Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 13EYLÜL2005SALI
L4 I V U J L J I Ujti. kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGİJL YÜKSEL
Bağınpbağınp susariarmı?Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü LemiBfl-
gin'in Kültür ve Turizm Bakanı AtiDaKoç ta-
rafından görevden ahnmasıyla başlayan ve
yerine vekâleten dranmturgM&ıeAcar'ın atan-
masıyla tırmanan 'kriz'in üçüncü haftası ge-
ride kaldı.
Konu çeşitli yönlere çekildi. bolbol 'söz' üre-
tildi. Görsel ve yazılı medya yanında intemet
siteleri de hareketliydi. Kimse. televizyonda,
basında ve sitelerde dile getirilen düşüncele-
rin, görsel medyada yaşanan sahnelerin tü-
mününtatuğı olamadı. Tartışma epeyce dağıl-
mıştı...
Sahl sorun neydl?
Erhan Gökgûcü'nün yaş nedeniyle emekli
olması dolayısıyla boşalan DT başrejisörlük
kadrosuna, bakarüığın istediği kişiyi atamayan,
dahası, yine birtakım başka atama isteklerini
yerine getirmeyen, bakanlığın hoşlanmadığı
oyunlan sahneye çıkaran Bilgin'in yakın za-
manda yerinden edileceğini sağır sultan ku-
lunuz bile duymuştu. Bakanhğın 'hoşnutsuz-
hığu'nun kimi nedenleri. geleneksel 'partici-
fik' sorunsalımızın bir parçası sayılarak gör-
mezden gelinse de 'başrejisörlük', kurumun
sanatsal eylemiyle doğrudan doğruya ilintili
bir işti ve bu konuda yetki sahibi, bakan ya da
bürokratlan değil, 'sanatçı' tabanından gelen
genel müdür olmalıydı. Bunun tersinin yapıl-
ması, siyasetin sanata 'müdahalesi' anlamma
gelmekteydi.
Dolayıstyla da tiyatro kamuoyunda 'başa-
nh' bir genel müdür olarak tanındığı, üç haf-
tadıryapılmakta olan açıklamalarla gösterilen
Lemi Bilgin, bir başka gerekçeyle, 'gizli' ol-
ması gerekirken kimi basın organlannın ele ge-
çiriverdiği bakanlık 'tefitiş raporu'nda belirti-
len ve 'parasaT konulan içeren suç iddialan
nedeniyle görevden ahndı.
Tepki büyük olmasına büyüktü de, Bilgin' in
yerine, A kadrosundaki bir sanatçının değil de
B kadrosundaki kıdemli dramaturg Mine
Acar'ın vekâleten atanması. olaylan iyice tır-
mandırdı. Konu saptınldı ve 'dramaturg' kim-
dir, ne iş yapar, Avrupa'da dramaturglar tiyat-
ro yöneticiliği yapmakta mıdır gibi, 'olay'ın
dışına çıkan ve yalnızca bu konuda bilgi sa-
hibi olan kişilerin tartışabileceği sorularla bir
'Mine Acar sorunsah'na dönüştürüldü.
Arı kovanı ve çomak
Bakan, DT'nin yeni yönetıcileri, DT sanat-
çılan, sanatçı dernekleri ve 'olay'a tepki ve-
ren tiyatro kamuoyu arasındaki 'aöşma'lar,
sanatçılar ve sanatçı dernekleri tarafmdan 'ih-
tiyaflı' boyutlarda sürdürülürken bakan cephe-
1- Lemi Bilgin, 2- Atilla Koç, 3- Mine Acar.
DT,'de yaşanan 'genel müdür krizi'nin üçüncü haftasını
geride bıraktık. Tam da tiyatro döneminin başında tırmandınlan
krizin gerisinde, AKP iktidanmn "Hele bir deneyelim, bağmp
bağmp susarlarsa yolumuza devam ederiz" anlayışına dayalı,
alışılmış 'icraat' denemelerinden biri mi yer almakta?
sinde konuyu darmadağın eden ıfadeler yer al-
maktaydı. DT'de, görev yapmadan maaş alan
kimi sanatçılann bulunduğu açıklamasıyla
'olay' bir kez daha yön değıştirdı. Hele Dev-
let Balesi kadrolannda '100 kilohıkbalerinler''
bulunduğu 'ifşaat'ı herkesi şaşkına çevırdi.
Tartışılan konuda -kulaktan dolma suçlama-
larla- daldan dala atlanması sonucunda, gün-
deme bakanhğın bir başka genel müdürlüğü-
ne bağh olan sanatçılar da getirilivermişti...
Devlet Tiyatrolan 'nın kapatılacağı/özelleş-
tirileceği ya da Güzel Sanatlar Genel Müdür-
lüğvf ne bağlanacağı konusunda da söz üretil-
meye başlanmıştı. Mine Acar bu söylentile-
rin asılsız olduğunu söylüyordu. Neyi nereden
biliyordu?
Bakan. "Ankovanınaçomaksoktmn" talih-
siz ifadesıyle durumu özetledi. Görevı sanat
yapmak olan, 800 sanatçısıyla ülkenin her ya-
nına tiyatro götürme sorumluluğu taşıyan ve
sorunlaryaşayan bir kültür/sanat kurumu ren-
cide edilmiş ve tam da tiyatro döneminin baş-
ladığı bir aşamada moral çöküntüye sürük-
lenmışti. "Gözieriımkapanm,varifemiyapa-
run" anlayışıyla yapılan sanatm/tiyatronun
yaratıcılıkla ilişkisi olamayacağuu, yıllardır
DT'nin şu ya da bu nedenle her 'kriz'e giri-
şinde yazmaktayız.
Bu 'kriz'de de tavnmız aynıdır. Bir bakan-
hğa 'bağjf konumu nedeniyle, 'âyaset'in 'mü-
dahak'si. DT'nin işlerliğini geçmişte de kaç
kez tehlikeye sokmuş ve iyi niyetli kimi ge-
nel müdürlerin kurumu geliştirme yönünde-
ki ginşimlerinı baltalayarak 'ikrfcme'yi 'ge-
rikme'ye dönüştürrnüştür. Gerek 'ayasalerk'in
gerekse •tiyatrobaroıüan' olarakanılan, DT'ye
endekslenmiş kimi oyun yazarlarının 'müda-
hale'sıni 'kabuleden' genel müdürlerin başa-
nya ulaştıklan da görülmemıştir.
DT, uzun yıllardır pek çok kez dile getirdi-
ğimiz gibı, kimi tiyatro döneminde hiç görev
yapmayan sanatçılann varlığından sanatçıla-
nn kurum dışında iş almalanna, kadroda ye-
terince yetişmiş yönetmen olmayışına. sanat-
çılardaki form düşüklüğüne. dramaturg de-
nen kişinin işlevinin tam anlaşılmamış olma-
sına, kimi yapımlann istenen düzeye ulaşama-
masına dek çeşitli iç sorunlarla,yüz yüzedir.
Bu sorunlann bir bölümü kurum içı çalışma-
larla, bir bölümü de kurumu 'özerk' konuma
getirecek -girişimi her yapıldığında önü kesi-
len- yasal düzenlemelerle çözüme ulaştınla-
bilır. Her iki yönde de sonuç alabilmek için,
sanatçılann'sanatçı derneklerinin kendi içle-
rinde bir 'eteştiri'-'özeleştiri'-'yeıuden değer-
kndirme' sürecıne girmeleri gerekmektedir.
Dramaturg olmak
ya da olmamak
'Dramaturg' sözü geçmişken... Avrupa ti-
yatrolannda dramaturg, sahne olayına ilişkin
yazarlık-yönetmenlik-metin çözümleyiciliği
boyutlannın tam ortasındayer alır. Pek çok yö-
netmenin sanatımn özelliği, birlikte çalıştığı
dramaturgun varlığıyla açıklanır. Dramaturg
önemlidir. Tiyatro yöneticisi dramaturglar da
vardır. DT'de ise dramaturgluk bir 'yardnna
olgu' olarak görülegelmtştır. Deneyımli dra-
maturgMine Acar, göreve doğal koşullarda ge-
tirilmiş olsaydı, alacağı tepki dramaturg olu-
şuna mı bağlanacaktı? Ne yazık ki artık bile-
meyiz. Şu anda aldığı olumsuztepkininnede-
ni ise atanmasının 'sanat dışı' nedenlere da-
yandığı konusundaki yaygın görüş...
Özetleyecek olursak, DT'de 'görevdenalnıa'
kadar 'atama' ışlemi de 'tepki uyandıncr bı-
çimde yapılmıştır AKP iktidanmn "Hele bir
deneyelim,bağınp bağınp susarlarsa yolumu-
za devam ederiz" yolundaki alışılmış 'icraat'
denemelennden biri sayılabılir. Eğer öyleyse
ve AKP iktidannın sert tepkıler karşısında za-
man zaman yaptığı gibi 'geri adım' atılmaya-
caksa DT'yi istenmeyen gelişmeler bekleye-
bilir. Bu gelişmelerin gerçekleşmesi durumun-
da, siyasetin sanata müdahalesine ızin veren-
ler, dahası, bumüdahaleden kişisel yarar uman-
lar 'sorumhr duruma düşecektir.
KezbanArca
Baübekfnin ilk
kısafilm
çahşması
Proje4L
ElgizÇağdaş
Sanat
Mûzesi'nde
'Andy JVarhol 'un
îstanbul dajılmini çektim'
Galeri sanat, edebiyatve müzik alanındaki seminerlerle sezonu açıyor
KnttürServisi-KezbanArcaBatıbekLey-
lül ayında 12 dakikalık ilk kısametrajh fil-
mi 'I ShotAndy Warhol ih tstantMil' ile sa-
natseverlerin karşısuıa çıkıyor. Film özel
bir yerleştirmeyle Proje4L Elgiz Çağdaş
Sanat Müzesi Arrvarium sergi alanmda 15
Eylül-5 Kasım tarihleri arasında farklı bir
düzenlemeyle sergilenecek. Kezbam ArcaBa-
übeki, resim sergilerinde olduğu gibi, bu ça-
hşmasırun adını da bir fılm adındanyola çı-
karak seçmiş. Filmin adı, 1968 yılında Va-
fcrie Solanas adlı birkadınınWarhol'u vur-
ması olayıüzerine kurgulanan 'I ShotAnd>'
Warbor adlı bir diğer filmden e sinleniyor.
Fakat buradakı 'Shot' kelimesinde bir kü-
çükoyun gizlı. Izleyenlerlngilizce *fflmçek-
mek" anlamındada kullanüan Shot kelime-
sinin ikili anlamını kullanarak b u cümleyi
"Andy Warhol'un İstanbuTda fâlmini çek-
tim'' şeklinde anlayabilecekler. Rasgele
durumlar, objeler veya seslerden 'sanat>»•
pm'na gidenince çızgjyi en iyikullanan sa-
natçılardan biri olan Warhol'un düşünce
yapısının üzerine kunılan filmin 'platosu'
îstanbul. îstanbul'unyanı sırayine özel bir
mekân olan sanatçının kendi evinden kay-
dedilen ve günlük hayattan görüntülere eş-
lik eden sesler ve zaman zaman hayatın o
kesitine müdahale eden, temızlikçi kadın fı-
gürügibi o anlarla çakışanyansımalar fılm-
de yer alıyor.
Bir sanayi ürünü olan Andy Warhol be-
beği, bir yabancılaştırma öğesi olarak, ay-
nı zamanda Warhol'un kendi tuval düzen-
lemelerinin bir izdüşümü olan grafık bir
ekran düzenlemesıyle filmin tümünde sa-
bit olarak yer alıyor. Sanatçının, kendi tu-
val düzenleme anlayışının bir yansıması
olan seçılmiş kareye altı ay süren çekim
aşaması boyunca dört mevsim yansıyor.
Simya
KültürServisi-
Simva Galerinin
uzun bir süreden
ben sanat,
edebiyat ve müzik
alanında
sürdürdüğü
seminerler bu
sezon yeniden
başlıyor.
Mımar. Sabrina
Fresko
yönetimindeki takı
atölyesi çarşamba
ve perşembe
günlen 10.30-
13.30 saatleri
arasında yapılacak.
Aynca. Fresko'nun
kasım ayında
gerçekleştireceği
'Oyun-u-Yorum'
sergisi için
tasarladığı
'Bisikiet' ve 'Bay
ve Bayan Gümüşadam'
broşlan. 'Post Picasso:
Minyatüre Hayranuk:
Pocketsize' cepboyu
yanşmasında derece aldı.
Sımya Galeri'nin seminerleri
ise ekım ayında başlayacak. Dr.
Simge Pmarbaşı yönetiminde
herpazartesi 14.00-16.00
SabrinaFrestonun ödülü'
saatlen arasında düzenlenecek
'Sanat Tarihi Seminerterinde
Rönesans sanatı özeti ve barok
sanattan 20. yüzyılın sonuna
kadar sanat tarihi ve yapıt
çözümlemelen ele alınacak. Bir
dığer semınerse "Osmanh
Sanaü'. Yrd Doç. Tarkan
Okçuoğlu tarafından verilecek
aşlıyor
semınerde. Osmanlı
yaşamı ve sanatı,
Osmanlı mimarisı,
seramik sanatı, bahçe
kültürü, tahtlar, hat
sanatı, tekke sanatı,
duvar resımleri gibi
konular anlatılacak.
Müzik yazan Evin
İhasoğlu yönetiminde
salı günleri 14.00-
16.00 saatleri arasında
yapılacak bir diğer
şeminerse 'Zaman
İçinde Müzik'. Yazar,
'Zaman İçinde Müzik'
kitabının paralelinde
klasik müzik tarihinin
sayfalannı açacak.
Katılımcılar
yapıtlardan seçmeler
dinleyip üzerinde
tartışacaklar. Kitap
eleştirmeni Asunıan
Kafaoğlu Büke'nin
düzenlediği 'Edebiyat
Atölyesi'nde katıluncılar. yeni
yayımlanan kitaplan okuyup
tartışacaklar. Aynca okunan
kitaplarla ilgili felsefe konulan
işlenecek. Atölye, perşembe
günlen 14.00-16.00 saatleri
arasında yapılacak.
(0 212 259 77 40)
KULTUH • SANAT (0212)293 t9Tt
Seçici
kurul
üyeleri
belli oldu
Küttür Servisi - Akbank Sanat
Merkezi'nın (ASM) 6-16 Aralık
2005 tarihleri arasında
gerçekleştireceği 2. Akbank Kısa
Film Festivali'nin seçici kurul
üyeleri ve verilecek ödüller belli
oldu. Festivali için ilk kez bu yıl
belgesel ve kurmaca
kategorilerinde iki ayn seçici
kurul oluşturuldu. Festivalin ön
eleme seçici kurul üyesi SeHm
Evci, Güven Çatak, Mehmet
Ercan'dan oluşuyor. Akbank Kısa
Film Festivali'nin kurmaca dalı
seçici kurul üyeleri ise şöyle: Nuri
Bilge Ceylan, Cmit Ünal, Derya
Alabora, An Hakan ve Derya
Bigah. Belgesel dalı jüri üyeleri ise
Hasan Özgen, Ertuğrul Karshoğlu,
M.Adil Yalçuı, Turhan Ya\iız ve
Mehmet Güleryüz'den oluşuyor. »
Yanşmada kurmaca ve
belgesel dalında birincı seçilecek
yapıtlann yönetmenleri ASM
tarafmdan 5 bin YTL ile [
ödüllendirilecek. J
Kısa Film Yanşması için son |
başvuru tarihi 15 Ekim 2005. I
YAHODASI
SELİMİLERİ
"Yazmam Genek...' (4)
Bozkır Çiçeklen yayımlandıktan sonra, Re-
fik Ulu bir gece bizleri, Özgür Yayınlan'nın o
zamankı yazarlanndan Selçuk Baran'ı, Gü-
ven Turan'ı, Hulki Aktunç'u ve beni yeme-
ğe çağırmışti.
Cennet Bahçesi'negitmiştik. Ayaspaşa'da-
ki Cennet Bahçesı'nin son zamanlarıydı. Şim-
di bir kuruluşun kulübü oldu orası.
Güzel bir akşamdı, densizliğim olmasaydı.
Edebiyatımiza bağlılığını yayınlarıyla kanıtla-
mış Refık Ulu'ya Ozgür Yayınlan'ndaki bir ki-
tap. bir yazar dolayısıyla kıncı sözler söylemiş-
tim. 1987'de demek hâlâ öfkeü, kıncıymışım.
"Niye bastınız ki bu kitabı!" diyordum.
Refik Ulu enikonu üzülmüştü. Güven, Hul-
ki ve Selçuk Baran da herhalde. Artık neye ya-
rar...
Argos zamanı Selçuk Baran'ı aradım. Ne
dergilerde, ne ortalarda görünüyordu. Telefon
numarasını bulmakta zortanmıştık. Dergi için
hikâye istedim.
Şaşırmıştı.
"Yoksa yazmıyor musunuz?" diye sordum.
"Onun gibi bir şey..." Sesi kırıktı. Bir an sus-
tu. Sonra, "Yazıyorum, amayayımlamıyorum"
dedi. Edebiyat çevrelerinden, dergilerden
uzaklaşmıştı. Yayın dünyası onu artık ilgilen-
dırmiyordu.
Israr ettim.
Argos'a "Arjantin Tango!an"r\\ gönderdi.
Olağanüstü güzellikte bir uzunöykü. Berran
Gelgün le birlikte. düzeltisini yaparken, yeni-
den okuduk. Ikımız de aynı şeyleri söylemek
ihtiyacı içındeydik: Bu kadar ıncelıklı, duyaıiı
bir hikâyenin yazan böylesine mi görmezden
gelinir!
Ama yazı dünyası bazan çok mertıametsiz-
dir.
Artık ıkisi de hayatta değilter, Berran da,
Selçuk da. Divan'da çay içtiğimiz, pasta ye-
diğimiz akşamüzerinin tek tanığı ben kaldım.
Berran'la bir hayli konuşmuştu Selçuk Baran.
Basit, çırkin dedıkodulardan enikonu uzak bir
yakınma konuşmasıydı.
"Yakınma" sözcüğü bile uygun kaçmıyor. Ge-
riye büsbütün çekilrne, büsbütün kopma, içi-
ne kapanma konuşmasıydı, edebiyat adma.
Benzen bir konuşmayı da Inci Aral unuta-
madığım bir yazısında anlatır.
Yeni hikâye kitabı için yayıncı aramaktan
caymıştı yazar. "Arjantin Tangolan" o kitabın
verimleri arasındaydı.
O sıralarda Yapı Kredi Yayınlan'yla çalışıyor-
dum. Divan'daki buruk günü Ertis Batur'a
anlattım. Enis'ın kös kös dinlemeyeceğini,
Selçuk Baran hikâyesine uzak durmayacağı-
nı biliyordum.
Enis Baturhemen ilgilendi. llgilenmenin öte-
sinde, coşkun ve amatör ruhunu korumuş
edebıyatsevertiğiyle, çocuk gibi sevindi. Ar-
jantin Tangolan, Yapı Kredi Yayınları arasında
yayımlandı çok geçmeden.
Bir süre daha geçtı öylece. Günlerin dağı-
nıklığında Selçuk Baran'la yine kopmuştuile-
tişim. Porselen Bebek o yıllarda okuduğum son
Selçuk Baran kitabı, öyküler.
Yazarın ızini büsbütün kaybetmiştım. Işitti-
ğime göre Ankara'ya geri dönmüştü. Şu acı
satırtar Dünya Kitaplan basımı Haziran'daki bi-
yografiden:
"... 7993'te yeniden Ankara 'ya dönen yazar,
bu tanhten sonra edebiyat alanında üriın ver-
medi. Yıllar Önce çalıştığı Hukuk Fakültesi
Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitü-
sü'nde yayın sekreten ve yayın müdürü ola-
rakyaşamının sonuna kadar çalıştı. Yıllar ön-
ce yazdığı Güz Gelmeden adlı son romanı ölü-
münden sonra yayımlandı."
Anılar; ıssız ve yağmurlu'da Handan Şen-
köken'e söylediğim gibi:
"Birkaç yıl önceydi, Yapı Kredi Yayınlan'nın
ilanlannı okuyordum; Selçuk Baran'tn son
romanı, ölümünden sonra yayımlanıyor, böy-
le bir duyuru. Kalakaldım. Selçuk Baran öl-
müş! Habenm yok. Kimsenın haberiyok. Ses-
sizce göçüp gitmış dünyamızdan, onca ince
esere imza atarak. Belki de kurtulmuş..."
Öneriler; Kıtap / Poetika / Logos, llhan Berk,
Dünya Kitaplan, 2005.
CengizveErbaş'aödül
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dıl
Derneği tarafmdan bu yıl 10'uncusu verilen
'Ömer Asım Aksoy Ödülü'nü,
'Gölge Masalı' adlı kıtabıyla
şair Şükrü Erbaş kazandı.
tlk kez verilen
'Kerim Afşar Ödülü'nün sahibi ise
'Yaşamın îzindeki Kadınlar'
adlı oyunu ile Gülsüm Cengiz oldu. Dü
Derneği tarafmdan 1995'ten bu
yana Türk diluıe verdiği üstün
emekler nedeniyle Ömer Asım Aksoy adına
verilen ödül, her yıl farklı bir dalda açılıyor.
Ödülün bu yılki sahibi şair Erbaş oldu. Bu
yıl ilk kez verilen ve amacı oyun yazarlannı
özendirmek olan Kerim Afşar Ödülü ise
oyun yazan Cengiz'e layık görüldü. Her iki
ödül de 73. Dıl Bayramı töreninin
yapılacağı 25 Eylül'de, Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Farabi
Salonu'nda sahiplerine sunulacak.
Antalya Devlet Tıyatrosu
• ANKARA(AA) - Antalya Devlet
Tiyatrosu'nun 'Nemrut' oyunu, Belarus'un
Brest kentinde. 15 Eylül Perşembe günü
sanatseverlerle buluşacak.
Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü'nden
yapılan açıklamaya göre. oyun,
'Beleya Vezha Uluslararası Tiyatro Festivali'
kapsamında sahnelenecek.
Gülşah Banda'nın yazdığı,
Kemal Başar'ın yönertiği oyunda, teknik ve
idari kesimden toplam 36 kişi
görev yapacak.