17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2005 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇl miMTAZ SOYSAL Fisu ve Fasa Fiso KISA ADI "Fisu" olan Uluslararası Üniversite SportanFederasyonu'nun Izmir'deki 23. "Ûniver- siyat"\ içın çok şey söylendi ve yazıldı. Dünyanın bütün "yükseköğrenim gençliği"n\ spor için bir araya getiren bir olay, elbet tanıtım açısından ka- çınılmazbırfırsattır. Herdevlet, buçaptabirörgüt- lenmeyi başarmakla övünmekte hakiı olur. Bir çe- şit "olimpiyat" denemesidir bu; üstelik sporcula- nn hepsi üniversiteli olduğundan, herkesi ağırla- manın, memnun etmenin ve mutlu göndermenin daha da zor olduğu bir olimpiyat. Başarılı geçmesini ve bitmesini kim istemez... Ama, unutulan ve belki de üzerinde durmaya ce- saret edilemeyen bir nokta var ki, ondan söz et- rnemek yanlış olur. ,** Hele o nokta, yalnız sporu değil, başka birçok alajiı da ilgilendiriyorsa. Şi'mdi, Üniversiyat dolayısıyla bir yığın yeni tesi- sinyapılmış, birçoğunun da yenilenmiş olma- sıyla, düzenlenmesine bilmem kaç trilyon TL har- candığı söylenen açılış töreniyle, şununla bununla övünenlere sorulacak bir soru var: Tören geçidin- de Güney Kıbrıs'taki tek üniversitenin Rum spor- cularını Kıbns" levhasıyla önünüzden geçirtip de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gençlerinin yok sa- yılmasına göz yumdunuz mu, yummadınız mı? Fi- listin gençlerinin bile katıldığı bir Fisu şenliğinde bu zillete katlandığınıza göre gerisi fasa fîsodur. Ulusal davalan öne çıkanp sürüp spora siyaset bulaştırmak elbet yanhştır. Peki, siyasal açtdan ta- nınsın tanınmasın, birdevletin üniversrtelilerini böy- le bir spor olayına katmak mı "siyaset bulaştırma " sayılır, yoksa olayın dışında tutmak mı? Güvenlik Konseyi, 1983'teki 541 ve 550 sayılı kararlanyla "Bu devleti tanımayın" ve "KKTC'ye yardım etmeyin " demişse, "Gençlerini sporun da dışında tutun" mu demek istemiştir? Başkalan bu yanlışı yapsa da, yapmamak ve düzettilmesi için her fırsatta ça- ba göstermek Türkiye'ye düşmez mi? Artık sorrnak zamanıdır: KKTC üniversiteleri- nin 23. Üniversiyat'a katılması için herhangi bir çaba gösterilmiş midir? Yoksa, "Tanınmıyorve Olimpiyatlar'a alınmıyor; sorun çıkanp Izmir'deki fırsatı berbat etmeyelim" mi denmiştir? Başta sö- zü edilmese bile, herhangi bir aşamada bu konu gündeme getirildi mi? Kim, hangi kurum, ne yap- tı? Türkiye ve KKTC hükümetlerj? Dışişleri? Milli Eğitim? Üniversiteler? Federasyonlar? Gençlik ku- ruluşlan? Ortadoğu ve Akdeniz çevresinin gençlerine açık beş üniversitesi olan Kuzey Kıbrıs'ı bir "yükseköğ- renim ülkesi" yapmış olmakla övünmüyor mu Tür- kiye? Eğitim ve spor atanlan, bırakın Annan Pla- nı'nı filan, "7960 Cumhuriyeti", hattâ Ingiliz za- manından beri toplumların kendilerine bırakılmış birer "cemaat" konusu sayılmıyor mu? Ev sahip- liği yapılan sportif bir olay dolayısıyla savunulma- yacak da başka hangi durumda savunulacak bu hak? Sen Kızsın.. Okucan da N'olucak(!) Prof. Dr. TÜRKAN SAYLAN ÇYDD Genel Başka G eçenlerde, çok satan bir ga- zetenin baş köşesinde, üç ço- cuklu 15 yaşuıdaki bir icız çocuğunun fotografı ve ha- beri vardı. Kız, 10 yaşında iken kendisinden birkaç yaş büyülc oğlan çocuğu ile 200 YTL başlık parasına evlen- dirilmiş, ardından da üç çocuk doğurmuş. Yoksul, perişan, Istanbul'a gelip Eminö- nü'nde bir yere sığınmışlar! Okulların açılmasına az kala, şu günler- de, on binlerce kız çocuğuna, yani bu ül- kenin, bu ulusun gelecegi demek olan ço- cuklarımıza başlıktaki rümce yinelenip duruyor. Sen kızsın.. okucan da n'olucak! Dogduklannda "laz" olduklan anlaşılın- ca, kaynanalann yüzlerini buruşrurduğu, bebeleri dokuz ay karnında taşıyan çilekeş anaların utançla kıvrandıgı, kız babası olanlann kendileriyle dalga geçilmesin di- ye bir süre kahveye gidemediği çocuklar, daha minicikken sırtlanmışlardır evin pek çok yükünü. Artık küçük annelerdir onlar. Analan, analıkları "oğlan bulacağız" diye ardı ardına doğururken, onlar bebelere analık eder, doyurur, temizler, sırtlannda gezdirir, uyutur, onlar uyurken hayvanla- n güder, evi temizler. bir yandan da oku- la gitme, meslek sahıbi olma, ailelerini bu sefaletten kurtarma düşlerini kurariar. Çocuğun cinsiyetini babanın belirledi- ğini bilmez kadınlar. bilse ne yazar, söy- leyebilirler mi? "Dogurmaktan helak ol- dum adam, bak bebekrin de çoğu yaşanu- yor, biraz ara verefim" dese kırsalın kadı- nı, çaresiz kocanın yanıtı hazırdır: "Kan, bana köyde ktsırlaştm mı, zürrrvetin mi kunıdu ki çocukyapmıyorsun derler. tster- sen kuma getireyim çocuk için." Bütün özensizliğe, itilip kakılmaya, yo- rulmaya karşın kız çocuklan kısa sürede büyüyüp serpilirler, gözleri birer mücev- her gibi rengârenk panldar. Hepsi zama- nı gelince okula kaydedilmek. okumak, yazmak, insandan sayılmak isterler. Köylerde, mezralarda tek sınıflı bir okul, okulun da tek biröğretmeni varsa, kız da ev- deki işlerini hiç mi hiç aksatmayacaksa, ya- nm günlük 1,2,3. sınıfa gitmesine izin çı- kabilir, ku$kusuz nüfiıs kâğıdı çıkanlmışsa, anası babası resmi nikâhlıysa, köyün muh- tan, öğretmeni işi ciddiye alıyorsa... Ya hiç okulu olmayan, varsa yıkılmış olan binlerce köydeki, mezradaki çocuk- lar neylesin? Belki erkek çocuklar, kasa- badaki bir akrabanın yanına gönderilir. ama kızlar artık cahilliğe ve 10-12 yaşla- nnda birkaç yüz YTL başlık parasıyla ev- lendirilmeye, çocuk anneler olmaya yaz- gılıdırlar. Kimsenin de umurunda değildir, o kız çocuğunun içindeki fırtınalar, hak- sızlığa uğramışlığın yarattığı acılar-sızılar, için için ağlayışlar! Tek sınıflı, varsa tek öğretmenli köy oku- lunu, ev işlerinin, tarlanın, hayvan bakımı- nın arasında, bin bir zorlukla bitiren köy kızınuısa gelecegi yıne karanlıktır. Zorun- lu ilköğretimini sürdüremeyecektir. Kar- da kışta, ayakkabısı bile yokken, erkek ço- cuklan için bile zor olan "taşımalı eği- tkn"le köyden kasabaya ulaşmasma izin verilmez çoğu kez kızlara; "Otur oturdu- ğun yerde, kız kısmı okuyacak da ne ola- cak, zaten evMk çağma yaklaşıyorsun!" yanıtıyla gelecek düşleri bir kez daha yok olur güzeller güzeli ham zekâ küpü par- lak gözlü kızlann: Sizin, bizim, ulusumu- zunkızlarının!.. Anadolumuzun pek çok yennde çocuk- lar "karne töreni" görmezler bilir misi- niz? Yaz gelsin istemezler bilir misiniz? On- lar, daha mayıs sonunda ya da haziran ba- şında, kamyonlara doluşturulur, pamuğa. fuıdığa, tütüne götürülür. bütün yazı bir naylon çadınn altında, 40-50 derece sı- cakta, iki büklüm tarlada, kıvnm kıvnm ağaç tepesinde geçirirler; elin çocuklan yazhk evlerinde, plajlarda, en azından so- kaklarda oynar çocukluklanm yaşarken.'.. Pamuktaki, fındıktaki, tütündeki kızlar, evdeki çocuk bakımı, yemek yapımı ışle- rini sürdürürken naylon çadırda ve tarla- larda güneşin altında çalışırken de büyür- ler, hafiften göğüsleri belirir ve döndük- lerinde okul çocugu olma şanslannı yiti- riverirler sessizce! Köy çocuklannın elleri taraz taraz sert- leşmiştir, çatlamıştır, ancak ellerini tutar- sanız anlarsınız kendi çocuğunuzun yu- muşacık elinden farkını. Kışa üç beş ku- ruş harçlık biriktirmek, ailelerine katkıda bulunmak için avuçlannın, tabanlannın böylesine çatlaması, o güzelim tenlerinin böylesine kupkuru, pul pul ohnası adalet mi sizce? Eylülün ortasında okullar açılır. ama kır- sal alan dediğimız Anadolu kentlerinde, köylerinde, kasabalannda, sınıflar dolmaz bir türlü.. çünku ekim, hasat, ürün topla- ma gibi işleri bitmemiş, naylon çadırlar- daki aileler geri dönmemiştir daha. Epey de uzun sürer dönüşleri, çocuklann sınıf- lanna geri gelmeleri ve her yıl fire verir biraz gelişen kızlar. Onlan okul değil, bir- kaç YTL'ye çocuk-gelin olma kara kaderi bek- ler, sonra da doğurmak-doğurmak- doğur- mak... Şimdilerde ulusun birliğini, bütünlüğü- nü, dirliğini, gelişimini isteyen; Atatürk'ün önderliğinde yaratılan çağdaş ve laik dü- zenin sonsuza dek yaşamasım varlık ne- demiz olarak algılayan; fırsat eşitliğini, cinslerarası eşitliği, demokrasiyi, geliş- memizin, güçlenmemizin amaç ve yönte- mi olarak bilen herkese çok ama çok önem- li bir görev düşüyor. Öncelikle, siyasetçiler halk dalkavuklu- ğu için ne söylerlerse söylesinler, bu ülke- nin insanlannm, "bakabilecekleri, besleye- bilecekleri ve eğitebUecekleri sayıda ve kız erkekayınmına girmeden çocuk \apmala- n" gerekmektedir. Bu söylemin halka hal- ka, kırda, kentte her insana, her ana-baba- ya, her çocuğa temel ileti olarak ulaşması ve tüm ulusa yayılması, yurttaşhk bilinci- mizin bize yüklediği ilk özgörev olmalidn. Kız-erkek ayınmı yapıhnadan her çocu- ğun, en doğal insan hakkı olan eğitim hak- kından ve eğitimde fırsat eşitliğinden ya- rarlanması için, kim olursak olalım çaba göstermeli, okullaşmamış hiçbir çocuk, okula gönderilmemış tek kız kalmayana dek birer seferberlik neferi gibi çahşmalıyız! Bu güzel ülkenin Misakı Milli sınırları içinde, huzurlu, güvenli. kalkınmış bir ulus olarak yaşamak, hak ve ödevlerinin bilin- cinde, eğitimli, meslek sahibi, dünyadaki olup bitenleri kavrayabılen, kendi ayakla- n üzerinde durabilen, ulusumuza özgü er- demleri taşıyan, yaşamın anlamı ve değe- rini şiddet değil banş ve kardeşlik olarak benimsemiş insanlardan biri olmak istiyor- sak, hep birlikte kıpırdanmalıyız. Bu yıl yine bir milyona yakın çocuk okullu olacak, ama yine belki nüfus kâğı- dı bile olmayan on binlerce kız okula gön- derilmeyecek, gidiyorsa alınacak ve de kocaya verilecek, cehaletin kucağına atı- hverecek! Bütün bunlan önlemek olası. Bunun için kendini çağdaş, Atatürkçü, yurtseverya da bilinçli yurttaş sayan, bu ülkenin nüfus kâğıdını hak etmek sorumluluğunu taşıyan herkesin, aileleri ikna, kasabalarda, kent- lerde kız yurtlan oluşturma, köy okulla- nnı onarma, yenilerini yapma, YÎBO'la- ra (Yatılı Ilköğretim Bölge Okullan) des- tek, ekonomik zorluklan olan kız çocuk- lanna burs sağlama gibi temel sorunlan öz- görev edinmelen gerekmektedir. Okula gönderılemedikleri için, için içın ağlayan minicik kızlann gözyaşlan ve ge- leceğin Türkiyesi'nde çağdaş bireyler ol- ma düşleri hepimızi çağınyor! Ey insan- lar neredesiniz? Kurtuluşumuz burada de- ğil mi? PENCERE MicaMhtapaflahm?.. Bektaşi namaz kılmaz, Ramazan'da oruç tutmaz, Hacca gitmez, camiye uğramaz; ama, parasızlık canına tak deyince niyetlenmiş: - Ulan, demiş, bir kez deneyeyim, belki tu- tar... Bu kafayla camiye gitmiş, cemaatle namaz kıldıktan sonra başlamış duaya: - Ey Allahım, şu arada bana hatırı sayılır bir para ihsan et de hem borçlarımı ödeyeyim hem de sofrayı kurup ağız tadıyla bir rakı içe- yim... Yanında namaza duran sofu, Baba Eren- ler'in duasını duyunca küplere binmiş: - Behey dinsiz imansız herif!.. Hiç Allah'tan rakı parası istenir mi?.. Bizimki istifini bozmamış: - Peki, sen ne istedin?.. - Iman istedim, ahlak istedim... Bektaşi: - Ne kızıyorsun imanım; bende iman da var, ahlak da var; ama parayla rakı yokL Herkes kendinde olmayanı ister!.. • Ortalıkta öyle bir Müslümanlık afrası tafrası geçerli ki sormayın!.. Bizim bildiğimiz "Ibadet de gizlidir, kabahat da", ama takıyyeci iktidar koltuğa oturalı beri kırk yıllık zındıklar bile sof- talık gösterişine başladılar... Bu arada dinci medyada bir süredir "Evrim Teorisi"ne saldı- nlar moda oldu, Darwin'i taşlamak marifet sa- yılıyor... Türkiye'de eğitim-öğretım kavgası sürüyor; takıyyeci iktidar medrese eğitimini her yerde devreye sokmak istiyor... Bir ülkede 'öğretim ikiliği' geçerli kılınır da birbirine düşman kuşaklar yetiştirilirse devle- tin hali ve bu işin sonu ne olur?.. Uygar dünyanın hiçbir ülkesinde dinci-laik çatışması yoktur; bu çelışkı tarihe gömüldü... Bizdeki siyasal kavga Batı'da çağdışı... • Peki, bu irtica politikası ya da dinci siyaset nereden çıktı?.. Mintarafillah mı, yani Allah'tan mı nazil oldu?.. Yobazın bin sokakta yürüyen Bektaşi'nin en- sesine tokadı yapıştırınca bizimki dönüp bak- mış... Herif: - Ne bakıyorsun Baba, bu da Hak'tan... Bektaşi: - Ulan, demiş, elbette Hak'tan, ama yukar- daki bu işe hangi deyyusu alet etti diye bakı- yorum... Simdi DemirDöküm Kombi ve Panel Radyatörü birlikte alana, doğal gaz abonelik bedelinin 200 YTL'si "": -J — * Ustelık 2U aya varan vadelerre: KOÇBANK bonuscard %world Kaf-oanyarriiz 15 Eyiut 2005 tarifrine kadar geçertıdır. F,,afara KOV daNSdır. • Doğai gaz abonetık betgesinı gösterip Bemir-Dokiım Kombı ve en az 5 metre Panel Radyator alanlara. ürün satıs fıyatt üzerinden ZSO YIL. mdtrim yapıtacaktır. " Tateit fiFsatı sadece yukanda beltrtilen kredi karîlarfna sunulmaktadsr. A D E Îİuftima • %93 venmte ekonomik kulianırn • Sessiz çaü$fr, az yakar, yüksek verim sağtar • Etektronik Regülasyon Sistemi'yie 0,5 °C hassasîyefte sıcak su konforu Çift eşanjör sistemt Metalik gn renk Donma emniyeti Program saati 1 Aktüı ateşteme Sfstemt Mikro "(şiemciii kontrot sistemı CE ve TSE betgeü Panel PLUS -$" Radyator tasarruf saç • En yüksek i$ıe*r^e za iam güvenüdfr : Ç ! nko fosfat kaptama ve boya ile uzun 6 m u r 'l""iü > Zengm ceşît uygun çöîur •CEveTSEbe.jc ;ca 325 YETKILI SERVIS MUSTERI ILETISIM MERKEZI 0 800 211 33 33 (ucretsiz) www.demirdokum.com.tr ÖMUR BOYU SERVIS GARANTISI TÜmYENİN HER KOSESINDf SERVİS «fil SÜREKLİ YEDEK PARÇA Koç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle