Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2005 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADABUGUN
AÜ SİRMEN
Soruna Doğru Bakmak
Açık, Net Konuşmak - 2
Budala âdem, kurnaz nasihatçinin kulağına her
fısıldadığına kolay kanan, ona göre amel eden ki-
şidir.
Budala âdem, bir yanlışın öbürünü haklı kıldığı-
na, yanlışın yanlış ile düze çıktığına iman eden
adamdır.
"Kürt sorunu" ile ilgili olarak kulağımıza fısılda-
nanlara, meydanlarda alenen söylenenlere bir de
bu açıdan bakalım isterseniz.
Neymiş efendim? Bu sorun "iki milliyetçiliğin
çatışmasından" doğmuşmuş. Şimdi bu ikisinin
de geri adım atması gerekiyormuş.
Gerçi bu görüş ilk bakışta sureti haktan gibi
görünen bir sav izlenimini uyandırmıyor da değil.
Hele hele bir ara, kimi resmi görüşlerin, "Kürt di-
ye bir ırk yoktur, onlar dağ Türkleridir" ya da
"Osmanlı'da da Kürt-Türk ayrımı yoktu, hepimiz
Müslüman olarak aynı çatı a/tında, aynı dinden,
hatta aynı ırktan insanlar olduğumuza göre..."
diye ahkâm kesenleri anımsayınca çileden çık-
mamak elde değil.
Kürt sözcüğünün karda yürürken çıkan "kart-
kurt" sesinden geldiği yolundaki zırvalar ise beni
yaJnız utandırmakla kalmıyor, aynı zamanda isya-
na sürüklüyordu.
• • •
Bu gerçeği böylece vurguladıktan sonra, işin
özüne gelelim. Kemalist Türk ulusçuluğu, ne ırk,
ne dil, ne din esasına dayanır. Zaten dayanamaz
da, Anadolu'da, Kürtleri bilmem ama, saf Türk
diye bir ırk olmadığı son yapılan DNA araştırma-
larından ortaya çıkmıştır. Bizler yalnızca Orta As-
ya'dan kopup gelmiş insanların çocukları değil,
aynı zamanda o göçten önce ve sonra da Ana-
dolu topraklannda yaşamış otokton insanların da
torunlarıyız ve bundan da gurur duyuyoruz. Hiç
değilse ben kişisel olarak gurur duyuyorum.
Renan'dan esinlenen Mustafa Kemal'ın süb-
jektivist ulus görüşü, yalnızca varsayılan bir ortak
geçmişten geldiklerini kabul edip bir arada yaşa-
mak ve ortak bir geleceği birlikte kurmak iste-
yenlerin oluşturduğu öznel bir kavramdır.
özneldir, çünkü nesnel olgulara değil, yurttaş-
ların ortak iradesine dayanır.
Bu yüzden de demokratiktir; öylesine demok-
ratiktir ki, Renan, teorisini açıkladığı ünlü Sorbon-
ne konuşmasının bir yerinde, "Bu metaforu yap-
mama izin verin! Bir ulus her gün yenilenen bir
plebisittir" der.
Kısacası, "Bayrağı bayrak yapan al kan-
dır/Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır"
görüşünün aksine bu ulus kavramında bayrağı
bayrak yapan da, toprağı vatan yapan da ortak
mutabakattır.
• • •
Emperyalizme karşı değişik etnik kökenlerden
gelen mazlum bir halkın verdiği Kurtuluş Savaşı
ile oluşmuş, onun çağı yakalama hamlesi ile pe-
kişmiş olan bu ulus görüşü, ayıncı değil birleştiri-
cidir. Bu yüzdendir ki, "Böl ve hükmet!" görüşü-
ne, "Bölünme ve güdülme, hep birlikte ortak
vartığına ve geleceğine sahip çık!" diyerek karşı
koyar.
Bu ulus görüşünde, bütün vatandaşlar, dilleri,
dinleri, etnisiteleri ne olursa olsun eşittirler. Yuka-
ndaki etkenler, ayıncı olmaktan uzaktır.
Kuşkusuz, özü bu olan görüşten sapmalar ol-
muştur, etnik kökenli milliyetçiliği, dinsel ümmet
görüşünü bu ulus kavramına yeğleyenler çıktı,
halen de var ve öyle bir iktidar altında yaşıyoruz.
Ama bütün bu sapmalara karşı mücadele et-
miş olan bizler, bu yolu tutmamış olsaydık, acaba
bugün bulunduğumuz yer bunun gerisinde ol-
maz mıydı?
Şimdi nasıl olur da, etnik aynm yapan, etnisite-
yi aynmcı bir unsur olarak gören şoven milliyetçi-
lik ile bu ulus kavramtnı bir tutabiliriz?
Demek ki, ortada birbirine eşit, birbirine benze-
yen değil, birbiriyle çelişen kavramlar var.
Bir ulus devlet içindeki bozukluklan, eşitsizlik-
leri, sınıfsal ve demokratik mücadele ile ortadan
kaldırmak yerıne, ona karşı etnik milliyetçilik ile ıt-
tifak ederek savaşan solcular ve sosyalistler ise,
onlar kişilikleri ne derecede saygın olursa olsun
büyük bir yanlışa düşmüşler demektir.
Nitekim ipine sarılınan etnik milliyetçiliğin bu-
gün bölgemizde emperyalizmin hangi oyunlannın
açık aleti olduğu net biçimde çıktı ortaya.
Şimdi gelelim ulus kavramının aşıldığına ve ar-
tık bunlann çağdışı olduğuna:
Bakın şöyle bir çevrenize! Bu görüşü doğrula-
yan hemangi bir örnek görüyor musunuz?
Çok uzağa gitmeyin! Son AB Anayasası oyla-
malarına ve Avrupa'da olanlara bir göz atın!
Ulus kavramının aşıldığı, gelişmeyi engelleyen
demode bir kavram olduğu savı, ulus devleti
kendi emelleri önünde en büyük engel sayan
"Sorospu çocuklarının" (Hüseyin Baş'ın olan bu
deyim Soros'dan nemalananları kastetmektedir)
kulaklara fısıldayarak başladıkları, şimdi ise her
yerde haykırdıkları bir aldatmacadır.
Görüyorsunuz, boşuna dememişler, "Budala
âdem, kurnaz nasihatçinin kulağına her fısıl-
dadığına kanan ve ona göre amel eden kişidir"
diye.
(Bu konu daha sürecek.)
asirmen@ cumhuriyet.com.tr
E-DEVLET'E UYUM HAZIRLIĞI
TSK, personeline
akıllı kart dağıttı
ANKARA(AA)-Türk
SilahlıKuvvetleri(TSK),
yeni teknolojilerin sun-
duğu olanaklan kullana-
rak kimlik, elektronik
cüzdan, sağlık kartı ve
elektronik imza gibi bir-
çok işlevi tek kartta top-
ladı.
TSKAkıllıKartlan'nı
Cenevre sözleşmelerine
uyumlu ve merkezi ola-
rak üreten TSK, kartlan
görevdeki ve emekli per-
sonel ile bunlann hak sa-
hibi aile fertlerine dağıt-
maya başladı. Çoklu iş-
levlerin tek kartta toplan-
dığı ve taklit edilemeyen
kartlar, gerek üzerinde
banndırdığı mikroişlem-
cileri ve gerekse görsel
özelliklen bakunından en
üst düzeyde güvenlik sağ-
hyor. Kartlar, Kimlik Kar-
tı, Giriş Kartı, Elektro-
nik Cüzdan, Elektronik
Imza, Sağlık Kartı gibi
işlevleri üzerinde bann-
dınyor.
18 ayda altı kez operasyon geçiren Erol Zavar'a 'hapishane koşullannda tedavisi mümkürf raporu verildi
F tipinde kanser tedavisiALPER TURGUT
F tipi cezaevinde yatan ikı çocuk
babası Erol Zavar, yaklaşık 4 yıldır
tecrit koşullannda kanserle mücade-
le edıyor. Eşi EBf Zavar. son 18 ay
içerisinde altı kez ameliyat edilen
kocasından 3O'a yakın tümör alın-
dığını belirterek "Erol,durumunun
daha da ağırlaşacağını bile bile insa-
ni koşuDardatedavioiabOmekiçinlo-
sa süreli açlık grevi yapü. Buna kar-
şın baskılar devam edi>or ve sağlık
durumu gitgjde kötüieşiyor. Erol'un
cezaevinde ve hastane koğuşlaruıda
iyüeşebAmesimümkündeğfl" diye ko
nuşuyor.
Elif Zavar, eşinin yaşama dört el-
le sanlabilmesi için tam donanımlı
• İki çocuk babası Erol Zavar, 4 yıldır tecrit koşullannda kanserle mücadele ediyor. Eşi Elif
Zavar, ameliyat öncesi bile şiddete maruz kaldığını öne sürdüğü Erol Zavar için insanca
koşullarda yapılacak bir tedavi istemınin yetkililer tarafından kabul edilmediğini belirtiyor.
bir hastanede. her türlü baskı ve şid-
detten uzak bir şekılde tedavi gör-
mesi gerektiğini vurguluyor. "Sev-
diğinizinsan ölüme her geçen gün bi-
raz daha yaklaşıyor. Ama önünüze
aşamayacağuuz engeller konularak
çaresiz bırakıuyorsunuz" dıyen Elif
Zavar. eşinin hastalığı süresince ya-
şadıklanyla ilgili olarak şunlan söy-
lüyor: "EroL, cankurtaranla değiL
ring araçlanyla hastaneye götürülü-
yor. Yol boyunca sürekli hakarete uğ-
ruyor ve tartaklanıyor. Bu da yet-
mezmiş gibi ameliyata alınmadan
önce çırüçıplak soyulup dövüldü.
Eşinı, hijyenden uzak bir ortamda,
tecrit altında tutuluyor. Ameliyat dı-
şında radyoterapi, kemoterapi gibi
yöntemler ise tedavisinde kullanıl-
mıyor. Cezaevinde ve hastanede bir
insanhk suçu işleniyor."
Siyası hükümlü Erol Zavar"ın te-
davisinin dışarıda yapılması için
Cumhurbaşkanlığı ve Adalet Ba-
kanlığı'na eşi Elif Zavar beş, avukat-
lan ise üç kez başMiruda bulundu.
Dılekçelerin hepsine, "Zavar'ınce-
zaevindeyatmasında sakınca buhın-
madığı ve sağlık durumunun iyi ol-
duğu" yanıtı verildi. Ankara, İstan-
bul ve Izmir'de yapılan "Erol Za-
var'aözgürlük" kampanyasında top-
lanan 10 bin imza Adalet Bakanlı-
ğı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkan-
lığı'nagönderildi. Cumhuriyet Sav-
cılıklanna birçok kez suç duyurusun-
da bulunuldu. Avrupa İnsan Hakla-
n Mahkemesi'ne (AİHM) yapılan
başvuru üzenne açılan dava ise ka-
rar aşamasında... En son elindeki
belgelerle Ankara Tabipler Odası'na
danışan Elif Zavar, "Erol Zavar'ın
ileri derecede kanser olduğu, tetkik-
lerinin Sağhk Bakanhğı tarafından
veva ünhersite hastanesince tekrar
yapıhpkararverilmesi" yönünde al-
ternatif rapor aldı. Elif Zavar, eşinin
sağlık durumunun kötüleşmesinden
sorumlu tuttuğu Adalet Bakanlığı'na
dava açmaya hazırlanıyor.
Yine kanser hastalan Esmer Ya-
man ve Gülsüm Aslan, cezaevi ko-
şullannda tedavilerini güçlükle sür-
dürüyorlar. Filiz Gülkokuer, Havati
Kaytan, Mehmet Yddınm, Hatice
Yaman, FatmaGündüz,Fatma Tok-
mak, Savaş Kör, Ersüı Eroğlu, Bay-
ram Santaş, Zeynel Karabulut, Ha-
san Rüzgâr, Fatma Tokmak, Azinıe
tbiş ve Mesut Ibiş'in aralannda bu-
lunduğu çok sayıda tutuklu ve hü-
kümlü ise ağır fiziksel hastalıklar
ve psikolojik rahatsızhklarla boğu-
şuyor.
RAMAZANER
'AB'deki
gibi bir
yosa
isûyoruz'
• Emniyet'üıyeni
terörle mücadele
yasası hakkındaki
görüşlerini komisyona
sunduklannı belirten
Ramazan Er, "AB'ye
bağlı ülkelerde hangi
yetkiler, sorumluluklar,
görevlerin ifası
gerekiyorsa biz de onu
istiyoruz" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Emniyet Genel
Müdürlüğü Sözcüsü Ramazan
Er, hazırlıklan süren Terörle
Mücadele Yasası değişikliğiyle
ilgili olarak "AB ülkelerinde
hangi yetkiler, sorumluluklar,
görevter varsa biz de onu
istiyoruz" dedi. Haftalık
bilgilendirme toplantısında
konuya değinen Er, değişiklik
konusunda Adalet
Bakanlığı'nda oluşturulan
komısyonun çalışmalannı
sürdürdüğünü anımsattı. Yenı
Ceza Muhakemeleri Usul
Yasası'nrn çıkanldığıru
belirten Er, Adalet Bakanı
CemilÇiçek'in
açıklamalanndan yeni Terörle
Mücadele Yasası'nın Meclis
açıldığında çıkanlacağuıı
öğrendiklerinı bıldırdı. Er,
"Terörle Mücadele Yasası'nda
biz Emniyet teşkilatı olarak
şunu istiyoruz: Terörle
Mücadele Kanunu'nda AB'ye
bağh ülkelerde hangi yetkiler,
sorumluluklar. görevlerin ifası
gerekiyorsa biz de onu
istiyoruz" dedi. Er, Emniyet'in
bu konudaki 8-10 maddeden
oluşan görüşlerini Adalet
Bakanlığı bünyesinde
çalışmalannı sürdüren
komisyona ilettiğini, yapılacak
değişikliğin tamamen
TBMM'nin yeıkisinde
olduğunu, yasa çıktığında
değişikliklerin
hep birlikte görüleceğini
ifade etti.
İĞNELÎ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
YERLİ FORMULA 1 PİLOTLARI
Esnaf odası başkanı Yavuz'dan AKP'li başkana suçlama
'Pazaryerinde bile partizanbk
9
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) -
Seyyar Pazarcılar Esnaf Odası
Başkanı Osman Ya\ıız, AKP'li
Seyhan Belediyesfnın partızanlık
yaparak ımamlara. partı
yöneticilenne \e çaycılanna verdığ
pazaryerlerinın iptal edıldığini
açıklayan Beledıye
Başkanı Azim Oztürk'ü
yalancılıkla suçladı.
Ya\aız, "Hükümerin
}-aptiğı gibi, Öztürk de
asd konuyu sapnnyvr"
dedi. Pazaryerlennın
peşkeş çekilerek
siyasallaşhnldığını,
Hükümetin }~apnğı gibi asd konuvıı
sapnnp farkb taraflara çekerek
yapnklan partizanhğın üstünii
örtmeye çahşıv'or."
Öztürk'ün ımamlara ve 10
pazarcıya venlen ruhsatın iptal
edildiği yönündekı sözlerinin de
• AKP'li Seyhan Belediyesi'nin partizanhk
yaparak. imamlara ve yandaşlanna dağıttığı
pazaryerlerini iptal ettiği açıklamasınm doğru
olmadığını belirten oda başkanı Osman Yavuz,
'Konuyu saptırarak, yolsuzluğun üzerini
örtmeye çalışıyorlar' dedi.
durdurun. 2 ay sonra her şey
unutulur' dediğini ögrendik.
Kendisine 'Hatanızı kabul edin.
esnaflık belgesini biz verelim siz
de bu belgelere göre pazaryerlennı
dağıtın' dedik ancak bunu da kabul
etmedüer" dedi. Beledıye Başkanı
1 Öztürk'le görüşmek
istediklerini fakat
Öztürk'ün Niırtdışı
gezilen dolayısıyla bir
araya gelemediklerinı
söyleyen Yavuz, sözlerinı
"Namuslularsa.
söylediklerim yalansa
neden beni mahkemeve
odaya ka\atlı olmayan partı yandaşı
şahıslara pazaryeri \erilerek rant
elde edılmek istendiğıni \-urgulayan
Yavuz, Öztürk'ün "Pazarcı esnafi
denetimden kaçrjt»r" sözlerine
tepki gösterirken şunlan söyledi:
"Öztürk. denetimden kaçhgımızı
sövierken doğru sö>1emhor.
gerçeği yansıtmadığını belirten
Ya\uz, "Bizim verdiğimiz belgelere
göre işlem \aptiklanru
sö\1ü>x)rlar ancak öyle bir şey yok.
Başkan Yardımcısı fs'evzat Ardıç'm,
farklı isimlerle 13 pazaryeri vtrilen
imamı çağınp 'Siyasi kariyenmle
oynuyorsunuz. Bir süre bu ışi
vermiyorlar. 'tmam yoktu' diyorlar.
ondan sonra Öztürk kendi ağzr\1a
imama verUen ruhsatın iptal
edildiğini söviüyttr. Şayet
söylediklerim yalansa beni iftira
anyor diyerek savcıhğa \ersinkr.
\eremhT)rIar çünkü eümizde
kamtiar \ar" diyerek tamamladı.
'IŞGAU ŞÎKÂYETÎ
Eski vali
ile vekilin
'oda9
çekişmesi
ANKARA (ANKA) - Eski Vali Güngör
Aydın, İçişleri BakanlığVnın Sakarya Din-
lenme Tesisleri'nde ayırttığı ve parasını
ödediği yerin AKP Sakarya Mıllet\ekili
Hasan Çetik'e verilmesi üzerine, olayı An-
kara'ya kadar taşıdı.
Eski Vali Güngör Aydm'ın TBMM Baş-
kanhğı'na, İçişleri Bakanlığı'na, Sakarya Va-
lilığı ve Karasu Kaymakamlığı'na yazdığı
şikâyet dilekçesi, tatilde yaşanan ılgınç bir
çekışmeyı ortaya çıkardı. Emekli Vali Ay-
duı, dılekçesinde içişleri Bakanlığı Sakar-
ya Karasu Dinlenme Tesisleri'nde, 16 Tem-
muz 2005 ile 13 Ağustos 2005 tarihlen ara-
sında yer ayırttığını, karşılığında da 203
rrulyon TL yatırdığını bıldirdi. Aydın, an-
cak eşi Tülay Aydın'ın ızin sorunu sebe-
biyJe geciktiklennı, 21 Temmuz günü tesi-
se gıttıklennı, ancak eşyalanyla açıkta kal-
dıklannı. kendilerine ayırttıklan yere AKP
Sakarya Milletvekili Hasan Ali Çelik'in
yerleştırildiğini öğrendiklerini anlattı.
Aydın, dilekçesinde Çelik'in, tesiste gö-
revli personelin "saflık\«gafletinden" il ve
ilçe yönetımlennın bilgisi dışında oraya
yerleştinldiğini belirtirken bu durumu "iş^
gal" olarak niteledı.
'Kural tanımazlık örneğT
Aydın dilekçesinde, bu durumu Ankara
yolunda seyir halinde bulunan Sakarya Va-
lisi Nuri Okutan'a telefonla bildirdiğini ve
izinde olan Karasu Kaymakamı'na tahsis-
li daireye geçici olarak yerleştinldiğini an-
lattı. Ancak bu durumdan rahatsızlık duy-
duğunu belirten Aydın, şikâyet dilekçesin-
de şu görüşleri dile getirdi:
"Sayın \aü Nuri Okutan'ın yakın ilgistj-
le,geçiciolarak\erieştirilmişbulunmam ne-
deıüyie,Ka>makam'uıgöre\e baslaması üe
yeniden açıkta kalma durumu söz konusu
olacağmdan ve daha önemli olarak bu hu-
kuk ve kural tanımazlık ömeği gasp ve işgal
fıilininyapnnmsızkahnaması için üstlendi-
ği, ancak bir yana bırakngı halkın çıkarla-
nnı savunma ve koruma, milleti temsil
görevini kötüye kullanan Milletvekili Sayın
Hasan Ali Çelik'in işgal ve gaspının sona er-
dirilerekvetaranmatahsish'daireden çıkar-
ülarakoairaüntaraânıateslinıiniarzedernTL''
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Bazı çevrelerin bana kızdığını bili-
yorum. Neden kızdıklarını da anla-
maya çalışıyorum. Bu köşede yazdı-
ğım günden berı temel ilkem, sesi
çıkmayanın, azınlıkta olanın, ezilenin,
itiraz edenin, daha açıkçası "öte-
to'"nın sesi olmaya çalışmaktı. "ûfe-
ki" olmak veya "öfe/c/"nın haklarını
savunmak o kadar da kolay değil.
"Öteki" kimdir? Bu öteki bazen
"ölûm orucu "ndaki bir solcu genç
olabilir. Onun ölüm orucu yapmasını
doğru bulmazsınız, ama cezaevın-
deki kötü koşullara tepkisini de yan-
sıtmaya ve anlatmaya çalışırsınız.
"Öteki" bazen Alevi yurttaş olabi-
lir. Okulda çocuğuna zorunlu din
dersi verilmesine karşı çıkmak ister,
ancak çekinir. Çocuğuna zorla Sün-
nı-Hanefi propagandası yapılmasını
insan haklarına aykın görür, ama ço-
ğunluğun ve devletin tepkisinden
korktuğu için gelip derdini bizımle
paylaşır.
• • •
"Öteki" bazen mallarına el konan
azınlık vakıflarının temsilcileri Rum
ya da Ermeni yurttaşlarımız olabilir.
Babasının Cenazesini Türkiye'ye Getirince!!!
Gelin görün ki bu ülkede azınlık ol-
mak kolay değildir. Peşlerinde sü-
rekli azınlık masasının polisleri dola-
şır. işte böyle anlarda sizın desteğı-
niz gerekır.
öteki bazen, işkencede, yargısız
ınfazda, faili meçhul cinayette bir ya-
kınını kaybetmış bir yurttaş olabilir.
Derdini kime anlatacaktır? Bir gece
yarısı evi basılmış ve yakını götürül-
müştür. Kendisi de sesinı fazla çıkar-
maması için tehdit edilmiştir. ölü-
mün hemen kıyısında, bir çaresızlık
içindedir. Gelip sızi bulabilir.
Köyü boşaltılmıştır, işsiz. çaresiz
kalmıştır. Yakını kaçırılmıştır. Birileri
onu tehdit etmiştir. Herkes onu gör-
mezden gelmiş, derdini dinlememiş-
tir. İşte o zaman sızın yardımınız ge-
rekebilir.
• ••
Kocasından dayak yemiştir. Kadın
olduğu için aşağılanmıştır, ikinci sınıf
yurttaş muamelesı görmüştür. Haka-
rete uğramıştır, hakkı yenmiştir.
Eşcinsel olduğu için tecrit edilmiş-
tir. Dövülmüştür, sürekli aleyhinde
kampanyalar açılmıştır.
Radikal solcu bir gazetenin ya da
daha farklı bir radikal görüşün yayın
organını hazırladığı için baskıya ma-
ruz kalmıştır, tutuklanmıştır. Onu
kimse görmek ve hakkını aramasına
yardımcı olmak istemez. İşte bütün
bunlann toplamıdır, "öteki"ne, farklı
olana sahip çıkmak.
•••
Ben Türkiye'deki çoğunluğun için-
den biriyim. Türk, Müslüman, Sünni-
Hanefi bir aileden geliyorum. ötekini
savunmayı da sosyalistliğin, devrim-
ciliğin bir gereği olarak görenlerde-
nim. Böyle yapmaya da devam ede-
ceğım. Birileri de bana kızacaklar.
Canları sağ olsun. Ancak onlar kıza-
cak diye bu çızgimden vazgeçecek
değilim. Hepimiz, biraz da ötekini
düşünmesini öğrendiğimız, onları
anlamaya çalıştığımız zaman gerçek
demokrasiye ve de eşıtlik idealleri-
mize daha yaklaşmış olacağız.
• • •
Bugün size yine bir ötekınin derdi-
ni aktaracağım. Mehmet Deste'nin
mektubu bu. Babasının cenazesini
Türkiye'ye getirdikten sonra başına
gelenleri anlatıyor. Mektup şöyle:
"Vefat eden babamın naaşını
memlekete getirdim, getirmez olay-
dım. 24 Temmuz 2003 tarihinde Iz-
mir DGM yasadışı bir örgüt kurdu-
ğumdan dolayı ceza verdi. Bu karar
Yargıtay'dan döndü. Yeniden yargı-
lama yapıldı. Savcı beraat talebinde
bulundu. Ama DGM yerine kurulan
ve aynı hâkimlerin görev yaptığı 8.
Ağır Ceza Mahkemesi bu defa da
'yasadışı örgüte üye olmaktan' ceza
verdi.
Dosya 12 Kasım 2004 tarihinde
Yargıtay'a gönderildi. 9 aydan beri
dosya Yargıtay'da bekletildikten
sonra, hiçbir işlem yapmadan dosya
yeniden yerel mahkemeye geri gön-
derildi. Yürürlüğe giren yeni ceza
yasaları gereği, mahkemeden yeni-
den dosyaya bakması istendi. Tüm
başvurularıma ve Alman vatandaşı
olmama rağmen yurtdışı çıkış yasa-
ğım kaldınlmıyor. 3 yıldır bu ülkede
rehin tutuluyorum. Işkence gördüm,
6 ay hapis yattım. Yurtdışındaki işi-
mi, evimi kaybettim. Gördüğüm iş-
kenceler sonucu sağlığım bozuldu.
Sağlık raporunu mahkemeye sun-
mama rağmen bugüne kadar cevap
alamadım. Burada tedavi vb. imkân-
lanm da yoktur.
Alman Dışişleri 9 ay içinde Türk
Dışişleri'nden çıkış yasağının kaldı-
rılması talebini iletti. Verilen yanıt,
yargı bağımsız vb. oldu. Bunlan si-
ze neden yazıyorum... Ben üç yıl-
dan beri hukuk mücadelesi yürü-
tüyorum. Ne yazık ki bu ülkede
uğradığım haksızlıklar, basın tara-
fından kamuoyuna yansıtılmıyor.
Sizden haykınşlarımın duyurulması
için sesime kulak vermenizi talep
ediyorum."
Mehmet Deste de bir "öteki",
umarım bu mektubun yayımlanması
ona yardımcı olur.