilırler. O zaman
"hayır" veya "evet" ne anlama geliyor?
Taslakta birbiriyle
çellşen maddeler var
Örneğin 2 ve 19'uncu maddelerin ıkisine bir-
den onay veren olabilir mi sizce? Biri
u
İslam
devletin resmi dinidir ve yasama için temel kay-
naktır. İslanun tarüşılmaz kuraüanna aykın ola-
bikcek hiçbiryasa çıkanlamaz" diyor. Diğeri ise
"Hukuk bağımsızdır. Yasadan başka hiçbir şey
hukukun üstünde olamaz" diyor. Madde 14 ve
148 arasında da çelişkiler var. 14'te Iraklılann dil,
dın, etnik köken, cinsiyet, siyasi görüş ve eko-
nomik durum gözetilmeksizin kanun önünde eşit
olduğu savunuluyor. 148'de ise başkanlık konse-
yi üyelerinin Baas Partisi yönetimden düşüriil-
meden 10 yıl önce partiden aynlmış olmalan ge-
rektiği yazılı.
Böyle çelişkılerle dolu bır metınle karşı karşı-
ya olan aklı başında bir seçmen, bu metne ne evet
ne de hayır diyebıliı. Tabii tngütere'de Avrupa Ana-
yasası'na ılişkın referandum yapılsaydı biz bun-
dan 10 kat daha uzun ve 100 kat daha karmaşık,
Iraklılann olduğu gıbi çelişkilerle dolu bir me-
ünle karşı karşıya kalacakhk. Aradaki önemlı
fark ise bizim için referandum Avrupa'dan soyut-
lanıp soyutlanmama meselesi olacaktı. Iraklılar
için ise ölüm kalım meselesi olacak.
Bush. geçen hafta Bağdat'ta anayasuun kale-
me alınış sürecını ABD Anayasası'nın oluşum
sürecine benzetti. ABD Anayasası kaleme alın-
dığvnda temsili demokrasi radikal ve müthiş bır
fikirdi. Şimdı ise şüphe uyandıran bir şey.
Yönetlm değişlyor
ama flrma aynı kalıyor
Çünkü tüm dünya bize temsili yönetimın "fir-
mayT değil sadece "yönetimT değiştirme ola-
nağı verdığrnı büiyor. Toplumun eleştırisvne, şüp-
helenmesıne neden olan bir başka unsur da bıze
yöneltilen sorulann anlamsızlığı. Son seçim ön-
cesinde tşçı Partisrnintüzüğünü okudum. tçin-
de iyi ve kötü şeyler buldum. Ve bu tüzüğün le-
hinde oy verdiysem de vermediysem de hıçbu"
zaman nelen beğenip neleri beğenmediğimi an-
latma şansım olmadı.
Bizim yaptığtmız, anlamsız ve olumlu ya da
olumsuz kesin yargı içeren seçimlerle liderlerin
dünya görüşü arasında bir bağlantı olduğunu an-
lamak için hayal gücümüzün fazla güçlü ohna-
sı rru gerekiyor?
Biz seçimlerde onlann her şey hakkında "hak-
h" ya da her şey hakkrnda "haksız'' olduğu ko-
nusundakesin karar veriyoruz. O zaman onlar iyi
ve kötü, dost ve düşman, onlann yanında obnak
ya da olmamak ka\Tamlanndan bahsetmeye baş-
ladığvnda neden şaşınyoruz?
Iki yıl önce demokrasi kültürünü yaymakla
görevli bir danışman olan TroyDavis anayasa ça-
lışmalannın Irak'ta güven ortamı ve ulusalcılığı
tehlikeye sokması halinde demokratik tartışma
kültürü yaratması gerektiğini söylemişti. Sussex
Üniversitesi profesörlerinden VlvianHart gibi o
da Nikaragua'da beledıye binasında yapılan ve
100 brn kişinin katıldığı, anayasa taslağının göz-
den geçirildiği toplantılann örnek alınması ge-
rektiğini söyledi. Ve de anayasa taslağı konu-
sunda 2 milyon kişinin görüş \e önen yaptığı Gü-
ney Afrika'nın deneyimlerinın... Dd ülkede dehal-
kın işin içine dahil edihnesi, yeniden yapılanma
ve yaralan sarma sürecını hızlandırdı.
Sadece sizin fikrinizin dinlenmesi önemli de-
ğil. Sizin diğerlerininkını dınlemenız de önem-
lı, çünkü o zaman fedakârlık etmeniz gereken
konulan anlıyorsunuz. Işte bu açıdan Nikaragua
ve Güney Afnka'daki yöntem çok yararlı oldu.
Iraklılar ise sandık başına gıtme günü geldiğin-
de anayasaya ilişkin sürece dahil olduklan his-
sine sahip olmayacaklar. Çünkü onlar bu sürece
dahil olmaya çağnlmadılar Başka ınsanlann
çıkarlan için ne yapılması gerektiğini anlamalan
istenmedi.
Ve, bu nedenle de bütün ış fiyaskoyla sonuç-
landığındabu onlann değilbaşkasının sorumluluğu
olacak. Önümüzdeki birkaç yılda Irakparçalanır-
sa Davis ve Hart'ın söylediklerine kulak asıl-
mamasının asıl suç olduğunu söylemek dığer
faktörler varken haksızlık olur. Irak'ın anayasasını
hazırlayanlar için tarih 1787 yılında durdu.
Demokrasi her derde deva bir şey değil. Tem-
siliyetin neden katıhmcılıkla yoğrulamayacağını
açıİdamak zor. Neden paniler veya bütünüyle
metinler yerine polihkalan seçme şansımız yasak- "
lanıyor? Bıze güvenilemez mı? Saf temsili demok-
rasinin çağı sona erdi. Şimdı halkın söyleyecek-
lerini söyleme zamaru. - • ~
(The Guardian, İngütere, 30 Ağustos) .
Avrupa BitiiğiKıbrısh
bahane olarakkullamyor
FİLİPPOSSA\AİDİS
U
luslararası ılişkıler temel bır aksı-
yona göre düzenlenir: Bır devletin
hedeflerine ulaşması için zamandan,
özellikle de bir daha tekrarlanması zor olan
bazı koşullardan yararlanması gerekir. Hel-
sinki politikası, zamandan ve A%Tupa düze-
yindeki koşullardan faal bir şekilde yarar-
lanma temeh üzerinde kurulduğu için başa-
nlı oldu. Helsinki'den vazgeçmekle Yuna-
nistan ve Kıbns tarafı zaman ve koşullar
avantajını kaybetti. Böylece, Avrupa'da bi-
çimlenmekte olan yeni veriler, Avrupa-Tür-
kiye cephesinde ve Kıbns topraklannda du-
rumu kanştmyor ve askıda tutulmakta olan
t
*ulusalkûnular"m çözümlenmesine cıddi en-
geller koyuyor. Başka bir ifadeyle. çözüm-
lerin zaman içuıde elde edileceğı mantığı çer-
çevesındeki "hareketsizlik" ve "gedktirme''
politikası tamamıyla çıkmaza sokulmuş bu-
lunuyor. AB üyesi bazı ortaklar Türkiye'nin
AB'ye tam üye olmasma karşı tepki göste-
riyor, ancak bu ülkeyle özel ve imtiyazlı bir
ilişki amaçlıyor. Türkiye ile yakın olmak is-
tiyorlar. Bu bağlamda, Kıbns Cumhuriye-
ti' rün Ankara tarafindan tanınmaması nede-
niyle A%TUpalüar arasında bir "çatiak" ya da
"Türkale\r
htan" bir cephe oluştuğu şeklin-
deki değerlendirme yanlıştır. Kıbns konu-
sunun (ve de Türk-Yunan konulannın) sa-
dece "çıplaklığı örten incir yaprağı"" olarak
hem de geçici bir süre için kullanılabilece-
ğıni herkes biliyor.
Çünkü, Avrupa'daki Türk kaygısının. as-
kıda tutulmakta olan bu konulardan çok da-
ha önemli nedenleri var. Özellikle. Kıbns ko-
nusu Avrupalılar için bir "tüketim" konu-
sudur. Lefkoşa ile Atina'nın (2004 Aralık'ta
olduğu gibi) önümüzdeki haftalarda yine
Kıbns ve Yunan çıkarlan için rezıllik oluş-
turacakbirkararyönünde sürüklenmeleri teh-
hkesi var.
Atina ile Lefkoşa'nın amacı 3 Ekim'de
AB-Türkiye üyelik müzakerelennın başla-
ması olmah. Çünkü, sadece bu prosedürle
Ankara A^Tupa'nın arabasına sıkı bağlana-
cak, sonuç olarak da Yunanıstan ile Kıbns
faal birpolitika uygulayarak ulusal konula-
n haysiyetli bir çözüme yöneltebilirler. Ati-
na ile Lefkoşa, 3 Ekım arifesinde, ıki temel
seçenek karşısında bulunuyor:
l. Bu dönemdeki koşullardan yararlan-
mak:
a) Kıbns sorununun iki kesimli, iki top-
lumlu federasyon temelinde ve gözden ge-
çirilmiş Annan Planı mantığı çerçevesınde
çözümlenmesine yönelık müzakerelenn ye-
niden başlaması için önşartlann yaratılma-
sı gerekir. Cumhurbaşkanı Papadopulos un
bu yönde hareket ederek ve AB ile BM'nin
çağnsına olumlu cevap vererek Annan Pla-
nı'nın düşünce çerçevesı ve dengeleri boz-
madan, Kıbns Rum tarafının istediği deği-
şıklikler listesım sunmalı. Kıbns Rum tara-
fı, ilgıli iki taraf arasında bir anlaşmanın el-
de edilebılmesı için net bir zaman çizelge-
si sunarak, Türk ve Kıbns Türk tarafını so-
rumluluklanyla karşı karşıya getirmeli.
b) Ege kıta sahanlığına bağlı bütün ko-
nular üzerinde nihai bir düzenlemenin ba-
şanlması için Atina, Helsinki tipiyenibir za-
man çızelgesı hakkında belırli bir öneride bu-
lunmalı.
Çözümsüzlük tehllkesi var
2. "HareketsizMk
11
ve "geciktirme" poli-
tikasını sürdürerek *ulusalkonular'ın çözüm-
lenme yoluna girmesi içın koşullann yarat-
tığı fırsattan yararlanmamak. Bir yandan,
Lefkoşa. bu polrnka ile Kıbnsh Türklerin Kıb-
ns Cumhuriyeti'nin bünyesine katmaya ça-
lıştığı belırtileri veriyor. Başka bir ifadeyle,
açıklamalanna rağmen aslında iki kesimli iki
toplumlu federasyon mantığından \azgeçi-
yor ve gelecekte Kıbnsh Türklenn Kıbns
Cumhuriyeti'nin yapısına dahil oimaktan
başka bir seçenekleri olmayacağını umuyor.
Atina. Türkiye A\Tupa mengenesinde sı-
kışırsa, bu sorunlann kendısı içın daha olum-
lu şartlar altında çözümlenebileceğine ina-
nıyor. Belırtilere göre, Atina ile Lefkoşa. bu
iki seçenekten ikincisini benimsemiş bulu-
nuyor. Böylece, ikisi de konulann en önem-
lisi olankapsamlı çözümleryönünde dikkat-
lerini toplayacaklanna. ikinci derece önemi
haiz konular içın siyasi sermaye harcıyor.
Başka bir ifadeyle. Lefkoşa, Ankara'nın
Kıbns Cumhuriyeti'ni tanımadığı hakkındaki
deklarasyonun geri alınmasını ve AB-Tür-
kiye müzakereleri çerçevesi nihai metnine
Kıbns-Türkiye üişkilerinin düzene sokulması
ile ilgili genel bir ıfadenin dahil edihnesini
istiyor. Atina ise belirli bir zaman çizelgesı
ohnadan, Ege'ye ilişkin konular için AB'nın,
tezlerini tekrarlamasım istiyor. Bu seçenek,
Kıbns ile Türk-Yunan konulan ıçinherhan-
gi birhareketlenmeninkaydedilmesi olasılık-
lannın pek az olduklan düşüncesine yol
açıyor. Tam aksine, sorunun Ada'nın tak-
simiyle çözümlenmemesi içın mevcut bır
fırsat kapısının kapanması ve Türk-Yunan
cephesinde sorunlann sonsuzluğa kadar
çözümsüz kalması tehlikesi var.
(TO VtMA, Yunaıûstan, 25 Ağustos)
Türkçesi: Murat llem
BİR TORUN, BİR ANNEANNE... Cheryl Carter. Katrina Ka-
sırgası 'mn yerle bir ettiğiNetv Orleans 'ta bir anneanne. Dörthaf-
talık torunu Tim V bağrına basmış, uyutuyor. Bundan böyle ötnür
boyu o bağrına basacak torununu. Çünkü Tim %
in anne-babası
kasırganm kurbam olan binlerce kişi arasında. Ve, bu nedenle
Carter torununu sağ salim kurtarabilmiş olmanın sevincini tam
anlamıyla yaşayamıyor. Kızı, damadı ve Katrina 'nın ölümlerine
neden olduğu yakınlan, komşuları için gözyaşı döküyor... (AP)
Mezhep çatişmasını
körükleme çabalan...
T
rajedi içınde trajedi sözleri
çarşamba günü Bağdat'ta,
Dicle Nehri üzerindeki El
Ayma Köprüsü'nde yaşananlan an-
latmak için yeterli değil. Ölen in-
san sayısı (bıne yakın) ve ölüm bi-
çimleri -boğularak. ezilerek- nede-
niyle o gün yaşananlar Bağdat'ta ya-
şanan en büyük trajedi oldu.
Dıni bir törene gitmek için yola
çıkanbinlerce Şii'ninyürüyüşüin-
tihar saldınsı düzenleneceği söylen-
tisi nedeniyle bir felaketle sonuç-
landı. Ve, geçen yıl 2 Mart'ta. Aşu-
re Günü'nde Bağdat ve Kerbela'da
meydana gelen ve 223 kişinin ölü-
müne neden olanpatlamalann *bü-
yüklüpuü" gölgede bıraktı. Köp-
rüden geçen insanlann bir saldrn
söylentisine inanmalan sonucu böy-
le bir izdiham yaşanması, Iraklıla-
nn her an ve bulunduklan her yer-
de ölüm korkusuyla yaşadıklanm
gösteriyor. Köprüde yaşanan faci-
adan sonra, hemen ertesi sabah bır
Şii camiine saldın düzenlendi. Bu
terör saldınsında 25 kişi Öldü. Sal-
dınyı El Kaide'ye yakın olduğu
açıklanan bir Sünni grup üstlendi.
Bu çok şüphe uyandıran bir du-
rum. Çünkü El Kaide mezhep ay-
nmı gözeten bır terör örgütü değil.
Ve, saldmnın arkasındakı isım ola-
rak bilinen Ebu Musab el Zerkavi
de mezhep aynmcılığını gözeten
bir kişi olarak tanınmıyor.
Pandora'nın kutusu açüır
Tnyedılerin siyasi sonucu, mez-
hep çatışmasının körüklenmesi ola-
rak gözlemlenebüir. Sünnilerinmu-
halefetiyle karşı karşıya olan ana-
yasa, zaten tartışma yarattı.
15 Ekim'dekı referandumda ana-
yasanın reddedilmesi ise Irak'ta da-
ha kanlı, daha çok şiddet içeren ey-
lem ve olaylann -siyasi, sosyal ve
etnik- yaşanmasına neden olacak şe-
kilde Pandora'nın kutusunu açabi-
lir. Bombalı saldınlar, toplu katli-
amlarve çarşamba günüDicle Neh-
ri üzerindeki köprüde yaşanana
benzer trajediler Irak'ta yabancı
güçlenn ışgali sürdüğü sürece
devam edecekrir.
(Dawn, Pakistan, 2 Eytiil)
Barış sürecine aşırı sağcı darbesi
B
elki de Israil-Filıstin sorununda,
tarüıte ilk kez ABDTıler, İsraillı-
ler ve Avrupalılar bu kuşağın ça-
tışmaya son vermesi konusunda fikirbir-
liği yapmış durumdalar. Filistinlilerin is-
tekliliği ve İsraillüerin yol hantasında ve-
rilen tavizleri kabul etmesi, Mısır'ın Fi-
listin'de ıstıkrar sağlamak ve terörü önle-
mek için destek vermesi ve yerleşim bi-
rimi projesini üreten îsrail Başbakanı Ari-
el Şaron'un bu projeye son vermek için
ilk belirgin adımı atması, hem uluslarara-
sı hem de bölgesel anlamda dogru yöne
ilerleyen bır hareket oluşturdu.
Aşın sağcı Israilliler ve Fihstirdi muha-
lıf örgütler hanç tüm taraflar oyunun ku-
rallannı, verilmesi gereken tavizleri kabul
ediyorlar. Bu azınlık gruplan dışındakim-
se Israirin tüm yerleşim birimlerinin var-
lığını koruyacağına veya hepsinin yok
edileceğıne uıanmıyor.
Kimse Filistin'in, mültecilerin Israil'in
bağımsız topraklannın sınırlannda yeni-
den yerleşmelerine ilişkin isteğın man-
tıklı olduğunu düşünmüyor. Filistin dev-
letinin kurulmavaca^ına infinmavan Ha
yok. Sona ulaşıbnası için -bu son ne ka-
dar yasal ve geçerli olursa olsun- terörün
yöntem olarak kullanümasına karşı bır
uluslararası konsensüs de var.
Öç almak istlyorlar
Ancak tüm bu olumlu unsurlar dar gö-
rüşlü, kişisel çatışmalarveya siyasetçi ap-
tallığı nedeniyle eriyip gidebilir. Erken
seçim karan, prensipler üzerine alınmış ya
da yolsuzlukla mücadele başlatmak için
alınan bir karar değil. Erken seçim kara-
n başbakandan öç almak isteyenlerin al-
dığı karardan başka bvr şey değil. Onlan
kaale almadankendi siyasi geleceğini teh-
likeye atarak ülkenin iyiliği yönünde ka-
rar aldığı için...
tsrail, kalıcı çözüm sağlanana kadar bir
seçim ve bir dizi kanlı olaya daha sahne
olabilir. Görünen o ki, bu ülke ne zaman
çatişma ortamına son vermeye yaklaşsa aşı-
n sağ kesim bunu mahvetmeyi başanyor.
Toplumda sadece marjinal kesımi temsil
ettiği bilinmesine, kamuoyu araştrrmala-
dan beri güç kaybettığini göstermesine
rağmen hâlâ parlamentoda ortalığı kanş-
tırmayı başanyor aşın sağ kesim. Şimdi
Benjamin Netanyauu da yanlannda. ("Ne-
tanyahu parti başkanlığına adaylığını ko-
yarak Şaron'a rakip oldu.)
Şaron'un diplomatik anlamda atakyap-
mak için birkaç ayı var. Şimdilik ulusla-
rarası kamuoyu ve ülkesinin desteğine sa-
hip. tsrail Parlamentosu Knesset'te ço-
ğunluğu kaybetmedi ama kendi partisi Li-
kud'un desteğini uzun zaman önce kay-
betti. Parlamentoda çoğunluğa sahip ol-
duğu sürece de yol haritasını devam etti-
rebilir.
ABD'ye yapacağı ziyareti iyi değerlen-
dinrse, Çevre Bakanı Şalotn Simhon'un
Batı Şeria'daki izole edilmiş yerleşim bi-
rimlerindekı. toplu halde tahliye edilmek
isteyen yerleşimcilere zararlan tazmin
edecek bir şeyler sunabilirse hâlâ yapaca-
ğı bir şeyler olduğunu kanıtlar. Ve, onun
lıderliğindekı tsrail'in geleceği ve sınır-
lan konusunda sonımluluk alabilecegini...
arn,
Çekilmc planı çerçevesınde sa-
dece yerkşimcÛer yerieşim bi-
rimkrini boşattrnaffa. Bazımezar-A