Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 2005 ÇARŞAMBA
HABERLER
.AKP'nin tüccar siyaset mantığından sİBemacılar da payına düşeni aldı, destek yasası kösteğe dönüştü
Bir darbe desinemaya• Kültür ve Turizm Bakanlığı,
SLnemaya Destek Yasasfnı,
sinemacıyı "borçlandırma"
yasasına dönüştürdü. Proje
sahiplerine imzalattınlan
sözleşme ile yasada öngörülen
geri ödemesiz destek
kaJdınlırken bakanlık,
verilen desteği ipotek,
banka teminatı getirme
gibi ağır koşullara bağladı.
AYŞE SAYIN
ANKARA- Türk sinemasını destek-
lemek amacıyla geçen yıl iktidar ve mu-
halefet desteğiyle çıkanlan "Sinema
Fümlerini DesteldemeYasastn
na, AKP
hükümetinin "tüccar sryaset" gölgesi
düştü. Kültür ve Turizm Bakanlığı si-
nema sektörüne "proje, yapım,yapım
sonrasT adı altında yapılacak deste-
ği, yasaya aykın hazırladığı sözleşme
ile "borçlandırma" düzenlemesine
dönüştürdü. Sınema Eseri Sahipleri
Meslek Bırlıği (SESAM) Başkanı ve
sinema yapımcısı Kadri Yurdatap, ba-
kanlığı "usulsüz sözleşme" hazırla-
tnakla suçladı.
Eurimages temsüciside görevden alındı
CHP Istanbul Milletvekili Berhan Şimşek, Kültür ve
Turizm Bakanlığı'nın Türk sinemasına bir başka
darbeyi ise "Eurimages" olan "Yaraücı
Sinematografik ve Görsel İşitsel Eserlerin Ortak
Yapımı ve Dağıûmı fçin Avrupa Destek Fonu"nda
Türkiye'yi 15 yıldır başanyla temsil eden Faruk
Günaltay'ı görevden alarak vurduğunu söyledi.
Faruk Günaltay'ın göreve başladığı günden görevden
alındığı 2005'e kadar, yönetmeni ve ana yapımcısı
Türk olan 56 başvurudan 50'sine destek karan
çıkararak yüzde 90 oranında başan sağladığım
kaydeden Şimşek, hiçbir Eurimages üyesi ülkenin bu
başan grafiğini yakalayamadığını bildirdi. Şimşek,
Günaltay'ın görevden alınmasından sonra
Türkiye'den yapılan 4 destek başvurusunun geri
döndüğüne işaret etti. Şimşek, Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla Koç'un bir soru önergesine verdiği
yamtta, görevden almaya gerekçe olarak
Günaltay'ın "geçki görevlendirilınesini"
gösterdiğini ancak bunun gerçeği yansıtmadığını
ifade etti. Dönemin Kültür Bakam Namık Kemal
Zeybek'in imzasım taşıyan 12 Şubat 1990 tarihli
yazıda Günaltay'ın Eurimages'da Türkiye'yi temsilen
görevlendirildiği, 30Eylül 1991 tarihinde
bakanlığın ilgili daire başkanı Seyfettin
Kuştimur'un Dışişleri Bakanlığı'na hitaben yazdığı
yazıda da Günaltay'ın bu görevlendirmesinin
"devjunh" olduğu ifade ediliyor.
Türk sinemasının AB ülkelerinde
olduğu gibi desteklenip, yabancı sine-
ma tekellerine karşı rekabet edebilir ha-
le getirilmesi amacıyla geçen yıl çıka-
nlan "Sinema Fîlmlerinin Değerlendi-
rilnıesi ve Suııflandıntması üe Destek-
lenmesi Hakkındaki Yasa", Kültür ve
Turizm Bakanlığı' nın yararlanmada
getirdiği ağır koşullar nedeniyle yaşa-
ma geçirilemedı. Sinema biletlerin-
den alnıan rüsumun bakanlığa aktan-
lan payından her türlü sinema faaliyet-
lerüıin desteklenmesini öngören yasa,
sektöre "proje, yapun ve yapun sonra-
a" olmak üzere 3 kategoride destek ve-
rilmesini hükme bağlıyor. Yasayla,
proje desteği ve "yapun sonrası des-
teği"nin "doğrudan ve geri ödemesiz"
olacağı hükme bağlanırken, sadece
yapım desteğiıün doğrudan ve geri
ödemeli olabileceğine işaret ediliyor-
du.
Yasada geri ödemeyi yapacak kadar
gelir elde edemeyen yapımlann kalan
ödemelerinin ise "geri ödemesiz" ola-
cağı ifade ediliyordu.
'Görevi kötüye kullanma'
Ancak hazırlanan sözleşmede ya-
saya aykın düzenlemeler yer aldı. Ha-
KADROLAŞMA YARIŞI
Avukatlar
Ankara'da
yürüyecek• Anıtkabir'e çıkacak olan avukatlar,
kadrolaşmaya son verilmesini, altyapı
eksikliklerinin giderilmesini ve yargılanma
sürecinin hızlandınlmasını istiyor. Türkiye
Barolar Birliği tarafından organize edilen
yürüyüşü 62 ilin barosu destekliyor.
tstanbul Haber Senisi - Türkiye'nin her
tarafmdan gelecek on binlerce avukat, yeni adli
yılın açılışmda Ankara'da yürüyecek.
Anıtkabir'e çıkacak olan avukatlar
"kadrolaşmaya son verilmesi, altyapı
eksikliklerinin gjderilmesi ve yargılanma
sürecinin hızlanduılması
n
na vurgu yapacak.
Türkiye Barolar Bırlıği (TBB) tarafmdan
organize edilen yürüyüş, 62 ilin barosu
tarafından da destekleniyor. Türkiye'nin her
tarafından avukatlar, baroların temin edeceği
otobüslerle Ankara'ya gelecek. 6 Eylül'de saat
14.00'te buluşacak olan avukatlar Anıtkabir'e
yürüyecek. Cüppeli olarak yapılacak
yüriiyüşün sonunda avukatlar Atatürk
mozolesine çelenk koyacak. Yüriiyüşten sonra
avukatlar, Anatolia Gösteri Merkezi'nde
düzenlenecek "Hedef, eksiksiz demokrasi,
gerçek hukuk devleti, bağnnsız yargı ve
bağımsız savunma" konulu panele
katılacak. Yürüyüşte Türkiye'nin en kalabalık
barosu olan îstanbul Barosu da yer alıyor.
Avukatlann Ankara'ya gitmesi için
6 Eylül sabahı Istanbul'un çeşitli
semtlerinden otobüsler kalkacak. Taksim,
Bakırköy, Gaziosmanpaşa, Eyüp, Fatih,
Küçükçekmece ve Büyükçekmece'deki
otobüsler saat 07.00'de, Kadıköy, Kartal ve
Csküdar'daki otobüsler ise saat 08.00'de
hareket edecek. Istanbul Barosu'nun eylemleri
Ankara yürüyüşüyle smırlı kalmayacak. Baro.
eylül ayı boyunca kentteki tüm adliyelerde
"alkışn eylem" karan aldı. 7 Eylül'den itibaren
tüm adliyelerde avukatlar, saat 11.00'de
duruşma salonlanrnn dışındaki yerlerde 1
dakikalık alkış eylemi gerçekleştirecek.
Mınıbuse saldırı: 1 olu
Diyarbakır'm Çermik ilçesinde bir yol-
Sherek ilçesinden Çermik'e yoku götüren Yıbnaz Çiçekhdağ vönetimindeki 21 Al 781 plakah mini-
büse, Çennik'in Ağaçhan köyü mevkiinde, Idmliği beluienemeyen kişilerce ateş edildi. Olayda yara-
lanan 6 kişi, jandarma ekipleri ve yurttaşlarca hastaneye kaldınku. Sherek Devlet Hastanesi'nde te-
davi altına abnan yarahlardan Zekiye Çakmak kurtanlamadL YetkUıler, olayın "müıibüs hatb anlaş-
mazagT yüzünden işlenmiş olabileceğini ve soruşturmanın devam ettiğmi belirttiler. (Fotoğraf: AA)
'Cinayetin iistü örtülmesin'
Hasan Iş 'in öldürülmesiyle ilgili soruşturmada Batman BelediyeBaşkanı
Kalkan 'ın ifadesi alınırken İHD 'liler emniyet müdürünü istifaya çağırdı
ARİFARSLAN
1
BATMAN - Batman'ın Beşiri il-
çesinde yürütülen operasyonlann
durdurulması istemiyle kent merke-
zinde gerçekleştirilen gösteride 23 ya-
Şindaki Hasan Iş'in öldürülmesiyle
ilgili soruşturma sûrüyor. Soruştur-
ma kapsamrnda DEHAP'lı Batman
Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan ın
da ifadesi aluurken ÎHD'liler olay-
da ihmali bulunduğu gerekçesiyle
Batman Emniyet Müdürü Arif Ok-
süz'ü istifaya çağırdılar.
Hasan îş'in öldürüldüğü olaylar
sırasında atılan kurşunlardan bazıla-
n Belediye Başkam Kalkan'm ma-
kam odasına da isabet etti. Emniyet
Müdürlüğü ekipleri dün Kalkan'ın
odasındaki kurşun izlerini tespit et-
ti. Odanın camını delerek duvara
saplanan mermi çekirdeğini çıkaran
polisler olaylarla ilgili olarak Kal-
kan'ın ifadesine başvurdu.
Kentteki 24 demokratik kitle ör-
gütünün temsilcileri de tHD Batman
Şubesi'nde bir araya gelerek konuy-
la ilgili açıklama yaptı. tHD Şube
Başkanı SaadetBeoerikfi. Hasan İş'ın
hedef gözetilerek öldûrüldüğünü id-
dia etti. Olayın ardından Emniyet
Müdürü Öksüz'ün "CMaybirdnayet-
tir. Kesinlikle polisle bir alakası yok-
tur. Kan davası sonucunda 6 saat ön-
ce öldürülmüş ve olay potise yıkü-
makistenmektedir" şekİnde açıkla-
ma yaptığım anımsatan Becerikli,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yak-
laşunı cinayetin üstünü örtmeye yö-
nelikçabalar olarak algüamaktayız.
Hasan tş'in saat 19.00 dvannda öl-
dürüldüğü gerek Diyarbalar Adli
Tıp Kurumu'ndan alınan raporlar-
da, gerekse tanıklarca da doğrulan-
maktadır. EmniyetMüdürü'nünböy-
k talihsiz bir açıklamada bulunma-
SL, bizde olayın kapaülarak bundan
sonra da yaşanacak bu tür olaylann
önünü açma çabası taşıdığı için kay-
gı uyandırmaktaduf Sorumlulann
cezalandırılması çagnsındabulunan
Becerikli, Emniyet Müdürü Öksüz'ün
de olayda ihmali bulunduğu gerek-
çesiyle istifa etmesini istedi.
Beşiri kırsalında öldürülen 7
PKKTinin Suriyeli KavvaKobani ve
Abbas Enıani ile Ermenistan do-
ğumlu Yusuf Aydoyan, Cennet Dir-
Kk, Fuat Becene, Ali Ekber Kalsen,
Rıdvan Karakuş olduğu belirlendi.
zu-lanan sözleşmeye itiraz eden Sine-
ma Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SE-
SAM) Başkanı Kadri Yurdatap, ge-
çen mayıs ayı sonunda Kültür ve Tu-
rizm Bakam Atilla Koç'a bir mektup
göndererek, sözleşmedekı ağır hü-
kümlerin düzeltilmesinı istedi.
Bakanlığın sözleşme ile proje sa-
hiplerinden 24'ü zorunlu olmak üze-
re ipotek, banka teminat mektubu, fa-
iz geri ödemesi taahhüdü dahil 29 adet
belge istediğini belirten Yurtadap, des-
tek başvurusu olumlu bulunan toplam
49 filmin bu destekten yararlanması-
nın olanaksız hale getirildiğine dikkat
çekti.
'Borç sözleşmesine döndü'
Yasa ve yönetmelikte bu desteğin bir
"kredi ve borç verme sözleşmesi" ola-
cağına dair en ufak bir kayıt olmadı-
ğına dikkat çeken Yurdatap, sözleşme-
nin bütün maddelerinin kredi ve borç
verme sözleşmesi olarak düzenlendi-
ğine işaret etti. Mekrubunda, sözleş-
meyi düzenleyen kişilerin yasa ve yö-
netmeliğin bazı kesin hükümlerini söz-
leşmeye koymayarak "görevierinika-
sıth olarak kötüye kullandığuu'' kay-
deden Yurdatap, şu görüşlere yer ver-
di: "Yönetmeliğüı 5. bö-
lüm 17. maddesi sözleşme-
ye de aynen \ azıurken sa-
dece 5. paragraf aülmışür.
Çünkü bu paragraf, sağ-
lanan desteğin, öteki ya-
pımcı tarafından yapım
maliyeri karşılandıktan
sonra elde edilen gjderler-
den ödeneceğini ve yeterii
gelir saglanamadığ] için
ödenemeyen kısmın gerek-
li başMiru sağlanması ha-
linde bakannkça geri öde-
mesiz sayüacağını beürt-
mektedir. Yani bu durum-
da, ödenemeyen kısun hi-
be şektinedönüşecektir. Bu
madde, sözleşmenin kredi
ve borç verme usullerine
göre yapılamayacağının
kamüdır. Sözleşme>i ha-
zıriayanlar, bu paragrafi
neden görmezden geldik-
lerini açıklamakzorunda-
dniar. Bu, kasım yapılmış
bir usulsüzlüktür."
Yurdatap, yasada amme
alacaklan hakkındaki 6183
sayılı yasamn sadece bir
"sebep ohnadanödeme>«-
pibnamasıveprojelerin ta-
mamlanmaması halinde
uygulanacağı" hükmüne
karşın, sözleşmenintama-
men 6183 sayılı yasaya
göre hazırlandığına dik-
kat çekti.
Ancak bakanhkbumek-
tuba rağmen sözleşmeyi
düzeltme yoluna gitme-
yince, CHP'nin sinema
oyuncusu tstanbul Millet-
vekili Berhan Şimşek ko-
nuyu Meclis gündemine
taşıdı. Şimdiye kadar söz-
leşmenin düzeltilmesi
umuduyla bu konuda açık-
lama yapmadığım belir-
ten Şimşek, bakanlığın ina-
mlmaz bürokratik engel
çıkarttığını söyledi. Şim-
şek, "Destek vermemek
için her türlü yol denen-
miştir" dedi. Sözleşmeye
konulan destekten yarar-
lanmak için filmlerin 15
Aralık 2005 tarihine ka-
dar bitirihnesi koşulunun
konulduğuna işaret eden
Şimşek, bir filmin tamam-
lanmasnıınyaklaşık 1 yılı
bulduğunu ifade etti.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Hemen her gün, düğünlerde ve
eğlencelerde ortaya çıkan birtakım
erkek yurttaşımızın (yeni deyimle
magandamızın) elindeki ve belindeki
sılahlarla bazı insanlarımızın ölümü-
ne neden olduğu haberterini okuyo-
ruz. Bizler de yıllardır bunun anlam-
sz air şey olduğunu yazıp çizip du-
ruyoruz. Elinde, belinde silanlarla
dolaşan yurttaşlarımız olan magan-
üalar, acaba uyarıları duymuyor ve
görmüyorlar mı? Bunun yol açtığı fe-
lakctin farkında değiller mi?
Bence görüyor ve biliyorlar. Buna
rağnen kalabalık içinde eglence ol-
sur diye neden hâlâ ateş etmeye
üe\am ediyorlar? Bu nasıl bir ruh
raldir ki, bunca felakete rağmen
ba> magandamız eylemine devam
edi/or? Bu konuda ciddi bir top-
lürrsal, psikolojik araştırmaya ihti-
^çduyulduğu inancındayım. Ger-
çeken birilerinin ölümüne neden
oiacağını bile bile, bu erkekler ne-
oersilah sıkmaya devam ediyorlar?
Maganda Kurşunlannda Son Durum
Silah sıkmanın erkeklikle bir bağ-
lantısının olması olabilir mi? "At, av-
rat, silah" bizim milli bir sloganımız
değil mi? Atın yerini şimdi motorlu
araçlar aldı, ancak silahın ve "av-
rafın yerini başka bir şey henüz al-
madı. Ikinci neden de, "Onlar silah
sıkmasını bilmezler ama ben sıkma-
sını bilirim, bu nedenle bir şey ol-
maz" düşüncesi olabilir.
• • •
Maganda kurşunlarına gösterilen
tepkinin son dönemde yükselmesi-
nin olumlu bir gelişme olduğu inan-
cındayım. Eğlenirken silah sıkmak
âdeti çok eski ve ilkel bir âdet. Bu il-
kel gelenek, iikel insanlar tarafından
sürdürülüyor. Aslında eskiden de bu
silahlar sıkılıyor ve insanlar ölüyordu.
Basın kurumlan bu kadar yaygın ol-
madığı, iletişim bu kadar gelişkin ol-
madığı için çoğu haber bile olmuyor-
du. Aynca bu ilkellik, kültürümüzün
doğal bir parçası olarak kabul edil-
diği için ölüm ve yaralanmalar, "iş
zayiatı, kültür zayiatı" olarak kabul
ediliyordu. Son dönemde bu konu-
daki duyarlık arrtı. örneğin AKP'li
milletvekillerinin Karadeniz'deki bir
düğünde kameraların önünde so-
rumsuzca silah sıkmaları, ciddi bir
tepkiye neden oldu.
• • •
Silah sıkmanın kültürümüzdeki
yerini sorgulamalıyız. Çağdaş bir er-
keğin beline silah takmasının bir
övünme vesilesi olmayacak kadar
ilkel bir şey olduğunu çocuklanmıza
anlatmalıyız. (Jnutmayalım, hâlâ
oyuncak sanayisinin en önemli un-
surlanndan birisi çocuklar için üreti-
len çeşit çeşit oyuncak silahlardır.
Buna karşı bir önlem ahnamaz mı?
Oyuncak silah üretimi yasaklana-
mazmı?
Sizlerle bundan 155 yıl önceki bir
Osmanlı belgesini paylaşmak istiyo-
rum: "...dışanda yapılan düğün top-
lantılarında kurşunlu tüfenkle ve
piştov ile ateş etmek.. yasaklanmış-
tır. Bu durumu, Harput Eyaleti Valisi
Yusuf Izzet Paşa, idaresi altındaki
bütün sancak ve kazalara 'ilan ve
işaat (duyurma)' kılmaktadır. Yasak
Malatya için de geçeriidir. 10 Hazi-
ran 1850" (Kaynak: Adnan Işık,
Malatya 1830-1919, Istanbul 1998)
155 yıldır aynı yerde mi sayıyo-
ruz!..
• • •
Kısa bir not: Akşam gazetesinde
Oray Eğin, benim Ümit Özdağ'a
verdiğim cevaptan yola çıkarak ga-
zete içinde aleyhimde bir kampanya
yürütüldüğünü ve bunun da başını
Hikmet Çetinkaya'nın çektiğini
yazmış. Ben Cumhuriyet gazetesin-
de uzun yıllardan ben çalışıyorum.
Bazı fikirlerim, gazetedeki bazı ya-
zarlarla bazı alanlarda örtüşmüyor
olabilir. Ancak Cumhuriyet gazete-
sindeki bu farklılıklann bir zenginlik
olduğunu düşünüyorum. Solun bu
türden bir çeşitliliğe ve hoşgörüye
ihtiyacı olduğu inancındayım. Arka-
daşım Hikmet Çetinkaya bu konuda
ne düşündüğünü 24 Ağustos tarihli
Cumhuriyet gazetesindeki köşesin-
de şöyle dile getirmişti: "...Baksanı-
za, ulusalcılar, Atatürkçüler, eski ül-
kücüler kol kola!.. Kemalistler onlan
kaygıyla izliyoıi.. Boş verin yaşama-
ya bakın!.. Neredeyse hangi konu-
larda yazmamızı önerecek ülkücüler
bizlere... Onun için Oral Çalışlar is-
yan ediyor dünkü yazısında: 'Cum-
huriyet'te kimin yazacağı konusu
MHP genel başkan adayına mı kal-
dı?'" Hikmet Çetinkaya'nın bu yazı-
sı Oray Eğin'in gözünden kaçmış
olmalı.
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Döniişüm Bitti,
Çözülme Başladı
Rivayete göre, "Dünyada büyük bir dönüşüm
yaşanıyor. Büyük Ortadoğu Projesi bunun bir
parçası, önemli olan, Türkiye'nin bu sürece nasıl
katkıda bulunacağıdır".
'Büyük dönüşüm'
Gerçekten de, 25 yıl önce dünyanın ekonomik,
siyasi, toplumsal yapısını dönüştürmeyi amaçla-
yan bir proje uygulanmaya konmuştu. Daha son-
ra "küreselleşme" adını alan bu projeye göre, uy-
gariığı serbest pıyasa mekanizması şekillendire-
cekti. Küresel serbest piyasa, kaynak dağılımını
en iyi biçimde sağlayarak krizleri ortadan kaldıra-
cak, ulus-devletler piyasa güçlerine teslim olduk-
ça milliyetçilik, ırkçılık, şiddet gittikçe sönecek,
demokrasi güçlenecek; ekonomik istikrar, refah,
huzur dünyada egemen olacaktı.
Yirmi beş yıl boyunca, "küreselleşmenin" kaçınıl-
mazlığına ilişkin tezler, ekonomi, uluslararası ilişkiler
yazınına egemen oldu. Ancak bir süredir, "Ya küre-
selleşme çökerse", "küreselleşmeciliğin çöküşü"
gibi konular ilgi çekiyor. Dün, "tek çare özelleştir-
me" diyen Milton Friedman, bugün, yasal, kurum-
sal yapının çok daha önemli olduğunu, iktisatçı Sa-
muelson, serbest ticaretin her koşulda yararlı olma-
dığını savunuyor. Ulus-devletin sönmekte olduğunu
savunan da (kimi şizofreniklerin dışında) kalmadı.
Çünkü 25 yıl önce başlayan "büyük dönüşüm
projesi" artık tükendi. Bu tükenişi yazılanmızda
1990'ların ortasından bu yana her hafta izledik.
Asya krizinin, borsa krizlerinin, 2001 'dekı depres-
yon tehlikesinin, 11 Eylül'ün ardından, imparator-
luk refleksinin, nihayet BOP'nin ekonomi politiği-
nin dinamiklerini tartıştık.
Çözülme^
Çözülme, işte bu "büyük dönüşüm" projesinin
arkasından gelen, ne kadar uzun süreceği ve ne-
ye yol açacağı belirsiz bir geçiş süreci. Bu, bir kri-
zi yönetme modelinin (serbest piyasa projesi-IMR
Dünya Bankası programlan) tükenmesiyle bir ye-
nisi arasında kalan dönem.
Şimdi, "büyük dönüşüm" projesinde öne çıkan
yasalar ve kurumlar çözülüyorlar. örneğin, tero-
rizmle mücadele bağlamında, başta gelişmiş ülke-
lerde, demokratik haklara, insan haklarına yönelik
küresel bir saldın, işkencenin olağanlaştırılması söz
konusu. Ikincisi, bir taraftan devletlerin şiddet ay-
gıtları güçlendirilirken milliyetçilik, etnik, dinsel ça-
tışmalar, savaşlar, işgal, talan, sömürgecilik ulusla-
rarası coğrafyanın sıradan bileşenleri arasına girdi.
Dahası, uluslararası işbırliği eğilimi, yerini büyük
güçler rekabetine, yeni ittifak arayışlarına bırakma-
ya başladı. ABD ve Avrupa arasındaki çelişkiler de-
rınleşmeye devam ediyor. Rusya ve Çin, ortak "sa-
vaş oyunlan", boru hattı projeleri vb. ile yakınlaşma
mekanizmaları geliştirirken ABD de Hindistan'la
yakınlaşmaya çalışıyor. Amerika ve Ingiltere'nin ya-
nı sıra Japonya'da, Çin'de milliyetçilik, militarizm
eğilimlerı güçleniyor. Bu eğılimler Avrupa Birliği'nde
de kendini gösteriyor. Tüm Latin Amerika'da küre-
selleşme karşıtı hükümetler iktidarda. Afrika, dünya
ekonomisinin radannda görünmüyor bile...
Dünyada bir enerji krizi, mali kriz tehlikesi yeni-
den gündemde. Artık serbest piyasa değil, ekono-
mik milliyetçilik, korumacılık güçleniyor. Tüm bun-
lar yetmezmiş gibi, bir de ekolojik kriz, AIDS salgını
gibi felaket senaryoları var dünyanın gündeminde.
Bu sırada, 1990'lann uluslararası işbirliği iklimi-
nin, Kyoto Protokolü, Uluslararası Ceza Mahke-
mesi, Balistik Füzeler Anlaşması, Nükleer Silahlar
Deneme Yasağı, nihayet Birleşmiş Milletler gibi
yasal, kurumsal zemini hızla çözülüyor.
ABD'nin yeni Birleşmiş Milletler temsilcisi John
Bolton'un, önümüzdeki ay yapılacak BM liderier
zirvesinin 30 sayfalık ortak karar taslağı belgesine
ilişkin ileri sürdüğü 750 değışiklik önerisi, BM re-
formu çabalarını bir çökme noktasına getirerek
BM'nin geleceğini tehlikeye attı. Geçmişte "Bir-
leşmiş Milletler diye bir şey yoktur, tek süper gü-
cün lidehiğinde hareket edecek bir uluslararası
topluluk vardır" diyen Bolton, taslaktan "doğaya
saygı", "şirketlehn sorumluluğu", "silahsızlan-
ma", "sömürgeci işgal altındaki halkların kendi
kaderini tayin hakkı", "AIDS ilaçlannın ucuzlatıl-
ması" gibi ifadelerin çıkanlmasını istiyor.
Bu kısa özet bile gösteriyor ki karşımızda "bü-
yük bir dönüşüm" yok; aksine, bir çözülme var.
BOP bu çözülmenin parçası. Ne AB'nin, bölge ül-
kelerinin ne de dünyanın gözünde meşruiyet ka-
zanmış; Irak'taki direnişin ve anayasa sürecinin
gösterdiği gibi, çıkmaza girmiş bir proje bu. Üste-
lik, Bush yönetiminde bir eğilimin, bu çıkmazdan,
Irak'ı bir iç savaşa sürükleyerek, çatışmaları,
Kürtleri de kullanarak, Iran, Suriye gibi bölge ül-
kelerini de kapsayacak biçimde genişleterek çık-
mayı planladıgını düşündüren gelişmeler de var.
Türkiye'yi yönetenler, buna katkıda bulunmak ye-
rine, ülkeyi bu çözülmeden, bölgede oluşan kaostan
korumanın yollannı arasalar daha doğru olmaz mı?
ergin.yildizoglu >! gmail.com
DTH'DEN ERDOĞAN'A ÇAĞRI:
Demokratikrefleksi
şiddeûe bastırmayın
ANKARA(Cumhuri-
yet Bürosu) - Demokra-
tik Toplum Hareketi
(DTH) Koordinasyon
Kurulu; Batman, Seferi-
hisar, Maçka ve Cunda'da
yaşanan gelişmeler üze-
rine. Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan a ve îçiş-
leri Bakam Abdulkadir
Aksu'ya, yaşanan ınsan
hakve özgürlüklerini gü-
venceleyen, toplumun de-
mokratik refleksini şiddet
yöntemiyle bastırmayan
bir tutum almalan konu-
sunda duyarlılık çağn-
sında bulundu.
DTH Koordinasyon
Kurulu tarafından yapı-
lan açıklamada, Erdo-
ğan'ın, Kürt sorununun
çözümüne yönelik açık-
lamaları ve ardından
PKK'nin bir ayhk eylem-
sizlik kararı almasının
Türkiye'de iç barışın sağ-
lanması yönünde büyük
bir heyecan ve umut ya-
rattığı kaydedildi. Açık-
lamada şunlar kaydedil-
di: "BaşbakanErdoğşuı'ı,
hükünıetiAKP'>
\iv«özel-
likle İçişleri Bakam Ab-
dulkadir Aksu'yu yaşa-
nan son gelişmeleri de
dikkate alarakinsan hak
ve özgürlüklerini güven-
eeleyen, toplumun de-
mokratik refleksini şid-
det yöntemiyie basürma-
yan bir tutum almalan
konusunda duyaıiüığa
da\et edivoruz."