23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2005 PAZAR HABERLER DUMADABUGUN ALİ SİRMEN - Piroman İtfaiyeciye Neden Şaşıyoruz ki? Sevgıli, Sisler, puslar içinde bir ormanda kış sabahı... Orada burada öbek öbek ateşler yanmış... Yır- tık pırtık elbiseler, partallar içinde insanlar, çer- cien çöpten yapılmış barınakları içindeler ya da fcimileri bir şeyler mırıldanarak gezinmekteler... Ormanayeni sığınmışolan yabancıya, uzun sü- redir orada olan biri etrafı gezdirmektedir. Adam ezberini yineleyerek gezinenlerden bir şey anla- maz. Ev sahibi konumunda olanı açıklar: - Bunlann her biri bir eserdir. Şu gördüğün, Sha- kespeare'ın "Hamlet'\ bu Machiavelli'nin "Hü- kümdar"\... Az ötede can çekişmekte olan bir adam, bir delikanlının kulağına zorlukla bir şeyler fısılda- rnaktadır. Yaşlı ev sahibi konuğuna anlatır: - Bu ihtiyarda Dante'nin cehennemidir, ölme- den önce son dizeleri ezberletiyor genç ada- ma... Yalnıztüketime dönük, tekdüze insanlar yarat- mayı amaçlamış, baskıcı bir iktidarın egemen ol- duğu, bu yüzden kitabın başdüşman olarak gö- rüldüğü, televizyon suftasındaki bir dünyadan ka- çıp ormana sığınan insanlann, uygarlığın teme- li kitapları korumak için, her birinin bir tanesini ezberlediği ormanda yaşanmaktadır bu sahne... • • • Ray Bradbury'nin eşsiz bilimkurgu eserinin başkahramanıdır, ormana sığınmış kişi. Ve o bir itfaiyecidir. Bu garıp ülkede itfaiyeciler, rejimin başmusi- bet olarak gördüğü kitapları yakmak görevini üstlenmişlerdir... Ray Bradbury'nin bu enfes bilimkurgu roma- nı "Fahrenheit 451 "i Fransız Yeni Dalga sinema- cılarının önde gelenlerinden François Truffaut 1966 yılında filme çekti, başrolünü de gözde oyunculanndan Oscar Verner'e oynattı. Filmin en ilginç sahnelerinden biri de, görevi geregi yakmak zorunda olduğu kitapları gizlice okumaktutkusuna kapılan kahramanımızın, ya- kalanınca, itfaiye komutanı önünde ifade verir- ken bayılmasıdır. Truffaut, daha sonra yaptığı bir söyleşide şöy- le diyordu: - Ne zaman güç bir durumda kalsam, şimdi bayılsam da kurtulsam duygusunu duyardım. Burada da o duyguyu anlatmaya çalıştım. Sonra da şöyle sürdürüyordu açıklamasını: - Bunu daha önce "Yumuşak fen"de dene- mek istemiştim. Ama orada kahraman, mariz, za- yrf, nahif bir tipti, mesajım tam anlaşılmayacak- tı. Ray Bradbury'nin yapıtı, görünüşte kötümser olduğu kadar, özünde insanın gözlerini yaşarta- cak derecede iyimserdir. öyle ya! Insanoğlu, kendi değerlerinin özünü yaratan kitapların yok edilmesine karşı, kendisi, etten, kandan, candan, yürüyen bir kitaba dönüşecek kadar özüne bağ- lı kalmayı becerebiliyor sonunda... ••• önceki gün, Fransız kanalı TV 5'i izlerken kah- kahayı patlatıp, - Işte Fahrenheit 451, dedim. Fransa'nın Var bölgesinde, 2 yılda 7 orman yan- gınınayol açan, Jean Yves Gauthier adında pi- roman (ateş ve yangın çıkarma tutkunu) bir itfa- iyeciymiş meğer. llk bakışta insanın köpegi ısırması gibi şaşırtı- cı bir haber. Oysa biraz daha düşününce, itfaiyecinin ateş ile nefret ilişkisinin birden tutkuya dönüşmesin- deki diyalektik gelişme açısından bunda şaşa- cak bir yan olmadığını görüyorsun. Kaldı ki, dünyamızdagariplikleröylesinealmış başını gitmiş ki, artık hiçbir şeye şaşırmak müm- kün değil. Işlevi sorunları çözmek olması gereken politi- kacının, bizzat sorun yarattığı, amacı aydınlat- ma olan eğitimin karanlığı egemen kılmaya yö- neldiği, güvenliğin şakinin eline terk edildiği, çul- suzun zengini daha zengin, yoksulu daha yok- sul kılan bir düzenin savunuculuğuna soyundu- ğu, teslimiyetin bağımsızlık sanıldığı, hamakata zekâ diye övgü düzüldüğü, hazine-i hassanın hır- sızların haslarına teslim edildiği, uyanık olması gerekenlerin uyurgezer dolaştığı bir dünyada pi- roman bir itfaiyeciye neden şaşırıyoruz ki?.. Ama Sevgili, bu tür görüntülerle karşılaşınca, umarım sen de Bradbury'nin kitabının o gözya- şartıcı iyimserlikte ve yiğitlikteki son orman sah- nesini anımsarsın. O zaman, insandan hiçbir koşulda umut ke- silmeyeceğini daha iyi anlarsın. asirmen@ cumhuriyet.com.tr AKP'LÎ YALÇINBAYIR'DAN ÇAĞRI: Dokunulmazlik oylaması açıkyapüsın ANKARA (ANKA)- AKPBursaMilletveki- li Ertuğrul Yalçınbayır, anayasa değişikliği oy- lamaları gizli olduğu için, milletvekili doku- nulmazlığının sınırlan- dınlmasının TBMM"den yine geç- meyeceğını söyledi. Yal- çınbayır, bu nedenle ye- ni anayasa değişikliği teklifınde gızli oylama- nın kaldınlması ve do- kunulmazlıklann sınır- landırılması için açık o) lamaya gidılmesı çağ- nsında bulundu. Yalçınbayır, anayasa değişikliği yapılırken önce anayasanın nasıl değiştirileceğini düzen- leven 175. maddenin de- ğiştirilmesi gerektiğini söyledi. Yalçınbayır, TBMM'de anayasa yap- ma işinin milletvekılle- rine ait olduğunu, par- tilerin işi olmadığını anımsatarak "Anayasa gizli oyla yapılryor. Par- tiler bunu daha sonra açıklayıp siyasi malze- nıe yapıyor. Anayasa yapma sürecini demok- ratik katılımı sağlaya- cak bir düzeyeoturtmak lazım. Bir anayasa deği- şiküğinde 550 miDetve- kitinin 500'ü evet diyor, ancak buna rağmen Cumhurbaşkanı'nın bu ana\asa değişikliğini re- feranduma götürmeyet- kisi var. Bunu da değiş- tirmek gerekiyor" dedı. Ankara Ticaret Odası, AKP hükümetinin 1000 günlük performansını hazırladığı raporla değeriendirdi 6 Bir arpa boyu yol alamachk"ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Ticaret Odası (ÂTO), AKP hükümetinin 1000 günlük perfor- mansını, hazırladığı raporla değer- iendirdi. Ekonomik kınlganhğın sür- düğü, iç ve dış borç stokunun 113 milyar dolarlık artışla rekor düzeye ulaştığı kaydedilen raporda, "Tür- krye'nin bir arpa boyu yol alamad*- ğT vurgulandı. 2002 yılında 31 bin 214 dolar olan kişi başına düşen borç miktan da 1433 dolar artışla 4 bin 647'yeyükseldi. ATO, "59. Hükümetin 1000 Günü" adlı raporunu dün kamuoyuna açık- ladı. Raporda, borçlardan işsizliğe kadar çok sayıda parametre dikka- te ahnarak hükümetin performansı değerlendirildi. Raporda. bütçe di- • "Ekonomik kınlganlık derinlemesine sürüyor. Iç-dış borç stoku 114 milyar dolar arttı" denilen raporu açıklayan ATO Başkanı Sinan Aygün "1000 günde 1001 gece masallan dinledik. Bir arpa boyu yol alamadık. Krizin tohumlan yine yeşillendi. Araba devrilir mi diye her an yüreğimiz ağzımızda" değerlendirmesini yaptı. siplini, faiz dışı fazla, enflasyon gi- bi konularda alınan mesafelere kar- şın ekonomideki kırılganhğın de- rinlemesine devam ettiği, bunun önemlı nedeninin de aşın borç yü- kü, dış ticaret açığı, cari açık, sıcak para olduğu ifade edildi. En büyük korku işsizlik Raporda yurttaşların en büyük korkusunu işsizlik oluşturuyor. Ra- pora göre, 2002 yılında 130.2 mil- yar dolar olan dış borç, 2005 yılı Mart ayı itibanyla 160 milyar dola- ra çıkarken 2002 yılı sonunda 91.7 milyar dolar olan iç borç stoku ise 2005 yılında 175 milyar dolara yük- selmiş durumda. Raporda. 2002-2004 yılları ara- sında yüzde 16'lık büyümeye kar- şılık istihdam artışı yaratılamadığı kaydedilirken bu dönemde Türki- ye ekonomisinin çözüm bekleyen en önemli sorunu olarak işsizliğin, oransal olarak yüzde 10 seviyesine sabitlenerek adeta kronikleştiğine vurgu yapıldı. 2001 yılında 10 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2002'de yüzde 54, 2003 'te yüzde 43, 2004'te ise yüz- de 56 artarak 34.4 milyar dolara yük- seldi. Dış ticaret açığının kontrol al- tına ahnmaması halinde Türkiye ekonomisinin kalp atışlannın dü- zenli olmasının mümkün olmadığı savına yer verilen raporda, önceki bir- çok krizin nedenını oluşturan dış ti- caret açığında son ıkı yıldtr çalan tehlike çanlannın, ıstıkrarlı ekono- KAÇAKÇILIKDAVASI Duruşmayeni cıdliyılda • Gebze'deki akaryakıt kaçakçılığı davası yeni adli yılda görülecek. Taşdelen ve Kurucu'nun da aralannda bulunduğu 30 kişi 'çete' suçundan yargılanacak ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Gebze'deki akaryakıt kaçakçılığı da- vasının sanıklan İbrahinı BOgehan Taşdelen, Esat Kurucu ile bürokratlar ve eskı Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ke- nıal Albayrak'ın davası yeni adlı yılda görülecek. Cumhuriyet'in günde- me getirdiğı ve yaklaş,ık 8 trilyon liralık akarya- kıt kaçakçılığı davası Gebze AğırCeza Mahke- mesi'nde yeni adli yılda görülecek. Davanın sa- nıklanndan Esat Kurucu ile tbrahim Bilgehan Taş- delen'in paravan olarak kullandıklan ZRG Grup Dış Ticaret AŞ, yurda ge- tirdiği gazyağını, Özel Tüketim Vergisi ödeme- mek için ÖTV'si çok dü- şük olan safrasol olarak gösterdi. Ancak getirilen ürünün gazyağı olduğu- nun belirlenmesi üzerine şirketten ÖTV istendi. Bunun üzerine şirket, "nürazhı kişUeri" kulla- narak sorununu Gümrük Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığı'nda çözmeye yöneldi. Emniyet güçle- rinin yürüttüğü operas- yon sonucunda, son yıl- lann en büyük akaryakıt kaçakçıhğı ve ardındaki kirli ilişkiler ağı gün ışı- ğına çıkanldı. Olaya eski Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yar- dımcısı ve AKP'nin ku- ruculanndan Kemal Al- bayrak'uı da adı kanştı. Kemal Albayrak, "dev- let memurlanna intisap iddiasryla menfaat temin etmek* suçlamasıyla yar- gılanıyor. Şirket ortaklan tbra- him Bilgehan Taşdelen, Esat Kurucu, ZRG fir- masının ihracat sorum- lusu Didem Çevikus ile Ozan Derva'nın da bu- lunduğu 24 sanık, "cü- rüm işlemek amacıvla te- şekkül oluşturmak. res- mi evrakta sahtecffik" suç- lamasıyla hâkim karşısı- na çıkacak. Aynı dosya kapsamında, Gebze'deki 5 gümrük amiri ile memu- ru ise "görevi kötüye kıd- buunak" suçundan yargı- lanacak. ıbrahim Bilge- han Taşdelen ve Esat Ku- rucu'nun da aralarında bulunduğu 17 kişi ise *te- şekküJ halinde kaçakçı- hk suçundan" mahkeme- ye çıkacak. Dava dosyasuıa, sanık- lann "abi" dediğı "etkm" bir kişinin kaçakçılıkla suçlananlardan özel as- keri istihbarat örgütü kur- masını istediği iddiası yansıdı. Söz konusu örgü- tün "tüm yetkilerle dona- ülmış ve ülkeye zarar ve- ren birimlerle ilgili birta- kım bilgüer toplaması" için oluşturulması plan- landı. Sanıklann bir ba- kanın kendilerinden oğ- luna ticareti öğretmesini istediği iddiası da dosya- da yer aldı. Kaçakçılıkla suçlananlann devletin bir- çok ihalesi ile yakından ilgilendikleri saptanırken ihalelerin bazı şirketlere verilmesi durumunda ah- nacakkomisyonun pazar- lıklannı yaptıklan da an- laşıldı. Kaçakçılıkla suç- lananlann Milli Güvenlik Kurulu'nda konuşulan ve gizli tutulan görüşmele- ri de bir bakan aracüığıy- la öğrendikleri iddiası dosyaya yansımıştı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Öz- yûrek ve CHP Genel Sek- reter Yardımcısı Oğuz Oyan, yeni yasama yıluı- da konuyu TBMM gün- demine taşıyacaklannı bildirdi. DÎSK'ten boykot çagnsı Türkiye De\Tİmci Işçi Sendikalan Konfederasyonu (DİSK). Banşa Rock Festrvali sanatçı \e gönüllüleri, Coca-C ola'nın dağıtunını üstlenen taşeron firnıa tarafindan işten çıkanlan işçilere destek \ermek için protesto gösterisi yaptı. Coca-Cola'nın dağıtmunı üstknen taşeron flrma tarafindan işten çıkanlan işçiler, "Işçi kıyımına ortak olma, kola içme". "19Ma\ısl919'da empervalistleri \atandan atmak için Kurtuluş SaAaşını başlatük, 19 Mayıs 20O5'te emperyalist Coca-Coia, işçüeri sokağa atö" yazıh döviz ve pankartlarla dün saat 1130 sıralannda Taksim Gezi Parkı önünde toplandüar. Burada bir konuşma yapan DİSK Genel Başkanı ÇelebL Coca Cola ürünlerini boykot çağnsı yapo, (SERVET ALÇINKAYA) mi önünde derin çatlaklara neden olduğu ıddıasında bulunuldu. Rapora göre. 2004 yılı rakamla- rma göre cari işlemler açığı. hem mutlak değer hem de milli gelire oranıyla ekonomideki bir başka fay hattını oluşturuyor. 2002 yılında 1.5 milyar dolar düzeyinde olan cari açık, 2003 yılında 8 milyar dolara, 2004 yılında ise 15.5 milyar dolara yükselmiş durumda. Can açığın mil- li gelire oranı da yüzde 5.2'ye ulaş- mış bulunuyor. Ekonominin yavaş- lama bekJentısıne dönük can açık- ta azalma beklentısı ise hayal ol- maktan öteye gidemıyor. Türkiye'ye son yıllarda ve özellik- le 2003 yılından bu yana yurtdışın- dan önemli mıktarda spekülatif fi- nansal kaynak geldığı görüşüne yer verilen ra- porda, haziran sonu iti- banyla yabancılann sıcak para hacminın 40.3 mil- yar dolan bulduğu kay- dedildi. Bütçede yarınm- lara aynlan kaynaklann düştüğü belırtılen rapor- da. 2004 yılında mıllı ge- lınn sadece vüzde 1.8 "ını yatınma ayırabılen Tür- kiye 'nin, yüzde 2.4 olan 2001 yılı rakamının bile gerısınde yatınm yaptı- ğı vurgulandı. Rize Belediye Başkanı çalışma banşmı bozmakla suçlandı Işçiye 'sendika' baskısıRtZE (Cumhuriyet) - Beledi- ye-Iş Sendikası Genel Sekreteri Nihat Ayçiçek, Rize Belediye- si'nde çalışma banşına, sendikal hak ve özgürlüklere darbe indi- rilmek istendiğini belirtti. Ayçi- çek, "Rize Belediye Başkanı Ha- lil Bakırcı'nın yönlendirmesi, ba- zı belediye çahşanlannın organi- zasyonu ile üyelerimiz Hiznıet-İş Sendikası'na üye edilmek istennıek- tedir" dedi. Sendikalann iş- verenlerin kontro- lünde ve güdü- münde olamayacagrnı belirten Ayçiçek şunlan söyledi: "Sendikalar shasal partilerin veya berhangi bir srvasi yapının kontrolünde ve denetiminde, on- lann kolu, dalı ve şubeleri gibi davTananıazlar. Butür yaklaşun- lar evrensel sendikal ilkelere ay- km davranışlardır. Hizmet-İş Sen- dikası'nın her zaman olduğu gi- bi yapmak istediği, işçinin hakk>- m aravan, gücünü her zaman ça- hşanlardan alan Belediye-İş Sen- dikası'nı siyasi baski, tehdit, ya- lan, vaat ve rüş.\etle yok etme ça- basıdır. Gücünü çalışanlardan değil de işverenlerden ve iktklar- lardan alan işverenlerin etekleri- ne sanlarak basla tehdit ve şan- tajla örgüdeme yapan bir anlâytş, olsa oba san sendikacıhk ve kö- Belediye-Iş Sendikası, belediye başkanının yönlendirmesi ile üyelerinin Hizmet-Iş Sendikası'na üye edilmek istendiğini savundu. leleştinne anlayışıdrr.'' Belediye-lş'in 1984 yılından bu yana Rize Belediyesi'nde ça- lışan işçilerin anayasal ve yasal haklannı kullanarak özgür ira- deleri ile seçtikleri sendika ol- duğunu belirden Ayçiçek şöyle devam etti: "Rize Belediyesi'nde çalışma banşına, sendikal hak ve özgür- lüklere darbe indirilmek isten- mektedir. İşyerierinde dikensiz gül bahçesi yararmak için Hiz- met-İş Sendikası'nın uzmam gi- bi çahşan belediye başkanlanna ve işveren vekillerine bir çift sö- zümüz var: Çekin bu insanlann üzerinden efinizL Sendika değiş- ririp değiştirmeme hürriyeti işçi- lerimizeverflmiş bir anayasal hak- ür. Bırakm bu haklannı kendile- ri özgürce kullan- sınlar. Bu halk sizi, çaüşanlan tehdit edin. baskı uygula- ym, işçileri şantajla _____ sendika değiştinne- yezoıiayın diye seçmedi. Bu halk sizi, bulunduğunuz şehre hiznıet vermeniz için seçti. Üyelerimize baskı) aparak sendika değiştirme- yezorla\ anlan bir kezdaha uyar- nıak istiyoruz. Türkiye Cumhu- riyeti bir hukuk devletidir. Ana- yasanm 51. maddesinin amir hük- mü açıkür. Hiç kimse bir sendi- ka>a üye ohnaya ya da üyelikten avrümaya zorlanamaz." Vergj mükeUefi azaldı... Raporun en çarpıcı bö- lümünü ise vergı mükel- lefı sayısmdakı gerıle- meye ılışkin rakamlar oluşturdu. 2001 yılında 8 mılyon 369 bin olan vergı mükellefi sayısı. 2005 yılı Temmuz sonu itibanyla 7 mılyon 950 bine gerıledı. Özellıkle KDV ve Gelır Vergisi mükelleflerinde hızlı ge- nleme yaşandı. Raporda, protestolu se- netler ve karşılıksız çek- lerdekı artış, esnaf ve tüc- cann düştüğü zor duru- mu gözler önüne serili- yor. Rapora göre, 2002 yılında 498 bin 748 adet olan protestolu senet sa- yısı, 2004 yılı sonu itiba- nyla 589 bin 892'ye yük- seldı. Geçen yılın ilk al- tı ayında 632 trilyon 733 milyar lira olan protesto- lu senet tutan, bu yılın ilk altı ayında 1 katrilyon 148 trilyon liraya yük- seldı. Turist artü, gseör düştü Raporda, Türkiye'ye gelen turist sayısının art- masuıa karşın turizm ge- lirlerinin düştüğü belir- tildi. Turist sayısında ge- çen yıl yüzde 26 artış ol- masına karşrn turizm ge- liri yüzde 20'de kaldı. Turist başına harcama da yılbaşında 718 dolarken haziranda 618'e geriledi. Krizuyansı ATO Başkanı Sinan Aygün, "1000 günde 1001 gece masallan dinledik. Bir arpa boyu yol alama- dık. Krizin tohumlan yi- ne yeşillendi. Araba dev- rilir mi diye her an yüre- ğimiz ağzuıuzda" değer- lendirmesini yaptı. LR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Diyarbakır dönüşünde Başba- kan Tayyip Erdoğan'la bundan sonrasını konuştuk. Bir kararlılık içinde olduğu ve çözüm için adım- lar atmaya niyetli olduğu izlenimi edindim. "Kürt sorunu" gibi çet- refil, çok taraflı bir sorun karşısın- da nasıl çözümler üretilebilir? Her şeyden önce siyasi iradenin ka- rarlılığı gerekir. Çünkü bu tür zor ko- nularda engel ve risk çoktur. Tayyip Erdoğan'ın, Kürt sorunu demokrasi sorunudur" tanımla- ması sonrasında ortaya çıkan tar- tışmalar, işin ne kadar karmaşık olduğunu gözler önüne seriyor. Ba- zı çevrelerin, neredeyse sorunun adının konulmasıyla birlikte aya- ğa kalktıklarına tanık oluyoruz. • • • Milliyetçilik, her zaman prim ya- pan bir malzemedir. "Kürt soru- nu" milliyetçilerin eskisinden da- ha güçlü konuşmaları için bir ze- min yaratıyor. Bu eğilimin AKP için- de de etkili olduğu bir gerçek. Çok Hükümet Ne Yapabilir? geniş bir çevre milliyetçi tepkiler et- rafında birieşip hükümetin yapabi- leceği atılımlara engel olabilir. Şurası da bir gerçek ki, bu so- runun varlığı ve çözümsüz olarak kalması, siyaset yapma ve hükü- met etme olanağını zaafa uğratı- yor. Bu sorunu görmezden gelmek ya da yalnızca askerin çözebilece- ği bir asayiş sorunu olarak gör- mek, sorunun daha da kangrenleş- mesine zemin hazırlıyor. • • • Hükümet açısından cesarete ve sorunun doğru teşhisi için siyasi ka- rarlılığa ihtiyaç var. Başbakan'ın çarşamba günü bizlerle yaptığı toplantı sırasında söyledikleri, ar- dından Diyarbakır gezisi önemli bir yönelişi ifade ediyordu. önceki gün Diyarbakır'da gördük ki, işler zor. Diyarbakır'da Başba- kan'ın sessizlikle karşılanması, he- nüz karşı tarafın sorunun çözümü için hazır olmadığını, en azından ne yapacağı konusunda kararlı olma- dığını ortaya koydu. PKK eylemlerini sürdürecek mi, sürdürmeyecek mi? PKK eylemle- rini sürdürürse Kürtlerin bu eylem- ler karşısındaki tutumu ne olacak? Istanbul'dan bakınca PKK'nin ar- kasında halk desteği kalmadığı şeklinde saptamalar yapılabiliyor. Ancak Diyarbakır'a gelindiğinde görülüyor ki bu saptamalar bölge- nin gerçeğini yansıtmıyor. • • • Hükümetin sivil çözümde ısraret- mesi ve sorunu demokrasi soru- nu olarak görüp adımlar atması çok tayin edici. Tabii buna Kürtle- rin de katılması ve demokratikleş- menin destekçisi haline gelmeleri gerekiyor. Sorunu şiddeti yükselterek çö- zebileceğini düşünenlerin aslında bu sorunun çözülmesini isteme- diklerini görmek gerekiyor. Çünkü silahları konuşturanlar, siyasetin ve sivillerin konuşması halinde dev- re dışı kalmak korkusunu yaşıyor- lar. • • • Kürtler kendi kimlik taleplerini, siyasi ve ekonomik taleplerini sivil alanda etkili bir şekilde ifade ede- cek örgütlü güce sahipler. Barışçı yöntemlerle demokratik mücade- lelerinetoplumun ilgi ve desteğini sağlayabilirler. Tabii ki bırçok en- gelle karşılaşıp başlarına dertler de gelebilir. Ancak sivil alan baş- ka güçlerin yönlendirmesine daha kapalı bir alandır. Hükümet de, sorunu askerlere havale ederek işin içinden sıyrıla- bilir. Sivil ve barışçı yöntemlerle bu işin çözülebileceğini savunmak zor, ama mümkündür. Barışçı çözüm- de ısrar aynı zamanda giderek si- yaset yapma biçimini de olgun- laştıracak ve şiddete başvuranla- rın işini zorlaştıracaktır. • • • Hükümet ilk hamleyi yaptı. Sıra Kürtlerin şimdiye kadar "barışçı çözüm" önerilerinin içini doldur- maları ve şiddetin bir çıkış yolu ol- madığını görüp sivil taleplerinden ısrarcı olmalarıdır. Hükümet, demokratikleşme ve refah paketlerine ilişkin yeni pro- jeler geliştirmelidir. Kürt kimliğinin önündeki engelleri ortadan kaldır- mak, bugüne kadar görmezden gelinen demokratik istekleri teker teker ele alıp çözmek amacıyla bir dizi eylem planı oluşturmalıdır. • • • Çok karmaşık ancak çözüm için de oldukça elverişli bir döneme girdik. Bütün mesele. bu konuda kararlı olmakta ve engelleri aşa- cak iradeyi göstermekte.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle