17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 2005PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ U J-i J. U J \ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKIN Dikkat; oyuncak köpekvar!1992 yılının mayıs ayında. Kız Kulesi'ni 'Şiir Cumhu- riyeti' ılan ettığimde büyük bir hata yapmıştım! Edebiyat- ta kalem oynatan herkesin in- sanlık, yannlar ve en azından yaşadığı kent hakkında düş- lerinin oldugunu ve de düşle- rinin gerçekleşmesi için çaba harcadıgını sanıyordum. Ya- ni, KızKulesi'nin bir müzeye dönüşmesi yolunda büyük, çok büyük bir güç vardı ya- nımdaü! Tarihi kule, raflannda şiir kitaplannın dizildiği bir sanat merkezine dönüşecek, Eski Şark Eserleri Müzesi'nde bu- lunan yazılı ilk aşk şiiri sergi- lenirken. Kaptan Ali Bey'in Japonya seferi sırasında her limandan karısı Ayşe Ha- nım'a gönderdiği aşk mek- tuplan da müzeye gelen zıya- retçilerle buluşacaktı. Birkö- şesinde de mutlaka on ıki ya- şında bir Alman gemisınden atlayarak Kız Kulesı'ne yü- zen Karl Detroit'in öyküsü anlatılacaktı. Ne zaman Kız Kulesi'ni görsem... Olmadı!.. Özelleştirme yanlılan, kuşağı- mın pek çok şaırinin, yazarının düşlerinden daha güçlü, daha azimli çıktı: tki elın par- maklannı geçmeyen duyarlı sanatçılarla verdiğimiz çaba yenilgiyle sonuçlandı. Ger- çi, yıllar sonra hukuki süreçte haklı olduğu- muz ortaya çıktı ama, atı alan Üsküdar' ı geç- mişti çoktan. Merak ediyorum. o yıllarda düşlerimizle alay etmeye çahşan sığ beyin- ler, Kız Kulesı'ndeki düğünlerden, göbek havalarından memnun mudurlar? Kendile- rine yakışanı bulduklan için yüzleri gülüyor mudur? Istanbul Oyuncak Müzesi'nı on bir yıl- lık bir birikimin ve emeğin sonunda kurdum ama, Kız Kulesi'ni ne zaman görsem yüre- ğim sıkışıyor, düşlerimi anlattığım onca ya- zıma rağmen karşı duruşlannı değıştırme- yen solucan beyinlilere karşı öfkem daha da artıyor! Müzenin açılışıyla Kız Kulesi'ni kaybetmenin ezikliğini biraz olsun üstüm- den atarım sanıyordum ama, olmuyor... Bu yüzden olsa gerek, oyuncak müzesinin girişine koyduğum deftere sığınıyorum sü- rekli olarak. Ziyaretçilerin yazdıklanyla so- luk ahyorum. Bu yazunda o defterden bir- kaç izlenimi aktarmak istiyorum sizlere... IşteNazmi Suer'inyazdıklan: "Günümü- zün sözde yükselen değerleri açısından pek de akıllıca olmayan böv lesi bir kültü- rel etkinliğe öncülük eden ozan Sunay Akın'ı sanırım müzenin en mütevazı kö- şesine yerleştirmek gerekiyor." Bağışlayın, aşağıda okuyacağınız bazı iz- lenim yazılannda da adım geçecektir. Ziya- retçilerin yazılanna saygıdan ve tümcenin yapısını bozamamaktan dolayı müdahale edemiyorum... Ve bir başkası: "Torunum Tara ve babaanne Nüket lllel'i ihya etti- niz. Bu olağanüstü çalışmayı herkesin görmesi gerekir. Burayı çocuklar kadar büyükler de gezmeli. Size yürekten teşek- kür ediyoruz." Gülen D. Nalbantoğlu İstanbul Üniver- sitesi'nde öğretim görevlısi. O da müzeyi gezdikten sonra şöyle dile getirmiş duygu- larını: "Çocuklara, insanlara en güzel ufuklan açan bu eşsiz armağanı bin bir emekle hazırlayan Sunay Akın'a içtenlik- le teşekkür eder, onu kutlarım." Candan Seda Balaban'ın düşünceleri: "Açılacağını duyduğum günden beri sa- bırsızlıkia bekliyordum. Böylesine özen- le hazırlanmış bir mekân ve bu kadar sa- bırla toplanmış oyuncakları bir arada görmek beni çok mutlu etti. Sizi tebrik et- mek istiyorum, unuttuğumuz anılarımı- zı bize hatırlattığınız için." Gözde Canhoğlu, Hiroşima'ya atom bombasının atıldığı 6 Ağustos günü gezmiş müzemizi: "Rüya gibi bir yer. Küçükken belediye çukurlanndan birine düşüp AJi- ce gibi harikalar diyarına gideceğimi ha- yal ederdim. 25 yaşında sayenizde harika- İar diyarına gelmek nasip oldu. Teşekkür ederim. EUerinize, emeğinize sağhk." "Cördüğümüz en güzel oyuncak müzesl..." Müzeyi gezen Avrupalı gazetecilerin de ortak düşüncesi şu oldu:"Gördüğümüz en güzel oyuncak müzesi..." Önceden bir oyuncak müzesi gezmiş Ufuk Marango- zoğlunun yazdıklan da ayru paralellİkte: "Sunay Akın ve arkadaşlarının ellerine ve akıllarına sağhk. Geçen yıl Prag'da oyun- cak nıüzesini gezdiğimde hayıflanmıştım, neden bizim bir oyuncak müzemiz yok, diye. Ama şu an var olan bu müze, sergi- lenişindeki incelikler, çağrışımlar ve ya- ratıcılıklarla tam Türk zekâsına ve ince- liğine uygun olmuş." Zekâ ve incelik!.. Evet, Kız Kulesi'ni bir müzeye, sanat merkezine dönüştürme çaba- mızla alay etmeye çalışanlarda olmayan bu ikisi değil de neydi!?. Yukanda yazmıştım. yüreğim sıkışıyor, acıyor diye, Kız Kulesi'ni ne za- man görsem! Nergiz Göktay da yurtdışın- da bir oyuncak müzesini önce- den gezen ziyaretçılerimiz ara- smda. "Doğum günümde eşi- me ve çocuğuma oyuncak mü- zesini gezdinı, dediğimde çok şaşırdılar. Ne kadar isabetli bir tercih yaptığımı bugün on- lar da gördüler. Helsinki'de gezdiğimiz müzeden sonra yaptığınız işin büyüklüğüne bir kez daha saygı duydum." Daha veni baslıyoruz Nesrin Baran, Esin ve Er- han Akdoğan ın ızlenimlen: "Her şeyin parayla ölçüldüğü bu günlerde insanın içini se- rinleten bu güzelliklere çok ihtiyacımız var." Merak ediyo- rum: Aileme ait tarihi köşkün duvanna 'Dikkat Köpek Var' diye yazarak içerde keyıf sür- seydim, deftere yazılanlardan beni daha mutlu edecek bir ha- yatım olur muydu? Şaka, şaka!.. Ama emin olun müzenin duva- nna bir gün şöyle bir tabela asa- cagım: 'Dikkat Oyuncak Kö- pek Var!' Özlem Kayan ve Blagoy Mandis'ın dü- şünceleri de şöyle: "Anne ve babalarımız şükrettik bugün, burada gördüğümüz bütün oyuncaklan almışlar bize. Ne mut- lu ki burayı hayata geçirmişsiniz. Müzik- ler, renk uyumu, dekor tek kelimeyle muhteşem!" İstanbul Oyuncak Müzesi'nin deftennden seçtiğim izlenim yazıları, ıçlerinde övgü- nün en az olanlanydı... Ve ben. her akşam müze kapanıp da defteri elıme aldığımda hüzünleniyorum; bir de Kız Kulesi Şiir Cumhuriyeti olaydı!.. Oyuncak Müzesi kurma konusunda teşek- kürü hak eden ben değilim. Öncelikle Prof. Dr. Bekir Onur'a emeginden dolayı teşek- kür etmeliyiz. Ben, onun açtığı yatağı geniş- lettım. Benden sonra da Osman Hamdi'nin bir başka torunu daha güzelini yapacaktır, yapmalıdır. Sivil müzeciliğin önündeki en- gelleri kaldırmak düşer bize. Daha yeni baş- lıyoruz!.. Gelmek isteyenleri kolaylık olsun diye: îstanbul Oyuncak Müzesi, Ömer Paşa Cad. Dr. Zeki Zeren Sok. Göztepe/îstanbul. Tel: 0216 359 45 50 - 51, uifvv. istanbuloyuncak- muzesi.com ESÎNTtLER ZEYNEP ORAL Ah Şu Aydınlar! Geçen hazıran ayında, birbirinden farklı düşüncelere, inanç- lara, görüşlere sahip 150 kişı, 150 insan bir araya geldi ve bir çağrıda bulundular. Bu 150 kışinın, 150 insanın geçmişleri bırbirterinden farklı, birikımlen farklı, meslekleri farklı, yaşlan farklı, yaşama biçim- leri farklı, dünyayı algılayışlan, sorunlan yorumlayışlan, değer- lendirişleri farklı, önerilen farklıydı. Bu 150 kişinin, 150 insanın ortak yanı, yaptıkları çağnydı. Sonuna dek inandıklan, savunduklan ve imzalanyla angaje ol- duklan çağrı... Neydi bu çağn? (lleri geri öyle çok konuşuluyor ki, hatırlat- maktayararvar..) "Son günlerde yoğunlaşan çatışma ortamından derin kay- gı duyuyoruz. Sadece geçen ay50 'ye yakın insanımızı yitirdik. 75 yıl süren ve 30 binı aşkın insanımızın kaybına yol açan dö- nemın acılan, milyonlarca insanımızı den'nden yaraladı. P- KK'nın silahlı eylemlere derhal ve önkoşulsuz son vermesini istiyoruz. Hükümetin, kalıcı bansın sağlanması ve herkesin de- mokratik toplumsal hayata katılabilmesi için gerekli yasal dü- zenlemeleri gerçekleştirmesini talep ediyoruz." • • • Başbakan'ın Diyarbakır'a girmeden önce bu 150 kişinin sözcüleriyle buluşması, onlan dinlemesı ve ardından Diyar- bakır konuşması... Bütün bu süreçte, kimi meslektaşlanmın, kimı partı lıderlerinin söylediklerini, yazdıklarını hayretler için- de, utanarak izliyorum... Izledikçe, o 150 insandan biri oldu- ğum ıçın, hayretime, utancıma öfke karışıyor. önce "Kim ulan bu aydın denılenler, nereden aydın oluyor- larmış"ö\ye başlayan kın ve nefret, "kerametikendindenmen- kul" alaya, hıçlemeye, aşağılamaya dönüştü... Tamam, tamam, aydın değıliz, zinhar aydın değiliz, "aydın" lafını kullanmayalım diye, "yurttaş" sözü benimsenmışti kı, bu kez de Başbakan'la toplantı gerçekleştı diye, "Başbakan yar- dakçılığı", "Hükümetin halkla ılişkılerpazariamacısı" diye eleş- tiriler başladı, "Üstlenne ne vazfe, onlarne kanşıyor"dan, "Her işe burunlannı sokariar'a uzanan suçlamalar... Hepsı bu kadar değil... "Terönsteyağçekiyoriar", "PKK'ye göz kırpıyohar", "Memleketi satıyortar" diye başlayıp "PKK yandaşlan", "Vatan haini" yaftasıyla noktalanan saldırılar! Ne kolay bu ülkede "vatan haini" olmak! Şıddetten, öldürmekten, yok etmekten başka herhangi bir onermede bulundun mu, vatan hainisın! Asken çözüm dışında herhangi bir yol yordam aramaya kalktın mı, vatan hainisin! "Kürtsorunu" dedin mi, vatan hainisin. (Çok değil 20 yıl ön- ce devlet politikasına göre "Kürt" yoktu bu ülkede.) Birilen sana "aydın" dıyor, "aydın" diye niteliyorsa, nasılsa vatan hainisin! Bakan, başbakan, milletvekili, parti lideri, "Baba" değilsen (artık, para babası mı olur, mafya babast mı, orasını bilemem), ama yine de sırf insan olduğun için, bu ülkenin insanı oldu- ğun ıçın düşünüyorsan, şiddet sarmalı, tırmanan ve tırman- dınlan şiddet üzerine düşünceni açıklamaya kalkarsan vatan hainisin! Hele çocuklann varsa, ölen öldürülen her çocuğun acısını kendi çocuğunmuş gibi içinde büyütebiliyorsan ve yalnız ken- dininkiler değil, bu ülkenin hiçbır çocuğu artık öldürülmesin istiyorsan, inan, sen de kolaylıkla "vatan haini" olabilirsin! • • • Anımsamadan edemiyorum: 1988'de Saddam'ın zulmün- den, bombalanndan kaçan yüz binlerce Peşmerge, sınırlan- mızdan içeri akın ettığinde, gazeteci olarak o bölgedeydim. O günkü tüm yazılarımda vurguladığım ana düşünce şuydu: Eğer Türkıye Cumhuriyeti, o altı gün içinde yaptığının yansı- nı, hatta onda birini 60 yıl içinde gerçekleştirmiş olsaydı, du- rum çok farklı olurdu. Bugün adını bile koymaya korktuğumuz "sorun'u yok saymak, gördüğünüz gibi hiçbir işe yaramadı. Bugün, emperyalist güçler Ortadoğu'da yenıden paylaşım hesaplan içindeyken, yanı başımızda işgal sonrası Irak'tazar- lar yeniden atılırken, dünya hızla yeni dengeler peşinde ko- şarken, her 'sorunun' çok yönlü, çok boyutlu karmaşık yapı- sını ve gelışmesinı biryanabırakıp, bu "aydın" takıntısıyla, "ay- dın" fobısıyle , "aydın" karalamasıyla, "aydın" suçlamasıyla uğraşmayı ben anlayamıyorum! www.zeyneporal.com faks:0212 25716 50 KULTUI • SANAT www.perarelclam.com.tr • (0212) 293 89 78 19 AĞUSTOS'TA BEYOâLU-eEYOĞLU / KAMKÖY-m0A0WAY ALrUNlZADE-CAPrrOL / ANKARA KAVAKLIDERE SİNEMALARINDA Kültür Sanat İlanlannız İçin (0212) 293 89 78 s^aciHEnc ~;ttrc "ja ;•! tı -K !*'•: •»s«-B*"!r« *:ips J :ı -jt 'i Ta .-i kaOBaHI Hü«j ı-ii « « ; *• - »MIIIMIM -:«-s a i "j •« rj nmtmm rîcıs f« M « -s ! : - i ipıJi! nesr î ! -.'i •" •« i • (ua»Liwı»ıı»aı rfnsü "» a -i"« r- -ı »rtSHP -ÎS' !! "1 tl -JI 'I >3 ~J •Mna^L^e nerı "3D tı ^j wt ."3 »«»»«a: .•;«• •» a n a a .-« u ı ı » ! « i i ( i # -»•">• rı HSWf^* »r:';5 3 ~t *X «Tt'liJejL" CT . CIWU!W S-. T ." .ı 1 • 4 TDNY TAKITANI 2122932456 *13C-"330-1530-1^30-193C-2130 WjnızaoeCAWT0LSP£CTOUM14 2166513330 "110-1320-V'OC- 193C-^1X İLAN İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN DosyaNo:2005'28Esas Da\'acı Emlak GYO A.Ş. (Eski um-anı: Emlak Konut A.Ş.) vekili tarafından eski yönetim kurulu üyesı olan da\alılar Lnal OZÜAK, Kenan KAYA ve 1. Engın Cl\'AN aleyhıne Marmara Ereğlısi 443 vılla inşaatı işınde, şirketı zarara uğrattığı iddıasıyla açılan malı sonımluluk, tazminat davasında, 1. Nispetıye Caddesi Fecriebcioğlu Sokak No. 3 2 Levent İstanbul adresine davalı Lnal ÖZÜAK adına göndenlen davetiyeye verilen meşruhattan ve zabıtaca yapılan tahkıkat sonucu adresi bilinmediğinden ilanen teblığıne karar %enlmıştır. 2. Bağdat Caddesi No: 235'21 ÇiftehavuzlarKadıköy - istanbul adresine da\alı Kenan KAYA adına göndenlen davetiyeye venlen meşruhattan ve zabıtaca yapılan tahkıkat so- nucu adresi bilinmediğinden ilanen tebliğine karar venlmiştir. 3. Bayrampaşa Cezaevı Bayrampaşa İSTANBUL adresine davalı 1 Engın Cıvan adına gönderilen davetiyeye venlen meşruhattan ve zabıtaca yapılan tahkıkat sonucu adresi bi- linmediğinden ilanen tebliğine karar v enlmiştir Dunışma günü olan 10.11.2005 günü saat 14.30'da bizzat duruşmada hazır bulunmanız veya kendınızı bir vekılle temsıl ettınnenız. aksı halde HUMK'nun 213-377. maddelen gereğince yargılamaya yokluğunuzda de\am edıleceğı dava dılekçesı yerine kaım ornıak uzere ilanen tebliğ olunur 26.07.2005. Basın- 38617 Fotoğraf ve Video Görsel İletişim Tasarımı Müzik Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi bölümlerine/programlarına Yetenek Sınavı ile öğrenci alınacaktır. Son Başvuru Tarihi: 19 Ağustos 2005 İSTANBUL BILGIUNİVERSİTESI Başvunı ve önkayıt İçin: (0212) 444 0 428 Öğrenci Işlen - Inönü Cad. No. 28 Kuştepe Şışlı / İstanbul www.bilgi.edu.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle