Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS 2005 CUMARTESİ
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul
Edirne
Kocaeli
Çanakkale
Izmır
Manisa
Aydın
Denizli
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
PB
32
31
33
29
28
32
32
34
Sinop PB 30
Sarnsun
Trabzon
Giresun
Ankara
Eskişehir
Konya
Sıvas
PB
PB
PB
PB
A
A
PB
31
31
31
36
35
35
34
Zonguldak Y 31 Antalya PB 32 Kars
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
A
A
A
A
A
A
A
B
34
32
40
39
38
38
34
30
PB 29
Yurdun kuzey ve ba-
tı kesımlen parçalı ve
çok bulutlu, Marma-
ra'nın batısı, kıyı ve Ku-
zey Ege ıle akşam saat-
lennde Marmara'nın do-
ğusu ve Batı Karade-
nız'ın batısı sağanak ve
gok gurultulu sağanak
yağışlı dığer yerler az
bulutlu ve açık geçecek.
Hava sıcaklığı yağış alan
yertefde azalacak dığer
yerterde artacak.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Pans
Bonn
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
12
22
18
20
17
19
24
19
Münih Y 21 Zürih
Berlın
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
Y
PB
A
PB
Y
Y
B
Y
18
26
39
24
25
23
31
30
Y 20 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflıs
Kahıre
PB
A
PB
B
B
B
B
A
27
40
29
37
35
33
30
36
A 38
ı bulutlu Sıslı - Bulutlu k
ÇoK bulutlu Yağmuriu Sulu kar > Gök gürutttilü
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
günah olduğu fetvasım" verince, ilçenin AKP'li be-
lediye başkanı umumi tuvaletlerdeki pisuarları kal-
dınmış.
Tartışma, din âlimlerinin yorumları, AKP Genel
Merkezi'nin el atmasıyla büyüdü, alevlendi.
Allah'a şükretsinler; AB Komisyonu'nun aklına
gelmedı. Ya Kopenhag ölçütlerinin yanı sıra toplu-
mun yaşam biçimini, Batı'nın yaşam biçimine ve
standartlarına ters gelecek kimi kriterleri de incele-
meye alsa ve saptadığı sonuçlara göre üyelik mü-
zakerelerine başlanacağını öne sürmüş olsaydı?
Buyrun cenaze namazına! Düşünebiliyor musu-
nuz; Diyanet Işleri Başkanlığı pisuara işemenin gü-
nah olmadığını saptayan açıklamalaryaptı. Ama na-
sıl? "Mahremyerterin başkalan tarafından görülme-
sine engel olmak kaydı ile" pisuarın kullanılmasına
yeşil ışık yaktı, yıkılmalarını engelledi.
"Ayakta idraryapılması konusunda Hazret-i Pey-
gamber'den birbirinden farklı rivayetler olduğuna"
değindikten sonra... "bu rivayetler değertendirildi-
ğinde" diye başlayan Diyanet Işleri açıklamasında-
ki "necasetten (pislikten) sakınmak ve setr-i avrete
(yani mahrem yerierini başkasına göstermeden) pi-
suara izin verildiğini" AB üyesi ülkelere nasıl anla-
tacağız?
Pisuar olayı şu fıkrayı anımsatıyor: Ikinci Dünya
Savaşı'nın sona ermesinden hemen sonrakı seçim-
de iktidara gelen ve kimi tesisleri devletleştirmeye
başlayan Işçi Partisi Başkanı ve Başbakan Clement
Attlee ıle savaşı kazanan Winston Churchill tuva-
lette karşılaşmışlar. Churchill'in pisuarda yana dö-
nerek ihtiyacını giderdiğini gören Attlee merakla sor-
muş: "Winston neden öyle yan durmuş işini görû-
yorsun?" Churchill yanıtlamış: "Benimkiniaçıktagö-
rünce devletleştirirsin diye!"
• • •
Daha önce Verheugen, son olarak AB'nin Anka-
ra Temsilcisı Kretschmer; -tabii varoşlar dışında
kalan- kent olarak (bir ölçüde) Istanbul, Ankara ve
Izmir'i Batı standartlarına uyum gösteren iller diye
tanımladı... Anadolu'nun, hele Doğu Anadolu'nun
geri kalmışlığın özelliklerini taşıdığını öne sürdüler.
Yanıt verdik mi? Gerçeği yadsımak zor!
Türkiye öyle örnekler veriyor ki AB'ye... Istanbul
gibi bir kentte belediyenin halka açtığı plajlarda don-
larıyla denize giren erkeklerin yanı sıra Haber Türk'te
izledik; kadınlar elbiseleriyle denize girip çıkıyorlar.
Gündüz gözüyle kışkırtıcı olmasın diye örtünen ka-
dın, suda yapışan giysileriyle, vücudunu, kocaman
sarkmış memelerini, çirkin yağlı kalçalarını sergili-
yor.
Donla denize girenleri, kıyilarda tencere kaynatan,
göbeğini kaşıyarak geğiren erkeklerin sergiledıği il-
kel manzarayı eleştırenleri, (örneğin Mine Kınkka-
nat'ı) laiklığe sonradan dönen bir yazar, faşistlikle
suçladı.
Bu yüzyılda, yok erkekte haşema (hakiki şeriat
mayosu), yok kadını mayo yerine baştan sona ör-
ten kapanma modası... pisuar tartışması... ülkeyi
AB'ye taşıyabilir mi?
Bu iktidar, toplumu çağdaşlığa eğiteceğine halkı
geriye, içindeki ilkelliği sergilemeyeteşvikediyorve
sonuç; dinsel açıdan pisuar tartışması ve erkeğin
donla, kadının giysileriyle denize girmeözgürlüğü...
Bakmayın bu konulardaki yaklaşımlarına. Bu ik-
tidara göre, "demokrasiçoğunluksa... don.. (giysiy-
le denize girmek) ezici çoğunluk!"
Göğüs Göğüse
Aspendos Savaşları
• Baştarafı 2. Sayfada
çok yaman çıkar, protokol
sıralannın gözlerine kestir-
dikleri en uçlanna oturarak
adeta yapışırlar. Spatulayla
bile onlan kazımak olası
değıldir. Bazı günler bu
protokol basamaklanmn
başlanna parlak san pirinç-
ten başlıklar koyarlar. Za-
man zaman aralarına kır-
mızı kurdeleler gererek bir
kordon oluştururlar. Ertesi
oyunda, gelen bir eleştiri
sonucu kurdeleler sökülür.
Sırf pirinç başlıklar kalır.
Bazen onlar da kaldırılır.
Yukan çıkan insanlann ta-
kılıp tangır tungur aşağıla-
ra yuvarladıklan bu pirinç
başlıklar, bir hurdacının
kendilerini aşırarak satma-
sı için yüreklerinden dualar
eder gibi gelir bana...
Iki bin yıl önce mimar
Zenon tarafindan yapılmış
olan bu gizemli tiyatronun
eski basamaklannı paylaş-
mak da sanattır. Bir basa-
mak. oturmak; alundakı
ayaklan koymak için inşa
edilmiş olmasına karşın,
insanlann bir bölümü gelip
ayaklaruuzın üstûne otur-
makta direnirler. Başka bi-
rileri de arkanızda oturan-
lann ayak uçlanna oturarak
ayaklarını ya omuzlannıza
koymakta ya da burnunu-
zun ucunda sallamakta hiç
sakınca görmezler. Değişik
milletlerden olan bu insan-
larla birkaç dilde ağız dala-
şı yapmak zorunda kalırsı-
nız. Bu yılki yabancılar çok
yaman çıktı. Önümde otu-
ran hanımlann ayaklannın
üstüne oturduklan yetmi-
yormuş gibi bir de kadınca-
ğızlann ayaklarını çimdik-
lemişler. Pes doğrusu mu
diyorsunuz?! Haksız sayıl-
mazsınız. Bir de bütün bu
eziyetlere sanat uğruna kat-
lanıldığını düşünürseniz on
iki yıldan beri gerçekleşti-
rilen bu festivalin sevenle-
ri için ne ifade ettiği daha
iyi anlaşılacaktır kanıstn-
dayım.
tnsanlar kavga dövüş
yerleşmeye çalışırken, en
son dakikada gelmek gibi
bir âdetleri olan protokoi
erkânı orkestra yerini alır-
ken görûnür. Bütün tiyatro-
nun gözü gelenlere dikil-
miştir. Halılı minderli sıra-
lan, her zaman şık giyimli
hanımlarla kibar beyler
doldunnaz. Yedi, sekiz, on
yaşlannda çocuklar ve an-
neleri, ablalarınca da dol-
durulabilir. En önemli ko-
nuklar geldikten sonra tut-
tuklan merdiven başlannı
terk eden özel korumalara
bu kez de protokol sıralan-
nı dolduran çoluk çocugu
göstererek bunlar mıydı
VIP konuklarmız diye so-
rular yöneltilse de genç
adamlar duymamaya çalı-
şarak kapı girişlerindeki
ikinci görev yerlerine gi-
derler. Aspendos antik ti-
yatrosunun iki bin yıl önce-
ki izleyicileri de aynı bizler
gibi bu basamaklan kapı-
şırlardı diye düşünmeden
edenıem. Opera, bale, ti-
yatro, konser izlemek için
olsun kapışmalanmız. Uy-
garlıktır diyelim! Antal-
ya'ya hanl hanl sembol
aranıyor. Uluslararası Ope-
ra ve Bale Festivali'nden
daha iyisi can sağlığı. Aşa-
ğı yukan tüm dünya insan-
lan göğüs göğüse vuruşa-
rak eski pütürlü sıcak taşla-
rın üstünde kendılerine bir
oturumluk yer elde etmeye
çalışıyorlar. Bunu sayma-
yız. Kucaklanmızı açtık,
önümüzdeki yıl da bekliyo-
ruz. Biz konuksever mille-
tiz. Yeniden buluşahm...
GDO'lu ürüne yasal dayanak
• Baştarafı 1. Sayfada
Bakanlığı'nca hazırlanan Ulu-
sal Biyogüvenlik Yasa Tasla-
ğı'na göre, tıbbi ürünler dışında-
ki GDO'lu ürünJer Biyogüven-
lik Kurumu'nun izniyle ithal
edilerek pisayaya sürülebilecek.
Insan ve hayvan tedavisinde kul-
lanılan antibiyotiklere dirençli-
lik genlerini ıçeren GDO'ların
üretimi yasak olacak, bu ürünler
31 Aralık 2008'e kadar ise tüke-
tilebilecek. Ziraat Mühendisle-
ri Odası Başkanı Gökhan Gü-
naydın, bu ürünlerin üretim ve
tüketiminin yasaklanması ge-
rektiğini söyledi.
GDO'lu ürünlerin alerji, kan-
ser, insan bünyesinde antibiyoti-
ğe dayanıklı mikroorganizmala-
nn oluşumu, besin kalitesinde
bozulma, toprak ve su kirliligi-
ne neden olduğu yönünde tüm
dünyada tartışmalar sürüyor.
ABD başta olmak üzere bir-
çok ülkede GDO'lu mısır, soya,
pamuk ve domates üretimi yapı-
lırken bazı AB ülkeleri başta ol-
mak üzere birçok ülke. bu ürün-
lerin üretimi ve rüketimini ya-
saklıyor. GDO'lu ürünler, biskü-
vi, kraker ve bebek maması baş-
ta olmak üzere 900'e yakın gıda-
nın hammaddesinde bulunuyor.
Bu ürünlerle bilimsel tartış-
malar sürerken Tarım ve Köyiş-
leri Bakanlığı tarafindan hazırla-
nan taslak ile GDO'lu ürünlerin
Türkiye'de tüketimi ve üretimi-
ne yasal dayanak getiriliyor. Tas-
lak, şu düzenlemeleri öngörü-
yor:
• Tanm ve Köyişleri Bakanlı-
ğı'na bağlı Biyogüvenlik Kuru-
mu oluşturulacak. Tıbbi ürünler
dışuıdaİd GDO 'lu ürünler. kuru-
mun izniyle ithal edilebilecek.
Bu ürünlere izin verilmesinde
"insan, hayvan, bitki ve çevre
sağlığı ile güvenliğinin tebdit
edilmemesi, tükericinin seçme
özgürlüğünün ortadan kaldı-
nlmaması, çevrenin materyal
dengesinin ve ekosistem işleyi-
şinin bozolmasına neden olun-
maması, GDO'nun kendisinin
veya özelliklerinin çevreye ya-
yılmaması, yerel çeşitlerin de
devanılılığının tebükeye düşü-
rülmemesi" ilkeleri göz önün-
de bulundurulacak.
• GDO'lu ürünlerle ilgili "G-
OO ve ürünlerinin kullanım
amacı, sahip olduğu özellikler,
ayırıcı kimlik bilgileri, bîlinen
ve bilimsel isimleri, transfer
edilen genin alındığı organiz-
ma, alıcı ve verici organizma-
nın orijin ülkesi, transfer yön-
teminin genel tanımı, acil du-
rumlarda uygulanacak olan
yöntem ile planlarının özeti,
risk değeriendinnesinin özeti"
dışındaki bazı bilgiler gizli tutu-
labilecek.
• GDO'lu ürünlerin, bebek
mamalannda ve küçük çocuk ek
besinlerinde kullanımı, bu tür
ürünleri içeren bebek mamalan-
nın ithalatı ve ülke içinde dağı-
tımı yasak olacak.
• însan ve hayvan tedavisinde
kullanılan antibiyotiklere di-
rençlilik genlerini içeren G-
DO'lu ürünlenn üretimi yasak-
lanacak, bu ürünlerin tüketimi
ise 31 Aralık 2008'e kadar ser-
best olacak.
ZMO Başkanı Günaydın, ço-
kuluslu şirketlerin etkin işbirliği
ile hazırlanan taslağuı yasakla-
ma yerine GDOTu tohumlarm
ekimi de dahil obnak üzere ade-
ta serbestleştirmenin hukuki ze-
mininin hazırlandığını söyledi.
Türkiye'nin dünyadaİci G-
DO'lu ürün üretiminin yüzde
99'unu oluşturan soya, mısır,
kolza ve pamukta kendine yeter
bir ülke olma kapasitesine sahip
olduğunu vurgulayan Gökhan
Günaydın, "GDO'lu ürünlerin
bu ülkeye girişi, üretimi ve iş-
lenmesi yasaklanmalıdır. G-
DO'ya hayır demek, bu ülke-
de yaşayan herkesin görevidir.
Bu görev bilinç ve kararülık-
la yerine getirilmelidir" dedı.
USAK^IN ANKETt
Terorun
nedeni
Bush'
ANKARA (ANKA) -
Türk halkı terörün yayılma-
sında Usame bin Ladin'i
üçüncü sorumlu olarak görü-
yor. Uluslararası Stratejik
Araştırmalar Kurumu (US-
AK) tarafindan yapılan anke-
te göre, Türk halkının büyük
bir bölümü, küresel terörün
en önemli nedeni olarak AB-
D'nin Ortadoğu politikalan-
nı görüriiyor. USAK tarafin-
dan 2 bin 500 kişi ile yapılan
anketin sonuçlaruıa göre, ka-
tılımcılann yüzde 91 'i Usa-
me bin Ladin'i "terörist"
olarak görürken "kahra-
man" olarak görenlerin ora-
nı yüzde 1. Katıhmcılann
yüzde 57'si El Kaide'yi "Te-
rör yapıyor", yüzde 34'ü ise
"Müslümanlara zarar veri-
yor" diye değerlendiriyor.
Ankete katılanlann yüzde 4'ü
El Kaide'nin cihat yaptığuu,
yüzde 5'i de El Kaide'nin öz-
gürlük mücadelesi verdiğini
düşünüyor. Ankete göre Türk
halla, küresel terörün yayıl-
masında en önemli isim ola-
rakABD Başkanı George W.
Bush'u ve Israil Başbakam
Ariel Şaron'u görüyor.
ALMANYA
'İslami
ükokuV
kapanıyov
îzmir'de GüneyKıbrıs bayrağı krizi
Türldye'nin, Gümrük Birliği Ek
Protokolü'nü imzalamasıyla ortaya çıkan
Giiney Kıbns Rum Kesimi'ni "tanıma
tartışmalan" tzmir'de "bayrak krizi"
yarattı. Türkiye'nin tanımadığıııı açıkladığı
Rum Kesimi'nin bayrağı UNTVERSIADE
nedeniyle tzmir'in işlek caddelerinde
dalgalandı. Organizasyonun 147 katılımcı
ülkesine ait bayraklann arasında yer alan
Güney Kıbns bayrağı, daha sonra gelen
tepkiler üzerine ba\ rak şeridinden
çıkarıldı. (EMRE DOKER)
FRANKFURT (Cumhuri-
yet Bürosu) - Almanya'da şeri-
atçı terör tehdidi, "İslami bir
arka plana sahip" okullardaki
öğrenimin kesilmesi yolunda
kararlan hızlandu-dı.
Münih'te 23 yıldır faaliyet
f.österdiği belirtilen bir Alman-
slam ilkokuluna devlet desteği-
nin çekilmesi ve öğrenim için de
ruhsat veriünemesi kararlaştınl-
dı. Bavyera Eyalet Içişleri Baka-
m Günter Beckstein, söz konu-
su okulun taşıyıcısı konumun-
daki derneğin göstermelik bir
dernek olduğunu ve ardında Al-
manya Islam Toplumu (Isla-
mische Gesellschaft in Deutsch-
land-IGD) bulunduğunu ileri
sürdü. Eyaletten yapılan açıkla-
mada, bünyesinde bir de çocuk
yuvası bulunan "İslami ilkoku-
la" şimdiye kadar yapılan mali
yardımın kesileceği bildirildi.
Açıklamada, okulun ardındaki
derneğin Ahnanya Islam Toplu-
mu'na bağlı olduğu belirtilerek
Ahnanya Islam Toplumu'nun da
Mısır'daki "Müslüman Kar-
deşler" örgütününAhnanya şu-
besi olduğu savunuldu. Halen
çoğunluğunun anadili Arapça
olan 100'e yakın öğrencinin eği-
tiIdiğiAhnan-îslamokulu, 1982
yılmda IGD taraftndan kuruldu.
Şeriatçı kesimlerle bağlantısı
bulunduğu kuşkusu nedeniyle
sürekli zorluklar çıkanlan "İsla-
mi okulun" 2003'ten bu yana
her yıl yeniden izin aldığı, eya-
letin de okula personel ve öğre-
nim giderleri için yüzde 80 ile
yüzde 100 arasında değişen
oranlardaki desteğini çekmeye
hazırlandığı belirlendi.
GUNDEM MLSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
Hakkını yemeyelim. Bu mantığın en az yarısını
başardı. Tüccarlık bir ölçüde alışverişse, işin Ve-
riş" kısmı tamam ama, "alış" kısmı eksik. Orada
başka şeyler görünüyor. Kazık falan gibi yani!
AB'nin dönem başkanı Ingilizlerin, atasözü ha-
line getirdikleri bir deyişleri var:
Ingiltere'nin hiçbir zaman ezeli dostlan ya da
düşmanlan olmamıştır, her zaman ulusal çıkaria-
n olmuştur!
Erdoğan, bir liderle çok görüşmeyi çok iş yap-
mak ve Türkiye'nin o ülke ile ilişkilerini çok ileri gö-
türmek olarak düşünüyor.
Erdoğan, bir konuda taviz verip aferin alınca
karşılığında çok şey alacağını düşünüyor.
Erdoğan, ulusal bir konuda önceki devlet adam-
larının yaptıklarının tersini yaptığında bunu devrim
sanıyor!
• • •
Oysa gerçek öyle değil... Bunun somut örnek-
lerini yaşıyoruz. Başbakan, Alman meslektaşı
Schröder'le bir zamanlar dosttu. Alman Parla-
mentosu'ndan bu dostluğun meyvesi olarak ekşi
bir Ermeni karan çıkınca "Ben siyasetin omurga-
lısını severim" deyip dostluk çubuklarını savaş kı-
lıçlarına çevirdi.
Şimdi Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'a bozuk!
Fransa Başbakanı'ndan sonra Cumhurbaşkanı da
Türkiye'nin AB ile müzakerelere başlamak için
Kıbrıs'ı tanıması gerektiğini söyleyince Erdoğan
hayal kırıklığına uğradığını ilan erti. Başbakan'a
göre, Chirac AB Anayasası referandumu sırasın-
da Türkiye'nin yanında yürekli bir tavır koymuştu
ama, şimdi farklı davranıyordu.
Asıl dost Italya Başbakam sağdıç Berlusco-
ni'den bugünlerde hiç haber yok. En azından Er-
doğan'ı arayıp ticari moral veremez miydi?
Yunanistan Başbakam Karamanlis de Türkiye
ziyaretini son anda erteledi. O da yüreksiz mi çık-
tı ne!
Omurgalı siyaset, yürekli çıkış, ciğerii duruş der-
ken Başbakan siyaseti kasap dükkânına çevire-
cek!
• • •
Uluslararası ticarette, affedersiniz siyasette ve-
rilen kayıplar bir insanın organlanndan birini kay-
betmesi gibıdir. Kolay kolay geri alamaz ve onun
eksikliğini başka bir organla kapatamaz.
Işte Kıbns böyle bir şey.
Dileriz Erdoğan, son hayal kınklıklarını çok iyi de-
ğerlendirir. Kalbiyle değil, beyniyle düşünür.
Ortadaki ticari tablo şu:
Başbakan'a verilen çekler karşılıksız çıkıyor!
Başbakan'ın hesabına yatırılan paraların teda-
vülden kalkmış olduğu anlaşılıyor.
Başbakan'a imzalatılan boş senetlerin en üst
rakamlardan doldurularak işleme konmaya baş-
ladığı görülüyor.
Başbakan'a verilen ihracat-ithalat rakamlarının
hayali olduğu ortaya çıkıyor.
Avrupa'dan Türkiye'ye doğru yol alan gemilerin
içinin boş olduğu, ama dolu gösterildiği, bu ge-
milerin Türkiye'den Avrupa'ya dolu gitmek istedi-
ği dikkati çekiyor!
özetle, diplomasi ticaretse...
Erdoğan iflasta!
ankcurrua cumhuriyet.com.tr
ChavezrABD
terörist devlet
CARACAS (AA) -
Venezüella Devlet Baş-
kanı Hugo Chavez,
ABD'yi terörist devlet
olmakla suçladı. AB-
D'nin Kolombıyalı mi-
litanlara yardım etmek
ve Güney Amerika'da
istikrarsızlık yaratmak-
la suçladığı Chavez, id-
dialara verdiği yanıtta.
"Onlar bizi, silahlan
kendi ordumuz için
değil gerillalar için al-
makla suçluyor. On-
lar terörist devlet, an-
cak bizi terörist ol-
makla suçluyorlar"
dedi. Hugo Chavez,
"Venezüella petrol ge-
lirlerini demokratik
komşulannın istikra-
rının bozulması için
kullanıyor" diyen
Washington yönetimi-
nin bu iddialannı kanıt-
laması gerektiğini de
söyledi.
Amerikan Dışişleri,
Venezüella'yı Güney
Amerika'daki çeşitli
yasadışı grup ve örgüt-
lere yardım etmekle
suçlamıştı.
Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür.
FATMA ÜMMAN
Akciğer kanserinde
erken taıu kolaylaştı
tstanbul Haber Servisi - Akciğer
kanserine yakalanan kişilerin yüzde
90'uıı sigara içen kişilerin oluşturdu-
ğunu belirten Alman Hastanesi Göğüs
Hastalıklan Departmanı Direktörü
Prof. Dr. Mustafa Yaman, son yıllar-
da akciğer kanserine yakalanma oranı-
mn kadınlarda yüzde yüz arttığına dik-
kat çekti.
Dünyayla eşzamanlı olarak Türki-
ye'de hizmete sunulan "Superdimen-
sion Bronchus" adlı akciğer kanse-
rinde erken tanıyı kolaylaştıran cihaz,
Alman Hastanesi'nde düzenlenen
sempozyumla tanıtıldı.
Sempozyumda konuşan Prof. Dr.
Yaman, söz konusu cihazuı en önemli
özelliğinin bronkoskopi cihazmm ula-
şamadığı yerlere ulaşmak olduğunu
ifade erti. Yaman, sözlerini şöyle sür-
dürdü: "Cihaz, akciğere nefes boru-
su yoluyla ulaşıyor. Bronkoskopi ci-
hazının ulaşamadığı yere cihazın
ucundaki 1.8 mm'lik parçayla ula-
şarak örnek doku alabiliyor. Böyle-
likle erken tanı şansımız artacaktır."
Kalblnlzl Koruyun
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/Istanbul Tel: (212) 212 07 07 (pbx) (10 hat) Faks: (212) 212 68 35
VEFAT
Mersin Ziraat Odası Başkanı Salim Ongun ve Şefika Ongun'un oğulları,
Mustafa, Selçuk Ongun ve Ayşe Toksoy'un kardeşi,
Hüseyin Toksoy ve Firdevs Ongun'un kayınbiraderi,
Mersin Yalınayak eşrafından
ÜBÜLENT ONCUN
vefat etmiştir.
Merhumun cenazesi 6 Ağustos Cumartesi günü
Muğdat Camii'nde kılınacak ikindi namazını müteakiben
Yalınayak beldesindeki Aile Mezarlığı'na defnedilecektir.
Allah rahmet eylesin.
AİLESİ