23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SSTFA CUMHURİYET 5 EYLÜL 2005 PAZARTESİ HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Isıntoul Y 26 Sinop Y 25 r n e PB 28 Samsun Y 21 Kcaeli Y 25 Trabzon Y 23 C^naKkale PB 27 Gıresun Y 22 Iz-ir B 30 Ankara PB 25 ısa Doizii B 31 Eskışehir PB 24 J 32 Konya PB 22 B 29 Sıvas Y 19 ^nguldak Y 22 Antalya B 32 Kars Adana Mersın Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B B B B B B PB Y 34 31 31 32 31 32 25 22 Y 15 Parçalı oulutlu ^t Yurdun kuzey, ıç ve doğu kesımlen parçalı bdutlu Mamara'nın ku2ey ve doğusu, Batı Karaden z kıy. an. DogL Anadolu'nun kuzey ve doğusu ıle Sıvas çevre- len sağanak ve gok gu- rultulu sağanak yağışlı geçek dığer yeıier az bulutlu ve açık geçecek Hava sıcaklığı tum yurt- ta bıraz artacak DIS MERKEZLER Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn B B B Y Y PB Y B 21 19 22 24 26 28 25 24 Münıh B 24 Zürıh Berlin Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atına B B PB PB Y B Y PB 26 25 31 23 28 25 26 30 Y 27 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahıre Y PB Y B Y Y Y A 1/ 37 20 34 20 33 15 32 Y 32 Sıslı ı Yağ-ıurlu Karlı Gok guaıltûlü AÇI :MXJMTAZ SOYSAL İldia ve Gerçek L.OUIS1ANA ve yakınındaki iki eyaletteki kasırga stnrasını uzun uzadıya anlatma gereği yok. Her şey, bitîün dünyanın gözleri önünde oldu ve oluyor. "Geliyonım" diyen âfete karşı alınan önlemlerin etsikliği. Kentlerdeki plansız kötü yerleşimin sonuçları. Eğitimsiz halkın paniği, yığılmalar, yağmalar, te- C4wüzler. Verel ve federal yönetımlerin beceriksizliği. Ordunun duyarsızlığı, lâpacılığı, yetersizliği. Vardımın gecikmesi, dağınıklığı. Hepsinden kötüsü, ışin içine zenci nüfusa karşı ırkçılığın karışması. Btınları sayıp dökerek "Büyük depremde biz töyle değildik" diye övünme payı çıkarma za- matnı değil. Afet âfettir, her yerde olabilır ve kimin nasıl davranacağı belli olmaz. Başkalarının başına ge*enden ancak acı duyulur. Hele en ufak iklim değişikliğınde "Istanbul yağ- mujra teslim oidu" diye manşetler atılan bir ülke, b6yle karşılaştırmalı övünmelerin yerı olamaz. Ama bir başka nokta var ki, o yeterince vurgu- lanmıyor: Bütün bu zayıflıkları, eksikleri, yan- IIŞLSLTI bu çeşit olaylar dolayısıyla ortaya çıkan Ame- rilca Biıieşik Devletleri'nin dünyaya "nizam" ver- m e y e kalkışması. "Tarih boyunca, yeryüzüne çekidüzen getirmek, bü- y ü k devletlerle imparatorluklann rüyası olagelmiştir. Kesndi "mzamlarını beğenenlerin hepsi, Isken- dar'den Darius'a, NapolĞon'dan HrUer e, o düze- ni başkalarında da görmek sevdasından vazgeçe- mezler. Megalomani mi, başka insanlan sevip iyi ol- dı_»ğuna inanılanı onlara da verme isteği mi, yoksa de- ğişik düzenleri olabildiğince kendininkine benzetip eli ndeki gücü daha da yaymanın bir başka yolu mu? "Yani, "emperyalizmin yöntemlerinden biri" de- rrMek çok mu yanlıştır? Ama, şöyle ya da böyle, dünyaya nizam vermeye kalkanlann, "dûzen" gibi çok boyutlu bir kavramda- ki bütün boyutiarda zayıflıktan, eksikten, yanhştan anınmış olması gerekmez mi? Askeri güç ya da tek- Bu açıdan bakınca, Osmanlı'nın bir özelliğine dokunmamak olmaz. "Nizam verme" dürtüsü, özellikle Fatih Surtan Mehmet ya da Kanunî Süleyman gibi padişahlar döneminde o imparatortukta da var; ama tuhaf bir fc>*çimde: Getirilmek istenen nizam, bir "şabion'u zor- la_ kabul ettirme olarak değil de, daha çok, belirii bir e*çjemenliği benimseyiş altında değişik kimlikleri, ir«ançlan, hatta sosyal düzenleri yan yana yaşatma tsrzında geliyor. Osmanlı'nın hem gücü hem zayıflı- ğia, hem akılhlığı hem saflığı belki burada saklı. Yine de, New Orieans'ta kasırga gerçeğinin pe- rîîşanlığını yaşarken, "petrol savaşı"m kamufle et- rnek için "Bağdat'a Amerikan tarzı demokrasi ge- tt.riyoruz" iddiası taşımaktan daha iyi değil mi? SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN "...üir' Koltukta, Üç' Karpuz!.." H Baştarafı Arka Sayfada çındadır. İyi de, sonucu ne olmuştur? Hayli hazin! O- fcay, iyi kötü bir sonuca bağlandıktan sonra, Mustafa •Kemal Paşa, hükümetin yönetimıne dikkat kesılmış; ç o k geçmeden, önce Recep Peker'ı, arkasından da fcmet Inönü'yü görevinden almıştır; sadece bu kada- •n bile, Ismet Paşa'nın ne mertebe demokrat olduğu- ınu göstermeye yeterlidir ama, ış orada bitmiyor ki!..) «Cözlerimizln içlne baka baka!.. {Tesbit/30. "...Mehmet AJİ Bey'in (Aybar) lideriik -«ttiği Türkiye Işçi Partisi (TİP), zar zor da olsa kurul- ;muş, örgütlenmiş, genel seçımlere katılacak mertebe- -ye yükselmişti. 27 Mayıs sonrasınki ilk seçimde, bü- yük sürprir Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk defa, açık- ça sosyalist olduğunu söyteyen bir parti, bazı se- çim bölgelerinde başanlı olarak, Meclis'e on küsur milletvekili sokuyor. Bu elbette, halkımızın bazı şey- leri anlamaya başladığının ışaretlerinden binydi; böy- lece TİP, CHP'nın ciddi bir alternatifi olmak niyetindey- di; bundan ümitliydü. Işte o zaman, CHP Genel Başkanı Ismet Inönü'nün gazetelere verdiği beyanatı hatırîar mısınız? Aynen şöy- le demiştir: 'CHP, başından beri ortanın solunda bir parti olmuştur!'; böylece. önce inkılâpçı demokrat, sonra düpedüz faşist görüntü veren 'Millî Şefimiz', TİP'İ daha sola, yâni kanun dışına itmek için, 'orta- nın solunda' olduğunu açıklayabilyor hem de göz- lerimizin içine baka baka! Bilindiği gibi, istediği oldu: TlP'in sonu da mahke- melerde bitmiştir. CHP, Inönü sayesinde, bu defa 'de- mokratik sol' bir parti olarak iktidara geçip, 'sol- culuğu' da 'demokrattığı' da rezil etmeyi, pekâlâ başardı. Selçuk'tan mülredat açıklaması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MEB Ta- lim ve Terbiye Kurulu Başkanı Ziya Selçuk, okul müfredatlannda değişiklikler yapıldığı yönündekı haberlere tepki gösterdi. Selçuk, pilot okullardan gelen tepkilere göre öğretmenlerin müfredat ki- taplannda değişiklikler yapıldığıru ancak öğrenci kıtaplarında farkldık bulunmadığını söyledi. Dedelerh tekke mücadelesi • Yurt Haberleri Servisi - Tokat'ınAlmusil- çesine bağlı Hubyar köyündeki Hubyar Sultan Tekkesi'ni kimin yöneteceği ve dedelik hizmeti- nin kim tarafindan yapılacağı. o bölgedeki Alevi dedeleri arasında sorun oldu. Halen tekkeyı yö- neten ve dedelik hizmetıni yürüten Mustafa Te- mel, 1872 yılında şeyhübslam fetvasıyla tekkenin kendi ailelerine ait olduğunun tescil edildiğini öne sürerken diğer dedeler, Aleviler tarafindan tarih boyunca kabul edilmeyen şeyhülislamın fet- vasmın geçerli olamayacafeını anım?atıyorlar. Tanm ilacı yiyoruz• Baştarafı 1. Sayfada Ureticinin aslında ilaç kaynak- h sorunlann bilincinde olduğunu ve kendi sağlığını korumaya gay- ret ettığini belirten uzmanlar, "Üretici, satacağı ve kendi tü- keteceği ûrünlerin dikim yerle- rini ayınyor. Üzüm üreticisi Uaçsız üriinü kendi yerken ilaç- bsını iç piyasaya. domates üre- ticisinin bölgesine gönderiyor. Domates üreticisi de kendisi Uaçsız domates yiyor. ilaçlısını da üzüm üreten vatandaşuı böl- gesine yoUuyor" dediler. Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şu- be Başkanı Vahap "Rıncer ilaç kaynaklı sorunlann kökten çözü- mü için ruhsatlarının gözden ge- çırilmesınin önem taşıdığını be- lirtti. Tuncer, sera altyapüarının iyileştirilmesinin ve ureticinin desteklenmesinin de ilaç kullanı- mını azaltacağını ifade etti. Türkiye'de kullanılan tanm ılaçlannın bü> r ük bölümünün gü- venilir olmadığını voırgulayan Tuncer, "AB ülkelerinde yasak olan ilaçlannTürkiye'de kulla- mm izni var. Aynca Avrupa'da kullanılan ilacın yandan fazla- sı bitkisel kök yaglarından olu- şuyor" dedi. Türkiye'de zirai ilaç bayilerinin aynm yapmadan her İLAÇ KULLANIMI SEKTÖRÜN HER KESİMİNİ ETKİLİYOR Üreticiler de ikiye bölündüTanmsal ilaç kullanımı, ihracatçıdan tüketıci- ye sektörün her kesımini etkilerken üretimi ya- panlar da ikiye aynlmış durumda. Sera üretimi- nin en önemlı merkezlerinden bıri olan Kumlu- ca'da, kontrollü üretime geçen üreticiler, "artık gönüllerinin rahat" olduğunu söylerken bazı üreticiler de etken maddeli ilaç kullanımının ken- dıleri için zorunlu olduğunu ifade ediyor. Üreti- cilenn konuya ilişkin görüşlen şöyle: Ramazan Hoyrazlı: Ürün üzerinden uzun sü- re aynşmayan ilaçlann Kumluca'dan dışlandığı- nı söyleyebilirim. Bu bızım rekabet gücümüzü arttınr diye düşündük. Fakat henüz bunun avan- tajlanndan faydalanamıyoruz. Hüseyin Çetin: Oretim maliyetini düşünnek için de güçlü ilaç kullanılıyordu ve bu çok zaman bilinçsızce yapıhyordu. Kumluca, kontrollü üre- timle bu durumdan kurtuldu. Ancak diğer bölge- lerde devam ettiğini düşünüyorum. Gülsüm Tatoğlu: ilaç kullanımına dikkat et- meyen üreticiler hâlâ var. Devlet bu konuda bize yol göstersın. Çalışmalar yeterlı değil. Antalya'nın en önemlı tanm işletmelerinden Antalya Tanm'ın sahibi SavaşTitiz: Kamuoyun- da, hormon ve ilaç kullanunı birbınne kanştın- lıyor. İlaç kullanımı hassasıyetle ele ahnmalı. İlaçlann nıhsatlandınlması, ureticinin bilgilendi- rilmesi ve damşman kullanımına ihtiyaç var. türlü sebze için aynı ılacı sattığı- na dikkat çeken Tuncer. "Doma- teste kullanılan ruhsatlı ilacın biberde kuUanımını engelleyen hiçbir girişim yok" dedi. Tuncer, sistemik etkilı ilaç ruh- satlannın gözden geçırilmesi ge- rektiğının altını çizerek şunlan söyledi: "Sistemik etkili ilaçlar- dan bazıları toprağa veriliyor. Bu tür ilaçlann ayrışması 1.5- 2 ayı bulduğu için hasat süresi önem taşıyor. O yüzden söz ko- nusu ilaçlar, fide döneminde toprağa verilmeli.Ancak üreti- ci kimi zaman ürünü kurtar- mak adına, ilacı daha geç kul- lanıyor. Bu durumda ilaç top- raktan ürüne, üründen insan vücuduna geçiyor." İhracatçı da sıkıntüı Tanmsal ilaç kullanımındakı sorunlar ihracatta da sıkıntıya y- ol açıyor. AB'de kullanımı yasak bazı ilaçlann Türkiye'de ruhsatlı satılması ya da Türkiye'de yasak ilaçlann AB'de kullanılması. ba- SIVAS KONGRESİ'NÎN 86. YILDÖNÜMÜ TÖRENLERLE KUTLANDI KONCRE CANLANDIRILDI - Sıvas'taAta- türk Anıtı'na çelenk konulmasımn ardından Cumhu- riyet Meydanı'nda tören düzenlendi. Bir grup tiyatro- cu da Sıvas kongresini canlandırdı. Törenleri çok sayı- da yurttaş büyük bir coşku ile izledi. (Fotoğraflar: AA) ADD Kemalist iktidar istedi İSTANBUL/SIVAS (Cum- huriyet) - Ulusal Kurtuluş Sa- vaşı'na ışık tutan kararlann alındığı 4 Eylül Sıvas Kongre- si'nin 86. yıldönümü yurt ge- nelinde yapılan çeşitlı etkinlik- lerle kutlandı. Atatürkçü Dü- şünce Derneği Genel Başkanı Erruğrul Kazancı. Sıvas'ta oluşan tam bağımsızlıkçı fikir çatısının çökmeye yüz tuttuğu- nu belırterek "Kemalist bir ik- tidar sağlamak için çalışma çağrısında" bulundu. İstanbul'da, Sıvas Dayamşma Derneği, Atatürkçü Düşünce Deraeği ve Cumhuriyet Okur- lan Mecidiyeköy Kültür Mer- kezi'nde bir panel gerçekleştir- diler. Panelde konuşan Kazan- cı, Sıvas Kongresi'nde tüm di- reniş cemiyetlerinin birleşme karan aldığını anımsatarak şun- lan söyledi: "Hilafet rejimini bu ülkeye reva görenlerin içindeyiz. Cami avlulanndan çıkan kökü içerde oyunlarla baş başayız. Yurdun her kö- şesinde, yükselecek Kemalist bir iktidar sağlamak için ça- lışma günüdür.Türkiye ittifa- kı. küresel güvenükten bahse- den rütbeüleri de reddetmek- tedir." Emekli General Osman Özbek ise "PKK, küresel, uluslararası terör ya da iç teh- dit değil, iç destekli' dış teh- dittir" diye konuştu. 1991 yı- lında göre\' yaptığı Sıvas'ta si- yah çarşaflı kadınlann gruplar halınde dolaştığını anımsadığı- nı anlatan Özbek. "Bu ülkenin aydınlık insanlan olarak hep uyuduk. Bu nedenle bugün Türkiye bu zihniyetle karşı karşıyadır. Bugün geçmişte Damat Fentin yaptıklanyla AKP'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptıklan bire bir örtüşüyor. Biz bu gidişe dur demek için, eğer Atatürkçüy- sek,Anadolu'nun kararh güç- leri olmak zorundayız" dedi. SHP'nin paneli SHP Istanbul örgütünün dü- zenlediği "Sıvas Kongresi'nin 86. Yılında Kurtuluş Sava- şı'ndaki Yeri ve Önemi" ko- nulu panelde konuşan SHP Ge- nel Sekreteri Ahmet Güryüz Ketenci, Prof. Toktamış Ateş, ADD Başkan Yardımcısı Prof. Ahmet Saltuk, Türkiye'nin te- mel ılkelerinin Sıvas Kongre- si'nde atıldığım vurguladılar. zı ilaçlann kullanım limitlerinin farklı olması sorunlan arttrnyor. thracatçı firaıalar da ilaç limitı konusundakı çelişkilerden kay- naklı ciddi sorunlarla yüz yüze olmaktan yakımyor. Farklı limit uygulaması nedeniyle Türk ürün- lerinin her an gümrük kapısuıdan dönme riski yaşadığını ifade e- den Antalya Yaş Sebze ve Meyve thracatçılan Birliği Yönetim Ku- rulu Üyesi Ercan Boztepe, uygu- lamayla ılgıli şu bilgileri verdi: "Almanya, serin ve yağışlı havası nedeniyle, daha çokküf ve mantar ilaçları kullanıyor ve bunlann limiti oldukça yük- sek. OysaAkdeniz'e kıyısı olan ülkelerde yüksek limitli böcek ilaçları kullanılıyor ve bu ilaç- lara Almanya 'da zehir katego- risinde değerlendiriliyor. Bu durumdan bir süre öncesine kadar Türkiye ile aynı iklim koşullarında olan tspanya,Yu- nanistan ve İtalya da etkileni- yordu. Ancak onlar siyasal güçlerini kullanarak özel limit aldı. Bu ülkeler. ürünlerinde yüksek limit bulunmasına rağ- men satışını yapabiliyor, bi- zimki imha ediliyor. İlaç zarar- sız olsa bile ruhsat almadığı için Almanya'da zehirli kate- gorisinde değerlendiriliyor. Türk hükümetinin özel limit alması gerekiyor." Almanya "daİa limit uygulama- lan dıkkate ahndığında, üreticiye önerebılecekleri hiçbir ilaç kal- madığına dikkat çeken Boztepe, "Biberde böcek ilacı olarak kullanılan spinosad, 3 günde ürün üzerinden ayrışan bir ürün. Ancak Almanya'nın bu ilacı kullanmaya ihtiyacı yok. O yüzden spinosad Almanya için zehirli ilaç kategorisinde. tspanya özel limit aldığı için ay- nı ilacı kullandığı ürünü yük- sek limitle satabiliyor" 8 firma alarm listesinde Bakanhk 2005 yılında, 2'si Mersin. 6'sı Antalya'da olmak üzere 8 ihracatçı firmayı ürünle- rinde zirai ilaç kalıntısı bulundu- ğu gerekçesiyle hızlı alarm liste- sıne aldı. Söz konusu firmalar, her parti ürünü analiz ettirme mecburiyetinde. Maliyetin yük- sek olması ve uygulamadaki ola- naksızlıklar nedeniyle firmalar isim değişikliğine gitme ve yeni firma açmada çözüm buldu. Yasaklı finnalar. bu olayı "Ba- kanhk, kontrol altına alamadı- ğı ilaç kalıntısını, firma faali- yetlerini kısıtlayarak çözmeye çalışıyor. Bizler de ihracatımı- zı sıfırladık" diye değerlendirdi. Ulusal birlik kongresiI Baştarafı 1. Sayfada Başbakan Recep Ta>-yip Erdoğan, Türk milletinin her zaman bağımsızhğım konıya- rak dünya üzerinde varlığım devam ettirece- ğini kaydetti. Sıvas Kongresi'nin 86. yıldönü- mü nedeniyle mesaj yayımlayan Cumhurbaş- kanı Ahmet Necdet Sezer, Türk ulusunun 1. Dünya Savaşf nın ardından yaşanan süreçte varlığını, yurdunu ve onunonu korumak için büyük bir savaşım verdiğini vurguladı. Sezer, "Ulusumuz ve kahraman ordumuz, yüce Atatürk'ün çe\ resinde kenetlenmiş. ulusal egemenliğe dayanan, tam bağımsız yeni Türk Devleti'ni kurmak amacıyla, birlik ve dayamşma içinde canı pahasına savaşarak şanlı bir zafer kazanmıştır" dedi. Bağımsızlık savaşımının en önemli özelli- ğinuı evreleri ve hedefleri çok iyi tasarlanmış, ulus-ordu bütünleşmesiyle yürütülen bir ulu- sal kurtuluş hareketi olduğuna dikkat çeken Sezer, Amasya Genelgesi ve Erzurum Kong- resi'nin ardından, yurdun her köşesinden se- çilen temsilcilerin katılımıyla toplanan Sıvas Kongresi'nin ulusal birliğin gerçekleştiril- mesinde büyük önemi bulunan tarihsel bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekti. ^umhuriyetMn temelleri atıldı' Sezer, ulus istencinin üstünlüğünün vurgu- landığı, toprak bütünlüğünün her koşulda ko- runacağının dünyaya duyurulduğu Sıvas Kongresi'nde, Türkiye Cumhuriyeti'nin te- mellerirün atıldığını belirterek şu görüşlen di- le getirdi: "Kurtuluş Savaşı'nın kazanılma- sı, bir aydınlanma ve çağdaşlaşma tasarı- mı olan cumhuriyetin ilanını olanaklı kıl- mış, Türkiye kısa sürede gerçekleştirilen devrimlerle büyük başarılar elde etmiştir. Yüce Atatürk'ün yüksek öngörüleri ve planlı çalışmalanyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti, bugün her alanda gelişen çağdaş bir dünya devleti durumuna gel- miştir. Atatürk ilke ve devrimlerinin yol göstericiliğinde. cumhuriyetimizi daha da yüceltecek atılımları yaşama geçirmek ve onu sonsuza değin yaşatmak. en önemli so- rumluluğumuzdur. Bu konudaki en büyük güvencemiz. çağdaşlığı bir yaşam biçimi olarak benimseyen ve aydınlık geleceğimi- ze inanan Türk ulusudur." Başbakan Erdoğan ise Sıvas Kongresi ka- rarlanyla, vatanın bölünmez bütünlüğünün, Türk milletinin kayıtsız şartsız bağımsızlığı- nın biı kez daha vurgulandığını, Türk halkı- nın işgal ku\ r vetleri karşısında verdiği bağım- sızlık mücadelesinin haklılığının tüm dünya- ya ilan edildiğini belirtti. GUNDEM STAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada * Erdoğan ve Gül'ün sözleri, yaptıklan benzetme- ler mizah ve karikatür açısından da zengin bir içe-, rik taşıyor. Erdoğan'dan başlayalım... Italya'ya giderken' dedi ki: '. "Vereceğimiz her şeyi verdik. Artık vereceğimiz. bir şey kalmadı. Masaya yeni bir istek getiremez- ler." Bu sözlerin Türkçesi şöyle olsa gerek: ', Neistedilerseyaptık, hertürtüödünü verdik, ar- tık yeni bir şey istemesinler! Erdoğan'ın İtalya dönüşü yaptığı açıklama da-' haderindi: "Nikâh masasında dost kaialım, denilmez..." Kimi gazeteler Erdoğan'ın bu sözlerıni AB'ye ağır bir yanıt olarak değerlendirmiş! Ancak Baş-- bakan'ın yaptığı benzetmeden ız sürersek asıl du- rum şu: Ortada nikâh memuru yok! Biz de davetlilere dönüp avazımız çıktığı kadar, bağırıyoruz: • "Eveeeef... Evetişte, evett... Eveeet..." • • • Gül de AB toplantısı öncesi şu demeci verdi: "AB ek şart koyarsa dönmemek üzere gideriz... "- AB'nin yanıtı "Kapı açık, arkanı dön ve çık" bi-j çiminde değil de şöyle oldu: "Türkiye tehdit ediyor!" öyle anlaşılıyor ki Erdoğan ve Gül kafa kafaya vermişler, "Bu kez şöyle bir tepki koyuyor gibi ya-' palım" demişler! Türkıye'nin AB karşısında başı dik müzakere et-' mesi gerektiğinı biz de yeri geldikçe vurguluyoruz. Ancak Erdoğan ve Gül'ün son çıkışları bu mantı- ğın ürünü değil. Benzetmede hata olmaz, daha çok şu yaklaşımın ürünü: J Biz haklarımızı elde etmek, yerimizi korumak,' için ya el etek öperiz ya da kılıç çekeriz! Oysa uluslararası ilişkiler, ikisinin dışında bir yak- L, laşımı gerektirıyor. - Erdoğan ve Gül 3 Ekim'de müzakerelerin baş-" layacağını, ama pek çok yeni koşulun geleceğini görmüş olmalılar... Ama görmek kadar önemli olan, gereğini yapmak. Erdoğan'ın "nikâh masa- sı" örneğinden yola çıkmak gerekırse, aslında her" iki siyasetçi de AB'ye şunu söylüyor: "Biz eldivensiz bulaşık yıkamayız. Bunu hayatta bizden isteyemezsiniz. Böyle bir şey isterseniz, ar- kamıza bakmadan çeker gideriz..." , • • • Işte AB yetkilileri de bunu arıyor: AKP hükümetine nasıl bir eldiven vermeli ki is- tedikleri her şeyi kendilerine getirsinler, ız de bı- rakmasınlar! AB, her istediğini yaptırabileceği başka bir hü-'- kümet bulamayacağını biliyor. O yüzden de 3 Ekim sürecine şöyle bakıyor: Türkiye'ye yeni istemleri 3 Ekim'in hemen ön- cesinde mi dayatalım, hemen sonrasında mı? Yunanistan ve Rumlar bunların ucunun 3 Ekım'- den önce gösterilmesini, arkasının 3 Ekim'den sonra gelmesini istiyor. Zira Türkiye masada tu- tulmazsa istemlerine ulaşamayacaklarını biliyor- lar. Kara mizah penceresinden bakarsak şöyle bir değerlendirme de yapabilıriz: Türkiye ile müzakerelerin başlamasını en çok Rumlar ve Yunanlılar istiyor! ankcurm ' cumhuriyet.com.tr Bolu Dağı Tünelindeti kazı çalışmalarının ta- mamlanması nedeniyle tören düzenlendi. (AA) 12 yıl sonra ışık görüldü Bolu tünelinde kau çalışmakrı sona erdi RUJHATAVŞAR BOLU - İlk kazmanın 16 Nisan 1993 tarihinde vurulduğu Bolu Dağı Tüneli'nde nihayet ışık göründü. Tünelin kazı çalışmalan dün Başba- kan Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı bir tö- renle tamamlandı. Bolu Dağı Elmalık mevki- inde, tünelin doğu çıkışında gerçekleştirilen törene İtalya Büyükelçisi Carlos Marsili'nin de aralaruıda bulunduğu çok sayıda davetli ka- tıldı. Erdoğan. törende yaptığı konuşmada 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlennde tünel in- şaatının durduğunu ve bazı insanlann bu proje- nin durdurulması gerektiğini söylediğini hatır- latarak "Burası limon deposu, patates depo- su olsun diyenler oldu. Burada yüz milyon- larca dolar harcandı, burada aydınlığa nasıl çıkacağız bunu konuşan yoktu. 3 Kasım 2002'de ise göreve geldik ve bunu konuştuk. Tünelin sonundaki ışık artık göründü" dedi. Duble yollann bıtmesiyle kazalann büyük oranda azaldığım ve bundan sonra 3 şeritli bö- lünmüş yollar inşa edeceklennı kaydeden Er- doğan, ilçe yollarının tamamlanması için vali- liklenn seferberlik başlatmasrnı istedi. Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından be- rabenndeki heyetle mınibüslere binerek tünelin açılmayan tüpüne gırdi ve burada greyderle son kepçeyi vurarak tünelin açılışını gerçekleştirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle