Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27EYLÜL2005SALJ CUMHURİYET SAYFA
JtlAİJlİjİAİJiJA dishabta cumhuriyet.com.tr 11
Avrupa'nın
öncelikleri
• PARİS(AA)-AB'nin
Ortak Güvenlik ve
Dış Politika Yüksek
Temsilcisi Javier Solana,
Balkanlar, Ortadogu
ve Afrika'nın,
Avrupa'nın önde gelen
stratejik öncelikleri
olduğunu söyledi.
Solana, merkezi
Paris'te bulunan AB
Güvenlik Çalışmalan
Enstitüsü'nde
düzenlenen bir
konferansta yaptığı
konuşmada, Balkanlar'ın
güvenlik durumunun
iyileştirilmesinin
Avrupa'nın
sorumluluğunda
olduğunu kaydetti.
Yolsuzluk
istita getirdi
• TALLİNN (AA) -
Estonya Savunma Bakanı
Yaak Yuerüüt,
"ülkesinde siyasetle
iş dünyasmın yolsuz
ilişkilerinden ötürü"
dün istifasını verdi.
Yuerüüt, "Iş dünyası ile
siyasetçiler öyle sarmaş
dolaş oluyorlar kı kimse
bu yolsuz ilişkide ne
yapıldığını açıkça
anlatamıyor" diyerek
istifa etti. Muhafazakâr
Reform Partisi'nin
üyesi olan Savunma
Bakanı Yuerüüt,
istifasının aynntısını
ayn bir basın
toplantısı yaparak
açıklayacağuu söyledi.
Çin ve Vietnam'da
kasıpga
• HANOY(AA)-
Vietnam'da, ülke
kıyılanna yaklaşan
Damrey kasırgası
nedeniyle yaklaşık
lOObinkışitahliye
edildi. Sadece başkent
Hanoy'un yaklaşık
lOOkiloraetre
güneyindeki Nam Dinh
bölgesinde 80 bin
kişinin tahliye edildiğini
belirten yetkililer, asker
ve polislerin tayfun
nedeniyle seferber
edildiğini bildirdi.
Damrey kasırgasının,
Çin'de 2 kişinin ölümüne
yol açtığı belirtildi.
katiiamı
• CENEVRE(AA)-
Togo'da nisan ayında
düzenlenen seçimlerden
önce ve seçimler
sırasında meydana
gelen şiddet olaylannda
ölenlerin sayısınnı 400
ila 500 olduğu açıklandı.
BM Insan Haklan
Yüksek Komiseri Louise
Arbour, Togo'daki
olaylarla ilgili olarak
yayımladığı raporda,
şubat ayında Devlet
Başkanı Gnassingbe
Eyadema'nın ölümünün
ardından başlayan
şiddet dalgasında
binlerce kişinin de
yaralandığını bildirdi.
Belçika'da sağ
doludizgin
• BRÜKSEL (AA)-
Belçika'da yapılan bir
kamuoyu yoklamasının
sonuçlanna göre halkın
federal hükümete
güven oranı düşerken,
aşın sağ partilerin
tırmanışı devam ediyor.
Muhafazakâr "La Libre
Belgique" gazetesi
tarafından yapılan
araştırmada, federal
yapılı Belçika'nın
Valonya, Flandr ve
Brüksel bölgelerinde
aşuı sağ partilerin
oy oranının belirgin
biçimlerde arttığı
ortaya çıktı.
Müzakere Çerçeve Belgesi'nde Türkiye üye olamasa bile Avrupa yapılarına sıkı bağlarla bağlanması isteniyor
Türldye'ye AB prangasıELÇtN POYRAZLAR
BRÜKSEL-Türkiye'nin AB ile
müzakerelere başlama tarihi 3
Ekim'e bir hafta kala AB içinde
Ankara'ya yönelik talepler konu-
sunda pazarlıklar hız kazandı. AB
üye üÛcelerinin bu hafta görüşe-
ceği Müzakere Çerçeve Belgesi
taslağında sert ifadelerin yer al-
masının yanı sıra 3 Ekim tarihin-
de yapılacak açılış konuşma met-
ninde Avrupa Birliği'nin karşı
deklarasyonuna atıfta bulunulma-
sı bekleniyor.
AB kaynaklan, Ingiltere Dışiş-
leri Bakanı Jack. Straw'un 3
Ekim'de yapacağı müzakere açı-
lış konuşmasının metninde karşı
deklarasyonda yer alan unsurla-
ra yer venleceğini bildirdiler. AB
• Müzakere Çerçeve Belgesi'nin taslağındaki ifadeler Fransa, Avusturya ve Kıbns Rum
Kesimi'nin talepleri doğrultusunda sertleştirildi. Straw da 3 Ekim'de yapacağı açılış
konuşmasmda Rum Kesimi'nin müzakere sürecinde tanınması ve limanlann
Rumlara açılması gibi unsurların yer aldığı karşı deklarasyona atıfta bulunacak.
kaynaklanndan edinilen bilgiye
göre müzakerelerin açılış konuş-
masında Kıbns Rum Kesimi'nin
müzakere sürecinde tanınması ve
Türkiye'ninhava ve deniz liman-
lannı Rumlara açması gibi un-
surlar yer alacak.
AB Daüni Temsilcileri'nin ya-
nn konuşma metninin yanı sıra
Müzakere Çerçeve Belgesini de
ele almalan bekleniyor.
Müzakere Çerçeve Belgesi
Türkiye'nin müzakerelerde yol
haritasını oluşturacak Müzakere
Çerçeve Belgesi taslağında Fran-
sa, Avusturya ve Kıbns Rum Ke-
simi'nin talepleri doğrultusunda
sert ifadeler yer aldığı ortaya çık-
mıştı.
AB'nin karşı deklarasyonunun
AB müktesebatı olarak kabul edil-
diği Müzakere Çerçeve Belge-
si'nde Türkiye mn AB üye ülke-
lerinin uluslararası kunıluşlara
üye ve anlaşmalarda taraf olma-
sına engel olmaması isteniyor.
Çerçeve belgede aynca Avus-
turya'rnn talepleri doğrultusun-
da AB'nin yeni üyeleri hazmet-
me kapasitesıne yönelik ifadele-
rin detaylandırüarak sertleştirildi-
ği gözlendı.
Cumhunyet'in ulaştığı 7 sayfa-
lık taslak metinde dikkat çeken
unsurlar şöyle:
1. madde - Türkiye, üyelik
yükümlülüklenni yerine getirme-
mesı durumunda Avrupa yapıla-
rına sıkı bağlarla bağlanmalı. Bu
süreçte AB'nın hazmetme kapa-
sitesı de dahil olmak üzere tüm
Kopenhag knterlerini göz önüne
alacaktır.
2. madde - Temel ve insan
haklan konusundaki ilerlemeler:
Komısyonun 2004 yılındaki iler-
leme raporu ve tavsıyesı çerçeve-
sinde Komisyon tarafından ya-
kından takip edilerek Konsey"e
düzenh olarak rapor edilecektir.
4. madde - Türkiye'nin An-
kara Anlaşması'nı tüm yeni AB
üye ülkelerine genişleten ek pro-
tokole yönelik yükümlülüklerini
yerine getirmesı ve Katılım Ortak-
lığı Belgesi'nin uygulanması ge-
reklidır.
5. madde - Müzakere sürecin-
de Türkiye, tüm AB üyesi ülke-
KTC CUMHURBAŞKANI:
Rumlar beni
Denktaşlaştırdı
Dış Haberter Servisi - Kuzey Kıbns Türk
Çumhunyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mehmet
AK Talat, Rumlann. "Talat, Denktaş'a benze-
meye başladT yorumlannı ise, "Rumlar beni
DenktaşlaşürdT ifadeleriyle değerlendirdi.
DHA muhabınnin sorularını yanıtlayan Ta-
lat, "Kıbns davasının kaybedihniş bir dava ol-
duğunuve şu anda yeniden şekillendiğini*' kay-
dederek Kıbns Türkleri ıçin ciddi tehlikele-
rin azaldığını ve Türkiye'nin AB sürecirün
Kıbns Türklerirü ciddi anlamda mahvedecek
bir süreç olmayacağını açıkladı.
Talat, çözüme yanaşmayan Rum tarafının
AB'den tecrit edilmesi gerektiğini kaydederek
çözümün bu yoldan geçtiğini söyledi. Talat,
Rumlann sinsi, entrikacı, kaba, son derece
baskıcı, egemenlik iddiasını üst düzeye çıkar-
mış, katı uzlaşmaz bir politika izleyerek, Kıb-
nslı Türkleri egemenliği alhna almaya çalış-
tığını ve bunu kabul etmelerinin mümkün ol-
madığını kaydetti.
Rumlann,"Talat, Denktaş'abenzemeyebaş-
ladı" yorumlannı da değerlendiren Talat.
"Rumİar için en iyi Türk,'Rumlar gibi düşü-
nen Türk'tür. Böyle Türkde yoktur. Oyüzden,
khn bugörevegetirse, onlar birTalat, birDenk-
taş yaratacaklar. Bundan önceki emsal Denk-
taş'ü, Denktaş benzetmesi yapryortar. Bir ger-
çek daha van Şu anki Kıbns Rum yönetimi,
Kıbns Rum liderliğu Denktaş Bey yönetimin-
den çok daha fanatik, çok daha fazla egemen
anlayışa sahip" diye konuştu.
Brüksel'de kritik hafta3 ülkenin uyguladığı baskıyı 'taciz' olarak niteleyen Le Figaro'ya
göre, Türkiye karşıtlan "pek onurlu olmayan bir pazarlık" yürütüyor
Dış Haberter Servisi - Fransa, Avusturya
ve Kıbns Rum Kesimi Ankara'ya
yönelik baskılannı arttıyor. Fransa"da
ıktidara yakınlığıyla bilinen Le Figaro
gazetesi bu üç ülkenin, Türkiye'yi
müzakere masasından kaldırmak için
taciz edercesine baskı uyguladıklannı
belirtti. Akxanderin Bouclet imzalı
makalede, 3 Ekim'e bir hafta kala
Ankara ile Brüksel arasında gerginliğin
arttığına dikkat çekildi. Makalede bir
îngiliz diplomata dayanılarak Türkiye'ye
karşı çıkanlann kulislerde "pek onurlu
olmayan bir pazarhk yürüttüğü"
değerlendirmesi yapıldı. Makalede
Fransa'nın bu çalışmalar sırasında
isteklerini sürdüreceği, Rum Kesimi'nin
ise konuşmada sert ifadelerin yer
almasını talep edeceği kaydedildi.
Sarkozy yumuşadı
Le Figaro aynca, Türkiye'nin AB
üyeliğinin, Cumhurbaşkanı Jacques
Chirac ve Halk Hareketi Birliğı (UMP)
lideri Nicotas Sarkozy arasuıda taktik
kavgasına dönüştügü yorumunu yaptı.
UMP'nin hafta sonu Avrupa konusunda
düzenlediği konferansa geniş yer veren
gazete, Sarkozy'nin Türkiye konusunda
beklenenin aksine ılımlı bir konuşma
yaptığuu yazdı. Le Figaro, partililerin.
"Sarkozy, sonunda UMP ile Chirac
arasmda kriz yaratmamamn kendi
yaranna olduğunu gördü"
şeklındekı açıklamasına yer verdı.
Sarkozy'nın. Almanya seçımlenyle
3 Ekim arasındakı bir tanhi bılerek
seçtiğini düşünen Chırac'a yakın bir
yetkilı ise "CDU Bderi Angela Merkel'in
başansızhğuniL, UMP bderini Türkiye
konusunda daha ıhmh konuşmaya
zorladığT yorumunu yaptı ve
*Sarkozy'nin hırsh ve sadece kendi
çıkarlannı düşünen biri olarak
gözükmemek için sonunda Türkiye
konusunda ıhmh mesaj vennek
zorunda kaldığmT kaydetti.
lenn uluslararası kunıluşlara ve an-
laşmalara taraf ohnası da dahil ol-
mak üzere, üçüncü ülkelerle ve
uluslararası kuruluşlarla politika-
larmı yakınlaştırmah.
6. madde - Türkiye katılım
anında karşısuıa çıkabilecek baş-
ka katılım müzakerelerinin so-
nuçlannı kabul etmek zorundadır.
7. madde - Avrupa entegras-
yonunu sürdürmeye çalışan
AB'nin Türkiye'yi hazmetme ka-
pasitesi, gerek Birlik gerekse Tür-
kiye'nin çıkan açısmdan önemli
bir unsurdur. Komisyon Türki-
ye'nin üyelik perspektifine yöne-
lik olarak Ekim 2004 llerleme Ra-
poru'nda ele alınan konular çer-
çevesinde müzakere sürecinde bu
kapasiteyi izleyerek Konsey'i bil-
gilendırecektir.
8. madde - Türkiye, Birliğin
müktesebatmı, katılun sırasında
uygulamaya koymalıdır. Hukuk-
sal yakınlaşmanın yanı sıra katı-
lım, müktesebatın zamamnda ve
etkili uygulanması anlamına ge-
lir. Müktesebat sürekli gelişerek
Birliğin kurulduğu temel anlaş-
malann yanı sıra hukuki bağla-
yıcılığı olsun ya da olmasın, Bir-
lik çerçevesinde onaylanmış ku-
rumlar arası anlaşmalar, önerge-
ler. açıklamalar, tavsiyeler, dek-
larasyonlar, ortak tutumlar, so-
nuç bildirgeleri gibi tüm belgele-
ri kapsar.
10. madde - Uzun geçiş dö-
nemlerı, derogasyonlar (istisna-
lar), özel düzenlemeler ve kalıcı
önlemler gibi koruyucu önlemle-
rin temeli olarak sürekli (kalıcı)
olabilen maddeler kullanılabilir.
Komisyon gerekli gördüğünde
bunlan kişilerin dolaşımı, yapı-
sal politikalar ve tanm konusun-
da önerebilir.
11. madde - Türkiye "ninka-
tılımmın mali sonuçlan olacağın-
dan müzakereler ancak 2014 yı-
lından sonraki mali çerçevenin be-
lirlenmesinin ardından sonuçlan-
dınlabilir.
13. madde - Özgürlük, güven-
lik ve adalet konulannda Türkiye,
Schengen Anlaşması da dahil ol-
mak üzere tüm AB müktesebatı-
nı kabul etmeli.
17. madde - Müzakereler bir
tarafta tüm AB üye ülkelerinin ve
diğer tarafta aday ülkenin bulun-
duğu Hükümetlerarası Konferans
yoluyla yürütülecektir.
'Evet'e
iknaaffı
ABD'nin, Irak'ta Ebu Garib
Cezaevi'nde tuttuğu
Irakhlardan 1000 kişiyi
Bağdat hükümetinin
talebiyle ramazan dolayısryla
serbest bırakmaya başladığı
biknrildi. Ebu Garib
Cezaevi'nden geçen ay da
1000 kişinin sahverilmesinin,
Irak hükümetinin,
15 Ekim'de yapılacak
anayasa taslağı referandumu
öncesinde halkı ve özeüikle
Sünnileri sandığa gitmeye
ikna etme çabalaruun
bir parçası olduğu
yonımlan yapıhyor.
(Fotoğraf: ÂP)
* hMSr I 1
>W İİ
İ
fI '
I
r
3
*-j
»4'Jl.f
i
' ^
1
K | 1
m h
k
'mÂ
i 'ğA~
Jk \
JJHK
' f ' î î
M
r. 1
,/ fi
!
;
: İ > •
^ ^
ı . *<"'-\ •
EKONOMİ MASASI TÜRKİYE SORUMLUSU VERBEKEN
'AB'nin IMF'den
farkı yok'
Almanya'da 'büyük koalisyon' olasılığı artıyor, ancak lider kesin değil
Başbakanhk kavgası kızıştı
FRANKFUKT (Cumhnriyet
Bürosu) - Dresden'de önümüz-
deki pazar yapılacak olan erte-
lenmiş seçim sonrasmda "bü-
yük koaüsyon" yolunda somut
adımlar atılacağı kesinlik ka-
zandı, ancak yeni Alman hü-
kümetinde kimin başbakanhk
göre\ini üstleneceği esas soru
olmayı sürdürüyor.
Sosyal Demokratlar (SPD)
ile Hıristiyan Demokratlar
(CDU/ CSU) arasında bir hükü-
met kuruuTiasının ülkenin için-
de bulunduğu durumdaki tek
çıkış yolu olduğu konusunda si-
yasetler üstü bir görüş birliği
sağlanırken iki büyük partinin
ortaklığındaki bu hükümetin
Schröder'in mi, yoksa Merkel'in
mi başbakanlığında k&rulaca-
' chröder, CSU'nun ayn
parti olarak hesaba katılması
gerektiğini, böyle bir durumda
SPD'nin büyük farkla en
büyük parti olduğunun açıklık
kazanacağını savunuyor.
ğı, henüz açıkhk kazanmadı.
Başbakan Gerhard Schröder.
önceki gün yaptığı açıklamalar-
da ortakhükümet konusunda pa-
zarhklara açık olduğunu belirtir-
ken eski katı tutumundan geri
adun atmaya hazırlandığı mesa-
jını verdi. ÇDU/ÇSU'dan yapı-
lan açıklamalarda ise başbakan-
hğın kesınlikle ÇDU Genel Baş-
kanı Angela Merkel'e ait oldu-
ğunun altı çizildi ve bu konuda
taviz verilmeyeceği tekrarlandı.
Bunun üzerine SPD'den gelen
yanıt niteliğindeki değerlendir-
melerde, ortak hükümet için bu
tür zorunlu koşullann kabul edi-
lemeyeceği vurgulandı.
Stoiber'in ismi geçti
Özellikle Hıristiyan Demok-
rat eyalet başbakanlan, Mer-
kel'in başbakanlığı olmaksızın
bir "büyük koaü#wr kuruhna-
sının olanaksız olduğuna dikkat
çektiler. Bav^era eyaletindeki
Hıristiyan Demokratlann partı-
si CSU'nun ağır topu \ e Bav^e-
ra Içişleri Bakanı GüntherBecks-
tein'ın CSU Genel Başkanı ve sa-
ğın 2002'deki başbakan adayı
Edmund Stoiber'in de Merkel'in
yenne başbakanlığa gelmesinin
mümkün olduğunu ıma etmesi,
tartışmalan kızıştırdı.
Dresden seçımleri öncesinde
geçici sonuçlara göre SPD'nin
222. CDUCSU'nun ise 225
milletvekilibulunuyor. Schrö-
der, CSU'nun ayn parti olarak
hesaba katılması gerektiğini.
böyle bir durumda SPD'nin
büyük farkla en büyük parti ol-
duğunun açıklık kazanacağını
savunuyor.
\L\HMUTGURER/MURATKIŞLAU
ANKARA - Türkiye'nin uluslararası
piyasalar tarafından ekonomik olarak
denetimininIMF programı sonrası AB'ye
bırakılması tartışılu-ken AB Ekonomı
Masası'ndan Dirk\erbeken tarafuıdan
yapılan bir sunum, AB'nin Türkiye"ye
bakışının da IMF'den farklı olmadığını
ortaya koydu. AB'ye girmesi için. Tür-
kiye'nin "daha fazla tasarruf etmesi ve
daha fazla yabancıyanrnn çekmesi" ge-
rektiği belirtilen sunumda, Türkiye'den
"daha fazla HberaDeşme, daha az sosyal
devlet" anlamına gelecek değişiklikler
yapması istendi. __, ^ _
Verbeken, bir grup
Türk gazeteciye, hazır-
lanmakta olan 2005 yılı
ilerleme raporuna daya-
narak yaptığı "AB Üye-
iği İçinEkonomik Kriter-
lerin Değeriendirmesi''
başlıklı sunumda, 1993
Kopenhag ekonomi kri-
terlerini anımsatarak bun-
lardan özellikle "İşleyen
bir piyasa ekonomisibir-
lik içinde rekabetçi bas-
kdar ve piyasa güçleri ik
mücadefekapasftesT baş-
lıklannın problemlı ol-
duğunu belirtti.
Verbeken'ın sunumunda. bir taraftan
gerekli kriterleri karşılaması durumun-
da dahi Türkiye'nin AB'ye kabulü için
"AB'nin sindirme kapasitesinin" bir et-
ken olacağı ifade edilirken diğer taraf-
tan da Türkiye'ye, siyasi tercihlere gö-
re öncelik sırası değışebilecek bazı ko-
nularda dayatmalar getuildi. Bu dayat-
malar arasında "Temel ekonomikkonu-
larda geniş uzlaşı sağlanması, kamu fi-
nansmanı \e dış kalemlerin dengede tu-
tuhnası, fiyatiann ve ticaretin liberafleş-
tirünıesi, hükümetin ticaret rekabet, teş-
vikler veKİT'lerin desteklenmesi konu-
• Verbeken, henüz
açıklanmamış ilerleme
raporuna dayanarak
yaptığı sunumda,
Türkiye'nin
harcamalarını daha
fazla kısacak önlemleri
gerçekleştirmesi
gerektiğini belirtti.
AB 'daha fazla
liberalleşme, daha az
sosyal devlet' istedi.
sundaki poiitikalannuı kısıtiaıunası'" gi-
bi problemli konular yer aldı. Verbeken
sunumunda, hukuk ve bankacılık siste-
minin geliştirilmesini istedi
'Türkiye'yi günlük izüyoruz'
Verbeken tarafından yapılan sunum-
da, AB'nin Türkiye'yi günlük olarak
izlediği ve başta Sermaye Piyasası Ku-
rulu, Hazine Müsteşarhğı, Merkez Ban-
kası ve çeşıtli bakanlıklar otaıak üzere
hükümet, özel sektör \e sivil toplum ör-
gütleri ile görüşmelerin düzenli olarak
sürdürüldüğü belirtildi. Sunumda, "Tür-
krye'nin yüksek cari açığı dola\ısryla dış
,._^ „,.««.». finansmanihtiyacıartar-
ken yeteıü yabancı ser-
maye çekemediği'' ifade
edilerek "kamu disipB-
nini sağlamak için vergi-
lerin arttmhnasuun da
vergiyükünü arttırdığı''
tespiti yapıldı.
Verbeken, bu tespitle-
re karşm, "İç talebin kar-
şüanması ve vergi oran-
larmm düşürühnesi içm",
etkin denetim yerine,
IMF'nin ısrarla önerdi-
ği ve yannmlar da dahil
harcamalann kısıhnası
anlamına gelen "kamu
aröşında daha fazla ve-
rimnük arüşı" yapılmasım istedi. Su-
numda, Türkiye'nin Kopenhag'ın eko-
nomi ile ilgili knterlerini karşılaması için
"işgücü ph asasında esnekKk, özelleştir-
me, sermaye prv^salannın derinleştiril-
mesi, vergi reformu, kamu yükümlü-
lüklerinin \önetimi, KtT'Ierin yeniden
yapılandırıhnasu kamu idaresinin ve-
rimlfliğinin armrüması, eğhim,sosyal ko-
ruma ve bölgesel politikalar'' alanlann-
da yapısal ve kurumsal reformlar ger-
çekleştirmesi istendi. Sunumda Türki-
ye'deki iş ortamı pozitif, işgücü piya-
sası ise negatif olarak değerlendinldi.