Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 EYLÜL 2005 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Çiîte Demir
OİNLEYENLER kulaklarına inanamadılar. Ko-
nuşan. ülkedeki büyük ve dinamik sermaye grup-
larından birinin en üstyöneticilerindendi. Şirket-
lerinin başarılarını ve geleceğe dönük tasarım-
lannı överken sözü ülkenın de şimdiki "parlak"
durumuna getirmiş ve bu sonucun "AB ile IMF
gibi iki çipa sayesinde" gerçekleştiğini söyle-
mekten kendini alamamıştı.
"Çapa" ya da "demir" yerine genellikle çok kü-
çük tekneler için kullanılan "çipa" sözcüğünü
seçmiş olması bir yana, acaba niçin böyle bir "im-
ge"ye başvurma gereğini duymuştu?
İki yabancı kuruluştan söz ettiğine göre, ken-
dine ve halkının yeteneklerine güvensizlik mi?
Sayelerinde başan elde edildiğini söylediği ku-
rumlara bağlılık gösterisi mi? Şükran borcu mu?
Yeri gelmişken uzaklardan sözlü bir "temen-
na "yla "Bizi gözetmeye devam edin " mesajı mı?
Hangi nedenle olursa olsun, "çipa" ya da
"demir" sözcüğünün seçi Imiş oiması üze-
rinde birazcık durmak, "ekonomik, siyasal ve
medyatik çözümleme" açısından hayli öğretici
olabilir.
Herkesin bildiği gibi, demir deniz üstündeki
gemileri belli bir yerde tutabilrnek için kullanılır.
Hareket ifade etmeyen, dolayısıyla "tutucu" tı-
nısı olan bir söz. Nitekim, Avrupa Birtiği'nin 17
Aralık 2004 metinleri, "ucu açrk süreç" sonrası
tam üyelik olmasa da Türkiye'nin AB'ye sıkı sı-
kıya "demiıietilmesi" gerektiğini yineleyıp dur-
muştu. Acaba bizim hazret de böyle bir limana
demirleyip kalmak mı istemektedir? Attilâ ll-
han'ınünlü "cinayet"şiirindeki gemigibi, "eliko-
lu bağlı" ve ağlayıp böğürmekten başka bir şey
yapamayan?
Aynca, AB ve IMF'den oluşan bu "ç/fte demir"\n,
"ıskarça " bir limana, yani kalabalık ve salma ala-
nı olmayan bir yere kötü atıldığı için, Tlirkiye'yi
yerinde "tutmak" şöyle dursun, sürekli "demir
tarattığı" ve kötü kıyılara doğru sürüklenmesine
engel olamadığı da bilinmiyor mu? AB'ye demir-
li kalmamız gerektiğini sananlar, ora korkusuy-
la, Apo'culuk ve Kürtçülük bayraklan karşısında
bile düdük çalamaz duruma düşmediler mi? IMF
emretti diye cumhuriyetin en değerli varlıkları
gereksız birer safra gibi çirkefe atılmıyor mu?
Kaldı ki çifte demir her zaman tam güvenlik
sağlamaz. O bakımdan, A B ile IMF'nin şim-
dilik aynı rüzgân estiriyor olmalanna aldanma-
mak gerekir; rüzgârlar değişir ve akıntılar gemi-
yi değişik yönlere salıp döndürürse, iki demirin
zincirleri birbirine dolanıp ıçinden çıkılmaz bir
durum yaratabilir.
Konuşan, kim bilir belki de böyle durumlarda
çarenin demir zincirlerini ayrı ayrı "karamusal" de-
nen bir fırdöndüye tutturmak olduğunu öğren-
miştir ve siyaset alani, özellikle de medya âlemi
fırdöndü dolu bir ülkede kasa gücüyle bu çeşit
badirelerin kolay atlatılabileceğine güveniyordur.
83 Yıllık Cumhuriyette Hilafet Özlemi Çekenler
O. Doğu SİLAHÇIOGLU
^m f yıl önce Menemen'de.
/ m^. DervişMehınefmele-
/ I 1 başılığında-HDafetİs-
/ V / teriz" diye ayaklanıp
Asteğmen Kubilayı katledenler. bu
kez İstanbul'da. bir başka caminin
avhısunda ortaya çıktılar... Bu defa ka-
dınlan ve çocuklan da yanlanna al-
mışlar... Yıne "hibfet", yine "şeriat"
çığlıklan atarak yüriiyorlar... Yine
Türidye CumhuriyetTne meydan
okuyorlar... tki eylem arasında tek
fark, bu kez karşılanna bir Asteğ-
men Kubilay'ın çıkmamış olması-
dır. BeDddebunedenle Fatih Camii
avlusunda bağ bıçağı ile kafa kesme-
ye yeltenenkr ofanaımş&r-
Bu ülkenin gerçeklerini bilmeyen-
ler, Fatih Camii avlusundaki bu re-
sim karşısında şaşınp kalabilirler!..
Ama bunda şaşılacak bir taraf yok...
Türk Ulusu'nun egemenlık hakkı-
nın, adil olmayan bir seçim siste-
miyle gasp edilmesi ülkeyı bu nok-
tayagetirmiştir...
Hilafet yanhlannın, şeriat yanlıla-
ruun, din kisvesi ardına sığınarak,
cami avlulannda çığlık atmalan ye-
ni görülen bir şey değil; bu hareket
Osmanlfdanberi devam edegelen bir
eylem yöntemi olmuş; Cumhunyet
döoeminde de geçerliliğini konmuş...
Osmanlı dönemınde Patrona HaKL
Kabakçı Mustafa, Derviş Vahdeti ile
boy gösteren şenat eylemleri, Ulusal
Kurtuluş Savaşı döneminde Deli-
baş'la. Anzavur'la; Cumhunyet dö-
neminde Şeyh Sait'le, Derviş Meh-
met'le devam etmiş... Şimdilerde ise
onların ardıllan üstlendikleri yeni gö-
revler için yıne cami avlulannda ey-
lem yapmaktalar... Sloganlar hiç de-
ğişmemış: "Din dden gktiyor", "Şe-
riatfeteriz", -Hilafetisteriz", "Ya hi-
lafet-Ya öfönL.."
Fatih Camiı avlusunda sergilenen
eylem, günün Türkiyesi ile tümüyle
örtüşen bir resim oluşturuyor... Bu-
günün Tüıkiyesi eylemciler açısından
böyle bir gösteri için bıçilmiş kaf-
tan... Siyasal iktidar "Siyasal İdanTın
takipçisi olduğu için. doğal olarak
bu tür eylemler karşısında olabildi-
ğincekayrtsız... Halkbezginveumut-
suz... Yürütme erki unsurlan yılgın
ve tepkisiz... Türkiye planlı ve sistem-
lı çabalar sonucunda adeta bu ve ben-
zeri eylemler için elverişli bir ortam
halinegetirilmiş... Bu eylem; Kasım
2002'den bu yana izlenen dınsel alt-
yapılı bir politikanın (siyasal Isla-
mın) olağan sonucu...
Aslında bugün cami avlulannda
hilafet ve şeriat çığlıklan atanlar bir-
denbire ortaya çıkmadı.. Bu eylem-
lenn geçmişi 82 yıl öncesıne kadar
dayanmakta; altyapı. 82 yıllık Cum-
huriyet tanhinde hıç eksık olmadı...
1923:1938,1938:1954,1954:1960.
1960-1972,1972:1980,1980:2002
dönemlerinde ve 2002'den günümü-
ze kadar devam edegelen dönemde bu
altyapı. iktidarlann izledikleri poli-
tikalar doğrultusunda değişkenlik
göstermekle birlikte her zaman var-
lığını sürdürdü. Bugün gelinen nok-
ta, geçmiş dönemlerin oluşturduğubu
altyapının son ürünü.. Yıllar yılı, şe-
riat özlemıyle. hilafet özlemiyle ya-
nıp tutuşarilann. eyleme kalkışmak
için bugün çok elverişli bir siyasal rüz-
gâr yakaladıklan bir gerçek... Bu öz-
lem sahıpleri -1980 öncesi bir istis-
na olmak üzere- Menemen'den son-
ra ılk defa bu kadar cüretle ortalığa
dökülme cesareti bulabildiler. Bu.
belkı de onlann ele geçırdiklen ilk ve
son fırsat... Türk ulusu bir gün üze-
nne sinmiş bu durağanlık duygusun-
dan kurtulduğu zaman, aydınlık ya-
nnlannı yaratmak için özgür irade-
sini kullanma fırsatı bulabildiği za-
man. muhakkak ki şeriat ve hilafet ey-
lemcileri için vakit çok geç olacak...
Siyasi kımlıklı yöneticilerin dahi
Türkiye Cumhuriyeti'nın tüm değer-
lennı aşındırmaya yönelık uğraş ıçın-
de bulunduklan bir dönemde, Cum-
huriyetin temel kurum ve kuruluşla-
nru etkisiz hale getirmek için gizlı-
açık, doğrudan-dolayh yöntemlerle gi-
rişimlerini sürdürdükleri bir dönem-
de, dinsel bir ideolojiyle beyinleri şe-
kitlendirilmiş kişilerce gerçekleştı-
rilen bu tür eylemlerin yadırganacak
bir tarafi olabilir mi?..
Hilafetın kaldınlmasını. "hain",
"mücrinr, "krytmk" gibi sözcükler-
le tanımlamaya kalkışanlara, Cum-
huriyete ve onun kurucusu "Yüce
ÖnderAtatürk"e dil uzatanlara, bıl-
diri diye sayfolar dolusu bir metni kür-
süden mikrofonla konferans verir-
cesine okuyanlara, güvenlik güçleri
hiçbir müdahalede bulunmamışlar,
seyirci kalmışlar... "Ya hilafet- Ya
ölüm»" diye bağıranlara. "Ya dağı-
hrsınız_. Ya gözaltına alınırsınız..."
diyebilen olmamış... Hilafetçılenn
karşısına Menemen'de olduğu gibi,
cesaretle dıkılebilecek bir avuç yü-
rekli insan çıkmamış... Belkı de ve-
rilmiş bir talimatuı gereği yerine ge-
tirilerek hareketsiz kalınmış! Ya da
verilmiş bir talimat olmamakla bır-
likte, siyasi iktidann politik çizgisi
bilindığınden, müdahale sonrasında
olabilecekler önceden görülerek ka-
vıtsız kalınmış...
Her ne olmuşsa olmuş, Fatih Ca-
mii avlusunda olanlar, bu ülkenın ay-
dınlık insanlannı yürelderinden vur-
muştur. Ne var kı, bu olanlar herhal-
de Türkiye'de bir kısım kışileri çok
memnun etmıştir. Siyasi kimhği de
olan bir kısım düşünce sahiplerinın
bu girişimden büyük memnunluk du-
yacaklan, dünkü \e bugünkü eylem
ve söylemlennden belli olmaktadır.
Kasım 2002'den önce ve sonra yazı-
lanlar \e söylenenler ile objektiflere
ve kameralara takılan görüntüler, bir
kısım seçilmışler ile atanmışlann na-
sıl bır düşünce yapısında olduklan-
nı açık-seçik ortaya koymuş. kamu-
oyunun onlan tanımasına imkân ve
fırsat yaratmıştır. Bu ifadelere. bu
görüntülere bakarak, bu gibi olaylar
karşısında kimlerin nasıl bır memnun-
luk duygusu içinde olacaklanm tah-
mın etmek hiç de zor değildır. Bır
münt edasıyla diz diplennde fotoğ-
raf çektirenlerin. başka bır duygu
içinde olabıleceklen beklenmemeli-
dir?.. Dün söylediklenni bugün inkâr
edenlerin, ya da "değiştinr diyen-
lerin, yann da bugunü inkâr etmeye-
ceklerini ya da yine "değiştim*' diye-
rek en başta bulunduklan nokta>a
dönmeyeceklenni kım garantı edebı-
lir?.. Inkârcıhk insan ruhuna bir kez
sindi mi, bir daha snur tanımaz_ Bu-
gün dünü inkâr edenler, yann da bu-
günü inkâr ederler- Inkârcılara gü-
\enenlenn kaderi, önünde-sonunda al-
datılmaktır..
Olaylar art ardına sıralandığında
ve tüm boyutlanyla ele alındığında or-
taya karamsar bir tablo çıkmaktadır:
- Türkiye Cumhuriyeti, 83 villık sü-
re ıçerisinde yetiştirdıği nesıllerin tü-
müne; ulusal. çağdaş, laik ve özgür
bir eğıtım verememıştir.
- Bu ülkenin evlatlanndan bir kıs-
mı. ulusçuluğu reddeden dinsel nite-
likli bir eğitimden geçinlerek: ulus-
lanna. ülkelerine yabancı, Cumhun-
yet'e karşıt hale getinlmışlerdır.
- Türkiye Cumhunyetf nde iktidar
olan bir siyasi parti, Cumhuriyetin
kuruluş felsefesine ve anayasal nıte-
liklenne karşı açıktan açığa tavır ala-
rak. Cumhuriyet karşıtlanna eylem-
de bulunma cesareti vermiştir.
- Yakın dönemde yapılan yasa de-
ğişiklikleri ile Türkiye Cumhuriyeti,
bölücü/ aynlıkçı ve irticai nitelıklı
eylemler karşısında savunmasız bıra-
kılmıştır.
- "Yargı''nın bir kısım organlan
ile "Yûrötme"nin yasa uygulayıcısı
konumundaki kunımlan, siyasal ik-
tidann baskısı nedenıy le görevlerini
tam olarak yerine getirmekten çeki-
nir olmuşlardır.
- Bu uygun ortamdan yararlanan
Cumhunyet karşıtlan. olanca güçle-
nyle Türkiye Cumhuriyeti'ne saldır-
maktadırlar.
Cumhunyet karşıtlan atüklan adım-
lara her gün bir yenısıni daha ekle-
mektedirler. En son atılan adım. ha-
lifelik kurumunun yeniden yaşama ge-
çinlmesı yolundaki istekler olmuştur...
Halıfelik: Allah'ın gölgesı sıfatıy-
la yeryüzündeki İslam topluluklan-
nı yöneten dinsel bir kurumdur; üm-
met toplumu yaratmaya yönelik şe-
riatı esas alan, "siyasal IslanT ıdeolo-
jısınin oluşturduğu bır kurumdur...
1400yıl \artığını sürdüren bu kurum;
çağ dışı ve işle\ siz hale gelmiş olmak-
tan ö*e> e. Türk ulusunun \iDar yıh a>a-
ğnıda taşıdığı geri kalmışhk pranga-
sının ve düşünce esareti zincinnin de
varatKKi dinsel baskuım ırygulama
aracı haline gelmiş ve nihayet Türki-
ye Büyük Millet Meclisi'nin aklıgı bir
kararla, 3 Mart 1924'te kaldınlmış-
ür. Şımdı laik Türkiye Cumhunye-
ti'nde,81 yıl önce kaldınlmış olanbu
dinsel kurum. yeniden canlandınl-
mak istenmektedır. Aslında vanlmak
ıstenen nokta 81 yıl öncesi değil,
1400 yıl öncesidir...
Irksal ve dinsel nıtelikli bölücülü-
ğü çağnştıracak her türlü eylem ya
da söylemin suç oluşturduğu dönem-
ler sonrasında gerçekleştinlen yasa
değişiklikleriyle bugün gelinen nok-
ta, bölücülerin ve şeriatçılann mey-
danlarda devlete gözdağı verecek ka-
dar işi ileri götürmeleri olmuştur.
Türkiye Cumhunyetf nde yürütme
erkinı elinde tutan siyasi otontenın
izleyıcisı olduğu politika (siyasal İs-
lam) bugün o kadar görünür bir açık-
lıkla uygulanmaktadır ki, hiçbir ku-
rum ve kuruluşa bu çızgıye uygun şe-
kılde hareket etmesi için bir talimat
verilmesıne gerek yoktur. Çünkü o
talunat, o ıdeolojinin içerisinde za-
tenmevcuttur...
Cami avlulannda, "Şeriatisteriz".
-Hilafet isteriz", "Ya hilafet... Ya
ölüm..." diye bağıranlan bu da\Tanış
ıçerisine itenlerin. konumlan gereği
eylemlere katılma>np da eylemcile-
re örtülü destek sağlayanlann, onla-
n uzaktan teşvik edenlerin kimler ol-
duğu gün gibi ortadadır. Suçunaz-
mettiricisi olmaktan da öteye, plan-
layıcısı ve iştırakçisi konumunda olan
kişiler yerine; sadece avlulara, mey-
danlara süriilmüş insanlan Atatürk
Cumhuriyeti'nın karşıtlan olarak gör-
mek, göstermek; soruna doğru teşhis
koymamak. asıl sorumlulann peşini
bırakmak demektır!...
PENCERE
Ortadoğu'da
Ders Kitabı
Bizim Cumhuriyet her gün gözü açılmamış sığır-
cık yavrularına ders kitabı gibi çıkıyor...
Dilerim gözlerimiz açılır...
Perşembe günü yayımlanan manşetimiz neydi:
"ABD üssü gibi liman"
Arkadaşımız Akın Bodur'un haberinegöre Ame-
rika, Iskenderun'u Irak savaşında deniz üssü gibi
tepe tepe kullanıyor, zavallı Müslümanları birbirine
kırdırmak için araç gereç ne lazımsa Türkiye'den
yolluyor...
Hem lafı mı olur!..
Ankara'da Müslüman geçınen siyasal iktidar,
Başkan Bush'un gözünün içine bakıyor.
•
Pekı, Irak'ta ne oluyor?.
OrtalıktaArapyok!..
Sünni ile Şii, işgalcıyi bırakıp birbirieriyle boğaz-
laşmaya başladılar...
Ders kıtabının kaçıncı sayfası bu?..
Açıp bakalım ne yazıyor:
Ulusal bilınce kavuşup da millet olamamış üm-
met kalabalığı emperyalizmin boyunduruğunda
birbiriyle uğraşıp köıieşir!..
Henüz Arap olamamış zavallı Iraklı!..
Doğru dürüst Müslüman bile olamamış; mezhep
bilincı daha ağır bastığından bırbırini yiyor...
•
Kuzey Irak'ta ne var, ne yok?..
Açalım ders kitabını okuyalım:
"Kuzey Irak'tan Türkiye'nin güneydoğusuna sar-
kan PKK örgütü terör eylemleriniyürütüyor..."
Neden?..
Çünkü Amenkan emperyalizmi bölgedeki bütün
çelişkilen kullanarak yoksulları birbirine düşürüp
egemenlığıni sürdürmek ıstiyor...
Şiı'yi Sünni'yle vuruşturmak..
Kürt'ü Türk'le çatıştırmak..
ABD hem Kuzey Irak'ta üslenmiş..
Hem Türkiye'de..
Yoksul Türk ile yoksul Kürt'ü birbirine düşman-
laştırma planını uyguluyor...
•
Gerçekte emperyalizmin bütün dalaverelerini,
oyunlannı, kurnazlıklannı bize okullarda belletmiş-
lerdi...
Tarıh Hocamız anlatırdı..
Bir avuç Ingiliz koskoca Hindistan'ı dörtyüzyıl na-
sıl idare etmişti?..
Ders kitabını bir yana koyalım..
Yazık Müslümana..
ŞiilikileSünnilıkteMüslümanlığınıyitireneyazık..
Yazık Arap'a..
Kürt'e..
Türk'e..
Emperyalist, bu âlemi daha uzun zaman par-
mağında oynatır.
PZ 9306 FLAT
Yazıcı
Beko Notebook
ve PC'lerde
kaçırılmayacak
fırsatlar!
Beko PC!
ler notebookiar
95nk'den başlayan taksitler ve
20 aya varan vadelerle.
BİLGISAYARLAR Pt%!U FİYAT1H* TAKSİTIE
Buiunduğunuz yerdeçözüm sunan
"Yerinde Garanti SistemF
08O0-24O0 saatferi arasnda
başvuraöSeceğiniz Beko Hizmet Merkez
• Ûcretsiz servis ve Kurulum
Uygun ödeme koşulan
Yaygn servıs agı
HEMEN TESLIM
ORÖN / MOOEL
PC B2660
PC 9260 FLAT
PC 9293 FLAT
PC 9304 FLAT
PC 9306 FLAT
PC 9324 MCE FLAT
PC 9322 LCD
PC 9340 MCE LCD
DI2USTU BİLGISAYARLAR
BNB-353SYH
BNB-363SYH
BNB-386C
BNB-387C
BNB-2O3C
.Beko, Microsoft Windows XP ürünönü önerir.
PCŞIH
994
1.099
1.155
1.393
1.498
1.911
1.995
2.625
1.575
1.855
2.163
2.289
2.842
PEŞINAT
142
157
165
199
214
273
285
375
225
265
309
327
406
6 TAK5IT
142
157
165
199
214
273
285
375
225
265
309
327
406
TOPLAM
994
1.099
1.155
1.393
1.498
1.911
1.995
2.625
1.575
1.855
2.163
2.289
2.842
PEŞİNAT
89
99
104
125
135
172
179
236
•141
167
194
206
t! TAKSİT
89
99
104
125
135
172
179
236
•141
167
194
206
TOPLAM
1.068
1.188
1.248
1.500
1.620
2.064
2.148
2.832
•i
1.692
2.004
2328
2.472
3.060
3 SEÇ€«K !W«t
PCŞINAT M TAKS1T TOPLAM
75 75 1.125
83 83 1.245
87 1305
105
113
144
87
105
H3
144
151
198
119
140
163
173
215
1.575
1.695
2.160
151 2.265
198 2.970
119 1.785
140 2.100
163 2.445
173 2.595
215 3.225
* SEÇENCK 11+191
PEŞINAT 5? TAKSİT TOPLAM
60
66
70
84
90
115
120
158
1.200
1.320
1.400
1.680
90 1.800
115 2.300
120 2.400
60
66
70
84
130 130 2.600
138 138 2.760
171 T71 3.420
Fiyatlar YTk'dlr,
BEKO.
Bouruzmetmmtzı (tMfctronflO 4 4 4 1 4 1 4 0212 873 3 636 mvv,J3eKo.com tr
,u kampanya, 30 Eylüi 2005 tarihine
L
fcadar geçeriidir. • Fiyatlara KDV dahüdir.
• Vergi ve bandrcl oranlarında otabiiecek
değişiklikler fiyatlara aynen yansıtıiır.
• Ürün kodu, renk, görünüm ve fiyatiarda
değişiklik hakkimız saktıdır. • Ürünler
perakende satış noktalarında tesünn
eûilecektir. • Perakende seviyede,
perakenöe peşm fiyattan peşinat
düşüidükten sonra KDV dahil PFT 1+6'da
% 0,1+11'de % 1.4,1+14'te % 1.8.1+19'da
% 2.2 {+{- %îO toieransiı) aylik vade farkı
uygulanmıştır. • Fiyatlarımız YTL'dır.
• Tüm ürünîerdekı fiyatlar tavstye edıien
fiyatlardır. • Beürtilen k3mpanya bitiş
tarihinden önce kampanyayı sona
erdirme hakkımız saklıdır. • Olabilecek
baskı ve yazım hataları bagiayicı değildir.
17"e qore moiıtor fıyat farkları
17" CRT Flat
115" TFT LCD
17" TFT LCD
35YTL
Î95 YTL ı
295 YTL
D u n y a m a r k a s ı