Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
4 -
CUMHURİYET 11 EYLUL 2005 PAZAR
S
Issanbul
HABERLERIN DEVAMI
TÜRKİYE
PB 27 Srtdp Y 27 Adana B 33
Eaıme PB 30 Sansun Y 26
Kxaelı PB 27 Trabzon Y 25
ÇanakkaBe PB 29 Grtsun Y 24
B 31 Antera PB 26
^anısa B 32 Eskşehır PB 26
B 26_B 33 Korya
HDsnizlı B 31 Svts PB 33
^onguldak Y 25 Arrtalya B 35 Kars
Mersın
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
B
B
B
B
B
PB
PB
32
33
33
30
32
27
26
Y 23
Yurdun kuzey kesım-
len parçalı bulutlu, Batı
ve Orta Karadenız kıytla-
n Dogu Karadenız, Do-
ğu anadolu nun kuzey
dogusu ile Tokat çevre-
len sağnak ve gok gurul-
îulu sağanak yağışlı, dı-
ger yerter az bulutlu ve
açık geçecek Hava st-
cak. gında onemlı bir
değışıklık olmayacak
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
Münıh
Y
PB
PB
Y
Y
Y
Y
Y
Y
16
17
17
22
24
21
26
23
?5
Berlin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
Y
Y
PB
Y
Y
PB
Y
B
23
22
24
21
25
25
26
30
Zürih Y 18 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tıflıs
Kahire
Y
B
PB
B
A
B
Y
B
M
34
24
31
31
28
24
31
B 33
Parçalı buiutlu k
Çok bulutiü ı Yağmuriu Karı Sulutor ı Gok guruttûlü
CÛ1VEYT ARCAYÜREK
• Baştmrafı 1. Sayfada
Ya de-diklerimı yaparsn ya da yapmaz mısın?
Senı AB üyöığınekırTnızıbalmumııyladavetetrne-
d k derer. Avaıpalı olmayı bu kez kaçırmayalım
sevdasna tutulan bizimtiler ise siyasetçisi, yaza-
m mazan, aman ben ettim sen eyleme diye yalvar
yakar A B kapılarına yüz sürer, gözyaşı dökerter.
• * •
AB, krrmızıçizgi veya dayatmaadı altındaool-
mazsa bu, bu olmazsa o diye seçtiği konuyu so-
runlaştınyor. AB'nin yen oyuncağı; -kimi yazarla-
nn dışar ıcla ünlenebilrre* için yeğledikleri yolu de-
ğtşik biç=i mde izlediği, TCrkiye aleytıine söylemler-
le Nobel ödülünü almaylamaçladığı savlanan- ve:
"Bu topraklarda 1 m'lyon Ermeni, 30 bin Kürt öl-
dütvldü " diyen demeci nedeniyle hakkında Türk-
lOğü ale^nen aşağılamak suçuyla dava açılan ya-
zar Orhan Pamuk!
Olli ne dıyor; Pamukdavasını "çok" yakından iz-
leyeceklerinı söylüyor ve bu olayla bir bağlantı ku-
rarak; TCY'deki düşüncs özgürlüğüyle ılgili mad-
denin imsan haklarına a/kırı olduğunu Ankara'ya
anımsattıklarını yıneledifcten sonra tehdidin ucunu
şöyle gösteriyor: "Eğer bu madde düzeltilmezse,
3 Ekim 'de rnüzakereleri durdurmak için imdat fren-
leri var."
AB Ankara Temsilcısi Kretschmer de -merkez-
den alrrnştalımatı- PamLkkonusundaOlli'nin bas-
tığı havaya koşut konuştjğu gibi; deklarasyonata-
nımayacağıimızı yazarak AB içinde Kıbrıs sorunu
yaratanın t>iz (yani bu hükümet) olduğunu söylü-
yor. Açıkçası, kardeşimsiz enayi misiniz de değil,
bal gibı enayisiniz demeye gelen ifadeler kullanı-
yor.
Bizimkiler mı? Enayi olmadığımızı kanıtlayacak
karşı, arna ülkenin ulusaj onuaına yaraşır tek bir
sözcük kull anamıyorlar. Ünlü ikili (RTE ile Gül) bü-
tün dünyanın adeta "ssssiz devrim" dediği de-
mokratikleşme paketlenni gerçekleştirdiklerinden
söz ederek iç siyasette Dfim yapmaya çalışıyorlar.
•-*••
Bu ara. Arnerikalı general (James Jones) gelmiş,
Genelkurm ay'la beş saat halvet olmuş... da ne ol-
muş? VVa&hington'da sıvil yetkili ne söylüyorsa
Amerikalı asker de papağan gibi aynını yineliyor:
PKK ile mücadelede Türkiye'ye "Egemen Irak
Devleti"n\ adres gösteryor.
PKK'y
e
parmağının ucunu oynatmaya niyetli ol-
mayan Amerika'ya (şu yüzsüzlüğe bakın) "Türk
halkmın terörie mucadetede güvenmesini" ıstiyor
Jones; a m a acaba GeneJkurmay'daki görüşmeler-
de şehitlerin dışında örgütün son zamanlarda et-
nik kavgay ı kışkırttığı. tu nedenlerie Türk halkmın
Başkan Bıash yönetımı-deki ABD'ye güvenmedi-
ği acaba anlatıldı mı?
Ya da Başbakan, gbrüştüğü generale, üstelik
AB'ye verdiği belgelerte bölücü hareketin sınırta-
nımaz hales geldiğini scyledi mi?
Bunlar atrtık, Diyarbakır Belediye Başkanı Os-
man Bayd-emir'in AB'^e verdiği 18 sayfalık rapor-
da yazdığı gibi, PKK'den "Kürt muhalefeti-Kürt
hareketi-Dağdaki Yurttsş" diye söz edecek, PKK'yi
TSK iie özcJeşleştirerek. aynı anda silahları bırak-
malarını isteyecek kacar küstah!
Mülkiye rnüfettişlerinn raporuna dayanarak hü-
kümet, bakalım bu adamı görevden alabilecek mi?
Yoksa biırı dereden su getirerek ıçeriden dışarı-
yayazıylaayrımcılığı taşıyan (resmileştiren) bu ha-
reketin de üstünü örtecek mi?
Kınkkale "deTÜPRAŞ'ınözelleştirilmesinipro-
testo e t m e k amacıyla miting düzenlendi. (AA)
TÜPRAŞ'ın
satışma tepki
KTRIKICALE (AA) - Kınkkale'de Petrol îş Sen-
dikası'nca TUPRAŞ'ın özelleştirilmesi karan-
nı protesto etmek amacıyla miting düzenlendi.
CHP G'enel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi,
"Türkiye'nin her zaman birlik ve berabeıîi-
ğe ihtivacı var, ama bu dönem, bölgemizde
yaşanavn olaylar da dikkate alındığında Tür-
kiye'nin böyle peşkeş çekildiğini görerek,
daha fazla dayanışmaya. daha fazla yarala-
nn açıMmaması için birliğe ihtiyaç var" dedi.
Petrol-Bş Sendikası Kınkkale şubesi tarafindan
düzenlenen mitinge TÜPRAŞ Kınkkale rafi-
nerisin<le çalışan işçiler. aileleri ve çeşitli sivil
topluriL örgütlerinin temsilcileri katıldı. Mi-
tingde Zkonuşan Sehi, TÜPRAŞ çahşanlanrun
kurumHannın satıLmaması için verdikleri mü-
cadele^'e CHP olarak destek verdiklerini söy-
ledi. TCörkiye'nin ekonomisinin can daman
olan TCJPFL\Ş'ın satılmasına yönelik sendika-
ların v e işçilerin yaptığı eylemleri anlamlı bul-
duğunı_ı belirten Selvi, şunlan kaydetti: "Işsiz-
liğin, yolsuzluğun ve kapkaçın kol gezdiği
bir dönemde hükümet kadrolaşmaktan
başka hiçbir şeyi düşünmüyor. Türkiye'nin
her z a m a n birlik ve beraberliğe ihtivacı var,
ama b«ı dönem, bölgemizde yaşanan olaylar
da dik-Jtate alındığında Türkiye'nin böyle
peşkeşş. çekildiğini görerek daha fazla daya-
a, daha fazla yaralann açümaması
Müzakerede STK'ler yokAB ileyürütülecekgöriişmeler öncesinde başlayacaktarama sürednde Türkiye'yi en çok
i
tanmy
\e 'çevre'konulan zoıiayacak Sivil toplum örgütlerigörüşmelerdeyeralmayacak
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türkiye 3 Ekim'de baş-
laması öngörülen tarama süreci
için hazırlıklannı tamamladı.
Müzekereler öncesindeki dönem
olan taramadaTürkiye'yi en çok
zorlayacak konular ıse " t a n m "
ve "çevre" olacak. Tüm AB sü-
reci ise Dışişleri Bakanlığı, Av-
rupa Birliği Genel Sekreterliği
(ABGS) ve Devlet Planlama
Teşkilatı (DPT) eşgüdümünde
oluşturulacak 3'lü yapı ile ger-
çekleştirilecek. Sivil toplum ör-
gütleri ise tarama ve müzakere
sürecinde yer almayacak.
Dışişleri Bakanlığı kaynakla-
n taramanın mevzuat farklılık-
lannı belirleme çalışması oldu-
ğunu belirtirken tüm devlet ku-
rumlannda bu işlemin tamam-
landığını söylediler. DPT'den
edinilen bilgiye göre de Türkiye
AB ile ABGS, DPT ve Dışişleri
Bakanlığrndan oluşan 3'lü bir
yapı ile müzakere edecek. Bu
kurumlar her bakanlığın müste-
şarlığı bünyesmde kurulan AB
daireleri tarafindan da destekle-
AKP'NİN AVRUPA BİRLİĞİ KAMPI
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AXP Merkez Karar
ve Yönetim Kurulu üyeleriyle milletvekilleri. Türkiye
ile AB arasında müzakerelerin başlaması beklenen 3
Ekim tarihinde kampta olacak. AKP yönetimi, AB sü-
reciyle ilgili gehşmelen kamptan izleyecek. Başbakan
RecepTayyip Erdoğan'ın konuşmasıyla açılacak olan
kampta, ekonomi ve dış politika konulan başta olmak
üzere ilgili bakanlar milletv ekillerine bilgi verecek.
necek. Son bilgıler ise Başmüza-
kereci Ali Babacan a akacak.
Bilim, eğitim, kültür. araştırma
gibi konulann AB ile birlikte
gerçekleştınlecek olan tarama-
sınrn en fazla 15 gün süreceğini
kaydeden yetkililer, Türkiye'nin
taraması biten konu başlığında
hemen müzakerelere geçmek is-
tediğini ıfade edıyorlar. Her ko-
nu başlığında o konu ile ilgili en
geniş mevzuata sahıp bakanlığın
müsteşannın başkanlığında bir
çalışma grubu oluşturulacak. Bu
çalışma gruplan uyum için ya-
pılması gereken değişıküklerin
bir "etki analizi"nı yapacaklar.
Yetkıliler tarama süreciyle ilgili
şu bılgıyı % enyorlar.
"Tüm taramaları birkaç ka-
demede yapacağız. tlk kade-
me, bilim araştırma ve eğitim
kültür başlıklan. Tüm kade-
melerin taraması en geç 1 yıl
içinde tamamlanacak. Son gi-
ren 10 ülkenin müzakere süre-
cinde konu başlıklan 4 kade-
mede (grupta) belirlenmişti.
Bizde kaç olur bilmiyonız. A-
ma son kademe büyük ihti-
malle tanm ve çevre olacak,
çünkü bu başlıklarda çok faz-
la sayıda sorunlu konu var.
Toplam 35 konu başhğından
aşağı yukan 10-15 başlıkta
ciddi bir sıkıntıyla karşüaşma-
dan taramaları tamamlayıp
müzakerelere geçebilecek du-
rumdayız. Bir kademede tara-
ma bitmeden diğer kademede
de taramalara başlayabiliriz.
Bir kademenin taraması bit-
tikten sonra diğerine geçece-
ğiz diye bir şey yok. Ancak
'benchmark' denilen, bir kade-
menin diğer kademenin ön
bağlantısı olduğu hallerde bu
durum geçerli olmaz ve o ka-
demenin taramasının bitmesi
beklenebilir."
DPT yetkılileri, Başbakan
Recep Tay\ip Erdoğan ın
açüdamalanna karşuı müzake-
re sürecinde STK'lerin doğru-
dan etkisi olmayacağını belirti-
yorlar. Müzakerelerin siyasi-
bürokrat düzeyinde sürdürüle-
ceğini vurgulayan kaynaklar,
"Ancak kendi içimizde yaptı-
ğımız görüşmelerde özel sek-
tör ve sivil toplum örgütleri
de bu çalışma gruplanna ka-
tılacak. Bunu özel sektör de
benimsemiş gözüküyor" gö-
rüşünü dile getiriyorlar.
Senarist Şiyakova, Atatürk'ün güçlübir askerve çokromantikbir erkek olduğunu söyledi
Ata'ııııı illv aşkıfilıııolduMANASTIR(ANKA)
- Atatürk'ün Makedonya-
lı Eleni ile yaşadığı ilk aş-
kı anlatan Makedon fil-
minin senaristi Aneta Şi-
yakova, Atatürk için
"Çok romantik bir er-
kek" ifadesini kullandı
ve ikilinin nasıl tanıştıkla-
nnıanlatö.
Atatürk ile Makedon
kızı Eleni'nin ilişkisini
anlattığı filmi hakkında
konuşan Şiyakova, Mus-
tafa Kemal Atatürk'ün
güçlü bir asker olmasının
yanı su^ çok romantik bir
erkek olduğunu söyledi.
Filmin, gerçek bir hıkâye-
yi anlattığrnı hatırlatan
Şiyakova, Atatürk'ün ilk
aşkının fılmini yapma dü-
şüncesinin çok uzun za-
mandır akıllannda oldu-
ğunu söyledi. Şiyakova,
"Çocukluğumda, Tür-
kiye'nin Manastır Fah-
ri Konsolosu Mithat Ce-
mal evimize gelir ve sü-
rekli Atatürk ile Ele-
ni'nin arasındaki aşkı
anlatırdı. Ben de hep
bunu kâğıda dökmekis-
terdim" dedi. Şiyakova,
gerekli desteği bulduktan
sonra da bu romantik öy-
küyü filmleştirdiklerini
belirtti. Atatürk'ün bir ka-
dın için en güzel hediye-
nin beyaz çiçekler oldu-
ğunu çok iyi bildiğini
söyleyen Şiyakova, "Öy-
lesine büyük bir savaşçı,
sevdiği kadının karşı-
sında naziL yumuşak ve
romantik olmayi da çok
i\i biliyordu.Ancak Ele-
ni'nin babası gizli aşk
yerlerini bulduğunda
aradaki romantizm de
sona erdi" dedi.
Atatürk'ün çok büyük
Atatürk ile
Makedon kızı
Eleni'nin ilişkisini
anlattığı fümi
hakkında konuşan
Şiyakova,
Atatürk'ün güçlü
bir asker olmasının
yanı sıra çok
romantik bir erkek
olduğunu söyledi.
Filmin, gerçek bir
hikâyeyi anlattığını
hatırlatan
Şiyakova,Atatürk
Ûe Eleni'nin filme
de yansıyan
tanışma öyküsünü
de anlattı.
bir asker olduğunu söyle-
yenAneta Şiyakova, onun
insan haklan için de çok
fazla çalıştığını ve büyük
bir saygıyı hak ettiğini
söyledi. Şiyakova aynca,
çok güçlü duygulara sa-
hip biri olduğunu ve sev-
gi için yaşadığını. insan-
lık tarihinde örnek biri ve
önemli bir figür olmayı
hak ettiğini belirtti.
Filmı Türkiye'de de
göstermeyi çok istedikle-
rini belirten Aneta Şiya-
kova, "Atatürk'ün Ma-
kedonyalılar için de ne
kadar güçlü biri ve tari-
hi bir figür olduğunu
Türklere göstermeyi
çok istiyoruz. Bizim ta-
rihimizin de bir parçası
olduğu için Makedorrya-
lılar da Atatürk'le gu-
rur duyuyor. Özellikle
biz Manastırular, çok
daha fazla gururluyuz,
çünkü Mustafa Kemal
burada eğitim gördü ve
ilk defa burada âşık ol-
du" diye konuştu.
Şiyakova, filmde Ata-
türk ve Eleni'yi canlandı-
ran oyunculann heyeca-
nnıa da dikkat çekti. Ane-
ta Şiyakova, filme Ata-
türk'ü canlandrran Niko-
la Ristanovski run "Ata-
türk'ü oynamak benim
için çok büyük bir şans"
dedığını aktardı.
AL GÖZÜJVI SEYREYLE / IŞIL ÖZGENTÜRK
Doğrusu ve eğrisiyle Devlet Tiyatrolan
Çok kararlıydım, iki aya yakrn bir zaman-
dır devam eden Devlet Tiyatrolan krizıyle il-
gili tek satır yazmayacaktım. Dayandım, gör-
memezliğe geldim ama oknadı, sonunda şim-
şekleri üstüne çekme pahasına işe soyundum.
Önce dünyanın neresinde devlet sanatçısı ya
da her ay devletten maaş alan bir sanat kuru-
mu var, buna bir bakalım. Bu işin en uç ör-
nekleri, en son Sovyetler Birliği'nde görül-
müştü. Sovyetler Birliği'nde sadece balerin-
ler, tiyatrocular değil sanatın diğer disiplin-
leriyle de meşgul insanlar devlet sanatçısı sa-
yılıp, devletin şefkatli kollannda meslekleri-
ni idame ediyorlardı.
Bu durum doğal olarak, muhalif pek çok
yazann. çizerin, ressamın başını yemişti.
Çünkü esas işi hertürlü iktidara karşı çıkmak
olan sanatçı, kendini tutamayıp, gerçeği ve
düşüncelerini yazdığı, çizdiği zaman iktida-
ra yakın olan kurumlar tarafindan yok sayı-
lıyordu. Özellikle Stalin döneminde Yazar-
lar Birliği'ne bağlı yüzlerce yazann kendini
öldürdüğü, öldürmeyenlerin de Sibirya'ya
sürgüne gönderildiği hepimizin bildiği bir
şeydir.
Iktidarlar birilerini besliyorlarsa, onlann
kendilerine karşı çıkmasına dayanamazlar.
Üctidarlann sanatçıyı, yazan kendi iktidarla-
nnı sürdürmek için kullanmalan çok eskile-
re dayanır. Örneğin saraylann ressamı olan
Goya, bir gün gelir Engizisyon mahkemele-
rinin vahşetini gösteren resimler yapmaya
başlar, o andan itibaren lanetlenir. Bunun gi-
bi pek çok örneği, düşünürsek hep birlikte bu-
labiliriz.
Peki neyi savunmamız gerek? Sanat tü-
müyle serbest piyasa ekonomisinin koşulla-
K i
savunulamaz. Dünyanın her yerinde öncü sa-
natın. yenilikçi, muhalefet eden sanatın des-
teklenmesi gerekir. Ama bu destek öncelikle
bütün iktidarlann uyması gereken bir dizi ön-
lemle gerçekleşmelidir. Türkçesi, anayasa gi-
bi belirgin kurallan olan bir kültür politikası
tespit edilir ve hayata geçirilirse, hangi ikti-
dar gelirse gelsin, destekleme politikalı değiş-
mez. Dünya bunu çoktan keşfetmiş durum-
da. Çünkü bu alan nazik bir alan, örneğin,
dünyada yaratıcının, öncü sanatın en çok ko-
runduğu Fransa. îngiltere gibi ülkelerde ne
yaparsa yapsın, her ay gidip maaşını tıkır tı-
kır alan bir tiyatrocu, bale ya da operacı gru-
bu yok. Herkes her an kendini geliştirmek ve
Kültür Bakanlığı'na sunulacak herhangi bir
proje içinde yer almak için var gücüyle çalış-
mak zorunda.
Sadece oyuncular mı: özellikle yönetmen-
lerin anası ağlıyor. Süreklı iyi projeler bulmak
ve hayata geçirmek zorundalar. Aksi takdir-
de aç kalırlar. Ülkenin kabul edilmiş kültür
politikasına göre, belirlenen'özerk kurumlar
not veriyorlar. Aynca yeni projeler ve bütçe-
leri gene özerk kurumlann çahşmasına sunu-
luyor. Uygun olan seçiliyor ve gerekli bütçe
devlet tarafindan ödeniyor. Sponsorlar ayn.
Böyle bir sistem bizim ülkemizde de haya-
ta geçirilebilir mi? Işte bu çok zor. Ne ikti-
darlar ne de sanatçılan devletten tıkır tıkır
maaş alan kurumlar böyle bir işe soyunamaz-
lar... Burada söz konusu sadece Devlet Tiyat-
rolan değil, devletten maaş alan ve sanat ya-
pan bütün kurumlar, özellikle belirteyim.
Yapmayın, hepimiz sanat yapılan pek çok
devlet kurumunda yıllarca çalışmayıp pa-
rasını alanlar olduğunu pek bir iyi biliyoruz.
Bu konuda ben Devlet Tiyatrolan'nda şu
anda muhalefet yapar görünenlerin. pek çok
gerçeği açıklamalannı beklerdim. Örneğin.
Sadece 1.5 milyaraldıklannı söylediler ama
bir ay tek bir ay çift maaş aldıklannı ve bu-
nun toplamı ayda 2.5 mılyar olduğunu giz-
lediler. Dizilerden hiç eksihneyentiyatrocu-
lann önıeğin bu yıl kaç kez sahneye çıktık-
lan benim için önemli, vergi veren her yurt-
taş için de.
Sözün kısası, Bakan, Türkiye'nin en
kanşık, en kaotik kurumlanndan birine, bir
iktidar sahibi olarak ve madem paralannı
ben veriyorum, öyleyse istediğimi yapanm
düşüncesiyle çomak sokmaya kalktı. Ma-
dem ortalık kanştı şimdi sıra Devlet Tiyat-
rosu oyunculannda. Bakan'ın sözlerini tek
tek yazılı örneklerle çürütmek ve özerk bir
sisteme geçmeye çahşmak onlara düşüyor.
Acaba onlar özerklik istiyorlar mı? Tez el-
den harekete geçip bize bu soruyu sordur-
mamalan gerek.
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
zorunda değildir.
3- Türkiye'de bölgeler arası gelişmişlik farkı uçu-
rum denebilecek derinlikte. Bu fark giderilmeli. A-
ma AB, bu yönde mali bir yükümlülük almaz.
özetle AB diyor kı: Biz AB olarak Türkiye'nin için-
deki temel ekonomik-toplumsal konularda beş ku-
ruş harcamayız.
Zaten AB'nin Türkiye'ye ilişkin değerlendirmele-
rinde bunlar sorun olarak bıle dile getirilmiyor. ör-
neğin 3 Ekim'de müzakerelerin başlaması için ko-
nan şartlann bu sorunlarla uzaktan yakından ilgisi
yok.
• • •
Türkiye'nin bölgeler arası kalkınmışlık sorunuyla
hiç ilgilenmeyen AB, Diyarbakır Belediye Başkanı
Osman Baydemir'i "muhatap" aldı. Baydemir,
AB'ye 18 sayfalık bir rapor sundu. Avrupa Panamen-
tosu Karma Parlamento Komisyonu'nda 20 millet-
vekiline yönelik bir konuşma yaptı, soruları yanıtla-
dı.
Sızdırılan bilgiler kadarıyla Baydemir'in raporu-
nun ana hatları şunlar:
- Türkiye dışında ve dağda bulunanlar için hukuk-
sal düzenleme yapılmalı. (Yani af çıkarılmalı.)
- AB fonları bölgeye doğrudan aktarılmalı. Bu ko-
nuda bizim bölgeye pozitif ayrımcılık yapılmalı.
- Anayasa değişmeli. tüm yasalar ve mevzuat
gözden geçirilip kültürei ve siyası farklılığı yok sa-
yan bölümler değıştirilmeli.
- Kürtçe eğitim verilmeli.
- Cezaevi koşulları iyileştirilmeli.
- Seçım barajı düşürülmeli.
- Köy koruculuğuna son verilmeli.
• • •
Bütün bunlar özünde AB'nin Türkiye'den istem-
leri. Bize öyle geliyor ki, AB her şeyi dayatabilece-
ği bir hükümet bulmanın da verdiği güçle şöyle bir
strateji geliştirdi:
Türkiye'den istediklerini Türkiye içinden kişilere
söyletmek. Sonra da hükümete dönüp "Arkadaş;
bak sen bu sorunu demokratikleşme içinde çözece-
ğim, demiştin. Senin kurallannla seçilmiş bir beledi-
ye başkanı bunlan istiyor. Bize uygun geldi. Çaresi-
nepak" diyecek.
Öcalan'ın uluslararası alanda son kullanma tari-
hinin de dolmuş olması nedeniyle AB, yeni muha-
taplar oluşturma arayışında. Baydemir'in raporun-
daki istemlerinin bir bölümü önümüzdeki dönemde
şu adla Meclıs'e gelebılir:
- AB'ye uyum!
örneğin AB fonlarının Ankara denetimi dışında
doğrudan bölgeye gitmesıni Brüksel de çok istiyor.
Şimdi bu istemi Diyarbakır'a söyletiyorlar.
AKP bir yana... Türkiye, bütünlüğüne yönelik bu
saldırıları uzun süre kaldıramaz. Bu gidiş 90'lann or-
tasında söylenen "AB yolu Diyarbakır'dan geçer"
sözünü şöyle değiştirir:
AB yolu Diyarbakır'da biter!
ankcum(<ı cumhuriyet.com.tr
CUMOK. ADD ve 68'liler Birliiğl
'Hedeftam
bağımsızlık'
İZMİR (Cumhuri-
yet Ege Bürosu) - Iz-
mir'de CUMOK,
ADD ve 68'hler Birli-
ği tarafından gerçek-
leştirilen Ulusal Ba-
ğımsızlık Konferan-
sfnın sonuç bıldırge-
sinde, ülkemizın için-
de bulunduğu zor sü-
reçten çıkması için
tüm cumhuriyetçi ke-
simlerin örgütlenmesi
gerektiği vurgulandı.
Tarihte, emperyaliz-
me karşı kazanılan ilk
kurtuluş savaşı. Gazi
Mustafa Kemal Ata-
türk'ün "tam bağım-
sızlık" anlayışı ve "u-
lus devlet" ılkesiyle
kurulan Türkiye Cum-
huriyeti ve aydınlanma
de\rimlerinin, bugün
tehlike altmda bulun-
duğunun vurgulandığı
bildirgede, "Mütare-
ke basım, İngiliz mu-
hipleri, ABD manda-
cıları, Kürt Teali Ce-
miyetleri'nin güncel
önıekleriyle, emper-
yalizm ile işbirlikçili-
ği, IMF'ye bağü-
hk ve AB'ye yardak-
çıhk uğruna Kıb-
ns'ın yitirilmesinin
en üst noktaya ulaştı-
ğı bir dönemden ge-
çiyoruz" denildi.
Bildirgede şu görüş-
lere yer verildi:
"Bir yanda yeni
haçlı saldırıları, ar-
kasında dünya ege-
men güçlerinin bu-
lunduğu PKK terörü,
Kıbrıs'ın elden çıka-
nlmasını destekle-
yenler üe bir olmuş,
ulusal devleti yıkmak
istiyorlar. Türkiye
Cumhuriyeti kimliği
ve yurttaşhğı ile onur
duyan yurtseverler
olarak, bize düşen gö-
rev bu tehlikeli gidişe
dur demektir. Tam
bağımsızüğa ulaşın-
caya ve egemenliği
ulusa teslim edinceye
kadar bu görevimize
sarsılmaz bir inançla
devam edeceğiz."
Spermsiz embriyo
• Baştarafı 1. Sayfada
olduğu bildirildi. Da-
ha önce Dolly adlı ilk
klonlanmış koyunun
doğumunu gerçekleş-
tirerek bilim dünyasın-
da atılıma imza atan
Roslin Enstitüsü'nün
sözcüsü Dr. Paul De
Sousa, yöntemin has-
talıklann tedavisi için
kök hücre elde edilme-
sine yönelik ihtiyacın
nılabileceğini umduk-
lannı kaydetti.
Denemeler sırasında
600'e yakın bağışlan-
mış kadm yumurtası-
nın kullanıldığrnı,
bunlardan sadece 6
embriyo elde edilebil-
diğini de belirten De
Sousa, ancak bu emb-
riyolardan hiçbirinin
kök hücre elde edile-
cek kadar geliştiriîe-
mpfliöini