14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2005 CUMARTESİ HABERLER DUNYADABUGUN AÜ SİRMEN Soruna Doğru Bakmak Açık, Net Konuşmak - 2 Budala âdem, kurnaz nasihatçinin kulağına her fısıldadığına kolay kanan, ona göre amel eden ki- şidir. Budala âdem, bir yanlışın öbürünü haklı kıldığı- na, yanlışın yanlış ile düze çıktığına iman eden adamdır. "Kürt sorunu" ile ilgili olarak kulağımıza fısılda- nanlara, meydanlarda alenen söylenenlere bir de bu açıdan bakalım isterseniz. Neymiş efendim? Bu sorun "iki milliyetçiliğin çatışmasından" doğmuşmuş. Şimdi bu ikisinin de geri adım atması gerekiyormuş. Gerçi bu görüş ilk bakışta sureti haktan gibi görünen bir sav izlenimini uyandırmıyor da değil. Hele hele bir ara, kimi resmi görüşlerin, "Kürt di- ye bir ırk yoktur, onlar dağ Türkleridir" ya da "Osmanlı'da da Kürt-Türk ayrımı yoktu, hepimiz Müslüman olarak aynı çatı a/tında, aynı dinden, hatta aynı ırktan insanlar olduğumuza göre..." diye ahkâm kesenleri anımsayınca çileden çık- mamak elde değil. Kürt sözcüğünün karda yürürken çıkan "kart- kurt" sesinden geldiği yolundaki zırvalar ise beni yaJnız utandırmakla kalmıyor, aynı zamanda isya- na sürüklüyordu. • • • Bu gerçeği böylece vurguladıktan sonra, işin özüne gelelim. Kemalist Türk ulusçuluğu, ne ırk, ne dil, ne din esasına dayanır. Zaten dayanamaz da, Anadolu'da, Kürtleri bilmem ama, saf Türk diye bir ırk olmadığı son yapılan DNA araştırma- larından ortaya çıkmıştır. Bizler yalnızca Orta As- ya'dan kopup gelmiş insanların çocukları değil, aynı zamanda o göçten önce ve sonra da Ana- dolu topraklannda yaşamış otokton insanların da torunlarıyız ve bundan da gurur duyuyoruz. Hiç değilse ben kişisel olarak gurur duyuyorum. Renan'dan esinlenen Mustafa Kemal'ın süb- jektivist ulus görüşü, yalnızca varsayılan bir ortak geçmişten geldiklerini kabul edip bir arada yaşa- mak ve ortak bir geleceği birlikte kurmak iste- yenlerin oluşturduğu öznel bir kavramdır. özneldir, çünkü nesnel olgulara değil, yurttaş- ların ortak iradesine dayanır. Bu yüzden de demokratiktir; öylesine demok- ratiktir ki, Renan, teorisini açıkladığı ünlü Sorbon- ne konuşmasının bir yerinde, "Bu metaforu yap- mama izin verin! Bir ulus her gün yenilenen bir plebisittir" der. Kısacası, "Bayrağı bayrak yapan al kan- dır/Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" görüşünün aksine bu ulus kavramında bayrağı bayrak yapan da, toprağı vatan yapan da ortak mutabakattır. • • • Emperyalizme karşı değişik etnik kökenlerden gelen mazlum bir halkın verdiği Kurtuluş Savaşı ile oluşmuş, onun çağı yakalama hamlesi ile pe- kişmiş olan bu ulus görüşü, ayıncı değil birleştiri- cidir. Bu yüzdendir ki, "Böl ve hükmet!" görüşü- ne, "Bölünme ve güdülme, hep birlikte ortak vartığına ve geleceğine sahip çık!" diyerek karşı koyar. Bu ulus görüşünde, bütün vatandaşlar, dilleri, dinleri, etnisiteleri ne olursa olsun eşittirler. Yuka- ndaki etkenler, ayıncı olmaktan uzaktır. Kuşkusuz, özü bu olan görüşten sapmalar ol- muştur, etnik kökenli milliyetçiliği, dinsel ümmet görüşünü bu ulus kavramına yeğleyenler çıktı, halen de var ve öyle bir iktidar altında yaşıyoruz. Ama bütün bu sapmalara karşı mücadele et- miş olan bizler, bu yolu tutmamış olsaydık, acaba bugün bulunduğumuz yer bunun gerisinde ol- maz mıydı? Şimdi nasıl olur da, etnik aynm yapan, etnisite- yi aynmcı bir unsur olarak gören şoven milliyetçi- lik ile bu ulus kavramtnı bir tutabiliriz? Demek ki, ortada birbirine eşit, birbirine benze- yen değil, birbiriyle çelişen kavramlar var. Bir ulus devlet içindeki bozukluklan, eşitsizlik- leri, sınıfsal ve demokratik mücadele ile ortadan kaldırmak yerıne, ona karşı etnik milliyetçilik ile ıt- tifak ederek savaşan solcular ve sosyalistler ise, onlar kişilikleri ne derecede saygın olursa olsun büyük bir yanlışa düşmüşler demektir. Nitekim ipine sarılınan etnik milliyetçiliğin bu- gün bölgemizde emperyalizmin hangi oyunlannın açık aleti olduğu net biçimde çıktı ortaya. Şimdi gelelim ulus kavramının aşıldığına ve ar- tık bunlann çağdışı olduğuna: Bakın şöyle bir çevrenize! Bu görüşü doğrula- yan hemangi bir örnek görüyor musunuz? Çok uzağa gitmeyin! Son AB Anayasası oyla- malarına ve Avrupa'da olanlara bir göz atın! Ulus kavramının aşıldığı, gelişmeyi engelleyen demode bir kavram olduğu savı, ulus devleti kendi emelleri önünde en büyük engel sayan "Sorospu çocuklarının" (Hüseyin Baş'ın olan bu deyim Soros'dan nemalananları kastetmektedir) kulaklara fısıldayarak başladıkları, şimdi ise her yerde haykırdıkları bir aldatmacadır. Görüyorsunuz, boşuna dememişler, "Budala âdem, kurnaz nasihatçinin kulağına her fısıl- dadığına kanan ve ona göre amel eden kişidir" diye. (Bu konu daha sürecek.) asirmen@ cumhuriyet.com.tr E-DEVLET'E UYUM HAZIRLIĞI TSK, personeline akıllı kart dağıttı ANKARA(AA)-Türk SilahlıKuvvetleri(TSK), yeni teknolojilerin sun- duğu olanaklan kullana- rak kimlik, elektronik cüzdan, sağlık kartı ve elektronik imza gibi bir- çok işlevi tek kartta top- ladı. TSKAkıllıKartlan'nı Cenevre sözleşmelerine uyumlu ve merkezi ola- rak üreten TSK, kartlan görevdeki ve emekli per- sonel ile bunlann hak sa- hibi aile fertlerine dağıt- maya başladı. Çoklu iş- levlerin tek kartta toplan- dığı ve taklit edilemeyen kartlar, gerek üzerinde banndırdığı mikroişlem- cileri ve gerekse görsel özelliklen bakunından en üst düzeyde güvenlik sağ- hyor. Kartlar, Kimlik Kar- tı, Giriş Kartı, Elektro- nik Cüzdan, Elektronik Imza, Sağlık Kartı gibi işlevleri üzerinde bann- dınyor. 18 ayda altı kez operasyon geçiren Erol Zavar'a 'hapishane koşullannda tedavisi mümkürf raporu verildi F tipinde kanser tedavisiALPER TURGUT F tipi cezaevinde yatan ikı çocuk babası Erol Zavar, yaklaşık 4 yıldır tecrit koşullannda kanserle mücade- le edıyor. Eşi EBf Zavar. son 18 ay içerisinde altı kez ameliyat edilen kocasından 3O'a yakın tümör alın- dığını belirterek "Erol,durumunun daha da ağırlaşacağını bile bile insa- ni koşuDardatedavioiabOmekiçinlo- sa süreli açlık grevi yapü. Buna kar- şın baskılar devam edi>or ve sağlık durumu gitgjde kötüieşiyor. Erol'un cezaevinde ve hastane koğuşlaruıda iyüeşebAmesimümkündeğfl" diye ko nuşuyor. Elif Zavar, eşinin yaşama dört el- le sanlabilmesi için tam donanımlı • İki çocuk babası Erol Zavar, 4 yıldır tecrit koşullannda kanserle mücadele ediyor. Eşi Elif Zavar, ameliyat öncesi bile şiddete maruz kaldığını öne sürdüğü Erol Zavar için insanca koşullarda yapılacak bir tedavi istemınin yetkililer tarafından kabul edilmediğini belirtiyor. bir hastanede. her türlü baskı ve şid- detten uzak bir şekılde tedavi gör- mesi gerektiğini vurguluyor. "Sev- diğinizinsan ölüme her geçen gün bi- raz daha yaklaşıyor. Ama önünüze aşamayacağuuz engeller konularak çaresiz bırakıuyorsunuz" dıyen Elif Zavar. eşinin hastalığı süresince ya- şadıklanyla ilgili olarak şunlan söy- lüyor: "EroL, cankurtaranla değiL ring araçlanyla hastaneye götürülü- yor. Yol boyunca sürekli hakarete uğ- ruyor ve tartaklanıyor. Bu da yet- mezmiş gibi ameliyata alınmadan önce çırüçıplak soyulup dövüldü. Eşinı, hijyenden uzak bir ortamda, tecrit altında tutuluyor. Ameliyat dı- şında radyoterapi, kemoterapi gibi yöntemler ise tedavisinde kullanıl- mıyor. Cezaevinde ve hastanede bir insanhk suçu işleniyor." Siyası hükümlü Erol Zavar"ın te- davisinin dışarıda yapılması için Cumhurbaşkanlığı ve Adalet Ba- kanlığı'na eşi Elif Zavar beş, avukat- lan ise üç kez başMiruda bulundu. Dılekçelerin hepsine, "Zavar'ınce- zaevindeyatmasında sakınca buhın- madığı ve sağlık durumunun iyi ol- duğu" yanıtı verildi. Ankara, İstan- bul ve Izmir'de yapılan "Erol Za- var'aözgürlük" kampanyasında top- lanan 10 bin imza Adalet Bakanlı- ğı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkan- lığı'nagönderildi. Cumhuriyet Sav- cılıklanna birçok kez suç duyurusun- da bulunuldu. Avrupa İnsan Hakla- n Mahkemesi'ne (AİHM) yapılan başvuru üzenne açılan dava ise ka- rar aşamasında... En son elindeki belgelerle Ankara Tabipler Odası'na danışan Elif Zavar, "Erol Zavar'ın ileri derecede kanser olduğu, tetkik- lerinin Sağhk Bakanhğı tarafından veva ünhersite hastanesince tekrar yapıhpkararverilmesi" yönünde al- ternatif rapor aldı. Elif Zavar, eşinin sağlık durumunun kötüleşmesinden sorumlu tuttuğu Adalet Bakanlığı'na dava açmaya hazırlanıyor. Yine kanser hastalan Esmer Ya- man ve Gülsüm Aslan, cezaevi ko- şullannda tedavilerini güçlükle sür- dürüyorlar. Filiz Gülkokuer, Havati Kaytan, Mehmet Yddınm, Hatice Yaman, FatmaGündüz,Fatma Tok- mak, Savaş Kör, Ersüı Eroğlu, Bay- ram Santaş, Zeynel Karabulut, Ha- san Rüzgâr, Fatma Tokmak, Azinıe tbiş ve Mesut Ibiş'in aralannda bu- lunduğu çok sayıda tutuklu ve hü- kümlü ise ağır fiziksel hastalıklar ve psikolojik rahatsızhklarla boğu- şuyor. RAMAZANER 'AB'deki gibi bir yosa isûyoruz' • Emniyet'üıyeni terörle mücadele yasası hakkındaki görüşlerini komisyona sunduklannı belirten Ramazan Er, "AB'ye bağlı ülkelerde hangi yetkiler, sorumluluklar, görevlerin ifası gerekiyorsa biz de onu istiyoruz" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Ramazan Er, hazırlıklan süren Terörle Mücadele Yasası değişikliğiyle ilgili olarak "AB ülkelerinde hangi yetkiler, sorumluluklar, görevter varsa biz de onu istiyoruz" dedi. Haftalık bilgilendirme toplantısında konuya değinen Er, değişiklik konusunda Adalet Bakanlığı'nda oluşturulan komısyonun çalışmalannı sürdürdüğünü anımsattı. Yenı Ceza Muhakemeleri Usul Yasası'nrn çıkanldığıru belirten Er, Adalet Bakanı CemilÇiçek'in açıklamalanndan yeni Terörle Mücadele Yasası'nın Meclis açıldığında çıkanlacağuıı öğrendiklerinı bıldırdı. Er, "Terörle Mücadele Yasası'nda biz Emniyet teşkilatı olarak şunu istiyoruz: Terörle Mücadele Kanunu'nda AB'ye bağh ülkelerde hangi yetkiler, sorumluluklar. görevlerin ifası gerekiyorsa biz de onu istiyoruz" dedi. Er, Emniyet'in bu konudaki 8-10 maddeden oluşan görüşlerini Adalet Bakanlığı bünyesinde çalışmalannı sürdüren komisyona ilettiğini, yapılacak değişikliğin tamamen TBMM'nin yeıkisinde olduğunu, yasa çıktığında değişikliklerin hep birlikte görüleceğini ifade etti. İĞNELÎ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN YERLİ FORMULA 1 PİLOTLARI Esnaf odası başkanı Yavuz'dan AKP'li başkana suçlama 'Pazaryerinde bile partizanbk 9 ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Seyyar Pazarcılar Esnaf Odası Başkanı Osman Ya\ıız, AKP'li Seyhan Belediyesfnın partızanlık yaparak ımamlara. partı yöneticilenne \e çaycılanna verdığ pazaryerlerinın iptal edıldığini açıklayan Beledıye Başkanı Azim Oztürk'ü yalancılıkla suçladı. Ya\aız, "Hükümerin }-aptiğı gibi, Öztürk de asd konuyu sapnnyvr" dedi. Pazaryerlennın peşkeş çekilerek siyasallaşhnldığını, Hükümetin }~apnğı gibi asd konuvıı sapnnp farkb taraflara çekerek yapnklan partizanhğın üstünii örtmeye çahşıv'or." Öztürk'ün ımamlara ve 10 pazarcıya venlen ruhsatın iptal edildiği yönündekı sözlerinin de • AKP'li Seyhan Belediyesi'nin partizanhk yaparak. imamlara ve yandaşlanna dağıttığı pazaryerlerini iptal ettiği açıklamasınm doğru olmadığını belirten oda başkanı Osman Yavuz, 'Konuyu saptırarak, yolsuzluğun üzerini örtmeye çalışıyorlar' dedi. durdurun. 2 ay sonra her şey unutulur' dediğini ögrendik. Kendisine 'Hatanızı kabul edin. esnaflık belgesini biz verelim siz de bu belgelere göre pazaryerlennı dağıtın' dedik ancak bunu da kabul etmedüer" dedi. Beledıye Başkanı 1 Öztürk'le görüşmek istediklerini fakat Öztürk'ün Niırtdışı gezilen dolayısıyla bir araya gelemediklerinı söyleyen Yavuz, sözlerinı "Namuslularsa. söylediklerim yalansa neden beni mahkemeve odaya ka\atlı olmayan partı yandaşı şahıslara pazaryeri \erilerek rant elde edılmek istendiğıni \-urgulayan Yavuz, Öztürk'ün "Pazarcı esnafi denetimden kaçrjt»r" sözlerine tepki gösterirken şunlan söyledi: "Öztürk. denetimden kaçhgımızı sövierken doğru sö>1emhor. gerçeği yansıtmadığını belirten Ya\uz, "Bizim verdiğimiz belgelere göre işlem \aptiklanru sö\1ü>x)rlar ancak öyle bir şey yok. Başkan Yardımcısı fs'evzat Ardıç'm, farklı isimlerle 13 pazaryeri vtrilen imamı çağınp 'Siyasi kariyenmle oynuyorsunuz. Bir süre bu ışi vermiyorlar. 'tmam yoktu' diyorlar. ondan sonra Öztürk kendi ağzr\1a imama verUen ruhsatın iptal edildiğini söviüyttr. Şayet söylediklerim yalansa beni iftira anyor diyerek savcıhğa \ersinkr. \eremhT)rIar çünkü eümizde kamtiar \ar" diyerek tamamladı. 'IŞGAU ŞÎKÂYETÎ Eski vali ile vekilin 'oda9 çekişmesi ANKARA (ANKA) - Eski Vali Güngör Aydın, İçişleri BakanlığVnın Sakarya Din- lenme Tesisleri'nde ayırttığı ve parasını ödediği yerin AKP Sakarya Mıllet\ekili Hasan Çetik'e verilmesi üzerine, olayı An- kara'ya kadar taşıdı. Eski Vali Güngör Aydm'ın TBMM Baş- kanhğı'na, İçişleri Bakanlığı'na, Sakarya Va- lilığı ve Karasu Kaymakamlığı'na yazdığı şikâyet dilekçesi, tatilde yaşanan ılgınç bir çekışmeyı ortaya çıkardı. Emekli Vali Ay- duı, dılekçesinde içişleri Bakanlığı Sakar- ya Karasu Dinlenme Tesisleri'nde, 16 Tem- muz 2005 ile 13 Ağustos 2005 tarihlen ara- sında yer ayırttığını, karşılığında da 203 rrulyon TL yatırdığını bıldirdi. Aydın, an- cak eşi Tülay Aydın'ın ızin sorunu sebe- biyJe geciktiklennı, 21 Temmuz günü tesi- se gıttıklennı, ancak eşyalanyla açıkta kal- dıklannı. kendilerine ayırttıklan yere AKP Sakarya Milletvekili Hasan Ali Çelik'in yerleştırildiğini öğrendiklerini anlattı. Aydın, dilekçesinde Çelik'in, tesiste gö- revli personelin "saflık\«gafletinden" il ve ilçe yönetımlennın bilgisi dışında oraya yerleştinldiğini belirtirken bu durumu "iş^ gal" olarak niteledı. 'Kural tanımazlık örneğT Aydın dilekçesinde, bu durumu Ankara yolunda seyir halinde bulunan Sakarya Va- lisi Nuri Okutan'a telefonla bildirdiğini ve izinde olan Karasu Kaymakamı'na tahsis- li daireye geçici olarak yerleştinldiğini an- lattı. Ancak bu durumdan rahatsızlık duy- duğunu belirten Aydın, şikâyet dilekçesin- de şu görüşleri dile getirdi: "Sayın \aü Nuri Okutan'ın yakın ilgistj- le,geçiciolarak\erieştirilmişbulunmam ne- deıüyie,Ka>makam'uıgöre\e baslaması üe yeniden açıkta kalma durumu söz konusu olacağmdan ve daha önemli olarak bu hu- kuk ve kural tanımazlık ömeği gasp ve işgal fıilininyapnnmsızkahnaması için üstlendi- ği, ancak bir yana bırakngı halkın çıkarla- nnı savunma ve koruma, milleti temsil görevini kötüye kullanan Milletvekili Sayın Hasan Ali Çelik'in işgal ve gaspının sona er- dirilerekvetaranmatahsish'daireden çıkar- ülarakoairaüntaraânıateslinıiniarzedernTL'' IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Bazı çevrelerin bana kızdığını bili- yorum. Neden kızdıklarını da anla- maya çalışıyorum. Bu köşede yazdı- ğım günden berı temel ilkem, sesi çıkmayanın, azınlıkta olanın, ezilenin, itiraz edenin, daha açıkçası "öte- to'"nın sesi olmaya çalışmaktı. "ûfe- ki" olmak veya "öfe/c/"nın haklarını savunmak o kadar da kolay değil. "Öteki" kimdir? Bu öteki bazen "ölûm orucu "ndaki bir solcu genç olabilir. Onun ölüm orucu yapmasını doğru bulmazsınız, ama cezaevın- deki kötü koşullara tepkisini de yan- sıtmaya ve anlatmaya çalışırsınız. "Öteki" bazen Alevi yurttaş olabi- lir. Okulda çocuğuna zorunlu din dersi verilmesine karşı çıkmak ister, ancak çekinir. Çocuğuna zorla Sün- nı-Hanefi propagandası yapılmasını insan haklarına aykın görür, ama ço- ğunluğun ve devletin tepkisinden korktuğu için gelip derdini bizımle paylaşır. • • • "Öteki" bazen mallarına el konan azınlık vakıflarının temsilcileri Rum ya da Ermeni yurttaşlarımız olabilir. Babasının Cenazesini Türkiye'ye Getirince!!! Gelin görün ki bu ülkede azınlık ol- mak kolay değildir. Peşlerinde sü- rekli azınlık masasının polisleri dola- şır. işte böyle anlarda sizın desteğı- niz gerekır. öteki bazen, işkencede, yargısız ınfazda, faili meçhul cinayette bir ya- kınını kaybetmış bir yurttaş olabilir. Derdini kime anlatacaktır? Bir gece yarısı evi basılmış ve yakını götürül- müştür. Kendisi de sesinı fazla çıkar- maması için tehdit edilmiştir. ölü- mün hemen kıyısında, bir çaresızlık içindedir. Gelip sızi bulabilir. Köyü boşaltılmıştır, işsiz. çaresiz kalmıştır. Yakını kaçırılmıştır. Birileri onu tehdit etmiştir. Herkes onu gör- mezden gelmiş, derdini dinlememiş- tir. İşte o zaman sızın yardımınız ge- rekebilir. • •• Kocasından dayak yemiştir. Kadın olduğu için aşağılanmıştır, ikinci sınıf yurttaş muamelesı görmüştür. Haka- rete uğramıştır, hakkı yenmiştir. Eşcinsel olduğu için tecrit edilmiş- tir. Dövülmüştür, sürekli aleyhinde kampanyalar açılmıştır. Radikal solcu bir gazetenin ya da daha farklı bir radikal görüşün yayın organını hazırladığı için baskıya ma- ruz kalmıştır, tutuklanmıştır. Onu kimse görmek ve hakkını aramasına yardımcı olmak istemez. İşte bütün bunlann toplamıdır, "öteki"ne, farklı olana sahip çıkmak. ••• Ben Türkiye'deki çoğunluğun için- den biriyim. Türk, Müslüman, Sünni- Hanefi bir aileden geliyorum. ötekini savunmayı da sosyalistliğin, devrim- ciliğin bir gereği olarak görenlerde- nim. Böyle yapmaya da devam ede- ceğım. Birileri de bana kızacaklar. Canları sağ olsun. Ancak onlar kıza- cak diye bu çızgimden vazgeçecek değilim. Hepimiz, biraz da ötekini düşünmesini öğrendiğimız, onları anlamaya çalıştığımız zaman gerçek demokrasiye ve de eşıtlik idealleri- mize daha yaklaşmış olacağız. • • • Bugün size yine bir ötekınin derdi- ni aktaracağım. Mehmet Deste'nin mektubu bu. Babasının cenazesini Türkiye'ye getirdikten sonra başına gelenleri anlatıyor. Mektup şöyle: "Vefat eden babamın naaşını memlekete getirdim, getirmez olay- dım. 24 Temmuz 2003 tarihinde Iz- mir DGM yasadışı bir örgüt kurdu- ğumdan dolayı ceza verdi. Bu karar Yargıtay'dan döndü. Yeniden yargı- lama yapıldı. Savcı beraat talebinde bulundu. Ama DGM yerine kurulan ve aynı hâkimlerin görev yaptığı 8. Ağır Ceza Mahkemesi bu defa da 'yasadışı örgüte üye olmaktan' ceza verdi. Dosya 12 Kasım 2004 tarihinde Yargıtay'a gönderildi. 9 aydan beri dosya Yargıtay'da bekletildikten sonra, hiçbir işlem yapmadan dosya yeniden yerel mahkemeye geri gön- derildi. Yürürlüğe giren yeni ceza yasaları gereği, mahkemeden yeni- den dosyaya bakması istendi. Tüm başvurularıma ve Alman vatandaşı olmama rağmen yurtdışı çıkış yasa- ğım kaldınlmıyor. 3 yıldır bu ülkede rehin tutuluyorum. Işkence gördüm, 6 ay hapis yattım. Yurtdışındaki işi- mi, evimi kaybettim. Gördüğüm iş- kenceler sonucu sağlığım bozuldu. Sağlık raporunu mahkemeye sun- mama rağmen bugüne kadar cevap alamadım. Burada tedavi vb. imkân- lanm da yoktur. Alman Dışişleri 9 ay içinde Türk Dışişleri'nden çıkış yasağının kaldı- rılması talebini iletti. Verilen yanıt, yargı bağımsız vb. oldu. Bunlan si- ze neden yazıyorum... Ben üç yıl- dan beri hukuk mücadelesi yürü- tüyorum. Ne yazık ki bu ülkede uğradığım haksızlıklar, basın tara- fından kamuoyuna yansıtılmıyor. Sizden haykınşlarımın duyurulması için sesime kulak vermenizi talep ediyorum." Mehmet Deste de bir "öteki", umarım bu mektubun yayımlanması ona yardımcı olur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle